2009-12-16 - 13:20
2010 YILI BÜTÇESİ GENEL KURUL'DA...
TBMM Genel Kurulunda, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Diyanet İşleri Başkanlığı ve AB Genel Sekreterliği bütçeleri görüşülüyor.
AK Parti Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan, partilerinin, AB üyeliği konusunda, sonuçtan çok sürece önem verdiğini söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Diyanet İşleri Başkanlığı ve AB Genel Sekreterliği bütçeleri görüşülüyor.

Kurumların bütçeleri üzerine söz alan AK Parti Amasya Milletvekili Akif Gülle, vakıf eserlerinin korunmasının ve amacına uygun kullanılmasının önemine değindi. Vakıflar Genel Müdürlüğünün bu kapsamda başarılı çalışmalar yaptığını ifade eden Gülle, 2002 yılı itibariyle tescil ve tespit edilen vakıf eseri sayısının 9 bin 483 iken 2009 yılında bu rakamın 19 bin 825'e ulaştığını söyledi.

AK Parti Yozgat Milletvekili Osman Coşkun da Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün bütçesi ile ilgili görüşlerini dile getirdi. Coşkun, özellikle yerel basının güçlenmesi için çaba sarf eden kurumun, bu kapsamda, eğitim seminerleri düzenlediğini, haber ve fotoğraf desteği sunduğunu, bilgilendirme toplantıları yaptığını ifade etti.

AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç da TÜBİTAK'a son 7 yılda sağlanan kaynağın, bu kurumun kurulduğu günden itibaren sağlanan kaynağın üzerinde olduğunu söyledi. TÜBİTAK'ın AR-GE çalışmalarını da başarılı şekilde yürüttüğünü kaydeden Domaç, özellikle bu alanda en önemli ihtiyaç olan insan kaynağının hızla arttığına dikkati çekti.

AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı ise Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) 20 ülkede 23 ofisi ile çalışmalarını sürdürdüğünü, kurumun, Pakistan, Suriye ve Irak'ta da ofis açmayı planladığını ifade etti. Kabakçı, TİKA'nın, kardeş devletlerle ilişkilerin gelişmesinde, tarih ve kültür miraslarının canlanmasında önemli rol oynadığını kaydetti.

''TÜRKİYE BÖLGESİNDE ÖNEMLİ GÜÇ''

AK Parti Kırşehir Milletvekili Abdullah Çalışkan, Türkiye'nin, komşularıyla olan sorunların çözümünde ciddi adımlar attığını ve bölgede önemli bir güç haline geldiğini söyledi.

Bunun yanında AB üyeliği sürecinde de mesafe alındığını kaydeden Çalışkan, Türkiye'nin hedefinin tam üyelik olduğunu, ancak bu süreçte AB'nin de sözlerine sadık kalması gerektiğini ifade etti.

AK Parti'nin, AB konusunda, sonuçtan ziyade sürece önem verdiğini belirten Çalışkan, Türkiye'nin üzerine düşeni yapmasının ardından karar verme konusunun Türkiye'yi değil AB'yi ilgilendireceğini vurguladı.

''SESSİZ SEDASIZ SİVİL DARBE YAŞANIYOR''

CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ise grubu adına yaptığı konuşmada, AK Parti Hükümetinin tek tip medya oluşturduğunu ve bunu kullandığını ileri sürdü. İstihbarat ve dinlemelerle ''Hitler'in Almanya'sını'' aratmayacak bir uygulamanın söz konusu olduğunu öne süren Baratalı, bu şekilde halkın hak ve özgürlüklerinin engellendiğini iddia etti.

''Sessiz sedasız bir sivil darbe yaşanıyor'' diyen Baratalı, bu darbede asıl hedefin Cumhuriyet olduğunu savundu. Söz konusu darbeyi yapanların, darbeye karşı olduklarını söylediğini ileri süren Baratalı, ''yandaş medyanın'' da bu darbeye lojistik destek sağladığını söyledi.

CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, Türkiye'nin teknoloji alanında politikası olmadığını belirterek, ''TÜBİTAK, bilimle inancı birbirine karıştırmamalı'' dedi.

CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu, TÜBİTAK ve TÜBA bütçeleri üzerinde görüşlerini ifade ederken, Türkiye'nin rekabet gücünde 133 ülke arasında 61, innovasyonda ise 58. sırada bulunduğunu belirterek, Panama, Azerbaycan, Endonezya, Güney Kıbrıs, Slovenya, Tunus ve Ürdün'ün Türkiye'nin önünde olduğunu kaydetti. Coşkunoğlu, ''TÜBİTAK'a sağlanan desteklerle övünülmesine rağmen bu durumdayız. Türkiye, bilim ve teknoloji alanında sürekli geriye düşüyor'' dedi.

Türkiye'nin teknoloji politikası olmadığını, bunda sadece TÜBİTAK'ın değil, Hükümetin ''Ulufe dağıtır gibi yanlış teşvik politikasının da etkisi olduğunu'' ileri üren Coşkunoğlu, ''TÜBİTAK bilimle inancı birbirine karıştırmamalı. Sayın Bakan, bilimi inancın esiri haline getiren uygulamalardan vazgeçilsin. İzlenen politikayla Darwin küçük düşmüyor, bunu yapanları küçük düşürüyor'' diye konuştu.

''AK PARTİ'NİN İKTİDARIYLA DESTEK KESİLDİ''

CHP Antalya Milletvekili Atila Emek, Diyanet İşleri Başkanlığının yansız ve tarafsız olarak hizmet vermesi gerektiğini belirterek, ancak bütçesinin çok önemli kesiminin belli bir inanç kesimi için harcandığını savundu. Bu haksızlık ve eşitsizliğin giderilmesi için verdikleri yasa tekliflerinin AK Parti tarafından reddedildiğini anlatan Emek, cemevleri ve alevi vatandaşlara aktarılan desteğin de AK Parti iktidarıyla sona erdiğini ifade etti.

Emek, ''AKP iktidarı, Alevi vatandaşların sorunlarını çözüm getirmek yerine, göstermelik çalıştaylar ve oruçlarda lüks otellerde vakit kaybediyor. Alevi vatandaşlarımız, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi için yasal düzenleme yapılmasını, Madımak otelinin müzeye dönüştürülmesini, ders kitapları ve diğer yayınlarda kendilerine ve inançlarına yönelik hakaret ifadelerinin kaldırılmasını istiyor'' diye konuştu.


TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ


CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, AB Genel Sekreterliği bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkilerine değindi. Öymen, 2004 yılından beri, hem bazı AB yetkililerinin tavrı, hem de Hükümet'in yaptığı stratejik yanlışlıkların Türkiye'nin AB üyeliğini zorlaştırdığını ileri sürdü.

Öymen, ''AB tarafından Türkiye'ye, üyeliğin ucunun açık olacağı söylendi. Bu, Türkiye'den başka kime söylendi? Bazı ülkelerden gelen tepkiler, Türkiye'nin üyeliğinin zor olacağını gösteriyor. Sarkozy ve Merkel'in açıklamalarının yanı sıra, eskiden bize destek veren bazı ülke politikacıları ise bu desteğini geri çekiyor. Bunlara karşı Hükümet yeterli tepkiyi göstermiyor'' dedi.

Hırvatistan'ın müzakereleri bitirmek üzere olmasına karşılık Türkiye'nin 35 müzakere başlığından birini açıp kapatabildiğini anlatan Öymen, ayrıca başka ülkelere tanınan hakların da tanınmadığını, bunlar arasında Türk vatandaşlarının vizesiz seyahat hakkı da bulunduğunu anlattı.

AB raporlarında yer alan dokunulmazlıkların kaldırılması, HSYK'nın yapısında değişiklik yapılması, basın özgürlüğüne riayet edilmesi, Sendikalar Yasasının çıkarılması gibi talepleri CHP'nin de dile getirdiğine işaret eden Öymen, ancak Heybeliada Ruhban Okulunun açılması, askerlerin siyaset üzerindeki etkisiyle ilgili talep ve eleştirilere katılmadıklarını kaydetti. öymen, ''AB raporlarına bakarsanız sanki siyaseti askerler yönetiyor. Sayın milletvekileri sizler bir tek kere askerlerin telkiniyle oy kullandınız mı? AB ile aramızdaki ortak değerlere sahip çıkmalıyız. Türkiye, batı medeniyetinin karşısında değil içindedir'' diye konuştu.

