
2017-11-24 - 10:30
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Maliye Bakanlığının, 2018 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.
AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan komisyonda, ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçeleri de ele alınıyor.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, bütçesinin sunumunu yapıyor.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, KDV ile ilgili kanun düzenlemesini bu yıl bitmeden Bakanlar Kuruluna getirmeyi hedeflediklerini belirterek, "KDV sisteminde son derece önemli, radikal değişiklikler yapan bu kanunun reel ekonomiye ciddi anlamda katkı verecek bir unsur olacağını söyleyebiliriz." dedi.
Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Maliye Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin görüşmelerde yaptığı konuşmada, bakanlık olarak 28 bini aşkın personelle vatandaşa hizmet verdiklerini, her geçen gün bunları güçlendirip, çeşitlendirdiklerini söyledi.
Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Projesi hakkında bilgi veren Ağbal, proje hayata geçtiğinde kamu harcamalarına ilişkin bütün döngünün elektronik ortama taşınacağını ifade etti.
Ağbal, elektronik faturaya dayalı yeni bir harcama sistematiği kurulacağını, kamu harcamalarının daha şeffaf, hesap verilebilir şekilde yapılabilmesinin önünün açılacağını, kamuda kaynak kullanımı konusunda ciddi yararlar sağlanacağını dile getirdi. Projenin kolay olmadığını vurgulayan Ağbal, birkaç yıllık süre içerisinde bu alanda önemli ilerlemeler kaydedileceğini dile getirdi.
Program Bazlı Performans Bütçe Projesi'nde ise ülke uygulamalarının gözden geçirildiğini anlatan Ağbal, Türkiye'de uygulamaya konulabilecek programların belirlendiğini, en yakın zamanda program bazlı bütçeye geçilmesiyle bütçe tartışmalarının da çok daha verimli hale geleceğini ifade etti.
Kamu mali yönetimi içerisinde idari kapasitenin geliştirilmesinin en önemli bileşenlerden bir olduğunu vurgulayan Ağbal, bu amaçla kullanılmak üzere Ankara Yenimahalle'de büyük bir eğitim merkezi inşa ettiklerini, hazırlıkların hemen hemen tamamlandığını söyledi. Ağbal, merkezde, kamu mali sistemi içerisindeki tüm aktörlere yönelik eğitim, seminer, uzaktan eğitim, araştırma-geliştirme faaliyetleri yapılabileceğini kaydetti.
Ağbal, e-bütçe sisteminin daha da geliştirilmesi noktasında birtakım ilave modüller çalışıldığını belirtti.
Taşınmaz yönetiminde, kaynak kullanımında verimliliği artırmaya yönelik projeleri bulunduğunu anlatan Ağbal, tüm taşınmaz bilgilerinin elektronik ortamda tutulduğunu, işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığını ifade etti. Ağbal, kamu varlıklarının tam ve doğru şekilde muhasebe kayıtlarına yansıtılmasına ilişkin önemli çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.
Ağbal, vergi sistemine yönelik yürüttükleri projelerde ise vergi denetimini daha etkin hale getirirken mükellef haklarını güçlendiren bir yaklaşımla hareket ettiklerini vurguladı.
Mali saydamlık ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla yasal, idari ve uygulamaya ilişkin çalışmalar yaptıklarını anlatan Ağbal, "Bakanlık olarak son 2 yılda özellikle yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı artırmaya dönük çok kapsamlı düzenlemeleri hayata geçirdik. Özellikle ekonomide büyüme trendini yukarıya çeken son derece önemli yapısal düzenlemelere imza attık. Bu düzenlemelerin Türkiye'deki büyüme potansiyelini yukarıya çekecek son derece önemli düzenlemeler olduğuna inanıyorum." dedi.
Türkiye ekonomisinin yılın ilk yarısında yüzde 5'in üzerinde büyüdüğünü hatırlatan Ağbal, "Bu da uygulamaya koyduğumuz teşvik politikalarının ne kadar etkili olduğunu ortaya koyuyor." dedi.
Vergi sisteminin geliştirilmesi konusunda önemli çalışmalar yürüttüklerini anlatan Ağbal, "KDV ile ilgili kanun çalışmasını yıl bitmeden Bakanlar Kuruluna getirmeyi hedefliyoruz. KDV sisteminde son derece önemli, radikal değişiklikler yapan bu kanunun reel ekonomiye ciddi anlamda katkı verecek bir unsur olacağını söyleyebiliriz." diye konuştu.
Ağbal, son dönemde KDV iadelerinin hızlandırılması konusunda önemli düzenlemeler yaptıklarını kaydederek, "Şu anda iade maliyetlerini düşürecek çalışmalar yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi şu: KDV iade sürecinde yeminli mali müşavirler tarafından KDV iade raporu düzenleniyor. Burada belirlenmiş bir tarife var. Yeminli mali müşavirlere yapılan ödemeler, yapılan iadeye göre oran olarak yüksek. Bunun aşağı çekilmesi yönünde talep var. Meslek odalarımızla da görüşerek, bu ödemelerin daha da aşağı çekilmesi konusunda bir çalışmamız var." diye konuştu.
