2012-11-02 - 20:41
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi görüşüldü. Görüşmelerin ardından bakanlığın 2013 yılı bütçesi kabul edildi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ağrı, Iğdır, Hatay ve Van illerinde toplam 118 hudut birlik tesisinin inşa edilmesinin planlandığını, bunlardan 34'ünün tamamlandığını bildirdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2013 Yılı Bütçesi üzerinde sunum yapan Yılmaz, savunma faaliyetlerinin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin destek verdiği uluslararası görevler, Türkiye'nin askeri alanda imzaladığı uluslararası anlaşmalar ve savunma sanayi faaliyetlerine ilişkin bilgiler verdi.
Yılmaz, Türkiye'nin, günümüz tehditleri ile mücadelede gelişen her yeni durum karşısında, milli menfaatlerin korunması doğrultusunda uygun politikalara yönlenerek ve milli güç unsurlarını etkin şekilde kullanarak küresel ortamdaki etkinliğini artırdığını, bölgesel inisiyatif sahibi ülke konumunu güçlendirdiğini söyledi.
Türkiye'nin, ulusal bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğü ve ulusal çıkarlarını korurken müttefiklerine karşı uluslararası yükümlülüklerini de yerine getirdiğine işaret eden Yılmaz, bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında Lübnan ve Sudan'da, NATO kapsamında Kosova ve Afganistan'da, Avrupa Birliği şemsiyesi altında da Bosna-Hersek'te yürütülen barışı destekleme görevleri ile Karadeniz İşbirliği Görev Grubu faaliyetlerine iştirak ettiğini anlattı.
Yılmaz, diğer ülkelerle askeri ikili ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiklerini, bugüne kadar 64 ülke ile askeri alanda eğitim, teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması, 46 ülke ile savunma sanayi işbirliği anlaşması, 52 ülke ile de askeri eğitim ve işbirliği anlaşması imzalandığını ifade etti.
Askere alma faaliyetlerinde de vatandaşlara kolaylık sağlayacak bazı yasal değişiklikler yaptıklarını belirten Yılmaz, bedelli askerlik uygulamasından 30 yaşından gün alan yaklaşık 70 bin kişinin faydalandığını anımsattı.
Yılmaz, hudut birliklerinin yeni ve güvenli tesislere kavuşturulması amacıyla başlatılan çalışmaların hızla devam ettiğine dikkati çekerek, ''Ağrı, Iğdır, Hatay ve Van illerinde toplam 118 hudut birlik tesisi inşa edilmesi planlanmış, bunlardan 34'ü tamamlanmıştır. 54 tesisin inşa faaliyetleri, 30 tesisin ise proje ve ihale çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca, 172 müstakil gözetleme kulesi ile bin 23 kilometre hudut yolunun inşası büyük ölçüde tamamlanmıştır'' dedi.
Bakan Yılmaz, ulusal savunma sanayinin bir ülkenin güvenliği ve bağımsızlığı için büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Türkiye'nin, karşı karşıya bulunduğu tehditler dikkate alındığında yüksek teknoloji içeren savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında yurtiçi kaynakların kullanılması hayati önem arz etmektedir.
2011 yılı verileriyle, savunma ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranı yüzde 54'lere ulaşmıştır. Toplam savunma ve havacılık sektör cirosu bir önceki yıla göre yüzde 18 artışla 4 milyar 380 milyon ABD dolarını bulmuştur. Toplam savunma ve havacılık ihracatı 1 milyar 90 milyon ABD dolarına ulaşmıştır.''
Sunumunda, yerli savunma sanayi projelerine de değinen Yılmaz, ilk Altay Milli Tankı prototipinin üretiminin yapıldığını, tankın bin 766 kilometreyi aşkın muhtelif testi gerçekleştirdiğini söyledi. Yılmaz, atışlı test prototipinin üretim faaliyetlerinin bu yıl Kasım ayı ortasında tamamlanmasının ardından Aralık ayında atışlı testlere başlanılacağını bildirdi.
