2006-12-15 - 19:30
2007 BÜTÇESİ TBMM GENEL KURULUNDA...
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu ,Hükümetin ekonomi politikasını eleştirerek, ''Sizin hüneriniz, bu ülkenin rekabet gücünü ortadan kaldırıp, ülkenin pazar olarak parsellenmesinden ibaret'' dedi.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu,
Hükümetin ekonomi politikasını eleştirerek, ''Sizin hüneriniz, bu ülkenin rekabet
gücünü ortadan kaldırıp, ülkenin pazar olarak parsellenmesinden ibaret'' dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2007 yılı bütçesi üzerinde partisinin görüşlerini dile
getiren Mumcu, Hükümet ve iktidar partisi adına konuşan sözcülerin pembe tablolar
çizdiğini söyledi.
''Aslanlar kendi tarihini yazıncaya kadar okunan avcıların tarihidir'' diyen
Mumcu, ''Nereden Nereye'' edebiyatı yapılırken kriz sonrası dibe vurmuş 2002 yılı
rakamlarının kabul edildiğini söyledi.
Mumcu, bu hükümetin kurulduğu yılda, ilk bütçe TBMM'ye sunulduğunda
Türkiye'de kaygılı ve umutlu olan insanların bulunduğunu ifade ederek,
''Türkiye'de imtiyazlı kesimler, apacık rantiye kaygılıydı. Yoksullar, köylüler,
esnaf, işçiler, emekçiler, emekliler umutluydu. Onlar bu düzenin değişeceğine
umut bağlamıştı. Ne değişti...'' diye konuştu.
Türkiye'de 1975 yılında kişi başına düşen milli gelirin bugün AB'yi kuran 15
ülkenin yüzde 27'si kadar olduğunu, aradan geçen 35 yıllık süreçte bu oranın
yüzde 26'ya düştüğünü dile getiren Mumcu, bu oranın sadece 1983-1989 yılları
arasında ANAP döneminde arttığını savundu.
Erkan Mumcu, cari açık rakamlarına değinerek, ''4 yıl önce 1.8 milyar dolar
olan cari açık, şimdi 34 milyar dolara çıkmasını sevinçle karşılamamızı
bekliyorlar'' dedi.

-''ÜLKE KAYNAKLARI PEŞKEŞ ÇEKİLDİ...'

Türkiye'nin dünyada en yüksek reel faizi ödediğini vurgulayan Mumcu, bugünkü
tabloda rantiyenin coşkuyla sevindiğini, yoksulun takatının kalmadığını ve
sesinin çıkmadığını kaydetti.
ANAVATAN lideri Mumcu, iktidarın 4 yıllık döneminde toplam borç stokunu
yarısı kadar artırdığını, özelleştirme adı altında varlıklarını hiç de rasyonel
olmayan koşullarda sattığını öne sürdü.
''Peşkeş çekti diyeceğim ama ucu açık tartışmalara girmek istemiyorum''
diyen Mumcu, yabancı sermayeye herkesin kendi penceresinden baktığını anlattı.
Maliye Bakanı'nın Ekim ayı itibariyle 20 milyar dolar yabancı sermayeden
bahsettiğini anımsatan Mumcu, ''Hangi Ekim, ben o Ekim'i bulamadım'' diye
konuştu.
Yabancıların 2002-2006 yılı arasında Türkiye'ye toplam 21.7 milyar dolar
yatırım yaptığını, bu rakamın iyi, takdir edilmesi gerektiğini belirten Mumcu,
şunları söyledi:
''2006 yılında toplam 11 milyar dolar yabancı sermaye miktarının 4.7 milyar
doları ulaştırma-haberleşme, 3.5 milyarı bankacılık ve sigortacılık sektörüne,
2.6 milyar doları da gayrimenkule gitmiş. Sizin 'yabancı sermaye girdi' diye
anlattığınız şey bu. Bu ülkede istihdam yaratan, bu ülkenin üretim ve rekabet
kapasitelerine ilave kapasite katan bir yatırım varsa, 10 milyon, 20 milyon
dolarlık, Sayın Bakan geleceğim ve bu kürsüden özür dileyeceğim.
Bu hükümetin yaptığı şey, ülkenin 50 yıllık birikimlerinin satılmasıdır.
Özelleştirme diye övündüğünüz şeyin arkasında yatan özelleştirme değil. Bu
düpedüz tasarlanmış bir varlık satışıdır.''

