2006-12-15 - 21:00
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 85-90'lara varan oranlarda faaliyet dışı gelirlerle ''yattığı yerde para kazananlar döneminin'' bittiğini, alınteriyle çalışarak, yatırım yaparak para kazanma döneminin başladığını belirterek, ''Birilerinin ağlayıp birilerinin sevindiği değil, herkesin sevindiği bir Türkiye'yi inşa ediyoruz'' dedi.
TBMM Genel Kurulunda, 2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının tümü üzerinde Hükümet adına konuşan Erdoğan, yola çıkarken kendilerine ''millet öncelikli siyaset'' ilkesini belirlediklerini, bugüne kadar böyle geldiklerini, bundan sonra da aynı şekilde yola devam edeceklerini söyledi. Erdoğan, halkın genciyle kadınıyla yönetime katılmasının tüm kanallarını açtıklarını, açmaya da devam edeceklerini ifade etti.
Türkiye'nin büyüme, adalet ve kalkınma hedeflerini gerçekleştirmesini, tüm siyasi mülahazaların üstünde tuttuklarını anlatan Erdoğan, bir hukuk ve adalet ülkesi olmak, devletin toplumla kucaklaşması, güven zemininin güçlenmesi için bu adımları attıklarını, ülkeye kazandırdıkları değerleri daha ileri noktalara taşıma azmi ve kararlılığında olduklarını kaydetti.
Erdoğan, günübirlik popülist politikalara, kısa vadeli kazanımlara tenezzül etmeden, Türkiye'nin gelecek perspektifini planlamaya devam ettiklerini işaret ederek, ''Cumhuriyetimizin 100. yılına şimdiden kendimizi odaklamış bulunuyoruz.
Bize göre en temel değerlerimiz olarak Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz; halkımızın mutluluğu, huzuru ve refahıyla birlikte yükselecektir'' dedi.
Hiçbir zaman halkı zayıf ve güçsüz, ama yönetimi güçlü bir devlet tasavvurları olmadığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bizim yönetim felsefemiz, devletin toplumla birlikte güçlenmesidir. Dün de bunu söyledim, bugün de söylüyorum. Buna inanıyorum, yarın da bunu söyleyeceğim.
Bu yolda birlikte düşünmeye, karar almaya, halkı olabildiğince yönetime katmaya azami özen gösteriyoruz. Bunun için milletvekili seçilme yaşını 25'e indirebilme cesaretini bu parlamento göstermiştir. Bunun için demokratik özgürlük alanlarını genişletmekten korkmadık. Zira, biz kendimize, milletimize güveniyoruz. Birlik beraberlik ruhunu güçlendirmek için daha genç yaşlarda Parlamento içinde gencimiz, kadınımız yerini alsın.''
Türkiye'nin tam bir hukuk devleti olabilmesi, insan hak ve hürriyetlerinin eksiksiz uygulanması için büyük hukuk reformları gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, ''Bütün başarılarımızı milletimizin kazanç hanesine hep birlikte kaydettik. Zira yolun başında söz verdiğimiz gibi, milletimize, ülkemize, insanımıza hizmetten daha büyük bir şeref ve daha büyük bir rütbe tanımıyoruz. Bu şerefi, bütün mevki ve makamların üzerinde görüyoruz'' dedi.
Milletin rızasını, takdirini tüm sıfatların üzerinde tuttuklarını kaydeden Erdoğan, ''Şartlar ne olursa olsun, dışarıda ve içeride hangi gündemler
dayatılırsa dayatılsın, Türkiye'yi küçük düşürmek isteyenler ne derlerse desinler, biz Hükümet ve AK Parti iktidarı olarak demokrasi, hukuk, kalkınma
hedeflerimizden asla şaşmayacağız'' görüşünü ifade etti.
-''DÜNYA, HİÇ KONUŞMADIĞI KADAR TÜRKİYE'Yİ KONUŞUYOR''-
Başbakan Erdoğan, yasama ve yürütme olarak demokrasi, hukuk ve kalkınma yolunda devasa adımlar atıklarını, bu süreçte dünyanın gözlerinin Türkiye üzerinde olduğunu, dünyanın bugüne kadar hiç konuşmadığı kadar Türkiye'yi konuşmaya başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başarmak için gösterdiğimiz azim ve irade, bütün dünyada büyük yankılar uyandırdı. Türkiye'nin siyasi iradesinin sağlamlaştırdı. Yılarca tartışılan ama çözümlenemeyen yapısal sorunlarımızın süratle bertaraf edildiğini gören dünya medyası, yakın tarihe kadar hiç gündemine almadığı Türkiye'yi, artık gündemine, vazgeçilmezler arasına koyarak tartışmaya başladı. Hiç kuşkusuz bu güçlü iradeyi kuvveden fiile çıkaran hükümet, bizim hükümetimizdir.'' Erdoğan, ''TBMM'nin itibarı, milletin itibarıdır'' diyerek yola çıktıklarını, TBMM'nin, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki itibarına yaraşır bir özveriyle çalışmalarını sürdürdüğünü kaydederek, ''Zayıflayan, itibar kaybeden temel kurumlarımıza yeniden itibar ve güç kazandırdık. Bunları sizler yaptınız, sizler başardınız. Milletim adına sizlere teşekkür ediyorum. Bu reformlar sayesinde her ne kadar birileri nereden nereye geldiğimizi hazmedemiyorsa da hazmetmeye alışacaklar, bu aynen böyle devam ediyor'' dedi.
-''SOSYAL İSTİKRAR VE SOSYAL KORUMA BÜTÇESİ''-
Erdoğan, iktidar olarak ilk bütçelerini hazırlarken, kendilerine, ''kaynak nerede'' diye sorulduğunu ifade ederek, ikinci bütçelerinde ''Refahın,
kalkınmanın ön şartı demokrasidir, toplumun güçlenmesidir'' dediklerini, üçüncü yıl bütçesinde ''Adalet, milli bir meseledir, hukuk devleti milli bir meseledir, sosyal barışın korunması milli meselesidir, millet ile devletin aynı yöne bakması, en büyük milli bir meseledir'' dediklerini hatırlattı.