Türkiye'nin bugün itibariyle uluslararası normlara uygun kamu mali yönetim raporlaması yapabildiğine dikkati çeken Ağbal, bunun da Türkiye'nin kamu mali istatistiklerine ilişkin uluslararası toplumla hareket ettiğinin göstergesi olduğunu ifade etti.
Vergi denetimi ve mükellef haklarını güçlendirmek amacıyla 2011 yılından bu yana çok önemli yasal düzenlemeler yaptıklarının altını çizen Ağbal, "Mükellef haklarını bir taraftan güçlendireceğiz ama bir taraftan da vergi denetimi etkinliğini de devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Ağbal, Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) terörün finansmanı ve suç ekonomisiyle mücadele anlamında görevlerini yapmayı sürdürdüğünü belirterek, bu anlamda kurulun bütün uluslararası mücadele platformlardaki en önemli aktörlerden olduğunu söyledi.
Vergiye gönüllü uyum hakkında da konuşan Ağbal, "Bakanlık olarak bütün mükelleflerimize yürekten inanıyoruz. Onlar üretiyorlar, kazanıyorlar ve elde ettikleri gelirden vergi vermek istiyorlar. Bunun için kendilerinin büyük bir gayret gösterdiğini biliyoruz. Son iki yılda çok sayıda önemli uygulamayı devreye soktuk. Bütün amacımız vergiye gönüllü uyumu teşvik etmek ve vergiyi verimli bir şekilde almaktır." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, 31 Aralık'tan önce çıkarılması gereken bazı düzenlemelerle ilgili azami 20 maddelik bir torba tasarı çalışmasının olduğunu bildirdi.
Milletvekillerinin sorusu üzerine Bilgiç, aciliyeti olan, 31 Aralık 2017 öncesi çıkarılması gereken bazı düzenlemelerle ilgili mini bir torba çalışması hazırladıklarını belirtti. Bilgiç, madde sayısının azami 20 olduğunu ifade etti.
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bir virgülüne dahil dokunmadan bütçenin komisyondan geçtiğini savundu.
Cari açık vererek, bunu tüketim ekonomisine döndürerek ve tüketim üzerinden alınan dolaylı vergilerle mali disiplinin sağlandığını öne süren Paylan, borcun 80 milyonun üzerine bindiğini söyledi. Paylan, son iki yıldır sadece cari açık verilmediğini, bütçe açığının da büyüdüğünü, Türkiye'ye doğrudan yatırım gelmediğini ileri sürdü.
Paylan, bu bütçenin vicdansız ve adaletsiz olduğunu, vergi toplarken da adaletsiz davranıldığını, benzin istasyonlarına, tekel bayilerine, beyaz eşya bayilerine, telekom şirketlerine adeta vergi dairesi kurulduğunu söyledi.
Vergilerin yüzde 70'inin dolaylı vergiler olduğunu dile getiren Paylan, "Dolaylı vergilere bu kadar yüklenmişseniz, sosyal adaletten asla bahsedemezsiniz. Maliye ne yapıyor, buralardan hazır vergileri topluyor, geriye kalıyor doğrudan gelirden çok küçük bir vergi. Maliye idaresinde, 'Verirsen ver, vermezsen yapılandırırız, uzlaşırız, sen gel bakarız' bakışı var. Yapılandırmaları yukarıdan aşağıya yağdırırken tepeye yağdırıyorsun, aşağı damlayanlarla 80 milyon idare ediyor. " diye konuştu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, 2018 yılı bütçesinin umut vermediğini, gelecek yılın da zor geçeceğinin görüldüğünü öne sürdü. Kalaycı, bütçede çiftçi, esnaf, memur, emekli başta olmak üzere dar ve sabit gelirlerinin refahına yönelik bir gelişmenin öngörülmediğini söyledi.
Kalaycı, Türkiye ekonomisinde büyümede istikrarsızlığın devam ettiği, makroekonomik hedeflerin tutturulamadığı, döviz kurlarında aşırı sıçramaların yaşandığı, TL'nin aşırı değer kaybettiği, işsizliğin çift hanelerin arttığı bir durumda olduğunu öne sürdü.
Uzun süredir devam eden başarısız ekonomi politikalarının, Türkiye'yi uzun ve orta vadeli hedeflerden hızla uzaklaştırdığını ifade eden Kalaycı, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yapısal reformlara bir an önce başlanmasını istedi. Kalaycı, büyümenin nimetlerinin vatandaşlara yansımadığını ileri sürdü.
Mustafa Kalaycı, Türkiye'de en fazla büyüyen sektörün finans olduğuna işaret ederek, "Ülkemizde en fazla kazanan, en fazla kar eden finans sektörüdür. Milletimiz gece gündüz bankalara çalışmakta, emeğini, alın terini, gelirini, kazancını bankalara faiz olarak aktarmaktadır. Faiz lobisi, rantçılar kazanıyor." diye konuştu.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Türkiye'nin geçen yıl yaptığı varlık barışı düzenlemesi, AB dahil, hiçbir uluslararası örgütten eleştiri almadı. Uluslararası normlara ve uygulamalara uygun." dedi.
Milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınan Maliye Bakanlığı'nın 2018 yılı bütçesi üzerindeki görüşlerini ifade ediyor.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Türkiye'nin gerek siyasi gerekse ekonomik olarak çok zor bir dönemden geçtiğini, iktidarın, ABD ve AB ile siyasi ilişkileri iç politikaya malzeme sağlamak amacıyla germesinin faturasının, Türkiye ekonomisine, Türk halkına çıktığını öne sürdü.
Ekonomi yönetiminin, döviz kurunda yaşanan artışları da uluslararası komplolara bağlayıp, yan gelip yattığını savunan Çam, Merkez Bankası'nın ise akla, bilime uygun önlemler almak yerine, çeşitli yöntemler deneyerek, ülke ekonomisini kobay gibi kullandığını iddia etti.
Çam, Maliye'nin artık normal yollardan vergi toplayamadığını, "yeniden yapılandırma" adı altında getirilen vergi aflarının normal vergi tahsilatının yerine geçtiğini belirtti.
Vergi yükünün, haksız biçimde dar gelirli vatandaşların üzerine yüklendiğini ifade eden Çam, "Vergi cennetlerine gidenler tek kuruş vergi ödemezken, ekmek, su, bulgur, makarna, ilaç için vergi ödeyen vatandaşların, devlete, hukuk sistemine, adalete olan saygısı yok edilmektedir." dedi.
Varlık barışı olarak bilinen kanunun uygulanması nedeniyle AB'nin, Türkiye'yi kara listeye aldığına yönelik haberlerini anımsatan Çam, bu kanunun uygulanmasında bütün şeffaflığın yok edildiğini, tek kuruş vergi alınmadığını ileri sürdü.
Konuşmasının ardından Maliye Bakanı Naci Ağbal söz alarak, Çam'a yanıt verdi.
Bakan Ağbal, Çam'ın, dün basında yer alan bir habere istinaden, geçen yıl yapılan varlık barışı düzenlemesinin, Türkiye ile ilgili vergi cenneti değerlendirmesine neden olduğunu söylediğini belirtti.
Ağbal, Çam'ın bu değerlendirmesini, bilgi eksikliğine ya da yanlış bilgilendirilmeye bağladığını kaydetti.
Türkiye'nin geçen yıl yaptığı varlık barışı düzenlemesinin, AB dahil, hiçbir uluslararası örgütten eleştiri almadığını bildiren Ağbal, uluslararası normlara ve uygulamalara uygun olduğunu vurguladı.
Maliye Bakanı Ağbal, şöyle devam etti:
"Dün bir basın yayın organında, maksatlı şekilde, olmayan bazı şeyler varmış gibi gösterilerek, Türkiye ile ilgili sanki AB, 5 Aralık'ta maliye bakanları toplantısında bir değerlendirme yapacak diye bir haber çıktı. Hiçbir şekilde doğruluğu olmayan, içeriği dikkatlice incelenirse de açıkça maksatlı şekilde yapıldığı anlaşılan bu habere ilişkin gerekli açıklamaları yaptım.
Türkiye, uluslararası vergilemeyle ilgili bütün konularda hem OECD hem AB bünyesinde bütün çalışmalara aktif şekilde katılıyor. Vergi cennetleri veya zararlı vergi uygulamasıyla ilgili bütün platformlarda ve komisyonlarda da aktif şekilde yer alıyor. AB tarafından genel anlamda, bütün ülkeleri ilgilendiren bir çalışma var. Her ülke, kendi ülkesiyle ilgili değerlendirmeleri komisyona bağlı olarak çalışan çalışma grubuna gönderiyor. Türkiye olarak biz de bu bilgileri gönderdik. 2019'a kadar AB'nin gelişmekte olan ülkelerden istediği bazı hususlar var. Türkiye olarak bu hususları yerine getirdiğimizi, birtakım düzenlemeleri zaten yaptığımızı kendilerine bildirdik. Komisyon üyesi bir üyenin maksatlı, dayanaktan yoksun bir haberi, hazine buldum edasıyla buraya getirip Türkiye Cumhuriyeti sanki kara para cennetiymiş gibi değerlendirme yapmasını üzüntüyle karşılıyorum."
Bakan Ağbal, Çam'a, "Niye yalan haberlere sarılıyorsunuz? Niye kapitalistlerin kuyruğuna takılıyorsunuz? Sendikacı olarak şaşırıyorum." diye seslendi.
AK Parti Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlu, Türkiye ekonomisinin, 15 Temmuzu yaşamış bir ekonomi olduğuna işaret ederek, "Dünyada başka bir ekonomi yoktur ki 15 Temmuz gibi bir saldırıyı yaşadıktan sonra sanki hiçbir şey yokmuş gibi ertesi gün bütün piyasalarını çalıştırsın ve daha birinci yılın içinde dünya ortalamasının çok üzerinde bir büyüme performansını yakalasın." dedi.
