2007-10-23 - 17:10
TBMM Genel Kurulunda, terör konusunda gündemdışı söz alan MHP'li Şandır: "Akan kanın sorumlusu hükümettir" CHP'li Öymen: "Hükümet TSK'ya siyasi direktif verdimi?" Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek: ''Güvenlik birimlerimiz; 'şu gün, şu tarih, şu saatte bu işi yapmam gerekiyor' diyorsa bize düşen, o noktadaki kararı vermektir''
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, terörle mücadelede akan kanın sorumlusunun, ''AK Parti ve Hükümet'' olduğunu iddia ederek, ''Milletimiz terörle mücadelede sizden umudunu keserse asıl tehlike oradadır'' dedi.
TBMM Genel Kurulunda, terör konusunda gündemdışı söz alan Şandır, Hükümetin TBMM Genel Kuruluna bilgi vermemesini eleştirerek, ''Terör
konusu gündemdışı bir konu değildir. Aksine, Türkiye'nin gerçek gündemidir'' diye konuştu.
Türkiye'nin tarihi bir kavşakta ve yol ayrımında bulunduğunu ifade eden Şandır, terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Türk milletine
topyekün savaş açtığını söyledi. Terör örgütünün 1984 yılında başlattığı saldırılardan itibaren Türkiye'yi parçalayarak bir devlet kurmayı
amaçladığını anlatan Şandır, konunun demokratik ve kültürel haklar olarak ele alınmasının terörü bu noktaya getirdiğini öne sürdü.
Türkiye'ye yönelik saldırıları gerçekleştiren teröristleri Barzani'nin koruyup sahiplendiğini kaydeden Mehmet Şandır, ''PKK, artık İmralı
canisi tarafından değil, Barzani tarafından yönetiliyor'' dedi.
Türk insanını terör saldırılarına karşı koruma sorumluluğu olan iktidarın, saldırıları ''kınama'' ile geçiştiremeyeceğini ifade eden
Şandır, şunları söyledi:
''Verilen beyanatları bir araya getirip okursanız, Hükümetin sınır ötesi operasyon yapmaya niyeti yok.
Başbakan İngiltere'de, Dışişleri Bakanı Bağdat'ta ne yapıyor? İngiltere ile yapılacak stratejik anlaşma ve ABD Başkanı Bush ile yapılacak
görüşmeye umut bağlamak hakkına sahip misiniz? TBMM aracılığı ile millet size görev emri verdi. Nerede bu tezkere? Eğer o tezkere kullanılsaydı
bugün toprağa verdiğimiz 12 askerimiz şehit olmayacaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri ilk kez sizin döneminizde teröre esir verdi. Teröristler,
Irak'tan ülkemize geçip saldırıyor, askerlerimizi şehit ediyor, millet sokakta...Siz ne yapıyorsunuz? İngiltere'de stratejik anlaşma, Bağdat'ta
diyalog ve uzlaşma arıyorsunuz. Buna hakkınız var mı?
Sayın Bakan burada... Durmadan zirveler toplanıyor açımlamalar yapılıyor. Yapılan bir şey var mı? Akan kanın sorumlusu sizsiniz, bu
Hükümettir...''
MHP Grup Başkanvekili Şandır, AK Parti milletvekillerinin kendisine tepki göstermesi üzerine, ''Kan üzerinden siyaset yapmıyoruz'' diye
konuştu.
Hükümetin RTÜK'e baskı yapmak ve basını eleştirmek dışında bir şey yapmadığını ileri süren Mehmet Şandır, ''Terörle mücadelede millet
sizden umudunu keserse asıl tehlike orada... Bu yüzden milletimize sabır, sağduyu ve metanet telkin ediyoruz'' dedi.
-DIŞ DESTEK-
CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen de gündemdışı söz alarak, terör örgütünün son dönemde saldırılarını artırmasına dikkati çekti. 2002
yılında 6 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 42 vatandaşın hayatını kaybettiğini kaydeden Öymen, ''Sadece 2007 yılının 7 ayında 42 güvenlik
görevlimiz şehit edildi, 472 vatandaşımız da hayatını kaybetti. Bu rakama son bir ayda şehit edilen güvenlik görevlisi ve vatandaşlarımızı
da eklemeliyiz'' diye konuştu.
İngiltere'nin 4 yıldır Irak'ta savaşmasına rağmen sadece 171 asker kaybettiğini anlatan Öymen, yapılan saldırılarda kaybedilen insan
sayısının büyüklüğüne dikkati çekti.
Terörün 1975 yılından sonra Türkiye'yi hedef aldığını kaydeden Öymen, Kıbrıs Barış Harekatından sonra ASALA terörünün başladığını, bunun bitmesinden hemen sonra da PKK terörünün başladığını söyledi. Bütün bunların birer tesadüf olamayacağını ifade eden Öymen, terörün dış
bağlantıları konusunda gereken tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Öymen, 1970'li yılların ortasında Atina'da ''Küçük Asya Halkları Kurtuluş Derneği'' kurulduğunu ve bütün teröristlerin buradan destek
aldığını bildirerek, terörist Abdullah Öcalan'ın Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu ile Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliğinde yakalanmasını
hatırlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''PKK'nın tankı, topu var...''
şeklindeki açıklamasını hatırlatan CHP'li Öymen, ''Demek ki sadece Yunanistan değil, başkaları da PKK'yı kullanarak Türkiye'ye karşı örtülü
bir savaş yürütüyor'' dedi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin geri kalmışlığının terörün nedeni olamayacağını savunan Onur Öymen, bir çok Batılı zengin ülkelerde terör
örgütlerinin ortaya çıktığını söyledi. Öymen, son yıllarda PKK ile terörle mücadelede zaaf gösterildiğini de öne sürdü.