Dördüncü bütçede, ''Türkiye kabuğunu kurdu ve küresel bir aktör oldu'' dediklerini kaydeden Erdoğan, ''Şimdi iktidarımızın 5. ve son bütçesini, sosyal istikrar ve sosyal koruma bütçesi olarak takdim ediyoruz. Bu, bugüne kadar yaşanmamış olan, ilk defa 5. bütçesini hazırlayan bir hükümet... Bundan dolayı tekrar tebrik ediyorum'' dedi.
Bütçenin, Türkiye'nin kaynakları ve imkanları ölçüsünde toplumun taleplerini ve ihtiyaçlarını önceleyen bir bütçe olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Zira biz 4 yıllık iktidarımızda bütün göstergelerde rekorları kırdık'' diye konuştu.
Yola çıkarken, ''Türkiye'yi 4 temel taş üzerinde yükselteceklerini'' söylediklerini, oysa şimdi kendilerine ''neler yaptınız'' dendiğini ifade eden
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye'yi iyi takip etmek, gezmek, izlemek, ne yapıldığını görmeye yeter.
Türkiye'de şu anda devlet olarak yaptıklarımız, kamu olarak yaptıklarımız ve bir de özel sektör olarak yapılanlar var. Biz şu anda bir şeyi çok önemsiyoruz; birilerinin ağlayıp, birilerinin sevindiği değil, herkesin sevindiği bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Biz, istiyoruz ki bu ülkede faaliyet dışı gelirlerin yüzde 85-90'lara çıktığı bir Türkiye değil, yatırımlarla bezendiği bir ülke istiyoruz. Şu anda bu yapılıyor. Bunu iyi takip edin. Araştıralım, bakalım; Türkiye'de biz iktidara gelmeden faaliyet dışı gelirler ne durumdaydı, şimdi ne durumda? Aslında bunu bir araştırın, inceleyin. Yüzde 85-90'larda faaliyet dışı gelirlerle yattığı yerde para kazananlar dönemi bitti. Şimdi, alınteriyle, çalışarak, yatırım yaparak para kazanma dönemi başladı.''
-''BİRAZ İNSAF, BİRAZ İZAN''-
Eğitim alanında yapılanlara işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biraz insaf, biraz izan olursa, o zaman Türkiye'nin dört bir yanında nasıl okullarımızın yükseldiğini hep beraber görme imkanımız olur. Şu anda 100 bin 280 dersliğe ulaştık. Bu bir rekordur. Bunu görün. Bunu görmezlikten gelmek, bir şey kazandırmaz. Bu heyecanı hep beraber yaşayacağız. Türkiye'yi çok dolaşan bir dostum, bana aynen şunu söyledi; ziyaret ettiği bir köy okulunda öğretmenin kendisine, 'Bizim okulumuza ADSL geldi, bu hükümet daha ne yapsın. Taa bu köydeki okula ADSL bağlayacak, daha ne yapsın bu hükümet' dedi. Ben Şemdinli'de kendim bizzat gördüm. Eğer Şemdinli'ye kadar uzanırsanız, siz de görürsünüz.
Yüksekova'da gördüm. Eğer giderseniz siz de görürsünüz. Ama sizin Güneydoğu gibi bir planınız, dolaşmanız yok ki. Ancak gidenler bilir. Hani, 'Ben bütün köyleri, ilçeleri dolaşıyorum' diyenler, kusura bakmasınlar en az gittiğim yere, başbakanlık dönemi de dahil olmak üzere 2 kez gittim.''
-''GİDECEĞİM TABİİ...''
Başbakan Erdoğan, CHP'li milletvekillerinin, ''Siz yurtdışını geziyorsunuz'' diye laf atmaları üzerine, ''Doğru, yurtdışına da gidiyorum. Gideceğim
tabii...Türkiye marka olduysa bununla oldu. Olacak tabii. Gitmediğiniz yer sizin değil, gittiğiniz yer sizindir. Eğer gittiysen olacak bu. Zaten ne çektiysek, gidilemediği için çektik. Eğer bugün ihracatımızda 36 milyar dolardan şu anda 85 milyar dolara dayandıysak, bunun sebebi bu dolaşmalardır. Şahsım, bakan arkadaşlarım hep birlikte söz verdik, fellik fellik dünyayı dolaşacağız. Tüm Cumhuriyet tarihinde 36 milyar dolar, 4 senede onun üzerine 49 milyar dolar, onun üzerine koymuşuz. Bunu görelim'' diye yanıtladı.
CHP'li milletvekillerinin, ithalatın arttığına yönelik eleştirileri üzerine Erdoğan, ''İthalatta neyi ithal ettiğimizi araştıracaksınız. Geçmişte olduğu gibi
lüks tüketim malları mı..? Sadece 29 milyar dolar enerji girmiş. Bunun yanında makine alımına baktığınız zaman, 19 milyar dolar da oradan girmiş. Bakın, bunlarla, ithalatın kazandırdığı farklı bir alan var ülkemize. Bu farklı alanla, sanayide teknolojide bir gelişmeye doğru gidiyor'' dedi.
Erdoğan, Ekim ayı sonu itibariyle 15.8 milyar dolar doğrudan yatırımın ülkeye gidiğini belirterek, ''Bu rakamlar nereden geldi, bu yatırımlar nedir
acaba? Ben sıcak parayı konuşmuyorum, ülkede direkt yatırıma giren parayı konuşuyorum. Bizden önce, bu ülkede 1 milyar doları aşmıyordu. Ama iktidara geldiğimizden bu yana sürekli tırmanıyor'' görüşünü ifade etti.
-''ONURLU OLACAĞIZ''-
Erdoğan, CHP Lideri Deniz Baykal'a yönelik de şunları söyledi:
''Sayın Baykal kusura bakmasın. Bizim çok çok verimli olan satışlarımızdan bahsetti. Ama özel sektörün satışlarını niye konuşmuyorsun? Özel sektör bankasını satıyorsa, bundan dolayı biz niye rahatsız oluyoruz? Paramıza yine küresel sermaye geliyor ve çok daha farklı girerek bu ülkede bir katma değer sağlıyor.
Dünya pazarıyla irtibatı çok daha farklı bir yapıyı oluşturuyor. Bu para başka bir yere gitmiyor. Özel sektörde herhangi bir vatandaşımız sattığı zaman, o dolarlar bu ülkeye giriyor, başka bir ülkeye girmiyor. Burada yatırıma dönüşüyor.
