2007-03-28 - 12:00
TBMM KÜRESEL ISINMA KOMİSYONU...
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Karaca, Türkiye'de son zamanlarda görülen bazı ekstrem hava olaylarının nedeni olarak küresel ısınmayı göstermenin yanlış olacağını söyledi.

TBMM Küresel Isınma Komisyonuna bilgi veren Prof. Dr. Karaca, küresel
ısınmanın, hemen her ekstrem hava olayından sonra çokça tekrarlanan ifadelerin
başında geldiğini söyledi.
Prof. Dr. Karaca, belirsizlikler nedeniyle konunun spekülasyona açık
olduğunu vurgulayarak, bu nedenle vatandaşın da kafasının karıştırıldığını
anlattı.
Yeryüzünde bir enerji dengesinin bulunduğunu, bu enerji dengesi kullanılarak
yapılan hesaplamalara göre, eğer dünya atmosferi olmasaydı ortalama yüzey
sıcaklığının -19 derece olacağını dile getiren Prof. Dr. Karaca, şu ana kadar
dünyayı yaşanabilir hale getiren 34 derecelik sıcaklık artışının atmosferde,
başta su buharı olmak üzere karbondioksit ve metan gibi gazların sera etkisi
sayesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Sera gazı salınımında insan faktörüne değinen Prof. Dr. Karaca, zirai
alanlarının gelişmesi, ormanlık alanların yok edilmesi, yarı kurak alanların
çölleşmesi ve şehirleşmenin artmasıyla birlikte son yüzyılda sıcaklıkta 0.7-0.8
derece düzeyinde bir artışın olduğunu söyledi.

-''ETKİLERİ SINIR TANIMADIĞI İÇİN...''-

Küresel ısınmanın sadece sera gazı salınımına bağlanamayacağını,
okyanuslardaki akıntının da bu işte kilit olduğunu anlatan Prof. Dr. Karaca,
iklim değişikliği konusunda yapılan model çalışmalara değindi.
Prof. Dr. Karaca, kötümser senaryolara göre 2070-2100 yılları arasında
Türkiye'nin batısında 3-4 derecelik bir sıcaklık artışının öngörüldüğünü, Doğu
Akdeniz'de kış yağışlarında önemli azalmanın beklendiğini kaydetti.
Ülkeler bazında kış yağışlarında en fazla azalmanın yüzde 32 ile
Yunanistan'da olacağını belirten Prof. Dr. Karaca, Fırat ve Dicle havzalarında
kar kalınlığında yüzde 24'e yakın bir azalma olacağını, ama bu azalmanın yağmurla
telafi edileceğini söyledi.
''Ülkemizde son zamanlarda görülen bazı ekstrem hava olaylarının nedeni
olarak küresel ısınmayı göstermek yanlıştır'' diyen Prof. Dr. Karaca, henüz
ekstrem hava olayları ile küresel ısınma arasında bir bağ kurulamadığını savundu.
Prof. Dr. Mehmet Karaca, yine de küresel ısınmanın, insanlığın karşı karşıya
kaldığı en önemli sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak, etkileri itibariyle
sınır tanımadığı için herkesin ortak önemler alması gerektiğini vurguladı.

-İSTANBUL'UN FETHİ VE KÜRESEL ISINMA-

Karaca, sunumunda dünyadaki önemli tarihsel olaylarla iklim arasındaki
ilişkilere de değindi. İklim değişiklikleri ile önemli tarihsel olaylar arasında
bağlar bulunduğunu dile getiren Karaca, İstanbul'un fethini, Roma
imparatorluğunun doğuşu ve batışını, Vikinglerin göçünü ve Türklerin Orta
Asya'dan büyük göçünü buna örnek gösterdi.
İstanbul'un fethinden önce Ege'de bir volkanın patladığını, bunun sonucu
havada kararma olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karaca, ''Hatta o dönem Bizanslılar
bunu ilahi bir mesaj olarak algılamışlar. Bu da şehrin savunmasında direnci
kırmıştır'' diye konuştu.
Prof. Dr. Karaca, iklim değişikliği nedeniyle Orta Asya'dan iç göç
yaşandığını, Vikinglerin de kuzeyde yaşanan soğukluk değişimi nedeniyle güneye
göç ettiğini ve bu sayede büyük istilaların yaşandığını bildirdi.
Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Mehmet Karaca, Kyoto
Protokolü'nün iyi bir hukuk süzgecinden geçirildikten sonra imzalanması
gerektiğini belirterek, ''Ben imza edilmesi taraftarıyım'' dedi.

