KOMİSYON KONUŞMASI

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Sayın Bakan Yardımcıları ve değerli bürokratlar; hoş geldiniz, sunumunuz için de teşekkür ederiz.

Şimdi, ben önce kısaca bu tarımsal destekler üzerine bir şey söylemek istiyorum. Sayın Bakan, siz de biliyorsunuz bu tarımsal desteklerle ilgili, hani buraya farklı bölgelerden 10 çiftçiyi çağırsak "Tarımsal desteklerden memnun musunuz?" diye sorsak herhâlde 8'i memnun olmadıklarını açıklarlar. Yani mutlu değil çiftçi bu tarımsal destek meselesinden, haksızlığa uğradığını düşünüyor ve bunun sonucunda da tüketici pahalıya tüketmeye devam ediyor. Şimdi, Türkiye büyüyor, evet; nüfus artıyor, evet; gayrisafi millî hasıla da büyüyor, evet. "Peki, buna göre, bu artışa ve bu büyümeye göre tarımsal destekler ne oluyor?" derseniz tarımsal desteklerde ciddi bir artış yok hatta azalma var bazı konularda yani burada bir sorun yaşanıyor. Bir de üstelik çoğu destek değil ama bazılarında geç ödenmesinden dolayı tarımsal destekleri enflasyonun etkisiyle de alınan paralar eriyip yok oluyor. Hani çiftçinin memnun olmamasının gerekçeleri böyle sayılabilir.

Şimdi, tarım doğru bir şekilde desteklenmiyor, yeterince desteklenmiyor. Bu, sizin Bakanlığınızın ötesinde bir sorun aslında yani baktığımızda bütün yürütmenin sorunu çünkü yeterince önem verilmiyor. Nasıl oldu, nasıl bu hâle geldi, tarım nasıl iktidar açısından böyle önemsiz bir noktaya itildi belli değil. Çiftçinin verimli üretime teşvik edilmesi gerekiyor çünkü bu aynı zamanda enflasyonla mücadeledeki en önemli silahlarımızdan biri ama yani enflasyonla mücadelenin en önemli unsurunun verimlilik olduğunu bildiğimiz bir noktada bunun iyi kullanılmadığını görüyoruz. Yani aynı girdi maliyetiyle daha az üreten ülkenin daha ucuza gıda tüketmesini beklemek herhâlde büyük bir hatadır ve biz bu hatanın içindeyiz. Gıda enflasyonunda OECD ülkeleri arasında da Avrupa'da da son derece önde bir yerde olduğumuzu herkes biliyor, gıda enflasyonu bir türlü düşürülemiyor. Dolayısıyla burada ciddi bir sorun var ve buradaki yanlışlar aynı zamanda ülke ekonomisinin tamamını etkiliyor ve tüketiciyi, aynı zamanda üreticiyi de olumsuz anlamda etkiliyor; önce bunu söylemek istiyorum. Bu tarımsal destekleri siz çok pembeye boyayarak anlattınız ama gerçekler tam öyle değil.

Şimdi, 2 ürün üzerinde bir şeyler söylemek istiyorum. Bunlardan bir tanesi zeytin ve zeytinyağı. Sayın Bakan, İklim Kanunu biliyorsunuz bu Mecliste çıkarıldı, Temmuz 2025'te ve bu kanuna baktığımızda burada zeytincilikle ilgili herhangi bir düzenleme yoktu. Tamam, bunu bir kenara koyduk ama şöyle bir sorun vardı, bu çıkartılan kanununda o zaman çok tartıştık bunu. Bu uygulamada deniyordu ki: "Tarım, orman, mera ve sulak alanların korunmasını önemsiyoruz." Fakat uygulamaya baktığımızda bunun böyle olmadığını görüyoruz. Acele kamulaştırma kararlarıyla bu alanlar madencilik ve enerji yatırımlarına açılıyor. Buna her gün neredeyse tanık olunuyor ve esas sorun zeytincilikte ortaya çıkıyor. Özellikle zeytin ağaçları -Ege Bölgesi başta olmak üzere- kesilerek, sökülerek kömür çıkarmaya devam ediliyor. Yani iklime bağlı hava değişikliklerinin tarıma büyük etkileri var, zeytine de zarar verdiğini görüyoruz; zirai don, kuraklık, dolu ve benzeri felaketler fakat yani bunu söylemek zorundayım: Bu iklim değişikliklerinin, hava değişikliklerinin verdiği zarardan daha fazlasını bu iktidarın uygulamaları zeytine ve zeytinyağına veriyor. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum yani Türkiye'deki zeytin ağaçlarının güvende olduğunu söylemek gerçekten mümkün değil özellikle madencilik ve enerji alanındaki yapılan hamleler nedeniyle ve bu konuda Tarım Bakanlığının üzerine düşen hassasiyeti göstermediğini düşünüyoruz zeytin ağaçları konusunda ve dolayısıyla zeytin ve zeytinyağı üretimi konusunda.

