2006-11-20 - 16:30
AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin,
''AB ve terör örgütü elebaşı'' ile ilgili sözlerine tepki göstererek, ''Bu konularda hiç konuşmaması gereken insan, Sayın Bahçeli'dir'' dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin,
''AB ve terör örgütü elebaşı'' ile ilgili sözlerine tepki göstererek, ''Bu konularda hiç
konuşmaması gereken insan, Sayın Bahçeli'dir'' dedi.
TBMM'de gazetecilerle sohbet eden Fatsa, MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli'nin, partisinin kongresinde AK Parti'ye yönelttiği eleştirilere yanıt
verdi. Göreve yeniden seçilmesi nedeniyle Bahçeli'yi kutlayarak başarılar dileyen
Fatsa, ancak konuşmasını kabul etmelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Siyaseten bazı şeyler iddia edilebileceğini ve isnatlarda bulunulabileceğini
ifade eden Fatsa, şunları kaydetti:
''Sayın Bahçeli'nin; gerek AB süreci, gerekse terör örgütü elebaşının
cezasının infazı ve F tipi cezaevine nakliyle alakalı çok iddialı söylemleri
vardı. Öncelikle bu konularda hiç açıklama yapmaması gereken lider, Sayın
Bahçeli'dir. AB Ulusal Programı'nın altında Sayın Bahçeli ile diğer hükümet
ortaklarının imzası var.
Terör örgütü elebaşının F tipine nakliyle ilgili de söylemleri oldu. Sayın
Bahçeli, F tipi cezaevleri açıldığında Başbakan Yardımcısıydı. Çin'e yaptığı bir
seyahatte, terör örgütü elebaşının F tipine nakliyle ilgili söylemleri vardı. Bu
konuşma, Mayıs aylarında yapıldı, seçimler de Kasım'da oldu. Arada, bu
düşüncesini hayata geçirebilecek kadar bir süre vardı. Sayın Bahçeli
hükümetteyken neden terör örgütü elebaşını F tipine nakletmedi?''
Fatsa, terör örgütü elebaşının F tipi cezaevine nakliyle ilgili olarak
MHP'li eski Kahramanmaraş Milletvekili Edip Özbaş'ın bir teklif hazırladığını
hatırlatarak, ancak Bahçeli'nin verdiği talimatla, grubuna bu teklife imza
attırmadığını söyledi.
''BUGÜNKÜ GİBİ BOL KESEDEN ATIYORDU''
''Sayın Bahçeli, 3 Kasım 1999 seçimlerinde, bugünkü gibi bol keseden
atıyordu. İktidara geldiklerinde Apo'yu asacaklarını; bunun için milletin
kendilerine yetki vermesini istedi'' diyen Fatsa, altında Bahçeli'nin de
imzasının bulunan bir yazıyla dönemin koalisyon hükümetinin liderleri tarafından
''Apo'nun asılmayacağı'' konusunda AB'ye güvence verildiğini ileri sürdü.
Bahçeli'nin de içinde bulunduğu hükümetin başbakan yardımcısı ve bazı
bakanlarının Yüce Divan'da yargılandığına işaret eden Fatsa, başbakan yardımcısı
ve bazı bakanlarının da ''suç işlediği sabit olmasına rağmen zamanaşımıyla
kurtulduğunu'', kendi bakanıyla ilgili sürecin de devam ettiğini söyledi.
Bütün bunları kamuoyunun yakından takip ettiğini kaydeden Fatsa, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Bütün bu konularda hiç konuşmaması gereken insandır, Sayın Bahçeli...
Milletin bu dönemde yaşadıklarını, bu dönemde millete yaşattıklarını, bu
dönemdeki istismarları; bu dönemde halktan 'şunu, şunu yapacağız' diye destek
alıp iktidarda, başta terör örgütü elebaşının asılması ve AB ile ilgili
güvencelerin verilişinde Bahçeli'nin imzası ve katkısı olduğunu, bu memlekette
bilmeyen yok. 'Hafızai beşer nisyanla maluldür' deniliyor. Sayın Bahçeli sanıyor
ki 'aradan 4-5 yıl geçti, millet bizim yaptıklarımızı unuttu, verdiğimiz sözlere
sadakatsizliğimizi unuttu' zannediyor. Sayın Bahçeli'nin bu sözlerine katılmamız
söz konusu değil.''
