
2017-11-16 - 10:40
Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2018 yılı bütçeleri kabul edildi.
Plan ve Bütçe Komisyonunda, Dışişleri Bakanlığı'nın 2018 yılı bütçe görüşmeleri başladı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör örgütleri DEAŞ ile PYD/YPG arasındaki anlaşmaya ilişkin, "ABD başta olmak üzere koalisyonun içindeki bazı ülkeler de bunu inkar edemediler. Dolayısıyla terör örgütleri işine geldiği zaman iş birliği yapıyorlar, işine geldiği zaman çatışıyor ya da çatışıyor görünüyorlar. Terör örgütleriyle iş birliği yapmanın ne kadar riskli olduğunu anlatmaya devam edeceğiz." dedi.
Çavuşoğlu, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunumunda, Dışişleri Bakanlığının girişimci ve insani bir dış politika yürüttüğünü söyledi.
Çavuşoğlu, önceliklerden bazılarının yurt dışında bölgesel işbirlikleri, özellikle Suriye'de barışın sağlanması, yurt dışındaki vatandaşlar, ekonomik iş birliği, uluslararası kurumlarla iş birliği ve özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yurt dışında FETÖ ile mücadele olduğunu belirtti.
FETÖ'nün birçok uluslararası kuruluşta terör örgütü ilan edildiğini ve bazılarından da çıkarıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, terör örgütünün karalama kampanyalanın önünü kesmek için çalışmaları sürdürdüklerini kaydetti.
Birçok FETÖ üyesinin Türkiye'ye iadesinin sağlandığını anlatan Çavuşoğlu, "Bu çalışmalarımızın sonucunda FETÖ üyelerine artık 'Schengen bölgesinden çıkmayın' talimatı verildi. 'Afrika'da da bazı ülkelerde dışarı çıkmayın' denildi. Yani FETÖ'yü hangi ülkelerin Avrupa'da, Schengen bölgesinde koruduğu ve Afrika'da hangi ülkeleri üs olarak seçtiğini açıkça görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, milletvekillerinin "Hangi ülkeler" sorusu üzerine ise şunları söyledi:
"Avrupa'da en çok hangi ülkeye gidiyorlar, bunları zaten sizler biliyorsunuz. Belli başlı Avrupa ülkeleri. Afrika'da da yine 4-5 tane ülke var. Bu ülkeleri kendilerine mesken tutmuşlardır. Bu ülkelerin nezdinde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
FETÖ iltisaklı okullar hakkındaki çalışmalar hakkında bilgi veren Çavuşoğlu, bugüne kadar 15 ülkede bu okullar ve dil kurslarının faaliyetlerinin sonlandırıldığını, 7 ülkede Maarif Vakfına devredildiğini, 3 ülkede Maarif Vakfına devri konusunda mutabık kalındığını ve işlemlerin sürdüğünü ifade etti.
Dışişleri Bakanlığına da FETÖ'nün girdiğini söyleyen Çavuşoğlu, bu konuda Bakanlıkta yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Çavuşoğlu, şunları dile getirdi:
"Bakanlığımızda ciddi bir temizlik yapıldı. Aşağı yukarı hem konsolosluk ihtisas memurlarımızın hem de meslek memurlarımızın yüzde 25'i Bakanlıktan uzaklaştırıldı. Bunların hepsi ciddi bulgu ve belgeler neticesinde gerçekleştirildi. Bakanlığımızda da bir komisyon oluşturduk. Tüm itirazlar dahil arkadaşlarımız titiz bir şekilde değerlendiriyor ki hatalar yapılmasın. Geri dönme oranına baktığımızda Bakanlığımızın hata yapmadığını, bize gelen bilgi ve belgeleri iyi değerlendirdiğini görüyoruz. En son yine birkaç gün önce bir misyonumuzdan bir FETÖ'ye iltisaklı olduğunu düşündüğümüz bir memurun da yine kaçtığını gördük ki onunla ilgili henüz bir yasal işlem yoktu."
Bir başka terör örgütü DEAŞ'la da mücadelenin sürdüğünü söyleyen Çavuşoğlu, DEAŞ'tan temizlenen alanlara Suriyelilerin dönmeye başladığını aktardı.
Çavuşoğlu, "Özellikle Fırat Kalkanı Operasyonu ile temizlenen alanlara, DEAŞ'tan alınan yerlere 70 binden fazla Türkiye'den Suriyelinin döndüğünü ama 150 bin Suriyelinin de Suriye içinde değişik şehirlerden buraya döndüğünü görüyoruz. Biraz buralar kalkındırılırsa ve yaşam koşulları iyileştirilse çok daha fazla kişinin hem Türkiye'den hem de diğer şehirlerden buraya geçeceğini görüyoruz." diye konuştu.
DEAŞ'ın ideolojisiyle de mücadele edildiğini aktaran Çavuşoğlu, ABD'nin terör örgütü PYD/YPG ile iş birliğini tercih ettiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"ABD bu hatasını da sürdürüyor. Bu tercihin taktiksel gerekçeyle olduğunu söylüyorlar ama biz bu iddiayı kabul etmediğimizi kendilerine de söyledik. Irak'ta yapılan hataların Suriye'de tekrarlandığını görüyoruz. İki ülkenin istikrarı ve geleceği bizim için önemli. Dolayısıyla burada terör örgütleriyle değil gerçek Suriye halkıyla iş birliği yapılması ve siyasi çözüme odaklanması gerektiğini her platforma söylüyoruz.
