2008-12-27 - 14:45
BÜTÇE GÖRÜŞMELERİNDE SON GÜN...
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AK Parti iktidarının milleti hayal kırıklığına uğrattığını, çok stratejik bir dönemde Türkiye'nin 10 yılını boşa harcadığını savunarak, ''Direksiyona ters oturarak, bu aracı ileriye götüremezsiniz. Yine duvara toslamanın eşiğinde bulunuyorsunuz'' dedi.
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, AK Parti
iktidarının milleti hayal kırıklığına uğrattığını, çok stratejik bir dönemde
Türkiye'nin 10 yılını boşa harcadığını savunarak, ''Direksiyona ters oturarak, bu
aracı ileriye götüremezsiniz. Yine duvara toslamanın eşiğinde bulunuyorsunuz''
dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2009 yılı bütçesinin tümü üzerindeki son
görüşmelerinde, MHP grubu adına söz alan Şandır, bütçenin ülkeye ve millete
hayırlı olması dileğinde bulundu.
Bütçe metinlerinin, ''siyaset belgesi'' niteliğinde olduğunu, bütçe
görüşmelerinde dünün, bugünün ve yarının tartışılması gerektiğini anlatan Şandır,
''Bütçe görüşmeleri, iktidar için hesabını verebileceği bir fırsattır, öyle
görülmesi lazım, ayrıca muhalefet için de hesap sorma imkanı olmalıdır'' diye
konuştu.
Şandır, AK Parti Hükümeti ve grubunun, bütçe görüşmelerini geçmişi
suçlamakla geçirdiğini, geçmişi suçlarken de bugünü geçiştirmeye çalıştığını öne
sürerek, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in ''Gelin birlikte
vicdan muhasebesi yapalım'' sözünü, AK Parti milletvekillerine hatırlattığını
söyledi.
AK Parti hükümetinin vizyonu ve öngörüsü olmadığını ileri süren Şandır,
sözlerini şöyle sürdürdü:
''Aslında AKP'nin genel politikasında da vizyonu bulunmamaktadır.
Buradaki her konuşmacı, bugünü dünle mukayese ederek, ortaya koyuyor. Eğer sizin
gelecekle ilgili bir vizyonunuz olsa, kendinizi düne göre endekslemez, geleceğe
göre sorgularsınız. Siz sürekli olarak dünle boğuşmaktasınız. Bunu doğru ve
dürüstçe de yapmıyorsunuz. Birtakım rakamlara takla attırarak, iktidar olma
iddiasındasınız. Bu, ülkemize bir şey kazandırmıyor. Bu halk sizi bunun için
iktidar yapmadı. Nasrettin Hoca meselesi... Direksiyona ters oturarak, bu aracı
ileriye götüremezsiniz. Yine duvara toslamanın eşiğinde bulunuyorsunuz.''
AK Parti'nin 2002 yılını doğru değerlendirmediğini, Türkiye'nin, bugün
2002 yılını arar duruma geldiğini öne süren Şandır, AK Parti'nin teslim aldığı o
günkü Türkiye'de, enflasyon ve faizlerin düştüğünü, yükselen bir büyüme
yakalandığını söyledi. Dış ticaret ve cari açığın, sorun olmadığını, yapısal
birçok düzenleme yapıldığını anlatan Şandır, etnik, bölücü terörün bitirilme
noktasına getirildiğini kaydetti.
Şandır, 2001 yılında yaşanan krizin, küresel bir proje olduğunu öne
sürerek, ''Türkiye'yi yönetecek, kendilerinin projelerine taşeronluk yapacak
işbirlikçi bir hükümete ihtiyacı vardı'' dedi.
57. Hükümetin, AK Parti iktidarına bıraktığı Türkiye'de, büyümenin yüzde
6'nın üzerinde olduğunu dile getiren Şandır, şöyle devam etti:
''Siz her şeyi hazır bulmuştunuz, bunun şükrünü, teşekkürünü ifade
etmeden, 2002'deki rakamlara takılı kalarak bugünü anlatmanız ve 2002'yi
suçlamaya kalkmanız, bence gerçekten, sizin gelecekle ilgili bir vizyonunuzun,
öngörünüzün olmadığının en canlı ifadesidir. Ortayla koyduğunuz her hedefte
yanılıyorsunuz. Bir yıl içinde hemen her hedefi birkaç kez revize etmek durumunda
kalıyorsunuz. Artık dikiş tutmaz yamalı bohça haline geldiniz, Türkiye'yi
taşıyamıyorsunuz. İnanın ki Türkiye'de sizi taşıyamaz bir noktaya geldi. Çünkü
sizin yönettiğiniz Türkiye her geçen gün zarara batmaktadır, daha kötüye
gitmektedir. Bütçe buradan çıkmadan değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklik,
dışarıya ödenen faizleri azaltmak değil, bu ülkenin üretim gücüne vermek zorunda
olduğunuz destekleri kısmak şeklinde oldu. Kimin talebiyle oldu? IMF'nin
talebiyle oldu. Türkiye'yi iyi yönettiğinizi söyleyemezsiniz.''
Türk milletinin, yeni bir yüzyılın başında, Türkiye'de kronikleşen
sorunlardan arındırmak için AK Parti'ye destek verdiğini ifade eden Şandır, ''Siz
hak etmediğiniz bir desteği hazmedemediniz. Netice bugün gelinen nokta, yine kriz
konuşulmaktadır, gelinen nokta yine IMF'nin kapısıdır'' dedi.
AK Parti'li milletvekillerine, ''Türkiye'nin hangi sorununu çözdünüz?
Kıbrıs, Güneydoğu, Ege sorunu... 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddiaları bitti
mi?'' diye soran Şandır, Anadolu'da tarlaların ekilmez duruma geldiğini
söyledi.