Yılmaz, mayına karşı korumalı araç (Kirpi) projesi kapsamında, 2011'den itibaren 273 aracın teslimatının yapıldığını, Milgem projesi kapsamında Türk tersanelerinde yapılan Büyükada gemisinin de 2013 yılı Eylül ayında Deniz Kuvvetleri'ne teslim edileceğini kaydetti. Üretilen 3 ATAK helikopterinin testlerinin sürdüğünü ifade eden Yılmaz, bu yıl sonuna kadar helikopterlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim edileceğini söyledi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye'nin, hukuka bağlılık içinde terörle mücadelesini yürüttüğünü belirterek, ''Hatalar da oluyor. Bunu en aza indirmek istiyoruz. Bununla ilgili ne gerekiyorsa yapılacak, Roboski, Gülyazı da dahil'' dedi.
Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, çağın gereklerine uygun olarak bir yapılanma ve reform sürecini her gün gerçekleştirdiğini belirten Yılmaz, ''Bir nehirde iki kez yıkanılmaz. Silahlı kuvvetlerimiz de bunun farkında olarak, yeniden yapılanma gerçekleştiriyor'' dedi. Yılmaz, silahlı kuvvetlerinde yeniden yapılanmanın devam ettiğini dile getirdi.
Bakan olarak birçok ülkeye gittiğini, birçok ülkenin savunma bakanlarının da Türkiye'ye geldiğini kaydeden Yılmaz, dışardan silahlı kuvvetlerinin, olağanüstü büyük, güçlü göründüğünü ve öyle de olduğunu bildirdi.
Silahlı kuvvetlerinin kurumsal olarak çok güçlü olduğunu belirten Yılmaz, ''Silahlı kuvvetlerinin güçlü olmasından onur duymaz mısınız, gurur vermez mi-'' diye sordu.
Yılmaz, ''Erciyes Dağı'na yakınız. Erciyes Dağı'nın dibinde, üstünde olan büyüklüğünü anlamaz. Ayrıldığınız zaman 'bu dağ büyük, heybetli' diyorsunuz. Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesinde en güçlü olan bir ordudur'' dedi.
Ordunun profesyonelleşmesi gerektiği yönündeki değerlendirmelere ilişkin Yılmaz, ''Şu anda ordumuzun 3'te 1'i profesyonelliğe geçti. Zaten bir dönüşüm sağlanıyor. Sivil memurlarla silahlı kuvvetlerimizin sayısı 702 bin'' karşılığını verdi.
Yılmaz, terörle mücadele yapılmadığı yönündeki eleştiriler üzerine de ''Bu mücadelede canını, kanını feda eden Mehmetçiklere, güvenlik güçlerimize büyük bir haksızlık yapıldığını düşünürüm. 'Bu ülkenin bir kısmında bir kontrol yok' diyen biri de doğruyu söylemiyordur'' diye konuştu.
Sınır ötesi operasyon tezkeresi alınıp kullanılmadığına yönelik değerlendirmelere karşılık ise Yılmaz, gerektiği zaman kullanıldığını, nerede, ne gerekiyorsa yapıldığını bildirdi.
Bakan Yılmaz, sözlerini, ''(Irak'a asker girmesini Irak Hükümeti istemiyor...) Doğrudur da. Komşunuzun bahçesinden durmadan sizin bahçenize taş atılıyor. Sizin talebiniz, önce taş atışını engellemek. Adam 'ben engelleyemem, gücüm yetmez veya yapmıyorum' dese, o zaman başka alternatif kalmaz, siz yaparsınız. Türkiye Cumhuriyeti, mecbur kalmadıkça, hiçbir ülkeye silahlı kuvvetlerini göndermez; zaruretle sınırlı olmak üzere'' diye sürdürdü.
