2021-10-27 - 15:10
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay Başkanlığının 2022 yılı bütçeleri kabul edildi.
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumunun (KDK) 2022 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
KDK'nin çalışmalarını 9 yıldır istikrarla sürdürdüğünü belirten Malkoç, kurumun gücünü Anayasa ve TBMM'den aldığını ifade etti.
Malkoç, KDK'nin bu sürede kamuoyunda ve idareler nezdinde farkındalığı artırmaya çalıştığını, sorun çözme yeteneğini geliştirdiğini, tavsiye kararları ve dostane çözümdeki uzlaşmacı rolüyle insanların adalete erişimini hızlandırmaya çalıştığını söyledi.
Kurumun, uyuşmazlıkların doğmadan engellenmesine katkı verdiğini dile getiren Malkoç, iyi bilinen, tercih edilen, etkin bir hak arama kurumu olma yolunda çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Malkoç, kurumda toplam 275 personel bulunduğunu dile getirerek, "Kamu Denetçiliği Kurumu kurulduğu günden beri 185 bin 343 şikayet başvurusu almıştır. 12 Ekim 2021 itibariyle kurumumuza 14 bin 599 başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların yüzde 81'i internet ortamında, yüzde 16'sı mektup, posta yoluyla yapılmıştır." diye konuştu.
Yapılan 14 bin 599 başvuruya 2020'den devralınan 2 bin 939 dosya ilave edildiğinde toplam dosya sayısının 17 bin 538'e ulaştığını bildiren Malkoç, 17 bin 538 başvurudan 15 bin 903'ünün sonuçlandırıldığını kaydetti.
Malkoç, yazılı başvuruların yanı sıra farklı yollarla yapılan 80 bin 460 başvuruya, hukuki yardımlar ve yol göstermelerle destek sağlandığını ifade ederek, "İdare ile vatandaş arasında bir ara bulucu, bir hakem, bir barış köprüsü rolü görmek üzere vatandaşımızın işlerini kolaylaştırmaya çalıştık. İyi yönetim ilkelerini yaygınlaştırmak için yönetici ve idarecilerle temas halinde olduk." dedi.
Hak arama kültürünü yaygınlaştırmak için koronavirüs salgınına rağmen faaliyetlerini yürüttüklerini belirten Malkoç, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Şeref Malkoç, "Resen inceleme yetkisinin KDK'ye verilmesi, KDK'nin Anayasa Mahkemesi'ne dava hakkının tanınması, savcılıklara suç duyurusunda başvuru yetkisinin bulunması ve ulusal önleme mekanizması yetkisinin ombudsmanlığa verilmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu. Malkoç, KDK denetçileri ve uzmanlarının statülerinin geliştirilmesini de istedi.
Sayıştay Başkanı Metin Yener de Sayıştay Başkanlığı'nın 2022 yılı bütçesine dair sunum yaptı.
Sayıştay'ın, kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini denetleyerek sonuçları hakkında TBMM'ye doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar sunduğunu bildiren Yener, "Sayıştay, bu kapsamda Anayasa ve yasalarla kendisine verilen görev, yetki ve sorumluluklarını sürekli gelişim anlayışıyla dünyadaki gelişmeleri de izleyerek en etkin şekilde yürütmektedir." ifadelerini kullandı.
Yener, 2020 yılında 36 genel bütçeli idare, 98'i yükseköğretim kurumu ve üniversiteler olmak üzere 129 özel bütçeli idare, 2 sosyal güvenlik kurumu, 8 düzenleyici ve denetleyici kurum, 9 kalkınma ajansı, 9 diğer kamu idaresi, 1 diğer kamu şirketine ilişkin olmak üzere toplam 194 adet Sayıştay denetim raporunun TBMM'ye sunularak ilgili kamu idarelerine de gönderildiğini söyledi.
Sayıştay'ın ayrıca 9 il özel idaresi, 30 büyükşehir belediyesi, 17 büyükşehir bağlı idaresi, 21 il belediyesi, 103 ilçe belediyesi, 33 mahalli idare şirketi ile 7 yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı olmak üzere toplam 220 kamu idaresini denetlediğini anlatan Yener, söz konusu denetimlere ilişkin raporların ilgili kamu idarelerine, İçişleri Bakanlığına ve valiliklere gönderildiğini kaydetti.
Yener, kamu işletmelerinin denetimine ilişkin olarak 95 adet Sayıştay denetim raporunun aralık ayı içinde TBMM'ye sunulacağını ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili kamu idarelerine gönderileceğini dile getirdi.
Sayıştay'ın 2021 yılına ilişkin bütçe gerçekleşme tahminleri ve 2022 yılı bütçesine ilişkin bilgi veren Yener, "2020 yılı kesin hesabında; 412 milyon 68 bin 880 lira tutarındaki toplam ödeneğin 328 milyon 445 bin 452 lirası harcanmış olup yüzde 20,3'e tekabül eden 83 milyon 623 bin 428 lirası kullanılmayarak iptal edilmiştir. 2021 yılı bütçesiyle kurumumuza tahsis edilen 441 milyon 550 bin liralık ödeneğin yüzde 92 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir." diye konuştu.
Yener, 2022 yılı bütçe tekliflerinin 2019-2023 Stratejik Planı'nda yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu olarak hazırlandığını dile getirerek, "2022 yılı bütçe teklifinde istenilen toplam ödenek tutarı 514 milyon 385 bin liradır." dedi.
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Resen inceleme yetkisinin KDK'ye verilmesi, KDK'nin Anayasa Mahkemesine dava hakkının tanınması, savcılıklara suç duyurusunda başvuru yetkisinin bulunması ve ulusal önleme mekanizması yetkisinin ombudsmanlığa verilmesi gerekir." dedi.
