
2014-02-11 - 16:02
TBMM Anayasa Komisyonu, kamuoyunda "Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nı kabul etti.
Kamuoyunda "Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı, TBMM Anayasa Komisyonu'nda görüşülüyor.
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan komisyonda, muhalefet milletvekilleri usule ilişkin söz aldı.
CHP, MHP ve BDP milletvekilleri, aynı saatlerde Adalet Komisyonu'nda ele alınan, özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenlemelerin de yer aldığı Yeni Demokratikleşme Paketi'nin görüşmelerinde yer almak istediklerini belirterek, Anayasa Komisyonu'nun ertelenmesini istedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Hükümet'in, demokratikleşme paketi olarak adlandırdığı, ancak yolsuzlukların üzerini örtmeye yönelik acil önlemler paketinin de aynı saatlerde Adalet Komisyonu'nda görüşüldüğünü savundu. Bunun birçok maddesinin, anayasayı ilgilendirdiğini ifade eden Kart, bu düzenlemenin Anayasa Komisyonu yerine Adalet Komisyonu'na gönderildiğini kaydetti. Kart, her iki düzenlemenin konu ve içeriği nedeniyle birlikte görüşülmesi gerektiğini dile getirdi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, bugünkü toplantının, başka güne ertelenmesini talep ederek, Adalet Komisyonu'nda rejimi ilgilendiren bir düzenleme görüşülürken Anayasa Komisyonu'nun, " Ne yapalım bize havale edilmedi" mazeretine sığınamayacağını kaydetti.
Bal, üç partinin, haklı mazeret gösterdiğini ifade ederek, hem Adalet hem Anayasa komisyonunun aynı saatlere konulmasıyla, muhalefetin sesinin kısılmak istendiğini savundu.
MHP Mersin Milletvekili Mehmet Şandır da Adalet Komisyonu'ndaki görüşmelere katılma talebinin doğru olduğunu ve bunun yerine getirilmesini istedi. Şandır, "Bir gün sonra bu çalışmayı yapmamız bize çok şey kaybettirmez. O teklifin genel görüşmelerine katılabilmek için toplantı ertelensin" dedi.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, düzenlemelerin, konjonktürel düzenlemeler olduğu ve talebi karşılamadığına yönelik kaygılarının bulunduğunu belirtti.
CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, "Hep beraber Adalet Komisyonu'na gideceğiz. Sonra bize 'Buraya gelmediniz' diyeceksiniz" görüşünü dile getirdi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, komisyonlarda hiyerarşik tablonun bulunmadığını vurguladı. Kuzu, yerel seçim nedeniyle Meclis'in tatile gireceğini anımsatarak, kendilerine "Bu konuların aciliyeti var, bir an önce çıkmalı" denildiğini kaydetti.
Kuzu, "Adalet Komisyonu'ndaki düzenlemenin çok işi var, bitecek bir şey olsa orada bulunalım. Erteleyince neyi çözeceğiz?" diye sordu.
AK Parti Grup Başkanvekili Belma Satır, tasarıların yürürlük maddesine kadar her maddesini önemsediklerini belirtti. Satır, çalışma takvimini aynı şekilde sürdürmenin uygun olacağını dile getirdi.
Daha sonra tasarının görüşmelerine devam edildi.
TBMM Anayasa Komisyonu'nda, kamuoyunda "Demokratikleşme paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri devam ediyor.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, tasarı üzerinde yaptığı konuşmada, Atalay'ın, "Kabul etsek de etmesek de Öcalan bütün Kürtler'in lideridir" dediğini iddia etti.
Bal, "Bu tam anlamıyla terör örgütü PKK'nın amacını gerçekleştirmek için sizin ağzınızdan çıkan bir söz değil mi? Sayın Bakan, siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakanı mısınız, PKK'nın yapamadığını Kürt kardeşlerimiz üzerinde yapmak için görevlendirilmiş biri misiniz? Görevlendirildiyseniz sizi kim görevlendirdi? Türklüğe bu kadar mı düşmansınız?" diye sordu.