MHP Samsun Milletvekili Osman Çakır da AB'nin Türkiye'ye özel statüyü kabul ettirmek istediğini, bundan vazgeçilmemesi halinde ''AB üyeliğinin sanal olacağını'' söyledi.

AB üyeliği konusunda Türkiye için hiçbir şeyin belli olmadığını, yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Türk kamuoyunda AB'ye yönelik desteği yüzde 75'lerden yüzde 30'lara düşürdüğünü belirten Çakır, '''AB'nin Türkiye'yi dışlayan, çifte standart bir tutum izlediğini, kendi kontrolünde tutmak istediğini'' ileri sürdü.

TTK BİNASI

CHP Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal, Türk Tarih Kurumuna (TTK) bina alımıyla ilgili iddiaları gündeme getirdi. Çankaya ilçesindeki bir binanın alımının hukuk ve usule aykırı olduğunu, ''AKP nüfuzu kullanılarak'' değerinin çok üstünde 2,5 milyon liraya alındığını ileri süren Ünsal, bina sahibinin vekaletinin Mehmet Akın Dinçer adlı bir AK Parti Milletvekilinin oğluna ait olduğunu söyledi.

Devlet Bakanı Mehmet Aydın'dan konuyu araştırmasını isteyen Ünsal, ''Atatürk'ün mirasının kullanılması konusunda hasas olduklarını'' ifade etti.

AK Parti Van Milletvekili İkram Dinçer, Ünsal'ın oğlunun adı verilerek bazı iddialarda bulunulduğu gerekçesiyle söz istedi. TTK'nın bir bina almak için emlakçılara başvurduğunu belirterek, ''Üzerinde satılık ve kiralık yazan bir bina için oğlum da dükkan sahibiyle birlikte görüşme yapıyor. Dükkanın gerçek sahibi yurtdışına çıkarken, tapu işlemlerinin yapması için oğluma vekalet vermiş. Trabzon'da yaptığımız işlerle vergi ödeyenler arasında ilk 10'dayız. Bizi böyle bir işle ilişkilendirmek doğru değil. Üzgünüm. Konunun özünde, TTK içinde yeni ideolojik sorunlar vardır'' dedi.

MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık, AK Parti'nin, TÜBİTAK'ın yönetimini doğrudan ele geçirmeye çalıştığını öne sürdü.

TBMM Genel Kurulunda, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA), Diyanet İşleri Başkanlığı ve AB Genel Sekreterliğinin 2010 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.

Kurumların bütçesi üzerine MHP Grubu adına söz alan Çanakkale Milletvekili Mustafa Kemal Cengiz, vakıfların yardımlaşma ve dayanışmayı esas aldığını, özellikle Osmanlı döneminde çok önemli olan bu kurumların aynı zamanda birlik, beraberlik ve dayanışmayı sağladığını vurguladı. Cengiz, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile ilgili olarak usulsüz işler, şaibeli ihaleler, vakıf mallarının peşkeş çekilmesi gibi duyumların, vicdanları sızlattığını ifade etti. Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimden uzak olduğunu savunan Cengiz, ''(Vakıf malı keriz malı) diyenler, hiçbir zaman abad olamazlar' diye konuştu.

MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık da TÜBİTAK'ın özerk bir kurum olmaktan çıktığını, herhangi bir genel müdürlük konumuna getirildiğini söyledi.

AK Parti'nin, doğrudan bu kurumun yönetimini ele geçirmeye çalıştığını iddia eden Işık, TÜBİTAK'ın, siyasi amaçlara hizmet eden bir kurum haline getirilmesinin amaçlandığını öne sürdü. Ar-Ge çalışmalarının yetersiz olduğunu da kaydeden Işık, bu alana ayrılan payın, Milli Gelirin yüzde 1'ine bile ulaşmadığını kaydetti.

