2009-12-15 - 16:50
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay bütçelerinin görüşülmesi sırasında Hükümet adına söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç, Bakanlığının, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyelerini görevden alma
konusunda bir yetkisinin olmadığını belirterek, ''Eğer yetkim içinde olsaydı
böyle bir başkanın (Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman) görevde kalmasına asla izin
vermezdim'' dedi.
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK), Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay bütçelerinin görüşülmesi sırasında
Hükümet adına söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç, RTÜK'ün Bakanlığının ''ilgili'' kuruluşu olduğunu anımsattı.
Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman'a ilişkin iddialar üzerine ''görevden
ayrılmasını'' istediğini anımsatan Arınç, ''Üst Kurul üyelerinin görevden
alınması konusunda maalesef Bakanlığımın bir yetkisi bulunmamaktadır'' dedi.
Mevzuatın bilinmesine rağmen eleştiri yapıldığını belirten Arınç,
''Açıkça söylüyorum, eğer yetki ve sorumluluğum içinde olsaydı böyle bir başkanın
görevde bulunmasına asla izin vermezdim. Bu, benim için açıktır. RTÜK ve diğer
üst kurullarla ilgili olarak eğer hükümetimizin ve bakanlarımızın yetki ve
sorumluluklarını artırma noktasında bir düşünceniz varsa, kanun teklifi
verirseniz ayrıca memnun olurum ve bunu da desteklerim'' dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın oğlunun düğünü ile ilgili
iddialar konusunda yönetilen eleştirileri de anımsatan Arınç, kendisine iletilen
notu da okudu. Arınç, düğün masraflarının Kılıç tarafından ödendiğini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü bütçe konuşmasına ilişkin
eleştirilere de değinen Arınç, herkesin birbirinin çirkin, yakışıksız, küçültücü
üslubundan şikayetçi olduğunu söyledi. Bunun özellikle son zamanlarda fazlaca
görüldüğünü belirten Arınç, ''Dolayısıyla düne ait bir hata varsa onu kabullenip
onun dışındakileri reddetmek durumunda kalırsak konuşmalar amacına ulaşmamış
sayılır. Aslında bu hepimizi ilgilendiriyor. Hepimizin bu konuda çok daha fazla
özen göstermemiz lazım. Birbirimize saygılı olmamız lazım'' dedi.
Milletvekilerinin TBMM içtüzüğünün açık hükümlerine bugüne kadar çok
fazla riayet etmediklerini belirten Arınç, ''Riayet etmeyenler için de geniş bir
yol açılınca başkaları da bu yoldan yürümeye başlıyor. Birbirimize müsamahalı,
hoşgörülü olmak mecburiyetindeyiz'' diye konuştu.
-''HİÇBİRİMİZ MASUM DEĞİLİZ''-
İçtüzüğün temiz dille konuşma konusunda milletvekillerine yüklediği
sorumluluğun olduğuna inandığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''Hepimiz insanız. Hiçbirimiz çelikten, alimünyumdan müteşekkil değiliz.
Hepimizin sinirleri, duygusu var. Bu, bazen nefrete dönüşebilir, bazen
gülümsetebilir, bazen ağlatabilir, bazen farklı davranışlar içinde olabiliriz.
