2006-09-25 - 16:05
Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nın çekincelerinin kaldırılarak onaylanması konusunda destek isteyen Emek Platformu temsilcilerini kabul eden CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı'nın çekincelerinin kaldırılarak onaylanması konusunda destek isteyen Emek Platformu temsilcilerini kabul etti. Görüşmeye katılan gazetecilerin çeşitli sorularını yanıtlayan Koç, bir soru üzerine, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'nin, ''terör örgütü PKK'yı, saldırılarını durdurmaları yönünde ikna ettikleri ve birkaç gün içinde ateşkes ilan edileceğine'' ilişkin açıklamasını değerlendiren Koç, Türkiye'nin, terörle mücadelesini özel bir temsilciyle yapmaktan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Hükümetin, ülke güvenliğini sağlamak için terör örgütüne karşı özel temsilciler aracılığıyla mücadele aşamasına geldiğini ifade eden Koç, şöyle devam etti:
''Terörle mücadelede, özel temsilciler arasında yapılan görüşmelerin, bir takım siyasi muhataplar yaratma yoluna gittiğini üzülerek görüyoruz. Bunlar, daha önce yaptığımız tespitler doğrultusunda gelişiyor. Hükümetin mutlaka karar vermesi gerekiyor.
Bu sorun, Türkiye'nin kendi güçleriyle, kendi içindeki yapılanmasıyla, kendisinin doğrudan üstleneceği bir görev olarak ele alınmalıdır. Aracılarla, özel temsilcilerle koordinatörlerle bu işi başka mercilere başka noktalara havale etme yoluna gidilirse, işte böyle ileriye dönük aracı talepleriyle karşılaşırsınız.''
Türkiye'nin, özel temsilciyle terörle mücadele etme kavramından bir an önce vazgeçmesi gerektiğine dikkati çeken Koç, ''Aksi halde Türkiye, karşısındaki siyasi projeyi, kendi önüne muhatap haline getirecek süreci kendisi seyretmiş, kendisi hazırlamış, kendisi onaylamış olacak'' dedi.
KOÇ: "ÇÖZÜM DEMOKRASİDE"
Haluk Koç, bir gazetecinin, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, ''İrticai tehdit kaygı verici boyutta'' sözünü anımsatarak, bunun Hükümete bir uyarı olup olmadığına ilişkin sorusunu cevaplandırdı. Demokratik sivil siyaset süreci içinde yerini alan bir ana muhalefet partisi olarak soruya cevap verdiğini belirten Koç, ''Biz tespitlerimizi, bulunduğumuz noktada, görevimiz çerçevesinde sürekli olarak yapıyoruz. Tespitlerimizin
doğruluğunu görerek devam ediyoruz. Çözümün demokrasi içinde sahnede olacağını bir kere daha ifade ediyoruz'' dedi.
İşci sendikaları ve konfederasyonların birlikte hareket ederek, ortak talepler doğrultusunda kendilerini ziyaret etmelerinden mutluluk duyduğunu belirtti. Uluslararası bir sözleşmenin, TBMM Genel Kurulu'nda önerge verilerek değiştirilmesinin imkanı olmadığını belirten Koç, söz konusu uluslararası protokole katılacak ülkelerin parlamentolarında, bu sözleşmelerin onaylandığını bildirdi.
Örgütlenme hakkının, tüm siyasi partilerin programında yer aldığını kaydeden Koç, ''İktidara gelen partiler, bu programlarını görmezden geliyor. Önümüzdeki dönemin olmazsa olmazı, grevli toplu sözleşme hakkının tanınmış olmasıdır'' dedi.
