2003-01-17 - 00:00
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANI SAYIN BÜLENT ARINÇ'IN TÜRK PARLAMENTERLER BİRLİĞİ TARAFINDAN DÜZENLENEN 'KIBRIS' KONULU SEMPOZYUMDA YAPTIKLARI KONUŞMA (2)
Evet, tarih şuuru vermek gericilik değildir, şovenizm hiç değildir. Başka şeyle insanları, milletleri ayakta tutamazsınız. İdeali ayakta tutan şey budur. "Bak evladım, biz bugünlerden geldik. Ben Manisa Milletvekiliyim. Manisa'da Kırtık deresi vardır. Mayıs ayında Yunanlılar İzmir-Manise bölgesini işgal ettiler. Kahraman askerimiz 1922'de girdi ve denize döktü. Kaçarlarken Kırtık'ta ölenler oldu. Kırtık mezarlığı şimdi Kırtık deresinin bulunduğu yerdedir. Manisa'nın Turgutlu girişindeki ilk yer.. Bugün Yunanistan'da da Kırtık deresinin ismi var.

Değerli arkadaşlar,

Hala onlar bu şuurla çocuklarını yetiştiriyorlar ve o yüzden Rum yönetiminin güneyinde 17 bin dolarlık, bizim tarafta Türkiye'nin desteği ile ancak 3-4 bin dolarlık milli gelir var. Ne alakası var, ne bağlantısı var; çok şey. Gençlerin bütün enerjisini bu tarih perspektifi içerisinde milli hedeflere yöneltmesi gerekirken, meydanlardakilerin ne söylediğini anlayamıyorsak onun için buna ihtiyacımız var. Ne olur? Zararın neresinden dönülürse kardır. Önümüzde yeni bir ufuk açılıyor ve biz eksiklerimizi, hatalarımızı biraz daha fazla yakından görmek suretiyle burada mutlaka çareler aramalıyız.

Değerli dostlar,

Affedersiniz, süremi 5 dakika da geçirmişim. Bu konuşmacılarımızın, bu konuda fikirlerini ifade edecek insanların, yurt dışından gelmiş, Türkiyemizde yetişmiş çok değerli kişilerin görüşlerinden, konuşmalarından istifade edeceğiz.

Dün Meclis TV'de bu konuyu görüşürken aklıma bir şey gelmişti. Biz üç gün boyunca 20 milletvekili arkadaşımla Kıbrıs gerçeğini doya doya, dolu dolu yaşadık. Ama şuna ihtiyaç var: Parlamentomuzun Kıbrıs Türk halkına bağlılığını göstermek için çok şey yapmalıyız. Mutlaka, heyetler daha da kalabalık gitmeli, halkla görüşmeli, destek vermeliyiz, arkanızda biz varız, bütün fedakarlığı biz yapacağız, ne olursunuz gelin, şu süreç içerisinde güçlü olarak bir arada bulunalım. İhtilaflarımızı unutalım. Bunun için belki Kurban Bayramı bir fırsat olabilir. Hem bu salonda bulunan, hem bulunmayan bütün milletvekili arkadaşlarımın dört-beş günlük Kurban Bayramlarını Kıbrıs'ta geçirmelerini teklif ediyorum. Bütün turistik tesisler müsaittir. Gündüzleri üç-dört saat dinlenirsiniz, iki-üç saat de köylerde, kahvelerde halkla birlikte olursunuz. Ne kadar güzel olur. Lefkoşa ve Girne'de sokağa çıkarsınız, Sayın Başbakan da sizlere ev sahipliği yapar. Bütün Kıbrıslılar da sizi kucaklar. Bu bir sembolik olaydır. Ama şu anda çok ihtiyaç var. Yani, kahvelere, köylere girip insanları kucakladığınız zaman, ağladıklarını hissediyorsunuz. "İyi ki geldiniz" diyorlar. "Ne kadar da ihtiyacımız var" diyorlar.

O yüzden değerli arkadaşlar, siyasi hesaplaşmaların günü bugün değildir. Sayın Denktaş'ı eleştirebilirsiniz, Sayın Eroğlu'nun Hükümetini eleştirebilirsiniz. Gerçekten hatalar, yanlışlar da yapılmış olabilir. Ama biz şimdi gerçekten çok önemli bir kararın arifesindeyiz. Bu kararı doğru verebilmemiz için birarada olmamız, bir sıkılı yumruk gibi aynı noktada, Sayın Denktaş'ın ve Türk yönetiminin arkasında sımsıkı bir kale gibi durmamız lazım. Bunun, elbette ne kadar önemli olduğunu gelişmeler ortaya koyacaktır. Ben elbette TBMM'nin, değerli milletvekili arkadaşlarımın, eski-yeni milletvekillerimizin, hiç fark etmiyor, hepsi buradalar. Hepsinin görüşleri önemlidir. Bu düşüncelerimizi müştereken paylaştığına inanıyorum. Kıbrıs Türk Halkına bu 28 Şubat çok önemli değil bence, her yılın 28 Şubat'ı vardır. Büyük idealler, yıllarca, sabırla, inançla ve kararlılıkla, doğru bildiğimizi yapmaktan geçer. O yüzden, "Zaman sıkıştı, atıver gerisini düşünme, bak ne güzel olacak" sözlerinin ne kadar gerçek olduğunu bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz gerekir.

Kıbrıs Türk Halkına yıllar boyu esenlikler, mutluluklar, huzur dolu günler diliyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.