-TELEKOMUN ÖZELLEŞTİRİLMESİ-

ANAVATAN Lideri Mumcu, Telekom özelleştirmesine değinerek, ''Telekom'u
devlet tekelinden Hariri tekeline teslim ettiniz. Bu yetmiyor, 1 yıl sonra yüzde
33 oranında kurumlar vergisi indirimi yapacağınız belliyken, Türkiye'nin en
önemli varlıklarından bir tanesini, taksitleri vergi indiriminden sağladığınız
avantajlardan daha düşük bir rakama gelecek bir biçimde sattınız'' diye konuştu.
Türkiye'nin ihtiyacından çok borçlandığını ileri süren Mumcu, 2003-2006
toplam bütçe açığının 80.3 milyar YTL olduğunu, aynı dönemde hazinenin 101.3
milyar YTL borçlandığını öne sürerek, bunun nedeninin açıklanmasını istedi.
Erkan Mumcu, Türkiye'nin tarihinde borç ödeyemez duruma düşmediğini
anlatarak, ''Biz borçlanmak için borçlanıyoruz, başka bir şey için değil. Dünya
sistemine haraç vermek için borçlanıyoruz'' dedi.
TÜİK'in açlık ve yoksulluk rakamlarını da eleştiren ANAVATAN Genel Başkanı
Mumcu, TÜİK'e göre bir kişinin açlık sınırının altında yaşamaması için gereksinim
duyduğu günlük kalori miktarının 2 bin 100 olduğunu belirtti.
Mumcu, bu durumdaki 4 kişilik bir ailenin beslenme için 182 YTL ödemesi
gerektiğini, yoksulluğun maliyetinin ise 470 YTL olduğunu ifade ederek, ''TÜİK,
Mozambik standardını kendi vatandaşına layık görüyor'' diye konuştu.

-''BUNUNLA ŞEREF DUYUN''-

Mali disiplin denilen şeyin bu ülkenin köleleştirilmesi olduğunu savunan
Mumcu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu bütçede yeni yıldan itibaren öngördüğünüz gelirlerden bir tanesi
emeklilerin ücretlerindeki kesintinin yüzde 4'ten yüzde 33'e çıkarılmasıdır.
Hariri'nin yüzde 33'ünün yüzde 10'a indirildiği tabloda, emeklinin ücretinden
kesintiyi yüzde 33'e çıkarmaktır. Bununla şeref duyun. Siz Hükümeti kurduğunuzda
bu insanlar umut içindeydi. Bugün mutsuzuluk, çaresizlik içindeler.
Sizin hüneriniz, mazottan, benzinden, elektrikten, ilaçtan, doğalgazdan,
ekmekten aldığınız aldığınız vergiyi yükseltmektir. Sizin hüneriniz, esnafın
tepesine çöküp, ümüğünü sıkıp onu yok etmektir. Bu hüneriniz dolayısıyla tebrik
etmek lazım. Mali disiplinden dolayı hiçbir hüneriniz yok...Bu ülkede 5 yılda ne
değişti? Ben söyleyeyim; rantiyenin ekonomiden sebeplenme güvencesi olağanüstü
arttı. Sizin hüneriniz, bu ülkenin rekabet gücünü ortadan kaldırıp, bu ülkenin
pazar olarak parsellenmesinden ibarettir.''

2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu tasarısının tümü üzerinde partisi
adına söz alan Mumcu, Türkiye'deki büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığını
savunarak, işsizlik rakamlarının değişmediğini, daha da arttığını söyledi.
Fert başına artan gelirin nereye gittiğini soran Mumcu, ''Bu artış,
işsizlere mi gitti? Bu artış, ülkeye borç verenlerin cebine girdi'' dedi.
Dolar kurunun 2.3 YTL üzerinden hesaplanması halinde mevcut rakamlara tekrar
bakılması gerektiğini belirten Mumcu, Mayıs ayında kar, faiz ve enflasyonun
birden yükseldiğine dikkati çekti.
AK Parti'nin yolsuzluk, yoksulluk ve yolsuzluk vaadiyle geldiğini ifade eden
Mumcu, ''Yasaklardan mağdur olanların, 4 yılda kazancı ne oldu? Beklentilerinden
bir adım ilerleme gerçekleşti mi? Bu ülkede bir reform girişimi olarak bir YÖK
reformu başlatılmış, ne yazık ki bir koltuk pazarlığına kurban edilmiştir.
Bunlar, bu hayatın gerçekleridir. Bu gerçeğin kahramanları da bugün bu salonun
içindedir. Tarih bunları tutanaklara kaydettiği gibi, bu pazarlığı yapanlardan
bunun hesabını soracaktır'' diye konuştu.