Bunu göreceğiz. Eğer bizler küresel dünyada bir mücadele sürdüreceksek, biz dünyada yerimizi dört dörtlük alacaksak, bunda rahat olacağız, onurlu olacağız. Onurlu şekilde bu süreci devam ettireceğiz.
Bir bir bankaları batırılan Türkiye'den bugünlere gelindiğini ifade eden Erdoğan, kendilerinden önceki dönemde 22 bankanın Fon'a devredildiğini
hatırlattı. O dönemde iktidarda yer alanların da bugün Mecliste bulunduğunu kaydeden Erdoğan, finans sektörünün iktidarları döneminde güç kazandığını söyledi.
Erdoğan, kendisine laf atan CHP milletvekillerine, ''sizdeki sermaye düşmanlığı dün nasıl varsa bugün de var. Onu görüyorum ben. Sermaye düşmanlığınız devam ediyor. Zaten Sayın Genel Başkan 'ben 30 sene önce neysem bugün de oyum' demişti'' diye seslendi.
CHP milletvekillerinin sık sık laf atmaları üzerine Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ''Sayın Genel Başkan, grubunuz çok adaplı hareket ediyor. Bununla iftihar edebilirsiniz'' dedi.
-CUMHURBAŞKANI-
Başbakan Erdoğan, Baykal'ın kendisine atfen Cumhurbaşkanı ile ilgili ifadeler kullandığını hatırlatarak, buna cevap vereceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in açıklamasıyla ilgili konunun gündeme taşındığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması kendisi tarafından yapılmamıştır.
Ziyaret eden bir parti kanalıyla medyaya sızdırılmıştır. Bana bu sorulduğu zaman partimin önünde medyaya 'Sayın Cumhurbaşkanımızdan duymadığım sürece buna inanmam ve cevaplandırmam'' dedim... İçerde parti teşkilatımla yaptığım toplantıda erken
seçim değerlendirmesi yaptım. Orada Cumhurbaşkanlığı ile ilgili değerlendirmelerimi yaptım. Benim oradaki muhatabım tabii ki muhalefetti.... ''
Erdoğan, kendisine ''doğru söylemiyorsunuz'' şeklinde laf adan CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'e, ''İster inan ister inanma, zaten o yerini bulur'' diye karşılık verdi.
-''BÖYLE BİR ŞEY DÜŞÜNMESİ MÜMKÜN DEĞİL''-
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu ülkede Sayın Cumhurbaşkanımızın şu anda gelip de Sayın Baykal'ın istediği gibi partisinde politika yapma niyeti zaten yok. Böyle birşey düşünmesi de mümkün değil Nereden çıkardıysa onu çıkardı. Bilemiyorum... Böyle bir şeye ihtimal vermek mümkün değil. Kargalar bile buna güler. Ve tabi Sayın Baykal güldürüyor. Nitekim böyle birşeyin olmayacağı belli.
Biz bir şey ortaya koyduk. Nedir o? Anayasanın amir hükmü ne? Bu ülkede 5 yılda bir seçim yapılır. Eğer 5 yılı getiremiyorlarsa bu bir aczin ifadesidir, başarısızlığın ifadesidir. Bunu bir defa öğreneceksiniz. Şu anda bu kararı verecek olan siyasi iradedir, bu parlamentodur. Bu parlamentonun vereceği karara saygı duymaya mecbursunuz. Hele hele 'ben milletvekiliyim' diyen herkes, buna saygı duymaya mecbur. Demokrasi budur. Bunu öğreneceksiniz.''
-CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ-
Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili ''spekülasyonlara'' da değinen Başbakan Erdoğan, bu spekülasyonların kimseye yakışmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı seçiminin nasıl yapılacağının Anayasanın 101 ve 102. maddelerinde tanımlandığını hatırlatarak, ''Ben bunu tavsiye ediyorum, okuyun.
Burada ne yazıyorsa ona göre yapacağız'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Lütfedin, bir kere okumakta fayda var. Okuyun. Burada aynen, 101. maddede cumhurbaşkanının nitelikleri ve tarafsızlığı, 102. maddesi de bu seçim nasıl yapılır diye tanımlıyor. Oraya bakarsanız, görürsünüz.
Çankaya'ya kim gider kim gitmez... Burada hepsinin tanımı var. Oraya kim haizse o gider. Onun seçimi nasıl yapılırsa o yapılır. Bu kişi Ahmet olur, Mehmet olur. Bu tanımda ne var, bu kutsal çatının altından o karar çıkacaktır. Bu kararı burası verecektir.
Germek, germemek... Sayın Baykal, ben çocukken ayna karşısında konuşuyordum.
Öğretmenim öyle tavsiye etmişti. 'Oğlum, iyi hatip olmak için ayna karşısında konuşmakta fayda var' demişti.
Ama görüyorum ki sizler Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına 'adam ol adam' derken ayna karşısındaydınız. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına 'küstah' derken ayna karşısındaydınız herhalde. Aksi seda yapan alanlarda konuşmayı ben pek sevmem ama siz seversiniz öyle görünüyor.''
Kendi ifadelerinin atasözü ve deyim olarak lügatlara geçen ifadeler olduğunu savunan Başbakan Erdoğan, ''Büyümeye, kalkınmaya, demokrasiye hatta seçimlerin zamanında yapılmasına bile alışmakta güçlük çekiliyor'' diye konuştu.
''Türkiye güç kaybına uğrasın ki kendileri güç kazansın'' diyenler bulunduğunu kaydeden Erdoğan, ''Böyle bir şey olduğu zaman da inanın, zil takıp oynarlar'' dedi.
-KOALİSYON-
Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye büyük enerji kaybettiren zamanlarda olduğu gibi ''yeni kan uyuşmazlıkları, yeni hayali koalisyonlar hayal edildiğini'' öne sürerek, ''Kutsal koalisyonlar oluşturmaya başladılar. Hayırlı olsun. Ne kadar gider bilemem. Türkiye tercihini istikrardan yana yapmıştır, bunu bilesiniz'' diye konuştu.
Kaynakları çok rasyonel kullandıklarını ifade eden Erdoğan, 1977'de başlatılan Antalya Aşağı Aksu 2. aşama projesinin 2003'te bitirildiğini, Bolu
Dağı Tüneli'nin de gelecek ilkbaharda tamamlanacağını anlattı.
