2005-06-10 - 17:34
TBMM SPORDA ŞİDDET, ŞİKE VE HAKSIZ REKABET İDDİALARINI ARAŞTIRMA KOMİSYONU, RAPORUNU MECLİS BAŞKANLIĞI'NA SUNDU
Raporda, Türkiye profesyonel ve amatör futbol liglerinde teşvik primi ve şike olaylarının her dönemde olduğunun anlaşıldığı bildirildi.
TBMM Sporda Şiddet, Şike ve Haksız Rekabet İddialarını Araştırma Komisyonu, raporunu Meclis Başkanlığı'na sundu.

Raporda, Türkiye profesyonel ve amatör futbol liglerinde teşvik primi ve şike olaylarının her dönemde olduğunun anlaşıldığı bildirildi. Rapora göre, teşvik primi ve şike olaylarının büyük bölümü cezalandırılamadı; bu da birçok takımın hak etmediği halde küme düşmesine ya da şampiyon olmasına neden oldu.

AK Parti Ankara Milletvekili Haluk İpek başkanlığındaki Araştırma Komisyonu'nun TBMM Başkanlığı'na sunduğu rapora, CHP'li komisyon üyeleri Ahmet Ersin, Harun Akın ve Mehmet Küçükaşık muhalefet şerhi koydu.

Komisyonun 3 aylık çalışması sonucunda oluşturduğu 357 sayfalık raporunun sonuç bölümünde, raporun amacının ''Türk sporunun yozlaşmasına etki eden problemleri incelemek ve bunların çözümü için alınması gereken önlemleri belirlemek'' olduğu ifade edildi.

''TEŞVİK PRİMİ VE ŞİKE HER DÖNEMDE VAR''
Raporda, şike ve teşvik primi ile ilgili olarak komisyona gelen belgeler ile bilgi verenlerin ifadeleri birlikte değerlendirdiğinde, Türkiye Profesyonel Futbol Ligleri ile Amatör Futbol Liglerinde teşvik primi ve şike olaylarının (özellikle hatır şikesinin) her dönemde olduğunun anlaşıldığı ifade edildi. Ancak ''teşvik primi'' ve ''şike'' olaylarının çok az bir bölümünün cezalandırılabildiği belirtilerek, ''Büyük bir bölümü ise kanaat oluşturacak yeterli delil olmadığı gerekçesi ile cezasız bırakılmıştır. Bu da birçok takımın hak etmediği halde küme düşmesine ya da şampiyon olmasına neden olmuştur'' denildi.

''CESUR KARARLAR ALINAMADI''
Federasyon yönetiminin ve Tahkim Kurulu'nun ağırlıklı olarak üst liglerde mücadele eden takımların temsilcileri tarafından seçilmiş olması nedeniyle şike ve teşvik primi konusunda üst liglerde cesur kararlar alınamadığı belirtilerek, şöyle devam edildi:

''Spor dünyasında, federasyonların, şike ve teşvik primi iddialarının üzerine ciddiyet ve kararlılıkla gitmediği düşüncesinin hakim olduğu görülmüştür. Şüphesiz, sorunun temel kaynağı demokrasi terbiyesi ile ilgilidir. Seçenler, göreve getirdiklerinden kişisel taleplerde bulunmamalıdır. Aksi takdirde sistem adil ve eşit olarak uygulanamamakta, kurullara karşı güven azalmakta, kaos hakim olmaktadır.

Günümüzde var olan problemler, geçmişte var olanlardan sayıca fazla da değildir. Ancak günümüzde bazı özel koşulların varlığı, şike ve teşvik primi iddialarının daha fazla gündem oluşturmasına neden olmuştur. Endüstri devrimini tamamlamış ülkelerde, birçok ahlaki ve toplumsal değerleri ikinci plana iten performans kavramı, etkisini sporda da göstermiş, yarışma ve müsabakalar kazanma ile eş anlamlı duruma gelmiştir. Bu sonuç, aynı zamanda doping ve şike gibi yozlaşma belirtilerinin ortaya çıkmasına da bir zemin hazırlamıştır. Sporda haksız rekabete yol açan bu yozlaşma olaylarının başında, danışıklı yarışma yapma diyebileceğimiz şike olgusu gelmektedir.''