Başbakan Yardımcısı Atalay, Bal'ın hakaret ettiğini belirterek, "Türk düşmanı, millet düşmanı, yıkım milletvekili, yıkım bakanı sizsiniz. Hepsini iade ediyorum" dedi.
Bal'ın yarım saattir konuştuğunu ancak tasarıyla ilgili tek bir şey söylemediğini ifade eden Atalay, "Böyle bir şey olmaz. Ayıp yani" diye konuştu.
Atalay, ayıbın ne olduğunu bildiğini söyleyen Bal'a, "Adabı bilmiyorsun. Bir komisyonda konuşma adabını öğren. Sadece kin ve nefret var, sevginin, uzlaşmanın, müsamahanın, saygının zerresi yok. İçiniz kin ve nefret dolu. Adalet Komisyonu'ndaki tasarı üzerinde yarım saat konuşuyor. Böyle bir komisyon çalışması olur mu?" karşılığını verdi.
Başbakan Yardımcısı Atalay, daha sonra tasarı üzerinde söz aldı.
Atalay, parlamentonun ana komisyonlarından, çok önemli bir komisyonu olan Anayasa Komisyonu'nda, bu ifadelerin kullanılmasını, bu kin, nefret ve öfkeyi red ederek, aynen iade ettiğini söyledi.
Uysal olduklarını, kimseyi incitmediklerini, herkese saygı gösterdiklerini ancak haklarını da koruduklarını dile getiren Atalay, "Kendi hakkımızı da iyi koruruz, verilen işimizi de iyi yaparız. Milletvekilinin bakana, bakanın da milletvekiline hakaret etme hakkı yoktur. Hepimiz demokratik ortamda, herkes birbirine saygı duyarak, düşüncesini söyleyecektir" diye konuştu.
Atalay hiçbir yerde "Öcalan Kürtler'in lideridir" diye bir şey söylemediğini bildirdi. Basında ikinci gün yalanlamasının çıktığını belirten Atalay, "Eğer baksaydınız görürdünüz" dedi.
Dışişleri Bakanlığı'nın, her yıl büyükelçileri toplayarak, iki üç gün önemli konularda konuşmalar yapıldığına işaret eden Atalay, Türkiye'de çözüm süreci ve güvenlik konularına ilişkin çalışmaları anlattığını belirtti.
Bunun, basına kapalı toplantı olduğunu anımsatan Atalay, Dışişleri Bakanlığı'nın, kendisinden izin alarak, toplantıyı kaydettiğini, "İsterseniz basını da alabilirsiniz" dediğini aktardı.
Bu manaya gelecek hiçbir cümle sarf etmediğini ifade eden Atalay, ancak ertesi gün yazılı basında, iki yerde bunu gördüğünü anlattı. Atalay, toplantının basına kapalı olduğu ve böyle bir şey ifade etmediği yönünde düzeltme yaptığını bildirdi.
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ertesi akşam televizyonda da düzelttim. Bunu herkes düzeltti ama MHP'deki arkadaşlarımız nedense buna çok sarıldılar, düzeltmediler, Genel Kurul'da da ifade ettiler. Çok üzücü. Böyle bir şeyi niye söyleyeyim? Böyle bir şey söylenebilir mi? Biraz aklı olan, biraz durumu, Türkiye'yi, Kürtleri, Kürt nüfusu, Türkiye'nin sosyolojisini iyi bilen biri böyle bir şey söyler mi? Yalanlanmış sözü alarak, tekrar tekrar ederek buradan ne kazanılacak, siyasetin neresi, ne kazanabilir?
Yıkım bakanı diyor. Bu benim şahsi projem değil. Parti programımızda yer alan, 2001'de partimiz kurulurken bu konularda terörle ilgili, ülkemizdeki huzursuzlukla ilgili neler yapacağımız yazılı. 11 yıllık iktidarımız döneminde buna çalıştık. Terörü bitirmek, silahlı bıraktırmak, siyaset alanını etkili kılmak, bütün ülkemizde yaşayan vatandaşlarımız hangi etnik yapıdan olursa olsun, tarihi derinliği olan kültürümüz, medeniyetimiz içinde tekrar kardeşlik içinde yaşatmak. Birileri bunları parçalamış, Türkiye'yi, terör örgütlerini kullanmışlar, bizleri birbirimize düşman etmişler. Biz bunları önlemek için uğraşıyoruz. AK Parti, bu milletin çimentosu, bu milletin kardeşliği, bölünmenin, parçalanmanın önündeki en büyük engeliz. Türkiye'nin her tarafında temsil edilen partiyiz. Irk ayrımı yapmayız.