AB'nin, Türkiye'de bir siyasi partinin değil, devlet projesi olduğunu
belirten Fatsa, AK Parti'nin, AB sürecinin, ''onların yaptığı gibi, mehter
yürüyüşü gibi 2 adım ileri 2 adım geri şeklinde değil, samimiyet ve özveriyle
hayata geçirilmesi için gayret gösterdiğini'' ifade etti.
TBMM Genel Kurulunun bu haftaki gündemiyle de ilgili bilgi veren Fatsa, görüşmeleri
yarım kalan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasa Teklifine devam edileceğini
belirterek, ardından gündemin ön sıralarına alınan SSK ölüm aylıkları, TBMM Genel
Sekreterliği Teşkilat Yasasında değişiklik, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
vakıflarının mütevelli heyetlerine belediye başkan yardımcılarının da katılmasını,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda değişikliğe ilişkin yasa tekliflerinin
ele alınacağını kaydetti.
Fatsa, halen gündemin 367. sırasında bulunan kimyasal silahlarla ilgili
uluslararası sözleşmeyi içeren tasarının yasalaşması konusunda Dışişleri
Bakanlığının özel isteği olduğunu, ayrıca stajyer avukatlarla ilgili teklifin de
yasalaşması istendiğini, bunların da gündemin ön sıralarına alınarak
görüşülmesini planladıklarını bildirdi.
MİLLETVEKİLLERİYLE İLGİLİ TUTANAK
TBMM Başkanlığının milletvekillerinin, TBMM İçtüzük ve yönetmeliğine aykırı
olarak Meclise girişlerine dair tutanaklarla ilgili olarak Fatsa, ''Bununla
ilgili grup disiplini ve Meclis İçtüzüğü açısından yapılabilecek bir şey varsa,
ona da bakacağız'' dedi.
Fatsa, bir soru üzerine, milletvekillerinin Meclise giriş ve çıkışında bir
takım kuralları ihlal etmesi durumunda en az gruplar kadar Meclis Başkanlığının
da sorumluluğu olduğunu vurguladı. Fatsa, ''Sadece, 'bu oldu, şu oldu' demekle
olmaz. Meclis Başkanlığının, İçtüzüğün kendisine verdiği bu noktada yetkiler
vardır. Meclis Başkanı bunları kullanır, bunun dışında grupların alması gereken
bir takım şeyler olursa, hay hay gruplar da bu konuda üzerine düşeni yapar''
görüşünü ifade etti.
Bir gazetecinin ''Meclis Başkanı İçtüzükte yaptırım olmamasından yakınıyor''
demesi üzerine Fatsa, ''O zaman Meclis Başkanı bizi, bunları kontrol altına
alabileceğimiz bir İçtüzük değişikliği noktasına getirir. Bu konuda da zaten
grupların çalışması var. Bu da muhtemelen gelebilir. İçtüzükte değiştirilmesi
gereken bir şey varsa, gruplar ön yargısızdır, değişiklik yapılabilir'' dedi.
AK Parti Mersin Milletvekili Ali Er ile görüştüğünü, kendilerine basına
yaptığı açıklamanın dışında farklı bir şey söylemediğini anlatan Fatsa, bir
gazetecinin, ''Şiddet konusunda neden net bir şey yapılamıyor?'' sorusu üzerine,
''Bu süreç devam ediyor. Meclis Başkanlığının bir talebi var, gruplar bunu
gündemine aldı. Değişiklik konusunda ne gerekirse yapmaya hazırız'' dedi.
Fatsa, ''Meclis Başkanı bu konuyu bağırıncaya kadar varolan bir yasak niye
uygulanmadı, niye bir şey yapılamadı?'' demesi üzerine, 343 milletvekiliyle
ilgili tutanak tutulduğunun açıklanmasından sonra konudan haberdar olduklarını
söyledi.
''KEŞKE OLMASAYDI...''
Bir gazetecinin, ''Sizinle ilgili olarak AİHM'e başvuruda bulunuldu'' demesi
üzerine Fatsa, kendisinin katıldığı düğünde silahla havaya ateş etmesi ile İzmir
Foça'daki olayda küçük bir çocuğun hayatını yitirmesi arasından 2 yıl geçtiğini,
iki olay arasında bir illiyet bağı olmadığını anlattı. Fatsa, ''Neticede evladını
kaybetmiş bir aile ve onların yaşadığı acı var. Bunu paylaşır ve saygı duyarım''
dedi.