Öyle bir hadiseyle karşılaşırız ki spontane, kendiliğinden, hiçbir kontrol
altında olmayan bir davranışta bulunursunuz. Zaman zaman ağzımızdan
kaçırdıklarımız gibi. O, bizim normal düşündüğümüz veya söylemek istediğimiz
değildir. Ama çok ısrar edilmiştir, yüzünüze karşı ağır konuşulmuştur, siz de
kendiliğinizden buna bir cevap vermek ihtiyacını duyarsınız. Ölçüye, hesaba,
kiloya gelmeyen bir şey söylersiniz. Bu, sizin için de, benim için de,
arkadaşlarım için de geçerli. Kötü olan şudur: Bilerek ve isteyerek, kasıtla bu
iş yapılırsa o çok yanlış olur. Yani öyle bir hakaret edeyim ki altından
kalkamasın... Böyle bir şey ne kadar iyi olur, diye düşünenler varsa, bunları
vazgeçirmek zorundayız. Önce kendin vazgeç... Başüstüne. Önce taşı kendime atmak
istiyorum. Eskiler bunun için güzel bir örnek verirler. Recm cezası var,
taşlayarak öldürecekler, ama birisi ortaya çıkar ve der ki; ilk taşı hiç günahı
olmayan atsın. Hiçbirimiz masum değiliz. Ama hepimiz kendimize bunu telkin
edebiliriz. (Arkadaşım için kötü bir şey söylemeyeceğim, onun için incitici bir
davranışta bulunmayacağım) dersek, ki kendim için şahsen bunu bir sorumluluk
olarak görüyorum, birbirimizi üzmeyiz.''
Arınç, TBMM televizyonun grup toplantılarını naklen yayınlanmasının kendi
TBMM Başkanlığı döneminde kararlaştırıldığını, ancak grup toplantılarına, kendi
partisi de dahil, ''bindirilmiş kıtalar'' getirildiğini, kürsüye sarımsak
çıkarılmaya başlandığını ifade etti.
Arınç, gruplara bu konuda yazı yazdığını ifade ederek, ''24 saat
televizyon yayınlarının acaba faydası mı, zararı mı var? Bunları bir taraftan
demokrasinin kuralları, bir taraftan da meclisin çalışması ve işleyişi bakımından
tekrar değerlendirmemiz lazım'' dedi.
Üslubun fevkalade önemli olduğunu, herkesin üslubuna dikkat etmesi
gerektiğini kaydeden Arınç, ''Bugün sayın Başbakandan şikayet edenlerin yarın bir
başkasından şikayet etmeleri mukadderdir. Dolayısıyla iyi bir üsluba, temiz bir
dile saygıyı elden bırakmamaya ihtiyacımız var'' diye konuştu.
-AK PARTİ GRUBU ADINA KONUŞMALAR-
AK Parti grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya,
cumhurbaşkanlığı makamının her türlü tartışmanın dışında tutulması gerektiğini
belirtti. Büyükkaya, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ''gurur duyulacak şekilde
görev yaptığını'' söyledi.
Kayseri Milletvekili Mehmet Öksüzkaya, Cumhurbaşkanı Gül'ün çok dinamik
ve aktif bir cumhurbaşkanlığı yürüttüğünü, bunun da takdir edildiğini ifade
ederek, Gül'ün Köşk-halk bütünleşmesini gerçekleştirdiğini ifade etti.
Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt, çağdaş ve demokrasiye uygun bir
anayasanın bir an önce yapılması gerektiğini söyledi.
Kurt, milletvekillerinin danışman ve sekreterden oluşan çalışma ekibinin
genişletilmesini de istedi.
Karabük Milletvekili Cumhur Ünal, RTÜK'ün önemli hizmetler gördüğünü
belirtti.
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, AK Parti'nin yeni bir anayasa
yapılmasından yana olduğunu, bu konuda partiler arasında uzlaşma sağlanması
gerektiğini kaydetti.
-ANAYASA MAHKEMESİNE ELEŞTİRİ-
Anaya Mahkemesi'nin ''367 kararı gibi milletin vicdanını rahatsız eden
kararlar aldığını'' öne süren Tunç, mahkemenin anayasal yetkilerini aştığını
iddia etti.
''Bu kararların tekrarlanmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır''
diyen Tunç, Anaya Mahkemesinin yapısını da değiştiren düzenlemenin bir an önce
TBMM'nin gündemine gelmesini istedi.
Şahsı adına söz alan AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş ise
cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik eleştirileri anımsatarak,
halkın oylarıyla seçilen bir cumhurbaşkanının sistem için sorun oluşturacağına
inanmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün yürüttüğü çalışmaları öven Daniş, Anayasa
Mahkemesinin yapısı konusundaki düzenlemeyle üyelerin görev süresinin ''8-10 yıl
gibi makul bir süreyle sınırlandırılması'' gerektiğini kaydetti.