Yeni kaynaklar ürettiklerini, yap-işlet-devret modeliyle Esenboğa, Antalya, Dalaman, Adnan Menderes havaalanları ile Turgutreis, Dalaman, Güllük, Bodrum gibi limanları hizmete açtıklarını belirten Erdoğan, ''İş bilenin, kılıç kuşananın. Ne demek istediğimi herhalde anladınız'' dedi.
Erdoğan, 2002'te enflasyonun yüzde 33.45 olduğunu, şimdi tek haneli rakamlara indirdiklerini vurgulayarak, bu yıl enflasyonla ilgili bir sıkıntı
yaşadıklarını söyledi.
Bazı olumsuz kampanyalarla, ekonomideki iyileşmelerin sokağa yansımadığı şeklinde bir hava oluşturulmaya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, köylü, esnaf, işçiyle Anadolu'nun dört bir yanında birlikte olduklarını belirtti.
Erdoğan, çiftçi, sanayici, esnaf, memur ve işçileri, gelişmiş ülkelerin ulaştığı noktaya taşımak istediklerini, bunun da takipçisi olduklarını dile
getirdi.
-''ÜCRETLER VE ALIM GÜCÜ ARTTI''-
Ücretlerin, enflasyon üzerinde artarken, bir yandan alım gücünün de arttığını ifade eden Erdoğan, 2002'de 174 YTL olan asgari ücretle 161 litre,
bugün 381 YTL asgari ücretle 293 litre süt alınabildiğini söyledi.
Erdoğan, hükümetleri döneminde 4 yılda KOBİ'lere 234 milyon dolar destek verildiğini, 40 yılda 65 organize sanayi bölgesi kurulurken, 2003-2005 döneminde bu rakamın 22 olduğunu belirtti.
Hükümetin, FİSKOBİRLİK'in 2 katrilyon olan borcunu sildiğini, ancak birliğin yönetim, finans ve yatırım yanlışlıkları olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girmeseydi, fındığın fiyatı 1-1,5 YTL olurdu'' dedi.
CHP Ordu Milletvekili Sami Tandoğdu'nun tepkilerine Erdoğan, ''Birkaç çuval daha fındık varsa, gel Başbakanlığın önüne dök. Ama artık o fındığı
bulamazsınız'' diye karşılık verdi.
-''O SEVİYEYE DÜŞMEYECEĞİZ''-
Erdoğan, Türkiye'nin dayanışma ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu ifade ederek, kimin, nasıl, neyi konuştuğunun takdirini, halkın en iyi şekilde
yapacağını kaydetti.
Halkın karşısına gideceklerini, en iyi kantarın burası olduğunu belirten Erdoğan, ''Zaten kantar ölçecek, biçecek, hiç merak etmeyin, heyecanlanmaya gerek yok. Heyecanınızı oraya saklayın. Burada, bu heyecanı farklı dile dönüştürürseniz, bu olmaz. AK Parti, bu noktada sizin söylediklerinize aynen cevap vermeyecek, o seviyeye düşmeyeceğiz'' dedi.
Sabır ve kararlılıkla yollarına devam edeceklerini belirten Erdoğan, ''Bulunduğumuz kutsal çatı, daha önce olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı için de
değerlendirmesini yapacak, kararını verecek'' dedi.
-''VAKTİ GELDİĞİNDE SEÇİMİ YAPACAĞIZ''-
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kim ne kadar oy aldı, bunun üzerinde bütün halk konsensüs sağlamış mı sağlamamış mı... Birbirimizi aldatmayalım. Şu anda Anayasa'nın amir hükümleri neyse, onu yapacak.
'Millet seçsin...' Yeri gelir, millet de seçer. Bundan da kimsenin endişe etmesine gerek. Demek ki onun da henüz vakti gelmedi, vakti geldiğinde o da olur.
Sayın Baykal ve diğer arkadaşlar bir çok iktidar gördüler bu ülkede. Kendileri, iktidarları döneminde, acaba cumhurbaşkanı seçimini niçin halka götürmediler de şimdi bunu konuşuyorlar? Bu da soru işareti. Anayasa'nın amir hükmüyle, bu parlamento, AK Parti iktidarı, zamanında seçimi yapma kararlılığındadır. Nisandan önce AK Parti, grup olarak asla adayını açıklamayacaktır. Çünkü üzerinde, işte bu görüldüğü tonda yapılan spekülasyonlara, çirkinliklere biz fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz. Atacağımız adımı ona göre atıyoruz.
Biz siyasetin içerisinde nelerin, nasıl yapıldığını en az sizin kadar biliriz. Şu grubun herhangi bir şeyden korkmasına gerek yok. Onu siz düşünün.
Vakti zamanı geldiğinde seçimi yapacağız, endişeniz olmasın. Telaşa gerek yok.''
Erdoğan, sermaye düşmanlığının bırakılmasını ve ülkede yatırımların yapılmasını istedi.
Erdoğan, 2007 yılı bütçesi üzerinde Hükümet adına yaptığı konuşmada, manşetinde, ''Yatacak yerin yok Sefa bey'' başlığının yer aldığı gazeteyi
göstererek, şunları söyledi:
''(Ali Dibo) diyorlar. En büyük 'Ali Dibo' burada. Söylenen şuydu: Yuvacık Barajı İstanbul'a su verecek. Şu anda Yuvacık Barajında su yok su. Su olsa da olmasa da sürekli olarak, ne yazık ki Hazine oraya para ödüyor. Bu parayla 50 tane baraj yapılırdı.''
Başbakan Erdoğan, bu sözleri üzerine kendisine laf atan CHP'lilere, ''Rahatsız olma'' dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç da Erdoğan'a sürekli laf atılması üzerine, CHP'lilere, ''Lütfen susar mısınız? Sayın hatip kürsüde hürdür, istediğini
söyler, konuşmasını yapar. Söylediklerinde partinizi, şahsınızı ilgilendiren bir şey varsa Sayın Genel Başkanınız, grup başkanvekiliniz orada, söz alır konuşur.
Ama her söze, konuşmaya müdahale ederseniz, bunun sonunu bulamayız'' diye seslendi.
Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu'nu da ''Burası Plan Bütçe komisyonu değil, oradaki alışkanlıklarınızı burada sürdürmeyin'', CHP
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'i de ''Bu, sizde rahatsızlık yarattı. Lütfen bu rahatsızlığınızdan vazgeçin. Mazoşistlik başka bir şey ama bu da başka bir şey. Her şeye müdahale ediyorsunuz'' diyerek uyardı.