Fatsa, ''O gün silah attığınız için pişman mısınız?'' sorusuna, konumu ne
olursa olsun, örf ve kültürün insan üzerinde olumsuz etkileri olduğunu kaydetti.
Kamuoyunun önündeki insanlar olduklarını, gerekçesi ne olursa olsun hiçbir şeyin
ardına saklanmadan toplum önündeki insanların bu konularda daha duyarlı ve hassas
olması gerektiğini belirten Fatsa, şunları söyledi:
''Keşke olmasaydı... Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Ama bizim bölgemizde
veya Türkiye'nin birçok yöresinde bu tür zaman zaman insanların yüreklerinde yara
açan, derin izler bırakan uygulamalar var ki... Bunlar doğru şeyler değil. Ben de
kendi nefsimde bunun muhasebesini ve muhakemesini yaparken, 'keşke bunu
yapmasaydım' dedim. Bir şeyden de aşırı derecede üzülüyorum; ben Ali Er gibi
söylemiyorum. Evet ruhsatlı silahım var ama gerçekten silah taşımıyorum. O gün,
yerleşim alanlarının çok uzağında ve bir milletvekili arkadaşımızın düğünü olması
hasebiyle çok duygusal davrandım. Şık olmamıştır, iyi olmamıştır, iyi olmuştur
demem söz konusu değil. Ama sonuç itibariyle böyle bir olay var. Bütün bunların
giderilmesi, silahla mücadeleyle alakalı Eyüp Fatsa olarak verebileceğim ne kadar
destek varsa vermeye hazırım. Savunma içinde değilim. Her konuda toplumun önünde
olan insanların her şeyine dikkat etmesi gerekir.''
''DOKUNULMAZLIKLA İLGİSİ YOK''
Fatsa, bir soru üzerine, konunun dokunulmazlıkla ilgisi olmadığını, yasal
olmayan işlerin ruhsatsız silahlarla yapıldığını belirtti. Asıl sıkıntının da
ruhsatsız silahlarda olduğunu ve meçhul olaylarda bu tür silahların
kullanıldığını belirten Fatsa, ''Dokunulmazlığı olmayan binlerin, onbinlerin
silahı var bu ülkede...'' dedi.
TCK'nın 301. maddesiyle ilgili sivil toplum örgütlerinin bir birliktelik
ortaya koyamadığını belirten Fatsa, ama bu maddeyle ilgili bir takim eleştiri ve
itirazların olduğunu vurguladı. Bireysel ve demokratik hakların sonuna kadar
kullanılması inancını taşıdığını kaydeden Fatsa, bu konuda toplumsal uzlaşma, en
azından TBMM'deki siyasal partilerin uzlaşmasını arzu ettiğini ifade etti. Fatsa,
''Muhtemelen bir değişiklik düşünülüyor. Bir makulde anlaşarak bir metin ortaya
çıkabilir'' dedi.
FINDIKTA YAŞANAN SORUNLAR...
Fatsa, fındıkta yaşanan sorunlarla ilgili ne yapılabileceği konusunda arayış
içinde olduklarını belirtti. Fiskobirlik'in geçmişte popülist fiyat politikasıyla süreci
yönetemediğini kaydeden Fatsa, ''Fiskobirlik yaşatılmalı'' dedi.
TOBB öncülüğünde, TMO, Fiskobirlik ve diğer ilgili sivil toplum örgütlerinin
de aralarında bulunduğu bir çalışma yürütüldüğünü anlatan Fatsa, bu çalışmanın,
''lisanslı depoculukla'' ilgili olduğunu belirtti. Fatsa, çalışmanın 2007
sezonuna yetiştirilmesinin hedeflendiğini belirterek, ''Mevcut depolardan farklı
olarak, ürünü 4-5 yıl koruma imkanı var. Üretici ürününü bu depolara bırakıyor ve
karşılığında istediği zaman para ve senede dönüştürebileceği sertifika alıyor''
dedi.
Lisanslı depoculukla ilgili yasanın çıktığını, ancak altyapısının
oluşturulması gerektiğine işaret eden Fatsa, standardı yüksek depolar için
araştırmanın sürdüğünü bildirdi.
Fatsa, bir soru üzerine, TMO'nun bu yıl fındık alımı konusunda devreye
girmesinin olumlu olduğuna işaret ederek, ''Aksi halde fındık fiyatı, serbest
piyasada 1 YTL'ye düşerdi. Ama TMO'nun bu alana girişi, geçici süre içindir''
dedi.