Bakan İsmet Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Afyonkarahisar'daki patlamayla ilgili olarak, 'kaza değil, suikast, içlerinden biri yapmış' deniliyorsa, buradaki Mehmetçikleri birbirine düşürmek, içlerinden birini hain göstermek olur. Bu onlara yapılacak en büyük bühtandır. Bunu diyebilmek için mutlaka bilgi gerekir, onunla da yetinmeyip cumhuriyet savcılığına iletilmesi lazım ki gerçek ortaya çıksın.
Terörle mücadelede, bir tane sivile zarar verilmemesi için olağanüstü hassasiyet gösterilmektedir. Düğün konvoyunun arasına karışmış teröristler, güvenlik güçlerimize ateş ettiler. Güvenlik güçlerimiz cevap dahi vermedi. Bu her insanın yapacağı bir şey mi- İnsanlarımız camiden çıkıyor, aralarına terörist katılıyor, güvenlik güçlerimiz cevap vermiyor. Kendileri zarar görmeyi göze alıyorlar, aralarında terörist de var ama içlerinde bir masum, sivil de zarar görür diyerek, cevap vermiyorlar. Bu silahlı kuvvetlerinin, güvenlik güçlerinin zafiyeti değil, bir masumun zarar görmemesi için gösterdiği hassasiyet.
Kazan Vadisi'nde ölen Sezer Arslan'ın cenazesini babası, Muş'un Korkut ilçesinde Türk bayrağı altında taziyeleri kabul etti. 'Oğlumu Hakkari'ye okusun diye gönderdim ama elimden çaldılar' dedi. 'Biz nerede hata yaptık' diye sordunuz. Biz kendi evlatlarımızı, yabancı fikirlere esir olmuş insanlara kaybetmekle hata yaptık. Evladınız, gece 11'de eve gelmediğinde merak etmez misiniz- Hiçbir anne, baba evladının dağda olmasını istemez, her kim 'istiyor' diyorsa, doğru söylemiyordur. 'El üstünden cömertlik yapmak kolaydır' derler. Herkes elini vicdanına koysun. Türkiye, hukuka bağlılık içinde terörle mücadele yapıyor. Bunun dışında yanlış, hatalar da oluyor. Bunu en aza indirmek istiyoruz, bununla ilgili her ne gerekiyorsa yapılacak, buna Roboski, Gülyazı da dahil. Sivil zarar görmüşse bununla ilgili soruşturmalar yapılıyor.''
Kazan Vadisi'nde kimyasal silah kullanıldığı iddialarına işaret eden Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterinde kimyasal silahın olmadığını, yasak olduğunu belirtti. Yılmaz, her habere inanmamak gerektiğini ifade etti.
Yılmaz, ''Kişileri fakir, cahil bırakıp, okulları yakıp, işletmeleri kapatıp, kepenkleri indirirsen, burada ticari işletme çalıştırabilir misin, kim yatırım yapabilir-'' diye sordu.
Bakan Yılmaz, ''Üniversiteyi, okulu, iş makinelerini yakacaksın. İnsan demez mi 'yeter be, olmaz bu kadar'. Kişiler kaçakçılık için, 50 lira için gitti, 50 lira için bir insan evladını gönderebilir mi- Bu, insanları 50 liraya muhtaç kılan bu teröristlerin getirdiği durumundan gelmiştir. Allah kimsenin başına vermesin'' ifadesini kullandı.
Mazlumun, mağdurun yanında olduklarını söyleyen Yılmaz, ''Suriye'deki Suriye halkı mı Beşşar Esed mi mazlumdur-'' sorusunu yöneltti.
Yılmaz, Esed'in halkına saldıracağını bilemediklerine dikkati çekerek, ''Esad'ı, halkına saldırana kadar destekledik, bizim dışımızda olanlar ise halkına saldırdıktan sonra destekledi'' dedi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) kurumsal olarak görmek gerektiğini ve TSK'nın kişilere bağlı bir kurum olmadığını belirterek, ''Mevcut Genelkurmay Başkanı ile silahlı kuvvetler her zaman üzerine düşeni hakkıyla yapacak güçte, yeterlilikte ve kabiliyettedir'' dedi.