CHP Bursa Milletvekili Öymen, eve dönüş yasası ve ABD ile yapıldığını öne sürdüğü bazı anlaşmaları da eleştirerek, ''Sayın Cemil Çiçek,
'tezkereyi dolapta saklamak için çıkarmadık' diyor. O zaman 2003'te çıkardığınız tezkere niye hala dolapta duruyor? Sınır ötesi harekatı biz
yapmıyoruz ama teröristler yapıyor... Hükümet, Türk Silahlı Kuvvetlerine siyasi direktif verdi mi? Duymadık...'' diye konuştu.
Öymen, CHP olarak milli birlik içinde üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduklarını da sözlerine ekledi.
-VATANDAŞLARIN TEPKİSİ-
AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam da gündemdışı konuşmasında, terör konusundaki görüşlerini açıkladı. Türkiye'de bütün
hükümetlerin terörle mücadelede sonuç verecek eylemlerde bulunduğunu anlatan Sarıçam, ''Bizim gibi köklü devlet ve askeri geleneği olan
ülkelerde terörle mücadelede kesin sonuç alınması zordur. Çünkü, işin içinde hainlik var, kalleşlik var'' diye konuştu.
Terörle mücadelede kararlılığın gösterilmesi için TBMM'den tezkere çıkarıldığını ve bu konuda Hükümete yetki verildiğini hatırlatan
Sarıçam, bu karardan sonra başlayan hain saldırıların yüreklerini dağladığını söyledi.
Sarıçam, teröre karşı sadece askeri tedbirlerle değil, ekonomik ve sosyal tedbirlerin de alındığını kaydederek, Hükümetin bu konuda da
gerekli adımları attığını söyledi. Terörün dış bağlantılarını hiçe sayarak, saldırıların sadece bir örgütün işi olduğunu düşünmenin doğru
olmayacağını ifade eden Sarıçam, devletin tepesinde sağlanan mutabakatla gerekli tedbirlerin alınacağını belirtti.
AK Parti'li Sarıçam, şöyle konuştu:
''İçimize düşen acı yüzünden öfke ve kinimizi göstermemiz normal. Fakat bu tepkimizi, toplumsal barışı bozmayacak oranda göstermemiz gerekiyor.
Terörün amacı da zaten kamuoyunun moralini bozarak devleti zayıflatmaktır. Teröre karşı tek bir anlayış ve tek bir yapı ile karşı durduğumuzu herkese göstermeliyiz. Bu millet, mayası sağlam bir millettir. Yüreğine ateş düştüğü halde duyarlılık ve hassasiyet göstermekten geri kalmamıştır. Terör amacına ulaşamamıştır. Terörün bizi getirmek istediği noktaya hem Hükümet, hem millet olarak gelmemeliyiz.''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, milletvekillerinin terör konusunda yaptığı gündemdışı konuşmalara, Hükümet adına yanıt verdi.
TBMM Genel Kurulunda, geçen hafta tezkerenin kabul edildiğini anımsatan Çiçek, destek veren bütün partilere teşekkür etti. ''O
gün mutabık kaldığımız konu şu; Önce milli bir meseleyi konuşuyoruz, ikincisi devlet sorununu konuşuyoruz. Bu belayla bugün karşılaşmış
değiliz, en az 25 yıllık geçmişi olan bir konuyu konuşuyoruz'' diyen Çiçek, tezkereye destek veren siyasi partilerin, devletin imkan ve
kabiliyetleri içinde milletten aldığı güç ve destekle, ''terör belasını ülkeden defetme'' konusunda çaba harcadıklarını söyledi.
-''LAF ATMA NOKTASINDA DEĞİLİZ''-
Cemil Çiçek, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın laf atması üzerine, ''Bugün burada laf atmak olmaz; laf atma noktasında değiliz'' dedi. Çiçek, şunları kaydetti:
''Benim de yüreğim yanıyor. Ben, yakınları hem ASALA hem de PKK tarafından şehit edilmiş birisiyim. Ben, bu acıyı her gün yaşayanlardan
birisiyim. Yüreğim yanarak konuşuyorum. Bu kürsüye yüzlerce defa çıktım, keşke çıkmasaydım, keşke böyle bir acıyı yaşamasaydım. Onun için lütfen sözlerimi, heyecanımı bu çerçevede değerlendirin.
Bizi eksik ya da yanlış bulabilirsiniz ama tezkereye destek veren partilerle hepimiz aynı saftayız. Ülkemizin birliği ve bütünlüğünden
yanayız. Gelin, meseleye böyle bakalım ve anlayalım. O nedenle cümlelerimde boşluk arayarak veya işin aslını, esasını öğrenmeden
birbirimizi suçlarsak, varmak istediğimiz noktaya varamayız. Tam tersi, başkalarının istediği zeminde bu konuyu tartışmış oluruz.''
-''KONU, MİLLİ BİR DEVLET MESELESİ''-
Başbakan Yardımcısı Çiçek, konunun milli bir devlet meselesi olduğuna işaret ederek, ''Bugüne kadar yeryüzünün gördüğü en kanlı terör örgütü, arkasında en çok dış destek olan bir örgütten bahsediyoruz'' dedi.