YPG'nin bugüne kadar DEAŞ ile mücadele ettiği söyleniyordu fakat gördük ki YPG esasen DEAŞ ile mücadele için değil buraları ele geçirmek için ve bir terör kampı kurmak için çaba sarfediyor. Bu bölgede de DEAŞ ile çok yakın iş birliği içine girdiler. Bu ortaya çıktı. ABD başta olmak üzere koalisyonun içindeki bazı ülkeler de bunu inkar edemediler. Dolayısıyla terör örgütleri işine geldiği zaman iş birliği yapıyorlar, işine geldiği zaman çatışıyor ya da çatışıyor görünüyorlar. Terör örgütleriyle iş birliği yapmanın ne kadar riskli olduğunu anlatmaya devam edeceğiz."
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-ABD ilişkilerinin sorunlu bir döneme girmesinin iki nedeni olduğunu belirterek, "Bir tanesi, ABD'nin YPG'ye, terör örgütlerine silah vermesi ve onlarla iş birliği yapması ve bu silahların da PKK'nın elinde Türkiye'de sürekli yakalanması, yani bu silahların bize yönelik kullanılmasıdır. Defalarca uyarmamıza rağmen, maalesef ABD bu politikasını sürdürdü. Diğer taraftan, FETÖ'nün ABD'deki faaliyeti ve FETÖ ile ilgili bir soruşturmanın açılmaması, iade taleplerimizin bugüne kadar tam anlamıyla talebimiz için gerekli çalışmaların yapılmaması Türk halkının ABD'ye olan hislerini etkiledi, ilişkilerimiz de de bir gerginlik yaşadık." dedi.
Türkiye'nin sınırının yanı başındaki terör örgütleriyle mücadelesinin devam edeceğini belirten Çavuşoğlu, "Sadece DEAŞ ile mücadele etmek yetmez. DEAŞ'ı oluşturan sebepleri de ortadan kaldırmak lazım. Suriye'deki bataklığı kurutmak lazım." ifadesini kullandı.
Suriye'de ateşkesin nasıl sürdürülüp genişletilebileceğinin, siyasi sürecin nasıl devreye sokulabileceği üzerine verilen yoğun çabalara işaret eden Çavuşoğlu, "Önce Rusya ile başlayan süreç, özellikle Astana süreci, İran'ın da dahil edilmesiyle son bir yıldır sürdürdüğümüz süreç sonuç doğurmaya başladı." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, "Amacımız, Suriye'de kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak. Suriye'nin sınır bütünlüğünü korumak ve istikrarını, güvenliğini tesis etmek." dedi.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) gayrimeşru referandumun Irak Anayasa'sına aykırı olduğunu Türkiye'nin başından beri dile getirdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Maalesef bizim çok yapıcı, dostane uyarılarımız da dinlenmedi. Esasen bugün Kuzey Irak'ın, Kuzey Irak yönetiminin karşı karşıya kaldığı durumun aynen gerçekleşeceğini kendisine (Barzani) dostane bir şekilde bizzat ben anlattım. Tüm bunları görmemek için aptal olmak gerek. Kime inandı, kim kullandı, kim yönlendirdi bilmiyoruz ama şimdi hata yaptıklarını anlamaya başladılar. En son Irak Anayasa Mahkemesi hiçbir bölgenin ülkeden ayrılamayacağına hükmetti. IKBY hükümeti yönetimi de bu karara saygı duyduğunu açıkladı. Ama esas olan, tamamen bu süreçten vazgeçilmesidir. Irak'ın birliği, bütünlüğü önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Gayrimeşru referandum sürecinde daha fazla hak elde edeceğiz derken, mevcut hakların da kaybedildiğini anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Oysa biz bu süreçten vazgeçerse Kürt kardeşlerimizin hakları için kendilerine en çok destek veren ülke olacağımızı, arabuluculuk yapacağımızı hatta onların arzu ettiği bazı ülkelerle de garantör olabileceğimizi kendilerine söylemiştik."
Türkiye ABD ilişkilerini değerlendiren Çavuşoğlu, "ABD ile sorunlu bir dönem yaşadığımız bir sır değil." dedi.
İlişkilerdeki sorunlu dönemin iki sebebi olduğunu aktaran Bakan Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bir tanesi, ABD'nin YPG'ye, terör örgütlerine silah vermesi ve onlarla iş birliği yapması ve bu silahların da PKK'nın elinde Türkiye'de sürekli yakalanması, yani bu silahların bize yönelik kullanılmasıdır. Defalarca uyarmamıza rağmen maalesef ABD bu politikasını sürdürdü. Diğer taraftan, FETÖ'nün ABD'deki faaliyeti ve FETÖ ile ilgili bir soruşturmanın açılmaması, iade taleplerimizin bugüne kadar tam anlamıyla talebimiz için gerekli çalışmaların yapılmaması Türk halkının ABD'ye olan hislerini etkiledi, ilişkilerimiz de de bir gerginlik yaşadık."