Kürecik'teki füze kalkanı sistemiyle ilgili bir soru üzerine, sistemin NATO amaçları için kullanıldığını ifade eden Yılmaz, İranlı bazı askeri yetkililerin Kürecik'teki füze sistemiyle ilgili sözlerine Türk halkının itibar etmemesi gerektiğini belirtti.
Yılmaz, Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağıyla ilgili olarak, ''Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından bugüne kadar yapılan açıklamaların hepsinin doğru olduğunu ve birbiriyle çelişkisinin bulunmadığını'' vurguladı.
''Türk pilotlarının, uçaktan sağ olarak çıktığı ancak Suriye tarafından sorgulanıp öldürüldüğü'' yönündeki iddiaların da doğru olmadığına işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:
''Uçağın radar izinde kaybolduğu an, 22 Haziran saat 11.57'dir. Bizim arama kurtarma birliklerimizin olay mahalline geldiği an, saat 13.10'dur. Bir saat içinde hangi bizim pilotlarımızı... Zaten pilotlarımız fırlatma düğmesini kullanmadılar. Uçak, 200 milin üstünde süratle denize çakıldı. Bu kadar yüksekten düşen uçakta pilotlarımızın sağ kalması mümkün mü- 'Pilotları oradan alıyor, karaya götürüyor, sorgulamasını yapıyor, öldürüyor ve bin 300 metre derine de koyuyor'. Böyle bir teknoloji, öyle bir sürat mümkün değil.
Bu konuda Türkiye, meşru hukuk düzeni içinde, uluslararası hukuka saygılı olarak tüm haklarını saklı tutmaktadır.''
Bakan Yılmaz, bir milletvekilinin, ''Şehir içinde kalan askeri birliklerin başka bir yere taşınması söz konusu mudur-'' sorusuna karşılık, bununla ilgili genel bir çalışma yapıldığı yanıtını verdi.
Bu doğrultuda, İstanbul Hadımköy'deki bir tugayın Edirne Babaeski'ye taşındığını belirten Yılmaz, Ankara Polatlı'daki askeri birliğin Eskişehir'e taşınmasının söz konusu olmadığını, Etimesgut'taki birliklerin Polatlı'ya, Kara Havacılık Okulu'nun ise Isparta'ya taşınması hazırlıkları yapıldığını söyledi.
Yılmaz, ''Büyükşehirlerde askeri birliklerin bulunmasını şahsi olarak doğru bulmuyorum. Anadolu'daki nüfusu az olan illere taşınması gerektiğini düşünüyorum. TSK'nın da buna benzer çalışmaları var'' diye konuştu.
Ordu mensuplarının moral durumuyla ilgili bir başka soru üzerine Yılmaz, ''Türk ordusu, bu bölgenin de NATO'nun da en güçlü ordusudur. TSK'yı kurumsal olarak görmek lazımdır. Kişilere bağlı değildir. Mevcut Genelkurmay Başkanı ile silahlı kuvvetler her zaman üzerine düşeni hakkıyla yapacak güçte, yeterlilikte ve kabiliyettedir. Kurum olarak sağlamdır. Moral üst düzeydedir'' değerlendirmesinde bulundu.
İsmet Yılmaz, uzun menzilli hava savunma sistemiyle ilgili de 4 ülkeden teklif alındığını, değerlendirmenin sürdüğünü bildirdi.
Öte yandan, disiplin mahkemeleri konusunda bir düzenleme yaptıklarını dile getiren Yılmaz, oda hapsini kaldıracaklarını kaydetti.
Yılmaz, Türkiye'de, ileride kadın Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı ya da Genelkurmay Başkanı olup olamayacağının sorulması üzerine de orduda bin 354 kadın subay bulunduğunu, harp okulundan mezun olan bu kadın subayların şu anda binbaşı rütbesinde olduklarını anlattı.
