2006-04-14 - 20:00
17. MİLLİ EGEMENLİK SEMPOZYUMU...
TBMM'nin 86. kuruluş yıldönümü dolayısıyla TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu'nca düzenlenen 17. Milli Egemenlik Sempozyumu Kırşehir'de düzenlendi.
TBMM Başkanvekili ve Kültür Sanat ve Yayın Kurulu Başkanı Nevzat Pakdil,
''Hiçbir güç, hiçbir iç ve dış kuvvet egemenliğin kayıtsız şartsız
millete ait olduğunu milletin elinden alamaz'' dedi.

TBMM'nin 86. kuruluş yıldönümü dolayısıyla TBMM Kültür Sanat ve
Yayın Kurulu'nca düzenlenen 17. Milli Egemenlik Sempozyumu Kırşehir'de
başladı.

TBMM Başkanvekili ve Kültür Sanat ve Yayın Kurulu Başkanı Nevzat
Pakdil, Gazi Üniversitesi Kırşehir Meslek Yüksek Okulu Konferans
Salonu'nda düzenlenen sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada,
egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu, millet iradesinin
de seçimlerle ortaya çıktığını belirterek, ''Millet iradesi seçimlerle
tecelli ediyor ve ortaya bir tablo çıkıyor. Bu tabloyu herkesin kendi
istediği şekilde bir kısmını yok sayarak, yorumlama hakkı yoktur''
dedi.

Bu tabloya o dönem içerisinde herkesin sahip çıkması ve
kabullenmesi gerektiğini ifade eden Pakdil, şöyle devam etti:

''İşine geldiği şekilde demokrasiyi sahiplenmek, arzu etmediği
neticeler ortaya çıktığı zaman da ondan uzak durmak kimsenin
istemediği bir husustur. Ortaya çıkan tablonun ne zaman
değiştirileceği de seçim zamanlarında milletin iradesiyle ortaya
çıkmaktadır. Toplum da hiçbir kimse kişi ya da grup doğrudan üstün
emretme gücüne sahip olamaz. Toplumda üstün emretme gücünün tek
kaynağı milletin kendisidir. Bu coğrafyada hep beraber yaşayan ve
Türk'üm diyen her insanın vatan toprakları üstünde Türk milletini
temsil ettiğini bilmemiz gerekir. Hiçbir güç, hiçbir iç ve dış kuvvet,
egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu milletin elinden
alamaz.''

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasında meclisin çok önemli
yeri olduğunu, bu sempozyumlarla milli egemenlik, cumhuriyet,
parlamenter, demokrasi, temsil ve barış kavramlarının bilimsel
ortamlarda tartışılmasını ve geliştirilmesini sağlamayı
hedeflediklerini kaydeden Pakdil, ülkemizin sahip olduğu demokrasiyi
derinleştirip, yerleşik bir demokrasiye dönüştürmek için onun
katılımcı ve çoğulcu niteliğini geliştirmek zorunluluğu bulunduğuna
dikkati çekti.

Sadece genel seçimlerde veya yerel seçimlerde oy vermekle
demokrasiye sahip çıkılamayacağını vurgulayan Pakdil, şöyle devam
etti:
''Bu demokrasiye ve cumhuriyetimize her halükarda bu memleketin
bütün fertlerinin bir hakkı olarak sahip çıkması gerekir. Cumhuriyet
ve demokrasi hepimizindir. Birilerinin sahiplenmek istediği gibi
değildir. Cumhuriyeti sevmek, yüceltmek ve demokratik nizam içerisinde
gelişimini sağlamak hepimizin görevidir. Bu görev 73 milyon Türk
evladının hepsine aittir. Demokrasi ve Cumhuriyeti ne kadar
yüceltirsek bu memleketin istikbali de o kadar aydınlık olacaktır.
Seçmiş olduğumuz hükümetleri ve iktidarları seçim süreçleri içerisinde
denetlediğimiz gibi diğer ara dönemlerde de memleketin menfaatlerine
uygun davranmaları için demokratik nizam içerisinde ve meşru zemin
çerçevesinde denetlemeliyiz.''

-VALİ LÜTFULLAH BİLGİN-

Kırşehir Valisi Mehmet Lütfullah Bilgin de, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin dünya devletleri arasında onurlu ve güçlü bir ülke haline
gelmesinin temelinde milli egemenlik ilkesini benimsemiş olmasının
büyük yeri ve önemi olduğunu vurguladı.