Türkiye ile ilgili olumsuz haber ve beklentileri yayanların, ekonomik kuşatılmışlığı artırmayı, büyümeyi düşürecek para ve maliye politikalarını yeniden gündeme getirerek, Türkiye'nin 2018'e yeni bir kemer sıkma cenderesiyle başlamasını sağlamayı amaçladığını vurgulayan Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar şunu iyi biliyorlar; krizi derinleştirip, aşılması için siyasetten, dış politikaya kadar oradan ekonomide yapılmış bütün yatırımlara kadar her şeyin hızla sıfırlanması ve buna bağlı olarak, ülkeyi, borç verenlerin siyasi iradesine terk edilmesini sağlamak. Darbeyle eşdeğer siyasi sonuç üreten bu tür ekonomik operasyonları Türkiye defalarca yaşamış ve sonuçta bütün darbeler, bu gibi iktisadi operasyon süreçleriyle öne çekilmiş ya da darbenin olası siyasi sonuçları, darbeye gerek olmadan, üretilmiştir. 15 Temmuz'da yapamadıklarını şimdi bu ekonomik kuşatma operasyonlarıyla yapmaya çalışıyorlar. Bunun için yerli işbirlikçilerden yukarıda anlattığımız ekonomik operasyon politikalarının doğru olduğunu sanan siyasetçilere, bürokratlara, sözüm ona iktisatçılara kadar herkesi, her kurumu, medyayı kullanıyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bu ekonomik tetikçilik ve ekonomik algı operasyonları 15 Temmuz'un devamı olarak sürecek. Ancak unuttukları bir şey var, Türkiye, nasıl siyasette eski Türkiye değilse, ekonomide de eski Türkiye artık yok. "
İnsana dokunan bir bütçe hazırlandığını anlatan Kavcıoğlu, bütçenin, sadece kendi insanlarını değil, dünyanın her noktasındaki soydaşları, mağdurları, mazlum toplulukları ilgilendiren bir bütçe olduğunu kaydetti.
Kavcıoğlu, bugün bu bütçe sayesinde 3,5 milyon göçmeni en iyi şartlarda barındırdıklarını, hiçbir dönemde sosyal devlet uygulamalarının bu dönemde olduğu kadar yaygınlık kazanmadığını, bütçeden sosyal devlet uygulamalarına bu kadar kaynak ayrılmadığını ifade etti.
CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık da vergi yükünün azaltılmasının ekonomi açısından önemine değinerek, vergi yükü zamlarla birlikte geldiğinde ekonomide zedelenme ortaya çıktığını, dolaylı vergilerin yüksek olmasının vergi gelirlerini artırmak yerine azaltılması sonucunu getirdiğini aktardı.
Hormonlu büyümeyle mali disiplinin bozulduğunu iddia eden Karabıyık, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının çözülemediğini savundu.
Bakanlığın bütçe görüşmeleri sürüyor.
Maliye Bakanı Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınan Maliye Bakanlığının 2018 yılı bütçesine yönelik komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
2018 yılı bütçesinde 1 Ocak 2018'den sonraki dönemlerle ilgili bir asgari ücret desteği öngörüsünün bulunmadığını ifade eden Ağbal, 2017 yılındaki dönemlere ilişkin muhtemelen gelecek yılın ocak, şubat, mart aylarında yapılacak destekleme ödeme ödeneğini 2018 yılı bütçesine koyduklarını dile getirdi.
Ağbal, 2016 yılında asgari ücret artışını yaptıktan sonra bu destek ödemesini geçici olarak bir defalığına getirdiklerini, daha sonra bunu ikinci kez uzattıklarını hatırlatarak, "Bu sene bunun geçici bir tedbir olduğunu düşünerek bu konuyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesine bir ödenek ayrıca koymadık ama hiç ödenek konulmadığı şeklinde bir açıklama yapılmış ama bu açıklama doğru değil, 2017'den kalan ödemeleri yapacağız." şeklinde konuştu.
- "Şeker konusu önemli"
Şeker fabrikaları ile ilgili de açıklamalarda bulunan Ağbal, Eskişehir Şeker Fabrikasını gezdiğini, buradaki başarı hikayesiyle iftihar ettiğini söyledi.
Ağbal, "şeker" konusunun önemli olduğunun altını çizerek, bunun stratejik bir ürün olduğunu ve özelleştirme programı içerisinde olan kuruluşların özelleştirilmesi meselesine yaklaşırken tüm bu unsurları dikkate alan bir özelleştirme modeli içerisinde ne yapılması gerektiğini bütün paydaşlarla istişare ettiklerini anlattı.
Şu anda şeker sektöründe yüzde 100 devlet sermayeli bir piyasadan bahsedilmediğine dikkati çeken Ağbal, hem devletin hem de özel sektörün piyasada bir aktör olduğunu söyledi.
Şeker piyasasında özel sektörün payının artırılabileceğini ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:
"Devletin elindeki şeker fabrikalarını daha da rehabilite eden, daha fazla yatırım yapılmasını sağlayan, mevcut tesislerin modernizasyonuna imkan veren, oradaki istihdamı artıran, şeker pancarı üreticisi için daha fazla kazanç üreten bir model geliştirilebilir. Şu anda bütün gayretimiz, şeker pancarı üreticimizin imkanlarını ve çıkarlarını düşünerek, fabrikalarda çalışan kardeşlerimizin durumlarını düşünerek, bir taraftan da bu piyasadaki özel sektörün payını artırarak 'Al bu fabrikalara yatırım yap. Daha fazla istihdam sağla', şeker piyasasında hem tüketici daha ucuza şeker tüketsin hem de üreticimiz daha fazla kazanç sağlasın ve bu piyasa regüle olsun ."
****HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****
AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan komisyonda, ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçeleri de ele alınıyor.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, bütçesinin sunumunu yapıyor.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, KDV ile ilgili kanun düzenlemesini bu yıl bitmeden Bakanlar Kuruluna getirmeyi hedeflediklerini belirterek, "KDV sisteminde son derece önemli, radikal değişiklikler yapan bu kanunun reel ekonomiye ciddi anlamda katkı verecek bir unsur olacağını söyleyebiliriz." dedi.
Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Maliye Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin görüşmelerde yaptığı konuşmada, bakanlık olarak 28 bini aşkın personelle vatandaşa hizmet verdiklerini, her geçen gün bunları güçlendirip, çeşitlendirdiklerini söyledi.
Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Projesi hakkında bilgi veren Ağbal, proje hayata geçtiğinde kamu harcamalarına ilişkin bütün döngünün elektronik ortama taşınacağını ifade etti.
Ağbal, elektronik faturaya dayalı yeni bir harcama sistematiği kurulacağını, kamu harcamalarının daha şeffaf, hesap verilebilir şekilde yapılabilmesinin önünün açılacağını, kamuda kaynak kullanımı konusunda ciddi yararlar sağlanacağını dile getirdi. Projenin kolay olmadığını vurgulayan Ağbal, birkaç yıllık süre içerisinde bu alanda önemli ilerlemeler kaydedileceğini dile getirdi.
Program Bazlı Performans Bütçe Projesi'nde ise ülke uygulamalarının gözden geçirildiğini anlatan Ağbal, Türkiye'de uygulamaya konulabilecek programların belirlendiğini, en yakın zamanda program bazlı bütçeye geçilmesiyle bütçe tartışmalarının da çok daha verimli hale geleceğini ifade etti.
Kamu mali yönetimi içerisinde idari kapasitenin geliştirilmesinin en önemli bileşenlerden bir olduğunu vurgulayan Ağbal, bu amaçla kullanılmak üzere Ankara Yenimahalle'de büyük bir eğitim merkezi inşa ettiklerini, hazırlıkların hemen hemen tamamlandığını söyledi. Ağbal, merkezde, kamu mali sistemi içerisindeki tüm aktörlere yönelik eğitim, seminer, uzaktan eğitim, araştırma-geliştirme faaliyetleri yapılabileceğini kaydetti.
Ağbal, e-bütçe sisteminin daha da geliştirilmesi noktasında birtakım ilave modüller çalışıldığını belirtti.
Taşınmaz yönetiminde, kaynak kullanımında verimliliği artırmaya yönelik projeleri bulunduğunu anlatan Ağbal, tüm taşınmaz bilgilerinin elektronik ortamda tutulduğunu, işlemlerinin elektronik ortamda yapıldığını ifade etti. Ağbal, kamu varlıklarının tam ve doğru şekilde muhasebe kayıtlarına yansıtılmasına ilişkin önemli çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.
Ağbal, vergi sistemine yönelik yürüttükleri projelerde ise vergi denetimini daha etkin hale getirirken mükellef haklarını güçlendiren bir yaklaşımla hareket ettiklerini vurguladı.
Mali saydamlık ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla yasal, idari ve uygulamaya ilişkin çalışmalar yaptıklarını anlatan Ağbal, "Bakanlık olarak son 2 yılda özellikle yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı artırmaya dönük çok kapsamlı düzenlemeleri hayata geçirdik. Özellikle ekonomide büyüme trendini yukarıya çeken son derece önemli yapısal düzenlemelere imza attık. Bu düzenlemelerin Türkiye'deki büyüme potansiyelini yukarıya çekecek son derece önemli düzenlemeler olduğuna inanıyorum." dedi.
Türkiye ekonomisinin yılın ilk yarısında yüzde 5'in üzerinde büyüdüğünü hatırlatan Ağbal, "Bu da uygulamaya koyduğumuz teşvik politikalarının ne kadar etkili olduğunu ortaya koyuyor." dedi.
Vergi sisteminin geliştirilmesi konusunda önemli çalışmalar yürüttüklerini anlatan Ağbal, "KDV ile ilgili kanun çalışmasını yıl bitmeden Bakanlar Kuruluna getirmeyi hedefliyoruz. KDV sisteminde son derece önemli, radikal değişiklikler yapan bu kanunun reel ekonomiye ciddi anlamda katkı verecek bir unsur olacağını söyleyebiliriz." diye konuştu.
Ağbal, son dönemde KDV iadelerinin hızlandırılması konusunda önemli düzenlemeler yaptıklarını kaydederek, "Şu anda iade maliyetlerini düşürecek çalışmalar yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi şu: KDV iade sürecinde yeminli mali müşavirler tarafından KDV iade raporu düzenleniyor. Burada belirlenmiş bir tarife var. Yeminli mali müşavirlere yapılan ödemeler, yapılan iadeye göre oran olarak yüksek. Bunun aşağı çekilmesi yönünde talep var. Meslek odalarımızla da görüşerek, bu ödemelerin daha da aşağı çekilmesi konusunda bir çalışmamız var." diye konuştu.
Türkiye'nin bugün itibariyle uluslararası normlara uygun kamu mali yönetim raporlaması yapabildiğine dikkati çeken Ağbal, bunun da Türkiye'nin kamu mali istatistiklerine ilişkin uluslararası toplumla hareket ettiğinin göstergesi olduğunu ifade etti.
