KOMİSYON KONUŞMASI

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hoş geldiniz.

Çok konuşuldu ama ben de iki cümle söylemek istiyorum Kartalkaya katliam üzerine Sayın Bakan. Bu soruşturma izninin verilmemesi meselesi tabii, vahim bir durum, çok arkadaşımız bu konuda eleştirilerini de dile getirdiler. Yani siz savcı değilsiniz, hâkim de değilsiniz değil mi? Dolayısıyla bu kararı almış olmanız yani soruşturma izninin verilmemesi kararını almış olmanız uygun bir şey değil. Niye adaletin tecelli etmesinden çekiniyorsunuz; anlaşılır bir şey değil. Mahkemeye güvenmiyor musunuz; anlaşılır bir şey değil. Ortaya çıkacak gerçekler mi rahatsız ediyor; bilinemez bir durum ama bu kararı, işte altında imzanız olan bu kararı almış olmanız iyi bir şey olmadı. Yani bazen öyle kararlar olur ki ömrünüz boyunca sizi takip eder; işte bu, öyle bir karar. Peki, ne oldu sonuçta? Danıştaya başvurdu ailelerin avukatları ve Danıştay bu soruşturma izninin verilmemesi meselesini bozdu ve 9 kişi için soruşturma yapılması kararını aldı. Demek ki bu engellemenin bir karşılığı yokmuş. Bunu kayıtlara geçirmiş olalım, yanlış bir iş, başka bakanlıklar da yapıyor zaman zaman böyle şeyleri; sivil siyasete, demokratik siyasete aykırı bir durumdur bu, sizin eğitim düzeyinize ve aldığınız eğitime de uygun değildir Sayın Bakan, bunu belirtmiş olayım.

İkinci değinmek istediğim konu Diyarbakır 5 No.lu Cezaeviyle ilgili. Biliyorsunuz, bir yüzleşme ve hafıza müzesi hâline getirilsin diye bunu çok uzun yıllardır konuşuyoruz. Fakat, bir tür etnografya müzesi yapılmak isteniyor, çalışmalar sürüyor bu konuda.

Şimdi, bu Diyarbakır 5 No.lu Cezaevinin Kürt halkının hafızasında ve Türkiye'deki bütün demokrasi ve adaletten yana olan insanların hafızasında ne kadar derin ve acı izler bıraktığını umarım biliyorsunuzdur. Bilmiyorsanız bunu anlatabilecek çok fazla insan var; sorabilirsiniz, anlatırlar. Ama bugün Kürt sorununun gelmiş olduğu noktada, o Diyarbakır Cezaevinde yaşanmış olan insanlık dışı, 12 Eylül darbesinden sonra yaşanmış olan insanlık dışı bütün uygulamaların çok büyük izi vardır, bunu size söylemek istiyorum. Dolayısıyla, gerçekten çok önemlidir bölge halkı açısından baktığımızda. Bu konuda çok talep iletildi, imzalar toplandı, size iletildi. Yani işkence merkezi olarak hafızalara kazınmış olan bu yerin aslında gerçekten bir hafıza müzesi hâline getirilmesi gerekiyor, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.

Peki, siz ne yapıyorsunuz? Şimdi, orada bir çalışma sürüyor, bir danışma kurulu oluşturuldu. Danışma kuruluna dönemin tanıkları ve mağdurları dâhil edilmedi. Ya, bu kadar önemli, tarihsel bir dönemin yaşandığı bir yer burası ama dâhil edilmediler; yanılıyorsam düzeltin beni, ben de öz eleştirimi veririm. Başvuranlar oldu danışma kuruluna alınmak için, bu da gerçekleşmedi. Diyarbakır Barosu başvuru yaptı, üzerinden uzun bir süre geçti Diyarbakır Barosunun başvurusunun, hâlâ bir yanıt verilmedi Diyarbakır Barosuna. Yani, burada hangi çalışmaların yürütüldüğü, çalışmaların ne aşamada olduğu, neler yapıldığı bilinmiyor. Şeffaflık yok ve dediğim gibi, çalışmalara dönemin mağdurları ve tanıkları da dâhil edilmemiş vaziyette.

Bir kez daha şunu vurgulamak istiyorum: Biz buranın bir insan hakları müzesine dönüştürülmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyoruz. Aksi takdirde, bu kadar önemli bir tarihin yaşanmış olduğu bir yer açısından gereken yapılmamış olacak. Özellikle bu son dönemde yaşadığımız barış ve demokratik toplum süreci açısından da bakarsak, yeni bir döneme girdiğimiz açısından da bakarsak, bu konuda bir hassasiyet göstermenizi ve yeniden bazı adımları değerlendirmenizi sizden özellikle rica ediyoruz. Bunu söylemiş olayım.

Değinmek istediğim bir diğer konu, Batman. Biliyorsunuz, Batman'da 2 kültür merkezi var; biri İl Kültür Müdürlüğüne ait bu kültür merkezlerinden, diğeri de Belediyeye ait olan Ahmet Güneştekin Kültür Merkezi. Bu her ikisinin de Devlet Tiyatrolarına devrine dair bir çalışma olduğunu duyuyoruz.

