2024-05-08 - 21:30
ADALET BAKANI TUNÇ, TBMM KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONUNDA BAKANLIĞININ ÇALIŞMALARINI ANLATTI
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 2024 yılında 24 bin hakim ve savcının kadına yönelik şiddetle mücadele alanında eğitimlerini tamamlamayı hedeflediklerini söyledi.

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK), AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan başkanlığında toplandı. Bakan Tunç, toplantıya katılarak, Bakanlığının yaptığı çalışmaları anlattı.

Erdoğan, bakanlıkların zaman zaman komisyona davet edileceğini ve kadın erkek fırsat eşitliğini sağlamada en önemli saç ayağının başında bakanlıkların olduğunu ifade ederek, "Bakanlıklar, uygulamadaki sıkıntıların görülmesi, üretilen politikaların sonuçlarının görülmesi açısından hayati öneme sahip." ifadesini kullandı.

Tunç da hem yasal düzenlemelere ışık tutması hem de uygulamaya yönelik denetim faaliyetlerini gerçekleştirmesi bakımından komisyonun çalışmalarının önemli olduğunu söyledi.

Özellikle yargı reformu strateji belgeleri ve insan hakları eylem planları hazırlanırken komisyonun raporlarının dikkate alındığını belirten Tunç, Türkiye'nin yargı reformu anlamında planlı bir sürece 2009 yılından bu yana girdiği anımsattı. Meclis'te en son 8. Yargı Paketi'nin yasalaştığını ifade eden Tunç, "9. Yargı Paketi'nin hazırlıklarını gerçekleştiriyoruz." bilgisini paylaştı.

İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında da planlı bir sürecin yaşandığını ve 1. İnsan Hakları Eylem Planı'nın 2020 yılında yayınlandığını hatırlatan Tunç, 2. İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili çalışmaların da son aşamaya geldiğini kaydetti.

- "Yeni belgelerimizde de bunlara tekrar yer vereceğiz"

Son Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin gerçekleşme oranının yüzde 70 civarında kaldığını bildiren Tunç, "Araya depremin girmesi, genel seçimler, yerel seçimler, Meclis'in çalışma takvimi ve başka gelişmeler nedeniyle gerçekleştirilemeyen yüzde 30'luk kısım var. İnsan Hakları Eylem Planında da yüzde 66 gerçekleşme var. Bu hedeflerin gerçekleşmesiyle ilgili yeni belgelerimizde de bunlara tekrar yer vereceğiz." diye konuştu.

-"50 günün altına düştüğünü görüyoruz"

Kadın haklarıyla ilgili Türkiye'de son yıllarda önemli mesafeler alındığını vurgulayan Tunç, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi noktasında yapılan yasal düzenlemeleri anlattı.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesinin önemli bir konu olduğunu bildiren Tunç, kadın ve çocuğun korunması konularının hassasiyetle üzerinde durulması gereken meseleler olduğunu ifade etti.

Bakan Tunç, kadına yönelik şiddetin sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın problemi olduğunu, bunun bir istatistik meselesi olarak da görülemeyeceğini söyledi. Tunç, "Bir kadınımızın bile kötü muameleye maruz kalması hepimizin yüreklerini acıtan bir durum." dedi.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bu suça bakacak mahkemelerin, soruşturma bürolarının kurulmasıyla ilgili ihtiyaca, yoğunluğa göre bölge bölge konuyu gözlediklerini belirten Tunç, soruşturma bürolarının sayısının artırılması, bu konudaki mahkemelerin sayısının artırılması ile ilgili çalışmaları Hakimler Savcılar Kurulu ile birlikte gerçekleştirdiklerini söyledi.

Türkiye'de 225 adliyede, kadına karşı işlenen suç soruşturmalarını yürüten bürolar olduğu bilgisini veren Tunç, bu büroların 2019 yılında faaliyete geçtiğini anımsattı. Tunç, "2019 yılına kadar bu suçların soruşturulmasıyla ilgili soruşturmanın tamamlanma süresi ortalama 186 gündü. Özel bürolar kurulduktan sonra bunun 50 günün altına düştüğünü görüyoruz. Bu soruşturmaların uzamadan tamamlanması lazım." diye konuştu.

- 1469 hakim ve savcı, kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi aldı

Çocuk İzlem Merkezlerini tüm illerde yayınlaştırmak üzere olduklarını ifade eden Tunç, şiddet mağduru kadınların gerek soruşturma gerek kovuşturma kapsamında ifadelerinin alınacağı özel mekanları da ülke genelinde yaygınlaştırdıklarını söyledi. Tunç, şu ana kadar 161 adliyede adli görüşme odasının bulunduğunun bilgisini verdi.

Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında hakim ve savcılara verilen eğitimlere de değinen Tunç, şöyle konuştu:

"Adalet Akademisine gelen hakim, savcı adaylarının 3 yıl süren eğitim süreci var. Bu eğitim sürecinde bu konulara ağırlık verilmesi noktasında tedbirlerimizi aldık, uygulamalarına da başladık. Hakim ve savcıların birinci sınıfa ayrılabilmesi için en az 3 kez Adalet Akademisinde eğitim görmeleri gerekiyor. Bu eğitimlerde kadına yönelik şiddettin önlenmesiyle ilgili mevzuatı ve uygulamadaki problemleri dersler kapsamına almış durumdayız. 2023 yılında görevdeki 1469 hakim ve savcı bu eğitimleri aldı. 836 hakim ve savcı adayımız da kadına yönelik şiddetle ilgili eğitimleri aldılar. 2024 yılında da 24 bin hakim ve savcımızın kadına yönelik şiddetle mücadele alanında eğitimlerini tamamlamayı hedefliyoruz."

Görevdeki hakim ve savcıların yüzde 38'nin kadınlardan oluştuğunu belirten Tunç, "Kürsülerde artık kadınların, adalet dağıtan kadınların daha çok görev aldıklarını memnuniyetle görüyoruz." dedi. Adalet Akademisinde eğitim alan adayların yarıdan fazlasının da kadınlardan oluştuğunu bilgisini veren Tunç, adaletin tecellisinde kadınların gelecekte çok daha fazla katkı sağlayacaklarını düşündüklerini belirtti.

Bakan Tunç, şu anda 3 bin 503 hakim ve savcı adayının olduğunu, bunun 1606'sının kadınlardan oluştuğunu söyledi.

Ceza infaz kurumlarındaki personelin erkek ağırlıklı olduğunu kaydeden Tunç, erkek hükümlü sayının daha fazla olduğunu, bu yüzden de kadın infaz memurunun az olduğunu kaydetti.

Adliyelerde çalışan 96 bin 508 personelin de yarısının kadın olduğunu bildiren Tunç, "Biz, bunları yeterli görmüyoruz. Yasamanın önümüzdeki süreçteki tekliflerine her zaman açık olduğumuzu, kadın haklarının geliştirilmesi, genişletilmesi noktasında daha çok mesafe almamız gerektiğini düşünüyoruz. " diye konuştu.

Tunç'un ardından Adli Destek ve Mağdur Hakları Dairesi Başkanı Meral Gökkaya, Adalet Bakanlığının çalışmaları kapsamında milletvekillerine sunum yaptı.

Daha sonra Adalet Bakanı Tunç,  milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili dayanağın 6284 sayılı Kanun olduğunu söyleyen Tunç, İstanbul Sözleşmesi konusunun hep gündemde tutulduğunu belirtti. Tunç, sözleşmeyi imzalama ve fesih yetkisinin yürütmede olduğuna işaret etti.

Sözleşmenin feshinden önceki ve sonraki kadın cinayeti rakamlarına ilişkin soru yöneltildiğini söyleyen Tunç, bir kadının bile cinayete kurban gitmesinin herkesi derinden yaralayacağını, bunun sayılarla ifade edilmesinden de rahatsızlık duyduğunu kaydetti. Tunç, şöyle konuştu:

"Son yıllara baktığımız zaman artış değil bir azalma olduğunu UYAP verilerinden görebiliyoruz. 2021'de 343, 2022'de 358, 2023'te 315, bu yıl şu ana kadar da 107. Hiç olmasın, en aza indirelim. Türkiye olarak Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bizim bölgemiz orta sıralarda gözüküyor. Bizim ülkemizde hiç kadın cinayeti olmasın, biz bunu temenni ederiz. Bu anlamda da topyekun mücadeleyi yapmamız lazım."

