2006-03-02 - 18:10
Şemdinli olaylarına ilişkin alt komisyon raporu ile Malatya Çocuk Yuvası ve Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bulunan toplu mezara ilişkin raporların ele alındığı komisyon toplantısında Şemdinli olaylarıyla ilgili olarak bölgedeki güvenlik sorunu ile sosyal, ekonomik ve kültürel sorunlara dikkat çekilirken Malatya Çocuk Yuvası ile ilgili raporda nitelikli personel sayısının artırılması önerildi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun Şemdinli raporunda, güvenlik güçlerinin, ''itirafçı'' adı altında bazı kişileri istihbarat dışında başka işlerde de kullanılmasının yanlışlığı dile getirildi.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış başkanlığında toplanan Komisyon, bugünkü toplantısında, Şemdinli olaylarına ilişkin alt komisyon raporu ile Malatya Çocuk Yuvası ve Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bulunan toplu mezara ilişkin raporları ele aldı.
RAPOR'DA İSİM TARTIŞMASI
Alınan bilgiye göre, toplantıda, Şemdinli raporunda Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın adının yer alıp almaması tartışıldı.
Komisyon Başkanı Elkatmış, Orgeneral Büyükanıt'ın isminin yer almadığı raporu savunarak, AK Parti Adıyaman Milletvekili, Komisyon Başkanvekili Faruk Ünsal'ın açıklamalarını doğru bulmadığını, açıklamaların incitici olduğunu söyledi.
Komisyon'un bazı AK Parti'li üyeleri, ''kamu görevlilerinin, yargıya müdahale edecek şekilde söz ve davranışlar ile açıklama yapmaktan kaçınmaları'' yönündeki ifadenin Şemdinli raporunda yer alması için önerge verdi.
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, ''En büyük kamu görevlisi Başbakan. Başbakan 10 gün önce, türban kararını veren Danıştay'ın yargıçlarına 'efendiler' demedi mi?'' dedi.
CHP'li üyeler, daha sonra, AK Parti'li üyelere, ''Bu sizin sorununuz, kendi aranızda çözün. 'Raporda yer alsın ya da almasın' demeyiz'' diyerek, toplantı salonundan çıktı.
CHP'li üyelerin tekrar içeri girmesiyle oylanan önergeye 5 üye olumlu oy verdi, ancak karar yeter sayısı olan 7'nin altında kaldığı için kabul edilmedi.
Daha sonra yapılan oylamada, Malatya ve Kulp raporları oybirliğiyle, Şemdinli raporu ise oyçokluğuyla benimsendi.
RAPOR
Şemdinli raporunda, bölge halkının, olayları ''Astsubay Ali Kaya ve Astsubay Özcan İldeniz ile itirafçı diye anılan Veysel Ateş'in yaptığına inandığı'' kaydedildi.
Raporda, olayda suçlanan astsubaylar ile kamu görevlilerinin ise ''olayları terör örgütü PKK'nın çıkarttığını, Sefer Yılmaz'ın kitabevinin bombalanmasının, PKK ve onun milisleri arasındaki rant kavgasının bir yansıması olabileceğini'' söyledikleri ifade edildi.
Raporda, olaylara ilişkin olarak TBMM Araştırma Komisyonu kurulması nedeniyle ''İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun bu konudaki görevinin sona erdiği kanısında olunduğu'' da bildirildi.
Olayın mutlaka aydınlatılması ve çözülmesi gerektiği; Komisyon'un da olayın sonuna kadar takipçisi olacağı vurgulandı.
