2007-04-09 - 14:59
AK PARTİ'DEN, BARZANİ'YE TEPKİ...
Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen AK Parti Grup Başkanvekili İrfan Gündüz, Irak Kürdistan Demokratik Partisi Lideri Barzani'nin Türkiye'ye yönelik sözlerine yanıt verdi.
AK Parti Grup Başkanvekili İrfan Gündüz,
Kürdistan Demokratik Partisi Lideri Mesut Barzani'nin Türkiye'ye yönelik
sözlerine tepki göstererek, ''Acımızın sımsıcak, gözyaşımızın taptaze olduğu bir
dönemde, Barzani'nin ağızlara yakışmayacak, ağzından çıkanı kulağı duymayacak
şekilde yaptığı açıklamaları da esef ve nefretle kınıyoruz'' dedi.
Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Gündüz, Irak Kürdistan Demokratik
Partisi Lideri Barzani'nin Türkiye'ye yönelik sözlerine yanıt verdi.
Gündüz, Türkiye'nin son 2 günde 10 şehit verdiğini hatırlatarak, şöyle
konuştu:
''Acımızın böylesine sımsıcak, gözyaşımızın taptaze olduğu bir dönemde,
Barzani'nin özellikle ağızlara yakışmayacak, ağzından çıkanı kulağı duymayacak
şekilde yaptığı açıklamaları da esef ve nefretle kınıyoruz.
Türkiye'nin kendi içindeki kardeşliği ve dostluğu; Kuzey Irak ve Irak'ın tüm
halk kesimlerine hiçbir etnik ayırım gözetmeksizin uzatma gayretinin yoğunlaştığı
bir dönemde, Barzani'nin ağzına geleni kulağının duymadığı şekilde söylediği bu
sözler, aslında Türkiye'nin gerek Irak, gerekse Kuzey Irak'ta, PKK hariç uzattığı
dost elini ve dostluğunu torpillemeye matuf, provokatif bir sözden ibaret diye
değerlendiriyoruz.
Barzani, gerek koalisyon kuvvetlerine güvenerek, gerek onlar oradayken
gerekse onlar oradan ayrıldıktan sonra da bu sözlerinin kendisine neye mal
olacağını, en iyi takdir edecek konumdadır. O gün Saddam Hüseyin'in sorumsuz
beyanlarının, sorumsuz liderlik anlayışının gerek kendisine gerekse de Irak
halkına nelere mal olduğunu en iyi takdir edecek ve görebilecek konumdadır.''
Türkiye Cumhuriyeti'nin, kendi güvenliği ve geleceğine yönelik her tehdidi
susturacak ve savunacak güçte olduğunu belirten Gündüz, ''Hiç kimse, Türkiye'nin
bu konuda sabrını sınamaya kalkışmamalıdır'' dedi.
Gündüz, bir gazetecinin, muhalefetin, ''Barzani'nin açıklamasına karşılık
iktidarın, gerekli tepkiyi göstermediği'' iddialarını hatırlatması üzerine,
''Konuyla ilgili bizim yavaş davrandığımız ya da sessiz ve sakin kaldığımız
söylenemez'' dedi.
Irak'taki son gelişmeler dikkatle değerlendirildiğinde, Türkiye'nin
görüşünün Irak'a komşu ülkeler, koalisyon güçleri ve AB tarafından
desteklendiğinin görüldüğünü ifade eden Gündüz, ''Türkiye'nin, burada aklıselim
ile ama kesinlikle otoritesini zaafa uğratmadan; kendi geleceğini düşünerek, emin
adımlarla ama kalıcı adımlar atacağını özellikle belirtmek isterim. Zaten, yarın
da MGK toplantısı var. Sanıyorum bu konu orada ele alınıp değerlendirilecektir''
diye konuştu.

CUMHURBAŞKANLIĞI TARTIŞMALARI

AK Parti Grup Başkanvekili İrfan Gündüz,
cumhurbaşkanı seçimi tartışmalarına değinerek, ''Konsensüs tabii ki şart....
Konsensüs aranması gerekli ama bu, siyasi bir konsensüstür. Bunu anayasal
zorunluluk olarak takdim etmek çok yanlıştır. Anayasada böyle bir zorunluluk
yoktur'' dedi.
Parlamentoda basın toplantısı düzenleyen Gündüz, YÖK Başkanı Prof. Dr.
Erdoğan Teziç'in, ''Cumhurbaşkanı seçiminde 367 milletvekilinin katılımının
aranması'' iddiasına karşı AK Parti'nin tavrının ne olacağı sorusu üzerine, YÖK
gibi bilim ve evrensel bilgi üretme ve üretilme yarışını koordine etmesi gereken
bir kurumun, kendi asli görevini bırakıp siyasi tavır almasını yadırgadıklarını
söyledi.
''Egemenlik rektörlerin değil, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir''
diyen Gündüz, Meclisin duvarında da bunun yazılı olduğunu vurguladı.
Teziç ve onu destekleyen rektörlerin, ''bir siyasi parti kurarak milletin
karşısına çıkmalarını veya muhalefet partilerinden birine katılarak milletin
karşısına geçip icazet almalarını, sonra siyasi tavır almalarını beklediklerini''
kaydeden Gündüz, şöyle konuştu:
''Eğer YÖK, sayısal çoğunluğu dikkate alıyorsa... YÖK'ün, öğretim
elemanlarının en fazla oyunu alanları atamayıp da nasıl keyfiliğe imza attığını
herkes biliyor. Hatta bu konu mahkemelere bile taşınmıştır. Dolayısıyla çok oy
alanı değil de en az oy alanı rektörlüğe atarken YÖK ya da sayın Teziç, bu
temsildeki yetersizlik veya başka gerekçeleri gündeme getirerek mi bu atamaları
yapmıştır? Biz, milli iradeyle gelen Meclisin cumhurbaşkanını seçmesi, anayasal
bir sorumluluk ve görevken, kalkıp da milli iradeyi hiçe sayan, öğretim
elemanlarının iradesini hiçe sayan YÖK anlayışından başka bir tutum beklemek de
bize biraz şaşırtıcı geliyor.''

