2016-11-02 - 16:22
2017 YILI BÜTÇESİ, PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU'NDA...
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde görüşmeler başladı.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde görüşmeler başladı.

AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan komisyon, bütçe tasarısının yanı sıra 2015 yılı Kesinhesap Kanunu Tasarısı ile Sayıştay tezkerelerini de ele alıyor.

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, "Yasama, yürütme ve yargının" komisyon salonunda bulunduğunu, Sayıştay temsilcilerinin kenara, köşeye atıldığını savundu.

Paylan, salonun Sayıştay ve basın açısından daha iyi hale getirilmesini istedi.

CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, 2017 yılı bütçesinin üç açıdan çok önemine değinerek, Türkiye'nin, etkilerini henüz tam olarak hesaplayamadıkları alçakça bir darbe teşebbüsünden geçtiğini kaydetti.

Temizel, bu teşebbüsü, ordu içindeki FETÖ'cülerin gerçekleştirdiği gibi bir algılamanın yanıltıcı olduğunu, örgütün sadece ordu içinde değil, devletin tüm kurumlarında örgütlendiğini, her kurum için imam atadığını bildirdi.

Tamamen ortaya çıkarılamayan FETÖ'nün, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısında daha ne gibi maliyet doğuracağını tam olarak bilmediklerini vurgulayan Temizel, özellikle kamu yönetimindeki uygulama süreçleri ve rakamsal verilerin çok iyi değerlendirilmesini istedi.

Temizel, Afrika başta olmak üzere, son açılan büyükelçilikler ve faaliyetlerinin, ihracattaki ani pazar kayıplarını çok ayrıntılı çalışmalarla incelenmesi gerektiğini ifade etti.

Bütçenin yapılması sırasında gözardı edemeyecekleri başka bir konunun, Türkiye'nin ateş çemberinde yer alması olduğunu anımsatan Temizel, Türkiye'nin, sıcak çatışmaların eşiğine girme riskiyle karşı karşıya bulunduğunu kaydetti.

Temizel, "Bunun mali yükü konusunda kestirimde bulunulmayabilir ancak böyle bir harcama muhtemel. Bu bütçede, B planı yapma gerekliliği var." diye konuştu.

Türkiye'de OHAL'in uygulandığını ifade eden Temizel, bütçede keyfilikler nedeniyle yeniden mali disiplinin bozulma olasılığı bulunduğuna ilişkin her algı ve sinyalin, büyük hızla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

HDP Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, küresel olarak dünyanın bir kriz yaşadığına işaret ederek, bundan koruyan politikalar geliştirmek yerine, iç politikada tetikleyen genel hükümet programlarıyla karşılaştıklarını savundu.

Yabancı sermayenin kaçtığını, Moody's'in kanaatlerine öfkelenildiğini kaydeden Yıldırım, "Hangi üst akıl Moody's'i yönlendiriyor bilemem ama Türkiye'yi yatırım yapılabilir ülkelere dahil ettiğini, kredi notunu yükselttiği dönemler de oldu. O zaman muteberdi de yatırım yapılabilir riskli ülkeler sınıfına sokunca ne oldu? Moody's'in kararı siyasi mi değil mi tartışması yürütmeyelim. Bu nottan sonra ülke ekonomisi etkileniyor mu etkilenmiyor mu bu noktaya bakmamız gerekiyor." diye konuştu.

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Türkiye'nin yatırıma ihtiyacı bulunduğuna işaret ederek, yatırımların azlığının nedeninin yurtiçi tasarrufların yetersizliği, hukuk sisteminin iyi çalışmaması, istikrarsızlık, belirsizlik ortamı olduğunu bildirdi.

Kalaycı, tasarrufların, AK Parti iktidarı döneminde Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine düştüğünü, ülke ekonomisinin borçlanma yoluyla geleceğini bağladığını, milletin dolu dizgin borçlandığını, 2023 hedeflerinin Türkiye açısından ulaşılamaz hale geldiğini öne sürdü.

