
2014-02-13 - 18:01
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve soruşturma usulünde değişiklik içeren kanun teklifinin taşınmazlar, hak ve alacaklar bakımından el koyma işleminin uygulanabilmesiyle ilgili maddesinde değişiklik yapılarak, el koyma işlemi için rapor alınacak kurumlar arasına Hazine Müsteşarlığı da eklendi.
TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda "yeni demokratikleşme paketi" olarak bilinen Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin görüşmelerine devam ediliyor.
AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel'in verdiği ve kabul edilen önerge ile teklifin taşınmazlar, hak ve alacaklar bakımından el koyma işleminin uygulanabilmesiyle ilgili 10. maddede değişiklik yapıldı.
Değişiklik ile el koyma işleminin uygulanabilmesi için rapor alınacak kurumlar arasına Hazine Müsteşarlığı da eklendi.
Raporun ne zaman alınacağı konusunda oluşabilecek tereddütleri gidermek ve raporun el koyma kararından önce alınması gerektiğine vurgu yapmak amacıyla da cümle "El koyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçlar Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan el konulacak taşınmaz, hak ve alacaklar ile diğer malvarlığı değerlerinin suçtan elde edildiğine ve suçtan elde edilen değerlere ilişkin rapor alınması zorunludur" şeklinde yeniden yazıldı.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, teklifin 9. maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, TBMM'ye demokratikleşme adı altında paketler geldiğini, ancak içeriklerinin demokrasi ile bağdaşmadığını savundu.
Yılmaz, cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlülerin durumlarına da değinerek, iktidarın bu konuya gerekli duyarlılığı göstermediğini söyledi. İktidarın özel yetkili mahkemelerinin kaldırılması ile bu mahkemelerin mağduru olan kişilere yeniden yargılanma umudu verdiğini ifade eden Yılmaz, ancak buna ilişkin bir düzenleme olmadığına dikkati çekti.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da bu kanun teklifinin özünün kanunlardaki temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmek değil, 17 Aralık'ta başlatılan İstanbul merkezli operasyon ve sonrasında yaşananları etkisizleştirmek olduğunu söyledi.
AK Parti Elazığ Milletvekili Şuay Alpay muhalefet partisi temsilcilerinin konuşmalarında hukuki değerlendirmelerden daha çok 17 Aralık ve sonrasında yaşananlara gönderme yaptıklarını kaydetti. İstanbul merkezli soruşturmada da çok sayıda hukuksuzluk yapıldığını ifade eden Alpay, "17 Aralık göndermesi yaparak bu maddeleri itibarsızlaştırmayı doğru bulmam" dedi.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, teklifin taşınmazlar, hak ve alacaklar bakımından el koyma işleminin uygulanabilmesiyle ilgili maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, maddenin çok önemli olduğunu vurguladı. Ağır ceza mahkemelerinde el koyma kararı için oy birliği şartı aranmasının ve el konulacak taşınmaz, hak ve alacağın suçtan elde edildiğine dair ilgili kurum raporlarının istenmesinin yanlış olduğunu savunan Başesgioğlu, "Devlet, demokrasi, kendini savunma mekanizmalarından adeta uzaklaştırılıyor. Hukuktan tuğlaları teker teker çekersek sistem savunmasız kalır" şeklinde konuştu.
CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan aynı maddeye ilişkin konuşmasında düzenleme ile iktidarın istediği kişilere yönelik arama ve el koyma işlemlerinin gerçekleştirilemeyeceğini savundu. Aydan, "İktidarın onay vermediği kişiler aranamayacağı için evde 7 olan kasa sayısı, 27 olabilecektir. Bu el koyma kararlarının Ağır Ceza Mahkemelerinin kararına bağlanması gülünçtür. Burada uygulanan özel mülkiyete saygının gereği değildir, yandaşı korumanın gereğidir. Lütfen, birilerini koruma telaşına girmeyelim" diye konuştu.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, teklifin tüm maddelerinin 17 Aralık operasyonlarını sona erdirmek, sıfırlamak, cezaevlerinde olanların dışarı çıkarılmasını sağlamak için hazırlandığını ileri sürdü.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ise teklifin kabul edilemez düzenlemeler içerdiğini belirterek, "Bu teklif herhalde ancak Türkiye'de kabul edilir. Ne zaman başınız sıkışsa demokrasiden bahsediyorsunuz. Bu düzenlemelerle yargıyı yürütmenin emrine veriyorsunuz. Bu teklifle de bundan sonra getireceğiniz tekliflerle de artık bu yolsuzlukları örtemezsiniz. Macun tüpten çıkmıştır" dedi.
Bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, madde üzerine yaptığı konuşmada, nihai sonuca varılmadan bilim insanlarının ve Yargıtay temsilcilerinin maddeler üzerinde görüşlerinin alınmasının önemli olduğunu söyledi. Komisyonda siyasi değerlendirmeden daha çok, titiz bir hukuk değerlendirmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Günay, el koyma kararına ilişkin Ağır Ceza Mahkemesi'nde oy birliği koşulu aranması düzenlemesinin bir benzerinin olmadığını savundu. "Bu yapılanlar kamu vicdanına zarar verdiği için, bu yasayı çıkaran parlamento çoğunluğu bundan siyaseten zarar görür" dedi.
Komisyonda dün yaşanan bir tartışmayı hatırlatan ve kendisinin geçmişte Ergenekon tutuklamalarına ilişkin yaptığı açıklamalardan örnekler veren Günay, tarihin bazen ders almak için olduğunu, bugün yapılacak yanlışların geçmişte ayaklara dolanabileceğini belirtti.
Teklifin 9 ve 10. maddesi kabul edilirken maddeleri üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "İdari tasarruflar nedeniyle yargı yoluna müracaat etmek isteyen herhangi bir kamu görevlisine yargı yolu kapatılmamaktadır. Yargı yolu herkese açıktır" dedi.
TBMM Adalet Komisyonu'nda kamuoyunda "yeni demokratikleşme paketi" olarak bilinen Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin görüşmelerine devam ediliyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, teklifin en üst dereceli kolluk amirleri bakımından inceleme ve soruşturma izninin Adalet Bakanı tarafından verilmesi ile MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılmasını Başbakan'ın iznine tabi kılan hükmün korunması ile ilgili maddenin görüşmesi sırasında söz aldı.
Bozdağ, en üst kolluk amirlerine yönelik düzenlemenin daha güvenceli bir sistem ortaya koyduğunu söyledi. Mevcut uygulamada HSYK'ya gelen inceleme izinlerini verme yetkisinin kurul başkanı sıfatıyla Adalet Bakanında olduğunu belirten Bozdağ, "Herhangi bir yerde adli kollukta en üst amir olanın görevinde sıkıntı olacak bir şey varsa onunla ilgili 3. Daire inceleme, soruşturma izni verilmesini talepte bulunuyor. Kurul Başkanı izin verdiği takdirde bunlar yapılıyor, ondan sonra gerekli süreçler işliyor. Benim şu anda imzaladığım bununla ilgili pek çok izin örnekleri var" dedi.
AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel'in kabul edilen önergesiyle, "Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna" geçici madde eklenmesini içeren 17. madde tekliften çıkarıldı.
Tekliften çıkarılan 17. madde, kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle alınmış ve devam etmekte olan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması; gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme koruma tedbirleri bakımından bu kanunla kabul edilen usule ve koşullara göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde yeniden karar alınması zorunluluğu getiriyordu. Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma tedbiri bakımından bu süre 30 gün olarak belirleniyordu. Bu süreler içinde karar alınmaması durumunda bu tedbirlere ilişkin kararların uygulanmasına ise son verilmesini düzenliyordu.
Maddenin çıkarılmasıyla koruma tedbirlerine ilişkin olarak bu Kanunla getirilen yeni usul hükümlerinin daha önce alınmış bulunan koruma tedbirlerine bir etkisi olmayacak ve yeni usul kanun yürürlüğe girdikten sonra alınacak koruma tedbirleri açısından uygulanacak.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, teklifin kamu görevlilerinin atama, görev ve unvan değişikliğinin geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemlerin uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılamayacağına dair 18. maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, 17 Aralık sürecinde başta polisler olmak üzere çok sayıda kamu görevlisinin yerlerinin değiştirildiğini söyledi. Bal, bunun 12 Eylül döneminde bile yaşanmamış bir durum olduğuna işaret ederek, maddenin kamu görevlilerinin hak aramasının önünde bir engel olacağını ileri sürdü. Bal, "Bu madde kul hakkı aranmasını yasaklayan bir madde. Bu madde için kaldırılan her parmak kul hakkını yasaklayan bir parmak olacaktır" dedi.