Bugüne kadar bu konuda çok başarılı noktalar bulunduğunu, ancak terörün, Türkiye'nin bulunduğu bölgenin ve dünyanın gündeminden kalkmadığını belirten Çiçek, şöyle devam etti:
''Onun için bir çok anlaşmalar yapılıyor, bir çok kuruluşlarda bu konu gündeme geliyor. Ama en çok samimiyetsizliğin olduğu bir konuyu da
konuşuyoruz. En çok alçaklığın ve ikiyüzlülüğün olduğu bir konuyu da konuşuyoruz. Yalnız burada değil, her mekanda Türkiye'nin çektiği
acıları, sıkıntıları; varsa bu manada ikiyüzlü davrananlar, onlara da uygun üslup içerisinde bunların hepsi söylenmiştir, söylenmeye devam
ediyor. Bir devlet mücadelesi olarak konu gündemimizde olduğuna göre, devletin ilgili birimleriyle bu iş götürülür. Elbette siyasi sorumluluk
bizdedir. Bunda hiç bir tereddüt yok.
Anayasadaki sınırlar ve ölçüler çerçevesinde Türkiye'de yapılan her icraatın sorumlusu Hükümettir. Biz bu sorumluluğun gereğini yapmaya,
gerekli bilgiyi vermeye hazırız. Ancak bazı konularda kamuoyunun doğru bilgi sahibi olması lazım.
Hepimiz bu menfur cinayetler, alçakça saldırılar karşısında birlik içerisindeyiz. Milletimizin tepkisi ve infiali haklıdır ve asildir.
Bizim arzumuz, bu infialin sadece bu sınırlar içerisinde kalması, başkalarını sevindirecek provokasyonlara itibar edilmemesidir. Daha
soğukkanlı, daha sağduyulu davranalım. Çünkü terörün varmak istediği şey, bu ülkede ayrıştırma meydana getirmek, toplumun kesimlerini karşı
karşıya getirmek, kamu düzenini bozmak, ülkemizin birliğine, dirliğine zarar vermek.''
TBMM Genel Kurulunda, milletvekillerinin terör konusunda yaptığı gündemdışı konuşmalara Hükümet adına yanıt veren Cemil Çiçek, muhalefet partilerinin, terör konusunda kapalı oturum yapılması talebinde bulunmaları halinde, buna destek vereceklerini söyledi.
Çiçek, İçtüzüğün 70. maddesine göre kapalı oturum yapılabileceğini ifade ederek, ''Şu pişmanlık yasaları nasıl çıkmış, nereden çıkmış... Çünkü biz bunları kamuoyu önünde bütün açıklığı ile konuşamıyoruz.
Konuştuğumuz konu yaptığımız mücadelenin özüne zarar veriyor'' diye konuştu.
Kendilerinden önceki bazı hükümetlerin pişmanlık yasası çıkardığını anımsatan Bakan Çiçek, ancak hiç bir hükümetin, hükümet programına pişmanlık yasası çıkartmak gibi bir madde koymadığını söyledi. Bakan Çiçek, pişmanlık yasasının çıkarılacak en zor yasalardan birisi olduğuna dikkati çekti.
Cemil Çiçek, ''Söylemesi kolay... Neden böyle bir yasayı o hükümetler, bizden önceki hükümetler de çıkarma lüzumunu duymuş. Ben açık olarak bir şey söylüyorum. Diyor ki; devlet ihtiyacı olarak gündeme gelmiş'' dedi.
-''HİÇ KİMSE TERÖRİST BAŞININ AFFINA İMZA ATAMAZ''-
CHP'li Canan Arıtman'ın laf atması üzerine de Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, ''Kimse Öcalan'ı affetmedi, af edemez'' diye konuştu.
Çiçek, CHP sıralarından laf atmaların devam etmesi üzerine, ''Ben devlet sorumluluğumu taşıdığım süre içerisinde ne bu kürsüden ne de başka bir kürsüden aksi bir şey söylemedim, yalan bir şey söylemedim. Devletimin, milletimin hilafına hiç bir kelime söylemedim. Hiç kimse de söyletemez.
Hiç kimse de terörist başının affına imza atamaz'' dedi.
''Gelin şu konuyu bir iç tüketim malzemesi olmaktan kurtarmak istiyorsak... Pişmanlık Yasası zaman zaman konuşuluyor; İçtüzüğün 70. maddesi imkan veriyor. Bir kapalı oturum yapalım...'' sözlerine muhalefetin, ''Kapalı oturumu siz yapın'' şeklinde laf atması üzerine Bakan Çiçek, ''Siz de isteyin canım. Siz gündeme getirin. Sizin de yetkiniz var. Bu sorumluluğu niye siz üzerinize almak istemiyorsunuz? Ben bu işin nasıl olduğunu biliyorum. Bilmek isteyen sizsiniz. O zaman getirin 70. maddeyi kullanın, size bu bilgileri verelim. Ama siz niye getirmiyorsunuz? Sayınız yetmiyorsa destek verelim. Halbuki, bunun için 20 milletvekili yeter'' diye konuştu.
Cemil Çiçek, şöyle devam etti:
''Kapalı oturum isteyin ne var bunda? Niye istemiyorsunuz? Bu bilgiyi verelim. Bu ihtiyacın nereden geldiğini, kimin istediğini, neden istediğini, açıkça ortaya koyalım ondan sonra diyelim ki; 'Evet siyasi sorumluluk bana ait olsa bile, benden önceki Hükümetlere ait olsa bile konunun nasıl gündeme geldiğini çok açık olarak ortaya koyalım' Aksi halde biz bunları böyle tartışmaya devam ederiz. Çünkü taşıdığım sorumluluk, bu kürsüden bu formatta bu şekliyle bazı gerçekleri açıkça söylemeye imkan vermez. Çünkü yürüttüğümüz davanın özüne zarar veriyor.