HAVUZ GELİRLERİNİN DAĞILIMI
Raporda, ''havuz sistemi'' olarak adlandırılan futbol müsabakalarına ilişkin yayın haklarının toplu olarak devri sonucu elde edilen gelirden kulüplere yapılan ödemelerin, adaletsizliğe yol açtığı belirtildi. Raporda bu konuya ilişkin şu değerlendirme yapıldı:

''Havuzda toplanan gelirlerin yüzde 50'sinin, daha önce Türkiye 1. Süper Liginde şampiyon olmuş kulüplerden Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'a yüzde 13.25'şer, Trabzonspor'a ise yüzde 10.25 oranında, kalan yüzde 50'nin diğer 14 kulübe yüzde 50'si eşit, yüzde 15'i lige
katılım yılı, yüzde 35'i de sezon sonunda topladığı puanlar baz alınarak dağıtılması şeklindeki uygulama, kulüpler arasındaki gelir dağılımında dengesizliğe ve adaletsizliğe yol açmaktadır.

İtalya'da uygulanan sisteme benzeyen bu sistem, büyük kulüplerin ekonomik olarak daha da güçlenmesine, Anadolu kulüplerinin onlarla rekabet edemez hale gelmesine sebebiyet vermekte, dolayısıyla ülke futbolunun uzun vadede gelişmesine ve ilerlemesine engel olmaktadır.''

''İNGİLİZ MODELİ GETİRİLSİN''
Raporda, havuz gelirlerinin ''İngiliz modeli'' denilen bir sistemle dağıtılması önerisinde bulunuldu ve ''Havuz geliri başlangıçta belli ve önemli bir yüzdenin tüm kulüplere eşit olarak dağıtılıp, kalan kısmının da kulüplerin sezon sonunda bulundukları lig sıralaması ve haftalık yayınlanan naklen maç sayılarına göre, Anadolu kulüplerinin daha fazla pay almasını sağlayacak ve haksız rekabete sebebiyet vermeyecek, daha adil, ülke futbolunun gelişmesine ve ilerlemesine engel olmayacak şekilde dağıtılması yönünde yasa ile düzenlenmesi gerektiği düşünülmektedir'' denildi.

''DOPİNG İLAÇLARININ REÇETESİZ SATIŞI YASAKLANSIN''-
Komisyon raporunda, sporda haksız rekabete neden olan konulardan bir diğerinin de ''doping''' kullanımı olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

''Ülkemizde özellikle vücut geliştirme branşında yaygın olduğu, bunun yanında halter, güreş, atletizm, binicilik ve birkaç dalda daha zaman zaman doping kullanımına rastlandığı görülmektedir. Büyük şehirlerimizde hemen her semtte bulunan body salonlarına giden kişilere salon yetkililerince, hormonları tahrip eden anabolik steroid'ler verildiği, bu maddelerin kullanımının, kansere yol açtığı için birçok ülkede yasak olduğu, ancak Türkiye'de hala doping maddesi birçok ilacın eczanelerde reçetesiz satıldığı anlaşılmaktadır.

Ülkemizde doping kullanımının ve dolayısıyla doping kullanımından kaynaklanan sporda haksız rekabetin önlenebilmesi için, özellikle futbol, basketbol, güreş, vücut geliştirme gibi spor dallarında doping kontrollerinin daha yoğun yapılması, yine spor müsabakalarında doping testine tabi tutulacak sporcuların kura ile belirlenmesinin yanında, müsabaka gözlemcisi tarafından dopingli olduğundan şüphe edilen sporcuların da dikkate alınması, özel spor salonlarının denetiminin Doping Kontrol Merkezi ve ilgili federasyonlarca yapılmasının sağlanması, eczanelerde doping maddesi içeren ilaçların reçetesiz satışının engellenmesi, hatta anabolik steroid gibi kanserojen özellikler taşıyanlarının yasaklanması gerektiği sonucuna
varılmaktadır.''

''KULÜP YÖNETİCİLERİNİN BAŞKA AMAÇLARI''
Komisyon raporunda, kulüp yöneticilerinin sporun amacı dışında başkaca kişisel amaçları doğrultusunda konumlarını kullandıkları ve bu doğrultuda hareket ettikleri; bunun da kulüpleri mali anlamda başarısızlığa sürükleyerek kimi vergisel ödevlerin yerine getirilmemesine ya da ihmal edilmesine neden olduğu ifade edildi.

Raporda, ''Diğer taraftan kulüpler arasındaki finansal güçten kaynaklanan rekabet eşitsizliği spor kulüplerini ve spordan fayda sağlayan kesimleri farklı arayışlara, gerçek olmayan söylemlere iterek sporda şiddet, şike ve teşvik primi gibi olayların gündeme gelmesine neden olmaktadır'' denildi.