Cezasızlık algısının ortadan kaldırılmasıyla ilgili çalışmaları zaman zaman gündeme getirdiklerini belirten Tunç, bu konuda alternatif çalışmaların Meclis'e sunulacağını ifade etti. Tunç, "Özellikle cezasızlık algısının ortadan kaldırılması noktasında yasamadan da destek beklediğimizi ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, daha önce yaptığı bir konuşmada kullandığı 'Aile hukuku sil baştan' sözünün yanlış aktarıldığını söyledi. Tunç, kadının soyadıyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararları bulunduğunu ifade ederek, "Bu düzenlemeler Anayasa Mahkemesinin iptal kararları doğrultusunda 9. Yargı Paketi'nde yer alacak." dedi. Tunç, ailenin korunması, kadının korunması, çocukların korunması ve yargı süreçlerinde aile bireylerinin mağdur olmaması anlamında Medeni Kanun'da topyekun bir tarama yapılarak eksiklerin tamamlanması gerektiği yönündeki konuşmasının, "Kanun tamamen değişecek" gibi aktarıldığını söyledi.

Boşanma davalarının daha çok kadınlar tarafından açıldığını gördüklerini belirten Tunç, uzun süren boşanma davalarının kadının mağduriyetine neden olduğunu söyledi. Tunç, "Tazminat ve nafaka ayrı davalar olarak görüldüğünde daha mı kadının, aile bireylerinin lehine olur; bütün bunlar akademisyenlerimizin, barolarımızın, uygulayıcılarımızın birlikte çalışarak sonuca varacağı hususlar." değerlendirmesinde bulundu.

9. Yargı Paketi'yle ilgili hazırlıkların devam ettiğini kaydeden Tunç, Adalet Komisyonu üyesi milletvekilleriyle bir araya geldiğini, muhalefet milletvekillerinin, teklif hazırlanırken kendi önerilerini de sunmak istediklerini söylediğini belirtti. Tunç, "Grup Başkanımızla da görüşeceğiz. Özellikle yargı paketleriyle ilgili düzenleme komisyona sevk edilmeden önce o çalışmanın içerisinde hukukçu milletvekilleri de olsa o çalışmanın daha verimli olmasını sağlar." dedi.

Bakan Tunç, Çocuk İzlem Merkezlerinin yönetmeliğinin gecikme nedenine ilişkin de bilgi verdi. Çocuk İzlem Merkezlerine ilişkin kararnamenin Anayasa Mahkemesi tarafından da iptal edildiğini hatırlatan Tunç, bir hukuki dayanağın gerektiğini, kanuni dayanağı da 9. Yargı Paketi'nde sunacaklarını belirtti.

Bir milletvekilinin, Van'da 83 yaşındaki Makbule Özer'in ikinci kez cezaevine gönderilmesiyle ilgili sorusuna yanıt veren Tunç, "İnfaz ertelemesiyle ilgili süreci tekrar başlattık. Bu yine Adli Tıp Kurumunun raporuna bağlı bir durum." dedi.

Cezaevi şartlarında barınamayacak kişilerle ilgili Adli Tıp Kurumunun heyet raporlarının dikkate alındığının altını çizen Tunç, bu raporlar dışında başka bir şeyin söz konusu olamadığını belirtti.

Özel infaz usulleriyle ilgili geçmişte bir çalışma yaptıklarını hatırlatan Tunç, "Konutta infaz, hafta sonu infaz, geceleyin infaz. Bunlar belli suçlarda gerçekleşen durumlar. Burada 70-75 yaş üstü olanlarla ilgili de özel infaz usulleri var. Bunlar daha da genişletilebilir mi; çalışılabilir, tartışılabilir. Belirli yaşın üstünde, belirli hastalığı olan bazı suçlar bakımından mümkün olamayabilir ama bu konudaki çalışmaları Meclis'imiz önümüzdeki süreç içerisinde tartışabilir." diye konuştu.

Cezaevlerindeki çocukların durumunun sorulduğunu kaydeden Tunç, çocukların devlete emanet olduğunu vurguladı. Bu çocukların eğitimlerinin aksamaması için gerekli çalışmaların yürütüldüğünü belirten Tunç, şu ifadeleri kullandı:

"Cezaevinde çocukların tamamı eğitim görüyor, ana sınıfından üniversiteye varıncaya kadar. MEB ile yaptığımız protokollerle meslek liseleri açtık. Şu anda cezaevlerinde 65 bin 986 öğrenci var. Bunlardan yaşı küçük olan da var, ileri yaşta olanlar da var. Açık öğretim ortaokul okuyan var, 9 bin 389 kişi. Açık öğretim lisesi okuyan var, 43 bin 184 kişi. Açık öğretim ön lisans ve lisans okuyan 6 bin 914 kişi var. Örgün eğitim ortaokula, liseye giden 494 kişi, örgün eğitim ön lisans 1164 kişi, örgün eğitim lisans 1269 kişi. yüksek lisans 61, doktora 21, uzaktan eğitimle ön lisans 38, uzaktan eğitim lisans 91."