KOMİSYON KONUŞMASI

BİROL AYDIN (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, kıymetli milletvekillerimiz, değerli bürokratlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

28'inci dönem milletvekilleri olarak 3'üncü bütçe görüşmelerindeyiz. Bu bütçe iktidarın da 24'üncü bütçesi olacak. 2026 bütçesi genel olarak 18,9 trilyon lira gider, 16,2 trilyon lira gelir öngören ve 2,7 trilyonluk bütçe açığına denk gelen faiz ödemesinin yapılacağı bir bütçe. Tabii, bütün İçişleri Bakanlığımızın ve bağlı kuruluşların bütçesini değerlendiriyoruz bugün. On yıllardır mülkiye, dahiliye ve içişleri adlarıyla nice isimler geldi geçti. Sayın Yerlikaya da AK PARTİ iktidarının ara dönemlerle birlikte 11'inci İçişleri Bakanı.

Ben sözün burasında Erbakan Hocamızdan bizzat dinlediğim bir hadiseyi sizlerle paylaşmak isterim. Eski Ürdün Başbakanlarından birisiyle bir sohbet esnasında Ürdün Başbakanının Hocamıza şöyle dediği... "Değerli Hocam, ben bir şeyi hatırladıkça çok pişmanlık duyuyorum, çok keşke diyorum. O da şudur ki: Başbakan olunca bir gençlik platformu bendenize geldiler; bir matbaa, gazete ve radyo kuruluşuyla ilgili bir düzenleme istediler. Onu da şu takvimde istediler. Ben de gençler gibi düşünüyordum ama gençlerin istediği terminde o işi yapmadım, tehir ettim. Bu arada da Başbakanlıktan düştüm, o gün bugün de o iş olmadı. Ben de bundan dolayı çok hayıflanıyorum, çok keşke diyorum."

Değerli milletvekilleri, evet, keşke dememek için bugünkü sorumluluklarımızı bihakkın yerine getirmemiz gerekiyor. Makamlar bugün var, yarın yok; günler, aylar, yıllar gelip geçiyor ve 50 tane keşke 50 kuruş etmiyor. Eskilerin güzel bir sözü var "Geçmişte gelecekte hâlin içindedir." diye. Zira kişinin bugün bulduğu şeyler geçmişte yaptıklarının veya yapmadıklarının semeresidir, gelecekte bulacağı şeyler de bugün yaptıklarının ya da yapmayacaklarının sonucu olacaktır. Bu nedenle bizler "keşke"lerimizi değil, "iyiki"lerimizi çoğaltmaya gayret etmeliyiz.

Değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanlığımızın Bakanlık birimlerinin yanında kendisine bağlı Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik, Göç ve AFAD'la birlikte en önemli Bakanlıklarımızdan biri olduğunu hep beraber biliyoruz. Aynı zamanda yetki ve sorumluluk alanı epeyce geniş olan, vatandaşlarımızın doğumdan ölüme kadar doğrudan irtibatlı olduğu Bakanlığımız İçişleri Bakanlığımızdır. Her bir vatandaşımız doğumundan ölümüne kadar valiliklerimizle, kaymakamlıklarımızla, nüfus müdürlüklerimizle ve Emniyet müdürlüklerimizle doğrudan irtibatlıdır. Yani bu noktada İçişleri Bakanlığımızın attığı veya atamadığı bütün sonuçlar, gelişmeler vatandaşlarımızı doğrudan ilgilendirmektedir.

Değerli milletvekilleri, maalesef bugün İçişleri Bakanlığımızı ilgilendiren konuları konuşurken keşke diye başlayacağımız cümlelerin sayısı oldukça fazla. Bugün keşke burada uyuşturucu bataklığını nasıl kuruttuğumuzu konuşabilseydik. Keşke yasa içi, yasa dışı; çevrim içi, çevrim dışı demeden tümüyle bahis meselesinden, kumar illetinden gençlerimizi, ailelerimizi nasıl kurtardığımızı konuşabilseydik. Keşke "Mafya ve çeteleri artık sadece Latin Amerika dizilerinde görebiliyoruz." diyebilseydik. Keşke "Kadınlarımız, kızlarımız, evlatlarımız, çocuklarımız işine, çarşısına, pazarına, okuluna güvenle gidip gelebiliyor." diyebilseydik. Keşke "Emniyet görevlilerimiz başta olmak üzere, İç İşleri personelimizin mesai koşullarının saatlerini düzelttik, ücretlerini iyileştirdik, emeklerinin karşılığını kendilerini eksiksiz verdik." diyebilseydik. Keşke "Kayyım mı, kayyum mu?" diye sözlüklere bakmayı bir kenara bırakmış olabilseydik. Zamanımız kısa ama maalesef keşkelerimiz çok.