Malkoç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumunun (KDK) 2022 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
KDK'nin çalışmalarını 9 yıldır istikrarla sürdürdüğünü belirten Malkoç, kurumun gücünü Anayasa ve TBMM'den aldığını ifade etti.
Malkoç, KDK'nin bu sürede kamuoyunda ve idareler nezdinde farkındalığı artırmaya çalıştığını, sorun çözme yeteneğini geliştirdiğini, tavsiye kararları ve dostane çözümdeki uzlaşmacı rolüyle insanların adalete erişimini hızlandırmaya çalıştığını söyledi.
Kurumun, uyuşmazlıkların doğmadan engellenmesine katkı verdiğini dile getiren Malkoç, iyi bilinen, tercih edilen, etkin bir hak arama kurumu olma yolunda çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Malkoç, kurumda toplam 275 personel bulunduğunu dile getirerek, "Kamu Denetçiliği Kurumu kurulduğu günden beri 185 bin 343 şikayet başvurusu almıştır. 12 Ekim 2021 itibariyle kurumumuza 14 bin 599 başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların yüzde 81'i internet ortamında, yüzde 16'sı mektup, posta yoluyla yapılmıştır." diye konuştu.
Yapılan 14 bin 599 başvuruya 2020'den devralınan 2 bin 939 dosya ilave edildiğinde toplam dosya sayısının 17 bin 538'e ulaştığını bildiren Malkoç, 17 bin 538 başvurudan 15 bin 903'ünün sonuçlandırıldığını kaydetti.
Malkoç, yazılı başvuruların yanı sıra farklı yollarla yapılan 80 bin 460 başvuruya, hukuki yardımlar ve yol göstermelerle destek sağlandığını ifade ederek, "İdare ile vatandaş arasında bir ara bulucu, bir hakem, bir barış köprüsü rolü görmek üzere vatandaşımızın işlerini kolaylaştırmaya çalıştık. İyi yönetim ilkelerini yaygınlaştırmak için yönetici ve idarecilerle temas halinde olduk." dedi.
Hak arama kültürünü yaygınlaştırmak için koronavirüs salgınına rağmen faaliyetlerini yürüttüklerini belirten Malkoç, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Şeref Malkoç, "Resen inceleme yetkisinin KDK'ye verilmesi, KDK'nin Anayasa Mahkemesi'ne dava hakkının tanınması, savcılıklara suç duyurusunda başvuru yetkisinin bulunması ve ulusal önleme mekanizması yetkisinin ombudsmanlığa verilmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu. Malkoç, KDK denetçileri ve uzmanlarının statülerinin geliştirilmesini de istedi.
Sayıştay Başkanı Metin Yener de Sayıştay Başkanlığı'nın 2022 yılı bütçesine dair sunum yaptı.
Sayıştay'ın, kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini denetleyerek sonuçları hakkında TBMM'ye doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar sunduğunu bildiren Yener, "Sayıştay, bu kapsamda Anayasa ve yasalarla kendisine verilen görev, yetki ve sorumluluklarını sürekli gelişim anlayışıyla dünyadaki gelişmeleri de izleyerek en etkin şekilde yürütmektedir." ifadelerini kullandı.
Yener, 2020 yılında 36 genel bütçeli idare, 98'i yükseköğretim kurumu ve üniversiteler olmak üzere 129 özel bütçeli idare, 2 sosyal güvenlik kurumu, 8 düzenleyici ve denetleyici kurum, 9 kalkınma ajansı, 9 diğer kamu idaresi, 1 diğer kamu şirketine ilişkin olmak üzere toplam 194 adet Sayıştay denetim raporunun TBMM'ye sunularak ilgili kamu idarelerine de gönderildiğini söyledi.
Sayıştay'ın ayrıca 9 il özel idaresi, 30 büyükşehir belediyesi, 17 büyükşehir bağlı idaresi, 21 il belediyesi, 103 ilçe belediyesi, 33 mahalli idare şirketi ile 7 yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı olmak üzere toplam 220 kamu idaresini denetlediğini anlatan Yener, söz konusu denetimlere ilişkin raporların ilgili kamu idarelerine, İçişleri Bakanlığına ve valiliklere gönderildiğini kaydetti.
Yener, kamu işletmelerinin denetimine ilişkin olarak 95 adet Sayıştay denetim raporunun aralık ayı içinde TBMM'ye sunulacağını ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili kamu idarelerine gönderileceğini dile getirdi.
Sayıştay'ın 2021 yılına ilişkin bütçe gerçekleşme tahminleri ve 2022 yılı bütçesine ilişkin bilgi veren Yener, "2020 yılı kesin hesabında; 412 milyon 68 bin 880 lira tutarındaki toplam ödeneğin 328 milyon 445 bin 452 lirası harcanmış olup yüzde 20,3'e tekabül eden 83 milyon 623 bin 428 lirası kullanılmayarak iptal edilmiştir. 2021 yılı bütçesiyle kurumumuza tahsis edilen 441 milyon 550 bin liralık ödeneğin yüzde 92 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir." diye konuştu.
Yener, 2022 yılı bütçe tekliflerinin 2019-2023 Stratejik Planı'nda yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu olarak hazırlandığını dile getirerek, "2022 yılı bütçe teklifinde istenilen toplam ödenek tutarı 514 milyon 385 bin liradır." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay Başkanlığının 2022 yılı bütçeleri üzerinde milletvekilleri söz aldı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, kamu başdenetçiliği tesis edildiğinde çok umutlandığını belirterek, "Bu ombudsmanlık müessesesinin Türkiye'de farklı bir perspektifle demokrasimize, temel hak ve özgürlüklerimize, insan haklarına çok olumlu katkılar yapacağı umudunu taşımıştım ama geldiğimiz noktada maalesef, benim çok umutlandığım bu konu da umduğumu bulamadım. Burada Sayın Başkanı şahsen eleştirmemekle birlikte, Türkiye'de özellikle tek adam yönetiminin Meclisi olduğu gibi kamu başdenetçiliğini de aslında işlevsizleştirdiğine üzülerek tanık olduk." dedi.