Maddeyle ilgili eleştirilere yanıt veren Adalet Bakanı Bozdağ ise muhalefet milletvekillerinin değerlendirmelerine katılmadığını söyledi. Bozdağ, "İdari tasarruflar nedeniyle yargı yoluna müracaat etmek isteyen herhangi bir kamu görevlisine yargı yolu kapatılmamaktadır. Burada sanki yargı yoluna gitmenin önü kesiliyor gibi bir değerlendirme yapıldı. Yargı yolu kapatılmamaktadır, yargı yolu herkese açıktır" dedi.
Maddenin bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için idarenin savunmasının alınmasının ön şart olduğunu vurguladı. Bozdağ, buna bir istisna getirildiğini ve uygulanmakla etkisi tükenecek olan işlemlerin yürütülmesinin, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere idarenin savunması alınmaksızın da verilebildiğine dikkati çekti.
Bozdağ, yapılan düzenlemenin yasanın çiğnenmesi karşısında yasaya uyma yükümlülüğünün altını çizmekten ibaret olduğunu belirterek, "Anayasaya aykırı bir durum kesinlikle söz konusu değildir" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakimlere doğrudan tazminat davası açılmasına yönelik düzenlemeyle ilgili, "Ben şahsen haksız fiil işleyen birine karşı dava açılmamasının savunulabileceğini, doğru kabul edilebileceğini düşünmüyorum" dedi.
Bozdağ, TBMM Adalet Komisyonu'nda kamuoyunda "yeni demokratikleşme paketi" olarak bilinen Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin görüşmeleri sırasında hakimlere doğrudan tazminat davası açılmasına ilişkin madde üzerine muhalefet partisi temsilcilerinin eleştirilerini yanıtladı.
Hem Terörle Mücadele Kanunu'nda hem de Ceza Muhakemesi Kanunu'nda tazminata ilişkin hükümler olduğunu hatırlatan Bozdağ, şunları söyledi:
"Hakimler savcılar görevini yaparken herhangi bir baskı altında kalmamalı. Rahat hareket etmeli, kararlarını verirken cesur davranabilmeli. Bunda hiç şüphe yok. Yasalar bu teminatları yeterince sağlamaktadır. Ama ben şahsen haksız fiil işleyen birine karşı dava açılmamasının savunulabileceğini, doğru kabul edilebileceğini düşünmüyorum. Çünkü bir hakim haksız fiil işlememelidir işini yaparken. Çünkü haksız fiil kasıtla işlenen bir şey. Kasıtlı bir suç işleyecek, şunu yapacak, bunu yapacak buna karşı siz herhangi bir dava açamayacaksınız. Keyfiliği himaye eden bir yaklaşımı muhafaza edeceksiniz, bu doğru değil. Bunun amacı hakimlerin ve savcıların görevini yaparken daha titiz hareket etmeleri. Anayasa ve yasaları uygularken haksız fiil işlemeden haklı bir yargılamayı yapıp, ona göre hareket etmelerini temine dönüktür.
Geçmişte burdan çıkmıştır bu düzenleme, O günün şartları içinde bu düzenlemeye ilişkin birtakım değerlendirmeler olmuştur. Bence şahsen bu kanun Meclis'ten keşke geçmemiş olsaydı. Aradan bir kaç sene geçtikten sonra da düzeltiliyor olması doğru bir adımdır diye düşünüyorum."
Kamuoyunda "Yeni Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen kanun teklifiyle, özel yetkili mahkemeler tümüyle kaldırılıyor.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.
Teklife göre, daha önce yasal düzenlemeyle kaldırılan, ancak ellerindeki dosyalar sonuçlanıncaya kadar görevlerine devam etmesi hükme bağlanan özel yetkili mahkemeler tümüyle kaldırılıyor. Bu mahkemelerde görevli hakim ve savcılar, yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün içinde HSYK tarafından uygun göreve atanacak.
Bu mahkemelerde görevli özel yetkili Cumhuriyet savcılarınca yürütülen soruşturma dosyaları, yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına devredilecek. Yargılaması devam eden dosyalar, yetkili ve görevli mahkemelere devredilecek.