''AB ve terör örgütü elebaşı'' ile ilgili sözlerine tepki göstererek, ''Bu konularda hiç
konuşmaması gereken insan, Sayın Bahçeli'dir'' dedi.
TBMM'de gazetecilerle sohbet eden Fatsa, MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli'nin, partisinin kongresinde AK Parti'ye yönelttiği eleştirilere yanıt
verdi. Göreve yeniden seçilmesi nedeniyle Bahçeli'yi kutlayarak başarılar dileyen
Fatsa, ancak konuşmasını kabul etmelerinin söz konusu olmadığını vurguladı.
Siyaseten bazı şeyler iddia edilebileceğini ve isnatlarda bulunulabileceğini
ifade eden Fatsa, şunları kaydetti:
''Sayın Bahçeli'nin; gerek AB süreci, gerekse terör örgütü elebaşının
cezasının infazı ve F tipi cezaevine nakliyle alakalı çok iddialı söylemleri
vardı. Öncelikle bu konularda hiç açıklama yapmaması gereken lider, Sayın
Bahçeli'dir. AB Ulusal Programı'nın altında Sayın Bahçeli ile diğer hükümet
ortaklarının imzası var.
Terör örgütü elebaşının F tipine nakliyle ilgili de söylemleri oldu. Sayın
Bahçeli, F tipi cezaevleri açıldığında Başbakan Yardımcısıydı. Çin'e yaptığı bir
seyahatte, terör örgütü elebaşının F tipine nakliyle ilgili söylemleri vardı. Bu
konuşma, Mayıs aylarında yapıldı, seçimler de Kasım'da oldu. Arada, bu
düşüncesini hayata geçirebilecek kadar bir süre vardı. Sayın Bahçeli
hükümetteyken neden terör örgütü elebaşını F tipine nakletmedi?''
Fatsa, terör örgütü elebaşının F tipi cezaevine nakliyle ilgili olarak
MHP'li eski Kahramanmaraş Milletvekili Edip Özbaş'ın bir teklif hazırladığını
hatırlatarak, ancak Bahçeli'nin verdiği talimatla, grubuna bu teklife imza
attırmadığını söyledi.
''BUGÜNKÜ GİBİ BOL KESEDEN ATIYORDU''
''Sayın Bahçeli, 3 Kasım 1999 seçimlerinde, bugünkü gibi bol keseden
atıyordu. İktidara geldiklerinde Apo'yu asacaklarını; bunun için milletin
kendilerine yetki vermesini istedi'' diyen Fatsa, altında Bahçeli'nin de
imzasının bulunan bir yazıyla dönemin koalisyon hükümetinin liderleri tarafından
''Apo'nun asılmayacağı'' konusunda AB'ye güvence verildiğini ileri sürdü.
Bahçeli'nin de içinde bulunduğu hükümetin başbakan yardımcısı ve bazı
bakanlarının Yüce Divan'da yargılandığına işaret eden Fatsa, başbakan yardımcısı
ve bazı bakanlarının da ''suç işlediği sabit olmasına rağmen zamanaşımıyla
kurtulduğunu'', kendi bakanıyla ilgili sürecin de devam ettiğini söyledi.
Bütün bunları kamuoyunun yakından takip ettiğini kaydeden Fatsa, sözlerini
şöyle sürdürdü:
''Bütün bu konularda hiç konuşmaması gereken insandır, Sayın Bahçeli...
Milletin bu dönemde yaşadıklarını, bu dönemde millete yaşattıklarını, bu
dönemdeki istismarları; bu dönemde halktan 'şunu, şunu yapacağız' diye destek
alıp iktidarda, başta terör örgütü elebaşının asılması ve AB ile ilgili
güvencelerin verilişinde Bahçeli'nin imzası ve katkısı olduğunu, bu memlekette
bilmeyen yok. 'Hafızai beşer nisyanla maluldür' deniliyor. Sayın Bahçeli sanıyor
ki 'aradan 4-5 yıl geçti, millet bizim yaptıklarımızı unuttu, verdiğimiz sözlere
sadakatsizliğimizi unuttu' zannediyor. Sayın Bahçeli'nin bu sözlerine katılmamız
söz konusu değil.''