Altay, Sayıştay raporlarında yer alan bazı tespitlerden örnekler verdi.
TBMM'nin idari ve yapısal sorunları olduğunu ifade eden Altay, "Hukukun üstünlüğünün muhafazası ve hukukun üstünlüğüne saygı konusunda sorunları var. Siyasi sorunları var ve TBMM'nin saygınlığının korunmasıyla ilgili de sorunları var." dedi.
TBMM Başkanının görevinin sadece halihazırdaki milletvekillerinin hukukunu korumak olmadığını belirten Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Meclisin hukukuna bir bütün olarak baktığımızda önceki dönemlerde görev yapan milletvekillerinin hukukundan, onları zan ve töhmet altından kurtarmak da TBMM Sayın Başkanının görevidir. Böyle baktığımız zaman İçişleri Bakanının ortaya attığı 'mafyadan ayda 10 bin dolar harcırah alan milletvekili'nin kim olduğuyla ilgili Sayın Başkan şunu diyemez: 'Efendim, ben sordum, mevcut milletvekili değilmiş.' Yeterli midir? Değildir arkadaşlar. Eski yeni, milletvekilinin eskisi olmaz, milletvekili milletvekilidir. Bunun ortaya çıkarılması hem mevcut hem eski milletvekillerinin töhmet altından çıkarılması, kurtarılması Meclis Başkanının temel bir sorumluluğudur ama maalesef bunu da göremiyoruz, buna üzülüyoruz. Sayın Başkan, iddia sahibi İçişleri Bakanıyla bir görüşme yaptı. 'Bu mevcut vekil değilmiş, gerisi benim işim değil.' diyemez."
Yürütme organının TBMM Başkanına tavsiye ve telkinde bulunamayacağını, bulunmaması gerektiğini vurgulayan Altay, "TBMM Başkanı, sıcak siyasi tartışmalardan uzak durmalı. TBMM Başkanı, muhalefetle iktidarın arasındaki münakaşaya ya da müzakereye taraf olmamalı." diye konuştu.
CHP'nin 27. Dönem'de 1907 kanun teklifi verdiğini ve kanun tekliflerinden bir tanesinin bile komisyonda görüşülmemesini eleştiren Altay, "Bu yeni dönemde bu konularda daha yüksek bir refleks göstermek zorundayız." dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ise Türkiye'nin pek çok konuda küme düştüğünü savundu. Yasama faaliyetinin Meclisin gündemiyle yerine getirilmediğini savunan Paylan, "Saray'da fermanlar yazılıyor. Fermanlar Meclise geliyor. Hangi sırayla görüşeceğimize dair siz veya komisyon başkanları karar vermiyor, saray karar veriyor. O yüzden demokraside bu durumdayız." ifadesini kullandı.
Meclise binlerce fezleke geldiğini anlatan Paylan, bazı fezlekelerden örnekler verdi. Paylan, "Yurttaşlarımızın bu kadar sıkıntı çektiği günlerde milletvekillerinin bu kadar yüksek maaş almasını doğru bulmuyoruz. Eğer bir fedakarlık yapılacaksa hep beraber yapmalıyız ve milletvekili maaşının asgari ücretin üç katından fazla olmaması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, TBMM'de kanun tekliflerinin daha kapsamlı, detaylı ve müzakereye açık bir süreç içinde siyasi parti gruplarının istişaresi ve çok daha geniş sivil toplum kesimlerinin katılımıyla tartışılması ve analiz edilmesi gerektiğini belirterek, "Yasama faaliyetlerinin en önemli unsuru kuşkusuz müzakeredir. Toplumun tümünün temsili ve devletimizin etkin, etkili işleyişi açısından istişare, müzakere etmenin önemi parlamentomuzun aritmetiğine bakıldığında dikkatle değerlendirilmesi gereken bir husustur." diye konuştu.
Yokuş, "torba kanun" hazırlama tekniğini eleştirerek, "Bu teknik birbiriyle alakasız maddelerin içine atılıp bir komisyonca görüşülmeye çalışıldığı, karar alma sürecinin etkin ve etkili işletilmediği bir teknik olmaktan başka bir tecrübe katmamıştır. Torba kanun yapma tekniği, bütüncül bir anlayışla kanun yapmamızı engellemektedir." dedi. Yokuş, soru önergelerini bakanların ya hiç cevaplamadığını ya da geç ve üstün körü yanıtladığını söyledi.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ise TBMM'nin, bağımsızlık savaşı kazanmış ve vatan kurtarmış ilk Meclis olduğunu vurgulayarak, "İstiklal Harbi'mizi idare ettiği için 'Gazi Meclis' unvanı almış olan Meclisimiz 15 Temmuz 2016 tarihinde hain FETÖ işgalini durdurmuş; bu haliyle ikinci defa vatan kurtarıcılığı unvanına layık olmuş, demokrasi adına örnek direnişiyle ikinci kez 'gazi' unvanını almayı hak etmiştir." dedi.
Kalaycı, 16 Nisan 2017'de aziz milletin iradesiyle bir Anayasa değişikliği yapıldığını ve hükümet sisteminde köklü bir reforma gidildiğini anımsatarak, "Bu kapsamda yasamanın görev ve yetkileriyle ilgili de çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bugün yasama konusunda eleştirilere baktığımız zaman büyük çoğunlukla parlamenter sistem gözlüğüyle değerlendirmeler yapılmasından ve uygulamada karşılaşılan bazı sorunlardan kaynaklı olduğunu görüyoruz." diye konuştu.