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''Hesap sormazsanız namertsiniz'' dediğini belirterek, ''Biz hesap sorma makamı değiliz. Hesap sorma makamı yargıdır. Konuyla ilgili ben sizlere rakamları getiriyorum. Böyle bir baraj 4.5 milyar dolara biter mi? diyorum. Siyasetçisiniz, partinizin bir elamanı...'' diye konuştu.
Türkiye'nin büyüme, adalet ve kalkınma hedeflerini gerçekleştirmesini, tüm siyasi mülahazaların üstünde tuttuklarını anlatan Erdoğan, bir hukuk ve adalet ülkesi olmak, devletin toplumla kucaklaşması, güven zemininin güçlenmesi için bu adımları attıklarını, ülkeye kazandırdıkları değerleri daha ileri noktalara taşıma azmi ve kararlılığında olduklarını kaydetti.
Erdoğan, günübirlik popülist politikalara, kısa vadeli kazanımlara tenezzül etmeden, Türkiye'nin gelecek perspektifini planlamaya devam ettiklerini işaret ederek, ''Cumhuriyetimizin 100. yılına şimdiden kendimizi odaklamış bulunuyoruz.
Bize göre en temel değerlerimiz olarak Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz; halkımızın mutluluğu, huzuru ve refahıyla birlikte yükselecektir'' dedi.
Hiçbir zaman halkı zayıf ve güçsüz, ama yönetimi güçlü bir devlet tasavvurları olmadığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bizim yönetim felsefemiz, devletin toplumla birlikte güçlenmesidir. Dün de bunu söyledim, bugün de söylüyorum. Buna inanıyorum, yarın da bunu söyleyeceğim.
Bu yolda birlikte düşünmeye, karar almaya, halkı olabildiğince yönetime katmaya azami özen gösteriyoruz. Bunun için milletvekili seçilme yaşını 25'e indirebilme cesaretini bu parlamento göstermiştir. Bunun için demokratik özgürlük alanlarını genişletmekten korkmadık. Zira, biz kendimize, milletimize güveniyoruz. Birlik beraberlik ruhunu güçlendirmek için daha genç yaşlarda Parlamento içinde gencimiz, kadınımız yerini alsın.''
Türkiye'nin tam bir hukuk devleti olabilmesi, insan hak ve hürriyetlerinin eksiksiz uygulanması için büyük hukuk reformları gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, ''Bütün başarılarımızı milletimizin kazanç hanesine hep birlikte kaydettik. Zira yolun başında söz verdiğimiz gibi, milletimize, ülkemize, insanımıza hizmetten daha büyük bir şeref ve daha büyük bir rütbe tanımıyoruz. Bu şerefi, bütün mevki ve makamların üzerinde görüyoruz'' dedi.
Milletin rızasını, takdirini tüm sıfatların üzerinde tuttuklarını kaydeden Erdoğan, ''Şartlar ne olursa olsun, dışarıda ve içeride hangi gündemler
dayatılırsa dayatılsın, Türkiye'yi küçük düşürmek isteyenler ne derlerse desinler, biz Hükümet ve AK Parti iktidarı olarak demokrasi, hukuk, kalkınma
hedeflerimizden asla şaşmayacağız'' görüşünü ifade etti.
-''DÜNYA, HİÇ KONUŞMADIĞI KADAR TÜRKİYE'Yİ KONUŞUYOR''-
Başbakan Erdoğan, yasama ve yürütme olarak demokrasi, hukuk ve kalkınma yolunda devasa adımlar atıklarını, bu süreçte dünyanın gözlerinin Türkiye üzerinde olduğunu, dünyanın bugüne kadar hiç konuşmadığı kadar Türkiye'yi konuşmaya başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Başarmak için gösterdiğimiz azim ve irade, bütün dünyada büyük yankılar uyandırdı. Türkiye'nin siyasi iradesinin sağlamlaştırdı. Yılarca tartışılan ama çözümlenemeyen yapısal sorunlarımızın süratle bertaraf edildiğini gören dünya medyası, yakın tarihe kadar hiç gündemine almadığı Türkiye'yi, artık gündemine, vazgeçilmezler arasına koyarak tartışmaya başladı. Hiç kuşkusuz bu güçlü iradeyi kuvveden fiile çıkaran hükümet, bizim hükümetimizdir.'' Erdoğan, ''TBMM'nin itibarı, milletin itibarıdır'' diyerek yola çıktıklarını, TBMM'nin, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarındaki itibarına yaraşır bir özveriyle çalışmalarını sürdürdüğünü kaydederek, ''Zayıflayan, itibar kaybeden temel kurumlarımıza yeniden itibar ve güç kazandırdık. Bunları sizler yaptınız, sizler başardınız. Milletim adına sizlere teşekkür ediyorum. Bu reformlar sayesinde her ne kadar birileri nereden nereye geldiğimizi hazmedemiyorsa da hazmetmeye alışacaklar, bu aynen böyle devam ediyor'' dedi.
-''SOSYAL İSTİKRAR VE SOSYAL KORUMA BÜTÇESİ''-
Erdoğan, iktidar olarak ilk bütçelerini hazırlarken, kendilerine, ''kaynak nerede'' diye sorulduğunu ifade ederek, ikinci bütçelerinde ''Refahın,
kalkınmanın ön şartı demokrasidir, toplumun güçlenmesidir'' dediklerini, üçüncü yıl bütçesinde ''Adalet, milli bir meseledir, hukuk devleti milli bir meseledir, sosyal barışın korunması milli meselesidir, millet ile devletin aynı yöne bakması, en büyük milli bir meseledir'' dediklerini hatırlattı.
Dördüncü bütçede, ''Türkiye kabuğunu kurdu ve küresel bir aktör oldu'' dediklerini kaydeden Erdoğan, ''Şimdi iktidarımızın 5. ve son bütçesini, sosyal istikrar ve sosyal koruma bütçesi olarak takdim ediyoruz. Bu, bugüne kadar yaşanmamış olan, ilk defa 5. bütçesini hazırlayan bir hükümet... Bundan dolayı tekrar tebrik ediyorum'' dedi.
Bütçenin, Türkiye'nin kaynakları ve imkanları ölçüsünde toplumun taleplerini ve ihtiyaçlarını önceleyen bir bütçe olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Zira biz 4 yıllık iktidarımızda bütün göstergelerde rekorları kırdık'' diye konuştu.
