2008-04-23 - 14:50
TBMM ÖZEL BİRLEŞİMİ
Başbakan Erdoğan: "Bu Meclis, Atatürk'ün riyasetinde Cumhuriyetimizin kurucusudur. Nihayet bu Meclis, demokrasimizin kalbidir."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,TBMM'nin kuruluşunun 88. yıldönümü
dolayısıyla özel gündemle toplanan Genel Kurulda yaptığı konuşmaya,
''Bu Meclis, millet iradesinin tecelligahıdır. Bu Meclis, Kurtuluş Savaşımızın karargahıdır.
Bu Meclis, Atatürk'ün riyasetinde Cumhuriyetimizin kurucusudur. Nihayet bu meclis,
demokrasimizin kalbidir'' sözleriyle başladı.
Cumhuriyet ve demokrasi başta olmak üzere milletin çağdaşlaşma adına
elde ettiği bütün kazanımların arkasında bu yüce Meclisin olduğunu
vurgulayan Erdoğan, bugün, hep birlikte, TBMM'nin 88. kuruluş
yıldönümüne ulaşmanın haklı gururunun, mutluluğunun ve heyecanının
yaşandığını belirtti.
Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 22 Nisan 1920'de, 'Bir
dakika bile tehir edilmeyecek' notu ile dönemin bütün valiliklerine,
sancaklarına ve komutanlıklarına ''Allah'ın yardımıyla, Nisan'ın 23'üncü
Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o
günden itibaren askeri ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek
merciinin Büyük Millet Meclisi olacağı bilgilerinize sunulur.''
sözlerini içeren bir telgraf gönderdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle
konuştu:
''Bu kısa, fakat meselenin esasını ortaya koyan telgrafın hemen
ertesinde, 23 Nisan 1920'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi coşkulu
törenlerle açılmış ve o günden itibaren de milletin mercii olmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşımızı sevk ve idare eden,
Cumhuriyetimizi kuran iradedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'yi
bugünlere taşıyan, Türkiye'yi dimdik ayakta tutan, demokrasimizi yaşatan
iradedir. Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin, Türk
halkının yüce iradesidir.
Bu itibarla 23 Nisan 1920, sadece Türkiye Büyük Millet Meclisimizin
açılış tarihi değil, aynı zamanda millet egemenliğine dayanan
demokrasimizin ve cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı gündür.''

-''MİLLİ EGEMENLİK'-

Milli egemenlik kavramının, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokratik
meşruiyet temelinde kurulduğunun en açık ifadesi olduğunu vurgulayan
Erdoğan, ''23 Nisan ile birlikte milletimiz, siyasi rejimin asli ve
tayin edici aktörü haline gelmiş; milli egemenliğimiz, TBMM'nin manevi
şahsiyetinde vücut bulmuştur'' diye konuştu.
Cumhuriyetin kurucusu ve yüce Meclisin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün, milli mücadelenin en zor şartlarında bile her meselenin
müzakere ile karara bağlandığı Meclis iradesine, onun verdiği demokratik
meşruiyete yaslandığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Atatürk, milletten başka kimseden yetki almamıştır. Egemenliğin de
siyasi temsil yetkisinin de meşruiyetin de kaynağı, millet olmuştur.
Bugün cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedeflerine daha yakınsak, bu
başarıda en büyük pay, kurulduğu günden bugüne kadar milletimizin
değişim iradesini hayata geçiren, tarihi reformlara, cesur kararlara
imza atan yüce Meclisimizindir.
88 yıl boyunca, çok zor dönemlerden geçtik, büyük badireler atlattık.
Bölgemizde ve dünyada yaşanan büyük kriz ve çatışmalara rağmen, Türkiye
Cumhuriyeti bağımsızlığından asla taviz vermemiş, bölgesinde saygın,
güçlü, istikrarlı, geleceğe güvenle bakabilen bir ülke konumuna
yükselmiştir.
Bugün, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıldönümünü çok daha güçlü ve
müreffeh bir Türkiye olarak karşılamaya hazırlanıyoruz.
Bu tarihi sorumluluğun bir gereği olarak, Cumhuriyetimizin kazanımlarını
korumaya, demokrasi standartlarımızı yükseltmeye, temel hak ve
özgürlükleri geliştirmeye devam ediyoruz.''