Devlet açısından verebileceği bir takım sıkıntılar ve zorluklar var.
Bunları paylaşmak adına... Paylaşacaksak ben bu bilgileri vereceğim. Ben saklamıyorum. Demek istiyoruz ki; 'Böylesine acı bir günde eğer bu konular, konuştuğumuz konunun sonuçlarına tesir edecekse, daha köklü tedbirlerin alınmasına imkan verecekse, birbirimizi anlamaya imkan verecekse, birliğimizin beraberliğimizin daha kuvvetlenmesine imkan verecekse gelin bu konuyu konuşalım.''
Cemil Çiçek, terör konusunda bugüne kadar uygulanan politikaların devlet politikası olduğunu belirterek, ''Başka bir hükümet gelse, bu politikalara yenilerini ekleyecektir, güncelleştirecektir ama ana istikameti, ana aksları değişmeyecektir. Onun için biz de her olay vuku bulduğunda, devletin, ister genelkurmay ister milli istihbarat, ister jandarma, emniyet veya başkaca birimlerinden dışişlerinden bir araya geliyoruz. Eldeki bilgiler, olayın mahiyetine, varmak istediği noktaya, alınan tedbirlerde nerede eksiklik, sıkıntı, zafiyet var... Bundan sonra alınan tedbirlerin... Dün aldığınız tedbir bugün yetmiyor, bugün aldığımız da yarın yetmeyecek'' dedi.
-''O NOKTADA HÜKÜMETİN KARARSIZLIĞI YOK''-
Bakan Çiçek, geçen pazar günü 4 toplantı yaptıklarını anımsatarak, olayların o toplantılarda ayrıntılarıyla konuşulduğunu söyledi.
''Verdiğiniz tezkerenin kullanımı dahil, hududu, şümulü, zamanı... dün alınmış, geçtiğimiz günlerde alınmış, dün aldığımız, yarın, öbür gün ve daha sonra alacağımız tedbirler konusunda devletin kurumları arasında tam bir mutabakat vardır'' diyen Çiçek, şunları söyledi:
''Tezkereyi verdiniz. Ama bu tezkereyi kullanacak devletin güvenlik birimleridir. Bunun zamanını, şümulünü, hududunu elbette siyasi hedef olarak biz koyacağız, zamanlaması kendilerine ait. Bunların hepsinde bir mutabakatımız var. Ama şimdi bunu her yerde aleni, açık söyleme imkanımız yok. Söylediğiniz takdirde bu tedbir bir tedbir olmaktan çıkar.
Ama devletin sorumluluk taşıyan, canını ortaya koyarak ister Kuzey Irak'ta ister doğu, güneydoğu Anadolu da ya da ülkenin herhangi bir yerinde mücadele veren güvenlik birimlerimiz bana, 'Şu gün, şu tarih, şu saatte bu işi yapmam gerekiyor' diyorsa bize düşen, işin icabı neyi gerektiriyorsa, o noktadaki kararı vermektir. O noktada ne benim hükümetimin kararsızlığı olur ne geçmişte ne de bundan sonraki hükümette.
Verdiğiniz tezkere dahil, alınan ve alınacak tedbirler konusunda devletin kurumları arasında zerre kadar fikir, düşünce ayrılığı yoktur.
Geri kalanın zamanlaması, bu sorumluluğu en üst düzeyde hayatını ortaya koyarak sürdürecek olan kurumlarımızın, 'şu tarih, şu zaman, şu büyüklükte' demesine bağlı.''
-BAŞBAKANIN İNGİLTERE'YE GİTMESİ-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İngiltere'de olduğunu, bazı bakanların ise Kuveyt'te ve Irak'ta bulunduğunu anımsatarak, pazar günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında yaptıkları toplantıda, Erdoğan'ın gidip
gitmemesinin tartışıldığını, ancak orada yapılan değerlendirmeler sonucunda gitmesine karar verildiğini söyledi.
Irak'ın BM üyesi bir Arap ülkesi olduğunu hatırlatan Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Elbette sizin yaptığınız bir tasarrufu, yarın fitne fesadı bol bir coğrafyada, 'Bu Araplara karşıdır, vesairedir' deyip, sizin tarihi geçmişinizle birleştirerek, şu veya bu istikamette istismar etme imkanları vardır. Biz bunları devletin bilgisi içerisinde oturup konuştuktan sonra vardığımız karar şudur ki Sayın Başbakanın İngiltere'ye günü birlik gidip gelmesi, arkadaşlarımızın Kuveyt'teki toplantıya katılması ve dışişleri bakanımızın Arap ülkelerine, İslam ülkelerine gidip Türkiye'nin en haklı davasını anlayıp, yarın konu başka bir zeminde gündeme geldiğinde destek istemesi, 'Şimdiden bilgilenin' demesi...
Bunların hiçbirisi verilmiş olan karardan vazgeçme anlamında değildir.
Vardığımız kararın, devletin ilgili birimleriyle varmış olduğumuz mutabakattan vazgeçme anlamında değildir. Ancak mümkünse bilgilendirmek ve en haklı olduğumuz bir davada olabildiğince geniş bir devletler topluluğunu bu politikanın arkasına almak terörle mücadelede önemli bir adımdır.''
-CHP'Lİ ELEKDAĞ'IN TEKLİFİ-
Bakan Çiçek, devletin elindeki imkan ve bilgileri değerlendirerek en doğru olanı yapmaya çalıştığını ifade ederek, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın, bu konuda bir platform oluşturulması konusundaki teklifine olumlu baktıklarını söylediklerini belirtti.