-''NİYET OKUMA ÇABASI...''-

Bir gazetecinin, ''AK Parti'nin, her ihtimale karşı salonda 367 kişinin
bulunması için transfer yaptığı'' iddialarını sorması üzerine Gündüz, ''Bu, niyet
okuma çabasından başka bir şey değildir. AK Parti'nin buna ihtiyacı yoktur. Kaldı
ki yasal çerçeveden baktığımızda da 367'ye ihtiyaç yoktur'' karşılığını verdi.
Anayasanın 96. maddesinde toplantı ve karar yeter sayısının ayrı ayrı
belirtildiğini ve ''Başkaca bir hüküm yoksa TBMM, üye tam sayısının en az üçte
biriyle toplanır ve toplantıya katılanların salt çoğunluğuyla karar verir''
dendiğini hatırlatan Gündüz, buna göre, toplantı yeter sayısının 184 olduğunu,
karar yeter sayısının ise 139'dan az olamayacağını kaydetti. Anayasanın çeşitli
hükümlerinde karar yeter sayısıyla ilgili farklı rakamlar olduğunu belirten
Gündüz, af içeren yasalarda 330 arandığını hatırlattı.

-''AYNI ANAYASA, SİZE DE LAZIM OLUR''-

İrfan Gündüz, toplantı yeter sayısıyla ilgili hiçbir istisnai ve özel hüküm
bulunmadığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu durumda Anayasada başkaca bir hüküm bulunmadığına göre, cumhurbaşkanı
seçimi dahil her konuda 96. madde hükmü uygulanacağı ve TBMM'nin en az üye
sayısının üçte biri olan 184 üyenin hazır bulunmasıyla toplanacağı apaçıktır.
Anayasanın gerek lafzi yorumu, gerek tarihi, hukuki ve siyasi yorumu, bunun
dışında başka hiçbir yoruma müsait değildir. Mesela ilk 2 turda üye tam sayısının
üçte iki çoğunluğu arandığı halde, 3. ve 4. turlarda üye tam sayısının salt
çoğunluğuyla yetinilmiştir. Bir Anayasa maddesi, bütünüyle dikkate alınır;
yarısının alınıp yarısının alınmaması olmaz. İşine geldiği kısmı, işinize gelen
şekliyle değerlendirip, işinize gelmediği kısmı görmezden gelirseniz... Bir kere
böyle farklı yorumlamalar... İleride aynı Anayasa size de lazım olabilir. Bu
sefer başkaları da başka türlü yorumlama durumuna girebilir.
O yüzden Anayasa koyucusu, eğer isteseydi cumhurbaşkanı seçiminin 3 ve 4.
turlarında da daha büyük çoğunluğu öngörebilirdi. Böyle bir şey öngörülmediğine
göre, hele hele aynı maddeyle 2, hatta 3 cumhurbaşkanı seçildiğine göre, bu
maddeyi eğip bükmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu tür indi (kendince) yorumlarla -ki
bunun için Anayasa profesörü olmaya da gerek yoktur- ne Anayasa metni ne de
Anayasa Mahkemesi asla yıpratılmamalıdır.''
1989 yılında Turgut Özal'ın sadece ANAP'lı; 1993 yılında da Süleyman
Demirel'in, DYP ve SHP milletvekillerinin oylarıyla, fakat ANAP'lıların
muhalefetiyle seçildiğini belirten Gündüz, Avrupa'da da bunun örneklerinin
olduğunu söyledi.
Gündüz, ''Konsensüs tabii ki şart.... Konsensüs aranması gerekli ama yalnız
bu konsensüs, siyasi bir konsensüstür. Bunu anayasal zorunluluk olarak takdim
etmek de çok yanlıştır. Anayasada böyle bir zorunluluk yoktur. Biz bunu, anayasal
çerçevede ve yasal zeminde doğru olan neyse, onu sonuna kadar yapacağız'' diye
konuştu.