-KÜRESEL ISINMAYI ÖNLEME YASASI-

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Şehir Planlama Bölümü öğretim üyesi Doç.
Dr. Çetin Göksu da dünyada sera gazı salınımındaki artışa bağlı olarak küresel
ısınmanın arttığını söyledi.
Gelişmekte olan Hindistan, Çin gibi ülkelerin tüketim miktarlarının
artmasıyla birlikte sera gazı salınımında 2-3 kat yükselmeler olacağını ifade
eden Doç. Dr. Göksu, Türkiye'nin küresel ısınmayı ve başlayan iklimsel
felaketleri dikkate alması gerektiğini vurguladı.
Bu konuda ulusal bir program hazırlanması gerektiğini dile getiren Doç. Dr.
Göksu, bu programın partiler üstü bir devlet politikası haline getirilmesi
gerektiğini söyledi.
Doç. Dr. Göksu, hazırlanacak olan stratejik planın güneş odaklı doğal enerji
sistemlerine geçilmesini hedeflemesi gerektiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Türkiye'de küresel ısınmaya neden olan yasalar gözden geçirilmelidir.
Çünkü birçok yasa küresel ısınmaya neden olan sorunların ana nedenidir. TBMM'de
kabul edilen yenilenebilir enerji yasası, sanki 'Yenilenebilir enerjiyi nasıl
üretmeyiz yasası' gibidir. Halkın katılımı eksik bırakılmıştır.
Küresel ısınmaya karşı kentleşme önemlidir. Sera gazlarının yüzde 70-80'i
kentlerden yayılmaktadır. İmar planları, inşaat teknikleri ve ısı yönetmelikleri
yeniden gözden geçirilmelidir. Küresel ısınmayı önleme yasası çıkartılmalıdır.
Fosil yakıt tüketiminden alınan vergilerin belli bir oranı bu alana
kaydırılabilir. Böylece finansman sağlanmış olur. İnsanlar güneş enerjisinden
daha fazla yararlanması için teşvik edilmeli.''

TBMM Küresel Isınma Komisyonuna, iklim değişikliği ve halk sağlığı konusunda
sunum yapan Doç. Dr. Vaizoğlu, iklim değişikliğinin dünya sıcaklığının artmasına,
kaynaklarının azalmasına, çevresel kirlenmeye, demografik ve ekosistem
değişikliklerine neden olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Vaizoğlu, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki
etkilerinin, tüm dünyada özellikle tropikal ülkeler ile düşük gelirli toplumlarda
etkili olacağını anlatarak, bu değişimden çok sayıda kişinin etkileneceğini
vurguladı.
Isınmaya bağlı olarak çocuk, yaşlı, özürlü, yoksul ve kronik hastalığı
bulunanlar ile birinci derece sağlık hizmeti kalitesi düşük olan ülkelerin risk
altında olduğunu dile getiren Doç. Dr. Vaizoğlu, dünyada sıcaklığa bağlı olarak
yapılan araştırmalara değindi. Vaizoğlu, dünyada pek çok ülkede kış aylarındaki
ölümlerin yaz aylarına oranla yüzde 10-25 arasında daha fazla olduğunu söyledi.
Türkiye'de bu konuda araştırma yapmak istediklerini, ancak bürokratik
engelleri aşamadıklarını ifade eden Doç. Dr. Vaizoğlu, ''Türkiye'deki
hastanelerde ölüm nedenleri net olarak belirlenmiyor. Türkiye'de sıcak hava
dalgalarından ölenlerin sayısını belirlemek çok zor. Bunun için hastanelerde
günlük başvuruların ve ölümlerin kayıtları tutulmalı'' dedi.
Doç. Dr. Songül Vaizoğlu, kuş gribi ve Kırım Kongo hastalıklarındaki artışın
iklim değişikliğine bağlamanın şu aşamada yanlış olacağını ifade ederek,
''Özellikle Kırım Kongo hastalığıyla ilgili kenelerin özellikleri araştırılıyor.
Araştırmalarda şu ana kadar bunun iklim değişikliğine bağlanamayacağı sonucuna
ulaşıldı'' diye konuştu.

-''POLİTİKAMIZ YOK''-

Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Çağlar Güven de komisyona iklim değişikliğine karşı oluşturulması
gereken politikalar konusunda sunum yaptı.
Türkiye'de enerji, çevre, su ve ekonomi konusunda politika bulunmadığını
belirten Prof. Dr. Güven, bu konuda kılavuz olarak IMF ve AB'nin seçildiğini
söyledi.
Prof. Güven, politikasızlık nedeniyle enerji, çevre, su ve ekonomi alanında
çok büyük kayıplar verildiğini ifade ederek, ''Enerji işini özel sektöre havale
ettik, en pahalı enerjilere fahiş fatura ödedik. Enerji kaynaklarımızı
geliştiremedik. 2020'deki enerji ihtiyacımızı kapatmak için bir çalışma yok.
Önümüzde elektriksiz günler var'' diye konuştu.
HÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler ise
milletvekillerinin sorusu üzerine, daha önce bastırılan tüberküloz ve sıtma gibi
hastalıkların, iklim değişikliği ile birlikte yeniden ortaya çıkmaya başladığına
dikkati çekti.