-KAMER GENÇ-
Şahsı adına söz alan Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü konuşmasında açıkladığı 2001 yılında Merkez
Bankasından bazı bankalar tarafından çekilen paranın, 4 milyar 163 milyon dolar
değil, 5 milyar 163 milyon dolar olduğunu ileri sürerek, bu kazancı elde
edenlerin neden vergilendirilmediğini sordu.
Genç, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olduktan sonra 40 trilyonun üzerinde
inşaat başlattığını, 12 trilyonluk mobilya aldığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Gül'ün sürekli yurt dışı gezileri olduğunu ileri süren
Genç, Arap ülkelerine gidişlerde götürülen hediyelerin devlet bütçesinden
karşılandığını, hangi hediyelerin alındığının ise kimse tarafından bilinmediğini
ifade etti.
-ÖZLÜK HAKLARIYLA İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILIYOR-
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, milletvekillerinin özlük haklarıyla ilgili
bir çalışma başlatıldığını belirterek, söz konusu çalışmanın ''milletvekillerinin
maaşlarının artırılacağı'' şeklinde yorumlanmaması gerektiğini söyledi.
Mecliste çalışan 4C kapsamındaki işçilerin özlük haklarında iyileşme
yapıldığını kaydeden Yakut, bu işçilerin kadrolu işçilere sağlanan, ücretli izin,
yemek yardımı, giyecek yardımı, yüzde 12 oranındaki maaş zammı artışından,
doktorluk hizmetlerinden faydalandırıldığını bildirdi.
Yakut, 90. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen bisiklet
turnuvasından sonra bir personelin bisiklet çaldığına ilişkin haberlerin gerçeği
yansıtmadığını belirterek, yarışmayı düzenleyen federasyonun turnuva sonrasında
bu bisikletleri katılanlara hediye ettiğini, söz konusu haberi yayınlayanların
ise özür dilediğini açıkladı.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK), Anayasa Mahkemesi ve Sayıştayın bütçeleri kabul edildi.
Kurulu (RTÜK), Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay bütçelerinin görüşülmesi sırasında
Hükümet adına söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç, RTÜK'ün Bakanlığının ''ilgili'' kuruluşu olduğunu anımsattı.
Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman'a ilişkin iddialar üzerine ''görevden
ayrılmasını'' istediğini anımsatan Arınç, ''Üst Kurul üyelerinin görevden
alınması konusunda maalesef Bakanlığımın bir yetkisi bulunmamaktadır'' dedi.
Mevzuatın bilinmesine rağmen eleştiri yapıldığını belirten Arınç,
''Açıkça söylüyorum, eğer yetki ve sorumluluğum içinde olsaydı böyle bir başkanın
görevde bulunmasına asla izin vermezdim. Bu, benim için açıktır. RTÜK ve diğer
üst kurullarla ilgili olarak eğer hükümetimizin ve bakanlarımızın yetki ve
sorumluluklarını artırma noktasında bir düşünceniz varsa, kanun teklifi
verirseniz ayrıca memnun olurum ve bunu da desteklerim'' dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın oğlunun düğünü ile ilgili
iddialar konusunda yönetilen eleştirileri de anımsatan Arınç, kendisine iletilen
notu da okudu. Arınç, düğün masraflarının Kılıç tarafından ödendiğini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü bütçe konuşmasına ilişkin
eleştirilere de değinen Arınç, herkesin birbirinin çirkin, yakışıksız, küçültücü
üslubundan şikayetçi olduğunu söyledi. Bunun özellikle son zamanlarda fazlaca
görüldüğünü belirten Arınç, ''Dolayısıyla düne ait bir hata varsa onu kabullenip
onun dışındakileri reddetmek durumunda kalırsak konuşmalar amacına ulaşmamış
sayılır. Aslında bu hepimizi ilgilendiriyor. Hepimizin bu konuda çok daha fazla
özen göstermemiz lazım. Birbirimize saygılı olmamız lazım'' dedi.