-TOPTAN'DAN UYARI-

Şandır'ın bu sözlerine AK parti'li milletvekilleri tepki gösterirken,
TBMM Başkanı Köksal Toptan da Şandır'ı, ''Bunun bütçeyle ne alakası var'' diye
uyardı.
Soru sormaya devam eden Şandır, ''Yasaklar bitecekti, başörtüsü sorununu
çözdünüz mü? Hani.. Basın, ifade, inanç özgürlüğü, dünden daha iyi durumda mı?
Yoksulluk iktidarınızda azaldı mı? Yolsuzluk bitirilecekti, genel başkan
yardımcılarınıza kadar bulaşmadı mı? Sıfır terörle devraldığınız Türkiye'de, 6
yıllık iktidarında kaç şehit verdik? Vicdan muhasebeci yapılacaksa, bunlar
dürüstçe ifade edilecektir'' diye konuştu.
Şandır, hakaret etme niyetinde olmadığını ifade ederek, şu görüşleri dile
getirdi:
''AK Parti, milleti hayal kırıklığına uğrattı. Çok stratejik dönemde, bir
çağın ilk çeyreğinde bu ülkenin 10 yılını boşa harcadınız. Öncelikle korktunuz,
milletin size verdiği desteğin idrakinde dik duramadınız. Birçok konuda iddialı
laflar ettiniz, sonra geri adım attınız. Hem içeride, hem dışarıda... Hani IMF'ye
bu milletin ümüğünü sıktırmayacaktınız. Milli olamadınız, kararların tamamını
başkaları verdi. AB, IMF'ye ve Dünya Bankasına göre karar verdiniz. Türkiye, çok
uzun zamandan bu yana kendi kararını kendi veremez, verdiği kararın arkasında
duramaz noktaya getirdiniz. Türkiye'yi soydurdunuz. Düşük kur, yüksek faiz ve
borsa üçgeninde Türkiye, tüm kaynaklarıyla soyuldu. Ne kadar faiz ödediniz? 250
milyar doların üzerinde. Çiftçiye verdiğiniz 5 milyar YTL ile övünüyorsunuz.''
Türkiye'nin, tehditler altında uçuruma doğru sürüklendiğini de
belirterek, uygulanan politikalarla Türkiye'nin üretimden uzaklaştırıldığını ve
borç batağına sürüklendiğini belirtti. Şandır, ''Türkiye bugün yeniden bir duyunu
umumiye sürecine girdi'' diye konuştu.