Bu sorunların diyalog yoluyla çözülebileceğine olan inancını ifade eden Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın temaslarının sürdüğünü, Başbakan Binali Yıldırım'ın son ABD ziyaretinde de görüşmelerin verimli geçtiğini kaydetti.
Diyalog yoluyla, ABD ile vize konusunda da bir noktaya gelindiğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, vize sorununun çok gereksiz ve diplomasi açısından olgun bir tavır olmadığını, sivil vatandaşların cezalandırılmaması gerektiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, "Önemli bir gelişme katettik, sorunun büyük bir bölümü çözüldü. Diğer küçük detayları da ileride halledebileceğimizi düşünüyoruz." dedi.
Türkiye'nin, AB ile de var olan sorunları ya da yaşanan tıkanıklıkları diyalog yoluyla çözmekten yana olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, AB ülkelerinde seçimlerin sona ermesiyle birlikte sağduyunun hakim olmaya başladığını kaydetti.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Antalya'ya yaptığı son ziyarete de değinen Çavuşoğlu, gelecek süreçte ilişkilerin ve karşılıklık güvenin tekrar tesis edilmesi için atılabilecek ortak adımları ele aldıklarını belirtti.
Avrupa'da artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının merkez partileri zora soktuğunu bildiren Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Avrupa'nın kendisini tehlikeli bir sürece sürükleyen yabancı düşmanlığı, ırkçılık, kendisinden farklı herkese yönelik düşmanlık ve aşırıcılık gibi akımlardan mutlaka kurtulması lazım. Aksi takdirde Avrupa çok tehlikeli bir noktaya gidiyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi günleri hatırlatmaya başladı."
Birçok Avrupa ülkesinin, Türkiye'nin bölge ve Avrupa'nın güvenliği için önemini her platformda vurguladığını hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'daki rolünün ve tutumunun da Avrupa ve Avrupa Atlantik bölgesinin güvenliği için ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine işaret etti.
Türkiye Rusya ilişkilerinin normalleştiğini anlatan Çavuşoğlu, "Artık kriz öncesi kriz sonrası demeye gerek yok. Şimdi daha ileriye nasıl götürebiliriz, bölgesel konularda iş birliğimizi nasıl güçlendiririz bunun çabası içindeyiz." dedi.
Türkiye'nin Rusya ile Suriye'den Kırım'a, Kafkasya'dan Balkanlara bir çok konuda fikir alışverişi yaptığını kaydeden Çavuşoğlu, iki ülkenin Kırım, Ukrayna konularında farklı görüşlere sahip olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, "Suriye'de de bazı konularda görüş ayrılığımız var. Olabilir. Ama Suriye'de ateşkesin sağlanması ve siyasi süreç için çalışıyoruz. Bu görüş ayrılıkları iş birliğimize engel değildir." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Kırım'ın ve Kırım Tatarlarının haklarının yakından takip edildiğini de vurguladı.
Kıbrıs meselesine kalıcı bir çözüm bulunması için İsviçre'nin Crans-Montana kentinde yürütülen görüşmelerde Rum tarafının çözüm istemediğinin görüldüğünü belirten Çavuşoğlu, görüşmelerin sonunda "suya sabuna dokunmayan bir rapor" çıkmasına rağmen, Türk tarafının çözüm için sarfettiği çabaların BM ve AB ülkeleri tarafından görüldüğünü ve her platformda samimiyetle dile getirildiğini anlattı.
Türk tarafının Kıbrıs konusunda neler yapılacağını istişare ettiğini, konunun diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi için Türkiye'nin garantör ülke olarak üzerine düşeni yapacağını vurgulayan Çavuşoğlu "Çözüm isterken KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması için, KKTC'nin daha fazla temsilcilik açması için KKTC pasaportunun daha fazla ülkede geçerli olması için de çabalarımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle ikili ilişkilerin geliştirilmesi için çabalarının sürdüğünü belirterek, "Misyon sayımız 236'ya çıktı. Hedefimiz bu yıl içinde yeni büyükelçiliklerimizle 241'e ulaşmak, önümüzdeki yıl içinde de 250'ye ulaşmak." dedi.
Türkiye'nin dış politika adımlarına değinen Çavuşoğlu, Filistin konusundaki gelişmelerin yakından takip edildiğini, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları toplantısının Filistin gündemiyle İstanbul'da yapıldığını anımsattı.
Filistin'in kendi içindeki birlik ve beraberliğinin de çok önemli olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, El Fetih ve Hamas arasındaki uzlaşı için yıllardır sürdürülen çabalardan sonuç alınmasının Filistin'in geleceği bakımından çok değerli olduğunu vurguladı.
Körfez ülkeleri arasındaki sorunun aşılması için Kuveyt'in arabuluculuk faaliyetlerini desteklediklerini hatırlatan Çavuşoğlu, İİT Zirve Dönem Başkanı olarak Türkiye'nin de Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar nezdinde çaba sarf ettiğini belirtti.