Milletvekilerinin TBMM içtüzüğünün açık hükümlerine bugüne kadar çok
fazla riayet etmediklerini belirten Arınç, ''Riayet etmeyenler için de geniş bir
yol açılınca başkaları da bu yoldan yürümeye başlıyor. Birbirimize müsamahalı,
hoşgörülü olmak mecburiyetindeyiz'' diye konuştu.
-''HİÇBİRİMİZ MASUM DEĞİLİZ''-
İçtüzüğün temiz dille konuşma konusunda milletvekillerine yüklediği
sorumluluğun olduğuna inandığını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''Hepimiz insanız. Hiçbirimiz çelikten, alimünyumdan müteşekkil değiliz.
Hepimizin sinirleri, duygusu var. Bu, bazen nefrete dönüşebilir, bazen
gülümsetebilir, bazen ağlatabilir, bazen farklı davranışlar içinde olabiliriz.
Öyle bir hadiseyle karşılaşırız ki spontane, kendiliğinden, hiçbir kontrol
altında olmayan bir davranışta bulunursunuz. Zaman zaman ağzımızdan
kaçırdıklarımız gibi. O, bizim normal düşündüğümüz veya söylemek istediğimiz
değildir. Ama çok ısrar edilmiştir, yüzünüze karşı ağır konuşulmuştur, siz de
kendiliğinizden buna bir cevap vermek ihtiyacını duyarsınız. Ölçüye, hesaba,
kiloya gelmeyen bir şey söylersiniz. Bu, sizin için de, benim için de,
arkadaşlarım için de geçerli. Kötü olan şudur: Bilerek ve isteyerek, kasıtla bu
iş yapılırsa o çok yanlış olur. Yani öyle bir hakaret edeyim ki altından
kalkamasın... Böyle bir şey ne kadar iyi olur, diye düşünenler varsa, bunları
vazgeçirmek zorundayız. Önce kendin vazgeç... Başüstüne. Önce taşı kendime atmak
istiyorum. Eskiler bunun için güzel bir örnek verirler. Recm cezası var,
taşlayarak öldürecekler, ama birisi ortaya çıkar ve der ki; ilk taşı hiç günahı
olmayan atsın. Hiçbirimiz masum değiliz. Ama hepimiz kendimize bunu telkin
edebiliriz. (Arkadaşım için kötü bir şey söylemeyeceğim, onun için incitici bir
davranışta bulunmayacağım) dersek, ki kendim için şahsen bunu bir sorumluluk
olarak görüyorum, birbirimizi üzmeyiz.''
Arınç, TBMM televizyonun grup toplantılarını naklen yayınlanmasının kendi
TBMM Başkanlığı döneminde kararlaştırıldığını, ancak grup toplantılarına, kendi
partisi de dahil, ''bindirilmiş kıtalar'' getirildiğini, kürsüye sarımsak
çıkarılmaya başlandığını ifade etti.
Arınç, gruplara bu konuda yazı yazdığını ifade ederek, ''24 saat
televizyon yayınlarının acaba faydası mı, zararı mı var? Bunları bir taraftan
demokrasinin kuralları, bir taraftan da meclisin çalışması ve işleyişi bakımından
tekrar değerlendirmemiz lazım'' dedi.
Üslubun fevkalade önemli olduğunu, herkesin üslubuna dikkat etmesi
gerektiğini kaydeden Arınç, ''Bugün sayın Başbakandan şikayet edenlerin yarın bir
başkasından şikayet etmeleri mukadderdir. Dolayısıyla iyi bir üsluba, temiz bir
dile saygıyı elden bırakmamaya ihtiyacımız var'' diye konuştu.
-AK PARTİ GRUBU ADINA KONUŞMALAR-
AK Parti grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya,
cumhurbaşkanlığı makamının her türlü tartışmanın dışında tutulması gerektiğini
belirtti. Büyükkaya, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ''gurur duyulacak şekilde
görev yaptığını'' söyledi.