Sayın Bakanım, burada, siz olumlu pek çok rakam, istatistikler ortaya koyduğunuz, paylaştınız, değerli milletvekillerimiz de olumsuz pek çok şeyi paylaştı, bunları daha da artırabiliriz ama rakamların ötesindeki gerçekliği biz de biliyoruz, siz de biliyorsunuz hatta siz pek tabii olarak bizden daha iyi biliyorsunuz. Bugün, herhangi bir Emniyet mensubumuzu buraya çağırsak ve desek, herhangi bir Emniyet mensubumuza sorsak hangi mahallede, kimler hangi maddeyi dağıtıyorlar, hangi esnafımıza kimler haraç bağlamış, onu tek tek gösterirler, bunlar biliniyor. Mafya, siyaset paslaşması biliniyor, uyuşturucunun sokak ayağı da ağababaları da siyaset ayağı da biliniyor ve ne yazık ki özellikle son yıllarda herkesin bildiği sırlar çoğaldı, altını çiziyorum, maalesef son yıllarda herkesin bildiği sırlar çoğaldı. Bu bilinenler karşısında yarın "keşke" dememek için kararlı adımlar atma zamanı geldi, geçiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bugün, İçişleri Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz fakat bilinmelidir ki yaşadığımız ahlaki ve ekonomik yıkımın neden olduğu problemler bugünün konusu değildir, bütün bakanlıkları ilgilendiren meselelerdir ama bu enkazın kaldırılmasında doğrudan ya da dolaylı İçişleri Bakanlığımızın büyük bir sorumluluğu vardır. Örneğin, yine, bahis, kumar meselesini ele alalım. Biliyorsunuz, son günlerin en önemli meselelerinden birisidir. Bu işin eğitim boyutu var, ekonomik boyutu var, sosyal boyutları var fakat ben gerçekten merak ediyorum, Sayın Bakanım zatıaliniz, Sayın Başkan, siz, sayın milletvekilleri, siz, hiç maça gitmiyor musunuz? İzlediğiniz maçlarda kenarlardaki reklam panolarını görmüyor musunuz? Futbolcuların formalarının üzerindeki bahis sponsorluğu reklamlarını görmüyor musunuz? Bir kazancın vergilendirilmiş olması, bir gelirin vergilendirilmiş olması onu meşru mu kılar, onu mübah mı kılar, onu kutsal mı kılar? Biz, sigarayla ilgili, içkiyle ilgili özendirilmemesi için özel bir gayret göstermiyor muyuz devlet olarak? Peki, neden kumarla ilgili bu kadar özendirici işler gözümüzün önünde cereyan ederken müdahale etmiyoruz? Bir işi "yasal, yasal olmayan" diye haberleştiriyoruz? Yasa dışı bahis var, bir de yasa içi bahis varmış. Bu kahredici bir durumdur, bunu hep beraber yaşayarak görüyoruz, buna behemehâl müdahale etmek gerekiyor. Sonra, bu arada, polis intiharlarının çok olduğunu biliyoruz. Burada da iki şey ön plana çıkıyor, biri mobbing, diğeri de kumar. Bunu pek tabii olarak bildiğimiz hâlde niye candan, yürekten, sarsıcı bir müdahalede bu işe bulunmuyoruz?

Değerli milletvekilleri, zamanımız kısa. Ben, sözlerimi toparlayacağım. İçişleri Bakanlığımızı daha samimi, daha içten, daha verimli adımlar atmaya davet ediyorum. Tereciye tere satacak hâlim yok ama tereciye tereci olduğunu hatırlatmak gibi bir sorumluluğumuz da bu vesilelerle oluyor, bunu ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2025 yılının bitimine sayılı günler kaldı. Bugün, bir komisyon toplantısını daha gerçekleştiriyoruz hep beraber. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin bir sözü var "Dünyaya geldim gitmeye." Dünyaya geldim, gitmeye; mademki geldik, gideceğiz, bu makamlara geldik, gideceğiz. Bizden önce gelenler hep gittiler ama uzun ama kısa kaldılar ama kalan yok, hepsi gittiler. Önemli olan geride hoş seda bırakmaktır, keşkelerimizin sayısını azaltmaktır, "İyi ki yaptık." dediklerimizin sayısını artırmaktır ve bunu görev süremiz içerisinde tehir etmeden yapmaktır yoksa kartopu gibi sorunlarımız büyüyor diye ifade ediyorum.

Ben, bu düşüncelerle, toplantımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İşini layıkıyla yapan bütün Emniyet mensubu arkadaşlarımızı, yöneticilerimizi, bürokratlarımızı yürekten tebrik ediyorum. Gayret ve çabaları için aziz milletimiz adına şükranlarımı ifade ediyorum.