Yola çıkarken, ''Türkiye'yi 4 temel taş üzerinde yükselteceklerini'' söylediklerini, oysa şimdi kendilerine ''neler yaptınız'' dendiğini ifade eden
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Türkiye'yi iyi takip etmek, gezmek, izlemek, ne yapıldığını görmeye yeter.
Türkiye'de şu anda devlet olarak yaptıklarımız, kamu olarak yaptıklarımız ve bir de özel sektör olarak yapılanlar var. Biz şu anda bir şeyi çok önemsiyoruz; birilerinin ağlayıp, birilerinin sevindiği değil, herkesin sevindiği bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Biz, istiyoruz ki bu ülkede faaliyet dışı gelirlerin yüzde 85-90'lara çıktığı bir Türkiye değil, yatırımlarla bezendiği bir ülke istiyoruz. Şu anda bu yapılıyor. Bunu iyi takip edin. Araştıralım, bakalım; Türkiye'de biz iktidara gelmeden faaliyet dışı gelirler ne durumdaydı, şimdi ne durumda? Aslında bunu bir araştırın, inceleyin. Yüzde 85-90'larda faaliyet dışı gelirlerle yattığı yerde para kazananlar dönemi bitti. Şimdi, alınteriyle, çalışarak, yatırım yaparak para kazanma dönemi başladı.''
-''BİRAZ İNSAF, BİRAZ İZAN''-
Eğitim alanında yapılanlara işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biraz insaf, biraz izan olursa, o zaman Türkiye'nin dört bir yanında nasıl okullarımızın yükseldiğini hep beraber görme imkanımız olur. Şu anda 100 bin 280 dersliğe ulaştık. Bu bir rekordur. Bunu görün. Bunu görmezlikten gelmek, bir şey kazandırmaz. Bu heyecanı hep beraber yaşayacağız. Türkiye'yi çok dolaşan bir dostum, bana aynen şunu söyledi; ziyaret ettiği bir köy okulunda öğretmenin kendisine, 'Bizim okulumuza ADSL geldi, bu hükümet daha ne yapsın. Taa bu köydeki okula ADSL bağlayacak, daha ne yapsın bu hükümet' dedi. Ben Şemdinli'de kendim bizzat gördüm. Eğer Şemdinli'ye kadar uzanırsanız, siz de görürsünüz.
Yüksekova'da gördüm. Eğer giderseniz siz de görürsünüz. Ama sizin Güneydoğu gibi bir planınız, dolaşmanız yok ki. Ancak gidenler bilir. Hani, 'Ben bütün köyleri, ilçeleri dolaşıyorum' diyenler, kusura bakmasınlar en az gittiğim yere, başbakanlık dönemi de dahil olmak üzere 2 kez gittim.''
-''GİDECEĞİM TABİİ...''
Başbakan Erdoğan, CHP'li milletvekillerinin, ''Siz yurtdışını geziyorsunuz'' diye laf atmaları üzerine, ''Doğru, yurtdışına da gidiyorum. Gideceğim
tabii...Türkiye marka olduysa bununla oldu. Olacak tabii. Gitmediğiniz yer sizin değil, gittiğiniz yer sizindir. Eğer gittiysen olacak bu. Zaten ne çektiysek, gidilemediği için çektik. Eğer bugün ihracatımızda 36 milyar dolardan şu anda 85 milyar dolara dayandıysak, bunun sebebi bu dolaşmalardır. Şahsım, bakan arkadaşlarım hep birlikte söz verdik, fellik fellik dünyayı dolaşacağız. Tüm Cumhuriyet tarihinde 36 milyar dolar, 4 senede onun üzerine 49 milyar dolar, onun üzerine koymuşuz. Bunu görelim'' diye yanıtladı.
CHP'li milletvekillerinin, ithalatın arttığına yönelik eleştirileri üzerine Erdoğan, ''İthalatta neyi ithal ettiğimizi araştıracaksınız. Geçmişte olduğu gibi
lüks tüketim malları mı..? Sadece 29 milyar dolar enerji girmiş. Bunun yanında makine alımına baktığınız zaman, 19 milyar dolar da oradan girmiş. Bakın, bunlarla, ithalatın kazandırdığı farklı bir alan var ülkemize. Bu farklı alanla, sanayide teknolojide bir gelişmeye doğru gidiyor'' dedi.
Erdoğan, Ekim ayı sonu itibariyle 15.8 milyar dolar doğrudan yatırımın ülkeye gidiğini belirterek, ''Bu rakamlar nereden geldi, bu yatırımlar nedir
acaba? Ben sıcak parayı konuşmuyorum, ülkede direkt yatırıma giren parayı konuşuyorum. Bizden önce, bu ülkede 1 milyar doları aşmıyordu. Ama iktidara geldiğimizden bu yana sürekli tırmanıyor'' görüşünü ifade etti.
-''ONURLU OLACAĞIZ''-
Erdoğan, CHP Lideri Deniz Baykal'a yönelik de şunları söyledi:
''Sayın Baykal kusura bakmasın. Bizim çok çok verimli olan satışlarımızdan bahsetti. Ama özel sektörün satışlarını niye konuşmuyorsun? Özel sektör bankasını satıyorsa, bundan dolayı biz niye rahatsız oluyoruz? Paramıza yine küresel sermaye geliyor ve çok daha farklı girerek bu ülkede bir katma değer sağlıyor.
Dünya pazarıyla irtibatı çok daha farklı bir yapıyı oluşturuyor. Bu para başka bir yere gitmiyor. Özel sektörde herhangi bir vatandaşımız sattığı zaman, o dolarlar bu ülkeye giriyor, başka bir ülkeye girmiyor. Burada yatırıma dönüşüyor.
Bunu göreceğiz. Eğer bizler küresel dünyada bir mücadele sürdüreceksek, biz dünyada yerimizi dört dörtlük alacaksak, bunda rahat olacağız, onurlu olacağız. Onurlu şekilde bu süreci devam ettireceğiz.
Bir bir bankaları batırılan Türkiye'den bugünlere gelindiğini ifade eden Erdoğan, kendilerinden önceki dönemde 22 bankanın Fon'a devredildiğini
hatırlattı. O dönemde iktidarda yer alanların da bugün Mecliste bulunduğunu kaydeden Erdoğan, finans sektörünün iktidarları döneminde güç kazandığını söyledi.