Kısa süre içinde bu sorunun çözülmesini dileyen Çavuşoğlu "Körfez İşbirliği Konseyinin stratejik ortağı olarak Türkiye'ye de görev düşüyor. Biz yapıcı rolümüzü oynamaya devam edeceğiz. Katar'a karşı haksız yaptırımlara da biz yanlış dedik. Çünkü sorunlar yaptırımla bu şekilde çözülmez. Katar'a da içinde yaşadığı sıkıntılı dönemde her türlü desteği verdiğimizi de vurgulamak isterim." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suudi Arabistan'la da ilişkilerinin çok iyi düzeyde olduğuna değinerek, iki ülkenin bunu daha ileriye taşımak için çalışmaya devam ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin komşusu İran'la bazı konularda görüş ayrılıklarının devam etmesine rağmen ilişkilerin geliştirilmesi ve bölgesel konularda birlikte hareket edilmesi için temaslarına devam ettiğini vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, "Açık net bir şekilde söyleyelim. İran'ın bazı politikalarına karşıyız ama İran'la varılan nükleer anlaşmanın devam etmesinden yanayız. Bu konudaki AB açıklamasına biz de katıldık. Diğer taraftan, İran'ın izole edilmesine ve köşeye sıkıştırılmasına da karşı olduğumuzu söylüyoruz. Çünkü bu, bölgemiz için de bölgemizin istikrarı için de bir tehdit oluşturur." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Lübnan'daki gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, bu akşam Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Gebran Bassil?le Ankara'da bir araya geleceğini ve Lübnan'da yaşanan krizin aşılması için neler yapılması gerektiğini ele alacaklarını söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Balkan ülkeleri arasındaki krizin aşılması için çaba sarf ettiğini, Güney Kafkasya ve Orta Asya bölgelerindeki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve bölge ülkeleriyle bağlarını güçlendirdiğini vurguladı.
Yukarı Karabağ ve Azerbaycan'ın işgal edilmiş toprakları konusunun çözümü için yapıcı adımlar atıldığını ve konunun yakından izlendiğini dile getiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin Asya'ya, Afrika'ya ve Latin Amerika'ya açılım politikaları hakkında da bilgi verdi.
Uluslararası örgütler nezdinde statü elde etme çalışmalarının devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin ASEAN'da diyalog ortaklığı statüsü elde ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Güneydoğu Asya Ülkeleri İşbirliği (ASEAN) bölgesinde Laos'a büyükelçi atadığını, yeni büyükelçiliğin açılacağı bilgisini de paylaştı.
Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini eşit ortaklık temelinde yürüttüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, Afrika Birliğinin stratejik ortağı olarak Türkiye'nin çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.
Büyükelçilik sayısının arttığını belirten Çavuşoğlu, "Afrika'da iki büyükelçilik açacağız. Ekvator Ginesi ve Sierra Leone'de. Aynı şekilde Burundi'de açmak için de Bakanlar Kurulu kararı çıktı. 39'dan 42'ye çıkıyoruz. 54 Afrika ülkesinin 50'sinde büyükelçilik açmış olacağız." dedi.
Latin Amerika bölgesiyle bağların kuvvetlendiğini söyleyen Çavuşoğlu, Bolivya'nın başkenti La Paz, Trinidad ve Tobago'nun başkenti Port of Spain'de büyükelçiliklerin açılacağını kaydetti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin İİT Zirve Dönem Başkanlığını ve MİKTA Dönem Başkanlığını yürüttüğünü, KEİ Dönem Başkanlığını ise Ukrayna'ya devrettiğini hatırlatarak, uluslararası ve bölgesel oluşumlarda görünür bir tutum izlendiğini vurguladı.
İnsani dış politika çerçevesinde atılan adımlara da değinen Çavuşoğlu, Türkiye'nin 2016 yılında insani yardımlarda ABD'nin ardından ikinci sırada olduğuna işaret etti. Çavuşoğlu, "6,3 milyar dolar onların yaptığı yardım miktarı, 6 milyar dolar bizim yaptığımız insani yardımın toplamı. Arada 300 milyon dolar var, bu rakamı bu sene kapatacağımızı düşünüyoruz." diye konuştu.
Irak-İran sınırındaki depremin ardından Türkiye'nin her iki ülkeye de yardım teklifinde bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, Arakanlı Müslümanlar için yapılan yardımları da anlattı.
Çavuşoğlu, yurt dışında yaşayan vatandaşlar, konsolosluk işleri ve bakanlık insan kaynakları konularına da değinerek, "Misyon sayımız 236'ya çıktı. Hedefimiz bu yıl içinde yeni büyükelçiliklerimizle 241'e ulaşmak, önümüzdeki yıl içinde de 250'ye ulaşmak. Ama misyon sayımızı artırmak yetmez, hizmet binalarımızın büyük olması, ülkemize ve vatandaşlarımıza yakışır şekilde olması, vatandaşlarımızın iyi hizmet alabileceği, milli günlerimizde vatandaşlarımızı ve misafirlerimizi iyi bir şekilde ağırlayabileceğimiz şekilde olması lazım. Bunun için de çok çaba sarf ediyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, bakanlığın 2018 yılı bütçesinin 3 milyar 310 milyon 380 bin TL olduğunu da söyledi.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, terör örgütleri DEAŞ ile PYD/YPG arasındaki anlaşmaya ilişkin, "ABD başta olmak üzere koalisyonun içindeki bazı ülkeler de bunu inkar edemediler. Dolayısıyla terör örgütleri işine geldiği zaman iş birliği yapıyorlar, işine geldiği zaman çatışıyor ya da çatışıyor görünüyorlar. Terör örgütleriyle iş birliği yapmanın ne kadar riskli olduğunu anlatmaya devam edeceğiz." dedi.