-''ÇAĞDAŞLAŞMA İDEALİ''-

Erdoğan, millet olarak, Cumhuriyetin çağdaşlaşma ideallerini temsil
eden Avrupa Birliğine tam üyelik yolunda kararlılıkla ilerlediklerini
belirterek, Atatürk'ün işaret ettiği bu idealleri gerçekleştirmeye hiç
bir zaman bu kadar yakın olmadıklarını söyledi.
Zor bir coğrafyada bulunmanın getirdiği risk ve tehditlerle baş
edebilmenin öncelikle iç bütünlüğü korumaktan, toplumsal birliği güçlü
tutmaktan, güven ve istikrar ortamını sürdürmekten geçtiğini çok iyi
bildiklerini ifade eden Erdoğan, ''Terör başta olmak üzere birlik ve
bütünlüğümüze, huzur ve istikrarımıza yönelik tüm bu tehditleri, millet
iradesine sıkı sıkıya sarılarak, yüce Meclisimizin temsil ve sorun çözme
kabiliyetini koruyarak, demokrasimizin standartlarını yükselterek
bertaraf etmek durumundayız'' dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:
''İnanıyorum ki TBMM, 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' düsturunu
muhafaza etmek, bu ilkenin gereklerini yerine getirmek noktasında
vazifesinin de sorumluluğunun da bilincindedir.
Çünkü bu düstur, bu ilke, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin, laikliğin,
sosyal devletin ve hukukun üstünlüğünün yegane teminatıdır.
Aziz milletimiz, tamamen hür iradesiyle, eşit oy hakkı temelinde,
seçimler yoluyla iradesini temsil yetkisini, TBMM'ye emanet etmektedir.
Özellikle içinden geçtiğimiz bugünlerde tekrar tekrar hatırlatmakta
yarar görüyorum.
TBMM, Cumhuriyetimizin temelini oluşturan Atatürk devrimlerini hayata
geçiren kurumdur. Atatürk, Cumhuriyetin bekasını, ancak millete mal
edilmesi halinde mümkün görmüştür. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu yeni
rejimin bütün esaslarını, işte bu inançla Meclisin onayına müracaat
ederek hayata geçirmiştir.
Söz ve icraatları ortaya koymaktadır ki Atatürk, devrimleri ve yeni
düzeni millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına güçlü bir
şekilde inanmıştır. Bu sebeple, yeni siyasi, hukuki ve toplumsal düzeni,
millete dayatmayı değil, millete benimsetmeyi amaçlamıştır.
Cumhuriyetimizin bütün nitelikleri belirli aşamalar izlenerek, TBMM'de
görüşülüp oylandıktan sonra anayasamızın esasları arasına girmiştir.
Onun için diyoruz ki Atatürk ilke ve inkılaplarının koruyucusu, onları
hayata geçiren TBMM'dir, bir bütün olarak Türk Milletidir.''

-TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN NİTELİKLERİ-

Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün nitelikleriyle millete
mal olduğunu, çağdaşlaşma sürecinin, milletle buluşmak anlamında amacına
ulaştığını bildirerek, şunları söyledi:
''Cumhuriyetimizin niteliklerinin halkımızca yeterince sahiplenilmediği
yönündeki iddialar, milletimizin devletine ve Cumhuriyetine olan
sadakatini tartışmalı hale getirmek anlamını taşır.
Bu, Cumhuriyetimizin bütün kazanımlarını, bütün başarılarını inkar etmek
demektir. Elbette böyle bir haksızlığı kabul etmek mümkün değildir.
Bugün hala 80 yıl önceki ezber üzerinden siyaset yapanlar, ne yazık ki
milletimizin yaşadığı büyük değişim ve gelişmenin hem dışında, hem de
çok gerisinde kalmıştır. Umuyorum onlar da yakında, Türkiye'nin artık, o
eski Türkiye olmadığını anlayacaktır.
Demokrasi, laiklik, hukuk devleti ve sosyal devlet anlayışları
birbirinin tamamlayıcısı mahiyetindedir, mütemmim cüzü durumundadır.
Bunlar arasında ayrım yapmak, bu bütünlüğü sulandırmaya çalışmak doğru
değildir. İşleyen bir demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, hukuk
devleti anlayışının hakim olması, çağdaşlığın en önemli tezahürüdür.
Çağdaş dünyada demokrasinin yerine konulabilecek bir yönetim tarzı da
yoktur. Demokratik siyaseti gözden düşürmeye yönelik her türlü girişim,
çağdışı bir anlayışın ürünü, beyhude bir çaba olarak kalacaktır.
23 Nisan Milli Egemenlik Bayramı, aynı zamanda dünyada ilk ve tek Çocuk
Bayramı olarak bütün insanlık için barış dolu aydınlık bir gelecek
çağrısıdır.
Bu çağrıda, bu bayramı çocuklara armağan eden TBMM'nin ilk başkanı Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'ün güçlü sesi vardır.
İnanıyorum ki bütün çocuklarımız bu çağrıdaki ruh ve şuurla geleceğin
müreffeh Türkiye'sini inşa edecek, barış içinde bir dünyanın
kurulmasında önemli roller üstleneceklerdir.
Bu umutla 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, dünyanın
bütün çocuklarına barış ve mutluluk getirmesini diliyor, bu bayram
vesilesiyle dünyanın dört bir yanından ülkemize gelen bütün çocukları
sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime son verirken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere
bütün istiklal kahramanlarımızı rahmet ve şükranla anıyorum.''
Başbakan Erdoğan'ın konuşması AK Parti milletvekillerince ayakta
alkışlanırken, ''Bugün hala 80 yıl önceki ezber üzerinden siyaset
yapanlar, ne yazık ki milletimizin yaşadığı büyük
değişim ve gelişmenin hem dışında, hem de çok gerisinde
kalmıştır'' şeklindeki sözlerine CHP milletvekilleri ''kim onlar'' diye
tepki gösterdi.