Erdoğan, kendisine laf atan CHP milletvekillerine, ''sizdeki sermaye düşmanlığı dün nasıl varsa bugün de var. Onu görüyorum ben. Sermaye düşmanlığınız devam ediyor. Zaten Sayın Genel Başkan 'ben 30 sene önce neysem bugün de oyum' demişti'' diye seslendi.
CHP milletvekillerinin sık sık laf atmaları üzerine Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ''Sayın Genel Başkan, grubunuz çok adaplı hareket ediyor. Bununla iftihar edebilirsiniz'' dedi.
-CUMHURBAŞKANI-
Başbakan Erdoğan, Baykal'ın kendisine atfen Cumhurbaşkanı ile ilgili ifadeler kullandığını hatırlatarak, buna cevap vereceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in açıklamasıyla ilgili konunun gündeme taşındığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması kendisi tarafından yapılmamıştır.
Ziyaret eden bir parti kanalıyla medyaya sızdırılmıştır. Bana bu sorulduğu zaman partimin önünde medyaya 'Sayın Cumhurbaşkanımızdan duymadığım sürece buna inanmam ve cevaplandırmam'' dedim... İçerde parti teşkilatımla yaptığım toplantıda erken
seçim değerlendirmesi yaptım. Orada Cumhurbaşkanlığı ile ilgili değerlendirmelerimi yaptım. Benim oradaki muhatabım tabii ki muhalefetti.... ''
Erdoğan, kendisine ''doğru söylemiyorsunuz'' şeklinde laf adan CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'e, ''İster inan ister inanma, zaten o yerini bulur'' diye karşılık verdi.
-''BÖYLE BİR ŞEY DÜŞÜNMESİ MÜMKÜN DEĞİL''-
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu ülkede Sayın Cumhurbaşkanımızın şu anda gelip de Sayın Baykal'ın istediği gibi partisinde politika yapma niyeti zaten yok. Böyle birşey düşünmesi de mümkün değil Nereden çıkardıysa onu çıkardı. Bilemiyorum... Böyle bir şeye ihtimal vermek mümkün değil. Kargalar bile buna güler. Ve tabi Sayın Baykal güldürüyor. Nitekim böyle birşeyin olmayacağı belli.
Biz bir şey ortaya koyduk. Nedir o? Anayasanın amir hükmü ne? Bu ülkede 5 yılda bir seçim yapılır. Eğer 5 yılı getiremiyorlarsa bu bir aczin ifadesidir, başarısızlığın ifadesidir. Bunu bir defa öğreneceksiniz. Şu anda bu kararı verecek olan siyasi iradedir, bu parlamentodur. Bu parlamentonun vereceği karara saygı duymaya mecbursunuz. Hele hele 'ben milletvekiliyim' diyen herkes, buna saygı duymaya mecbur. Demokrasi budur. Bunu öğreneceksiniz.''
-CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ-
Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili ''spekülasyonlara'' da değinen Başbakan Erdoğan, bu spekülasyonların kimseye yakışmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı seçiminin nasıl yapılacağının Anayasanın 101 ve 102. maddelerinde tanımlandığını hatırlatarak, ''Ben bunu tavsiye ediyorum, okuyun.
Burada ne yazıyorsa ona göre yapacağız'' diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Lütfedin, bir kere okumakta fayda var. Okuyun. Burada aynen, 101. maddede cumhurbaşkanının nitelikleri ve tarafsızlığı, 102. maddesi de bu seçim nasıl yapılır diye tanımlıyor. Oraya bakarsanız, görürsünüz.
Çankaya'ya kim gider kim gitmez... Burada hepsinin tanımı var. Oraya kim haizse o gider. Onun seçimi nasıl yapılırsa o yapılır. Bu kişi Ahmet olur, Mehmet olur. Bu tanımda ne var, bu kutsal çatının altından o karar çıkacaktır. Bu kararı burası verecektir.
Germek, germemek... Sayın Baykal, ben çocukken ayna karşısında konuşuyordum.
Öğretmenim öyle tavsiye etmişti. 'Oğlum, iyi hatip olmak için ayna karşısında konuşmakta fayda var' demişti.
Ama görüyorum ki sizler Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına 'adam ol adam' derken ayna karşısındaydınız. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına 'küstah' derken ayna karşısındaydınız herhalde. Aksi seda yapan alanlarda konuşmayı ben pek sevmem ama siz seversiniz öyle görünüyor.''
Kendi ifadelerinin atasözü ve deyim olarak lügatlara geçen ifadeler olduğunu savunan Başbakan Erdoğan, ''Büyümeye, kalkınmaya, demokrasiye hatta seçimlerin zamanında yapılmasına bile alışmakta güçlük çekiliyor'' diye konuştu.
''Türkiye güç kaybına uğrasın ki kendileri güç kazansın'' diyenler bulunduğunu kaydeden Erdoğan, ''Böyle bir şey olduğu zaman da inanın, zil takıp oynarlar'' dedi.
-KOALİSYON-
Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye büyük enerji kaybettiren zamanlarda olduğu gibi ''yeni kan uyuşmazlıkları, yeni hayali koalisyonlar hayal edildiğini'' öne sürerek, ''Kutsal koalisyonlar oluşturmaya başladılar. Hayırlı olsun. Ne kadar gider bilemem. Türkiye tercihini istikrardan yana yapmıştır, bunu bilesiniz'' diye konuştu.
Kaynakları çok rasyonel kullandıklarını ifade eden Erdoğan, 1977'de başlatılan Antalya Aşağı Aksu 2. aşama projesinin 2003'te bitirildiğini, Bolu
Dağı Tüneli'nin de gelecek ilkbaharda tamamlanacağını anlattı.
Yeni kaynaklar ürettiklerini, yap-işlet-devret modeliyle Esenboğa, Antalya, Dalaman, Adnan Menderes havaalanları ile Turgutreis, Dalaman, Güllük, Bodrum gibi limanları hizmete açtıklarını belirten Erdoğan, ''İş bilenin, kılıç kuşananın. Ne demek istediğimi herhalde anladınız'' dedi.
Erdoğan, 2002'te enflasyonun yüzde 33.45 olduğunu, şimdi tek haneli rakamlara indirdiklerini vurgulayarak, bu yıl enflasyonla ilgili bir sıkıntı
yaşadıklarını söyledi.
