2014-06-20 - 15:24
TBMM PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda torba tasarının görüşülmesi sırasında Soma'daki işçiler, vefat edenlerin yakınları ve çalışan ocakların durumuyla ilgili bilgi verdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda torba tasarının görüşülmesi sırasında Soma'daki işçiler, vefat edenlerin yakınları ve çalışan ocakların durumuyla ilgili bilgi verdi.

Soma'nın bir istismar aracı olmadığı konusunda gerek iktidarın gerekse muhalefetin bir uzlaşı içerisinde bulunduğunu ifade eden Yıldız, kanunu çıkarırken de konuşurken de bunlara dikkat edildiğini kaydetti.

Yıldız, Soma'da 301 işçinin vefat ettiğini anımsatarak, mevcut mevzuat gereği 254 sigortalının hak sahibinin gelir aylık bağlama işlemlerinin tamamlandığını bildirdi. İşlemleri sonuçlanan bazı hak sahiplerinin hem gelir hem aylık, bazılarının ise sadece gelir bağlama işleminin yapıldığını belirten Yıldız, şöyle devam etti:

"254 hak sahibine gelir, 253'ü eş olmak üzere 377'si çocuk olmak üzere toplam 630 hak sahibine ve 234 hak sahibine de yine 243'ü eş ve 345'i çocuk olmak üzere 579 kişiye aylık bağlanmıştır. 9 sigortalının hak sahibine sigortalıya ait olan mevcut mevzuattaki 5 yıl ve 900 günlük aylık bağlama koşulları oluşmadığı için ve 13 sigortalının hak sahibine ise, sigortalının hizmetlerine ilişkin prim borcu olduğundan dolayı aylık bağlanamamıştır. Bir gün dahi sigortalı olsa ve önceden Bağ-Kur prim borçlarıyla alakalı kalemler olsa dahi yapacağımız bu düzenlemeler bu haklardan yararlanmanın önünü açmış olacak. 45 sigortalının gelir aylık almaya müsait bir durumda hak sahibi olarak sadece anne ve babası bulunduğundan anne ve babalarının gelir aylığı hak kazanıp kazanamayacakları tespitinden sonra gelir veya aylık bağlama işlemleri sonuçlanacak."

Yıldız, oradaki işçilerin, çalışanların veya şu anda işe gidemeyenlerin haklarını almalarıyla alakalı ayın 18, 19'unda ödeme yapılacağının söylendiğini hatırlatarak, "Özel şirket, TMSF ve farklı bankaların da yaptığı işlemler sonucunda, ödeme kabiliyetlerinin bir kısmını kaybetti. En son yine kendi bankalarla oluşturduğu bir yapıyla beraber 10.5 milyon liralık bir rakamı işçi kardeşlerimizin maaşlarıyla alakalı oluşturdu. Bunlar dün hesaplara yatırıldı, dün öğleden sonra maaşlarını almaya başladılar, bugün de almaya devam ediyorlar. Yaklaşık 6 bin kişinin hakları verilmiş oldu. 13 gün yeraltı 17 gün de yerüstü çalışmaları olmak üzere aylıkları ödenmiş. Yerüstü kısmında 103 lira vergiye tabi bir para var. 'Siz benim maaşımı eksik yatırmışsınız' dendiğinde, bunun bilindiğini zannetmiştim. Demek ki bilinmiyor. Özel sektör, kamu veya İşsizlik Fonu, 8 milyon lirayı yatırır da oradaki 200 bin lirayı yatırmaz. Bu olmaz. Bunların istismar edilmesine müsaade etmeyelim. Amaç üzüm yemekse hep beraber oradaki yarayı sarmamız lazım."

Yıldız, Soma'da yaklaşık 15 bin 500 kişinin direk veya dolaylı asıl veya türev şeklinde orada hizmet gördüğünü ifade ederek, İmbat madencilikte, kazanın olmadığı şirkette yaklaşık her 3 işçiden 2'sinin faaliyetine devam ettiğini, yaklaşık 2 bin 800 civarında kişinin çalıştığını söyledi.