''KÖY BOŞALTMALAR HATA OLDU''
Raporda, şu görüşlere yer verildi:
''İster güvenlik, isterse terörist saldırılar nedeniyle olsun, köy boşaltmalar büyük bir hata olmuştur. Zira yüzbinlerce insan köylerinden bağ, bahçe ve tarlalarını bırakarak şehir merkezlerine göç etmişlerdir. Bu insanların çok büyük bir kısmının hiçbir işi ve geliri olmadığı için sıkıntı içinde yaşamlarını devam ettirmektedirler. Hatta bu köy boşaltmalardan dolayı da Türkiye aleyhine AİHM'de bir çok tazminat davaları açılmış ve yüklü miktarlarda tazminatlar ödemekle karşı karşıya kalınmıştır.
Terör örgütleri ve bölücüler bu insanları istismar ederek, devlet aleyhinde yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Hükümetimiz, köye dönüş projesi ile bu vatandaşlarımızın köylerine dönmelerini teşvik etmekte ise de bu projenin daha fazla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.''
Raporda, koruculuk sisteminin yanlış olduğuna dikkat çekilerek, bazı köy korucularının teröristlere yardım ettiklerinin görüldüğü savunuldu.
''VALİ VE KAYMAKAMLARIN ETKİLERİ YOK''
Bölgedeki olayların sadece güvenlik sorunu olarak görülmemesi gerektiği ifade edilen raporda, sosyal, ekonomik ve kültürel politikalarla desteklenmeyen yalın güvenlik politikalarının, olayları önlemekte yetersiz kalmaya mahkum olduğu belirtildi.
Raporda, bölgede güvenlik konusunda koordinasyon eksikliği olduğu, sivil otorite ve askeri otorite ile asker ve polis koordinasyonunun yetersiz olduğu bildirildi. Vali ve kaymakamların, asker ve jandarma üzerinde etkileri ve kontrol yetkilerinin bulunmadığı iddia edilen raporda, ''Vali ve kaymakamlar, güvenlik konusunda adeta devre dışındadır. Bu durum zafiyet doğurmaktadır'' denildi.
Bölgenin, kamu görevlilerinin görevlendirilmelerinde sürgün yeri olarak görülmemesi, sınır güvenliğinin sıkı kontrol altına alınması ve kaçakçılıkla etkin mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.
Raporda, ''Güvenlik güçlerimizin, itirafçı adı altında bazı kişileri istihbarat dışında başka işlerde de kullanması yanlıştır'' denildi.
YARGIYA MÜDAHALE...
Taslak raporda Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın ismi yer alırken, nihai raporda ''bir kuvvet komutanı'' olarak değiştirildi.
Taslak rapordaki, ''(Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Ali Kaya'yı tanıdığı ve suç işleyeceğini zannetmediği) yönünde basına demeç vermesi talihsizliktir. Büyükanıt, her ne kadar konuşmasının devamında, 'mezkur kişi suça karışmışsa sahip çıkmayacağını' belirtse de bu yönde basına demeç, yargıya müdahale olarak algılanabilir'' ifadesi, nihai raporda, tanık beyanlarına dayandırılarak şöyle yer aldı:
''...Ayrıca bir kuvvet komutanının, Astsubay Başçavuş Ali Kaya'yı tanıdığını söylemesi, kendisine sahip çıkıldığı ve bu olayın örtbas edileceği intibaını verdiği ve kuşkularını artırdığı
inancındadırlar.''
MALATYA ÇOCUK YUVASI RAPORU
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nca, Malatya Çocuk Yuvası'ndaki olayların ardından hazırlanan raporda, çocukların öncelikli olarak ailelerinin yanında kalmalarına yönelik projelere öncelik verilmesi ve yurtlarda çalışacak nitelikli personel sayısının artırılması önerildi.
Raporda, olaydan sonra görevden alınan Malatya Sosyal Hizmetler İl Müdürü Yakup Güler ile Yuva Müdürü Niyazi Yıldız'ın, yetersiz oldukları ve partizan nedenlerle görevlerine atandıkları iddialarının incelendiği belirtildi.
Güler ve Yıldız'ın, yıllarca öğretmen ve idareci olarak görev yaptıkları, sicillerinde ceza almadıklarının görüldüğü kaydedilen raporda, her iki müdür hakkındaki bu iddiaların doğru olmadığı ifade edildi.