Özel yetkili mahkemelerin kapsamına giren suçlarla ilgili açılan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemeyecek.
TMK'nın 10. maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle, yasa kapsamına giren suçlara ilişkin davalar, ağır ceza mahkemelerinde görülecek. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklı kalacak.
Teklifle, kişisel verilerin korunması amacıyla, bu verileri hukuka aykırı olarak kaydedenlere, yayanlara veya ele geçirenlere verilecek hapis cezalarının alt sınırı artırılıyor.
Kişisel verileri hukuka aykırı kaydedenlere verilecek cezanın alt sınırı 6 aydan 1 yıla, hukuka aykırı olarak başkasına veren, yayan veya ele geçirenlere verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan 2 yıla çıkarılacak.
Kanunların belirlediği sürelerin geçmesine karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara, görevlerini yerine getirmediklerinde 6 aydan 1 yıla kadar verilecek hapis cezası, 1 yıldan 2 yıla kadar şeklinde değiştiriliyor. Suçun konusunun Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılacak.
Gözaltına almada, kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığı yerine, kişinin bir suçu işlediğini gösteren somut delil varlığı aranacak.
Hakim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç 24 saat içinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılacak. Yakalanan kişi, bu sürede yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değilse en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılmasıyla, yetkili hakim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılacak veya ifadesi alınacak.
Tutuklama nedenleri içinde "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular" yerine, "somut deliler" aranacak.
Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe yerine somut delillere dayalı şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilecek.
Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma koruma tedbirinin uygulanabilmesi bakımından suçun işlendiğine ve belirtilen değerlerin bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphenin varlığı aranacak.
**** HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKUMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****
TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda "yeni demokratikleşme paketi" olarak bilinen Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin görüşmelerine devam ediliyor.
AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel'in verdiği ve kabul edilen önerge ile teklifin taşınmazlar, hak ve alacaklar bakımından el koyma işleminin uygulanabilmesiyle ilgili 10. maddede değişiklik yapıldı.
Değişiklik ile el koyma işleminin uygulanabilmesi için rapor alınacak kurumlar arasına Hazine Müsteşarlığı da eklendi.
Raporun ne zaman alınacağı konusunda oluşabilecek tereddütleri gidermek ve raporun el koyma kararından önce alınması gerektiğine vurgu yapmak amacıyla da cümle "El koyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu, Mali Suçlar Araştırma Kurulu, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumundan el konulacak taşınmaz, hak ve alacaklar ile diğer malvarlığı değerlerinin suçtan elde edildiğine ve suçtan elde edilen değerlere ilişkin rapor alınması zorunludur" şeklinde yeniden yazıldı.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, teklifin 9. maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, TBMM'ye demokratikleşme adı altında paketler geldiğini, ancak içeriklerinin demokrasi ile bağdaşmadığını savundu.
Yılmaz, cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlülerin durumlarına da değinerek, iktidarın bu konuya gerekli duyarlılığı göstermediğini söyledi. İktidarın özel yetkili mahkemelerinin kaldırılması ile bu mahkemelerin mağduru olan kişilere yeniden yargılanma umudu verdiğini ifade eden Yılmaz, ancak buna ilişkin bir düzenleme olmadığına dikkati çekti.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal da bu kanun teklifinin özünün kanunlardaki temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmek değil, 17 Aralık'ta başlatılan İstanbul merkezli operasyon ve sonrasında yaşananları etkisizleştirmek olduğunu söyledi.
AK Parti Elazığ Milletvekili Şuay Alpay muhalefet partisi temsilcilerinin konuşmalarında hukuki değerlendirmelerden daha çok 17 Aralık ve sonrasında yaşananlara gönderme yaptıklarını kaydetti. İstanbul merkezli soruşturmada da çok sayıda hukuksuzluk yapıldığını ifade eden Alpay, "17 Aralık göndermesi yaparak bu maddeleri itibarsızlaştırmayı doğru bulmam" dedi.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, teklifin taşınmazlar, hak ve alacaklar bakımından el koyma işleminin uygulanabilmesiyle ilgili maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, maddenin çok önemli olduğunu vurguladı. Ağır ceza mahkemelerinde el koyma kararı için oy birliği şartı aranmasının ve el konulacak taşınmaz, hak ve alacağın suçtan elde edildiğine dair ilgili kurum raporlarının istenmesinin yanlış olduğunu savunan Başesgioğlu, "Devlet, demokrasi, kendini savunma mekanizmalarından adeta uzaklaştırılıyor. Hukuktan tuğlaları teker teker çekersek sistem savunmasız kalır" şeklinde konuştu.
CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan aynı maddeye ilişkin konuşmasında düzenleme ile iktidarın istediği kişilere yönelik arama ve el koyma işlemlerinin gerçekleştirilemeyeceğini savundu. Aydan, "İktidarın onay vermediği kişiler aranamayacağı için evde 7 olan kasa sayısı, 27 olabilecektir. Bu el koyma kararlarının Ağır Ceza Mahkemelerinin kararına bağlanması gülünçtür. Burada uygulanan özel mülkiyete saygının gereği değildir, yandaşı korumanın gereğidir. Lütfen, birilerini koruma telaşına girmeyelim" diye konuştu.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, teklifin tüm maddelerinin 17 Aralık operasyonlarını sona erdirmek, sıfırlamak, cezaevlerinde olanların dışarı çıkarılmasını sağlamak için hazırlandığını ileri sürdü.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ise teklifin kabul edilemez düzenlemeler içerdiğini belirterek, "Bu teklif herhalde ancak Türkiye'de kabul edilir. Ne zaman başınız sıkışsa demokrasiden bahsediyorsunuz. Bu düzenlemelerle yargıyı yürütmenin emrine veriyorsunuz. Bu teklifle de bundan sonra getireceğiniz tekliflerle de artık bu yolsuzlukları örtemezsiniz. Macun tüpten çıkmıştır" dedi.
Bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, madde üzerine yaptığı konuşmada, nihai sonuca varılmadan bilim insanlarının ve Yargıtay temsilcilerinin maddeler üzerinde görüşlerinin alınmasının önemli olduğunu söyledi. Komisyonda siyasi değerlendirmeden daha çok, titiz bir hukuk değerlendirmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Günay, el koyma kararına ilişkin Ağır Ceza Mahkemesi'nde oy birliği koşulu aranması düzenlemesinin bir benzerinin olmadığını savundu. "Bu yapılanlar kamu vicdanına zarar verdiği için, bu yasayı çıkaran parlamento çoğunluğu bundan siyaseten zarar görür" dedi.
Komisyonda dün yaşanan bir tartışmayı hatırlatan ve kendisinin geçmişte Ergenekon tutuklamalarına ilişkin yaptığı açıklamalardan örnekler veren Günay, tarihin bazen ders almak için olduğunu, bugün yapılacak yanlışların geçmişte ayaklara dolanabileceğini belirtti.
Teklifin 9 ve 10. maddesi kabul edilirken maddeleri üzerindeki görüşmeler devam ediyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "İdari tasarruflar nedeniyle yargı yoluna müracaat etmek isteyen herhangi bir kamu görevlisine yargı yolu kapatılmamaktadır. Yargı yolu herkese açıktır" dedi.
TBMM Adalet Komisyonu'nda kamuoyunda "yeni demokratikleşme paketi" olarak bilinen Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin görüşmelerine devam ediliyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, teklifin en üst dereceli kolluk amirleri bakımından inceleme ve soruşturma izninin Adalet Bakanı tarafından verilmesi ile MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılmasını Başbakan'ın iznine tabi kılan hükmün korunması ile ilgili maddenin görüşmesi sırasında söz aldı.
Bozdağ, en üst kolluk amirlerine yönelik düzenlemenin daha güvenceli bir sistem ortaya koyduğunu söyledi. Mevcut uygulamada HSYK'ya gelen inceleme izinlerini verme yetkisinin kurul başkanı sıfatıyla Adalet Bakanında olduğunu belirten Bozdağ, "Herhangi bir yerde adli kollukta en üst amir olanın görevinde sıkıntı olacak bir şey varsa onunla ilgili 3. Daire inceleme, soruşturma izni verilmesini talepte bulunuyor. Kurul Başkanı izin verdiği takdirde bunlar yapılıyor, ondan sonra gerekli süreçler işliyor. Benim şu anda imzaladığım bununla ilgili pek çok izin örnekleri var" dedi.
AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel'in kabul edilen önergesiyle, "Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna" geçici madde eklenmesini içeren 17. madde tekliften çıkarıldı.
Tekliften çıkarılan 17. madde, kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle alınmış ve devam etmekte olan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması; gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme koruma tedbirleri bakımından bu kanunla kabul edilen usule ve koşullara göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren onbeş gün içinde yeniden karar alınması zorunluluğu getiriyordu. Taşınmazlara, hak ve alacaklara elkoyma tedbiri bakımından bu süre 30 gün olarak belirleniyordu. Bu süreler içinde karar alınmaması durumunda bu tedbirlere ilişkin kararların uygulanmasına ise son verilmesini düzenliyordu.
Maddenin çıkarılmasıyla koruma tedbirlerine ilişkin olarak bu Kanunla getirilen yeni usul hükümlerinin daha önce alınmış bulunan koruma tedbirlerine bir etkisi olmayacak ve yeni usul kanun yürürlüğe girdikten sonra alınacak koruma tedbirleri açısından uygulanacak.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, teklifin kamu görevlilerinin atama, görev ve unvan değişikliğinin geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemlerin uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılamayacağına dair 18. maddesi üzerinde yaptığı konuşmada, 17 Aralık sürecinde başta polisler olmak üzere çok sayıda kamu görevlisinin yerlerinin değiştirildiğini söyledi. Bal, bunun 12 Eylül döneminde bile yaşanmamış bir durum olduğuna işaret ederek, maddenin kamu görevlilerinin hak aramasının önünde bir engel olacağını ileri sürdü. Bal, "Bu madde kul hakkı aranmasını yasaklayan bir madde. Bu madde için kaldırılan her parmak kul hakkını yasaklayan bir parmak olacaktır" dedi.
Maddeyle ilgili eleştirilere yanıt veren Adalet Bakanı Bozdağ ise muhalefet milletvekillerinin değerlendirmelerine katılmadığını söyledi. Bozdağ, "İdari tasarruflar nedeniyle yargı yoluna müracaat etmek isteyen herhangi bir kamu görevlisine yargı yolu kapatılmamaktadır. Burada sanki yargı yoluna gitmenin önü kesiliyor gibi bir değerlendirme yapıldı. Yargı yolu kapatılmamaktadır, yargı yolu herkese açıktır" dedi.
Maddenin bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, yürütmenin durdurulması kararı verilmesi için idarenin savunmasının alınmasının ön şart olduğunu vurguladı. Bozdağ, buna bir istisna getirildiğini ve uygulanmakla etkisi tükenecek olan işlemlerin yürütülmesinin, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere idarenin savunması alınmaksızın da verilebildiğine dikkati çekti.
Bozdağ, yapılan düzenlemenin yasanın çiğnenmesi karşısında yasaya uyma yükümlülüğünün altını çizmekten ibaret olduğunu belirterek, "Anayasaya aykırı bir durum kesinlikle söz konusu değildir" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hakimlere doğrudan tazminat davası açılmasına yönelik düzenlemeyle ilgili, "Ben şahsen haksız fiil işleyen birine karşı dava açılmamasının savunulabileceğini, doğru kabul edilebileceğini düşünmüyorum" dedi.
Bozdağ, TBMM Adalet Komisyonu'nda kamuoyunda "yeni demokratikleşme paketi" olarak bilinen Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifinin görüşmeleri sırasında hakimlere doğrudan tazminat davası açılmasına ilişkin madde üzerine muhalefet partisi temsilcilerinin eleştirilerini yanıtladı.
Hem Terörle Mücadele Kanunu'nda hem de Ceza Muhakemesi Kanunu'nda tazminata ilişkin hükümler olduğunu hatırlatan Bozdağ, şunları söyledi:
"Hakimler savcılar görevini yaparken herhangi bir baskı altında kalmamalı. Rahat hareket etmeli, kararlarını verirken cesur davranabilmeli. Bunda hiç şüphe yok. Yasalar bu teminatları yeterince sağlamaktadır. Ama ben şahsen haksız fiil işleyen birine karşı dava açılmamasının savunulabileceğini, doğru kabul edilebileceğini düşünmüyorum. Çünkü bir hakim haksız fiil işlememelidir işini yaparken. Çünkü haksız fiil kasıtla işlenen bir şey. Kasıtlı bir suç işleyecek, şunu yapacak, bunu yapacak buna karşı siz herhangi bir dava açamayacaksınız. Keyfiliği himaye eden bir yaklaşımı muhafaza edeceksiniz, bu doğru değil. Bunun amacı hakimlerin ve savcıların görevini yaparken daha titiz hareket etmeleri. Anayasa ve yasaları uygularken haksız fiil işlemeden haklı bir yargılamayı yapıp, ona göre hareket etmelerini temine dönüktür.