AK Parti Giresun Milletvekili Cemal Öztürk, 2015'te Türkiye ekonomisinin, Orta Vadeli Program hedeflerine uygun şekilde yüzde 4 büyüdüğünü anımsatarak, bunun, yüzde 1,8 olan Çin ve Hindistan dışındaki yükselen ekonomilerin üzerinde bulunduğunu belirtti.

CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, bütçelerin şeffaf, adaletli olması gerektiğini ifade etti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde görüşmeler sürüyor.

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, iç barış sağlanmadan bir yere varılamayacağını dile getirdi. Demokrasinin bir travma geçirdiğini, 15 Temmuz'da ciddi bir saldırıyla karşı karşıya kaldığını ifade eden Bekaroğlu, "FETÖ'nün silah kullanarak insanları öldüreceğini göremedik, hiçbirimiz tahmin etmedik." dedi.

Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç'in, "Kendi adınıza konuşun." sözleri üzerine Bekaroğlu, "Tahmin ettiyseniz neden içli dışlı oldunuz?" diye karşılık verdi.

Bekaroğlu, demokrasiden, hak ve özgürlüklerden taviz verilerek, hukuk devletinin gerisine düşerek mücadele edilemeyeceğini belirtti.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye'nin süratle hukuk devleti olmaktan uzaklaştığını ileri sürerek, hukuk devletinin işlediğini hem vatandaşlara hem de kendilerini dışarıdan gözlemleyen yatırımcıya göstermeleri gerektiğini kaydetti.

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, bütçede ekonomik ve sosyal hayatla bağlantılı tüm sorunların bir bütün içinde yer alması gerektiğini vurguladı.

Aksu, ekonominin, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden olumsuz etkilenmese de üretimin arttırılamaması, işsizlik ve yoksulluğun kronik hale gelmesi, gelir dağılımı adaletsizliği, borçlanma ile birlikte yozlaşma, sosyal yarılma, kamu yönetiminde kapasite sorunları gibi yönetsel sorunlarla karşı karşıya olduğunu savundu.

CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, 15 yılda ciddi bir vergi reformu yapılamadığını, vergiyi yeniden yapılandırmanın ekonomide alışkanlık haline geldiğini belirtti.

Öztrak, Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın yeniden yapılandırmalarla övündüğünü belirterek, bunda övünecek ne olduğunu sordu. Bakan Ağbal ise "Ne yapayım üzüleyim mi? Başvurmayın, bu kanundan yararlanmayın mı diyeyim?" karşılığını verdi.

HDP Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak'ın tutuklandığını, yerine kayyum atandığını anımsatarak, "Hadi bunlar suçlu. Peki bu kayyumun suçu ne? Bu adam ne yapacak?" dedi.

AK Parti Ordu Milletvekili Ergün Taşcı, Türkiye'nin tarihi günlerden geçtiğini, makro ekonomik istikrarını ve sağlam temellerini korumayı başaran bir ülke olduğunu belirtti. Taşcı, tüm olumsuzluklara rağmen yılın ilk yarısında yüzde 3,9 büyüme görüldüğünü, 2018 ve 2019'da büyüme hedefinin yüzde 5 olduğunu anımsattı. Taşcı, mali disiplin politikasının devam etmesi gerektiğine işaret etti.

CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, iktidarın faizi düşürmek gibi bir tasasının olmadığını öne sürerek, "Faizi düşürmeyi dert eden bir hükümet, bütçe açığını büyüten değil küçülten programla ülkenin önüne çıkardı." görüşünü savundu.

İktidarın, Türkiye iktisat tarihinin tozlu sayfalarında, "en yüksek işsizlik oranına ulaşmış iktidarı" olarak yer alacağını iddia eden Çam, Türkiye'nin işsizlik liginde başa güreşmeye devam ettiğini söyledi.

Çam, Türkiye'nin, 15 Temmuz gecesi felaketin eşiğinden döndüğünü, felaketin bıraktığı enkazın büyük olduğunu ifade etti. Ülke ağır krizden geçerken, "Geçmişte şunu yaptın, şöyle yaptığın için bu oldu" demenin kimseye yararının olmadığını dile getiren Çam, birliğe, bütünlüğe, ortak akla ihtiyaç duyulduğunu, ortak akılla ülkenin düzlüğe çıkacağını vurguladı.

