2012-11-27 - 17:00
TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda ''anadilde savunma hakkı'' olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'nın başkanlığında, daha geniş olan KİT Komisyonu Salonu'nda toplandı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezavindeki aile ziyaretinin, hükümlülerin eş ve çocuklarıyla cezaevi görevlisinin yakın nezareti olmadan vakit geçirmelerine izin veren özel bir ziyaret şekli olduğunu bildirdi.
TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda ''anadilde savunma hakkı'' olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'nın başkanlığında, daha geniş olan KİT Komisyonu Salonu'nda toplandı.
Muhalefet milletvekilleri, kameraman ve foto muhabirlerinin görüntü almasının ardından dışarı çıkartılmasına tepki gösterdi.
MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, tasarının Türk milletinin geleceğini ilgilendirdiğini belirterek, ''Türk milletinin şahit olması açısından, görüntülü basının içeride olması gerekiyor'' dedi.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Türkiye'nin geleceği ve üniter yapısı ile ilgili karar alınacağını ve bu nedenle de vatandaşların burada olup bitenleri görmesi gerektiğini ifade ederek, ''Tasarı, ülkenin üniter yapısını ortadan kaldırabilecek ve bölünmesine yol açabilecek bir tasarı'' dedi.
İyimaya, parlamento hukukunun yazılı olmayan hukuk olduğunu belirtti.
Geçmiş yıllarda yapılan Anayasa Komisyonu çalışmalarında, ''komisyon çalışmalarının aleni olduğu, ancak görüntülü yapılan müzakerelerde verimin değil, mesajın öne çıktığı'' kaygısı nedeniyle, içtihat geliştirildiğini ifade eden İyimaya, ''Zaten tasarı Genel Kurul'da görüşülecek, basın aykırılıklarını yazacak. Parlamento hukukunun bu anlamda yazılı olmayan bir teamülü vardır. Bu teamül şahsen komisyon başkanı olarak beni de bağlar. Bugün verimli bir müzakere yapalım istiyorum'' dedi.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, geçmişte görüntülü basının takip ettiği toplantılar yapıldığını söylemesi üzerine İyimaya, ''Teamüllerin de konjonktürden hareketle aykırı uygulamalara uğraması sözkonusu. O gün, gerilimin şiddete dönüştüğü, polisin komisyona geldiği bir ortamdı. Bugün, pozitif mesajdan çok, içeriğine yönelik bir müzakereyi hedeflediğim için basına açık, görüntüye kapalı müzakerenin daha faydalı olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.
Muhalefet, tasarının Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, tasarının Anayasa'ya aykırı olduğunu savunarak, ''Tasarı, ne savunma hakkı ne de adil yargılanma hakkı kapsamında mütalaa edilemez'' dedi.
''Talepler, siyasi içerikli taleplerdir'' diyen Başesgioğlu, tasarıdaki düzenlemenin Anayasa değişikliği içerdiğini, bu yüzden de bu komisyonun tasarıyı görüşme yetkisi olmadığını iddia etti.
Tartışmaların ardından Bakan Ergin, anadilde savunma ve hükümlülerin cezaevinde eşleriyle görüşmesine imkan tanıyan tasarıyı komisyona sundu.
Yargılama dilini anlayamayanların tercümanlardan yararlanma hakkının adil yargılanma hakkı olduğunu dile getiren Ergin, tasarıyla, sanığın sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini belirttiği bir dilde yapmasına imkan sağlandığını söyledi. Ergin, bunun yargılama dilini değiştirmediğini, savunma hakkını güçlendirdiğini ifade etti.
Ergin, bu hakkın kötüye kullanılması durumunda sanığın bu imkandan yararlanamayacağını kaydetti.
Sanığın, bulunduğu yerdeki il adli adalet komisyonunca belirlenen listeden kendisine tercüman seçebileceğini, listeler oluncaya kadar ise sanığın kendisinin tercüman getirebileceğini ifade eden Ergin, sanığın bu şekilde listeden seçtiği tercümanın masraflarını devletin karşılamayacağını bildirdi.
Bakan Ergin, savcıların veya hakimlerin, tercüman gerekli olduğunda, başka bir dilde meramını anlatacak bir sanık veya mağdurla karşılaştığında listede yer alan kişilerden tercüman seçeceğini ve bunun masraflarının yargılama giderinden sayılacağını söyledi.
''Ceza politikaları zaman zaman yan etkileri de gözlenebilen kuvvetli birer ilaç olarak da nitelendirilebilir'' diyen Ergin, sadece ceza politikasının suç işleme döngüsünü kırmaya yetmeyeceğini kaydetti.