Vergi denetimi ve mükellef haklarını güçlendirmek amacıyla 2011 yılından bu yana çok önemli yasal düzenlemeler yaptıklarının altını çizen Ağbal, "Mükellef haklarını bir taraftan güçlendireceğiz ama bir taraftan da vergi denetimi etkinliğini de devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Ağbal, Mali Suçları Araştırma Kurulunun (MASAK) terörün finansmanı ve suç ekonomisiyle mücadele anlamında görevlerini yapmayı sürdürdüğünü belirterek, bu anlamda kurulun bütün uluslararası mücadele platformlardaki en önemli aktörlerden olduğunu söyledi.
Vergiye gönüllü uyum hakkında da konuşan Ağbal, "Bakanlık olarak bütün mükelleflerimize yürekten inanıyoruz. Onlar üretiyorlar, kazanıyorlar ve elde ettikleri gelirden vergi vermek istiyorlar. Bunun için kendilerinin büyük bir gayret gösterdiğini biliyoruz. Son iki yılda çok sayıda önemli uygulamayı devreye soktuk. Bütün amacımız vergiye gönüllü uyumu teşvik etmek ve vergiyi verimli bir şekilde almaktır." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, 31 Aralık'tan önce çıkarılması gereken bazı düzenlemelerle ilgili azami 20 maddelik bir torba tasarı çalışmasının olduğunu bildirdi.
Milletvekillerinin sorusu üzerine Bilgiç, aciliyeti olan, 31 Aralık 2017 öncesi çıkarılması gereken bazı düzenlemelerle ilgili mini bir torba çalışması hazırladıklarını belirtti. Bilgiç, madde sayısının azami 20 olduğunu ifade etti.
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bir virgülüne dahil dokunmadan bütçenin komisyondan geçtiğini savundu.
Cari açık vererek, bunu tüketim ekonomisine döndürerek ve tüketim üzerinden alınan dolaylı vergilerle mali disiplinin sağlandığını öne süren Paylan, borcun 80 milyonun üzerine bindiğini söyledi. Paylan, son iki yıldır sadece cari açık verilmediğini, bütçe açığının da büyüdüğünü, Türkiye'ye doğrudan yatırım gelmediğini ileri sürdü.
Paylan, bu bütçenin vicdansız ve adaletsiz olduğunu, vergi toplarken da adaletsiz davranıldığını, benzin istasyonlarına, tekel bayilerine, beyaz eşya bayilerine, telekom şirketlerine adeta vergi dairesi kurulduğunu söyledi.
Vergilerin yüzde 70'inin dolaylı vergiler olduğunu dile getiren Paylan, "Dolaylı vergilere bu kadar yüklenmişseniz, sosyal adaletten asla bahsedemezsiniz. Maliye ne yapıyor, buralardan hazır vergileri topluyor, geriye kalıyor doğrudan gelirden çok küçük bir vergi. Maliye idaresinde, 'Verirsen ver, vermezsen yapılandırırız, uzlaşırız, sen gel bakarız' bakışı var. Yapılandırmaları yukarıdan aşağıya yağdırırken tepeye yağdırıyorsun, aşağı damlayanlarla 80 milyon idare ediyor. " diye konuştu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, 2018 yılı bütçesinin umut vermediğini, gelecek yılın da zor geçeceğinin görüldüğünü öne sürdü. Kalaycı, bütçede çiftçi, esnaf, memur, emekli başta olmak üzere dar ve sabit gelirlerinin refahına yönelik bir gelişmenin öngörülmediğini söyledi.
Kalaycı, Türkiye ekonomisinde büyümede istikrarsızlığın devam ettiği, makroekonomik hedeflerin tutturulamadığı, döviz kurlarında aşırı sıçramaların yaşandığı, TL'nin aşırı değer kaybettiği, işsizliğin çift hanelerin arttığı bir durumda olduğunu öne sürdü.
Uzun süredir devam eden başarısız ekonomi politikalarının, Türkiye'yi uzun ve orta vadeli hedeflerden hızla uzaklaştırdığını ifade eden Kalaycı, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yapısal reformlara bir an önce başlanmasını istedi. Kalaycı, büyümenin nimetlerinin vatandaşlara yansımadığını ileri sürdü.
Mustafa Kalaycı, Türkiye'de en fazla büyüyen sektörün finans olduğuna işaret ederek, "Ülkemizde en fazla kazanan, en fazla kar eden finans sektörüdür. Milletimiz gece gündüz bankalara çalışmakta, emeğini, alın terini, gelirini, kazancını bankalara faiz olarak aktarmaktadır. Faiz lobisi, rantçılar kazanıyor." diye konuştu.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Türkiye'nin geçen yıl yaptığı varlık barışı düzenlemesi, AB dahil, hiçbir uluslararası örgütten eleştiri almadı. Uluslararası normlara ve uygulamalara uygun." dedi.
Milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınan Maliye Bakanlığı'nın 2018 yılı bütçesi üzerindeki görüşlerini ifade ediyor.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Türkiye'nin gerek siyasi gerekse ekonomik olarak çok zor bir dönemden geçtiğini, iktidarın, ABD ve AB ile siyasi ilişkileri iç politikaya malzeme sağlamak amacıyla germesinin faturasının, Türkiye ekonomisine, Türk halkına çıktığını öne sürdü.