Çavuşoğlu, Bakanlığının bütçesine ilişkin sunumunda, Dışişleri Bakanlığının girişimci ve insani bir dış politika yürüttüğünü söyledi.
Çavuşoğlu, önceliklerden bazılarının yurt dışında bölgesel işbirlikleri, özellikle Suriye'de barışın sağlanması, yurt dışındaki vatandaşlar, ekonomik iş birliği, uluslararası kurumlarla iş birliği ve özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yurt dışında FETÖ ile mücadele olduğunu belirtti.
FETÖ'nün birçok uluslararası kuruluşta terör örgütü ilan edildiğini ve bazılarından da çıkarıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, terör örgütünün karalama kampanyalanın önünü kesmek için çalışmaları sürdürdüklerini kaydetti.
Birçok FETÖ üyesinin Türkiye'ye iadesinin sağlandığını anlatan Çavuşoğlu, "Bu çalışmalarımızın sonucunda FETÖ üyelerine artık 'Schengen bölgesinden çıkmayın' talimatı verildi. 'Afrika'da da bazı ülkelerde dışarı çıkmayın' denildi. Yani FETÖ'yü hangi ülkelerin Avrupa'da, Schengen bölgesinde koruduğu ve Afrika'da hangi ülkeleri üs olarak seçtiğini açıkça görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, milletvekillerinin "Hangi ülkeler" sorusu üzerine ise şunları söyledi:
"Avrupa'da en çok hangi ülkeye gidiyorlar, bunları zaten sizler biliyorsunuz. Belli başlı Avrupa ülkeleri. Afrika'da da yine 4-5 tane ülke var. Bu ülkeleri kendilerine mesken tutmuşlardır. Bu ülkelerin nezdinde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
FETÖ iltisaklı okullar hakkındaki çalışmalar hakkında bilgi veren Çavuşoğlu, bugüne kadar 15 ülkede bu okullar ve dil kurslarının faaliyetlerinin sonlandırıldığını, 7 ülkede Maarif Vakfına devredildiğini, 3 ülkede Maarif Vakfına devri konusunda mutabık kalındığını ve işlemlerin sürdüğünü ifade etti.
Dışişleri Bakanlığına da FETÖ'nün girdiğini söyleyen Çavuşoğlu, bu konuda Bakanlıkta yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Çavuşoğlu, şunları dile getirdi:
"Bakanlığımızda ciddi bir temizlik yapıldı. Aşağı yukarı hem konsolosluk ihtisas memurlarımızın hem de meslek memurlarımızın yüzde 25'i Bakanlıktan uzaklaştırıldı. Bunların hepsi ciddi bulgu ve belgeler neticesinde gerçekleştirildi. Bakanlığımızda da bir komisyon oluşturduk. Tüm itirazlar dahil arkadaşlarımız titiz bir şekilde değerlendiriyor ki hatalar yapılmasın. Geri dönme oranına baktığımızda Bakanlığımızın hata yapmadığını, bize gelen bilgi ve belgeleri iyi değerlendirdiğini görüyoruz. En son yine birkaç gün önce bir misyonumuzdan bir FETÖ'ye iltisaklı olduğunu düşündüğümüz bir memurun da yine kaçtığını gördük ki onunla ilgili henüz bir yasal işlem yoktu."
Bir başka terör örgütü DEAŞ'la da mücadelenin sürdüğünü söyleyen Çavuşoğlu, DEAŞ'tan temizlenen alanlara Suriyelilerin dönmeye başladığını aktardı.
Çavuşoğlu, "Özellikle Fırat Kalkanı Operasyonu ile temizlenen alanlara, DEAŞ'tan alınan yerlere 70 binden fazla Türkiye'den Suriyelinin döndüğünü ama 150 bin Suriyelinin de Suriye içinde değişik şehirlerden buraya döndüğünü görüyoruz. Biraz buralar kalkındırılırsa ve yaşam koşulları iyileştirilse çok daha fazla kişinin hem Türkiye'den hem de diğer şehirlerden buraya geçeceğini görüyoruz." diye konuştu.
DEAŞ'ın ideolojisiyle de mücadele edildiğini aktaran Çavuşoğlu, ABD'nin terör örgütü PYD/YPG ile iş birliğini tercih ettiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"ABD bu hatasını da sürdürüyor. Bu tercihin taktiksel gerekçeyle olduğunu söylüyorlar ama biz bu iddiayı kabul etmediğimizi kendilerine de söyledik. Irak'ta yapılan hataların Suriye'de tekrarlandığını görüyoruz. İki ülkenin istikrarı ve geleceği bizim için önemli. Dolayısıyla burada terör örgütleriyle değil gerçek Suriye halkıyla iş birliği yapılması ve siyasi çözüme odaklanması gerektiğini her platforma söylüyoruz.