Yasama konusunda yapılan düzenlemelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kalaycı, "TBMM, asıl fonksiyon ve vasfına kavuşturulmuş, temsil ve yetki bakımından güçlendirilmiştir. Kanun yapımında Meclis iradesi ön plana çıkarılmış, Meclis, münhasıran milletvekilleri tarafından verilen kanun teklifleri üzerinden yasama yapmaya başlamıştır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin detayları anlatan Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, sistemin tamamlayıcı unsurlarının gerçekleştirilmesi için TBMM tarafından yapılması gereken önemli düzenlemeler bulunmaktadır. Bu kapsamda; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yeni ve demokratik bir Anayasa ile taçlandırılmalıdır. Mazisi neredeyse 145 yılı bulan anayasa tartışmaları toplum ve devlet hayatımıza deyim yerindeyse ambargo koymuştur. Bu tartışmaların kalıcı bir mutabakatla sonuçlandırılması temel amaç olsa da istisnai dönemler haricinde bu amaç maalesef gerçekleşememiştir. Milliyetçi Hareket Partisi'ne göre, Cumhuriyetin 100. yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihi, ahlaki ve milli bir sorumluluktur. Biz bu sorumluluk duygusuyla hareket ederek üstümüze düşen siyasi görevi yerine getirdik."
Milletvekili dokunulmazlığının, kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanarak belli durumlar dışında kaldırılması gerektiğini ifade eden Kalaycı, "İşlenmiş suçlar hiç kimsenin yanına bırakılmamalıdır. Ayrıca özellikle de bölücülük, terör örgütlerine yardım ve yataklık iddialarıyla ilgili düzenlenen fezlekeler derhal işleme konulmalıdır. Türk siyaseti ahlaki ve hukuki bir arınma dönemi yaşamalıdır. Bu ihtiyaç herkes ve hepimiz için geçerlidir." dedi.
AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, 101 yıl önce büyük bir iradenin azmi ve başarısı olarak açılan TBMM'nin aziz milletin tam bağımsız yaşama iradesinden doğduğunu ve esarete meydan okuduğunu, Türkiye Cumhuriyeti?nin siyasi ve hukuki altyapısının hazırlandığı dönemin de başlangıcı olduğunu belirterek, "Bu vesileyle iki gün sonra 98'inci yılını kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramı?nı da şimdiden kutluyor, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm milli mücadele kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum." dedi.
Meclisin 23 Nisan 1920'den günümüze kadar bazı dönemlerde iradesine ipotek konulmaya çalışılsa da tekrar hakimiyeti eline alıp iradesine tavizsiz devam ettiğini ve bundan sonra da Allah'ın izniyle devam edeceğini belirten Yegin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TBMM'nin varlık sebebi milletin iradesidir. Bu sebeple ki Meclisimiz kendisini var eden sebepleri yaşatmak için bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de vazifesini güçlü bir şekilde yapmaya devam edecektir. 1920?den bu yana aziz milletimizin sesi olan bir Meclisin mensubuyuz. Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı'nın yönetilmesiyle beraber 'gazi' unvanını da almış buna rağmen ne yazık ki birçok kez millet iradesine, demokrasimize darbe indirmeye çalışanlara da tanıklık etmiştir ve bunu en son 15 Temmuz 2016'da milletin ve onu temsil eden bu Gazi Meclisin iradesi yine hedef alınmıştır. Aziz milletimiz ve yüce Meclis, cesaret ve yiğitliğiyle o gece el ele milletin emanetine hep beraber sahip çıkmıştır."
Bugüne kadar TBMM'nin yaptığı bütün çalışmalarda daima milli gayeyi ve hedefleri hep önde tuttuğunu vurgulayan Yegin, "Askeri ve sivil vesayet odakları tarafından belli dönemlerde iradesi gasp edilmek istense de çoğulcu, hürriyetçi sivil siyaset her zaman galip gelmiştir. İstiklal mücadelemizin sürdürüldüğü en zorlu, en buhranlı günlerden bugüne kadar milli birliğimizin, milli mutabakatımızın, milli egemenliğimizin en somut tecelligahı olmuştur." diye konuştu.
Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğini anımsatan Yegin, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, milli iradenin doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısıdır. Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri yeni sistemin ana omurgasıdır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kendi içinde daha güçlü, daha bağımsız ve daha etkin olduğu bir sistemdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ülkemiz, yönetimde istikrarın tesis, temsilde adaletin de temin edildiği bir yönetim yapısına kavuşmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi aynı zamanda, Meclisimizin temel özellikleri olan milli ruh, milli irade, milli hakimiyet ve milli birlik esasını da güçlendirmiştir."
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay Başkanlığı'nın 2022 yılı bütçeleri üzerinde milletvekilleri söz aldı.
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, Sayıştayın görevinin, kamuda hesap verme sorumluluğuyla mali saydamlığa katkı sağlamak üzere denetim, yargılama ve rehberlik yapmak olduğunu söyledi.
Sayıştayın özünde kamu ve toplum adına denetim yapan bağımsız bir anayasal kuruluş olduğunu vurgulayan Şahin, "Sayıştay, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyan, hırsızlık ve yolsuzlukları ortaya çıkarıp o yolsuzlukların tekrar kamu bütçesine dönmesini sağlamak için var olan önemli bir kurumdur. 19 yıllık AKP hükümetlerinde Sayıştay denetimi dışında tutulan işlemler kategorisi, kurumlar kategorisi giderek yaygınlaşmakta ve bu da hukuk devleti ilkesine ağır bir darbe indirmektedir." diye konuştu.
KDK'nin çalışmalarını 9 yıldır istikrarla sürdürdüğünü belirten Malkoç, kurumun gücünü Anayasa ve TBMM'den aldığını ifade etti.