Şimdi, zeytinyağı üretimi açısından bir sorun yaşanıyor yani bu ihracat yasakları nedeniyle ciddi bir sorun yaşandı, fon uygulamasına geçilmesi sorun yarattı, kota sorun yarattı ve baktığımızda zeytinyağı ihracatında bir düşüş var yani 2023-2024 yılında zeytinyağı ihracatı 65 bin ton olarak gerçekleşirken, 2024-2025 sezonunda yüzde 24 düşüş gerçekleşmiş vaziyette ve bunun tabii ki döviz girdisini de ciddi olarak etkilediğini görüyoruz; yüzde 48 azalmış döviz bazında baktığımızda ihracatın getirdiği toplam. Şimdi, o yüzden -zeytinde bu yaşanmıyor ama zeytinyağında yaşanıyor- dolayısıyla, burada ciddi bir sorun var. Bu konuya Bakanlığın yeterince eğildiğini söylemek mümkün değil.

Zeytin üreticisinin üretim maliyetlerinde de ciddi artışlar yaşanıyor ve yapılması gereken üreticinin desteklenmesi, geçmişte olduğu gibi ihracat açısından baktığımızda markalı, ambalajlı ihracat yapanlara özel destekler verilmesi ama bu konuda da herhangi bir adım atılmıyor. Dolayısıyla, bu alanda ciddi bir sorun yaşanıyor, onu özellikle vurgulamak istiyorum.

İkinci sorun alanlarından bir tanesi pamuk. Bunu siz de izliyorsunuzdur. Değişik arkadaşlarımız bu konuda bilgi de verdiler. Özellikle yani 2 alana değinmek istiyorum, 2 bölgeye daha doğrusu değinmek istiyorum. Bir tanesi Diyarbakır-Urfa, o bölgeden bakacak olursak. Özellikle orada bu dönemde çiftçiler pamuk yerine buğday ekeceklerini ifade ediyorlar yani bu yıl özellikle bunun çok ciddi bir eğilim olduğunu görüyoruz ve yani Türkiye pamuk üretiminin yarısından fazlasını karşılayan bir bölgede pamuk yerine pamuktan kaçış, buğdaya yönelim var. Bunun neden olduğunu siz tabii ki biliyorsunuz yani çiftçinin ürettiği pamuğun fiyatının yeterince artmaması üretimi azaltıyor. Üretim azalırken ithalatı artırıyorsunuz pamukta ve bu yıl üretimden daha çok ithalat yapılacak gibi görünüyor pamukta. Dolayısıyla bu da pamuk alanında ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor ve bu konuda bir önlem düşünüyor musunuz? Onu yaptığınız sunumda doğrusu çok göremedik ama bu sadece Diyarbakır ve Urfa'da geçerli olan bir durum değil. Bakın, Söke Ovası'na gelin, Söke Ovası ki yani 400 bin dönüm ekim alanına sahip olan bir ovadan bahsediyoruz. Orada da büyük bölümünde pamuk ekilirdi ama bu sene orada da su sorunları nedeniyle pamuktan buğdaya dönülüyor yani pamuk üretiminde ciddi bir sorunla karşı karşıya kalınmış vaziyette. Bu konuda gerçekten hangi önlemleri alıyorsunuz? Bunları doğrusu duymak isteriz.

Bir de son konu, bir konuya değinmek istiyorum, o da şu: Biliyorsunuz, ben Antalya Milletvekiliyim. Şimdi, Antalya'da çilek hasadı başladı bugünlerde örtü altı üretimde özellikle ve gine bugünlerde mısırdan ithalat da başlamış vaziyette ve gerçekten bu üretilen, Antalya'da üretilen çilekler yeni çıkmış olmasına rağmen piyasada satılma açısından çok ciddi bir sorun yaşanıyor ve bu Antalya'daki özellikle örtü altı üreticileri, çilek üreticileri bu konuda son derece şikâyetçi ve bu şikâyetlerini dile getirmem konusunda da benden ricacı oldular. Ben de bunu size iletmiş olayım. Burada ciddi bir sorun var gibi görünüyor. Benim söyleyeceklerim bu kadardı.

Teşekkür ederim dinlediğiniz için.