2008-07-08 - 18:31
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Türkiye aleyhine açtığı davada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), ''adil yargılanma hakkının engellendiği ve hak ihlali yapıldığı'' gerekçesiyle kendisini haklı bulmasını, ''Parlamentonun, özgür şekilde iradesini ortaya koymadığını gösteren bir karar'' diye değerlendirdi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Türkiye
aleyhine açtığı davada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), ''adil
yargılanma hakkının engellendiği ve hak ihlali yapıldığı'' gerekçesiyle
kendisini haklı bulmasını, ''Parlamentonun, özgür şekilde iradesini
ortaya koymadığını gösteren bir karar'' diye değerlendirdi.
Kart, kararın ardından TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AİHM'in, sadece hükümetlerin işlem ve eylemlerini denetlediğini, kural
olarak parlamentoların işlemlerini denetlemediğini anımsatan Kart,
''Biz, 'Her ne kadar şeklen bir parlamento işlemiyse de aslında,
doğrudan hükümet kaynaklı talep ve talimat üzerine tesis edilen, bir
yürütme organı işlemidir' dedik. AİHM, bunu kabul etmiş oluyor. Çok
önemli'' dedi.
Kart, kararı, ''parlamentonun özgür bir şekilde iradesini ortaya
koymadığını gösteren bir karar'' diye nitelendirerek, bunun
Parlamentonun, Hükümetin tahakkümünde olduğunu, otomatik olarak, bir
refleksle Hükümetin talep ve talimatları doğrultusunda işlem tesis
ettiğini gösterdiğini savundu.
-''BU KARAR UYGULANIR''-
''Bu dava dinlenmez, dinlenmesi mümkün değil'' diyenlerin, şimdi de ''bu
karar uygulanmaz'' demeye başladığını ifade eden Kart, ''Bence bu karar
uygulanır'' dedi.
Kart, AİHM'in kararlarının, Türk yargısının verdiği kararlar gibi
uygulanma zorunluluğu bulunduğuna işaret ederek, bu konuda, TBMM
Anayasa-Adalet Karma Komisyonuna, ''Bu kararı uygulayın'' şeklinde
başvuruda bulunacağını belirtti.
Hükümeti, ''Bu konudaki politikalarınızı AİHM'in kararına uygun şekilde
gözden geçirin'' şeklinde uyaracağını ifade eden Kart, kararın
uygulamaması halinde, demokrasi anlayışı ve hukuk tanımazlığın bütün
çıplaklığıyla tescillenmiş olacağını ileri sürdü.
Kart, dokunulmazlıklarla ilgili olarak TBMM'nin 22. Dönemi'nde,
kendisiyle ilgili iki dosya hakkında, ''kovuşturmanın ertelenmesine''
dair karara karşı yaptığı itirazın, TBMM Genel Kurulu'nda
reddedilmesinin ardından, 8 Şubat 2005 tarihinde AİHM'e Türkiye aleyhine
dava açmıştı.
aleyhine açtığı davada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), ''adil
yargılanma hakkının engellendiği ve hak ihlali yapıldığı'' gerekçesiyle
kendisini haklı bulmasını, ''Parlamentonun, özgür şekilde iradesini
ortaya koymadığını gösteren bir karar'' diye değerlendirdi.
Kart, kararın ardından TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı.
AİHM'in, sadece hükümetlerin işlem ve eylemlerini denetlediğini, kural
olarak parlamentoların işlemlerini denetlemediğini anımsatan Kart,
''Biz, 'Her ne kadar şeklen bir parlamento işlemiyse de aslında,
doğrudan hükümet kaynaklı talep ve talimat üzerine tesis edilen, bir
yürütme organı işlemidir' dedik. AİHM, bunu kabul etmiş oluyor. Çok
önemli'' dedi.
Kart, kararı, ''parlamentonun özgür bir şekilde iradesini ortaya
koymadığını gösteren bir karar'' diye nitelendirerek, bunun
Parlamentonun, Hükümetin tahakkümünde olduğunu, otomatik olarak, bir
refleksle Hükümetin talep ve talimatları doğrultusunda işlem tesis
ettiğini gösterdiğini savundu.
-''BU KARAR UYGULANIR''-
''Bu dava dinlenmez, dinlenmesi mümkün değil'' diyenlerin, şimdi de ''bu
karar uygulanmaz'' demeye başladığını ifade eden Kart, ''Bence bu karar
uygulanır'' dedi.
Kart, AİHM'in kararlarının, Türk yargısının verdiği kararlar gibi
uygulanma zorunluluğu bulunduğuna işaret ederek, bu konuda, TBMM
Anayasa-Adalet Karma Komisyonuna, ''Bu kararı uygulayın'' şeklinde
başvuruda bulunacağını belirtti.
Hükümeti, ''Bu konudaki politikalarınızı AİHM'in kararına uygun şekilde
gözden geçirin'' şeklinde uyaracağını ifade eden Kart, kararın
uygulamaması halinde, demokrasi anlayışı ve hukuk tanımazlığın bütün
çıplaklığıyla tescillenmiş olacağını ileri sürdü.
Kart, dokunulmazlıklarla ilgili olarak TBMM'nin 22. Dönemi'nde,
kendisiyle ilgili iki dosya hakkında, ''kovuşturmanın ertelenmesine''
dair karara karşı yaptığı itirazın, TBMM Genel Kurulu'nda
reddedilmesinin ardından, 8 Şubat 2005 tarihinde AİHM'e Türkiye aleyhine
dava açmıştı.