MHP İstanbul Milletvekili Atilla Kaya da TİKA'nın, Türkiye'nin, bölgesindeki güç olmanın ötesinde küresel güç olmasında önemli bir etken olabileceğini, çalışmalarını bu yönde yürütmesi gerektiğini dile getirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi üzerinde de konuşan Kaya, son dönemlerde inanç, mezhep konularında toplumun cepheleştirilmek istendiğini söyledi. Kaya, Diyanet İşleri Başkanlığının böyle bir dönemde büyük önem arz ettiğini, doğru din anlayışını, birlik ve bütünlüğü, yardımlaşmanın önemini anlatması konusunda önemli rol oynayacağını ifade etti.

Alevi İslam inancına mensup vatandaşların sorunlarının çözülmesi gerektiğine de işaret eden Kaya, cemevlerine bütçeden ödenek ayrılması gerektiğini ifade etti.

Şahsı adına kanun tasarısının lehine söz alan AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik de bazı muhalefet milletvekillerinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2010 Yılı Bütçesinin tümü üzerindeki görüşmelerde yaptığı konuşmayı eleştirdiğini anımsattı.

Başbakan Erdoğan'ın üstün performanslı olan bu konuşmasının söz konusu milletvekillerince karalanmak istendiğini öne süren Özçelik, ''Onların ruh halini anlıyorum. Kendi genel başkanları, partilerinin tabanlarını bile tatmin etmeyen konuşmalar yaptı'' dedi.

Özçelik'in konuşmasına muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi.

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, farklılıkların, temel insan hakları ve değerlerle çatışmaması halinde zenginlik sayılması gerektiğini belirterek, ''(Bunları tolore edelim) demek doğru değildir, aslında bunların desteklenmesi, zenginleşmesi ve güçlenmesi lazım'' dedi.

Genel Kurulda, TÜBİTAK ve TÜBA bütçeleri üzerinde konuşan Aydın, farklılıklar konusuna değindi. Aydın, ''Günümüzde farklılıklardan çok cazip bir tarafı var. Bu, tarih boyunca hep böyle olmuştur. Farklılıklar, benzerlikler ve aynılıklara nazaran çok daha dikkat çekici olmuştur. Kabul etmek lazım, farklılıklar üzerine dayanan söylemler, karşı karşıya kalınan problemlerin başında geliyor'' diye konuştu.

Bugünkü dünyada temel insan hakları, temel değerler ve temel etik değerlerin belli olduğuna işaret eden Aydın, bunlar üzerinde yorumlar farklı olsa da anlaşma bulunduğunu vurguladı. ''Bir de bizim farklılıklarımız vardır'' diyen Aydın, şöyle devam etti:

''Adına ne dersek diyelim, kültürel, töresel ya da başka türlü farklılıklar, insan haklarına, politik değerlere, anayasalarda yer bulan temel değerlere aykırı ise o farklılıkların değiştirilmesi lazım. Silah ya da savaş yoluyla değil, eğitimle, geniş soluklu plan, programla, birlik ve beraberlik içinde değiştirilmesi lazım. Yok eğer farklılıklar temel insan hakları ve paylaşılan değerlerle çatışmıyorsa, o zaman ister yurt içinde ister AB bağlamında olsun, ister uluslararası ilişkiler ve siyasette olsun, bunların zenginlik sayılması lazım. Bunlara 'tolore edelim' demek bile esasında etik açıdan sorunlu bir cümledir. Kim kime tolore ediyor. Eğer Türkiye, birtakım kültürel farklılıklara sahipse, AB'den herhangi birinin kalkıp 'bunu tolore edelim' demek doğru değildir. Bunun cevabı bellidir; Bunlar zenginliktir, 'tolore edelim' demek doğru değildir, aslında bunların desteklenmesi, zenginleşmesi ve güçlenmesi lazım. Günümüzde Türkiye hakkında konuşurken, milli tarihten, kültürden kaynaklanan ortaklıklar, aynılıklar ve benzerlikler vardır. Millet olmanın temelini de bu zemin oluşturmuştur. O zemin bu milleti, bu ülkeyi, bu vatanı, daha binlerce yıl, gelin sonsuza kadar diyelim, birlikte yaşayabilecek güce sahiptir. Türkiye bugüne kadar nasıl ortak tarih ve kültür, bir tek siyasi ve hukuk sistemi çerçevesinde bugüne kadar gelmişse, onu ebediyete taşıyacak kadar da güçlüdür. ''