Bu çalışma işinin tanımlanması gerektiğini vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti:

"Orada yakınını, arkadaşını kaybedenlerin çok etkilendiğini kabul etmemiz lazım. Fakat şu genel havanın oluşturulması Soma'ya yapılan bir haksızlık olur. Sağlığı müsait olmayanların çalışmaya gitmemesi çok tabii ve normal ama 'ben orada çalışmak istiyorum, şu anda müsaitim' diyenlerin çalışması, tabii o şekliyle normal. Bunların her birisini ayrı kaplara koymamız lazım. İşlerine giden işçilerin bir kısmının servisten indirilerek 'siz de çalışmaya gitmeyeceksiniz' denmesini ben tabii ve doğru bulmam. Eğer amacımız orada iş hayatının tamamen durmasını sağlamaksa, bunun için bu kadar uğraşmaya gerek yok. Ama amacımız hep beraber oradaki istihdamı işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle beraber sağlamaktır. Bu şartlara uyuyorsa oradaki işletmeler devam eder, uymuyorsa oradaki işletmeler devam etmezler. Ama bunu genel bir çalışmamaya dönüştürmek hatta 'siz zaten çalışsanız da çalışmasanız da bu maaşı alacaksınız' demek oranın istikbaliyle oynamak anlamına geliyor. Buna iktidar, muhalefet ayrımı yapmaksızın aynı üslupla yaklaşmamız lazım."

Yıldız, iş müfettişlerince Işıklar yeraltı ocağında eksikliklerin tamamlanması için üretim faaliyetlerinin durdurulduğuna işaret ederek, 13 Mayıs'tan bu tarafa onların zaten çalışmadığını, eksiklikler giderilinceye kadar da çalışmayacağını söyledi. Yıldız, şunları söyledi:

"10 gün mü olur, 30 gün mü olur, 50 gün mü olur, oradaki yapılacak çalışmalar. Şimdi şirket bu eksikliklerin telafisi için işçileri çalışmaya çağırıyor. Buraya onlarca telefon 'bizi çalışmaya çağırdılar.' Sizi üretim için mi çağırdılar? 'Tam bilmiyoruz.' Üretim yaptırmak isteseler bile yapamazlar, yasak şu anda yapamazlar. Oradan bir kilo, bir ton kömür çıkaramazlar. Sonra 'evet üretim yaptırmak için değil, ama bizi çağırdılar.' Peki bu eksiklikler nasıl telafi edilecek? İşçiler oraya gidecekler ve yine çalışma şartları dahilinde o eksiklikleri gidererek, ocak çalışmaya girecek. Biz 'hiç kimse oradaki eksikleri telafi etmek için girmesin ama eksikler de telafi edilsin' dersek böyle bir şey mümkün değil. Atabacası yeraltı madeninde de üretim yapılmıyor. Yine iş güvenliği tedbirleriyle alakalı ve su atımıyla ilgili. Bırakıyorsunuz yangın çıkabilir, gaz ve su seviyeleri yükselebilir. Bıraktığınız yerde kalmaz ocak. O yüzden zamanın lehinize mı yoksa aleyhinize mi çalışacağını çok iyi tespit etmeniz lazım. Bizim oradaki ocaklardan vazgeçmemiz en kolayını tercih etmemiz anlamına gelir. Vazgeçilebilir. Diyelim ki Atabacası'nda 200 bin ton, çizdik üzerini kardeşim. Kömür derdimiz yok bizim orada. Peki Eynez de ne kadar var? Yaklaşık 6 milyon ton. Onun da üstünü çizdik. Değeri ne kadar 300 milyon lira. Ondan da vazgeçtik. Eğer orada işçi sağlığımızla, iş güvenliğiyle, çalışma koşullarıyla alakalı şartlar oluşmayacaksa veya oluşamıyorsa veya telafi edildiği halde iş müfettişleri 'hayır, burada bu şartlar hala oluşmadı' diyorsa, biz o her iki ocağın da anlaşmalarını sözleşmelerini feshederiz. Çok açık ve net. Bizim kömür kaygımız orada yoktur. Bizim kaygımız falan kalmadı. Biz o ocaklar adam oluyorsa tabiri caizse olacaklar, olmuyorlarsa da biz o şirketlerle, ocakların devamının risk taşıdığına inandığımız her an sözleşmelerini feshedeceğiz."

Yıldız, Işıklar'ın daha seri bir şekilde istihdama kazandırılacak gibi göründüğünü belirterek, İmbat madencilikle ilgili çalışmanın devam ettiğini, müfettişlerin incelemeler yaptıklarını söyledi.

Yıldız, Şırnak'ta termik santrale kömür tedarik eden yapının haricinde ruhsatlı, çalışma izni olan ocak bulunmadığına dikkati çekerek, 3 kişinin öldüğü söylenen maden hakkında bilgi verdi.

Oranın maden, hayatını kaybedenlerin de maden işçisi olmadığına işaret eden Yıldız, "O kayıp hepimizi üzdü ama İş müfettişleri, 'burada kömür çıkarılamaz raporunu tutuyorlar, kapatıyorlar. Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nden 'burada çalışma şartları oluşmamıştır, burayı kapatın' deniliyor. Yazılı tebligat yapılıyor, güvenlik güçlerinden elemanlar gönderiliyor, kapısına mühür vuruluyor. Ama oradaki kaçak işçiler kömür çıkarmaya çalışıyor. Kamu ne yapabilir burada?" diye sordu.

Yarın bu kazanın tekrarlanabileceğini ve daha fazla insan ölebileceğini ifade eden Yıldız, "Kazanın olma ihtimali olmama ihtimalinden daha yüksek" dedi.

Yıldız, buranın dinamitlenerek, içine girilemeyecek hale getirilmesi gerektiğini kaydetti.

Yıldız, ayrıca komisyonda yaşanan bazı gerginliklere ilişkin olarak da "Zaman zaman gerginlikler olur. Ama kişilik haklarına çok fazla zede getirmeden eleştirileri, tavsiyeleri, önerileri burada yapabilmek lazım. 15, 16. saatlerde özellikle çok farklı ifadeler kullanılabiliyor. Bunlara çok girmemek lazım. Bizler her birimiz birbirimizin yüzüne bakan, bir sonraki kanunda yine beraber olacak olan arkadaşlarız" dedi.

Soma?da meydana gelen faciadan sonra Ankara?da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı bakanlar ve Meclis?teki siyasi partilerle görüşen 9 kişilik heyetin içinde yer alan madenciler, kendilerine verilen sözleri hatırlatmak için Plan ve Bütçe Komisyonu?na dilekçe yazdı. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, kendisine ulaştırılan dilekçeyi komisyona gönderdi.

Madenciler Eren Malkoç, Engin Sal, Ahmet Arslanbey, Mehmet Fen, Tevrat Çün, Arif Şengül ve Çetin Esmer imzasını taşıyan dilekçede, işçilerin kendilerine verildiğini belirttikleri 15 maddelik sözler yer alıyor.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer ile AK Parti Eskişehir Milletvekili Salih Koca arasında "muhatap almama" tartışması yaşandı.

"Torba Tasarı"nın görüşülmesi sırasında söz alana Seçer, dün buradaki tartışmalar sırasında Koca'nın "Soma yasasını engelliyorsunuz" dediğini belirterek, "Bu söylemi ben kusura bakmayın çok ahlaki bulmam" dedi.

Salih Koca da konuşmasının tasarının bir an önce çıkarılması gerektiği üzerine olduğunu ifade ederek, "Ama burada ben sayın vekilimize söz vermeyeceğim çünkü o ifadeleri kendisine yakıştıramadım" diye konuştu.

Koca, dünkü ifadelerinin ahlaki olup olmadığını CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'ye sorması üzerine, Seçer, "Benim avukatım Rahmi Bey değil, direk bana söyleyebilirsiniz" karşılığını verdi.

Koca'nın "Sizi böyle bir ifadeniz karşısında muhatap almak istemiyorum" sözleri üzerine sinirlenen Seçer, "Senin haddin mi beni muhatap alıp, almama. Sen kim oluyorsun ki beni muhatap almıyorsun? Sen o sözü söyledin mi, söylemedin mi? Ben sana direk 'ahlaksız' diyorum. Sen bana 'muhatap almıyorum' diyemezsin. Senin haddin de hukukun da değil. Bu yaptığın terbiyesizliktir" dedi.

Bunun üzerine Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Recai Berber, Seçer'e, "Sizin yaptığınız ne oluyor? Üslubunuz nedeniyle arkadaşımız muhatap almıyor" diye konuştu.

Tartışmanın uzaması üzerine Berber, komisyonun çalışmalarına ara verdi.

Aranın ardından HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da söz talebine cevap verilmediğini ileri sürerek, "Korkuluk değiliz. Önerge veriyoruz işleme koymuyorsunuz, söz istiyoruz söz vermiyorsunuz. Derdiniz ne sizin? Milletin iradesini sadece siz temsil etmiyorsunuz, İlla bağırmam mı lazım?" diye sordu.