Geçmişte burdan çıkmıştır bu düzenleme, O günün şartları içinde bu düzenlemeye ilişkin birtakım değerlendirmeler olmuştur. Bence şahsen bu kanun Meclis'ten keşke geçmemiş olsaydı. Aradan bir kaç sene geçtikten sonra da düzeltiliyor olması doğru bir adımdır diye düşünüyorum."
Kamuoyunda "Yeni Demokratikleşme Paketi" olarak bilinen kanun teklifiyle, özel yetkili mahkemeler tümüyle kaldırılıyor.
Terörle Mücadele Kanununun 10. Maddesi Uyarınca Kurulan Ağır Ceza Mahkemelerinin Kaldırılmasına ve Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi, TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi.
Teklife göre, daha önce yasal düzenlemeyle kaldırılan, ancak ellerindeki dosyalar sonuçlanıncaya kadar görevlerine devam etmesi hükme bağlanan özel yetkili mahkemeler tümüyle kaldırılıyor. Bu mahkemelerde görevli hakim ve savcılar, yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün içinde HSYK tarafından uygun göreve atanacak.
Bu mahkemelerde görevli özel yetkili Cumhuriyet savcılarınca yürütülen soruşturma dosyaları, yetkili Cumhuriyet başsavcılıklarına devredilecek. Yargılaması devam eden dosyalar, yetkili ve görevli mahkemelere devredilecek.
Özel yetkili mahkemelerin kapsamına giren suçlarla ilgili açılan davalarda, sanığın taşıdığı kamu görevlisi sıfatı dolayısıyla hakkında soruşturma yapılabilmesi için izin veya karar alınması gerektiğinden bahisle durma veya düşme kararı verilemeyecek.
TMK'nın 10. maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle, yasa kapsamına giren suçlara ilişkin davalar, ağır ceza mahkemelerinde görülecek. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay'ın yargılayacağı kişilere ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklı kalacak.
Teklifle, kişisel verilerin korunması amacıyla, bu verileri hukuka aykırı olarak kaydedenlere, yayanlara veya ele geçirenlere verilecek hapis cezalarının alt sınırı artırılıyor.
Kişisel verileri hukuka aykırı kaydedenlere verilecek cezanın alt sınırı 6 aydan 1 yıla, hukuka aykırı olarak başkasına veren, yayan veya ele geçirenlere verilecek cezanın alt sınırı 1 yıldan 2 yıla çıkarılacak.
Kanunların belirlediği sürelerin geçmesine karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara, görevlerini yerine getirmediklerinde 6 aydan 1 yıla kadar verilecek hapis cezası, 1 yıldan 2 yıla kadar şeklinde değiştiriliyor. Suçun konusunun Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) hükümlerine göre ortadan kaldırılması veya yok edilmesi gereken veri olması halinde, verilecek ceza bir kat artırılacak.
Gözaltına almada, kişinin bir suçu işlediğini düşündürebilecek emarelerin varlığı yerine, kişinin bir suçu işlediğini gösteren somut delil varlığı aranacak.
Hakim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç 24 saat içinde yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılacak. Yakalanan kişi, bu sürede yetkili hakim veya mahkeme önüne çıkarılamıyorsa, aynı süre içinde yakalandığı yer adliyesinde, mevcut değilse en yakın adliyede kurulu sesli ve görüntülü iletişim sisteminin kullanılmasıyla, yetkili hakim veya mahkeme tarafından bu kişinin sorgusu yapılacak veya ifadesi alınacak.
Tutuklama nedenleri içinde "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular" yerine, "somut deliler" aranacak.
Yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe yerine somut delillere dayalı şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler aranabilecek.
Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma koruma tedbirinin uygulanabilmesi bakımından suçun işlendiğine ve belirtilen değerlerin bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphenin varlığı aranacak.
**** HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKUMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****