''En iyi biz biliyoruz, diğer bilgilerin hepsi yanlıştır'' demediklerini vurgulayan Çiçek, muhalefet partilerinin bu konudaki katkısını almaya hazır olduklarını sözlerine ekledi.
TBMM Genel Kurulunda, terör konusunda gündemdışı söz alan Şandır, Hükümetin TBMM Genel Kuruluna bilgi vermemesini eleştirerek, ''Terör
konusu gündemdışı bir konu değildir. Aksine, Türkiye'nin gerçek gündemidir'' diye konuştu.
Türkiye'nin tarihi bir kavşakta ve yol ayrımında bulunduğunu ifade eden Şandır, terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Türk milletine
topyekün savaş açtığını söyledi. Terör örgütünün 1984 yılında başlattığı saldırılardan itibaren Türkiye'yi parçalayarak bir devlet kurmayı
amaçladığını anlatan Şandır, konunun demokratik ve kültürel haklar olarak ele alınmasının terörü bu noktaya getirdiğini öne sürdü.
Türkiye'ye yönelik saldırıları gerçekleştiren teröristleri Barzani'nin koruyup sahiplendiğini kaydeden Mehmet Şandır, ''PKK, artık İmralı
canisi tarafından değil, Barzani tarafından yönetiliyor'' dedi.
Türk insanını terör saldırılarına karşı koruma sorumluluğu olan iktidarın, saldırıları ''kınama'' ile geçiştiremeyeceğini ifade eden
Şandır, şunları söyledi:
''Verilen beyanatları bir araya getirip okursanız, Hükümetin sınır ötesi operasyon yapmaya niyeti yok.
Başbakan İngiltere'de, Dışişleri Bakanı Bağdat'ta ne yapıyor? İngiltere ile yapılacak stratejik anlaşma ve ABD Başkanı Bush ile yapılacak
görüşmeye umut bağlamak hakkına sahip misiniz? TBMM aracılığı ile millet size görev emri verdi. Nerede bu tezkere? Eğer o tezkere kullanılsaydı
bugün toprağa verdiğimiz 12 askerimiz şehit olmayacaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri ilk kez sizin döneminizde teröre esir verdi. Teröristler,
Irak'tan ülkemize geçip saldırıyor, askerlerimizi şehit ediyor, millet sokakta...Siz ne yapıyorsunuz? İngiltere'de stratejik anlaşma, Bağdat'ta
diyalog ve uzlaşma arıyorsunuz. Buna hakkınız var mı?
Sayın Bakan burada... Durmadan zirveler toplanıyor açımlamalar yapılıyor. Yapılan bir şey var mı? Akan kanın sorumlusu sizsiniz, bu
Hükümettir...''
MHP Grup Başkanvekili Şandır, AK Parti milletvekillerinin kendisine tepki göstermesi üzerine, ''Kan üzerinden siyaset yapmıyoruz'' diye
konuştu.
Hükümetin RTÜK'e baskı yapmak ve basını eleştirmek dışında bir şey yapmadığını ileri süren Mehmet Şandır, ''Terörle mücadelede millet
sizden umudunu keserse asıl tehlike orada... Bu yüzden milletimize sabır, sağduyu ve metanet telkin ediyoruz'' dedi.
-DIŞ DESTEK-
CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen de gündemdışı söz alarak, terör örgütünün son dönemde saldırılarını artırmasına dikkati çekti. 2002
yılında 6 güvenlik görevlisinin şehit olduğunu, 42 vatandaşın hayatını kaybettiğini kaydeden Öymen, ''Sadece 2007 yılının 7 ayında 42 güvenlik
görevlimiz şehit edildi, 472 vatandaşımız da hayatını kaybetti. Bu rakama son bir ayda şehit edilen güvenlik görevlisi ve vatandaşlarımızı
da eklemeliyiz'' diye konuştu.
İngiltere'nin 4 yıldır Irak'ta savaşmasına rağmen sadece 171 asker kaybettiğini anlatan Öymen, yapılan saldırılarda kaybedilen insan
sayısının büyüklüğüne dikkati çekti.
Terörün 1975 yılından sonra Türkiye'yi hedef aldığını kaydeden Öymen, Kıbrıs Barış Harekatından sonra ASALA terörünün başladığını, bunun bitmesinden hemen sonra da PKK terörünün başladığını söyledi. Bütün bunların birer tesadüf olamayacağını ifade eden Öymen, terörün dış
bağlantıları konusunda gereken tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi.
Öymen, 1970'li yılların ortasında Atina'da ''Küçük Asya Halkları Kurtuluş Derneği'' kurulduğunu ve bütün teröristlerin buradan destek
aldığını bildirerek, terörist Abdullah Öcalan'ın Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu ile Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliğinde yakalanmasını
hatırlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''PKK'nın tankı, topu var...''
şeklindeki açıklamasını hatırlatan CHP'li Öymen, ''Demek ki sadece Yunanistan değil, başkaları da PKK'yı kullanarak Türkiye'ye karşı örtülü
bir savaş yürütüyor'' dedi.
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin geri kalmışlığının terörün nedeni olamayacağını savunan Onur Öymen, bir çok Batılı zengin ülkelerde terör
örgütlerinin ortaya çıktığını söyledi. Öymen, son yıllarda PKK ile terörle mücadelede zaaf gösterildiğini de öne sürdü.