AB'nin, Türkiye'de bir siyasi partinin değil, devlet projesi olduğunu
belirten Fatsa, AK Parti'nin, AB sürecinin, ''onların yaptığı gibi, mehter
yürüyüşü gibi 2 adım ileri 2 adım geri şeklinde değil, samimiyet ve özveriyle
hayata geçirilmesi için gayret gösterdiğini'' ifade etti.
TBMM Genel Kurulunun bu haftaki gündemiyle de ilgili bilgi veren Fatsa, görüşmeleri
yarım kalan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasa Teklifine devam edileceğini
belirterek, ardından gündemin ön sıralarına alınan SSK ölüm aylıkları, TBMM Genel
Sekreterliği Teşkilat Yasasında değişiklik, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
vakıflarının mütevelli heyetlerine belediye başkan yardımcılarının da katılmasını,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda değişikliğe ilişkin yasa tekliflerinin
ele alınacağını kaydetti.
Fatsa, halen gündemin 367. sırasında bulunan kimyasal silahlarla ilgili
uluslararası sözleşmeyi içeren tasarının yasalaşması konusunda Dışişleri
Bakanlığının özel isteği olduğunu, ayrıca stajyer avukatlarla ilgili teklifin de
yasalaşması istendiğini, bunların da gündemin ön sıralarına alınarak
görüşülmesini planladıklarını bildirdi.
MİLLETVEKİLLERİYLE İLGİLİ TUTANAK
TBMM Başkanlığının milletvekillerinin, TBMM İçtüzük ve yönetmeliğine aykırı
olarak Meclise girişlerine dair tutanaklarla ilgili olarak Fatsa, ''Bununla
ilgili grup disiplini ve Meclis İçtüzüğü açısından yapılabilecek bir şey varsa,
ona da bakacağız'' dedi.
Fatsa, bir soru üzerine, milletvekillerinin Meclise giriş ve çıkışında bir
takım kuralları ihlal etmesi durumunda en az gruplar kadar Meclis Başkanlığının
da sorumluluğu olduğunu vurguladı. Fatsa, ''Sadece, 'bu oldu, şu oldu' demekle
olmaz. Meclis Başkanlığının, İçtüzüğün kendisine verdiği bu noktada yetkiler
vardır. Meclis Başkanı bunları kullanır, bunun dışında grupların alması gereken
bir takım şeyler olursa, hay hay gruplar da bu konuda üzerine düşeni yapar''
görüşünü ifade etti.
Bir gazetecinin ''Meclis Başkanı İçtüzükte yaptırım olmamasından yakınıyor''
demesi üzerine Fatsa, ''O zaman Meclis Başkanı bizi, bunları kontrol altına
alabileceğimiz bir İçtüzük değişikliği noktasına getirir. Bu konuda da zaten
grupların çalışması var. Bu da muhtemelen gelebilir. İçtüzükte değiştirilmesi
gereken bir şey varsa, gruplar ön yargısızdır, değişiklik yapılabilir'' dedi.
AK Parti Mersin Milletvekili Ali Er ile görüştüğünü, kendilerine basına
yaptığı açıklamanın dışında farklı bir şey söylemediğini anlatan Fatsa, bir
gazetecinin, ''Şiddet konusunda neden net bir şey yapılamıyor?'' sorusu üzerine,
''Bu süreç devam ediyor. Meclis Başkanlığının bir talebi var, gruplar bunu
gündemine aldı. Değişiklik konusunda ne gerekirse yapmaya hazırız'' dedi.
Fatsa, ''Meclis Başkanı bu konuyu bağırıncaya kadar varolan bir yasak niye
uygulanmadı, niye bir şey yapılamadı?'' demesi üzerine, 343 milletvekiliyle
ilgili tutanak tutulduğunun açıklanmasından sonra konudan haberdar olduklarını
söyledi.
''KEŞKE OLMASAYDI...''
Bir gazetecinin, ''Sizinle ilgili olarak AİHM'e başvuruda bulunuldu'' demesi
üzerine Fatsa, kendisinin katıldığı düğünde silahla havaya ateş etmesi ile İzmir
Foça'daki olayda küçük bir çocuğun hayatını yitirmesi arasından 2 yıl geçtiğini,
iki olay arasında bir illiyet bağı olmadığını anlattı. Fatsa, ''Neticede evladını
kaybetmiş bir aile ve onların yaşadığı acı var. Bunu paylaşır ve saygı duyarım''
dedi.