Sadullah Ergin, Türk toplumunun temelini ailenin oluşturduğunu belirtti.
Devletin, ailenin huzur ve refahıyla ilgili tedbirleri almak zorunda olduğunu belirten Ergin, çocuk hükümlülerin belirli sürelerle aileleriyle görüşmesi gerektiğini söyledi.
Bakan Ergin, ''Aile ziyareti bu tasarıda düzenlenmektedir. Aile ziyareti, hükümlülerin eş ve çocuklarıyla veya yakınlarıyla, cezaevi görevlisinin yakın nezareti olmadan vakit geçirmelerine izin veren özel bir ziyaret şekli olarak tanımlanmaktadır. Bu uygulama ile mahkumların yalnızlık duygusunun azaltılması, ailenin bütünlüğünün sağlanması ve cinsel yoksunluğun meydana getirdiği ruhsal rahatsızlıkların önlenmesi amaçlanmaktadır. Böylece mahkumun tahliye sonrasında topluma yeniden kazandırılması amaçlanmaktadır'' diye konuştu.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin 2006 tarihli oturumunda, bu tür özel ziyaretlerin, tüm hükümlülere otomatik olarak bir hak olmayacağı, hüküm tarafından kazanılan bir ödül gibi görülmesi gerektiğine işaret edildiğini ifade eden Ergin, tasarıyla, kapalı cezaevinde bulunan resmi evli hükümlülerin eşleriyle görüşebileceğini bildirdi. Ergin, ABD'nin bazı eyaletlerinde, Kanada, Brezilya, İspanya, Fransa, Almanya, Finlandiya, Danimarka, Hollanda, Estonya, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan, Meksika, Arjantin, Filipinler, Hindistan, Pakistan ve Azerbaycan'da aile görüşmelerinin yapıldığını söyledi.
Ergin, bu görüşmelerin en geç 3 ayda bir yapılacağını, cezaevi imkanları ölçüsünde 3 saatten 24 saate kadar görüşme imkanı verilebileceğini dile getirerek, kapalı cezaevinde bulunan 38 bin 153 mahkumun evli olduğunu, bunlardan 36 bin 749'unun erkek olduğunu söyledi.
Açık cezavinde bulunanlara bu hakkın verilmeyeceğini işaret eden Ergin, çocuk hükümlülerin de anne ve babalarıyla personelin yakın nezareti olmaksızın görüşebileceğini bildirdi. Ergin, çocuk hükümlülerin, kendi istekleriyle başka bir cezaevine nakillerinde ücret ödemeyeceğini ifade etti.
Sadullah Ergin, denetimli serbestlik uygulamasının, hapis cezası yerine uygulanan bir seçenek olduğunu söyledi.
Tasarı ile, açık cezaevinde koşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalan iyi halli hükümlülere, koşullu salıverilmeleri tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik kapsamında infazına karar verilmesi imkanı tanındığını kaydeden Ergin, yakınlarının cenazesine katılacak olan tutuklu veya hükümlülerin, mazeret izinlerinde nerede kalacaklarına açıklık getirildiğini bildirdi. Ergin, tutuklu veya hükümlülerin öncelikle evinde, ikinci dereceye kadar akrabalarında, güvenli görülen başka bir yerde veya kapalı cezaevinde kalabileceğini belirti.
Ergin, ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle cezaevinde hayatını tek başına idame ettiremeyecek mahkuma, infazının ertelenebilmesi imkanı getirildiğini bildirdi.
TBMM Adalet Komisyonu'nda, kamuoyunda ''anadilde savunma hakkı'' olarak bilinen tasarının görüşmeleri sırasında usul tartışması yaşandı.
Muhalefet milletvekillerinin, tasarının, anayasaya aykırılık taşıdığı eleştirileri üzerine TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, usul tartışması açtı.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, tasarının önce Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi gerektiği sözleri üzerine İyimaya, Adalet Komisyonu'nun, Anayasa Komisyonu'nun gerisinde kalmayacak derece anayasaya aykırılık sorununu çözebileceğini belirtti.
Adalet Komisyonu Alt Komisyon Başkanı AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel, yargılama diline ilişkin bir düzenle getirmediklerini, yargılama dilinin yine Türkçe olduğunu söyledi. Özel'in, ''Türkçe bilmeyen, bu Kürtçe, İngilizce olabilir, mahkeme huzuruna geldiğinde Türkçe'yi bilmiyorsa 'Öğren gel, savunmanı ona göre yap' demiyoruz'' sözlerine, salonda bulunan muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi.