Kayseri Milletvekili Mehmet Öksüzkaya, Cumhurbaşkanı Gül'ün çok dinamik
ve aktif bir cumhurbaşkanlığı yürüttüğünü, bunun da takdir edildiğini ifade
ederek, Gül'ün Köşk-halk bütünleşmesini gerçekleştirdiğini ifade etti.
Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt, çağdaş ve demokrasiye uygun bir
anayasanın bir an önce yapılması gerektiğini söyledi.
Kurt, milletvekillerinin danışman ve sekreterden oluşan çalışma ekibinin
genişletilmesini de istedi.
Karabük Milletvekili Cumhur Ünal, RTÜK'ün önemli hizmetler gördüğünü
belirtti.
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, AK Parti'nin yeni bir anayasa
yapılmasından yana olduğunu, bu konuda partiler arasında uzlaşma sağlanması
gerektiğini kaydetti.
-ANAYASA MAHKEMESİNE ELEŞTİRİ-
Anaya Mahkemesi'nin ''367 kararı gibi milletin vicdanını rahatsız eden
kararlar aldığını'' öne süren Tunç, mahkemenin anayasal yetkilerini aştığını
iddia etti.
''Bu kararların tekrarlanmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır''
diyen Tunç, Anaya Mahkemesinin yapısını da değiştiren düzenlemenin bir an önce
TBMM'nin gündemine gelmesini istedi.
Şahsı adına söz alan AK Parti Çanakkale Milletvekili Mehmet Daniş ise
cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine yönelik eleştirileri anımsatarak,
halkın oylarıyla seçilen bir cumhurbaşkanının sistem için sorun oluşturacağına
inanmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül'ün yürüttüğü çalışmaları öven Daniş, Anayasa
Mahkemesinin yapısı konusundaki düzenlemeyle üyelerin görev süresinin ''8-10 yıl
gibi makul bir süreyle sınırlandırılması'' gerektiğini kaydetti.
-KAMER GENÇ-
Şahsı adına söz alan Bağımsız Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü konuşmasında açıkladığı 2001 yılında Merkez
Bankasından bazı bankalar tarafından çekilen paranın, 4 milyar 163 milyon dolar
değil, 5 milyar 163 milyon dolar olduğunu ileri sürerek, bu kazancı elde
edenlerin neden vergilendirilmediğini sordu.
Genç, Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olduktan sonra 40 trilyonun üzerinde
inşaat başlattığını, 12 trilyonluk mobilya aldığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Gül'ün sürekli yurt dışı gezileri olduğunu ileri süren
Genç, Arap ülkelerine gidişlerde götürülen hediyelerin devlet bütçesinden
karşılandığını, hangi hediyelerin alındığının ise kimse tarafından bilinmediğini
ifade etti.
-ÖZLÜK HAKLARIYLA İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILIYOR-
TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, milletvekillerinin özlük haklarıyla ilgili
bir çalışma başlatıldığını belirterek, söz konusu çalışmanın ''milletvekillerinin
maaşlarının artırılacağı'' şeklinde yorumlanmaması gerektiğini söyledi.
Mecliste çalışan 4C kapsamındaki işçilerin özlük haklarında iyileşme
yapıldığını kaydeden Yakut, bu işçilerin kadrolu işçilere sağlanan, ücretli izin,
yemek yardımı, giyecek yardımı, yüzde 12 oranındaki maaş zammı artışından,
doktorluk hizmetlerinden faydalandırıldığını bildirdi.
Yakut, 90. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen bisiklet
turnuvasından sonra bir personelin bisiklet çaldığına ilişkin haberlerin gerçeği
yansıtmadığını belirterek, yarışmayı düzenleyen federasyonun turnuva sonrasında
bu bisikletleri katılanlara hediye ettiğini, söz konusu haberi yayınlayanların
ise özür dilediğini açıkladı.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK), Anayasa Mahkemesi ve Sayıştayın bütçeleri kabul edildi.