YPG'nin bugüne kadar DEAŞ ile mücadele ettiği söyleniyordu fakat gördük ki YPG esasen DEAŞ ile mücadele için değil buraları ele geçirmek için ve bir terör kampı kurmak için çaba sarfediyor. Bu bölgede de DEAŞ ile çok yakın iş birliği içine girdiler. Bu ortaya çıktı. ABD başta olmak üzere koalisyonun içindeki bazı ülkeler de bunu inkar edemediler. Dolayısıyla terör örgütleri işine geldiği zaman iş birliği yapıyorlar, işine geldiği zaman çatışıyor ya da çatışıyor görünüyorlar. Terör örgütleriyle iş birliği yapmanın ne kadar riskli olduğunu anlatmaya devam edeceğiz."
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-ABD ilişkilerinin sorunlu bir döneme girmesinin iki nedeni olduğunu belirterek, "Bir tanesi, ABD'nin YPG'ye, terör örgütlerine silah vermesi ve onlarla iş birliği yapması ve bu silahların da PKK'nın elinde Türkiye'de sürekli yakalanması, yani bu silahların bize yönelik kullanılmasıdır. Defalarca uyarmamıza rağmen, maalesef ABD bu politikasını sürdürdü. Diğer taraftan, FETÖ'nün ABD'deki faaliyeti ve FETÖ ile ilgili bir soruşturmanın açılmaması, iade taleplerimizin bugüne kadar tam anlamıyla talebimiz için gerekli çalışmaların yapılmaması Türk halkının ABD'ye olan hislerini etkiledi, ilişkilerimiz de de bir gerginlik yaşadık." dedi.
Türkiye'nin sınırının yanı başındaki terör örgütleriyle mücadelesinin devam edeceğini belirten Çavuşoğlu, "Sadece DEAŞ ile mücadele etmek yetmez. DEAŞ'ı oluşturan sebepleri de ortadan kaldırmak lazım. Suriye'deki bataklığı kurutmak lazım." ifadesini kullandı.
Suriye'de ateşkesin nasıl sürdürülüp genişletilebileceğinin, siyasi sürecin nasıl devreye sokulabileceği üzerine verilen yoğun çabalara işaret eden Çavuşoğlu, "Önce Rusya ile başlayan süreç, özellikle Astana süreci, İran'ın da dahil edilmesiyle son bir yıldır sürdürdüğümüz süreç sonuç doğurmaya başladı." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, "Amacımız, Suriye'de kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak. Suriye'nin sınır bütünlüğünü korumak ve istikrarını, güvenliğini tesis etmek." dedi.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ndeki (IKBY) gayrimeşru referandumun Irak Anayasa'sına aykırı olduğunu Türkiye'nin başından beri dile getirdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Maalesef bizim çok yapıcı, dostane uyarılarımız da dinlenmedi. Esasen bugün Kuzey Irak'ın, Kuzey Irak yönetiminin karşı karşıya kaldığı durumun aynen gerçekleşeceğini kendisine (Barzani) dostane bir şekilde bizzat ben anlattım. Tüm bunları görmemek için aptal olmak gerek. Kime inandı, kim kullandı, kim yönlendirdi bilmiyoruz ama şimdi hata yaptıklarını anlamaya başladılar. En son Irak Anayasa Mahkemesi hiçbir bölgenin ülkeden ayrılamayacağına hükmetti. IKBY hükümeti yönetimi de bu karara saygı duyduğunu açıkladı. Ama esas olan, tamamen bu süreçten vazgeçilmesidir. Irak'ın birliği, bütünlüğü önemlidir." değerlendirmesinde bulundu.
Gayrimeşru referandum sürecinde daha fazla hak elde edeceğiz derken, mevcut hakların da kaybedildiğini anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Oysa biz bu süreçten vazgeçerse Kürt kardeşlerimizin hakları için kendilerine en çok destek veren ülke olacağımızı, arabuluculuk yapacağımızı hatta onların arzu ettiği bazı ülkelerle de garantör olabileceğimizi kendilerine söylemiştik."
Türkiye ABD ilişkilerini değerlendiren Çavuşoğlu, "ABD ile sorunlu bir dönem yaşadığımız bir sır değil." dedi.
İlişkilerdeki sorunlu dönemin iki sebebi olduğunu aktaran Bakan Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bir tanesi, ABD'nin YPG'ye, terör örgütlerine silah vermesi ve onlarla iş birliği yapması ve bu silahların da PKK'nın elinde Türkiye'de sürekli yakalanması, yani bu silahların bize yönelik kullanılmasıdır. Defalarca uyarmamıza rağmen maalesef ABD bu politikasını sürdürdü. Diğer taraftan, FETÖ'nün ABD'deki faaliyeti ve FETÖ ile ilgili bir soruşturmanın açılmaması, iade taleplerimizin bugüne kadar tam anlamıyla talebimiz için gerekli çalışmaların yapılmaması Türk halkının ABD'ye olan hislerini etkiledi, ilişkilerimiz de de bir gerginlik yaşadık."
Bu sorunların diyalog yoluyla çözülebileceğine olan inancını ifade eden Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın temaslarının sürdüğünü, Başbakan Binali Yıldırım'ın son ABD ziyaretinde de görüşmelerin verimli geçtiğini kaydetti.