Geçen gün birileri benim için 'Kürt'tür, şudur budur' diyor. Ben bu konuda kendimle ilgili konuşmayı bile edep ederim. Irkçılığın zerresi ömür boyu bende olmadı. Yeter ki insan olun, hangi ırktan olursa olsun. Kendi kültürümüzü, değerlerimizi yaşatmak için uğraşan, muhafazakar partiyiz. Neden illa yaptığımız çalışmalara, Türkiye'yi parçalamak diye bakılıyor? Bu, Türkiye'yi bütünleştirmek için, bu sorunları yenmek, Türkiye'de herkes siyaset yapsın, her düşünce konuşulsun ama silah, terör olmasın, derdimiz bu. Benim de derdim bu. Hükümet içinde bu konularla en çok ilgilenen benim. Şu anda da yaptığımız işin çok doğru olduğuna inanıyorum. Doğu ve Güneydoğu'da hayat normalleşti. İnsanlar, 30 yıl sonra yeni hayat yaşıyor. Doğudan batıya, batıdan doğuya şehirler arası gidiş gelişler, kadeşlikler oldu, bağlar tazeleniyor. Neden ülkemizi terör örgütüne bırakalım, terör örgütünün geliştirdiği düşmanlıklara bırakalım?"
Vatandaşların yüzde 68'inin çözüm sürecine umut bağladığını ifade eden Atalay, paketin, bunlara katkı vereceğini söyledi.
MHP'li Bal'ın eleştirilerine yanıt veren Atalay, El Kaide, El Nusra, IŞİD'in, uğraştıkları örgütler olduğunu belirtti. Suriyeliler ile hiçbir toplantı yapmadığını ifade eden Atalay, Türkiye'deki sığınmacıların ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarıyla ilgilendiğini vurguladı.
Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Uluslararası alanda ilan ettiğimiz, Başbakanımızın El Kaide, El Nusra ve IŞİD ile ilgili şiddetli ifadeler kullandığı bir durumda, siz muhalefet olarak, 'iktidar bunlara yardım ediyor' derseniz uluslararası alan buna çok hevesli. Uluslararası alan, Türkiye'yi El Kaide ile nasıl irtibatlarız diye gayret içinde. El Kaide'nin İslam'a ve Müslümanlara verdiği zararı hiç kimse vermemiştir. Bu aşırı, yanlış, karanlık örgütler İslam'a zarar veriyor. Batı dünyasında İslamafobyanın kaynağı bunlardır, bu El Kaide türü örgütleridir, bu terördür. İslam'ı, terör ile iç içe getirdiler. Dünyada, İslam deyince terör çağrışımı geldi, bunlar yüzünden. Şu anda IŞİD'in yaptıkları felaket. Bunlar acımasız. Bunlar, kiralık katil. Ne olduğu belli değil, kiminle çalıştığı belli değil. Orada öyle bir ortam var. Bunlar samimi değerlendirmelerimiz.
Konuşurken, hakaret içerdiği için arkadaşlarıma sert ifade söylediysem de bağışlayın. Bunları açıkça konuşalım, söyleyeceğinizi söyleyin ama düşünce bazında. Ben de cevaplayayım. Düşüncemizden eminiz, düşünce duymaktan korkmuyoruz. Rahatça da her yerde konuşuruz ama rahat bir ortamda paylaşalım. "
TBMM Anayasa Komisyonu, kamuoyunda "Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nı kabul etti.
Tasarıya göre, seçimlerde her türlü propaganda, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerle de yapılabilecek.
Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak.
Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde yüzde 3 oy alması yeterli olacak.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılacağı yer ve güzergahın belirlenmesinde ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü alınacak.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek.
Eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasının engellenmesi yaptırım altına alınacak ve bu suç için belirlenen ceza artırılacak.
Kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olacak.
TBMM Anayasa Komisyonu, Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'ı kabul etti.
Tasarıya göre, hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propaganda, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerle de yapılabilecek.
Siyasi partiler, tüzüklerinde yer almak ve 2?den fazla olmamak koşuluyla eş genel başkanlık sistemini uygulayabilecek.
Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak.
Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde alınması gereken oy oranı yüzde 7'den yüzde 3'e indirilecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılacağı yer ve güzergahı, ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü alınarak, mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergahlar, yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinde ilan edilecek.
Açık yerlerdeki toplantı ve yürüyüşler, güneş batmadan önce dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00'e kadar yapılabilecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında Hükümet komiserine verilen görev ve yetkiler, Düzenleme Kurulu'na verilecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri, kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilecek. Bu kayıtlar, şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti dışında başka bir amaç için kullanılamayacak.
Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesi imkansız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı, dağılma kararı alacak ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek.
Düzenleme Kurulu, toplantı veya gösteri yürüyüşünün, kanuna aykırı haline dönüşmesi durumunda, toplantı veya gösteri yürüyüşünün sona erdiğini topluluğa ilan edecek ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek.
Kurulun bu görevi yerine getirmemesi halinde, durum yetkili kolluk amirince mahallin en büyük mülki amirine bildirilecek ve mülki amirce toplantının sona erdirilip erdirilmeyeceğine karar verilecek. Mülki amir, yazılı veya acele hallerde, sözlü emirle, mahallin güvenlik amirlerini veya bunlardan birini görevlendirerek olay yerine gönderecek.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek.
Tasarıyla, anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerden biri olan eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasının engellenmesi yaptırım altına alınıyor ve bu suç için belirlenen ceza artırılıyor.
Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olanlara, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılması hakkının engellenmesinde de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.
Kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olarak düzenleniyor. Kişinin dini inancının gereğini yerine getirmesinin engellenmesi yaptırım altına alınıyor. Kİşilerin anayasada ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan dini inanç, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün cebir veya tehdit kullanılarak engellenmesi suç olarak tanımlanıyor.
Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden ve bunları değiştirmeye zorlayan kişiye de aynı ceza verilecek.
Tasarıyla, "ayrımcılığın" yanısıra "nefret suçu" da kanun kapsamına alınıyor. Böylece sözkonusu suçun nefrete dayalı ayrımcılık olduğuna vurgu yapılıyor.
Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
Tasarıyla, köy isimlerinin resen değiştirilmesine yol açan hükmü kaldırılarak, köylere, eski isimlerinin geri verilmesine imkan tanınıyor.
Belirli suçlardan dolayı mahkum olanların siyasi partilere üye olabilmelerini engelleyen hükümler kaldırılıyor.
Kanunun, "Türkçe'den başka dil ve yazı kullanamazlar" ibaresi madde metninden çıkarılarak, ön seçimler esnasında yapılacak propagandalarda Türkçe'den başka dil ve yazı kullanılması yasağı kaldırılıyor ve adayların ön seçim propagandasında kendilerini Türkçe'den başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkan sağlanıyor.
Her çeşit fitre, zekat, kurban derisi ve bağırsak yardımlarının sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının geliri sayılmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyor.
Şapka İktisası Hakkında Kanun ile Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunda yasaklanan eylemler ve yükümlülüklere aykırı davranmayı suç olarak düzenleyen Türk Ceza Kanununun 222. maddesi yürürlükten kaldırılıyor.
AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu başkanlığında toplanan komisyonda, muhalefet milletvekilleri usule ilişkin söz aldı.
CHP, MHP ve BDP milletvekilleri, aynı saatlerde Adalet Komisyonu'nda ele alınan, özel yetkili mahkemelerle ilgili düzenlemelerin de yer aldığı Yeni Demokratikleşme Paketi'nin görüşmelerinde yer almak istediklerini belirterek, Anayasa Komisyonu'nun ertelenmesini istedi.