Her alanda hızlı değişimin yaşandığı günümüzde temelini milli
egemenliğe dayandırmayan bir milletin kalkınmasından ve
bağımsızlığından söz edilemeyeceğini söyleyen Bilgin, milli iradenin
tecelli etmediği ülkelerde büyük sıkıntıların yaşandığını, önemli
olanın ise cumhuriyetin ilkelerine layık olabilme olduğunu ifade etti.

Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeki
Cemil Arda da, ulu önder Atatürk'ün zoru başaran bir lider olduğunu
kaydederek, ''Atatürk, Türk milletinin içine düştüğü sıkıntıyı çok iyi
analiz etmiştir. Atatürk Türk milletine adını altın harflerle
yazdıracak büyük zaferler kazandırmıştır. Bunu açlık ve sefaletlere
rağmen başarmıştır. Bu kutsal vatanı hepimiz korumak zorundayız.
Üniversitemizde vatanına ve milletine bağlı Atatürk ilkelerini
benimseyen gençler yetiştiriyoruz. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın''
şeklinde konuştu.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, TBMM'nin 86. kuruluş yıldönümü dolayısıyla TBMM
Kültür Sanat ve Yayın Kurulu'nca düzenlenen 17. Milli Egemenlik
Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, şu anda iç ve dış güvenlikte ortaya
çıkan ve kafaları kurcalayan sorunların giderek artacağını söyledi.

''19. yüzyıl tarihini anlamadan bugünün Türkiye'sini anlamak
mümkün değil'' diyen Bağcı, çünkü tarihin yeniden yazıldığını ve
sınırların yeniden çizildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

''Atlantik'in öbür tarafında olan, bizimle uzun zamandır ikili
ilişkisi olan ABD, bugün fiilen hukuki anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin
komşusudur, Irak'ı işgal etmiş durumdadır. Uluslararası güvenlikte
Türkiye, uluslararası anlaşmalara bağlı kalan ender ülkelerden
biridir. Uluslararası örgütlere, deyim yerindeyse körü körüne uyan bir
ülkeyiz. Türkiye, uluslararası örgütleri kötüye kullanmıyor. Bu bizim
karşımıza bazen dezavantaj olarak çıkıyor. Biz 19. yüzyıldan bugüne
kadar geçen sürede dünyada nüfus olarak 26., ekonomik olarak ilk 20'de
olan, dünyadaki 16 çatışma bölgesinin 13'ünün yakınında olan bir
durumla karşı karşıyayız.''

Türkiye'nin ateş çemberi içinde olduğunu, Türkiye'yi yönetenlerin
ve ileride yönetecek olanların 'uyuma' lüksleri bulunmadığını savunan
Bağcı, ''Türkiye'nin en büyük sorunu, ağzınızla kuş tutsanız, artan
nüfusumuzla birlikte başkaları tarafından tehdit olarak
algılanmamızdır'' dedi.

Bağcı, Türkiye'nin 21. yüzyılda karşılaşacağı en büyük
zorluklardan birinin, etnik ayrımcılık ile dini örgütlenmelerin
yaratacağı sorunlar olduğunu öne sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Zamanında gerekli önlemleri almazsak, dünyanın gidişatı Türkiye
açısından pek sağlıklı değil. Türkiye'nin dış politikasında 80-90 yıl
sonra geldiğimiz nokta, sıfıra sıfır, elde var sıfır. 83 ülke dolaşmış
biri olarak, dünyada 5 sorunlu ülke göstereceksek, Türkiye onlardan
biri. Biz istediğimiz için değil, bizim irademiz dışındaki gelişmeler,
Türkiye'yi uluslararası zor duruma sokuyor.''

Gazi Üniversitesi Kırşehir Meslek Yüksek Okulu Konferans
Salonu'nda düzenlenen sempozyumda, okulun sosyal bilgiler öğretmenliği
bölümü öğretim görevlisi Bengül Bolat, ''Milli Egemenlik Anlayışının
Gelişimi Çerçevesinde Milli Mücadele ve TBMM'' konulu bir bildiri
sunarken, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Faruk
Gençkaya da ''Milli Egemenlik ve TBMM'nin Uluslararasılaşması'' konulu
bir konuşma yaptı.