Ekonomi yönetiminin, döviz kurunda yaşanan artışları da uluslararası komplolara bağlayıp, yan gelip yattığını savunan Çam, Merkez Bankası'nın ise akla, bilime uygun önlemler almak yerine, çeşitli yöntemler deneyerek, ülke ekonomisini kobay gibi kullandığını iddia etti.
Çam, Maliye'nin artık normal yollardan vergi toplayamadığını, "yeniden yapılandırma" adı altında getirilen vergi aflarının normal vergi tahsilatının yerine geçtiğini belirtti.
Vergi yükünün, haksız biçimde dar gelirli vatandaşların üzerine yüklendiğini ifade eden Çam, "Vergi cennetlerine gidenler tek kuruş vergi ödemezken, ekmek, su, bulgur, makarna, ilaç için vergi ödeyen vatandaşların, devlete, hukuk sistemine, adalete olan saygısı yok edilmektedir." dedi.
Varlık barışı olarak bilinen kanunun uygulanması nedeniyle AB'nin, Türkiye'yi kara listeye aldığına yönelik haberlerini anımsatan Çam, bu kanunun uygulanmasında bütün şeffaflığın yok edildiğini, tek kuruş vergi alınmadığını ileri sürdü.
Konuşmasının ardından Maliye Bakanı Naci Ağbal söz alarak, Çam'a yanıt verdi.
Bakan Ağbal, Çam'ın, dün basında yer alan bir habere istinaden, geçen yıl yapılan varlık barışı düzenlemesinin, Türkiye ile ilgili vergi cenneti değerlendirmesine neden olduğunu söylediğini belirtti.
Ağbal, Çam'ın bu değerlendirmesini, bilgi eksikliğine ya da yanlış bilgilendirilmeye bağladığını kaydetti.
Türkiye'nin geçen yıl yaptığı varlık barışı düzenlemesinin, AB dahil, hiçbir uluslararası örgütten eleştiri almadığını bildiren Ağbal, uluslararası normlara ve uygulamalara uygun olduğunu vurguladı.
Maliye Bakanı Ağbal, şöyle devam etti:
"Dün bir basın yayın organında, maksatlı şekilde, olmayan bazı şeyler varmış gibi gösterilerek, Türkiye ile ilgili sanki AB, 5 Aralık'ta maliye bakanları toplantısında bir değerlendirme yapacak diye bir haber çıktı. Hiçbir şekilde doğruluğu olmayan, içeriği dikkatlice incelenirse de açıkça maksatlı şekilde yapıldığı anlaşılan bu habere ilişkin gerekli açıklamaları yaptım.
Türkiye, uluslararası vergilemeyle ilgili bütün konularda hem OECD hem AB bünyesinde bütün çalışmalara aktif şekilde katılıyor. Vergi cennetleri veya zararlı vergi uygulamasıyla ilgili bütün platformlarda ve komisyonlarda da aktif şekilde yer alıyor. AB tarafından genel anlamda, bütün ülkeleri ilgilendiren bir çalışma var. Her ülke, kendi ülkesiyle ilgili değerlendirmeleri komisyona bağlı olarak çalışan çalışma grubuna gönderiyor. Türkiye olarak biz de bu bilgileri gönderdik. 2019'a kadar AB'nin gelişmekte olan ülkelerden istediği bazı hususlar var. Türkiye olarak bu hususları yerine getirdiğimizi, birtakım düzenlemeleri zaten yaptığımızı kendilerine bildirdik. Komisyon üyesi bir üyenin maksatlı, dayanaktan yoksun bir haberi, hazine buldum edasıyla buraya getirip Türkiye Cumhuriyeti sanki kara para cennetiymiş gibi değerlendirme yapmasını üzüntüyle karşılıyorum."
Bakan Ağbal, Çam'a, "Niye yalan haberlere sarılıyorsunuz? Niye kapitalistlerin kuyruğuna takılıyorsunuz? Sendikacı olarak şaşırıyorum." diye seslendi.
AK Parti Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlu, Türkiye ekonomisinin, 15 Temmuzu yaşamış bir ekonomi olduğuna işaret ederek, "Dünyada başka bir ekonomi yoktur ki 15 Temmuz gibi bir saldırıyı yaşadıktan sonra sanki hiçbir şey yokmuş gibi ertesi gün bütün piyasalarını çalıştırsın ve daha birinci yılın içinde dünya ortalamasının çok üzerinde bir büyüme performansını yakalasın." dedi.