Şu anda Kürt vatandaşın, mahkemede Kürtçe savunma yaptığında, konuştuklarını tercüman aracılığıyla Türkçe'ye çevirip, zabıtlara geçirdiklerini anımsatan Özel, ''Vatandaşın biri geldi, 'savunmamı şu dilde daha iyi yapacağım' dediği zaman, kendi savunma hakkı; başka bir şey değil. Aynı usulü ona da tercüman tayin ederek, konuştuğu dili Türkçe'ye çevirip zabıtlara geçmesi, tasarıyla sağlanıyor'' diye konuştu.
Özel, Türkiye'de uzun süredir devam eden bazı davaların bulunduğuna işaret ederek, sanıkların, ''savunmamı anadilde yapacağım'' diyerek, mahkemeleri kilitlediğini, ilerleme sağlanmadığını belirtti. Özel, mahkemelerin bir kısmının, bu talebi yerinde görerek tercüman sağlayıp, sorunu aştığını ancak bir kısmının, inatla bu sorunu aşmamak için elinden geleni yaptığını, yargılamaların tıkandığını anlattı.
Yargının imkanı varken çözmediği için yasama olarak konunun önlerine geldiğini ifade eden Özel, ''Yasama olarak bu sorunu çözmeyelim mi- Bu sorunu çözmeden yargılamaların devamını nasıl sağlayabiliriz- Ah keşke Meclis'e gelmeden çözülseydi. Mahkemeler çözmediği için Meclis olarak çözmemiz asli görevimiz. Biz tek bayrak, tek devlet, tek dil diyoruz. Devletin resmi dili Türkçe. Hiç kimse, hiçbir koşul altında değiştirmeyi teklif edemez. Anayasaya aykırılık, görüşmeleri kilitlemek için yapılmış tekliftir'' görüşünü dile getirdi.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Kürtçe'nin ikinci resmi dil olmasının istendiğini öne sürerek,, ''Sizin antidemokratik yöntemleriniz, tek adam diktatörlüğünüz sorgulanacak. Siz bundan dolayı yargılanacaksınız. Üniter yapıya ilişkin suç işliyorsunuz'' görüşünü savundu.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu ise ''Dil demek vatan demek. Geçmişten beri bu ülkenin dili Türkçe olmuş. Şu anda burada devletin müktesebatını tartışıyoruz ama üniversite rektörleri, dekanları, sivil toplum örgütleri, baro başkanları nerede- Bilim adamları niçin gelmiyor- Bu iş sadece milletvekillerinin işi mi?'' diye sordu.
TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda ''anadilde savunma hakkı'' olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere, AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya'nın başkanlığında, daha geniş olan KİT Komisyonu Salonu'nda toplandı.
Muhalefet milletvekilleri, kameraman ve foto muhabirlerinin görüntü almasının ardından dışarı çıkartılmasına tepki gösterdi.
MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, tasarının Türk milletinin geleceğini ilgilendirdiğini belirterek, ''Türk milletinin şahit olması açısından, görüntülü basının içeride olması gerekiyor'' dedi.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Türkiye'nin geleceği ve üniter yapısı ile ilgili karar alınacağını ve bu nedenle de vatandaşların burada olup bitenleri görmesi gerektiğini ifade ederek, ''Tasarı, ülkenin üniter yapısını ortadan kaldırabilecek ve bölünmesine yol açabilecek bir tasarı'' dedi.
İyimaya, parlamento hukukunun yazılı olmayan hukuk olduğunu belirtti.
Geçmiş yıllarda yapılan Anayasa Komisyonu çalışmalarında, ''komisyon çalışmalarının aleni olduğu, ancak görüntülü yapılan müzakerelerde verimin değil, mesajın öne çıktığı'' kaygısı nedeniyle, içtihat geliştirildiğini ifade eden İyimaya, ''Zaten tasarı Genel Kurul'da görüşülecek, basın aykırılıklarını yazacak. Parlamento hukukunun bu anlamda yazılı olmayan bir teamülü vardır. Bu teamül şahsen komisyon başkanı olarak beni de bağlar. Bugün verimli bir müzakere yapalım istiyorum'' dedi.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, geçmişte görüntülü basının takip ettiği toplantılar yapıldığını söylemesi üzerine İyimaya, ''Teamüllerin de konjonktürden hareketle aykırı uygulamalara uğraması sözkonusu. O gün, gerilimin şiddete dönüştüğü, polisin komisyona geldiği bir ortamdı. Bugün, pozitif mesajdan çok, içeriğine yönelik bir müzakereyi hedeflediğim için basına açık, görüntüye kapalı müzakerenin daha faydalı olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.