Malkoç, KDK'nin bu sürede kamuoyunda ve idareler nezdinde farkındalığı artırmaya çalıştığını, sorun çözme yeteneğini geliştirdiğini, tavsiye kararları ve dostane çözümdeki uzlaşmacı rolüyle insanların adalete erişimini hızlandırmaya çalıştığını söyledi.
Kurumun, uyuşmazlıkların doğmadan engellenmesine katkı verdiğini dile getiren Malkoç, iyi bilinen, tercih edilen, etkin bir hak arama kurumu olma yolunda çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Malkoç, kurumda toplam 275 personel bulunduğunu dile getirerek, "Kamu Denetçiliği Kurumu kurulduğu günden beri 185 bin 343 şikayet başvurusu almıştır. 12 Ekim 2021 itibariyle kurumumuza 14 bin 599 başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların yüzde 81'i internet ortamında, yüzde 16'sı mektup, posta yoluyla yapılmıştır." diye konuştu.
Yapılan 14 bin 599 başvuruya 2020'den devralınan 2 bin 939 dosya ilave edildiğinde toplam dosya sayısının 17 bin 538'e ulaştığını bildiren Malkoç, 17 bin 538 başvurudan 15 bin 903'ünün sonuçlandırıldığını kaydetti.
Malkoç, yazılı başvuruların yanı sıra farklı yollarla yapılan 80 bin 460 başvuruya, hukuki yardımlar ve yol göstermelerle destek sağlandığını ifade ederek, "İdare ile vatandaş arasında bir ara bulucu, bir hakem, bir barış köprüsü rolü görmek üzere vatandaşımızın işlerini kolaylaştırmaya çalıştık. İyi yönetim ilkelerini yaygınlaştırmak için yönetici ve idarecilerle temas halinde olduk." dedi.
Hak arama kültürünü yaygınlaştırmak için koronavirüs salgınına rağmen faaliyetlerini yürüttüklerini belirten Malkoç, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Şeref Malkoç, "Resen inceleme yetkisinin KDK'ye verilmesi, KDK'nin Anayasa Mahkemesi'ne dava hakkının tanınması, savcılıklara suç duyurusunda başvuru yetkisinin bulunması ve ulusal önleme mekanizması yetkisinin ombudsmanlığa verilmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu. Malkoç, KDK denetçileri ve uzmanlarının statülerinin geliştirilmesini de istedi.
Sayıştay Başkanı Metin Yener de Sayıştay Başkanlığı'nın 2022 yılı bütçesine dair sunum yaptı.
Sayıştay'ın, kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini denetleyerek sonuçları hakkında TBMM'ye doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar sunduğunu bildiren Yener, "Sayıştay, bu kapsamda Anayasa ve yasalarla kendisine verilen görev, yetki ve sorumluluklarını sürekli gelişim anlayışıyla dünyadaki gelişmeleri de izleyerek en etkin şekilde yürütmektedir." ifadelerini kullandı.
Yener, 2020 yılında 36 genel bütçeli idare, 98'i yükseköğretim kurumu ve üniversiteler olmak üzere 129 özel bütçeli idare, 2 sosyal güvenlik kurumu, 8 düzenleyici ve denetleyici kurum, 9 kalkınma ajansı, 9 diğer kamu idaresi, 1 diğer kamu şirketine ilişkin olmak üzere toplam 194 adet Sayıştay denetim raporunun TBMM'ye sunularak ilgili kamu idarelerine de gönderildiğini söyledi.
Sayıştay'ın ayrıca 9 il özel idaresi, 30 büyükşehir belediyesi, 17 büyükşehir bağlı idaresi, 21 il belediyesi, 103 ilçe belediyesi, 33 mahalli idare şirketi ile 7 yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı olmak üzere toplam 220 kamu idaresini denetlediğini anlatan Yener, söz konusu denetimlere ilişkin raporların ilgili kamu idarelerine, İçişleri Bakanlığına ve valiliklere gönderildiğini kaydetti.
Yener, kamu işletmelerinin denetimine ilişkin olarak 95 adet Sayıştay denetim raporunun aralık ayı içinde TBMM'ye sunulacağını ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili kamu idarelerine gönderileceğini dile getirdi.
Sayıştay'ın 2021 yılına ilişkin bütçe gerçekleşme tahminleri ve 2022 yılı bütçesine ilişkin bilgi veren Yener, "2020 yılı kesin hesabında; 412 milyon 68 bin 880 lira tutarındaki toplam ödeneğin 328 milyon 445 bin 452 lirası harcanmış olup yüzde 20,3'e tekabül eden 83 milyon 623 bin 428 lirası kullanılmayarak iptal edilmiştir. 2021 yılı bütçesiyle kurumumuza tahsis edilen 441 milyon 550 bin liralık ödeneğin yüzde 92 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir." diye konuştu.
Yener, 2022 yılı bütçe tekliflerinin 2019-2023 Stratejik Planı'nda yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu olarak hazırlandığını dile getirerek, "2022 yılı bütçe teklifinde istenilen toplam ödenek tutarı 514 milyon 385 bin liradır." dedi.
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Resen inceleme yetkisinin KDK'ye verilmesi, KDK'nin Anayasa Mahkemesine dava hakkının tanınması, savcılıklara suç duyurusunda başvuru yetkisinin bulunması ve ulusal önleme mekanizması yetkisinin ombudsmanlığa verilmesi gerekir." dedi.
Malkoç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Kamu Denetçiliği Kurumunun (KDK) 2022 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
KDK'nin çalışmalarını 9 yıldır istikrarla sürdürdüğünü belirten Malkoç, kurumun gücünü Anayasa ve TBMM'den aldığını ifade etti.
Malkoç, KDK'nin bu sürede kamuoyunda ve idareler nezdinde farkındalığı artırmaya çalıştığını, sorun çözme yeteneğini geliştirdiğini, tavsiye kararları ve dostane çözümdeki uzlaşmacı rolüyle insanların adalete erişimini hızlandırmaya çalıştığını söyledi.