Malatya Çocuk Yuvası'nın fiziki mekan ve personel açısından yetersizliğine işaret edilen raporda, ''Özellikle müdür yardımcısı, psikolog yoktur. Hizmet alımı şeklinde istihdam edilen geçici personel niteliksizdir. Bakıcı anne olarak görevlendirilen kişiler, ilkokul mezunudur, sadece okur-yazardır. Halbuki bu çocukların özel bir bakıma ve özene ihtiyaçları vardır. Bu da ancak yeterli ve nitelikli personelle sağlanabilir'' denildi.
Raporda, çocuk yuvalarının kapasitesinin 8 bin 736 iken, 9 bin 935 çocuk barındırıldığı; yetiştirme yurtlarının kapasitesinin ise 8 bin 853 olmasına rağmen, 10 bin 242 kişinin kaldığı vurgulandı.
''NİTELİKLİ PERSONEL ALINMALI''
Raporda şu tespit ve önerilerde bulunuldu: ''Çocuk yurtları, yuvaları, rehabilitasyon merkezlerinin sayısı artırılmalı. Fiziki şartları yetersiz olan bu kurumlar, yeterli hale getirilmeli. Çocukların öncelikle ailelerinin yanında kalmaları veya aile ortamında kalmaları projelerine öncelik verilmeli.
Bu kurumlardaki personel, sayısal ve nitelik olarak yeterli hale getirilmeli. Hizmet alımı şeklindeki personel istihdamında, nitelikli personel alınmalı. Uzman personelin yapacağı hizmetler, niteliksiz personele yaptırılmamalı. Personelin çalışma şartları ve saatleri, insan haklarına uygun olarak düzenlenmeli.
Denetimler daha ciddi ve sistemli olarak yapılmalı, sosyal aktiviteler artırılmalı. Halkın ve sivil toplum örgütlerinin bu kurumlara, daha fazla maddi, manevi katkıda bulunması için çalışılmalı. Bu kurumların bozulan imajları düzeltilmeli.''
Toplantıda komisyonun, Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Alaca Köyü Kepir bölgesinde bulunan toplu mezarlara ilişkin hazırladığı rapor da görüşüldü.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış başkanlığında toplanan Komisyon, bugünkü toplantısında, Şemdinli olaylarına ilişkin alt komisyon raporu ile Malatya Çocuk Yuvası ve Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bulunan toplu mezara ilişkin raporları ele aldı.
RAPOR'DA İSİM TARTIŞMASI
Alınan bilgiye göre, toplantıda, Şemdinli raporunda Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın adının yer alıp almaması tartışıldı.
Komisyon Başkanı Elkatmış, Orgeneral Büyükanıt'ın isminin yer almadığı raporu savunarak, AK Parti Adıyaman Milletvekili, Komisyon Başkanvekili Faruk Ünsal'ın açıklamalarını doğru bulmadığını, açıklamaların incitici olduğunu söyledi.
Komisyon'un bazı AK Parti'li üyeleri, ''kamu görevlilerinin, yargıya müdahale edecek şekilde söz ve davranışlar ile açıklama yapmaktan kaçınmaları'' yönündeki ifadenin Şemdinli raporunda yer alması için önerge verdi.
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, ''En büyük kamu görevlisi Başbakan. Başbakan 10 gün önce, türban kararını veren Danıştay'ın yargıçlarına 'efendiler' demedi mi?'' dedi.
CHP'li üyeler, daha sonra, AK Parti'li üyelere, ''Bu sizin sorununuz, kendi aranızda çözün. 'Raporda yer alsın ya da almasın' demeyiz'' diyerek, toplantı salonundan çıktı.
CHP'li üyelerin tekrar içeri girmesiyle oylanan önergeye 5 üye olumlu oy verdi, ancak karar yeter sayısı olan 7'nin altında kaldığı için kabul edilmedi.