Muhalefet, tasarının Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, tasarının Anayasa'ya aykırı olduğunu savunarak, ''Tasarı, ne savunma hakkı ne de adil yargılanma hakkı kapsamında mütalaa edilemez'' dedi.
''Talepler, siyasi içerikli taleplerdir'' diyen Başesgioğlu, tasarıdaki düzenlemenin Anayasa değişikliği içerdiğini, bu yüzden de bu komisyonun tasarıyı görüşme yetkisi olmadığını iddia etti.
Tartışmaların ardından Bakan Ergin, anadilde savunma ve hükümlülerin cezaevinde eşleriyle görüşmesine imkan tanıyan tasarıyı komisyona sundu.
Yargılama dilini anlayamayanların tercümanlardan yararlanma hakkının adil yargılanma hakkı olduğunu dile getiren Ergin, tasarıyla, sanığın sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edebileceğini belirttiği bir dilde yapmasına imkan sağlandığını söyledi. Ergin, bunun yargılama dilini değiştirmediğini, savunma hakkını güçlendirdiğini ifade etti.
Ergin, bu hakkın kötüye kullanılması durumunda sanığın bu imkandan yararlanamayacağını kaydetti.
Sanığın, bulunduğu yerdeki il adli adalet komisyonunca belirlenen listeden kendisine tercüman seçebileceğini, listeler oluncaya kadar ise sanığın kendisinin tercüman getirebileceğini ifade eden Ergin, sanığın bu şekilde listeden seçtiği tercümanın masraflarını devletin karşılamayacağını bildirdi.
Bakan Ergin, savcıların veya hakimlerin, tercüman gerekli olduğunda, başka bir dilde meramını anlatacak bir sanık veya mağdurla karşılaştığında listede yer alan kişilerden tercüman seçeceğini ve bunun masraflarının yargılama giderinden sayılacağını söyledi.
''Ceza politikaları zaman zaman yan etkileri de gözlenebilen kuvvetli birer ilaç olarak da nitelendirilebilir'' diyen Ergin, sadece ceza politikasının suç işleme döngüsünü kırmaya yetmeyeceğini kaydetti.
Sadullah Ergin, Türk toplumunun temelini ailenin oluşturduğunu belirtti.
Devletin, ailenin huzur ve refahıyla ilgili tedbirleri almak zorunda olduğunu belirten Ergin, çocuk hükümlülerin belirli sürelerle aileleriyle görüşmesi gerektiğini söyledi.
Bakan Ergin, ''Aile ziyareti bu tasarıda düzenlenmektedir. Aile ziyareti, hükümlülerin eş ve çocuklarıyla veya yakınlarıyla, cezaevi görevlisinin yakın nezareti olmadan vakit geçirmelerine izin veren özel bir ziyaret şekli olarak tanımlanmaktadır. Bu uygulama ile mahkumların yalnızlık duygusunun azaltılması, ailenin bütünlüğünün sağlanması ve cinsel yoksunluğun meydana getirdiği ruhsal rahatsızlıkların önlenmesi amaçlanmaktadır. Böylece mahkumun tahliye sonrasında topluma yeniden kazandırılması amaçlanmaktadır'' diye konuştu.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin 2006 tarihli oturumunda, bu tür özel ziyaretlerin, tüm hükümlülere otomatik olarak bir hak olmayacağı, hüküm tarafından kazanılan bir ödül gibi görülmesi gerektiğine işaret edildiğini ifade eden Ergin, tasarıyla, kapalı cezaevinde bulunan resmi evli hükümlülerin eşleriyle görüşebileceğini bildirdi. Ergin, ABD'nin bazı eyaletlerinde, Kanada, Brezilya, İspanya, Fransa, Almanya, Finlandiya, Danimarka, Hollanda, Estonya, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan, Meksika, Arjantin, Filipinler, Hindistan, Pakistan ve Azerbaycan'da aile görüşmelerinin yapıldığını söyledi.
Ergin, bu görüşmelerin en geç 3 ayda bir yapılacağını, cezaevi imkanları ölçüsünde 3 saatten 24 saate kadar görüşme imkanı verilebileceğini dile getirerek, kapalı cezaevinde bulunan 38 bin 153 mahkumun evli olduğunu, bunlardan 36 bin 749'unun erkek olduğunu söyledi.
Açık cezavinde bulunanlara bu hakkın verilmeyeceğini işaret eden Ergin, çocuk hükümlülerin de anne ve babalarıyla personelin yakın nezareti olmaksızın görüşebileceğini bildirdi. Ergin, çocuk hükümlülerin, kendi istekleriyle başka bir cezaevine nakillerinde ücret ödemeyeceğini ifade etti.