Kurumun, uyuşmazlıkların doğmadan engellenmesine katkı verdiğini dile getiren Malkoç, iyi bilinen, tercih edilen, etkin bir hak arama kurumu olma yolunda çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Malkoç, kurumda toplam 275 personel bulunduğunu dile getirerek, "Kamu Denetçiliği Kurumu kurulduğu günden beri 185 bin 343 şikayet başvurusu almıştır. 12 Ekim 2021 itibariyle kurumumuza 14 bin 599 başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların yüzde 81'i internet ortamında, yüzde 16'sı mektup, posta yoluyla yapılmıştır." diye konuştu.
Yapılan 14 bin 599 başvuruya 2020'den devralınan 2 bin 939 dosya ilave edildiğinde toplam dosya sayısının 17 bin 538'e ulaştığını bildiren Malkoç, 17 bin 538 başvurudan 15 bin 903'ünün sonuçlandırıldığını kaydetti.
Malkoç, yazılı başvuruların yanı sıra farklı yollarla yapılan 80 bin 460 başvuruya, hukuki yardımlar ve yol göstermelerle destek sağlandığını ifade ederek, "İdare ile vatandaş arasında bir ara bulucu, bir hakem, bir barış köprüsü rolü görmek üzere vatandaşımızın işlerini kolaylaştırmaya çalıştık. İyi yönetim ilkelerini yaygınlaştırmak için yönetici ve idarecilerle temas halinde olduk." dedi.
Hak arama kültürünü yaygınlaştırmak için koronavirüs salgınına rağmen faaliyetlerini yürüttüklerini belirten Malkoç, yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Şeref Malkoç, "Resen inceleme yetkisinin KDK'ye verilmesi, KDK'nin Anayasa Mahkemesi'ne dava hakkının tanınması, savcılıklara suç duyurusunda başvuru yetkisinin bulunması ve ulusal önleme mekanizması yetkisinin ombudsmanlığa verilmesi gerekir." değerlendirmesinde bulundu. Malkoç, KDK denetçileri ve uzmanlarının statülerinin geliştirilmesini de istedi.
Sayıştay Başkanı Metin Yener de Sayıştay Başkanlığı'nın 2022 yılı bütçesine dair sunum yaptı.
Sayıştay'ın, kamu idarelerinin mali faaliyet, karar ve işlemlerini denetleyerek sonuçları hakkında TBMM'ye doğru, yeterli, zamanlı bilgi ve raporlar sunduğunu bildiren Yener, "Sayıştay, bu kapsamda Anayasa ve yasalarla kendisine verilen görev, yetki ve sorumluluklarını sürekli gelişim anlayışıyla dünyadaki gelişmeleri de izleyerek en etkin şekilde yürütmektedir." ifadelerini kullandı.
Yener, 2020 yılında 36 genel bütçeli idare, 98'i yükseköğretim kurumu ve üniversiteler olmak üzere 129 özel bütçeli idare, 2 sosyal güvenlik kurumu, 8 düzenleyici ve denetleyici kurum, 9 kalkınma ajansı, 9 diğer kamu idaresi, 1 diğer kamu şirketine ilişkin olmak üzere toplam 194 adet Sayıştay denetim raporunun TBMM'ye sunularak ilgili kamu idarelerine de gönderildiğini söyledi.
Sayıştay'ın ayrıca 9 il özel idaresi, 30 büyükşehir belediyesi, 17 büyükşehir bağlı idaresi, 21 il belediyesi, 103 ilçe belediyesi, 33 mahalli idare şirketi ile 7 yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı olmak üzere toplam 220 kamu idaresini denetlediğini anlatan Yener, söz konusu denetimlere ilişkin raporların ilgili kamu idarelerine, İçişleri Bakanlığına ve valiliklere gönderildiğini kaydetti.
Yener, kamu işletmelerinin denetimine ilişkin olarak 95 adet Sayıştay denetim raporunun aralık ayı içinde TBMM'ye sunulacağını ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile ilgili kamu idarelerine gönderileceğini dile getirdi.
Sayıştay'ın 2021 yılına ilişkin bütçe gerçekleşme tahminleri ve 2022 yılı bütçesine ilişkin bilgi veren Yener, "2020 yılı kesin hesabında; 412 milyon 68 bin 880 lira tutarındaki toplam ödeneğin 328 milyon 445 bin 452 lirası harcanmış olup yüzde 20,3'e tekabül eden 83 milyon 623 bin 428 lirası kullanılmayarak iptal edilmiştir. 2021 yılı bütçesiyle kurumumuza tahsis edilen 441 milyon 550 bin liralık ödeneğin yüzde 92 oranında gerçekleşeceği tahmin edilmektedir." diye konuştu.
Yener, 2022 yılı bütçe tekliflerinin 2019-2023 Stratejik Planı'nda yer alan misyon, vizyon, stratejik amaç ve hedeflerle uyumlu olarak hazırlandığını dile getirerek, "2022 yılı bütçe teklifinde istenilen toplam ödenek tutarı 514 milyon 385 bin liradır." dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay Başkanlığının 2022 yılı bütçeleri üzerinde milletvekilleri söz aldı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, kamu başdenetçiliği tesis edildiğinde çok umutlandığını belirterek, "Bu ombudsmanlık müessesesinin Türkiye'de farklı bir perspektifle demokrasimize, temel hak ve özgürlüklerimize, insan haklarına çok olumlu katkılar yapacağı umudunu taşımıştım ama geldiğimiz noktada maalesef, benim çok umutlandığım bu konu da umduğumu bulamadım. Burada Sayın Başkanı şahsen eleştirmemekle birlikte, Türkiye'de özellikle tek adam yönetiminin Meclisi olduğu gibi kamu başdenetçiliğini de aslında işlevsizleştirdiğine üzülerek tanık olduk." dedi.
