| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2025 |
SADULLAH KISACIK (Adana) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakanım, değerli bürokratlar ve basınımızın güzide mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tabii, aile kurmanın ve aileyi korumanın en zor olduğu bir dönemden geçiyoruz maalesef yani şu hayat pahalılığında aileyi kurmak bir dert; işte, ev almak ya da ev kiralamak, evi döşemek, düğün yapmak, düğün masrafları, evi geçindirmek özellikle tek maaşla bir hayal ama şu anda var olan aileyi korumak da ayrı bir dert. Yani baktığınız zaman, siz de gezilerinizde görüyorsunuzdur, ailelerin en büyük sorunları, çocuklarının okula tek başına gitmemesi veya sokakta oynamaması. Şu anda ailelerimiz çocuklarını sokakta oynatamaz hâle geldi. Özellikle burada iki şey var; birincisi, uyuşturucu belası hâlâ artarak devam ediyor; ikincisi, çeteler, gerçekten de mahalle çeteleri yeni bir ideoloji olmuş durumda yani yeni bir olgu gelişiyor Türkiye'de. Eskiden sağcılık solculuk vesaire vardı, şimdi sokaklarda artık çeteler olmuş durumda; bu özellikle gençlerimizi koruma anlamında çok önemli bir kavram. Yeni bir hastalık gelişti, büyüyor şu anda Türkiye'de ve aileler bunun farkında, çocuklarını lisede bile olsa okula kendileri götürüp kendileri alıyorlar, okulun kapısında bekliyorlar ve maalesef, Millî Eğitim Bakanlığımız okuldaki çocuklarımızı koruyamıyor. Geçen ben bir arkadaşa "Çocuğunu niye özel okula gönderdin?" diye sorduğumda bana şunu söyledi: "İyi kötü onun kapısında güvenlik var." Eğitimi iyi olduğu için değil zaten eğitim bitmiş. "İyi kötü oraya giren çıkan belli yani çocuk girse çıkamıyor. Benim gönderme sebebim, en azından orada bir güvenlik var." dedi. Bakın, şu anda özel okula gönderme sebebi güvenlik olmuş. Şimdi, ben oradan buraya geleceğim Sayın Bakanım. Şimdi, 2025 yılı "Aile Yılı" ilan edildi. Aile dediğimiz şey toplumumuzun temel taşı; aile çökerse millet çöker, millet çökerse devlet çöker. Şimdi, ben Vizyon Eylem Planı'nı da detaylı inceledim. Benim içim eylem planları en önemli şey, işin ciddiyeti oradadır ama orada Aile Bakanlığının çok yalnız kaldığını görüyorum. Bakın, aileyi korumak topyekûn bir anlayış gerektirir ama orada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı dışındaki bakanlıklara çok az görev, çok az sorumluluk verilmiş Sayın Bakanım yani Enerji Bakanlığı bile, örnek vereyim, şimdi yeni bir tarife açıkladı, eskiden 5 bindi, 4 bin kilovatı geçen evlerde elektrik fiyatları yüzde 100 artacak, devlet desteği olmayacak. 4 bin demek, hesaplarsanız, devlet desteği kalktı gibi bir şey. Şimdi, ailenin sahibi, aileyi koruyan bir Bakanlık olarak sizden şunu bekliyoruz: Enerji Bakanlığına diyeceksiniz ki Sayın Bakanım: "Dur bakalım. Evinde 0-5 yaş ya da 0-10 yaş çocuğu olana sen hâlâ devlet destekli elektrik vermek zorundasın." Madem "Aile Yılı"ndayız, madem "Aile Yılı"nda... Ben şu anda diğer bakanlıkların sadece evraklarında bir logo görüyorum, onun dışında ben diğer bakanlıkların aileyle ilgili biz şunu yaptık, bunu yaptık... Bir yıl geçti bakın, yıl sonuna geliyoruz, diğer bakanlıklarda asla böyle topyekûn bir seferberlik, topyekûn bir bilinç göremiyorum. Şimdi, ben size sorayım: Mesela, Enerji Bakanlığı ne yapmıştır ailenin gelişmesiyle ilgili? Stratejide kısmen var. Diyanet İşleri Başkanlığı yazmış ama ne kadar başarılı? Ben "Aile Yılı"yla ilgili çok iyi, net bir çalışma görmedim, bir seferberlik görmüyorum; net söyleyeyim. Dolayısıyla bu "Aile Yılı" sonucu da değiştiremeyecek. Zaten çok geç başladık yani doğurganlık hızı tam kritik seviyelerin altına düştükten sonra bir seferberlik başlatıyoruz. Biz bunu, bu seri, bu trend başlamadan önce başlatmalıydı ki işi durduralım maalesef durduramadık. Şimdi, geçen Sayın Cevdet Yılmaz'a dedim ki: "Kuraklık geldi, bak, içecek su bulamıyoruz." Dedi ki: "Yeni bir komisyon oluşturduk." Su bittikten sonra komisyon oluştursak ne olur? Şimdi, burada da doğurganlık hızı düşüp yani sistem iyice düştükten sonra komisyon oluşturmanın bir anlamı yok. Ben diğer Bakanlıkların da işin içine alınmalarını özellikle rica ediyorum. Alınmış, kâğıt üzerinde alınmış ama sahada biz bunun gerçek uygulamasını görmüyoruz. Bakın, enerji fiyatları bunun bir örneği, millî eğitim mesela bunun bir örneği. İnsanlar çocuklarını koruyamayacaklarından korktukları için şu anda çocuk yapmaktan korkuyorlar, diyorlar ki: "Ya, ben çocuğumu koruyamam ki işe gittiğim zaman çocuğuma kim bakacak, kim ne yapacak, sokakta oynayamayacak, okula gidemeyecek."
Bakın, diğer bir taraftan, şu anda yaşlılarımıza karşı gerçekten de boynumuz bükük aslında huzurevlerinin artmaması lazım, maalesef artıyor ama geçen bir talep için huzurevi müdürümüzü aradım ilimizde, iki yıl sonrasına gün veriyor Sayın Bakanım.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Aciliyete göre...
SADULLAH KISACIK (Adana) - Tamam da şimdi huzurevleri sayımız az o zaman, bayağı bir az. Yani bizim huzurevleri sayımızı acil olarak artırmamız lazım.
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANI MAHİNUR ÖZDEMİR GÖKTAŞ - Evlerinde bakmamız lazım, evde bakım lazım.
SADULLAH KISACIK (Adana) - Yani aslında ben şunu da önereyim, şunu söyleyeyim: Bizim şu ataerkil aile yapısı politikamızı da geliştirmemiz lazım. Bakın, ataerkile geri dönmemiz lazım. Ben, küçük yaş çocuğu olan biri olarak söyleyeyim.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ona "geniş aile" desek artık.
SADULLAH KISACIK (Adana) - Öyle mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET KAYA (Diyarbakır) - "Geniş aile" diyoruz, "ataerkil" demiyoruz.
MEHMET MUŞ (Samsun) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Kısacık, bir dakikayı önden vermiştim, arkasında beş dakika vermiştim.
SADULLAH KISACIK (Adana) - Başkanım, aslında çocuğu bakıcılar değil, dedenin ninenin büyütmesi lazım. Maalesef bu sistemi yıkmışız, giderek de azalıyor. Ailenin kurtarıcısı dedelerinin, ninelerinin tekrar eve dönmesidir.