-''KİMLİĞİMİZLE BİRLİKTE GEÇMİŞİMİZİ DE TARTIŞMAYA AÇTINIZ''-

AK Parti'nin Türkiye'de bir kimlik sorunu oluşturduğunu savunarak,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Kürt kimliğini tanıyorum, bu kimliğin
sorunlarını demokrasi içinde çözeceğim'' sözlerini hatırlattı.
''MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin, endişelerine katılıyorum. Tek devlet tek
millet'' demenin, sorunu halletmediğini dile getiren Şandır, konuşmasını şöyle
tamamladı:
''Bu kürsüde Kürt coğrafyasından bahsediliyor. Ekonomide çok sorunumuz
olabilir, ama bu millet birliğini kaybederse, komşusunda emin olamazsa, gecenin
hangi saatinde camına taş atılacağı korkusuyla uyuyamaz. Ülkeyi bu noktaya doğru
sürüklüyorsunuz. Kimliğimizle birlikte geçmişimizi de tartışmaya açtınız.
Ermenilerden özür dileyenler, cesareti kimden aldı? TCK'nın 76 ve 77. maddesinde
soykırım suçunu niye tanımladınız, niye cezasını zaman aşımının dışına taşıdınız?
Acaba bir sürece katkı mı vermek, iç hukuk zemini hazırlamak gibi bir dayatma
içerisinde mi kaldınız? Vakıflar Yasasını niye çıkarttığınız? Bu toprakları
birileri tekrar elimizden alabilmek için her türlü gayreti gösterirken, AKP
hükümetinin söylemleri ve politikaları; maalesef bugün bu ülkede, kendi tarihine
söven bir sonuç getirdi.. Endişemiz, milletimiz geleceği içindir. Biz sizin için
yolun sonunun geldiğini düşünüyoruz. Artık Türkiye'ye zarar veriyorsunuz,
Türkiye, bize göre MHP tarafından yönetilmeli.''

OKTAY VURAL'IN SÖZLERİ...

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, hükümete
yönelik eleştirilerinin içinde çözüm önerilerinin de olduğunu söyledi.
TBMM Genel Kurulunda, 2009 yılı bütçesinin tümü üzerindeki son
görüşmelerinde söz alan Vural, hükümete yönelik eleştirilerine AK Parti
sözcülerinin ve hükümetin klasik cevabı olduğunu belirterek, ''ne yapıp edip bu
günü gözden kaçırdıklarını'' bildirdi.
Vural, AK Parti sözcülerinin konuya ilişkin cevaplarının ''Temel
fıkrası'' gibi olacağını ifade ederek, ''Temel arabasıyla kalabalık bir kavşakta,
durmadan dönüp dururken, trafik polisi fark eder ve Temel'i durdurup sorar: (Niye
durmadan dönüp duruyorsun?) Temel cevap verir: (Sinyal takıldı da)'' fıkrayı
anlattı.
Milletin sıkıntılarının, mutlaka ifade edilmesi gerektiğini belirten
Vural, ''Kalpler varsa görmeli, kulaklar varsa duymalı, dil varsa söylemeli''
dedi.
MHP'li Vural, partisinin 40 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu ve
geçmişini inkar etmeden geleceğe yönelik dersler çıkardıklarını, maske
takmadıklarını ve parti menfaatleri için de ''Papaz elbisesi bile giyeriz''
demediklerini söyledi.
AK Parti'nin, milli kimlik ve milli kültür yerine etnik kimlik ve etnik
kültüre destek verdiğini iddia eden Vural, ''Bu kimlik politikasına bazen
Türkiyelilik, bazen de Anayasal vatandaşlık gibi çerçeveler bulma gayreti, milli
kimlik ve milli kültürü inkar politikasının bir tezahürüdür'' diye konuştu.

-''MİLLETİ BİRBİRİNE BAĞLAYAN DEĞERLER...''-

Oktay Vural, Türkiye'nin milletin sadece bir adresi olmadığını
belirterek, bu milleti birbirine bağlayan değerlerin ve tarihin bulunduğuna
işaret etti.
Konuşmasında ''başörtüsü sorunu''na da değinen Vural, bir inanç değeri
olan başörtüsünün siyasi simge olarak görülemeyeceğini belirtti. Vural, ''Bu
sorunu çözmek yerine bu meyveyi hedeflemek nasıl bir muhafazakar anlayışın
tezahürüdür? Milletimiz inanç değerlerini mana ve muhtevadan uzaklaştırarak şekle
indirgemek hangi okyanus ötesi projelerin hedefidir?'' diye sordu.
Vural, milleti birbirine bağlayan değerler ekseninde buluşmasını,
kaynaşmasını engelleyecek tuzakları bozmayı MHP'nin varlık sebebi olarak
nitelendirdi.
Almanya'da görülen ''Deniz Feneri'' davasının milletin yardım
duygularının kişisel ve siyasi amaçlar uğruna nasıl istismar edildiğini
gösterdiğini ifade eden Vural, ''Yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın
birikimlerini, manevi değerleri istismar ederek hortumlayanlarla beraber
yürüyerek sırça köşklere yerleşmeleri acaba bu tablodan insanlık namına üzüntü
duyuyor mu?'' sorusunu yöneltti.

-''SÖYLEMLER ARASINDA TUTARSIZLIKLAR VAR''-

MHP'li Vural, Hükümetin siyasal söylemleri arasında zaman zaman
tutarsızlıklar olduğunu, bunların mekana göre de değiştiğini iddia etti.
2004-2007 döneminde belirlenmiş olan açlık sınırı tüketim değerlerinin 2002 yılı
değerlerinin gerisinde olduğunu savunan Vural, şöyle dedi:
''Kamu kesimi tarafından yapılan gıda ve ihtiyaç maddeleri yardımlarının
sürekli olarak her yıl artması, milyonlarca kişiye milyonlarca ton kömür
dağıtılması, Yeşil Kart uygulamasından istifa edenlerin sayısında azalma
olmamasına rağmen, Türkiye'de aç ve yoksul insan sayısının azalıyor gösterilmesi,
TÜİK'in yoksullukla ilgili bu çalışmalarında elde ettiği sonuçlarla diğer veriler
arasında çapraz bir değerlendirme yapmadığını veya teknik olarak yapamadığını ve
sağlıklı bir bağlantı kurmadığını da ortaya koymaktadır.''
Asgari ücretlilerin vergi dışı bırakıyoruz denerek, 2003-2007 yılları
arasında 3 milyar YTL'nin ücretlilerin cebinden alındığını bildiren Vural,
''Nüfusun yüzde 18.56'sı yoksuldur. Harcama esaslı yoksul sayısı 2002'ye göre 3
milyon 632 bin kişi fazladır'' ifadesini kullandı.

-''TABLO ORTADA''-

Vural, Başbakanın, ''Kriz teğet geçecek, Türkiye en az etkilenecek, kriz
psikolojik'' demesine rağmen tablonun ortada olduğunu söyledi. Bakanlar Kurulunun
hedefinin 2-3 kat arttığını, hesaplarının çarşıya uymadığını ileri sürdü. Vural,
''Mükellef sayımız Ocak 2002'ye göre 2008 Kasım ayında 37 bin 362, basit usulde
vergi mükellef sayısı 58 bin 258, gelir vergisi mükellef sayımız da 95 bin 620
kişi azalmıştır. Katma değer vergisi tahsilatı ekim ayına göre kasım ayında yüzde
21 oranında azalma göstermiştir'' dedi.

-''DOLAR OLARAK BORÇLANILMIŞ OLSAYDI...''-

Türkiye'nin 2004 yılından bu yana 200 milyar YTL faiz ödediğini ifade
eden Vural, dolar olarak borçlanılmış olunsaydı bu rakamın 20 milyar YTL
olacağını söyledi. Vatandaşın hane halkı borç miktarının 4 kat arttığını ve
gelirinin ipotek altına alındığını savunan Vural, piyasayı canlandırmayanların
esnafı borçlandırdığını bildirdi.
Bütün bu tabloların vatandaşın borç krizi içinde olduğunu gösterdiğine
işaret eden Vural, Başbakanın, 'İddia ediyorum krizden en az etkilenen ülke biz
olacağız'' dediğini anımsattı. Vural, ''Döviz kurlarında ABD dolarına karşı
değişmeden en çok etkilenen 25 para birimi içinde 10. sıradayız. Dünya Borsalar
Federasyonu verilerine göre, İMKB yüzde 51.7 kayıpla en fazla kaybettirenler
sıralamasında 19. sırada yer aldı'' dedi.

-''ÜMÜK SIKTIRMAYACAKLARINI BELİRTENLER''-

Konuşmasında, Türkiye ile IMF arasındaki görüşmelere de yer veren Vural,
''Ümük sıktırmayacaklarını'' belirtenlerin aslında milletin ümüğünü doğalgaz ve
elektriğe yaptığı zamla zaten sıktığını söyledi. Asgari ücrete yapılan yüzde
6'lık zammın ümük sıkma politikasının bir eseri olduğunu iddia eden Vural, şöyle
devam etti:
''Bugün huzurunuza getiren bütçe, IMF talimatlarıyla ümük sıktıran bir
bütçedir. Sayın Başbakanın iddiasının aksine önergelerle yatırımlar kısılmıştır.
Tarımda destekler, eğitim, ulaştırma, sağlık gibi işsizlikle mücadelede önemli
sektörlerde yatırımlar azalmıştır. Sayın Başbakan ümük sıktırmayız demiş ama
maalesef IMF talimatlarıyla kesintiye gidilmiştir.
IMF'ye şartları kabul etmeyeceğiz diye mangalda kül bırakmayanlar şimdi
tıpış tıpış, kuzu gibi teslim olmuşlardır.''

-''BÜTÇE SANALDIR''-

Vural, 2009 yılı bütçesinin sanal olduğunu ve arkasında ekonomik
programın olmadığını ileri sürerek, bütçenin artık kadük kaldığını iddia ederek,
bir süre sonra geçici bir bütçe yapılacağını savundu.

-''KESİBE TEYZE...''-

Yoksulluklara yardım etmenin Türk milletinin bir geleneği olduğunu
belirten Vural, ancak bunun davul-zurna ile yapılamayacağını ifade ederek,
sözlerini şöyle tamamladı:
''Önümüzdeki insan manzaraları ekonomik tabloyu tüm gerçekleriyle ortaya
koymaktadır. Bugün emekli olan bir yaşlımızın, geçinmek için parklarda teneke
kutu toplarken, beni sonra tanırlar diye onların yüzüne bakamıyorum, deyişine
sizler şahit olmuşsunuzdur.
Bir televizyon programında 80 yaşlarındaki, bir odalı evde yaşayan Kesibe
teyzeye 'nasıl geçiniyorsunuz' diye soruyorlar. Kendisi 3 ayda bir 250 milyon
lira aldığını, geçinmek için çorap yapıp sattığını söylüyor. Bu arada ilin vali
yardımcısı ve sosyal hizmetler görevlisi Kesibe teyzeye para yardımı uzatmaya
kalkıyor. Kesibe teyze sıkılıyor, onurunun zedelendiğini düşünüyor; 'Utanırım,
alamam bunun karşılığında size bu çorapları satayım' diyor.
Bu bütçelerle Kesibe teyzenin onurunu korumak mümkün değildir.''