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Hükümet'in, demokratikleşme paketi olarak adlandırdığı, ancak yolsuzlukların üzerini örtmeye yönelik acil önlemler paketinin de aynı saatlerde Adalet Komisyonu'nda görüşüldüğünü savundu. Bunun birçok maddesinin, anayasayı ilgilendirdiğini ifade eden Kart, bu düzenlemenin Anayasa Komisyonu yerine Adalet Komisyonu'na gönderildiğini kaydetti. Kart, her iki düzenlemenin konu ve içeriği nedeniyle birlikte görüşülmesi gerektiğini dile getirdi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, bugünkü toplantının, başka güne ertelenmesini talep ederek, Adalet Komisyonu'nda rejimi ilgilendiren bir düzenleme görüşülürken Anayasa Komisyonu'nun, " Ne yapalım bize havale edilmedi" mazeretine sığınamayacağını kaydetti.
Bal, üç partinin, haklı mazeret gösterdiğini ifade ederek, hem Adalet hem Anayasa komisyonunun aynı saatlere konulmasıyla, muhalefetin sesinin kısılmak istendiğini savundu.
MHP Mersin Milletvekili Mehmet Şandır da Adalet Komisyonu'ndaki görüşmelere katılma talebinin doğru olduğunu ve bunun yerine getirilmesini istedi. Şandır, "Bir gün sonra bu çalışmayı yapmamız bize çok şey kaybettirmez. O teklifin genel görüşmelerine katılabilmek için toplantı ertelensin" dedi.
BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, düzenlemelerin, konjonktürel düzenlemeler olduğu ve talebi karşılamadığına yönelik kaygılarının bulunduğunu belirtti.
CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, "Hep beraber Adalet Komisyonu'na gideceğiz. Sonra bize 'Buraya gelmediniz' diyeceksiniz" görüşünü dile getirdi.
Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, komisyonlarda hiyerarşik tablonun bulunmadığını vurguladı. Kuzu, yerel seçim nedeniyle Meclis'in tatile gireceğini anımsatarak, kendilerine "Bu konuların aciliyeti var, bir an önce çıkmalı" denildiğini kaydetti.
Kuzu, "Adalet Komisyonu'ndaki düzenlemenin çok işi var, bitecek bir şey olsa orada bulunalım. Erteleyince neyi çözeceğiz?" diye sordu.
AK Parti Grup Başkanvekili Belma Satır, tasarıların yürürlük maddesine kadar her maddesini önemsediklerini belirtti. Satır, çalışma takvimini aynı şekilde sürdürmenin uygun olacağını dile getirdi.
Daha sonra tasarının görüşmelerine devam edildi.
TBMM Anayasa Komisyonu'nda, kamuoyunda "Demokratikleşme paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri devam ediyor.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, tasarı üzerinde yaptığı konuşmada, Atalay'ın, "Kabul etsek de etmesek de Öcalan bütün Kürtler'in lideridir" dediğini iddia etti.
Bal, "Bu tam anlamıyla terör örgütü PKK'nın amacını gerçekleştirmek için sizin ağzınızdan çıkan bir söz değil mi? Sayın Bakan, siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bakanı mısınız, PKK'nın yapamadığını Kürt kardeşlerimiz üzerinde yapmak için görevlendirilmiş biri misiniz? Görevlendirildiyseniz sizi kim görevlendirdi? Türklüğe bu kadar mı düşmansınız?" diye sordu.
Başbakan Yardımcısı Atalay, Bal'ın hakaret ettiğini belirterek, "Türk düşmanı, millet düşmanı, yıkım milletvekili, yıkım bakanı sizsiniz. Hepsini iade ediyorum" dedi.
Bal'ın yarım saattir konuştuğunu ancak tasarıyla ilgili tek bir şey söylemediğini ifade eden Atalay, "Böyle bir şey olmaz. Ayıp yani" diye konuştu.
Atalay, ayıbın ne olduğunu bildiğini söyleyen Bal'a, "Adabı bilmiyorsun. Bir komisyonda konuşma adabını öğren. Sadece kin ve nefret var, sevginin, uzlaşmanın, müsamahanın, saygının zerresi yok. İçiniz kin ve nefret dolu. Adalet Komisyonu'ndaki tasarı üzerinde yarım saat konuşuyor. Böyle bir komisyon çalışması olur mu?" karşılığını verdi.