Yılmaz ayrıca, TSK'ya karşı hak etmediği sıfatları kullanmaktan kaçınılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Görüşmelerin ardından bakanlığın 2013 yılı bütçesi kabul edildi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2013 Yılı Bütçesi üzerinde sunum yapan Yılmaz, savunma faaliyetlerinin yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri'nin destek verdiği uluslararası görevler, Türkiye'nin askeri alanda imzaladığı uluslararası anlaşmalar ve savunma sanayi faaliyetlerine ilişkin bilgiler verdi.
Yılmaz, Türkiye'nin, günümüz tehditleri ile mücadelede gelişen her yeni durum karşısında, milli menfaatlerin korunması doğrultusunda uygun politikalara yönlenerek ve milli güç unsurlarını etkin şekilde kullanarak küresel ortamdaki etkinliğini artırdığını, bölgesel inisiyatif sahibi ülke konumunu güçlendirdiğini söyledi.
Türkiye'nin, ulusal bağımsızlığı, egemenliği ve toprak bütünlüğü ve ulusal çıkarlarını korurken müttefiklerine karşı uluslararası yükümlülüklerini de yerine getirdiğine işaret eden Yılmaz, bu doğrultuda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında Lübnan ve Sudan'da, NATO kapsamında Kosova ve Afganistan'da, Avrupa Birliği şemsiyesi altında da Bosna-Hersek'te yürütülen barışı destekleme görevleri ile Karadeniz İşbirliği Görev Grubu faaliyetlerine iştirak ettiğini anlattı.
Yılmaz, diğer ülkelerle askeri ikili ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiklerini, bugüne kadar 64 ülke ile askeri alanda eğitim, teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması, 46 ülke ile savunma sanayi işbirliği anlaşması, 52 ülke ile de askeri eğitim ve işbirliği anlaşması imzalandığını ifade etti.
Askere alma faaliyetlerinde de vatandaşlara kolaylık sağlayacak bazı yasal değişiklikler yaptıklarını belirten Yılmaz, bedelli askerlik uygulamasından 30 yaşından gün alan yaklaşık 70 bin kişinin faydalandığını anımsattı.
Yılmaz, hudut birliklerinin yeni ve güvenli tesislere kavuşturulması amacıyla başlatılan çalışmaların hızla devam ettiğine dikkati çekerek, ''Ağrı, Iğdır, Hatay ve Van illerinde toplam 118 hudut birlik tesisi inşa edilmesi planlanmış, bunlardan 34'ü tamamlanmıştır. 54 tesisin inşa faaliyetleri, 30 tesisin ise proje ve ihale çalışmaları devam etmektedir. Ayrıca, 172 müstakil gözetleme kulesi ile bin 23 kilometre hudut yolunun inşası büyük ölçüde tamamlanmıştır'' dedi.
Bakan Yılmaz, ulusal savunma sanayinin bir ülkenin güvenliği ve bağımsızlığı için büyük öneme sahip olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
''Türkiye'nin, karşı karşıya bulunduğu tehditler dikkate alındığında yüksek teknoloji içeren savunma ihtiyaçlarının karşılanmasında yurtiçi kaynakların kullanılması hayati önem arz etmektedir.
2011 yılı verileriyle, savunma ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranı yüzde 54'lere ulaşmıştır. Toplam savunma ve havacılık sektör cirosu bir önceki yıla göre yüzde 18 artışla 4 milyar 380 milyon ABD dolarını bulmuştur. Toplam savunma ve havacılık ihracatı 1 milyar 90 milyon ABD dolarına ulaşmıştır.''
Sunumunda, yerli savunma sanayi projelerine de değinen Yılmaz, ilk Altay Milli Tankı prototipinin üretiminin yapıldığını, tankın bin 766 kilometreyi aşkın muhtelif testi gerçekleştirdiğini söyledi. Yılmaz, atışlı test prototipinin üretim faaliyetlerinin bu yıl Kasım ayı ortasında tamamlanmasının ardından Aralık ayında atışlı testlere başlanılacağını bildirdi.