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, büyümenin istihdam yaratmadığını, teşvik sisteminin gözden geçirilmesi, üretime yönelik yeni hamleler yapılması gerektiğini dile getirdi.

AK Parti Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlu, Paris sokaklarında olağanüstü halin hissedildiğini belirterek, "Türkiye'de kimse, sokaklarda OHAL'i hissettiğini söyleyemez." dedi.

Milletvekilleri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın geneli üzerine görüşlerini dile getirdi.

Kavcıoğlu, Türkiye'nin son 15 yılda yüzde 8, yüzde 9'lara kadar büyüdüğüne işaret etti.

Geçen hafta Paris'te bulunduğunu, burada OHAL'in hissedildiğini, yanıbaşlarında askerlerin silahlarıyla dolaştığını, insanların tedirgin olduğunu, bir araya gelmekten çekindiğini, yoksulluk, ekonomik krizin daha fazla görüldüğünü belirten Kavcıoğlu, Türkiye'de kimsenin, sokaklarda OHAL'i hissettiğini söyleyemeyeceğini vurguladı.

CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, ekonomide durgunluk olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bunun yatırım ve yatırıma bağlı ihracattan kaynaklandığını söyledi.

AK Parti Aydın Milletvekili Mustafa Savaş, iktidarları döneminde 2017 bütçesinde de en büyük payın eğitime verildiğine, toplanan vergi gelirlerinin yüzde 24'ünün eğitime ayrıldığına, kamu yatırımları içinde en yüksek payın ulaştırma sektörüne aktarıldığına dikkati çekti.

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, devletler vicdanlıysa bütçelerinin de vicdanlı olduğunu dile getirerek, 2017 bütçesinin, 2016 bütçesi gibi vicdansız olduğunu öne sürdü. Paylan, asgari ücretliden vergi alındığını, ranttan vergi alınmadığını ifade ederek, "Vergi ahlakı nerede, vergi ahlakı oluşturabildik mi? İki yılda bir gelen vergi aflarıyla vergi ahlakını getiremeyiz. 'Bir daha vergi affı olmayacak' diyebiliyor musunuz? Vergi ombudsmanlığı getirelim." diye konuştu.

Paylan, Hristiyan, Musevi, Şafi, ateistlerden vergi kesildiğini, ancak Diyanet İşleri Başkanlığının sadece Sünni topluma hizmet verdiğini savunarak, hakkını helal etmediğini, üç kuşaklık hakkının bulunduğunu söyledi.

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Sayıştaydan gelen raporların değerlendirilmesi, kesin hesap için ayrı bir oturum yapılması gerektiğini belirtti.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, vergisini düzenli ödeyen mükelleflere, ödeme güçlüğü çekmeleri durumunda kolaylık sağlanmasına yönelik çalışmaya ilişkin, "Aşağı yukarı madde hazırlıkları tamam. Bunu 2017 ve sonraki yıllarda uygulanmak üzere başlatacağız. Bu önemli bir düzenleme. O zaman vergi aflarına olan ihtiyaç azalacak." dedi.

Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın geneli üzerindeki görüşmelerde, milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.

Maliye Bakanlığında 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi veren Ağbal, bin 600 kişinin açığa alındığını, bin 694 kişinin ihraç edildiğini, açığa alınanlardan 232'sinin göreve iade edildiğini kaydetti.

Ağbal, taşeron konusundaki sorulara karşılık, "Taşeron konusundaki çalışmalarımız devam ediyor. Bir noktaya gelince gerekli açıklamaları yaparız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin maliyetine yönelik soruya Ağbal, "Maliye Bakanlığı olarak bu bilgiye sahip değilim. Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşülürken sanıyorum bu konu orada görüşülür." yanıtını verdi.