''BİLİM VE TEKNOLOJİ İHMAL EDİLMİŞ BİR ALAN''

Aydın, TÜBİTAK konusundaki eleştirilere de yanıt verirken, ''Bu konuda bütçemiz ne kadar artarsa memnun oluruz. Çünkü yapacak iş çok. Bilim ve teknoloji alanı, Türkiye'de ihmal edilmiş bir alandır'' dedi.

Bugüne kadar neler yapıldığına bakılması gereğine işaret eden Aydın, AR-GE için harcanan paranın 2008 rakamlarına göre 6,9 milyar lira olduğunu, bunun binde 73'e tekabül ettiğini anlattı. ''Bu rakamı, AB ortalamasıyla karşılaştırdığımızda iftihar edebileceğimiz bir oran değildir'' diyen Aydın, Türkiye'nin kendisine koyduğu yüzde 2 hedef dikkate alındığında her türlü desteğin verilmesi gerektiğini kaydetti.

Özel sektörün bu alanda önemli bir konuma geldiğini ve 2008 yılında kamu sektörünü geçtiğini belirten Aydın, ''Bu, bizim için hayati önem arz ediyor. Çünkü, eğer özel sektör bu alanda yüzde 60'lara gelirse; o zaman üniversitelere kamunun yaptığı katkı da belli ölçüde azalacak. Oradan da kamu alanı bir tasarrufa gidecek. Bu da temel bilimlerde başarılı olamayan bir ülke bilimde başarılı olmuş sayılmayacak, bu alanlarda sağlam durmayan ülkenin teknolojisi de uzun soluklu olamaz'' diye konuştu.

Aydın, innovasyon konusunda yapacak çok iş ve alacak çok mesafe bulunduğuna işaret ederek, ancak bu alanda endekslerin hazırlanmasında ciddi sorun olduğunu, Türkiye'de değerlendirilmeyen bazı verilerin değerlendirildiğini söyledi.

AB'nin son iki ilerleme raporunda bilim ve teknoloji ortamında ifadelere bakılmasını isteyen Aydın, ''Bu raporlarda, açıkça Türkiye araştırma alanının, Avrupa araştırma alanı ile rahatça çalışabilecek konuma geldiği, aralarında uyum olduğu ve entergasyon sağlandığına vurgu yapılıyor ve Türkiye'nin çabaları övülüyor'' dedi

Aydın, AR-GE personeli sayısının 67 bine çıktığını, hedefin 50 bin olarak belirlendiğine dikkati çekerek, hedefi 150 bin olarak tespit ettiklerini bildirdi. Aydın, ''Yurt dışından geniş bir araştırıcı kitlesi Türkiye ile ilgileniyor. Orada başarılı Türk bilim adamları var. Onlar Türkiye'ye dönmek istiyorlar. Her türlü engeli ortadan kaldırdık'' diye konuştu.

TTK BİNASI

Aydın, Türk Tarih Kurumunun (TTK) aldığı binayla ilgili olarak Başbakanlık Teftiş Kurulu sürecinin işlediğini hatırlatarak, ''Oradaki sonucu alacağız. Buna göre hareket edeceğiz. Bu konuda hiçbir arkadaşımın tereddütü olmasın. Ne varsa ortaya çıkacak ve ona göre de muamele edilecek.

TTK eski Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nun görevinden uzaklaştırıldığı eleştirileriyle ilgili olarak, ''Her, yaptığı görevi bırakıp, asli görevine dönen... Çünkü bu arkadaşlarımız üniversitelerden geliyor, kadroları orada. Geliyorlar bir süre hizmet ediyorlar. Ayrılmalarının, gerek kendileri gerek idare tarafından bir uzaklaştırma şeklinde algılanması doğru değildir'' dedi.


---- HABERİN TAMAMINA 'İLGİLİ DÖKÜMANLAR' KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ ----