2009-12-15 - 22:00
BAŞBAKANLIK MERKEZ TEŞKİLATI, MİT, MGK GENEL SEKRETERLİĞİ, YDK, TODAİE, SHÇEK, ÖZÜRLÜLER iDARESİ, AİLE VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BÜTÇELERİ KABUL EDİLDİ
Eleştirilere cevap vermek üzere hükümet adına söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek 'Bu ülkede reform adına, açılım adına veya adına ne denilirse denilsin ne yapılacaksa ne yapılıyorsa bu 3 madde çerçevesinde yapılacaktır'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil
Çiçek, keyfi olarak zam yapan bir hükümet olmadıklarını söyledi.
Başbakanlık merkez teşkilatı ile MİT, MGK Genel Sekreterliği, YDK,
TODAİE, SHÇEK, Özürlüler İdaresi, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü,
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü 2010 yılı bütçeleri TBMM Genel Kurulunda kabul
edildi.
Görüşmeler sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Çiçek,
Başbakanlık merkez teşkilatı bütçesindeki yüksek artışın Kredi ve Yurtlar Kurumu
gibi bazı kuruluşların Başbakanlığa bağlanmasından kaynaklandığını söyledi.
Başbakanlığın kendi bütçesindeki artışın en önemli nedeninin de
İstanbul'da yapılmakta olan ''milli arşiv binası'' olduğunu belirten Çiçek, bunun
son derece önemli olduğunu ifade etti. Çiçek, ''Hepinizin desteği önem arz
ediyor. Çünkü, arşivlerimiz bizim hazinemizdir. Ama çok dağınık şekilde
bulunuyor. Böyle bir binanın yapılmasına ihtiyaç var'' dedi.
Başbakanlıkta 3 tane uçak bulunduğunu bildiren Çiçek, bunların bir havuz
sistemi içinde Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile ihtiyaç halinde bakanlar ve devletin
diğer birimleri tarafından kullanıldığını söyledi.
Çiçek, Başbakanlık bütçesinden herhangi bir dernek ya da vakfa yapılmış
yardımın olmadığını da bildirdi.
Doğalgaz gibi ürünlerin fiyatlarını hükümetin belirlemediğini belirten
Çiçek, şöyle devam etti:
''Bunlar dışardan aldığımız şeyler. Bunların bir fiyat belirleme
mekanizması var. Dövizle aldığımız bir şeyin fiyatında artış varsa ister istemez
içerde de olacaktır. Bunu belli bir süre sübvanse edersiniz ama ila nihaye bunu
devam ettirme imkanınız yok. Uluslararası piyasalardaki fiyatlar neye göre
teşekkül ediyorsa ona göre teşekkül ediliyor. Yeri geldi 4 sene, 5 sene zam
yapmadığımız oldu. Keyfi olarak zam yapan bir hükümet olmadık. İhtiyaç yoksa,
zaruret yoksa, dış piyasa böyle bir fiyat ayarlamasını gerektirmiyorsa fiyat
ayarlaması yapılmamıştır. 5 sene elektriğe zam yapılmadığı dönemler oldu. Demek
ki ihtiyaç yoktu. Sonra ihtiyaç hasıl oldu zam yapıldı.''
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ise SHÇEK yurtlarında şiddet ve
istismarın en aza indirgendiğini, kadının istihdamını artırmak için başlatılan
projeler bulunduğunu bildirdi. Kavaf, Özürlüler İdaresi ile TÜİK'in özürlü veri
tabanı oluşturmak için bir araştırma başlattıklarını da belirtti.
Şahsı adına söz alan Eskişehir Bağımsız Milletvekili Tayfun İçli, bütçe
konusunda halka doğruların söylenmediğini, Türkiye'nin borcunun 600 milyar dolara
çıktığını söyledi.
İçli, bütçenin 70 milyar TL açık vereceğini öne sürdü.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün ''2001 yılı krizinde 5 milyar
doların Merkez Bankasından hortumlandığını ve dönemin Merkez Bankası Başkanı'nın
'Rahşan Affı'ndan yararlandığını'' söylediğini ifade eden İçli, ''Söz konusu yasa
2000 yılında çıktı. 2001 yılında olan kriz ile ilgili sorumluluk konusunda nasıl
uygulanır. Niye hesap sormuyorsunuz, niye yakasına yapışmıyorsunuz? Suçlama zaman
aşımına uğrarsa biz sizden Yüce Divan'da hesap sorarız'' diye konuştu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, " Başbakanlık merkez teşkilatı ile Başbakanlığa doğrudan bağlı Milli
İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarlığı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel
Sekreterliği, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK), Türkiye ve Orta Doğu
Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) bütçelerinin üzerinde, eleştirilere cevap vermek
üzere Hükümet adına söz aldı.
MİT ile MGK Genel Sekreterliğinin en üst düzeyde gözetilmesi ve
ihtiyaçlarının en üst düzeyde karşılanması gereken kuruluşlar olduğunu belirten
Çiçek, ''Günümüzde istihbarat teşkilatların önemi her geçen gün artmaktadır.
Ülkenin iç ve dış tehditlerinin önceden bilinmesi, alacağınız kararların alt
yapısını oluşturmaktadır. Bu bilgileri ne kadar önceden elde edebilirseniz,
muhtemel tehditleri bertaraf etme imkanınızı da o nispette ortadan kaldırmış
olursunuz. Onun için istihbarat teşkilatı, bir ülkenin gözüdür kulağıdır'' diye
konuştu.
MİT'in dışında Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma teşkilatının ve Emniyet
Genel Müdürlüğünün de istihbarat alanında hizmet veren birimlerinin bulunduğunu
belirten Çiçek, şöyle devam etti:
''Bu birimlerin hiçbirisi, diğerinin alternatifi ya da MİT'in alternatifi
değil. Olsa olsa onu tamamlayan, ona destek veren ve birlikte ülkemizi iç ve dış
tehditlere karşı koruma noktasında özverili çaba ve gayret gösteren kuruluşlar
olarak değerlendirilmesinde yarar vardır. İstihbarat teşkilatlarının birden fazla
oluşu, bir koordinasyon uyumunu da beraberinde getirmektedir. Bugün hangi
kuruluşumuza bağlı olursa olsun uyum içerisinde, karşılıklı bilgi alış verişinde
bulunarak, değerlendirme yaparak, bunu da büyük bir vatanseverlik duygusu
içerisinde gerçekleştirerek ülkemizi iç ve dış tehditlere karşı koruma noktasında
uyarı görevini, bilgi toplama, değerlendirme ve ilgili kurumları bilgilendirme
görevini yerine getirmektedir. Bu noktadaki başarının ucu açıktır. İstihbarat
birimleri ne kadar çalışırsa çalışsın, bilgi toplayacağı başka türlü unsurlar da
o nispette çalışmaktadır. Onun için katkılarından dolayı MİT teşkilatında çalışan
arkadaşlara teşekkür ediyorum, ama kendilerinden de beklentilerimizin o nispette
yüksek olduğunu da burada ifade etmek istiyorum.''
Çiçek, istihbarat teşkilatının ihtiyaç duyacağı ne varsa, hepsini yerine
getireceklerini daha önce de ifade ettiklerini ve talep edilen her türlü
ihtiyaçlarının da karşılandığını söyledi.

-''ANAYASANIN İLK 3 MADDESİ, ÜLKENİN ORTAK PAYDASI''-

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, Anayasal bir devlet olduğunu, Anayasanın
ilk 3 maddesinin herkesin ortak paydası olduğunu kaydeden Çiçek, ''Bu ülkede
reform adına, açılım adına veya adına ne denilirse denilsin ne yapılacaksa ne
yapılıyorsa bu 3 madde çerçevesinde yapılacaktır. Bunu defalarca söyledim. Belki
programlarımız, düşüncelerimiz, dünya görüşlerimiz, iktidara geldiğimizde
uygulayacağımız politikalarımız farklı olsa bile bu ilk 3 maddedeki husus, bu
ülkenin ortak paydasıdır. Bunları tartışmayız, bunları tartışmaya da açmayız''
diye konuştu.
Çiçek, bazı milletvekillerinin laf atması üzerine, ''Ben burada Cemil
Çiçek olarak değil, Hükümet adına, Başbakan adına konuşuyorum'' karşılığını
verdi.
Bu konunun yüzlerce kez konuşulduğunu, bir daha tartışma konusu
yapılmaması gerektiğini dile getiren Çiçek, şunları kaydetti:
''Bu ülkenin bir Cumhuriyet olduğunda hiç tereddüt yok. Yaptığımız iş,
Cumhuriyeti daha kökleştirmek, daha da derinleştirmek. Bu, milletin en önemli
kazanımıdır. Bunu vurgulamaya çalışıyoruz; bu devletin laik, sosyal hukuk bir
devlet olduğunu açıkça ifade ediyorum. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu devletin dili Türkçe'dir,
bayrağı Anayasada yazıldığı gibidir, İstiklal Marşı milli marşımızdır, başkenti
de Ankara'dır. Bunda tereddütümüz yok. Eğer ortaya atılan projelerde, görüşlerde,
fikirlerde bunlara aykırı bir şey varsa bunu, şu veya bu şekilde değerlendirme
konusu yapabiliriz. Ama 'biz bunlara inanıyoruz, iktidar partisi inanmıyor'
tarzında bir şey söylersiniz bu çok doğru olmaz, bühtan olur, bununla da bir yere
varamayız. Ben burada bir şey söylüyorum, Hükümetin adına söylüyorum, eğer bunun
arkasında önünde bir şey arıyorsanız o zaman bu güveni nasıl temin edebiliriz.
Siz bizden biz sizden eğer güveni esirgeyecek olursak, o zaman bu konuşmaların da
çok fazla yararı olmaz.
Biz hepimiz, görüşlerimizin farklı olmasını değerlendirme konusu
yapabiliriz ama hiçbirimiz diğerimizden daha vatan sever olduğumuzu tartışma
konusu yapmayalım. İşi vatanseverlik meselesine götürmeyelim. Biz ülkemizi
seviyoruz, devletimizi seviyoruz, buradaki değerleri seviyoruz, böyle bir millete
mensup olmaktan dolayı da bin defa, yüz bin defa ebediyete kadar da gurur
duyuyoruz. Daha bunun ötesinde ne istiyorsunuz? Kimsenin vatanseverliğinin
kantarı yok ki... Bunun bir kantarı mı var yani 'biz az seviyoruz, siz çok
seviyorsunuz' diye. Gelin tartışmayı bu noktaya götürmeyelim. Bunun dışında her
türlü tartışabiliriz.''
Çiçek, yine laf atılması üzerine, bazılarının söylediğinin yanlış
anlaşılabileceğini belirterek, uzun süre siyaset yapıp da 'ben öyle demek
istemedim' demeyen siyasetçinin olmadığını, zaman zaman bu tür yanlış
anlaşılmaların olabileceğini söyledi.

-''GEZEN TİLKİ, YATAN ASLANDAN KARLIDIR''-

Sadece AK Parti iktidarı döneminde değil, önceki dönemlerde de
Başbakanlığa alınan uçakların eleştiri konusu olduğuna değinen Çiçek, bir
Başbakanın uçak almasının eleştiri konusu olmaması gerektiğini, eğer bir
Başbakanın, bu uçağı devlet hizmeti dışında kullanıyorsa bunun eleştirilip, tepki
gösterilebileceğini ifade etti.
Çiçek, ''Başbakan geziyor'' şeklindeki eleştirilere ''Eee turistik geziye
gitmiyor ki... İşi niye böyle bir mecraya sokarak konuyu değerlendirmeye
çalışıyorsunuz'' karşılığını verdi.
Türkiye'nin dış politikada haklı olduğu davaların en başında Kıbrıs
konusunun geldiğine değinen Çiçek, ''Kıbrıs konusu ne zaman BM'ye gitse 6 oydan
fazla alamamış. Demek ki bizden önce konu anlatılamamış. Geçtiğimiz yıl BM'nin
oylamasında 151 oy aldık. Nasıl oldu bu? Bir yere gitmezseniz, konuşmazsanız,
davanızı anlatmazsanız, kendinizi tanıtmazsanız... Bakın gezen tilki, yatan
aslandan karlıdır. Şimdi yattığınız sürece hiç kimse bir şey getirmez.
Gezeceksiniz, gideceksiniz, konuşacaksınız, tartışacaksınız, mühim olan ülkemizin
bundan neler kazandığı. Bizim petrol gelirimiz yok, bizim öyle avantadan ülkemize
aktaracağımız kaynaklar yok. Gidip vatandaşımızın üretimini dış dünyada
pazarlayacaksınız ki devletin çarkını döndürebilesiniz. Afrika'ya gitmezseniz,
Güney Amerika'ya gitmezseniz, hatta yanı başımızdaki komşularımıza gitmezseniz, o
zaman Türkiye'nin çarkını nasıl döndüreceksiniz?'' şeklinde konuştu.
Bazı ülkelerde Başbakanların seçildiği günün ertesinde yurt dışı gezisi
yaptığını anlatan Çiçek, ''Bu ziyaretlerin, görüşmelerin tamamı devletin, ülkenin
menfaati içindir. Bir Başbakan kendi ülkesinin menfaatini korumayacak mı? Bunun
için çaba göstermeyecek mi?'' diye sordu.
Bu tür tartışmalardan siyaset kurumunun zarar göreceğini vurgulayan
Çiçek, ''Ben geçmiş zamanda gördüm bunları. Bütçe görüşmelerinde Başbakana
yönelik benzer ifadeler söylendi, kendileri iktidara geldiklerinde
söylediklerinin 5 misli fazlasını yaptılar. İnşallah gün olur vatandaşla gönül
bağını kurarsınız da vatandaş bizi iktidara getirdi belki sizi de getirebilir.
Vatandaş hepimizi izliyor. Geldiğinizde göreceksiniz'' diye konuştu.
Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf da kadın, çocuk ve özürlü gibi toplumun
dezavantajlı kesimine hizmet verdiklerini belirterek, toplumun her kesiminin
taleplerini karşılamaya çalıştıklarını söyledi.
Evde bakım hizmetlerinden 204 bin 652 özürlünün yararlandığını, bu
özürlülerin aile veya yakınlarına ayda 477 lira ücret ödendiğini kaydeden Kavaf,
2010 yılında 297 bin özürlü ailesine ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi.
Kavaf, devletin koruması altındaki çocukların spor aktivitelerine
katılmalarını da önemsediklerini belirterek, Galatasaray ile Beşiktaş'ın
altyapısına 2 çocuğun transfer edilmesinin sevindirici olduğunu söyledi.