Bazı olumsuz kampanyalarla, ekonomideki iyileşmelerin sokağa yansımadığı şeklinde bir hava oluşturulmaya çalışıldığını kaydeden Erdoğan, köylü, esnaf, işçiyle Anadolu'nun dört bir yanında birlikte olduklarını belirtti.
Erdoğan, çiftçi, sanayici, esnaf, memur ve işçileri, gelişmiş ülkelerin ulaştığı noktaya taşımak istediklerini, bunun da takipçisi olduklarını dile
getirdi.
-''ÜCRETLER VE ALIM GÜCÜ ARTTI''-
Ücretlerin, enflasyon üzerinde artarken, bir yandan alım gücünün de arttığını ifade eden Erdoğan, 2002'de 174 YTL olan asgari ücretle 161 litre,
bugün 381 YTL asgari ücretle 293 litre süt alınabildiğini söyledi.
Erdoğan, hükümetleri döneminde 4 yılda KOBİ'lere 234 milyon dolar destek verildiğini, 40 yılda 65 organize sanayi bölgesi kurulurken, 2003-2005 döneminde bu rakamın 22 olduğunu belirtti.
Hükümetin, FİSKOBİRLİK'in 2 katrilyon olan borcunu sildiğini, ancak birliğin yönetim, finans ve yatırım yanlışlıkları olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girmeseydi, fındığın fiyatı 1-1,5 YTL olurdu'' dedi.
CHP Ordu Milletvekili Sami Tandoğdu'nun tepkilerine Erdoğan, ''Birkaç çuval daha fındık varsa, gel Başbakanlığın önüne dök. Ama artık o fındığı
bulamazsınız'' diye karşılık verdi.
-''O SEVİYEYE DÜŞMEYECEĞİZ''-
Erdoğan, Türkiye'nin dayanışma ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu ifade ederek, kimin, nasıl, neyi konuştuğunun takdirini, halkın en iyi şekilde
yapacağını kaydetti.
Halkın karşısına gideceklerini, en iyi kantarın burası olduğunu belirten Erdoğan, ''Zaten kantar ölçecek, biçecek, hiç merak etmeyin, heyecanlanmaya gerek yok. Heyecanınızı oraya saklayın. Burada, bu heyecanı farklı dile dönüştürürseniz, bu olmaz. AK Parti, bu noktada sizin söylediklerinize aynen cevap vermeyecek, o seviyeye düşmeyeceğiz'' dedi.
Sabır ve kararlılıkla yollarına devam edeceklerini belirten Erdoğan, ''Bulunduğumuz kutsal çatı, daha önce olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı için de
değerlendirmesini yapacak, kararını verecek'' dedi.
-''VAKTİ GELDİĞİNDE SEÇİMİ YAPACAĞIZ''-
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kim ne kadar oy aldı, bunun üzerinde bütün halk konsensüs sağlamış mı sağlamamış mı... Birbirimizi aldatmayalım. Şu anda Anayasa'nın amir hükümleri neyse, onu yapacak.
'Millet seçsin...' Yeri gelir, millet de seçer. Bundan da kimsenin endişe etmesine gerek. Demek ki onun da henüz vakti gelmedi, vakti geldiğinde o da olur.
Sayın Baykal ve diğer arkadaşlar bir çok iktidar gördüler bu ülkede. Kendileri, iktidarları döneminde, acaba cumhurbaşkanı seçimini niçin halka götürmediler de şimdi bunu konuşuyorlar? Bu da soru işareti. Anayasa'nın amir hükmüyle, bu parlamento, AK Parti iktidarı, zamanında seçimi yapma kararlılığındadır. Nisandan önce AK Parti, grup olarak asla adayını açıklamayacaktır. Çünkü üzerinde, işte bu görüldüğü tonda yapılan spekülasyonlara, çirkinliklere biz fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz. Atacağımız adımı ona göre atıyoruz.
Biz siyasetin içerisinde nelerin, nasıl yapıldığını en az sizin kadar biliriz. Şu grubun herhangi bir şeyden korkmasına gerek yok. Onu siz düşünün.
Vakti zamanı geldiğinde seçimi yapacağız, endişeniz olmasın. Telaşa gerek yok.''
Erdoğan, sermaye düşmanlığının bırakılmasını ve ülkede yatırımların yapılmasını istedi.
Erdoğan, 2007 yılı bütçesi üzerinde Hükümet adına yaptığı konuşmada, manşetinde, ''Yatacak yerin yok Sefa bey'' başlığının yer aldığı gazeteyi
göstererek, şunları söyledi:
''(Ali Dibo) diyorlar. En büyük 'Ali Dibo' burada. Söylenen şuydu: Yuvacık Barajı İstanbul'a su verecek. Şu anda Yuvacık Barajında su yok su. Su olsa da olmasa da sürekli olarak, ne yazık ki Hazine oraya para ödüyor. Bu parayla 50 tane baraj yapılırdı.''
Başbakan Erdoğan, bu sözleri üzerine kendisine laf atan CHP'lilere, ''Rahatsız olma'' dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç da Erdoğan'a sürekli laf atılması üzerine, CHP'lilere, ''Lütfen susar mısınız? Sayın hatip kürsüde hürdür, istediğini
söyler, konuşmasını yapar. Söylediklerinde partinizi, şahsınızı ilgilendiren bir şey varsa Sayın Genel Başkanınız, grup başkanvekiliniz orada, söz alır konuşur.
Ama her söze, konuşmaya müdahale ederseniz, bunun sonunu bulamayız'' diye seslendi.
Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Ali Kemal Kumkumoğlu'nu da ''Burası Plan Bütçe komisyonu değil, oradaki alışkanlıklarınızı burada sürdürmeyin'', CHP
Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'i de ''Bu, sizde rahatsızlık yarattı. Lütfen bu rahatsızlığınızdan vazgeçin. Mazoşistlik başka bir şey ama bu da başka bir şey. Her şeye müdahale ediyorsunuz'' diyerek uyardı.
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''Hesap sormazsanız namertsiniz'' dediğini belirterek, ''Biz hesap sorma makamı değiliz. Hesap sorma makamı yargıdır. Konuyla ilgili ben sizlere rakamları getiriyorum. Böyle bir baraj 4.5 milyar dolara biter mi? diyorum. Siyasetçisiniz, partinizin bir elamanı...'' diye konuştu.