Başbakan Yardımcısı Atalay, daha sonra tasarı üzerinde söz aldı.
Atalay, parlamentonun ana komisyonlarından, çok önemli bir komisyonu olan Anayasa Komisyonu'nda, bu ifadelerin kullanılmasını, bu kin, nefret ve öfkeyi red ederek, aynen iade ettiğini söyledi.
Uysal olduklarını, kimseyi incitmediklerini, herkese saygı gösterdiklerini ancak haklarını da koruduklarını dile getiren Atalay, "Kendi hakkımızı da iyi koruruz, verilen işimizi de iyi yaparız. Milletvekilinin bakana, bakanın da milletvekiline hakaret etme hakkı yoktur. Hepimiz demokratik ortamda, herkes birbirine saygı duyarak, düşüncesini söyleyecektir" diye konuştu.
Atalay hiçbir yerde "Öcalan Kürtler'in lideridir" diye bir şey söylemediğini bildirdi. Basında ikinci gün yalanlamasının çıktığını belirten Atalay, "Eğer baksaydınız görürdünüz" dedi.
Dışişleri Bakanlığı'nın, her yıl büyükelçileri toplayarak, iki üç gün önemli konularda konuşmalar yapıldığına işaret eden Atalay, Türkiye'de çözüm süreci ve güvenlik konularına ilişkin çalışmaları anlattığını belirtti.
Bunun, basına kapalı toplantı olduğunu anımsatan Atalay, Dışişleri Bakanlığı'nın, kendisinden izin alarak, toplantıyı kaydettiğini, "İsterseniz basını da alabilirsiniz" dediğini aktardı.
Bu manaya gelecek hiçbir cümle sarf etmediğini ifade eden Atalay, ancak ertesi gün yazılı basında, iki yerde bunu gördüğünü anlattı. Atalay, toplantının basına kapalı olduğu ve böyle bir şey ifade etmediği yönünde düzeltme yaptığını bildirdi.
Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ertesi akşam televizyonda da düzelttim. Bunu herkes düzeltti ama MHP'deki arkadaşlarımız nedense buna çok sarıldılar, düzeltmediler, Genel Kurul'da da ifade ettiler. Çok üzücü. Böyle bir şeyi niye söyleyeyim? Böyle bir şey söylenebilir mi? Biraz aklı olan, biraz durumu, Türkiye'yi, Kürtleri, Kürt nüfusu, Türkiye'nin sosyolojisini iyi bilen biri böyle bir şey söyler mi? Yalanlanmış sözü alarak, tekrar tekrar ederek buradan ne kazanılacak, siyasetin neresi, ne kazanabilir?
Yıkım bakanı diyor. Bu benim şahsi projem değil. Parti programımızda yer alan, 2001'de partimiz kurulurken bu konularda terörle ilgili, ülkemizdeki huzursuzlukla ilgili neler yapacağımız yazılı. 11 yıllık iktidarımız döneminde buna çalıştık. Terörü bitirmek, silahlı bıraktırmak, siyaset alanını etkili kılmak, bütün ülkemizde yaşayan vatandaşlarımız hangi etnik yapıdan olursa olsun, tarihi derinliği olan kültürümüz, medeniyetimiz içinde tekrar kardeşlik içinde yaşatmak. Birileri bunları parçalamış, Türkiye'yi, terör örgütlerini kullanmışlar, bizleri birbirimize düşman etmişler. Biz bunları önlemek için uğraşıyoruz. AK Parti, bu milletin çimentosu, bu milletin kardeşliği, bölünmenin, parçalanmanın önündeki en büyük engeliz. Türkiye'nin her tarafında temsil edilen partiyiz. Irk ayrımı yapmayız.