Ağbal, devlet memuru alımına yönelik sorular üzerine, "Eşitliği, kariyeri, liyakatı, herkesin kamu hizmetlerine katılımını engelleyecek bir düşüncemiz veya planımız yok. Bunu açık yüreklilikle ifade edeyim." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Ağbal, kamu-özel işbirliği taahhütlerinin toplamının 32,8 milyar lira olduğu bilgisini verdi.

Naci Ağbal, kadınların bütçeden aldığı pay ve bütçenin hazırlanmasında kadın çalışanların rolüne ilişkin sorulara karşılık, kadınların bütçeden daha fazla pay almasını sağlayacak çok sayıda harcama programının uygulamaya konulduğunu söyledi.

Bütçenin, Bütçe Mali Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından hazırlandığına işaret eden Ağbal, "Bu arkadaşların yüzde 50'den fazlası kadındır. Bütçe hazırlama sürecindeki en kilit yerdeki arkadaşlarımızın çoğu kadın. Gelir Politikaları Genel Müdürlüğünde de öyle." diye konuştu.

Gelir Vergisi Reformu çalışmalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ağbal, şunları kaydetti:

"Gelir Vergisi Reformu kavramını çok sık kullanıyoruz ama içini dolduralım desek hep beraber doldurmakta zorlanıyoruz. Onun için çalışmaya devam edeceğiz. En yakın zamanda bu çalışmayı tamamlayacağız.

Gelir Vergisi Reformu çalışmasını yaptık, görüş ve önerileri aldık, bu çerçevede Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı'yla ilgili yeni bir içerik ürettik. Bana sorarsanız Gelir Vergisi Kanunu'nun reform kalitesini artıracak ilave düzenlemelere ihtiyacımız var.

Bana göre Gelir Vergisi Kanunu yapacaksak yatırımı, üretimi, ihracatı, istihdamı desteklemeli. Vergi adaletini tesis etmeli. Kayıt dışılığa karşı tedbirler içermeli. Mali milat, nereden buldun konularında siyasi perspektifimiz farklı. Bir bakış açısına göre en fazla vergiyi ücretliler ödüyor, bir başka bakış açısına göre ücretliler değil işverenler ödüyor diyebilirsiniz."

Vergi affını doğuran sebepler ortadan kaldırılırsa bu tür düzenlemelere gerek olmayacağına işaret eden Ağbal, iyi gününde vergisini ödeyen, işi kötü gittiği zaman ise ödemekte zorlanan vatandaşlara mevcut sistemin gerekli kolaylıkları getirmediğini belirtti.

Ağbal, şöyle devam etti:

"Üzerinde çalıştığımız bir düzenleme var. Bu düzenlemede borçlarını süresinde ödeyemeyen mükelleflerin geçmiş dönem ödeme performansları iyi ise zor duruma düştüğü dönemde verginin aslından vazgeçmeden faiz, teminat, ödeme koşulları konusunda çok daha vatandaşın yanında bir çerçeve oluşturacağız. Aşağı yukarı madde hazırlıkları tamam. Bunu 2017 ve sonraki yıllarda uygulanmak üzere başlatacağız. Bu önemli bir düzenleme. O zaman vergi aflarına olan ihtiyaç azalacak."

Vergisini süresinde ödeyen, geçmiş ödeme performansı pekiyi olan, geçen 3-5 yılda vergi taksitlerini aksatmayan, vergi denetimlerinde sıkıntı çıkmayan mükelleflerin de ödüllendirilmesi gerektiğini vurgulayan Ağbal, şöyle konuştu:

"Böyle bir mükellefin gelir veya kurumlar vergisinde indirim yapalım diyoruz. Böyle bir düzenleme yapacaksak eğer bunun oranı ne olmalıdır, kapsamına kimler girmelidir? Zaten ödemek durumunda olan kurumsal mükellefler için böyle bir sistem getirmek demek aslında yanlış bir sonuç doğurur.