Sadullah Ergin, denetimli serbestlik uygulamasının, hapis cezası yerine uygulanan bir seçenek olduğunu söyledi.
Tasarı ile, açık cezaevinde koşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalan iyi halli hükümlülere, koşullu salıverilmeleri tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik kapsamında infazına karar verilmesi imkanı tanındığını kaydeden Ergin, yakınlarının cenazesine katılacak olan tutuklu veya hükümlülerin, mazeret izinlerinde nerede kalacaklarına açıklık getirildiğini bildirdi. Ergin, tutuklu veya hükümlülerin öncelikle evinde, ikinci dereceye kadar akrabalarında, güvenli görülen başka bir yerde veya kapalı cezaevinde kalabileceğini belirti.
Ergin, ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle cezaevinde hayatını tek başına idame ettiremeyecek mahkuma, infazının ertelenebilmesi imkanı getirildiğini bildirdi.
TBMM Adalet Komisyonu'nda, kamuoyunda ''anadilde savunma hakkı'' olarak bilinen tasarının görüşmeleri sırasında usul tartışması yaşandı.
Muhalefet milletvekillerinin, tasarının, anayasaya aykırılık taşıdığı eleştirileri üzerine TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, usul tartışması açtı.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, tasarının önce Anayasa Komisyonu'nda görüşülmesi gerektiği sözleri üzerine İyimaya, Adalet Komisyonu'nun, Anayasa Komisyonu'nun gerisinde kalmayacak derece anayasaya aykırılık sorununu çözebileceğini belirtti.
Adalet Komisyonu Alt Komisyon Başkanı AK Parti Isparta Milletvekili Recep Özel, yargılama diline ilişkin bir düzenle getirmediklerini, yargılama dilinin yine Türkçe olduğunu söyledi. Özel'in, ''Türkçe bilmeyen, bu Kürtçe, İngilizce olabilir, mahkeme huzuruna geldiğinde Türkçe'yi bilmiyorsa 'Öğren gel, savunmanı ona göre yap' demiyoruz'' sözlerine, salonda bulunan muhalefet milletvekilleri tepki gösterdi.
Şu anda Kürt vatandaşın, mahkemede Kürtçe savunma yaptığında, konuştuklarını tercüman aracılığıyla Türkçe'ye çevirip, zabıtlara geçirdiklerini anımsatan Özel, ''Vatandaşın biri geldi, 'savunmamı şu dilde daha iyi yapacağım' dediği zaman, kendi savunma hakkı; başka bir şey değil. Aynı usulü ona da tercüman tayin ederek, konuştuğu dili Türkçe'ye çevirip zabıtlara geçmesi, tasarıyla sağlanıyor'' diye konuştu.
Özel, Türkiye'de uzun süredir devam eden bazı davaların bulunduğuna işaret ederek, sanıkların, ''savunmamı anadilde yapacağım'' diyerek, mahkemeleri kilitlediğini, ilerleme sağlanmadığını belirtti. Özel, mahkemelerin bir kısmının, bu talebi yerinde görerek tercüman sağlayıp, sorunu aştığını ancak bir kısmının, inatla bu sorunu aşmamak için elinden geleni yaptığını, yargılamaların tıkandığını anlattı.
Yargının imkanı varken çözmediği için yasama olarak konunun önlerine geldiğini ifade eden Özel, ''Yasama olarak bu sorunu çözmeyelim mi- Bu sorunu çözmeden yargılamaların devamını nasıl sağlayabiliriz- Ah keşke Meclis'e gelmeden çözülseydi. Mahkemeler çözmediği için Meclis olarak çözmemiz asli görevimiz. Biz tek bayrak, tek devlet, tek dil diyoruz. Devletin resmi dili Türkçe. Hiç kimse, hiçbir koşul altında değiştirmeyi teklif edemez. Anayasaya aykırılık, görüşmeleri kilitlemek için yapılmış tekliftir'' görüşünü dile getirdi.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Kürtçe'nin ikinci resmi dil olmasının istendiğini öne sürerek,, ''Sizin antidemokratik yöntemleriniz, tek adam diktatörlüğünüz sorgulanacak. Siz bundan dolayı yargılanacaksınız. Üniter yapıya ilişkin suç işliyorsunuz'' görüşünü savundu.
MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu ise ''Dil demek vatan demek. Geçmişten beri bu ülkenin dili Türkçe olmuş. Şu anda burada devletin müktesebatını tartışıyoruz ama üniversite rektörleri, dekanları, sivil toplum örgütleri, baro başkanları nerede- Bilim adamları niçin gelmiyor- Bu iş sadece milletvekillerinin işi mi?'' diye sordu.