Geçen gün birileri benim için 'Kürt'tür, şudur budur' diyor. Ben bu konuda kendimle ilgili konuşmayı bile edep ederim. Irkçılığın zerresi ömür boyu bende olmadı. Yeter ki insan olun, hangi ırktan olursa olsun. Kendi kültürümüzü, değerlerimizi yaşatmak için uğraşan, muhafazakar partiyiz. Neden illa yaptığımız çalışmalara, Türkiye'yi parçalamak diye bakılıyor? Bu, Türkiye'yi bütünleştirmek için, bu sorunları yenmek, Türkiye'de herkes siyaset yapsın, her düşünce konuşulsun ama silah, terör olmasın, derdimiz bu. Benim de derdim bu. Hükümet içinde bu konularla en çok ilgilenen benim. Şu anda da yaptığımız işin çok doğru olduğuna inanıyorum. Doğu ve Güneydoğu'da hayat normalleşti. İnsanlar, 30 yıl sonra yeni hayat yaşıyor. Doğudan batıya, batıdan doğuya şehirler arası gidiş gelişler, kadeşlikler oldu, bağlar tazeleniyor. Neden ülkemizi terör örgütüne bırakalım, terör örgütünün geliştirdiği düşmanlıklara bırakalım?"
Vatandaşların yüzde 68'inin çözüm sürecine umut bağladığını ifade eden Atalay, paketin, bunlara katkı vereceğini söyledi.
MHP'li Bal'ın eleştirilerine yanıt veren Atalay, El Kaide, El Nusra, IŞİD'in, uğraştıkları örgütler olduğunu belirtti. Suriyeliler ile hiçbir toplantı yapmadığını ifade eden Atalay, Türkiye'deki sığınmacıların ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaklarıyla ilgilendiğini vurguladı.
Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Uluslararası alanda ilan ettiğimiz, Başbakanımızın El Kaide, El Nusra ve IŞİD ile ilgili şiddetli ifadeler kullandığı bir durumda, siz muhalefet olarak, 'iktidar bunlara yardım ediyor' derseniz uluslararası alan buna çok hevesli. Uluslararası alan, Türkiye'yi El Kaide ile nasıl irtibatlarız diye gayret içinde. El Kaide'nin İslam'a ve Müslümanlara verdiği zararı hiç kimse vermemiştir. Bu aşırı, yanlış, karanlık örgütler İslam'a zarar veriyor. Batı dünyasında İslamafobyanın kaynağı bunlardır, bu El Kaide türü örgütleridir, bu terördür. İslam'ı, terör ile iç içe getirdiler. Dünyada, İslam deyince terör çağrışımı geldi, bunlar yüzünden. Şu anda IŞİD'in yaptıkları felaket. Bunlar acımasız. Bunlar, kiralık katil. Ne olduğu belli değil, kiminle çalıştığı belli değil. Orada öyle bir ortam var. Bunlar samimi değerlendirmelerimiz.
Konuşurken, hakaret içerdiği için arkadaşlarıma sert ifade söylediysem de bağışlayın. Bunları açıkça konuşalım, söyleyeceğinizi söyleyin ama düşünce bazında. Ben de cevaplayayım. Düşüncemizden eminiz, düşünce duymaktan korkmuyoruz. Rahatça da her yerde konuşuruz ama rahat bir ortamda paylaşalım. "
TBMM Anayasa Komisyonu, kamuoyunda "Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'nı kabul etti.
Tasarıya göre, seçimlerde her türlü propaganda, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerle de yapılabilecek.
Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak.
Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde yüzde 3 oy alması yeterli olacak.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılacağı yer ve güzergahın belirlenmesinde ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü alınacak.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek.
Eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasının engellenmesi yaptırım altına alınacak ve bu suç için belirlenen ceza artırılacak.
Kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olacak.
TBMM Anayasa Komisyonu, Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı'ı kabul etti.
Tasarıya göre, hem yerel hem de genel seçimlerde her türlü propaganda, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçelerle de yapılabilecek.
Siyasi partiler, tüzüklerinde yer almak ve 2?den fazla olmamak koşuluyla eş genel başkanlık sistemini uygulayabilecek.
Siyasi partilerin, bir ilçede teşkilatlanmaları için beldelerde teşkilat kurma zorunluluğu kalkacak.
Siyasi partilere devlet yardımı yapılabilmesi için milletvekili genel seçimlerinde alınması gereken oy oranı yüzde 7'den yüzde 3'e indirilecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılacağı yer ve güzergahı, ilgili belediye başkanları ile siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikaların görüşü alınarak, mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı yer ve güzergahlar, yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinde ilan edilecek.