Altay, Sayıştay raporlarında yer alan bazı tespitlerden örnekler verdi.
TBMM'nin idari ve yapısal sorunları olduğunu ifade eden Altay, "Hukukun üstünlüğünün muhafazası ve hukukun üstünlüğüne saygı konusunda sorunları var. Siyasi sorunları var ve TBMM'nin saygınlığının korunmasıyla ilgili de sorunları var." dedi.
TBMM Başkanının görevinin sadece halihazırdaki milletvekillerinin hukukunu korumak olmadığını belirten Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Meclisin hukukuna bir bütün olarak baktığımızda önceki dönemlerde görev yapan milletvekillerinin hukukundan, onları zan ve töhmet altından kurtarmak da TBMM Sayın Başkanının görevidir. Böyle baktığımız zaman İçişleri Bakanının ortaya attığı 'mafyadan ayda 10 bin dolar harcırah alan milletvekili'nin kim olduğuyla ilgili Sayın Başkan şunu diyemez: 'Efendim, ben sordum, mevcut milletvekili değilmiş.' Yeterli midir? Değildir arkadaşlar. Eski yeni, milletvekilinin eskisi olmaz, milletvekili milletvekilidir. Bunun ortaya çıkarılması hem mevcut hem eski milletvekillerinin töhmet altından çıkarılması, kurtarılması Meclis Başkanının temel bir sorumluluğudur ama maalesef bunu da göremiyoruz, buna üzülüyoruz. Sayın Başkan, iddia sahibi İçişleri Bakanıyla bir görüşme yaptı. 'Bu mevcut vekil değilmiş, gerisi benim işim değil.' diyemez."
Yürütme organının TBMM Başkanına tavsiye ve telkinde bulunamayacağını, bulunmaması gerektiğini vurgulayan Altay, "TBMM Başkanı, sıcak siyasi tartışmalardan uzak durmalı. TBMM Başkanı, muhalefetle iktidarın arasındaki münakaşaya ya da müzakereye taraf olmamalı." diye konuştu.
CHP'nin 27. Dönem'de 1907 kanun teklifi verdiğini ve kanun tekliflerinden bir tanesinin bile komisyonda görüşülmemesini eleştiren Altay, "Bu yeni dönemde bu konularda daha yüksek bir refleks göstermek zorundayız." dedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ise Türkiye'nin pek çok konuda küme düştüğünü savundu. Yasama faaliyetinin Meclisin gündemiyle yerine getirilmediğini savunan Paylan, "Saray'da fermanlar yazılıyor. Fermanlar Meclise geliyor. Hangi sırayla görüşeceğimize dair siz veya komisyon başkanları karar vermiyor, saray karar veriyor. O yüzden demokraside bu durumdayız." ifadesini kullandı.
Meclise binlerce fezleke geldiğini anlatan Paylan, bazı fezlekelerden örnekler verdi. Paylan, "Yurttaşlarımızın bu kadar sıkıntı çektiği günlerde milletvekillerinin bu kadar yüksek maaş almasını doğru bulmuyoruz. Eğer bir fedakarlık yapılacaksa hep beraber yapmalıyız ve milletvekili maaşının asgari ücretin üç katından fazla olmaması gerektiğini düşünüyoruz." dedi.
İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, TBMM'de kanun tekliflerinin daha kapsamlı, detaylı ve müzakereye açık bir süreç içinde siyasi parti gruplarının istişaresi ve çok daha geniş sivil toplum kesimlerinin katılımıyla tartışılması ve analiz edilmesi gerektiğini belirterek, "Yasama faaliyetlerinin en önemli unsuru kuşkusuz müzakeredir. Toplumun tümünün temsili ve devletimizin etkin, etkili işleyişi açısından istişare, müzakere etmenin önemi parlamentomuzun aritmetiğine bakıldığında dikkatle değerlendirilmesi gereken bir husustur." diye konuştu.
Yokuş, "torba kanun" hazırlama tekniğini eleştirerek, "Bu teknik birbiriyle alakasız maddelerin içine atılıp bir komisyonca görüşülmeye çalışıldığı, karar alma sürecinin etkin ve etkili işletilmediği bir teknik olmaktan başka bir tecrübe katmamıştır. Torba kanun yapma tekniği, bütüncül bir anlayışla kanun yapmamızı engellemektedir." dedi. Yokuş, soru önergelerini bakanların ya hiç cevaplamadığını ya da geç ve üstün körü yanıtladığını söyledi.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ise TBMM'nin, bağımsızlık savaşı kazanmış ve vatan kurtarmış ilk Meclis olduğunu vurgulayarak, "İstiklal Harbi'mizi idare ettiği için 'Gazi Meclis' unvanı almış olan Meclisimiz 15 Temmuz 2016 tarihinde hain FETÖ işgalini durdurmuş; bu haliyle ikinci defa vatan kurtarıcılığı unvanına layık olmuş, demokrasi adına örnek direnişiyle ikinci kez 'gazi' unvanını almayı hak etmiştir." dedi.
Kalaycı, 16 Nisan 2017'de aziz milletin iradesiyle bir Anayasa değişikliği yapıldığını ve hükümet sisteminde köklü bir reforma gidildiğini anımsatarak, "Bu kapsamda yasamanın görev ve yetkileriyle ilgili de çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Bugün yasama konusunda eleştirilere baktığımız zaman büyük çoğunlukla parlamenter sistem gözlüğüyle değerlendirmeler yapılmasından ve uygulamada karşılaşılan bazı sorunlardan kaynaklı olduğunu görüyoruz." diye konuştu.