Diyalog yoluyla, ABD ile vize konusunda da bir noktaya gelindiğini aktaran Bakan Çavuşoğlu, vize sorununun çok gereksiz ve diplomasi açısından olgun bir tavır olmadığını, sivil vatandaşların cezalandırılmaması gerektiğini vurguladı.
Çavuşoğlu, "Önemli bir gelişme katettik, sorunun büyük bir bölümü çözüldü. Diğer küçük detayları da ileride halledebileceğimizi düşünüyoruz." dedi.
Türkiye'nin, AB ile de var olan sorunları ya da yaşanan tıkanıklıkları diyalog yoluyla çözmekten yana olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, AB ülkelerinde seçimlerin sona ermesiyle birlikte sağduyunun hakim olmaya başladığını kaydetti.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Antalya'ya yaptığı son ziyarete de değinen Çavuşoğlu, gelecek süreçte ilişkilerin ve karşılıklık güvenin tekrar tesis edilmesi için atılabilecek ortak adımları ele aldıklarını belirtti.
Avrupa'da artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığının merkez partileri zora soktuğunu bildiren Bakan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Avrupa'nın kendisini tehlikeli bir sürece sürükleyen yabancı düşmanlığı, ırkçılık, kendisinden farklı herkese yönelik düşmanlık ve aşırıcılık gibi akımlardan mutlaka kurtulması lazım. Aksi takdirde Avrupa çok tehlikeli bir noktaya gidiyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi günleri hatırlatmaya başladı."
Birçok Avrupa ülkesinin, Türkiye'nin bölge ve Avrupa'nın güvenliği için önemini her platformda vurguladığını hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'daki rolünün ve tutumunun da Avrupa ve Avrupa Atlantik bölgesinin güvenliği için ne kadar önemli olduğunu gösterdiğine işaret etti.
Türkiye Rusya ilişkilerinin normalleştiğini anlatan Çavuşoğlu, "Artık kriz öncesi kriz sonrası demeye gerek yok. Şimdi daha ileriye nasıl götürebiliriz, bölgesel konularda iş birliğimizi nasıl güçlendiririz bunun çabası içindeyiz." dedi.
Türkiye'nin Rusya ile Suriye'den Kırım'a, Kafkasya'dan Balkanlara bir çok konuda fikir alışverişi yaptığını kaydeden Çavuşoğlu, iki ülkenin Kırım, Ukrayna konularında farklı görüşlere sahip olduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, "Suriye'de de bazı konularda görüş ayrılığımız var. Olabilir. Ama Suriye'de ateşkesin sağlanması ve siyasi süreç için çalışıyoruz. Bu görüş ayrılıkları iş birliğimize engel değildir." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Kırım'ın ve Kırım Tatarlarının haklarının yakından takip edildiğini de vurguladı.
Kıbrıs meselesine kalıcı bir çözüm bulunması için İsviçre'nin Crans-Montana kentinde yürütülen görüşmelerde Rum tarafının çözüm istemediğinin görüldüğünü belirten Çavuşoğlu, görüşmelerin sonunda "suya sabuna dokunmayan bir rapor" çıkmasına rağmen, Türk tarafının çözüm için sarfettiği çabaların BM ve AB ülkeleri tarafından görüldüğünü ve her platformda samimiyetle dile getirildiğini anlattı.
Türk tarafının Kıbrıs konusunda neler yapılacağını istişare ettiğini, konunun diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi için Türkiye'nin garantör ülke olarak üzerine düşeni yapacağını vurgulayan Çavuşoğlu "Çözüm isterken KKTC üzerindeki izolasyonların kaldırılması için, KKTC'nin daha fazla temsilcilik açması için KKTC pasaportunun daha fazla ülkede geçerli olması için de çabalarımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleriyle ikili ilişkilerin geliştirilmesi için çabalarının sürdüğünü belirterek, "Misyon sayımız 236'ya çıktı. Hedefimiz bu yıl içinde yeni büyükelçiliklerimizle 241'e ulaşmak, önümüzdeki yıl içinde de 250'ye ulaşmak." dedi.
Türkiye'nin dış politika adımlarına değinen Çavuşoğlu, Filistin konusundaki gelişmelerin yakından takip edildiğini, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları toplantısının Filistin gündemiyle İstanbul'da yapıldığını anımsattı.
Filistin'in kendi içindeki birlik ve beraberliğinin de çok önemli olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, El Fetih ve Hamas arasındaki uzlaşı için yıllardır sürdürülen çabalardan sonuç alınmasının Filistin'in geleceği bakımından çok değerli olduğunu vurguladı.
Körfez ülkeleri arasındaki sorunun aşılması için Kuveyt'in arabuluculuk faaliyetlerini desteklediklerini hatırlatan Çavuşoğlu, İİT Zirve Dönem Başkanı olarak Türkiye'nin de Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar nezdinde çaba sarf ettiğini belirtti.