CHP Bursa Milletvekili Öymen, eve dönüş yasası ve ABD ile yapıldığını öne sürdüğü bazı anlaşmaları da eleştirerek, ''Sayın Cemil Çiçek,
'tezkereyi dolapta saklamak için çıkarmadık' diyor. O zaman 2003'te çıkardığınız tezkere niye hala dolapta duruyor? Sınır ötesi harekatı biz
yapmıyoruz ama teröristler yapıyor... Hükümet, Türk Silahlı Kuvvetlerine siyasi direktif verdi mi? Duymadık...'' diye konuştu.
Öymen, CHP olarak milli birlik içinde üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduklarını da sözlerine ekledi.
-VATANDAŞLARIN TEPKİSİ-
AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam da gündemdışı konuşmasında, terör konusundaki görüşlerini açıkladı. Türkiye'de bütün
hükümetlerin terörle mücadelede sonuç verecek eylemlerde bulunduğunu anlatan Sarıçam, ''Bizim gibi köklü devlet ve askeri geleneği olan
ülkelerde terörle mücadelede kesin sonuç alınması zordur. Çünkü, işin içinde hainlik var, kalleşlik var'' diye konuştu.
Terörle mücadelede kararlılığın gösterilmesi için TBMM'den tezkere çıkarıldığını ve bu konuda Hükümete yetki verildiğini hatırlatan
Sarıçam, bu karardan sonra başlayan hain saldırıların yüreklerini dağladığını söyledi.
Sarıçam, teröre karşı sadece askeri tedbirlerle değil, ekonomik ve sosyal tedbirlerin de alındığını kaydederek, Hükümetin bu konuda da
gerekli adımları attığını söyledi. Terörün dış bağlantılarını hiçe sayarak, saldırıların sadece bir örgütün işi olduğunu düşünmenin doğru
olmayacağını ifade eden Sarıçam, devletin tepesinde sağlanan mutabakatla gerekli tedbirlerin alınacağını belirtti.
AK Parti'li Sarıçam, şöyle konuştu:
''İçimize düşen acı yüzünden öfke ve kinimizi göstermemiz normal. Fakat bu tepkimizi, toplumsal barışı bozmayacak oranda göstermemiz gerekiyor.
Terörün amacı da zaten kamuoyunun moralini bozarak devleti zayıflatmaktır. Teröre karşı tek bir anlayış ve tek bir yapı ile karşı durduğumuzu herkese göstermeliyiz. Bu millet, mayası sağlam bir millettir. Yüreğine ateş düştüğü halde duyarlılık ve hassasiyet göstermekten geri kalmamıştır. Terör amacına ulaşamamıştır. Terörün bizi getirmek istediği noktaya hem Hükümet, hem millet olarak gelmemeliyiz.''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, milletvekillerinin terör konusunda yaptığı gündemdışı konuşmalara, Hükümet adına yanıt verdi.
TBMM Genel Kurulunda, geçen hafta tezkerenin kabul edildiğini anımsatan Çiçek, destek veren bütün partilere teşekkür etti. ''O
gün mutabık kaldığımız konu şu; Önce milli bir meseleyi konuşuyoruz, ikincisi devlet sorununu konuşuyoruz. Bu belayla bugün karşılaşmış
değiliz, en az 25 yıllık geçmişi olan bir konuyu konuşuyoruz'' diyen Çiçek, tezkereye destek veren siyasi partilerin, devletin imkan ve
kabiliyetleri içinde milletten aldığı güç ve destekle, ''terör belasını ülkeden defetme'' konusunda çaba harcadıklarını söyledi.
-''LAF ATMA NOKTASINDA DEĞİLİZ''-
Cemil Çiçek, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'ın laf atması üzerine, ''Bugün burada laf atmak olmaz; laf atma noktasında değiliz'' dedi. Çiçek, şunları kaydetti:
''Benim de yüreğim yanıyor. Ben, yakınları hem ASALA hem de PKK tarafından şehit edilmiş birisiyim. Ben, bu acıyı her gün yaşayanlardan
birisiyim. Yüreğim yanarak konuşuyorum. Bu kürsüye yüzlerce defa çıktım, keşke çıkmasaydım, keşke böyle bir acıyı yaşamasaydım. Onun için lütfen sözlerimi, heyecanımı bu çerçevede değerlendirin.
Bizi eksik ya da yanlış bulabilirsiniz ama tezkereye destek veren partilerle hepimiz aynı saftayız. Ülkemizin birliği ve bütünlüğünden
yanayız. Gelin, meseleye böyle bakalım ve anlayalım. O nedenle cümlelerimde boşluk arayarak veya işin aslını, esasını öğrenmeden
birbirimizi suçlarsak, varmak istediğimiz noktaya varamayız. Tam tersi, başkalarının istediği zeminde bu konuyu tartışmış oluruz.''
-''KONU, MİLLİ BİR DEVLET MESELESİ''-
Başbakan Yardımcısı Çiçek, konunun milli bir devlet meselesi olduğuna işaret ederek, ''Bugüne kadar yeryüzünün gördüğü en kanlı terör örgütü, arkasında en çok dış destek olan bir örgütten bahsediyoruz'' dedi.
Bugüne kadar bu konuda çok başarılı noktalar bulunduğunu, ancak terörün, Türkiye'nin bulunduğu bölgenin ve dünyanın gündeminden kalkmadığını belirten Çiçek, şöyle devam etti:
''Onun için bir çok anlaşmalar yapılıyor, bir çok kuruluşlarda bu konu gündeme geliyor. Ama en çok samimiyetsizliğin olduğu bir konuyu da
konuşuyoruz. En çok alçaklığın ve ikiyüzlülüğün olduğu bir konuyu da konuşuyoruz. Yalnız burada değil, her mekanda Türkiye'nin çektiği
acıları, sıkıntıları; varsa bu manada ikiyüzlü davrananlar, onlara da uygun üslup içerisinde bunların hepsi söylenmiştir, söylenmeye devam
ediyor. Bir devlet mücadelesi olarak konu gündemimizde olduğuna göre, devletin ilgili birimleriyle bu iş götürülür. Elbette siyasi sorumluluk
bizdedir. Bunda hiç bir tereddüt yok.