Bunun üzerine AK Parti milletvekilleri, Kaplan'a bağırarak söz alınamayacağını ifade ederek, muhalefetin komisyonu uzatmak istediğini ancak hakaret ederek uzatılamayacağını söylediler.

Kaplan da yerinden kalkarak ve bağırarak, her eleştiriye hakaret denildiğini ifade etti.

Bu arada bazı muhalefet milletvekilleri de tasarıda 2, 3 tane sorunlu madde bulunduğunu, bunların çekilmesi halinde görüşmelerin hızlanacağını kaydetti.

Ayrıca milletvekilleri komisyonun çalışma saatlerinin yoğunluğundan şikayet ederek, komisyonun hafta sonu çalışıp çalışmayacağını sordu. Milletvekilleri seçim bölgelerindeki programlarına gidemediklerini belirtti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda "torba tasarı"nın görüşmeleri 10. madde üzerinde devam ediyor.

HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, 10, 11, 12. maddelerin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle tasarıdan çıkarılması için önerge vererek, usul tartışması açılmasını istedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Kaplan'ın gündeme getirdiği konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Şırnak'ta zaman zaman iş kazaları olduğunu, çalışanları da uyardıklarını ifade eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orası illegal bir maden ocağıdır, çalışma şartlarına uymayan ocakların hepsi kapatıldı. '3 tane madenci vefat etti' deniliyor, onlar madenci değil, o resmi ocak değil, mühürlenmiş. '3 madenci' diye ibarelendirmem. Madencilik sektörüne de haksızlık yapmış olmayalım. Trafikte sürücünün ehliyet, alkol kontrolünde ehliyetine el koyuyorsunuz ama sonra ehliyetsiz yola çıkıp kaza yapıyor, trafik polisini suçluyorsunuz. Doğru değil. Kaplan, bu işi valiliğin Park firmasına verdiğini söyledi. Valiliğin verdiği bir iş değil bu. Silopi'de bulunan 30 milyon ton saha için 2001'de TKİ, ihale yapıyor, Park firması kazanıyor. Kömürü, termik santral yapmak kaydıyla veriyoruz. Cudi Dağı'nın eteklerinde bir istihdam alanı oluşturuldu, 7 köyden kardeşlerimiz çalışıyor."

Kaplan'ın hesap sorduğunu söylemesi üzerine Yıldız, kaçak sahadan hesap sorulamayacağını ifade etti.

Yıldız, Kaplan'ın "Kürt petrolünün varilini 56 dolardan kim alacak, farkı cebine kim indirecek, aldığını kime satacak?" sorularına da yanıt verdi. Türkiye'nin, Irak petrolünü satın almadığını, bunun, transit olarak Türkiye üzerinden geçen dünya piyasalarına sunulan petrol olduğunu belirten Yıldız, TÜPRAŞ'ın o ihaleye girmediğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Plan ve Bütçe Komsiyonu'ndan, sınav sonuçlarına itiraz edildiğinde mahkemelerin, okullara yerleştirilme yapılmadan önce karar verebilmesi için tasarıya bir madde eklenmesi talepleri olacağını söyledi.

Torba tasarının Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında söz alan HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani, tasarının ilk haliyle görüşülmesini istediklerini ifade etti.

Zozani, Bakan Avcı'dan, devreye girmesini isteyerek, "Bu işkenceyi sonlandıralım. Önerimiz çok açık ve net. Hükümetin tasarısı olarak önümüze getirdiğiniz tasarının, komisyona havale edilen şekliyle üzerinde çalışalım. 1 gün, bilemediniz 2 gün içinde bu tasarı buradan geçsin. Ama bu haliyle devam ederse hazanı buluruz" diye konuştu.

Bunun üzerine Bakan Avcı, şu an kendisini, "Timur'un huzuruna fil meselesini halletmek üzere giden Nasreddin hoca gibi hissettiğini" belirterek, "Çünkü şu anda benim önümde de Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu torbaya koymak istediğim teklif duruyor" dedi.

Bunun üzerine komisyonda gülüşmeler oldu.

Muhalefet milletvekillerinin içeriğini sorması üzerine Avcı, bunun tek bir madde olduğunu ifade ederek, "Desteğinizle, katkılarınızla çok hayırlı bir sonuç üreteceğini düşündüğümüz bir şey. Siz bana 'şu filleri' diyorsunuz. Ben ekstra bir fil daha getirdim size. Zamanı geldiğinde ilgili madde görüşülürken takdirlerinize sunmak istediğimiz yavru ve sevimli bir fil" değerlendirmesinde bulundu.