Kısa süre içinde bu sorunun çözülmesini dileyen Çavuşoğlu "Körfez İşbirliği Konseyinin stratejik ortağı olarak Türkiye'ye de görev düşüyor. Biz yapıcı rolümüzü oynamaya devam edeceğiz. Katar'a karşı haksız yaptırımlara da biz yanlış dedik. Çünkü sorunlar yaptırımla bu şekilde çözülmez. Katar'a da içinde yaşadığı sıkıntılı dönemde her türlü desteği verdiğimizi de vurgulamak isterim." dedi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suudi Arabistan'la da ilişkilerinin çok iyi düzeyde olduğuna değinerek, iki ülkenin bunu daha ileriye taşımak için çalışmaya devam ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin komşusu İran'la bazı konularda görüş ayrılıklarının devam etmesine rağmen ilişkilerin geliştirilmesi ve bölgesel konularda birlikte hareket edilmesi için temaslarına devam ettiğini vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, "Açık net bir şekilde söyleyelim. İran'ın bazı politikalarına karşıyız ama İran'la varılan nükleer anlaşmanın devam etmesinden yanayız. Bu konudaki AB açıklamasına biz de katıldık. Diğer taraftan, İran'ın izole edilmesine ve köşeye sıkıştırılmasına da karşı olduğumuzu söylüyoruz. Çünkü bu, bölgemiz için de bölgemizin istikrarı için de bir tehdit oluşturur." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Lübnan'daki gelişmeleri yakından takip ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, bu akşam Lübnan Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Gebran Bassil?le Ankara'da bir araya geleceğini ve Lübnan'da yaşanan krizin aşılması için neler yapılması gerektiğini ele alacaklarını söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Balkan ülkeleri arasındaki krizin aşılması için çaba sarf ettiğini, Güney Kafkasya ve Orta Asya bölgelerindeki gelişmeleri yakından takip ettiğini ve bölge ülkeleriyle bağlarını güçlendirdiğini vurguladı.
Yukarı Karabağ ve Azerbaycan'ın işgal edilmiş toprakları konusunun çözümü için yapıcı adımlar atıldığını ve konunun yakından izlendiğini dile getiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin Asya'ya, Afrika'ya ve Latin Amerika'ya açılım politikaları hakkında da bilgi verdi.
Uluslararası örgütler nezdinde statü elde etme çalışmalarının devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin ASEAN'da diyalog ortaklığı statüsü elde ettiğini söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Güneydoğu Asya Ülkeleri İşbirliği (ASEAN) bölgesinde Laos'a büyükelçi atadığını, yeni büyükelçiliğin açılacağı bilgisini de paylaştı.
Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle ilişkilerini eşit ortaklık temelinde yürüttüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, Afrika Birliğinin stratejik ortağı olarak Türkiye'nin çalışmalarını sürdürdüğünü anlattı.
Büyükelçilik sayısının arttığını belirten Çavuşoğlu, "Afrika'da iki büyükelçilik açacağız. Ekvator Ginesi ve Sierra Leone'de. Aynı şekilde Burundi'de açmak için de Bakanlar Kurulu kararı çıktı. 39'dan 42'ye çıkıyoruz. 54 Afrika ülkesinin 50'sinde büyükelçilik açmış olacağız." dedi.
Latin Amerika bölgesiyle bağların kuvvetlendiğini söyleyen Çavuşoğlu, Bolivya'nın başkenti La Paz, Trinidad ve Tobago'nun başkenti Port of Spain'de büyükelçiliklerin açılacağını kaydetti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin İİT Zirve Dönem Başkanlığını ve MİKTA Dönem Başkanlığını yürüttüğünü, KEİ Dönem Başkanlığını ise Ukrayna'ya devrettiğini hatırlatarak, uluslararası ve bölgesel oluşumlarda görünür bir tutum izlendiğini vurguladı.
İnsani dış politika çerçevesinde atılan adımlara da değinen Çavuşoğlu, Türkiye'nin 2016 yılında insani yardımlarda ABD'nin ardından ikinci sırada olduğuna işaret etti. Çavuşoğlu, "6,3 milyar dolar onların yaptığı yardım miktarı, 6 milyar dolar bizim yaptığımız insani yardımın toplamı. Arada 300 milyon dolar var, bu rakamı bu sene kapatacağımızı düşünüyoruz." diye konuştu.
Irak-İran sınırındaki depremin ardından Türkiye'nin her iki ülkeye de yardım teklifinde bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, Arakanlı Müslümanlar için yapılan yardımları da anlattı.
Çavuşoğlu, yurt dışında yaşayan vatandaşlar, konsolosluk işleri ve bakanlık insan kaynakları konularına da değinerek, "Misyon sayımız 236'ya çıktı. Hedefimiz bu yıl içinde yeni büyükelçiliklerimizle 241'e ulaşmak, önümüzdeki yıl içinde de 250'ye ulaşmak. Ama misyon sayımızı artırmak yetmez, hizmet binalarımızın büyük olması, ülkemize ve vatandaşlarımıza yakışır şekilde olması, vatandaşlarımızın iyi hizmet alabileceği, milli günlerimizde vatandaşlarımızı ve misafirlerimizi iyi bir şekilde ağırlayabileceğimiz şekilde olması lazım. Bunun için de çok çaba sarf ediyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, bakanlığın 2018 yılı bütçesinin 3 milyar 310 milyon 380 bin TL olduğunu da söyledi.
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***