Yılmaz, mayına karşı korumalı araç (Kirpi) projesi kapsamında, 2011'den itibaren 273 aracın teslimatının yapıldığını, Milgem projesi kapsamında Türk tersanelerinde yapılan Büyükada gemisinin de 2013 yılı Eylül ayında Deniz Kuvvetleri'ne teslim edileceğini kaydetti. Üretilen 3 ATAK helikopterinin testlerinin sürdüğünü ifade eden Yılmaz, bu yıl sonuna kadar helikopterlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim edileceğini söyledi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye'nin, hukuka bağlılık içinde terörle mücadelesini yürüttüğünü belirterek, ''Hatalar da oluyor. Bunu en aza indirmek istiyoruz. Bununla ilgili ne gerekiyorsa yapılacak, Roboski, Gülyazı da dahil'' dedi.
Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, çağın gereklerine uygun olarak bir yapılanma ve reform sürecini her gün gerçekleştirdiğini belirten Yılmaz, ''Bir nehirde iki kez yıkanılmaz. Silahlı kuvvetlerimiz de bunun farkında olarak, yeniden yapılanma gerçekleştiriyor'' dedi. Yılmaz, silahlı kuvvetlerinde yeniden yapılanmanın devam ettiğini dile getirdi.
Bakan olarak birçok ülkeye gittiğini, birçok ülkenin savunma bakanlarının da Türkiye'ye geldiğini kaydeden Yılmaz, dışardan silahlı kuvvetlerinin, olağanüstü büyük, güçlü göründüğünü ve öyle de olduğunu bildirdi.
Silahlı kuvvetlerinin kurumsal olarak çok güçlü olduğunu belirten Yılmaz, ''Silahlı kuvvetlerinin güçlü olmasından onur duymaz mısınız, gurur vermez mi-'' diye sordu.
Yılmaz, ''Erciyes Dağı'na yakınız. Erciyes Dağı'nın dibinde, üstünde olan büyüklüğünü anlamaz. Ayrıldığınız zaman 'bu dağ büyük, heybetli' diyorsunuz. Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesinde en güçlü olan bir ordudur'' dedi.
Ordunun profesyonelleşmesi gerektiği yönündeki değerlendirmelere ilişkin Yılmaz, ''Şu anda ordumuzun 3'te 1'i profesyonelliğe geçti. Zaten bir dönüşüm sağlanıyor. Sivil memurlarla silahlı kuvvetlerimizin sayısı 702 bin'' karşılığını verdi.
Yılmaz, terörle mücadele yapılmadığı yönündeki eleştiriler üzerine de ''Bu mücadelede canını, kanını feda eden Mehmetçiklere, güvenlik güçlerimize büyük bir haksızlık yapıldığını düşünürüm. 'Bu ülkenin bir kısmında bir kontrol yok' diyen biri de doğruyu söylemiyordur'' diye konuştu.
Sınır ötesi operasyon tezkeresi alınıp kullanılmadığına yönelik değerlendirmelere karşılık ise Yılmaz, gerektiği zaman kullanıldığını, nerede, ne gerekiyorsa yapıldığını bildirdi.
Bakan Yılmaz, sözlerini, ''(Irak'a asker girmesini Irak Hükümeti istemiyor...) Doğrudur da. Komşunuzun bahçesinden durmadan sizin bahçenize taş atılıyor. Sizin talebiniz, önce taş atışını engellemek. Adam 'ben engelleyemem, gücüm yetmez veya yapmıyorum' dese, o zaman başka alternatif kalmaz, siz yaparsınız. Türkiye Cumhuriyeti, mecbur kalmadıkça, hiçbir ülkeye silahlı kuvvetlerini göndermez; zaruretle sınırlı olmak üzere'' diye sürdürdü.
Bakan İsmet Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Afyonkarahisar'daki patlamayla ilgili olarak, 'kaza değil, suikast, içlerinden biri yapmış' deniliyorsa, buradaki Mehmetçikleri birbirine düşürmek, içlerinden birini hain göstermek olur. Bu onlara yapılacak en büyük bühtandır. Bunu diyebilmek için mutlaka bilgi gerekir, onunla da yetinmeyip cumhuriyet savcılığına iletilmesi lazım ki gerçek ortaya çıksın.