Açık yerlerdeki toplantı ve yürüyüşler, güneş batmadan önce dağılacak şekilde, kapalı yerlerdeki toplantılar ise saat 24.00'e kadar yapılabilecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında Hükümet komiserine verilen görev ve yetkiler, Düzenleme Kurulu'na verilecek.
Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri, kolluk tarafından yapıldığı belli olacak şekilde kaydedilebilecek. Bu kayıtlar, şüphelilerin ve suç delillerinin tespiti dışında başka bir amaç için kullanılamayacak.
Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesi imkansız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı, dağılma kararı alacak ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek.
Düzenleme Kurulu, toplantı veya gösteri yürüyüşünün, kanuna aykırı haline dönüşmesi durumunda, toplantı veya gösteri yürüyüşünün sona erdiğini topluluğa ilan edecek ve durumu derhal yetkili kolluk amirine bildirecek.
Kurulun bu görevi yerine getirmemesi halinde, durum yetkili kolluk amirince mahallin en büyük mülki amirine bildirilecek ve mülki amirce toplantının sona erdirilip erdirilmeyeceğine karar verilecek. Mülki amir, yazılı veya acele hallerde, sözlü emirle, mahallin güvenlik amirlerini veya bunlardan birini görevlendirerek olay yerine gönderecek.
Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerle eğitim ve öğretim yapmak amacıyla özel okullar açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler, Bakanlar Kurulu kararıyla tespit edilecek.
Tasarıyla, anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerden biri olan eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasının engellenmesi yaptırım altına alınıyor ve bu suç için belirlenen ceza artırılıyor.
Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla; devletçe kurulan veya kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak yürütülen her türlü eğitim ve öğretim faaliyetlerine, kişinin eğitim ve öğretim hakkının kullanılmasına, öğrencilerin toplu olarak oturdukları binalara veya bunların eklentilerine girilmesine veya orada kalınmasına engel olanlara, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
Kamu kurumlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında verilen ya da kamu makamlarının verdiği izne dayalı olarak sunulan hizmetlerden yararlanılması hakkının engellenmesinde de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanacak.
Kişilerin toplu ibadetleri yanı sıra bireysel ibadetlerinin engellenmesi de suç olarak düzenleniyor. Kişinin dini inancının gereğini yerine getirmesinin engellenmesi yaptırım altına alınıyor. Kİşilerin anayasada ve Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınan dini inanç, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün cebir veya tehdit kullanılarak engellenmesi suç olarak tanımlanıyor.
Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet, ayinlerin bireysel ve toplu olarak yapılmasının cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, fail bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden ve bunları değiştirmeye zorlayan kişiye de aynı ceza verilecek.
Tasarıyla, "ayrımcılığın" yanısıra "nefret suçu" da kanun kapsamına alınıyor. Böylece sözkonusu suçun nefrete dayalı ayrımcılık olduğuna vurgu yapılıyor.
Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, işe alınmasını, olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak.
Tasarıyla, köy isimlerinin resen değiştirilmesine yol açan hükmü kaldırılarak, köylere, eski isimlerinin geri verilmesine imkan tanınıyor.
Belirli suçlardan dolayı mahkum olanların siyasi partilere üye olabilmelerini engelleyen hükümler kaldırılıyor.
Kanunun, "Türkçe'den başka dil ve yazı kullanamazlar" ibaresi madde metninden çıkarılarak, ön seçimler esnasında yapılacak propagandalarda Türkçe'den başka dil ve yazı kullanılması yasağı kaldırılıyor ve adayların ön seçim propagandasında kendilerini Türkçe'den başka dil ve yazıyla da ifade edebilmelerine imkan sağlanıyor.
Her çeşit fitre, zekat, kurban derisi ve bağırsak yardımlarının sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının geliri sayılmasına ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılıyor.
Şapka İktisası Hakkında Kanun ile Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunda yasaklanan eylemler ve yükümlülüklere aykırı davranmayı suç olarak düzenleyen Türk Ceza Kanununun 222. maddesi yürürlükten kaldırılıyor.