Anayasadaki sınırlar ve ölçüler çerçevesinde Türkiye'de yapılan her icraatın sorumlusu Hükümettir. Biz bu sorumluluğun gereğini yapmaya,
gerekli bilgiyi vermeye hazırız. Ancak bazı konularda kamuoyunun doğru bilgi sahibi olması lazım.
Hepimiz bu menfur cinayetler, alçakça saldırılar karşısında birlik içerisindeyiz. Milletimizin tepkisi ve infiali haklıdır ve asildir.
Bizim arzumuz, bu infialin sadece bu sınırlar içerisinde kalması, başkalarını sevindirecek provokasyonlara itibar edilmemesidir. Daha
soğukkanlı, daha sağduyulu davranalım. Çünkü terörün varmak istediği şey, bu ülkede ayrıştırma meydana getirmek, toplumun kesimlerini karşı
karşıya getirmek, kamu düzenini bozmak, ülkemizin birliğine, dirliğine zarar vermek.''
TBMM Genel Kurulunda, milletvekillerinin terör konusunda yaptığı gündemdışı konuşmalara Hükümet adına yanıt veren Cemil Çiçek, muhalefet partilerinin, terör konusunda kapalı oturum yapılması talebinde bulunmaları halinde, buna destek vereceklerini söyledi.
Çiçek, İçtüzüğün 70. maddesine göre kapalı oturum yapılabileceğini ifade ederek, ''Şu pişmanlık yasaları nasıl çıkmış, nereden çıkmış... Çünkü biz bunları kamuoyu önünde bütün açıklığı ile konuşamıyoruz.
Konuştuğumuz konu yaptığımız mücadelenin özüne zarar veriyor'' diye konuştu.
Kendilerinden önceki bazı hükümetlerin pişmanlık yasası çıkardığını anımsatan Bakan Çiçek, ancak hiç bir hükümetin, hükümet programına pişmanlık yasası çıkartmak gibi bir madde koymadığını söyledi. Bakan Çiçek, pişmanlık yasasının çıkarılacak en zor yasalardan birisi olduğuna dikkati çekti.
Cemil Çiçek, ''Söylemesi kolay... Neden böyle bir yasayı o hükümetler, bizden önceki hükümetler de çıkarma lüzumunu duymuş. Ben açık olarak bir şey söylüyorum. Diyor ki; devlet ihtiyacı olarak gündeme gelmiş'' dedi.
-''HİÇ KİMSE TERÖRİST BAŞININ AFFINA İMZA ATAMAZ''-
CHP'li Canan Arıtman'ın laf atması üzerine de Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, ''Kimse Öcalan'ı affetmedi, af edemez'' diye konuştu.
Çiçek, CHP sıralarından laf atmaların devam etmesi üzerine, ''Ben devlet sorumluluğumu taşıdığım süre içerisinde ne bu kürsüden ne de başka bir kürsüden aksi bir şey söylemedim, yalan bir şey söylemedim. Devletimin, milletimin hilafına hiç bir kelime söylemedim. Hiç kimse de söyletemez.
Hiç kimse de terörist başının affına imza atamaz'' dedi.
''Gelin şu konuyu bir iç tüketim malzemesi olmaktan kurtarmak istiyorsak... Pişmanlık Yasası zaman zaman konuşuluyor; İçtüzüğün 70. maddesi imkan veriyor. Bir kapalı oturum yapalım...'' sözlerine muhalefetin, ''Kapalı oturumu siz yapın'' şeklinde laf atması üzerine Bakan Çiçek, ''Siz de isteyin canım. Siz gündeme getirin. Sizin de yetkiniz var. Bu sorumluluğu niye siz üzerinize almak istemiyorsunuz? Ben bu işin nasıl olduğunu biliyorum. Bilmek isteyen sizsiniz. O zaman getirin 70. maddeyi kullanın, size bu bilgileri verelim. Ama siz niye getirmiyorsunuz? Sayınız yetmiyorsa destek verelim. Halbuki, bunun için 20 milletvekili yeter'' diye konuştu.
Cemil Çiçek, şöyle devam etti:
''Kapalı oturum isteyin ne var bunda? Niye istemiyorsunuz? Bu bilgiyi verelim. Bu ihtiyacın nereden geldiğini, kimin istediğini, neden istediğini, açıkça ortaya koyalım ondan sonra diyelim ki; 'Evet siyasi sorumluluk bana ait olsa bile, benden önceki Hükümetlere ait olsa bile konunun nasıl gündeme geldiğini çok açık olarak ortaya koyalım' Aksi halde biz bunları böyle tartışmaya devam ederiz. Çünkü taşıdığım sorumluluk, bu kürsüden bu formatta bu şekliyle bazı gerçekleri açıkça söylemeye imkan vermez. Çünkü yürüttüğümüz davanın özüne zarar veriyor.
Devlet açısından verebileceği bir takım sıkıntılar ve zorluklar var.