Terörle mücadelede, bir tane sivile zarar verilmemesi için olağanüstü hassasiyet gösterilmektedir. Düğün konvoyunun arasına karışmış teröristler, güvenlik güçlerimize ateş ettiler. Güvenlik güçlerimiz cevap dahi vermedi. Bu her insanın yapacağı bir şey mi- İnsanlarımız camiden çıkıyor, aralarına terörist katılıyor, güvenlik güçlerimiz cevap vermiyor. Kendileri zarar görmeyi göze alıyorlar, aralarında terörist de var ama içlerinde bir masum, sivil de zarar görür diyerek, cevap vermiyorlar. Bu silahlı kuvvetlerinin, güvenlik güçlerinin zafiyeti değil, bir masumun zarar görmemesi için gösterdiği hassasiyet.
Kazan Vadisi'nde ölen Sezer Arslan'ın cenazesini babası, Muş'un Korkut ilçesinde Türk bayrağı altında taziyeleri kabul etti. 'Oğlumu Hakkari'ye okusun diye gönderdim ama elimden çaldılar' dedi. 'Biz nerede hata yaptık' diye sordunuz. Biz kendi evlatlarımızı, yabancı fikirlere esir olmuş insanlara kaybetmekle hata yaptık. Evladınız, gece 11'de eve gelmediğinde merak etmez misiniz- Hiçbir anne, baba evladının dağda olmasını istemez, her kim 'istiyor' diyorsa, doğru söylemiyordur. 'El üstünden cömertlik yapmak kolaydır' derler. Herkes elini vicdanına koysun. Türkiye, hukuka bağlılık içinde terörle mücadele yapıyor. Bunun dışında yanlış, hatalar da oluyor. Bunu en aza indirmek istiyoruz, bununla ilgili her ne gerekiyorsa yapılacak, buna Roboski, Gülyazı da dahil. Sivil zarar görmüşse bununla ilgili soruşturmalar yapılıyor.''
Kazan Vadisi'nde kimyasal silah kullanıldığı iddialarına işaret eden Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterinde kimyasal silahın olmadığını, yasak olduğunu belirtti. Yılmaz, her habere inanmamak gerektiğini ifade etti.
Yılmaz, ''Kişileri fakir, cahil bırakıp, okulları yakıp, işletmeleri kapatıp, kepenkleri indirirsen, burada ticari işletme çalıştırabilir misin, kim yatırım yapabilir-'' diye sordu.
Bakan Yılmaz, ''Üniversiteyi, okulu, iş makinelerini yakacaksın. İnsan demez mi 'yeter be, olmaz bu kadar'. Kişiler kaçakçılık için, 50 lira için gitti, 50 lira için bir insan evladını gönderebilir mi- Bu, insanları 50 liraya muhtaç kılan bu teröristlerin getirdiği durumundan gelmiştir. Allah kimsenin başına vermesin'' ifadesini kullandı.
Mazlumun, mağdurun yanında olduklarını söyleyen Yılmaz, ''Suriye'deki Suriye halkı mı Beşşar Esed mi mazlumdur-'' sorusunu yöneltti.
Yılmaz, Esed'in halkına saldıracağını bilemediklerine dikkati çekerek, ''Esad'ı, halkına saldırana kadar destekledik, bizim dışımızda olanlar ise halkına saldırdıktan sonra destekledi'' dedi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) kurumsal olarak görmek gerektiğini ve TSK'nın kişilere bağlı bir kurum olmadığını belirterek, ''Mevcut Genelkurmay Başkanı ile silahlı kuvvetler her zaman üzerine düşeni hakkıyla yapacak güçte, yeterlilikte ve kabiliyettedir'' dedi.