Buradaki hedef kitlemiz büyük ölçüde küçük ve orta ölçekli işletmeler olmalı. Yani kayıt dışılık ile kayıtlılık arasında gidip gelen işletmeler olmalı. Orada da geriye dönük ödeme ve vergi denetimi performansı iyi olanlara ileriye dönük adeta vergi kredisi gibi bir sistem getirmeliyiz. Onun maddeleri de hazır. Getireceğimiz sistem bugünden geçmişe uygulanmayacak, ileriye uygulanacak. Yani 2017 ve sonraki yıllarda mesela 2017, 2018, 2019 karnesi pekiyi olan mükellefin 2020 yılında kurumlar vergisi oranını örneğin yüzde 2 indirimli uygulayacağız."

Ağbal, özerk bir vergi inceleme yapısı kurmayı düşünmediklerini, Gelir İdaresi Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının bu konuda çalışmaya devam edeceğini kaydetti.

"Rant Vergisi konusunda bir çalışma olup olmayacağına" yönelik soruyu Ağbal, şöyle yanıtladı:

"Rant Vergisi'yle ilgili herhangi bir çalışmamız yok, olmayacak. Ranttan ne anladığımıza bağlı. Sizin ne anladığınız, benim ne anladığım farklı. Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı'nın içerisinde gayrimenkullerin değerlemesine bağlı olarak oluşacak kazançtan vergi alacak bir sistemi getirdik. Kentsel değer artış kazançlarının vergilendirilmesine ilişkin bir müessese var. Şu anda 5 yıldan sonra gayrimenkulü elden çıkarırsanız vergi ödemiyorsunuz, yeni getirdiğimiz tasarıda 5 yıldan sonra olsa bile vergi var. Özellikle arsaların, arazilerin değerlendirilip oradan yüksek kazançlar elde edilmesi halinde tasarı içerisinde bunların vergilendirilmesini sağlayacak yeni müesseseler getiriyoruz."

Cezaları gelire göre uygulama konusundaki fikre katıldığını ifade eden Ağbal, "Mali milatla ilgili hiçbir çalışmamız yok, olmayacak." dedi.

Ağbal, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusundaki çalışmaların devam ettiğine değinerek, "Özelleştirmeyle ilgili bir strateji oluşturma çalışmamız var. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusundaki paydaşlarımızla da görüşmeler yapıyoruz. Üreticilerle, çalışanlarla, diğer sektör temsilcileri ile görüşmelerimiz devam ediyor. Burada da hem ülke ekonomisi için bir kazanca dönüşecek hem de paydaşlar için memnuniyetle karşılanacak bir özelleştirme modelini inşallah sağlayacağız." dedi.

Kamunun mal ve hizmet alımlarında ciddi anlamda tasarruf öngören bir bütçe hazırladıklarını vurgulayan Ağbal, buna karşılık altyapı, ulaştırma, eğitim, sağlık gibi yatırımlara daha fazla kaynak aktardıklarını söyledi.

Bakan Ağbal, yeniden yapılandırmada başvuru sayısının 5 milyon 624 bin 652'yi bulduğunu, yapılandırılacak alacak tutarının ise 49 milyar 959 milyon 924 bin 468 liraya karşılık geldiğini bildirdi.

Ağbal, Almus ve Köklüce hidroelektrik santrallerinin (HES) 7 yıllık gelirine satılıp satılmadığına ilişkin değerlendirmeler üzerine, "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yaptığı çalışmada buradan elde edilen gelirin, 19 yıla tekabül eden bir gelir olduğunu belirtiyor." diye konuştu.

Yapılan itirazlar üzerine Ağbal, "Hesaplama yapılırken geçmiş dönemi esas alıyorsunuz. O dönemde elektrik fiyatları yüksek, halbuki özelleştirildikten sonraki dönemde elektrik fiyatları düştü. Yeni dönemin fiyatları üzerinden simule ettiğiniz zaman 19 yıla karşılık geliyor." ifadelerini kullandı.

Bakan Ağbal, Sayıştay tarafından yapılan değerlendirmelere büyük önem verdiğini vurgulayarak, "Sayıştayın gerek kamu idarelerinde gerekse Maliye Bakanlığı üzerinde yapmış olduğu denetimler daha da artırılmalı, daha da derinleştirilmeli ve biz bundan istifade etmeliyiz." dedi.