Fatsa, ''O gün silah attığınız için pişman mısınız?'' sorusuna, konumu ne
olursa olsun, örf ve kültürün insan üzerinde olumsuz etkileri olduğunu kaydetti.
Kamuoyunun önündeki insanlar olduklarını, gerekçesi ne olursa olsun hiçbir şeyin
ardına saklanmadan toplum önündeki insanların bu konularda daha duyarlı ve hassas
olması gerektiğini belirten Fatsa, şunları söyledi:
''Keşke olmasaydı... Bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Ama bizim bölgemizde
veya Türkiye'nin birçok yöresinde bu tür zaman zaman insanların yüreklerinde yara
açan, derin izler bırakan uygulamalar var ki... Bunlar doğru şeyler değil. Ben de
kendi nefsimde bunun muhasebesini ve muhakemesini yaparken, 'keşke bunu
yapmasaydım' dedim. Bir şeyden de aşırı derecede üzülüyorum; ben Ali Er gibi
söylemiyorum. Evet ruhsatlı silahım var ama gerçekten silah taşımıyorum. O gün,
yerleşim alanlarının çok uzağında ve bir milletvekili arkadaşımızın düğünü olması
hasebiyle çok duygusal davrandım. Şık olmamıştır, iyi olmamıştır, iyi olmuştur
demem söz konusu değil. Ama sonuç itibariyle böyle bir olay var. Bütün bunların
giderilmesi, silahla mücadeleyle alakalı Eyüp Fatsa olarak verebileceğim ne kadar
destek varsa vermeye hazırım. Savunma içinde değilim. Her konuda toplumun önünde
olan insanların her şeyine dikkat etmesi gerekir.''
''DOKUNULMAZLIKLA İLGİSİ YOK''
Fatsa, bir soru üzerine, konunun dokunulmazlıkla ilgisi olmadığını, yasal
olmayan işlerin ruhsatsız silahlarla yapıldığını belirtti. Asıl sıkıntının da
ruhsatsız silahlarda olduğunu ve meçhul olaylarda bu tür silahların
kullanıldığını belirten Fatsa, ''Dokunulmazlığı olmayan binlerin, onbinlerin
silahı var bu ülkede...'' dedi.
TCK'nın 301. maddesiyle ilgili sivil toplum örgütlerinin bir birliktelik
ortaya koyamadığını belirten Fatsa, ama bu maddeyle ilgili bir takim eleştiri ve
itirazların olduğunu vurguladı. Bireysel ve demokratik hakların sonuna kadar
kullanılması inancını taşıdığını kaydeden Fatsa, bu konuda toplumsal uzlaşma, en
azından TBMM'deki siyasal partilerin uzlaşmasını arzu ettiğini ifade etti. Fatsa,
''Muhtemelen bir değişiklik düşünülüyor. Bir makulde anlaşarak bir metin ortaya
çıkabilir'' dedi.
FINDIKTA YAŞANAN SORUNLAR...
Fatsa, fındıkta yaşanan sorunlarla ilgili ne yapılabileceği konusunda arayış
içinde olduklarını belirtti. Fiskobirlik'in geçmişte popülist fiyat politikasıyla süreci
yönetemediğini kaydeden Fatsa, ''Fiskobirlik yaşatılmalı'' dedi.
TOBB öncülüğünde, TMO, Fiskobirlik ve diğer ilgili sivil toplum örgütlerinin
de aralarında bulunduğu bir çalışma yürütüldüğünü anlatan Fatsa, bu çalışmanın,
''lisanslı depoculukla'' ilgili olduğunu belirtti. Fatsa, çalışmanın 2007
sezonuna yetiştirilmesinin hedeflendiğini belirterek, ''Mevcut depolardan farklı
olarak, ürünü 4-5 yıl koruma imkanı var. Üretici ürününü bu depolara bırakıyor ve
karşılığında istediği zaman para ve senede dönüştürebileceği sertifika alıyor''
dedi.
Lisanslı depoculukla ilgili yasanın çıktığını, ancak altyapısının
oluşturulması gerektiğine işaret eden Fatsa, standardı yüksek depolar için
araştırmanın sürdüğünü bildirdi.
Fatsa, bir soru üzerine, TMO'nun bu yıl fındık alımı konusunda devreye
girmesinin olumlu olduğuna işaret ederek, ''Aksi halde fındık fiyatı, serbest
piyasada 1 YTL'ye düşerdi. Ama TMO'nun bu alana girişi, geçici süre içindir''
dedi.