Avrupa Sosyal Şartı'nın kamuoyuna teknik bir konu olarak anlatıldığını belirten Koç, ''Avrupa Sosyal Şartı, çekincelerle dolu. Bu çekinceyi koyarken,
Türkiye nereden çekiniyor. Hep sorarız; Türkiye gerçekten bağımsız bir ülke midir? Türkiye yöneten bir ülke midir? Yoksa Başbakan'ın 'Güdülen Hükümet değiliz' sözünü, bu uygulamalar tekzip etmektedir. Maalesef Sayın Başbakan, bir kez daha üzülerek söylüyoruz ki siz, güdülen bir hükümetin, güdülen bir başbakanı konumuna düşüyorsunuz'' dedi.
Hükümetin, ülke güvenliğini sağlamak için terör örgütüne karşı özel temsilciler aracılığıyla mücadele aşamasına geldiğini ifade eden Koç, şöyle devam etti:
''Terörle mücadelede, özel temsilciler arasında yapılan görüşmelerin, bir takım siyasi muhataplar yaratma yoluna gittiğini üzülerek görüyoruz. Bunlar, daha önce yaptığımız tespitler doğrultusunda gelişiyor. Hükümetin mutlaka karar vermesi gerekiyor.
Bu sorun, Türkiye'nin kendi güçleriyle, kendi içindeki yapılanmasıyla, kendisinin doğrudan üstleneceği bir görev olarak ele alınmalıdır. Aracılarla, özel temsilcilerle koordinatörlerle bu işi başka mercilere başka noktalara havale etme yoluna gidilirse, işte böyle ileriye dönük aracı talepleriyle karşılaşırsınız.''
Türkiye'nin, özel temsilciyle terörle mücadele etme kavramından bir an önce vazgeçmesi gerektiğine dikkati çeken Koç, ''Aksi halde Türkiye, karşısındaki siyasi projeyi, kendi önüne muhatap haline getirecek süreci kendisi seyretmiş, kendisi hazırlamış, kendisi onaylamış olacak'' dedi.
KOÇ: "ÇÖZÜM DEMOKRASİDE"
Haluk Koç, bir gazetecinin, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, ''İrticai tehdit kaygı verici boyutta'' sözünü anımsatarak, bunun Hükümete bir uyarı olup olmadığına ilişkin sorusunu cevaplandırdı. Demokratik sivil siyaset süreci içinde yerini alan bir ana muhalefet partisi olarak soruya cevap verdiğini belirten Koç, ''Biz tespitlerimizi, bulunduğumuz noktada, görevimiz çerçevesinde sürekli olarak yapıyoruz. Tespitlerimizin
doğruluğunu görerek devam ediyoruz. Çözümün demokrasi içinde sahnede olacağını bir kere daha ifade ediyoruz'' dedi.
İşci sendikaları ve konfederasyonların birlikte hareket ederek, ortak talepler doğrultusunda kendilerini ziyaret etmelerinden mutluluk duyduğunu belirtti. Uluslararası bir sözleşmenin, TBMM Genel Kurulu'nda önerge verilerek değiştirilmesinin imkanı olmadığını belirten Koç, söz konusu uluslararası protokole katılacak ülkelerin parlamentolarında, bu sözleşmelerin onaylandığını bildirdi.
Örgütlenme hakkının, tüm siyasi partilerin programında yer aldığını kaydeden Koç, ''İktidara gelen partiler, bu programlarını görmezden geliyor. Önümüzdeki dönemin olmazsa olmazı, grevli toplu sözleşme hakkının tanınmış olmasıdır'' dedi.
Avrupa Sosyal Şartı'nın kamuoyuna teknik bir konu olarak anlatıldığını belirten Koç, ''Avrupa Sosyal Şartı, çekincelerle dolu. Bu çekinceyi koyarken,
Türkiye nereden çekiniyor. Hep sorarız; Türkiye gerçekten bağımsız bir ülke midir? Türkiye yöneten bir ülke midir? Yoksa Başbakan'ın 'Güdülen Hükümet değiliz' sözünü, bu uygulamalar tekzip etmektedir. Maalesef Sayın Başbakan, bir kez daha üzülerek söylüyoruz ki siz, güdülen bir hükümetin, güdülen bir başbakanı konumuna düşüyorsunuz'' dedi.