Kürecik'teki füze kalkanı sistemiyle ilgili bir soru üzerine, sistemin NATO amaçları için kullanıldığını ifade eden Yılmaz, İranlı bazı askeri yetkililerin Kürecik'teki füze sistemiyle ilgili sözlerine Türk halkının itibar etmemesi gerektiğini belirtti.
Yılmaz, Suriye tarafından düşürülen Türk savaş uçağıyla ilgili olarak, ''Genelkurmay Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından bugüne kadar yapılan açıklamaların hepsinin doğru olduğunu ve birbiriyle çelişkisinin bulunmadığını'' vurguladı.
''Türk pilotlarının, uçaktan sağ olarak çıktığı ancak Suriye tarafından sorgulanıp öldürüldüğü'' yönündeki iddiaların da doğru olmadığına işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:
''Uçağın radar izinde kaybolduğu an, 22 Haziran saat 11.57'dir. Bizim arama kurtarma birliklerimizin olay mahalline geldiği an, saat 13.10'dur. Bir saat içinde hangi bizim pilotlarımızı... Zaten pilotlarımız fırlatma düğmesini kullanmadılar. Uçak, 200 milin üstünde süratle denize çakıldı. Bu kadar yüksekten düşen uçakta pilotlarımızın sağ kalması mümkün mü- 'Pilotları oradan alıyor, karaya götürüyor, sorgulamasını yapıyor, öldürüyor ve bin 300 metre derine de koyuyor'. Böyle bir teknoloji, öyle bir sürat mümkün değil.
Bu konuda Türkiye, meşru hukuk düzeni içinde, uluslararası hukuka saygılı olarak tüm haklarını saklı tutmaktadır.''
Bakan Yılmaz, bir milletvekilinin, ''Şehir içinde kalan askeri birliklerin başka bir yere taşınması söz konusu mudur-'' sorusuna karşılık, bununla ilgili genel bir çalışma yapıldığı yanıtını verdi.
Bu doğrultuda, İstanbul Hadımköy'deki bir tugayın Edirne Babaeski'ye taşındığını belirten Yılmaz, Ankara Polatlı'daki askeri birliğin Eskişehir'e taşınmasının söz konusu olmadığını, Etimesgut'taki birliklerin Polatlı'ya, Kara Havacılık Okulu'nun ise Isparta'ya taşınması hazırlıkları yapıldığını söyledi.
Yılmaz, ''Büyükşehirlerde askeri birliklerin bulunmasını şahsi olarak doğru bulmuyorum. Anadolu'daki nüfusu az olan illere taşınması gerektiğini düşünüyorum. TSK'nın da buna benzer çalışmaları var'' diye konuştu.
Ordu mensuplarının moral durumuyla ilgili bir başka soru üzerine Yılmaz, ''Türk ordusu, bu bölgenin de NATO'nun da en güçlü ordusudur. TSK'yı kurumsal olarak görmek lazımdır. Kişilere bağlı değildir. Mevcut Genelkurmay Başkanı ile silahlı kuvvetler her zaman üzerine düşeni hakkıyla yapacak güçte, yeterlilikte ve kabiliyettedir. Kurum olarak sağlamdır. Moral üst düzeydedir'' değerlendirmesinde bulundu.
İsmet Yılmaz, uzun menzilli hava savunma sistemiyle ilgili de 4 ülkeden teklif alındığını, değerlendirmenin sürdüğünü bildirdi.
Öte yandan, disiplin mahkemeleri konusunda bir düzenleme yaptıklarını dile getiren Yılmaz, oda hapsini kaldıracaklarını kaydetti.
Yılmaz, Türkiye'de, ileride kadın Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarı ya da Genelkurmay Başkanı olup olamayacağının sorulması üzerine de orduda bin 354 kadın subay bulunduğunu, harp okulundan mezun olan bu kadın subayların şu anda binbaşı rütbesinde olduklarını anlattı.
Yılmaz ayrıca, TSK'ya karşı hak etmediği sıfatları kullanmaktan kaçınılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Görüşmelerin ardından bakanlığın 2013 yılı bütçesi kabul edildi.