Daha sonra yapılan oylamada, Malatya ve Kulp raporları oybirliğiyle, Şemdinli raporu ise oyçokluğuyla benimsendi.
RAPOR
Şemdinli raporunda, bölge halkının, olayları ''Astsubay Ali Kaya ve Astsubay Özcan İldeniz ile itirafçı diye anılan Veysel Ateş'in yaptığına inandığı'' kaydedildi.
Raporda, olayda suçlanan astsubaylar ile kamu görevlilerinin ise ''olayları terör örgütü PKK'nın çıkarttığını, Sefer Yılmaz'ın kitabevinin bombalanmasının, PKK ve onun milisleri arasındaki rant kavgasının bir yansıması olabileceğini'' söyledikleri ifade edildi.
Raporda, olaylara ilişkin olarak TBMM Araştırma Komisyonu kurulması nedeniyle ''İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun bu konudaki görevinin sona erdiği kanısında olunduğu'' da bildirildi.
Olayın mutlaka aydınlatılması ve çözülmesi gerektiği; Komisyon'un da olayın sonuna kadar takipçisi olacağı vurgulandı.
''KÖY BOŞALTMALAR HATA OLDU''
Raporda, şu görüşlere yer verildi:
''İster güvenlik, isterse terörist saldırılar nedeniyle olsun, köy boşaltmalar büyük bir hata olmuştur. Zira yüzbinlerce insan köylerinden bağ, bahçe ve tarlalarını bırakarak şehir merkezlerine göç etmişlerdir. Bu insanların çok büyük bir kısmının hiçbir işi ve geliri olmadığı için sıkıntı içinde yaşamlarını devam ettirmektedirler. Hatta bu köy boşaltmalardan dolayı da Türkiye aleyhine AİHM'de bir çok tazminat davaları açılmış ve yüklü miktarlarda tazminatlar ödemekle karşı karşıya kalınmıştır.
Terör örgütleri ve bölücüler bu insanları istismar ederek, devlet aleyhinde yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Hükümetimiz, köye dönüş projesi ile bu vatandaşlarımızın köylerine dönmelerini teşvik etmekte ise de bu projenin daha fazla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.''
Raporda, koruculuk sisteminin yanlış olduğuna dikkat çekilerek, bazı köy korucularının teröristlere yardım ettiklerinin görüldüğü savunuldu.
''VALİ VE KAYMAKAMLARIN ETKİLERİ YOK''
Bölgedeki olayların sadece güvenlik sorunu olarak görülmemesi gerektiği ifade edilen raporda, sosyal, ekonomik ve kültürel politikalarla desteklenmeyen yalın güvenlik politikalarının, olayları önlemekte yetersiz kalmaya mahkum olduğu belirtildi.
Raporda, bölgede güvenlik konusunda koordinasyon eksikliği olduğu, sivil otorite ve askeri otorite ile asker ve polis koordinasyonunun yetersiz olduğu bildirildi. Vali ve kaymakamların, asker ve jandarma üzerinde etkileri ve kontrol yetkilerinin bulunmadığı iddia edilen raporda, ''Vali ve kaymakamlar, güvenlik konusunda adeta devre dışındadır. Bu durum zafiyet doğurmaktadır'' denildi.
Bölgenin, kamu görevlilerinin görevlendirilmelerinde sürgün yeri olarak görülmemesi, sınır güvenliğinin sıkı kontrol altına alınması ve kaçakçılıkla etkin mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.
Raporda, ''Güvenlik güçlerimizin, itirafçı adı altında bazı kişileri istihbarat dışında başka işlerde de kullanması yanlıştır'' denildi.
YARGIYA MÜDAHALE...
Taslak raporda Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın ismi yer alırken, nihai raporda ''bir kuvvet komutanı'' olarak değiştirildi.
Taslak rapordaki, ''(Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Ali Kaya'yı tanıdığı ve suç işleyeceğini zannetmediği) yönünde basına demeç vermesi talihsizliktir. Büyükanıt, her ne kadar konuşmasının devamında, 'mezkur kişi suça karışmışsa sahip çıkmayacağını' belirtse de bu yönde basına demeç, yargıya müdahale olarak algılanabilir'' ifadesi, nihai raporda, tanık beyanlarına dayandırılarak şöyle yer aldı:
''...Ayrıca bir kuvvet komutanının, Astsubay Başçavuş Ali Kaya'yı tanıdığını söylemesi, kendisine sahip çıkıldığı ve bu olayın örtbas edileceği intibaını verdiği ve kuşkularını artırdığı
inancındadırlar.''
MALATYA ÇOCUK YUVASI RAPORU
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nca, Malatya Çocuk Yuvası'ndaki olayların ardından hazırlanan raporda, çocukların öncelikli olarak ailelerinin yanında kalmalarına yönelik projelere öncelik verilmesi ve yurtlarda çalışacak nitelikli personel sayısının artırılması önerildi.
Raporda, olaydan sonra görevden alınan Malatya Sosyal Hizmetler İl Müdürü Yakup Güler ile Yuva Müdürü Niyazi Yıldız'ın, yetersiz oldukları ve partizan nedenlerle görevlerine atandıkları iddialarının incelendiği belirtildi.
Güler ve Yıldız'ın, yıllarca öğretmen ve idareci olarak görev yaptıkları, sicillerinde ceza almadıklarının görüldüğü kaydedilen raporda, her iki müdür hakkındaki bu iddiaların doğru olmadığı ifade edildi.
Malatya Çocuk Yuvası'nın fiziki mekan ve personel açısından yetersizliğine işaret edilen raporda, ''Özellikle müdür yardımcısı, psikolog yoktur. Hizmet alımı şeklinde istihdam edilen geçici personel niteliksizdir. Bakıcı anne olarak görevlendirilen kişiler, ilkokul mezunudur, sadece okur-yazardır. Halbuki bu çocukların özel bir bakıma ve özene ihtiyaçları vardır. Bu da ancak yeterli ve nitelikli personelle sağlanabilir'' denildi.
Raporda, çocuk yuvalarının kapasitesinin 8 bin 736 iken, 9 bin 935 çocuk barındırıldığı; yetiştirme yurtlarının kapasitesinin ise 8 bin 853 olmasına rağmen, 10 bin 242 kişinin kaldığı vurgulandı.
''NİTELİKLİ PERSONEL ALINMALI''
Raporda şu tespit ve önerilerde bulunuldu: ''Çocuk yurtları, yuvaları, rehabilitasyon merkezlerinin sayısı artırılmalı. Fiziki şartları yetersiz olan bu kurumlar, yeterli hale getirilmeli. Çocukların öncelikle ailelerinin yanında kalmaları veya aile ortamında kalmaları projelerine öncelik verilmeli.
Bu kurumlardaki personel, sayısal ve nitelik olarak yeterli hale getirilmeli. Hizmet alımı şeklindeki personel istihdamında, nitelikli personel alınmalı. Uzman personelin yapacağı hizmetler, niteliksiz personele yaptırılmamalı. Personelin çalışma şartları ve saatleri, insan haklarına uygun olarak düzenlenmeli.
Denetimler daha ciddi ve sistemli olarak yapılmalı, sosyal aktiviteler artırılmalı. Halkın ve sivil toplum örgütlerinin bu kurumlara, daha fazla maddi, manevi katkıda bulunması için çalışılmalı. Bu kurumların bozulan imajları düzeltilmeli.''
Toplantıda komisyonun, Diyarbakır'ın Kulp ilçesi Alaca Köyü Kepir bölgesinde bulunan toplu mezarlara ilişkin hazırladığı rapor da görüşüldü.
