| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 13 .11.2025 |
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, sayın vekiller.
Sayın Bakan, hoş geldiniz, Sayın Bakan Yardımcıları ve değerli bürokratlar, sunumunuz için teşekkür ederiz.
Şimdi, gençlerle ilgili çeşitli araştırmalar yapılıyor zaman zaman fakat bunların birçoğu kapsamlı olmuyor. Kapsamlı araştırmalardan bir tanesinde dikkat çeken sonuçlar vardı, onları sizinle biraz paylaşmak istiyorum. Soruyorlar gençlere "Son zamanlardaki en önemli sorununuz nedir?" diye, yüzde 66'sı "Ekonomik sorunlar." diyor gençlerin, yüzde 8'i "Kişisel, ailevi sorunlar." diyor, hani arada başka oranlar da var, onlara çok takılmıyorum, yüzde 5'i de "Derdim yok." diyor gençlerin. Öğrencilere aynı soruyu sorduklarında öğrencilerde de aşağı yukarı oranlar buna yakın, işte yüzde 64 "Ekonomik sorunlar" diyor öğrenciler de. Bakıldığında bu cevapları verenlerden mesela AK PARTİ seçmeni olanlar yüzde 55, MHP seçmeni olanlar yüzde 57, bu cevapları verenleri söylüyorum yani sizin seçmenleriniz arasında da ekonomik sorunlarını birinci sorun olarak ifade ediyorlar. Sonra sormaya devam ediyorlar, diyorlar ki: "Bu durum neleri olumsuz etkiliyor sizin hayatınızda?" Birinci sırada "Sosyal hayatımız olumsuz etkileniyor." diyor yüzde 74, bu önemli. Bunun yansımalarını biraz sonra söyleyeceğim. "Birikim yapmamızı etkiliyor." diyor yüzde 57'si yani gelecek kaygısı taşıdıklarını ifade ediyorlar. Yüzde 51'i "Psikolojik sağlığımızı etkiliyor." diyor. Bu da çok önemli bir veri, ruh hâlini ortaya koyuyor. "Herhangi bir etkilenmiyorum." diyenler de yüzde 5. Bu, Orhan Bey'in söyledikleri, değil mi Orhan Bey? Yüzde 5 "Hiç etkilenmiyorum bu durumdan." diyor. Tamam, siz anladınız. Şimdi sorun olduğuna işaret etmek için bu rakamları verdim yani işte, bütün hep konuştuğumuz meseleler genç işsizliği, intiharlar, şiddet eğilimi, çeteleşme filan gibi. Bütün bunlara baktığımızda, aslında, arkasında bu veriler olduğunu çok net olarak görmek mümkün.
Bir şey daha soruyorlar gençlere, diyorlar ki: "İşte, hangi kimliklerinizden en kolay şekilde vazgeçersiniz." Yani gündelik hayattaki kimliklerden söz ediyorum. İlginç bir şey, en yüksek yüzde 31'le "Siyasi görüşümden vazgeçebilirim." diyor gençler. Şimdi, bu "Siyasi görüşümden vazgeçebilirim." diyenlerin nedeni aslında biraz soruşturulduğunda şöyle bir şey görünüyor: "Bir değişim yaratma ihtimalini ve imkânını görmedikleri için bundan vazgeçebiliriz." diyorlar. Böyle bir duyguda bunu söylüyorlar ve siyasetten de uzak duruyorlar. İkinci önemli veri, birkaç arkadaşımız da bu konuya değindi, yüzde 25'i de "Memleketimden vazgeçebilirim." diyor yani "Memleketimden vazgeçebilirim." derken göçebilirim, başka yere gidebilirim anlamında yoksa ideolojik bir şeyden bahsetmiyorum. Şimdi, bu verilerin hepsi aslında çok ciddi bir durum olduğunu bize gösteriyor. En kısa birkaç veriyle durumu anlatmaya çalıştım. Bu duruma uygun bir gençlik bütçesiyle mi karşımıza geldiniz sorusunu sorsam siz "evet" dersiniz, biz "hayır" diyoruz doğal olarak. Mesele zaten burada düğümleniyor.
Şimdi birkaç öneride bulunacağım bu konuda, hem de sorular soracağım. Şimdi, nitelikli bir gençlik politikasına ihtiyaç var; bizim gördüğümüz, siz öyle değerlendirmeyebilirsiniz ama bu konuda iyi bir hazırlık yok göründüğü kadarıyla. Kaliteli, nitelikli, yaşa göre ayrıştırılmış veriler üretimi yapılmıyor. Bütün kurumlar için söylüyorum bunu, tabii, sizin Bakanlığınız da dâhil buna. Dolayısıyla böyle bir veri üretimine ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Yani bütçe teklifinde de gençlik araştırmaları için yeterli bir bütçe ayrılmadığı görünüyor. Dolayısıyla bu konu değerlendirilmeli diye düşünüyorum.
Şimdi, bir tane hani, yılan hikâyesine dönmüş bir Ulusal Gençlik Konseyi meselesi var. 2018'den beri Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk söylenmiş olan ama sonra Anayasa Mahkemesi kararları araya girmiş filan ve yedi yıl -2018- geçmiş, yedi yıldır bunun kurulması yönünde herhangi bir adım atılmadığı gibi sizin bütçede de bu konuda herhangi bir kalem olduğunu doğrusu görmedik. Bu da ciddi bir mesele.