-''MİLLETİN VİCDANINA GÜVENİN''-

Türkiye'nin önünü açma fırsatı, rejim bunalımından, cumhurbaşkanlığı seçim
gerilimlerinden kurtarma fırsatı olduğunu ifade eden Mumcu, CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'a çağrıda bulunarak, ''Gelin, Anayasa değişikliği için ortaklaşa
önerge verelim. İktidar grubu buna dayanamayacaktır. Cumhurbaşkanını halkın
seçmesi kadar meşru bir talep karşısında direnecek hiçbir iktidar,
cumhurbaşkanını seçse bile o cumhurbaşkanını orada tutamayacaktır. Gelin,
ayağımızı meşruiyetin üzerine basalım'' diye konuştu.
''Hukukun herkes için hukuk olduğunu, demokrasinin herkes için demokrasi''
olduğunu ifade eden Mumcu, şöyle devam etti:
''Keyfimize göre demokrasi, keyfimize göre hukuk olmaz. Amma, hukuk kanun
demek değil, amma demokrasi sayı demek değildir. Hukuk meşruiyet demektir. Eğer
ülkenin üçte birini temsil ettiğinize yönelik iddianız varsa, yolunuz açık olsun.
Ama seçmenin yarısının parlamento dışında kaldığı bir parlamentoda, ülkeyi 7 yıl
yönetecek cumhurbaşkanını seçmeyi demokratik açıdan meşru telakki ediyorsanız,
yolunuz açık olsun.
Gelin meşru olanı yapın. Milletin vicdanına güvenin. Hani sanatçılar dönüp
arkasını, kendini milletin içine bırakıyor ya siyasetçi de öyle olmalı.
Cesaretiniz varsa siz de onu yapın. Gelin, rejimi gerçek manada demokratik
meşruiyet zeminine oturtun. Millet bu basireti gösterecekleri kucaklayacaktır.''

-''İKİ KOYUN GÜDEBİLME KABİLİYETİM YOK''-

AB müzakerelerinde gelinen noktayı ''bir facia'' olarak nitelendiren Mumcu,
Kıbrıs sorunu çözülmeden AB ile müzakerelere başlanmaması gerektiği yönündeki
sözlerini yineledi. Mumcu, ''Siz, gayri milli politika girdabında sürüklenen
hükümetsiniz'' dedi.
Mumcu, Aziz Nesin'in ''Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'' isimli kitabında yer alan
''2 koyun gütmesini bilmeyenler'' sözüne değinerek, Nesin'in, bu sözü muhalefet
için söylediğini anlattı. Mumcu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''İki koyun gütmekten anladığınız nedir? Ne yapmış olanlar iki koyun gütme
kabiliyeti kazanmışlardır? İş hayatı tecrübesi mi, tahsil mi, dürüstlük mü,
dokunulmazlık zırhına bürünmemek mi, halkına yalan söylememek mi?
Mesela yetim çocukların eğitimine tahsis edilen varlıkları birilerine peşkeş
çekerken ona seyirci kalanlar, fakir fukara edebiyatını iyi yaptıklarını,
milyonlarca yoksulu iftar sofralarında teşhir edenler, sadece iki koyun gütme
kabiliyeti olduğu için cumhurbaşkanı olmaya layık görülebilir mi?
Mesela birilerinin elinden deste deste dolarlar alıp, para aldıklarına, söz
gelimi doğalgaz işinde imtiyaz sağlayanlar, sırf iki koyun güttükleri için her
şeye layık mıdırlar? Benim iki koyun güdebilme kabiliyetim yok. Benim,
Türkiye'nin varlıklarından haraç verecek kadar ciğersiz yüreğim yok.''

-''HESAP SORMAYA BİZDEN BAŞLAYIN''-

Mumcu, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın, ''yapılacak bir ihalenin önceki
akşamında ihaleye girecek işadamlarının tamamıyla görüştüğünü'' ve bu
hareketinden dolayı Yüce Divanda yargılandığını ifade ederek, bir başbakanın,
yapılacak bir ihale akşamı ihaleye katılacaklardan birinin mekanına gitmesinin,
Yüce Divanda yargılanma sebebi olup olmayacağını sordu.
Başbakanın, geceliği 7 bin 500 avroluk villasında kaldığı kişiye, aynı gün 3
bin 500 dönümlük alanın tahsis edildiğini öne süren Mumcu, ''Acaba bu, ihaleye
fesat karıştırmak mıdır, değil midir? Bu kriter kime göre, neye göre... Yüreği
olan, dokunulmazlığı kaldırsın. Bugün 20 kişiyiz, yarın 25 veya 15 oluruz önemli
değil. Gelin hesap sormanın yolunu açın, önce bizden başlayın. Yetimin hakkı yene
yene kıyametin kopmasını bekliyoruz ama kıyametin koptuğu falan yok'' diye
konuştu.