Türkiye ile ilgili olumsuz haber ve beklentileri yayanların, ekonomik kuşatılmışlığı artırmayı, büyümeyi düşürecek para ve maliye politikalarını yeniden gündeme getirerek, Türkiye'nin 2018'e yeni bir kemer sıkma cenderesiyle başlamasını sağlamayı amaçladığını vurgulayan Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar şunu iyi biliyorlar; krizi derinleştirip, aşılması için siyasetten, dış politikaya kadar oradan ekonomide yapılmış bütün yatırımlara kadar her şeyin hızla sıfırlanması ve buna bağlı olarak, ülkeyi, borç verenlerin siyasi iradesine terk edilmesini sağlamak. Darbeyle eşdeğer siyasi sonuç üreten bu tür ekonomik operasyonları Türkiye defalarca yaşamış ve sonuçta bütün darbeler, bu gibi iktisadi operasyon süreçleriyle öne çekilmiş ya da darbenin olası siyasi sonuçları, darbeye gerek olmadan, üretilmiştir. 15 Temmuz'da yapamadıklarını şimdi bu ekonomik kuşatma operasyonlarıyla yapmaya çalışıyorlar. Bunun için yerli işbirlikçilerden yukarıda anlattığımız ekonomik operasyon politikalarının doğru olduğunu sanan siyasetçilere, bürokratlara, sözüm ona iktisatçılara kadar herkesi, her kurumu, medyayı kullanıyorlar. Öyle anlaşılıyor ki bu ekonomik tetikçilik ve ekonomik algı operasyonları 15 Temmuz'un devamı olarak sürecek. Ancak unuttukları bir şey var, Türkiye, nasıl siyasette eski Türkiye değilse, ekonomide de eski Türkiye artık yok. "
İnsana dokunan bir bütçe hazırlandığını anlatan Kavcıoğlu, bütçenin, sadece kendi insanlarını değil, dünyanın her noktasındaki soydaşları, mağdurları, mazlum toplulukları ilgilendiren bir bütçe olduğunu kaydetti.
Kavcıoğlu, bugün bu bütçe sayesinde 3,5 milyon göçmeni en iyi şartlarda barındırdıklarını, hiçbir dönemde sosyal devlet uygulamalarının bu dönemde olduğu kadar yaygınlık kazanmadığını, bütçeden sosyal devlet uygulamalarına bu kadar kaynak ayrılmadığını ifade etti.
CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık da vergi yükünün azaltılmasının ekonomi açısından önemine değinerek, vergi yükü zamlarla birlikte geldiğinde ekonomide zedelenme ortaya çıktığını, dolaylı vergilerin yüksek olmasının vergi gelirlerini artırmak yerine azaltılması sonucunu getirdiğini aktardı.
Hormonlu büyümeyle mali disiplinin bozulduğunu iddia eden Karabıyık, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının çözülemediğini savundu.
Bakanlığın bütçe görüşmeleri sürüyor.
Maliye Bakanı Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınan Maliye Bakanlığının 2018 yılı bütçesine yönelik komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
2018 yılı bütçesinde 1 Ocak 2018'den sonraki dönemlerle ilgili bir asgari ücret desteği öngörüsünün bulunmadığını ifade eden Ağbal, 2017 yılındaki dönemlere ilişkin muhtemelen gelecek yılın ocak, şubat, mart aylarında yapılacak destekleme ödeme ödeneğini 2018 yılı bütçesine koyduklarını dile getirdi.
Ağbal, 2016 yılında asgari ücret artışını yaptıktan sonra bu destek ödemesini geçici olarak bir defalığına getirdiklerini, daha sonra bunu ikinci kez uzattıklarını hatırlatarak, "Bu sene bunun geçici bir tedbir olduğunu düşünerek bu konuyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesine bir ödenek ayrıca koymadık ama hiç ödenek konulmadığı şeklinde bir açıklama yapılmış ama bu açıklama doğru değil, 2017'den kalan ödemeleri yapacağız." şeklinde konuştu.
- "Şeker konusu önemli"
Şeker fabrikaları ile ilgili de açıklamalarda bulunan Ağbal, Eskişehir Şeker Fabrikasını gezdiğini, buradaki başarı hikayesiyle iftihar ettiğini söyledi.
Ağbal, "şeker" konusunun önemli olduğunun altını çizerek, bunun stratejik bir ürün olduğunu ve özelleştirme programı içerisinde olan kuruluşların özelleştirilmesi meselesine yaklaşırken tüm bu unsurları dikkate alan bir özelleştirme modeli içerisinde ne yapılması gerektiğini bütün paydaşlarla istişare ettiklerini anlattı.
Şu anda şeker sektöründe yüzde 100 devlet sermayeli bir piyasadan bahsedilmediğine dikkati çeken Ağbal, hem devletin hem de özel sektörün piyasada bir aktör olduğunu söyledi.
Şeker piyasasında özel sektörün payının artırılabileceğini ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:
"Devletin elindeki şeker fabrikalarını daha da rehabilite eden, daha fazla yatırım yapılmasını sağlayan, mevcut tesislerin modernizasyonuna imkan veren, oradaki istihdamı artıran, şeker pancarı üreticisi için daha fazla kazanç üreten bir model geliştirilebilir. Şu anda bütün gayretimiz, şeker pancarı üreticimizin imkanlarını ve çıkarlarını düşünerek, fabrikalarda çalışan kardeşlerimizin durumlarını düşünerek, bir taraftan da bu piyasadaki özel sektörün payını artırarak 'Al bu fabrikalara yatırım yap. Daha fazla istihdam sağla', şeker piyasasında hem tüketici daha ucuza şeker tüketsin hem de üreticimiz daha fazla kazanç sağlasın ve bu piyasa regüle olsun ."
****HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKÜMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****