Maddenin içeriğine de değinen Avcı, Bakanlık olarak daha önce yaptıkları bazı sınavlarla ilgili idare mahkemelerinden iptal veya yürütmeyi durdurma kararları çıktığını anımsattı.

Geçen yıl son kez yapılan SBS'de yürütmeyi durdurmaya ilişkin bir idare mahkemesinın kararı olduğunu vurgulayan Avcı, şunları söyledi:

"Sınav haziranda yapılmış, sonuçlar temmuz da açıklanmış, dava da temmuz da açılmış. Okullar açıldı, temmuz, ağustos geçti. Eylül, ekim, kasım, aralık, ocak. Yani herkes okullarına yerleşti, Ocak ayında sömestr tatiline 15 gün kala idare mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi. Herkes yerleşmiş. Şimdi biz bu konuda getireceğimiz yavru fille maddeyle bu tür durumlarda mahkemeler vakitlice karar versinler ki iptal edilirse uyalım. Ama uyabileceğimiz bir zamanda. Sınav haziranda yapılıyorsa belli süreler öngördük. Kayıtlar yapılmadan, çocuklar yerleşmeden önce böyle bir iptal kararı olursa biz ona rahatlıkla pratik olarak uyabilelim. Aksi takdirde istesek de haklı da olsa, fiilen bir sömestr kadar, çocuklar bir okula yerleştirilmiş, bir sömestr sonra 'yürütmeyi durdurduk siz oradan şuraya' denilmiş oluyor. Nitekim bu oldu. Bereket bu son SBS ile ilgili mahkeme kararında puanları tekrar okuduğumuz zaman sadece 4 çocuğun yukarıya doğru oynatılabilir olduğunu gördük. Onlara da 'isterseniz sizi alalım' dedik. Ama farklı da olabilirdi. Çok daha fazla sayıda çocuk bundan etkilenebilirdi."

Bu arada Avcı, gazetecilerin maddeye ilişkin sorularını yanıtladı. Avcı, komisyondan, sınav sonuçlarına itiraz edildiğinde mahkemelerin, okullara yerleştirilme yapılmadan önce karar verebilmesi için tasarıya bir madde eklenmesi talepleri olacağını söyledi.

Ne kadarlık bir süre öngörüldüğünün sorulması üzerine Avcı, "40 günü geçmezse... Genellikle sınavlar haziran'da oluyor. Ağustos başına kadar itiraz eden eder, mahkeme kararı verecekse verir. Bizde ona göre velileri, öğrencileri tedirgin etmeden zamanında mahkeme kararlarını yerine getiririz" dedi.

TBMM Plan Bütçe Komisyonu'nda, yaklaşık 15 saatlik mesainin ardından CHP'li bazı milletvekilleri, uzun çalışma süresini çay tabaklarını ve sıraların üzerindeki isimlikleri birbirine vurarak protesto etti.

Komisyondaki görüşmeleri 4 gündür süren 106 maddelik İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın ilk 12 maddesi kabul edildi. Daha sonra 13. maddenin görüşmelerine geçildi.

CHP milletvekilleri saat 10.30'da başlayan toplantının 14-15 saattir devam ettiğini belirterek, bunun insan haklarına aykırı olduğunu söylediler. CHP'li milletvekilleri toplantıya yarın devam edilmesini istedi.

Komisyon Başkanı Recai Berber ise 13. maddenin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından çalışmalara ara verilebileceğini kaydetti.

Maddenin okunmaya başlamasının üzerine CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin sırasının üzerindeki çay tabakları ile isimlik ve çöp kutusunu, İzmir Milletvekili Musa Çam da isimlikleri birbirine vurarak, çalışma süresini protesto etti. Çam, protesto sırasında "Angarya çalışmaya son" ve "Çalışma Bakanı uyuma" şeklinde slogan attı.

CHP ve AK Parti milletvekilleri arasında bir süre daha devam eden tartışmanın ardından, yarın saat 11.00'de toplanmak üzere çalışmalara ara verildi.

Bu arada görüşmeler sırasında HDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani Hakkari Üniversitesi'nin halen bitmemesine ilişkin eleştirilerde bulundu.

Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, üniversitenin inşaat çalışmaları hakkında bilgi vererek, yeni eğitim yılında kampüse taşınılmasının planlandığını söyledi. Avcı, üniversitenin yapılma aşamalarının yer aldığı fotoğraflar gösterdi.