Genç işsizliğini hep konuşuyoruz, TÜİK'in verilerinde de görünüyor bu. Tabii ki Çalışma Bakanlığında da bunları konuştuk ama bu genç işsizliğiyle mücadele edilmesi konusunda sizin Bakanlığınızda iyi bir yol haritası olduğuna dair herhangi bir veri görmedik yani gençlere eğitim verilmesi, belki Çalışma Bakanlığıyla birlikte ortaklaşa bir şeyler yapılması konusunda da herhangi bir eğilim olduğunu görmedik.
Bu sağlık hizmetlerine erişime gençler açısından baktığımızda ciddi eksiklikler olduğu görünüyor. Yine, bu konuda belki Sağlık Bakanlığıyla bir ortak çalışma yürütebilir Bakanlığınız ama bu konuda da herhangi bir yol haritası olduğuna dair işaret yok. Aynı konu, tabii ki yoksullukla mücadele konusunda da geçerli ve baktığımızda yine gençlerin ekonomik durumu birinci sorunu olarak gördüklerinden kaynaklı olarak söylüyorum bunu, bu yoksulluk meselesi son derece önemli bir konu gençler açısından ama burada da herhangi bir şey olduğunu doğrusu görmedik. Yani kısaca, özetlemek gerekirse -vaktim çok olmadığı için- bütün bunlara başka şeyler de eklenebilir şüphesiz ama Bakanlığınızın gençlik sorunlarını çözme doğrultusundaki bütçesi kesinlikle yetersiz ve hazırlıklar ve yol haritası sorunları karşılayacak durumda değil; bunu tespit etmiş olalım.
Şimdi, bir kısa konu da -bugün konuşuldu epey fakat yine de ben değinmek istiyorum- bu bahis meseleleri. Birkaç kelime de ona dair söylemek istiyorum. Şimdi, bunun çeşitli veçhelerine değindi arkadaşlarımız, sayılar verildi, gerçekten hem sporcular açısından baktığımızda -bahis oynayanlar açısından- hem de hakemler açısından baktığımızda, oran gerçekten vahim bir tabloyu ortaya koyuyor. Yani bunun... Bir tabir var biliyorsunuz yani "spor etiği" diye bir şey var ya da "spor ahlakı" diye bir şey var. Şu verilerin hepsi aslında Türkiye'de spor ahlakının çok ciddi bir yıpranmayla karşı karşıya olduğunu gösteriyor; bu çok ciddi bir mesele ve bu konuda gerçekten önemli adımların atılması gerekiyor ve önlemlerin alınması gerekiyor. Açıkça toplumsal çürüme... Yani siz adamı hakem diye maça koyuyorsunuz, adam bahis oynamış, ondan sonra, maçı yönetiyor, biz de hepimiz o maçı seyrediyoruz -bütün toplumu kastediyorum- yani bu o kadar büyük bir ahlaksızlık, o kadar büyük bir çürüme, spor etiği açısından o kadar büyük bir yozlaşma ki anlatmakla bitmez esas itibarıyla. Aynı şey sporcular için de geçerli tabii. Yani işin bu yanına da bakmak lazım. Bu toplumda bu kadar çürüme neden ortaya çıktı? Yani "Para kazanalım da nasıl kazanırsak kazanalım." zihniyeti nasıl oldu da bu toplumda bu kadar yaygın ve istikrarlı bir hâle geldi? Bunun cevabının verilmesi gerekiyor. Buralarda biraz çalışmaya ihtiyaç var ve yani umarız Spor Bakanlığı da bu konuda üzerine düşeni yapar, bu meselenin üstünün örtülmemesi için kararlı bir duruşu gösterir ve gerçekten gereken tedbirlerin alınmasından geri durmaz diye düşüyorum. Konunun üstü de örtülmemelidir, konu sulandırılmamalıdır da. Son derece önemli bir meseleyle karşı karşıya bulunduğumuz çok açık ve eğer bu konuda gereken önlemler alınmazsa -Türkiye, aynı zamanda, bildiğiniz gibi, uluslararası birtakım kuruluşların da üyesidir, spor konusunda da, futbol konusunda da ve bütün spor alanlarında- bu konuda eğer futbol başta olmak üzere gerekli tedbirlerin alındığı net olarak görünmezse o zaman bu uluslararası kuruluşlarla Türkiye'nin üyeliği açısından ciddi sorunlar yaşanmaya başlanır. Yani bunu örnek diye söylüyorum, hani, aynen olacak diye söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın ama bazı önlemlerin alınmaması sonucunda FATF'de gri listeye Türkiye nasıl düştüyse spordaki bu bahis felaketi karşısında yeterince önlemler alınmazsa o zaman Türkiye'nin de üye olduğu uluslararası spor kuruluşları açısından -başta futbolda olmak üzere- ciddi sorunlarla karşı karşıya kalınması söz konusu olabilecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Bunu da söylemiş olalım.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Bakan.