Bunları paylaşmak adına... Paylaşacaksak ben bu bilgileri vereceğim. Ben saklamıyorum. Demek istiyoruz ki; 'Böylesine acı bir günde eğer bu konular, konuştuğumuz konunun sonuçlarına tesir edecekse, daha köklü tedbirlerin alınmasına imkan verecekse, birbirimizi anlamaya imkan verecekse, birliğimizin beraberliğimizin daha kuvvetlenmesine imkan verecekse gelin bu konuyu konuşalım.''
Cemil Çiçek, terör konusunda bugüne kadar uygulanan politikaların devlet politikası olduğunu belirterek, ''Başka bir hükümet gelse, bu politikalara yenilerini ekleyecektir, güncelleştirecektir ama ana istikameti, ana aksları değişmeyecektir. Onun için biz de her olay vuku bulduğunda, devletin, ister genelkurmay ister milli istihbarat, ister jandarma, emniyet veya başkaca birimlerinden dışişlerinden bir araya geliyoruz. Eldeki bilgiler, olayın mahiyetine, varmak istediği noktaya, alınan tedbirlerde nerede eksiklik, sıkıntı, zafiyet var... Bundan sonra alınan tedbirlerin... Dün aldığınız tedbir bugün yetmiyor, bugün aldığımız da yarın yetmeyecek'' dedi.
-''O NOKTADA HÜKÜMETİN KARARSIZLIĞI YOK''-
Bakan Çiçek, geçen pazar günü 4 toplantı yaptıklarını anımsatarak, olayların o toplantılarda ayrıntılarıyla konuşulduğunu söyledi.
''Verdiğiniz tezkerenin kullanımı dahil, hududu, şümulü, zamanı... dün alınmış, geçtiğimiz günlerde alınmış, dün aldığımız, yarın, öbür gün ve daha sonra alacağımız tedbirler konusunda devletin kurumları arasında tam bir mutabakat vardır'' diyen Çiçek, şunları söyledi:
''Tezkereyi verdiniz. Ama bu tezkereyi kullanacak devletin güvenlik birimleridir. Bunun zamanını, şümulünü, hududunu elbette siyasi hedef olarak biz koyacağız, zamanlaması kendilerine ait. Bunların hepsinde bir mutabakatımız var. Ama şimdi bunu her yerde aleni, açık söyleme imkanımız yok. Söylediğiniz takdirde bu tedbir bir tedbir olmaktan çıkar.
Ama devletin sorumluluk taşıyan, canını ortaya koyarak ister Kuzey Irak'ta ister doğu, güneydoğu Anadolu da ya da ülkenin herhangi bir yerinde mücadele veren güvenlik birimlerimiz bana, 'Şu gün, şu tarih, şu saatte bu işi yapmam gerekiyor' diyorsa bize düşen, işin icabı neyi gerektiriyorsa, o noktadaki kararı vermektir. O noktada ne benim hükümetimin kararsızlığı olur ne geçmişte ne de bundan sonraki hükümette.
Verdiğiniz tezkere dahil, alınan ve alınacak tedbirler konusunda devletin kurumları arasında zerre kadar fikir, düşünce ayrılığı yoktur.
Geri kalanın zamanlaması, bu sorumluluğu en üst düzeyde hayatını ortaya koyarak sürdürecek olan kurumlarımızın, 'şu tarih, şu zaman, şu büyüklükte' demesine bağlı.''
-BAŞBAKANIN İNGİLTERE'YE GİTMESİ-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İngiltere'de olduğunu, bazı bakanların ise Kuveyt'te ve Irak'ta bulunduğunu anımsatarak, pazar günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında yaptıkları toplantıda, Erdoğan'ın gidip
gitmemesinin tartışıldığını, ancak orada yapılan değerlendirmeler sonucunda gitmesine karar verildiğini söyledi.
Irak'ın BM üyesi bir Arap ülkesi olduğunu hatırlatan Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Elbette sizin yaptığınız bir tasarrufu, yarın fitne fesadı bol bir coğrafyada, 'Bu Araplara karşıdır, vesairedir' deyip, sizin tarihi geçmişinizle birleştirerek, şu veya bu istikamette istismar etme imkanları vardır. Biz bunları devletin bilgisi içerisinde oturup konuştuktan sonra vardığımız karar şudur ki Sayın Başbakanın İngiltere'ye günü birlik gidip gelmesi, arkadaşlarımızın Kuveyt'teki toplantıya katılması ve dışişleri bakanımızın Arap ülkelerine, İslam ülkelerine gidip Türkiye'nin en haklı davasını anlayıp, yarın konu başka bir zeminde gündeme geldiğinde destek istemesi, 'Şimdiden bilgilenin' demesi...
Bunların hiçbirisi verilmiş olan karardan vazgeçme anlamında değildir.
Vardığımız kararın, devletin ilgili birimleriyle varmış olduğumuz mutabakattan vazgeçme anlamında değildir. Ancak mümkünse bilgilendirmek ve en haklı olduğumuz bir davada olabildiğince geniş bir devletler topluluğunu bu politikanın arkasına almak terörle mücadelede önemli bir adımdır.''
-CHP'Lİ ELEKDAĞ'IN TEKLİFİ-
Bakan Çiçek, devletin elindeki imkan ve bilgileri değerlendirerek en doğru olanı yapmaya çalıştığını ifade ederek, CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ'ın, bu konuda bir platform oluşturulması konusundaki teklifine olumlu baktıklarını söylediklerini belirtti.
''En iyi biz biliyoruz, diğer bilgilerin hepsi yanlıştır'' demediklerini vurgulayan Çiçek, muhalefet partilerinin bu konudaki katkısını almaya hazır olduklarını sözlerine ekledi.