Şimdi, Batman'da kayyım atandı, kayyım Belediyeyi yönetiyor kendi aklınca ama kayyım meselesini tabii ki sizinle tartışmayacağız, bu daha çok İçişleri Bakanlığının meselesi. Fakat yine içine girmiş olduğumuz süreç açısından baktığımızda, barış ve demokratik toplum süreci, çözüm süreci açısından bakacak olursak, bu kayyımlar rejiminin sonuna geliniyor Sayın Bakan. Yani öyle sanıyoruz ki hem AK PARTİ hem Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı'nın ortakları olarak bu kayyım meselesinin artık kimseye bir fayda getirmediğinin, zarar olduğunun farkındalar ve bu konuda yasal değişikliklerde yapılacak, kimi düzenlemelerle de karşı karşıya kalınacak, olumlu anlamda söylüyorum bunu. Dolayısıyla, kayyımın şu anda var olduğu bir Batman Belediyesinin kültür merkezinin devri doğru bir şey değil yani onun için bunu da değerlendirmenizi sizden hassaten rica ediyoruz. çünkü bu kayyumlarla ilgili yasal düzenlemelerin eli kulağındadır, çok gecikmez. Öyle sanıyorum ki birkaç ay içinde bu Mecliste kurulmuş olan Komisyonun tavsiyeleriyle birlikte Meclis Genel Kurulu ve ihtisas komisyonları, Adalet Komisyonu ve İçişleri Komisyonu çalışmalarını yapacaktır ve yasal düzenlemeler de gündeme gelecektir. Dolayısıyla, alelacele belediyenin o yerelde yaşayan halkın emekleriyle, alın teriyle oluşturulmuş olan ve aslında korunması gereken ve belediye eliyle kültür çalışmalarının, sanat çalışmalarının sürdürülmesi gereken bir yerin devri doğru değildir. Bu konuda en azından yasal düzenlemeler yapılana kadar beklemeniz gerekir. Kayyumlar gidicidir, halk orada kalıcıdır, onu bir kez daha vurgulamış olayım.

Şimdi, son değinmek istediğim konu RTÜK'le ilgili. Bilmiyorum şu anda yeni RTÜK Başkanı...

RTÜK BAŞKANI MEHMET DANİŞ - Buradayım.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Evet, hoş geldiniz, biraz evvel yoktunuz da onun için sordum. Hayırlı olsun yeni göreviniz.

Yani biz RTÜK'ü, her sene bunu konuşuyoruz çünkü...

VELİ AĞBABA (Malatya) - İnşallah, gelen gideni aratmaz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - İnşallah.

Şimdi şöyle: Yani RTÜK'le ilgili bizim geçmiş dönemlerde de eleştirilerimiz çok oldu. Siz tabii şimdi yeni Başkan olduğunuz için birçok şeyi hani sizin üzerinizden tartışmak istemem ama siz de haberdarsınız, biliyorsunuz olan bitenleri, sadece biri iki şeye işaret etmek istiyorum RTÜK'le ilgili olarak. Yani anayasal bir kurum ve bu anayasal kurumun biz hakikaten tarafsız bir anayasal kurum gibi işlemesini istiyoruz ve bunu da bekliyoruz, bunun hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Fakat bizim baktığımız yerden görünen o ki RTÜK tarafsızlık vasfını birçok konuda yitirmiş vaziyette, bunun değişmesi gerekiyor. Umarım, siz yeni RTÜK Başkanı olarak bu konuda gereken adımları atarsanız. Yani "RTÜK" deyince sokağa da çıksanız halka sorduğunuzda akla gelen bir tek şey var: "Televizyonlara ceza kesen kurul." gibi algılanıyor. Hâlbuki, RTÜK'ün anayasal bir kurul olarak düzenleyici bir kurul olması gerekiyor. Elbette ki denetleyici bir kurul aynı zamanda, bu görevi var. Zaman zaman bundan dolayı bazı cezaların verilmesi elbette ki konuşulur, tartışılır ama tarafsızlığını yitirmemesi lazım. Yani iktidara yakın olan yayınlara hiçbir ceza, sıfır ceza ama iktidarı eleştirenlere -ben doğru ya da yanlış eleştiri diye bakmıyorum mesele- çok ceza meselesinin tarafsızlığı ortadan kaldıran bir şey olduğu kanaatindeyiz dolayısıyla bunun değişmesi gerekiyor. Elbette ki bir başka konu, düzenleyici bir kurul olması gerekir derken şunun için bunu önemsediğimi söylemek istiyorum: Yani dünyada teknolojik gelişmeleri hepimiz izliyoruz, kullanıyoruz da bu gelişmeleri, işte yapay zekâ en son gelinmiş olan nokta. Bu teknolojik gelişmelere uygun olarak bütün medya üzerinde aslında RTÜK'ün olumlu anlamda düzenleyici bir rolünün olması gerçekten çok önem taşıyor ve bunun yapılması, bu teknolojik gelişmelerin hızlı seyrine uygun birtakım düzenlemelerin yapılması iyi olur, bu konuda RTÜK'ün çalışmalarının olması iyi olur. Bugün bir de önerge verdik bu konuda bağımsız medyanın RTÜK uhdesindeki kurulacak bir kurul tarafından teşvik edilmesi ve desteklenmesi amacıyla.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Buyurunuz lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim.

Evet, tabii ki AK PARTİ ve MHP oylarıyla reddedilecek önerge biliyoruz ama biz yine de bu önergeyi vermek istiyoruz çünkü belki RTÜK içinde bu konuda bir proje geliştirilebilir, düşünülebilir bunun üzerinde neler yapılabilir diye. Dolayısıyla, hani geçmiş eleştirilerimiz bakidir ama RTÜK'ün bu yeni dönemin de bütün bir kurul olarak olumlu adımlar atmasının hem demokrasi açısından hem medya açısından hem de evrensel haklar açısından yani halkın haber alma hakkı açısından, ifade ve düşünce özgürlüğü hakları açısından olumlu adım atan bir anayasal kuruma dönüşmesinin iyi olacağı kanaatindeyiz. Bu konuda da eleştirilerimizi ve önerilerimizi dile getirmiş olalım.

Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.