Yasama konusunda yapılan düzenlemelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kalaycı, "TBMM, asıl fonksiyon ve vasfına kavuşturulmuş, temsil ve yetki bakımından güçlendirilmiştir. Kanun yapımında Meclis iradesi ön plana çıkarılmış, Meclis, münhasıran milletvekilleri tarafından verilen kanun teklifleri üzerinden yasama yapmaya başlamıştır." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin detayları anlatan Kalaycı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, sistemin tamamlayıcı unsurlarının gerçekleştirilmesi için TBMM tarafından yapılması gereken önemli düzenlemeler bulunmaktadır. Bu kapsamda; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yeni ve demokratik bir Anayasa ile taçlandırılmalıdır. Mazisi neredeyse 145 yılı bulan anayasa tartışmaları toplum ve devlet hayatımıza deyim yerindeyse ambargo koymuştur. Bu tartışmaların kalıcı bir mutabakatla sonuçlandırılması temel amaç olsa da istisnai dönemler haricinde bu amaç maalesef gerçekleşememiştir. Milliyetçi Hareket Partisi'ne göre, Cumhuriyetin 100. yılında yeni anayasa yapmak, yeni bir toplum sözleşmesini milletimize kazandırmak bir tercihten öte tarihi, ahlaki ve milli bir sorumluluktur. Biz bu sorumluluk duygusuyla hareket ederek üstümüze düşen siyasi görevi yerine getirdik."
Milletvekili dokunulmazlığının, kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanarak belli durumlar dışında kaldırılması gerektiğini ifade eden Kalaycı, "İşlenmiş suçlar hiç kimsenin yanına bırakılmamalıdır. Ayrıca özellikle de bölücülük, terör örgütlerine yardım ve yataklık iddialarıyla ilgili düzenlenen fezlekeler derhal işleme konulmalıdır. Türk siyaseti ahlaki ve hukuki bir arınma dönemi yaşamalıdır. Bu ihtiyaç herkes ve hepimiz için geçerlidir." dedi.
AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, 101 yıl önce büyük bir iradenin azmi ve başarısı olarak açılan TBMM'nin aziz milletin tam bağımsız yaşama iradesinden doğduğunu ve esarete meydan okuduğunu, Türkiye Cumhuriyeti?nin siyasi ve hukuki altyapısının hazırlandığı dönemin de başlangıcı olduğunu belirterek, "Bu vesileyle iki gün sonra 98'inci yılını kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramı?nı da şimdiden kutluyor, başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm milli mücadele kahramanlarımızı, şehit ve gazilerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum." dedi.
Meclisin 23 Nisan 1920'den günümüze kadar bazı dönemlerde iradesine ipotek konulmaya çalışılsa da tekrar hakimiyeti eline alıp iradesine tavizsiz devam ettiğini ve bundan sonra da Allah'ın izniyle devam edeceğini belirten Yegin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"TBMM'nin varlık sebebi milletin iradesidir. Bu sebeple ki Meclisimiz kendisini var eden sebepleri yaşatmak için bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de vazifesini güçlü bir şekilde yapmaya devam edecektir. 1920?den bu yana aziz milletimizin sesi olan bir Meclisin mensubuyuz. Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı'nın yönetilmesiyle beraber 'gazi' unvanını da almış buna rağmen ne yazık ki birçok kez millet iradesine, demokrasimize darbe indirmeye çalışanlara da tanıklık etmiştir ve bunu en son 15 Temmuz 2016'da milletin ve onu temsil eden bu Gazi Meclisin iradesi yine hedef alınmıştır. Aziz milletimiz ve yüce Meclis, cesaret ve yiğitliğiyle o gece el ele milletin emanetine hep beraber sahip çıkmıştır."
Bugüne kadar TBMM'nin yaptığı bütün çalışmalarda daima milli gayeyi ve hedefleri hep önde tuttuğunu vurgulayan Yegin, "Askeri ve sivil vesayet odakları tarafından belli dönemlerde iradesi gasp edilmek istense de çoğulcu, hürriyetçi sivil siyaset her zaman galip gelmiştir. İstiklal mücadelemizin sürdürüldüğü en zorlu, en buhranlı günlerden bugüne kadar milli birliğimizin, milli mutabakatımızın, milli egemenliğimizin en somut tecelligahı olmuştur." diye konuştu.
Anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğini anımsatan Yegin, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, milli iradenin doğrudan tecelli ettiği bir yönetim yapısıdır. Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri yeni sistemin ana omurgasıdır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kendi içinde daha güçlü, daha bağımsız ve daha etkin olduğu bir sistemdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ülkemiz, yönetimde istikrarın tesis, temsilde adaletin de temin edildiği bir yönetim yapısına kavuşmuştur. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi aynı zamanda, Meclisimizin temel özellikleri olan milli ruh, milli irade, milli hakimiyet ve milli birlik esasını da güçlendirmiştir."
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, TBMM, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay Başkanlığı'nın 2022 yılı bütçeleri üzerinde milletvekilleri söz aldı.
CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin, Sayıştayın görevinin, kamuda hesap verme sorumluluğuyla mali saydamlığa katkı sağlamak üzere denetim, yargılama ve rehberlik yapmak olduğunu söyledi.
Sayıştayın özünde kamu ve toplum adına denetim yapan bağımsız bir anayasal kuruluş olduğunu vurgulayan Şahin, "Sayıştay, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyan, hırsızlık ve yolsuzlukları ortaya çıkarıp o yolsuzlukların tekrar kamu bütçesine dönmesini sağlamak için var olan önemli bir kurumdur. 19 yıllık AKP hükümetlerinde Sayıştay denetimi dışında tutulan işlemler kategorisi, kurumlar kategorisi giderek yaygınlaşmakta ve bu da hukuk devleti ilkesine ağır bir darbe indirmektedir." diye konuştu.