Sayıştay ile Maliye Bakanlığı arasındaki iletişim ve ortak çalışma anlayışının daha da ileri gitmesi gerektiğinin altını çizen Ağbal, "Türkiye'de kamu maliye yönetimi ve kontrol sisteminde radikal anlamda uygulamayı iyileştirecek şey, bütün harcama sisteminin entegre tek bir yapıda oluşturulmasıdır. Şu anda dağınık vaziyette bir harcama sistemimiz var. Bu sorunları çözmek üzere 'Bütünleşik Kamu Mali Yönetim Bilişim Sistemi' projesi çalışmalarına başladık. Bütün boyutlarda entegre bir bilgi işlem sisteminde yapılandıracak bir proje. Bu konuda çalışmaları hızlandıracağız." diye konuştu.

Naci Ağbal, ekonomiye ilişkin tartışmalarda toplumsal refaha bakılması gerektiğini belirterek, bu noktada da en çok öne çıkan parametrenin büyüme olduğuna işaret etti.

Büyümenin periyotlara göre karşılaştırılması gerektiğini vurgulayan Ağbal, burada AK Parti'nin görevde olduğu 14 yıl ile ondan önceki 14 yılın karşılaştırılması gerektiğini, buna göre AK Parti dönemindeki büyüme oranının önceki 14 yıla göre yüzde 30 daha fazla olduğunu söyledi.
Ağbal, AK Parti hükümetleri döneminde birçok makro ekonomik göstergede başarılı bir performans sergilendiğinin altını çizdi.

Bu yılın başında büyüme oranını yüzde 4,5 olarak belirlediklerini hatırlatan Ağbal, "Turizmde hepimizi üzen gelişmeler oldu. Milli geliri aşağı çekme bakımından yüzde 1'in üzerinde negatif etkisi oldu. Büyümede yüzde 4,5'ten yüzde 3,2'ye gelirken hem turizmin hem de tarımın önemli bir etkisi olduğunu söylemek lazım." dedi.

Ağbal, gelecek yıl büyüme oranının yüzde 4,4'e çıkacağını belirterek, şunları söyledi:

"2017 yılında toplam tüketimin yüzde 3,8 artacağını varsayıyoruz. 2016 gibi büyümenin yüzde 3,2 olduğu bir yılda toplam tüketim yüzde 5,8. 2017'de de yüzde 3,8 öngörüyoruz. Kamu tüketiminin yüzde 0,4 artacağını, buna karşılık özel sektör tüketiminin yüzde 4,3 artacağını söylüyoruz. Sabit sermaye yatırımlarını gelecek sene yüzde 5,1 öngörüyoruz. Burada kamunun artış oranı yüzde 8,9. Kamu, yatırım harcamaları üzerinden büyümeye katkı verecek. Özel sektör harcamalarında yüzde 4'lük bir artış öngörüyoruz, 2016'da yüzde 0,8 olumsuz katkı vermiş."
Yatırım harcamalarının yıllara göre değişiklik gösterebileceğini kaydeden Ağbal, "Özel sektör yatırım harcamalarında 2012 ve sonraki yıllarda bir yavaşlama var. Biz 2017 yılına ilişkin daha iyimseriz. Çünkü özel sektör yatırımlarını teşvik edecek önemli düzenlemeleri bu süreçte yaptık." diye konuştu.

Ağbal, bütçenin vergi gelirleri kısmında ihtiyatlı olduklarını belirterek, "Bugün Türkiye ekonomisinin birinci önceliği büyümedir. Kamu maliyesi büyümeye destek vermek zorunda. Bu mali disiplinden vazgeçmek değildir. Hem mali disiplin bakımından gerekli hassasiyetlere devam edeceğiz ama öbür taraftan da büyümeye destek olacak kamu harcamaları kompozisyonunu güçlendireceğiz. 2017 yılı bütçesinin temel çerçevesi bu şekildedir." değerlendirmesinde bulundu.