2009-11-10 - 18:48
DEMOKRATİK AÇILIM TBMM GÜNDEMİNDE...
TBMM Genel Kurulu'nda ''Demokratik Açılım'' görüşmelerinde tartışma çıktı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın konuşması sırasında, ''AK Parti, Türkiye partisidir, diğer partiler bölge partileridir'' demesine tepki gösteren MHP ve CHP'li milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak tepki gösterirken, CHP'li milletvekilleri pankart açtı.
TBMM Genel Kurulu'nda ''Demokratik Açılım'' görüşmelerinde tartışma çıktı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın konuşması sırasında, ''AK Parti, Türkiye partisidir, diğer partiler bölge partileridir'' demesine tepki gösteren MHP ve CHP'li milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak tepki gösterirken, CHP'li milletvekilleri pankart açtı.

''Demokratik Açılım'' konusundaki Genel Görüşme önergesinin öngörüşmeleri tartışmalı başladı. Hükümet adına bilgi veren İçişleri Bakanı Atalay, ''AK Parti bu ülkenin her bölgesini ve kesimini temsil eden bir Türkiye partisidir, bu konuda da maalesef rakipsizdir. AK Parti dışındaki tüm partiler bölge partileridir'' dedi.

Atalay'ın bu sözlerine CHP ve MHP milletvekilleri sıra kapaklarına vurarak tepki gösterdi. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun ayağa kalkarak söz istemesinin ardından, CHP'li milletvekilleri, üzerinde, ''Atam İzindeyiz'', ''Atam Eserlerine Sahip Çıkacağız', ''Cumhuriyeti Sen Kurdun Onu Yaşatacak Olan Bizleriz'' yazılı pankartlar açtı.

Birleşimi yöneten Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin, CHP ve MHP milletvekillerini, ''Burası TBMM'dir, miting alanı değil... Pankartları indiriniz'' diye uyardı. İdare amirlerini görevlerini yapmaya davet eden Şahin, CHP'lilere, ''Pankartları indirin ya da dışarı çıkarın'' diyerek birleşime ara verdi.

Tartışma, verilen arada da sürdü.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, demokratik açılımı baştan beri sadece AK Parti iktidarının meselesi olarak görmediklerini belirterek, ''Bunu, partiler üstü bir milli mesele olarak gördük. Biz, demokratik açılımı başlattığımız andan itibaren, hiçbir illegal oluşumu muhatap almayacağımızı açıkça ilan ettik ve kesinlikle almadık'' dedi.

Atalay, Genel Kurulda ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'' konulu Genel Görüşme önergesinin öngörüşmesinde, Hükümet adına söz aldı.

Demokratik açılım konusunda neden ''Genel görüşme'' önerilerini açıklamak için söz aldığını ifade eden Atalay, şunları söyledi:

''Yüce Mecliste tarihi oturumlardan birini daha gerçekleştiriyoruz. Bu Meclis, en olumsuz koşullarda kurulmuş, Kurtuluş Savaşı'nı yönetmiş ve milletimizi zafere ulaştırarak Cumhuriyetimizi ilan etmiştir. Ülkemizin en hayati meseleleri, kurulduğu günden beri bu çatı altında tartışılmıştır. Bu vesileyle Meclisimizin ve Cumhuriyetimizin kurucusunu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefat gününde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz.

Açılımın sahibi ve adresi olarak hep Yüce Meclisi işaret ettik. Muhatabımızın millet ve milletin temsilcileri olduğunu vurguladık. Konunun milli iradenin ve demokrasinin tecelligahı olan Meclisin çatısı altında tüm boyutlarıyla tartışılacağını ve çözüm yollarının bulunacağını söyledik.

Yüce Meclisin mehabetine yakışır şekilde bu görüşmeyi gerçekleştireceğimizden ve konuyu aziz milletimizin beklentileri doğrultusunda seviyeli bir üslupla tartışacağımızdan kuşku duymadığımı belirtmek isterim.

Ayrıca, şunu da ifade etmek isterim ki biz demokratik açılımı baştan beri sadece AK Parti iktidarının meselesi olarak görmedik. Bunu partiler üstü bir milli mesele olarak gördük. Bu nedenle de her fırsatta muhalefet partilerinin katkılarını almak istedik. Onlara açık çağrılar yaptık, randevu taleplerinde bulunduk. Ancak maalesef bazı muhalefet partilerimiz bu taleplerimizi geri çevirdiler.''

Atalay, buna rağmen, bu meselenin Meclis çatısı altında tartışılarak iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinin görüşlerini almak istediklerini belirterek, ''Nitekim, Genel Görüşme anayasal sistemimizde hükümeti denetleme yollarından biri olduğu halde, Yüce Meclisi bilgilendirmek ve muhalefetin görüşlerini dinlemek maksadıyla bu önergeyi Hükümet olarak biz verdik'' dedi.

-MUHALEFETİN GÖREVİ-

Çoğulcu demokratik rejimlerde muhalefetin görevinin, iktidarı sadece eleştirmek olmadığını, muhalefetin, toplumsal sorunları çözmeye yönelik görüş ve önerilerini kamuoyuna sunmak göreviyle de karşı karşıya olduğunun unutulmamasını isteyen Atalay, şöyle devam etti:

''Demokrasilerin olmazsa olmazı muhalefettir. Zira, iktidar her rejimde muhalefet ise sadece demokrasilerde vardır. Ancak çağdaş demokrasilerde muhalefet sorunun değil, çözümün bir parçasıdır. Sadece sorunun parçası olan ve toplumsal meseleler konusunda hiçbir projesi ve gelecek tasavvuru olmayan muhalefetin kimseye faydası yoktur.

Temenni ederim ki bu görüşme vesilesiyle muhalefetimiz, demokratik açılım konusunda şu ana kadar hükümetimizden esirgediği yapıcı önerilerini, alternatif projelerini ve çözüme yönelik katkılarını da bizimle paylaşır.

Biz, asırlardır kardeşçe birlikte yaşayan, cephelerde omuza omuza savaşan, acıyı ve mutluluğu paylaşan bir milletiz. Aziz Türk milletinin kardeşlik duygularını zayıflatmak, evlatlarını birbirine düşürmek, birlik ve dirliğimizi bozmak için bin bir türlü oyunlar oynanmıştır. Ancak, milletimizin birlikte yaşama arzusu, engin sağduyusu, basiret ve feraseti sayesinde her defasında bu oyunlar bozulmuştur.

Başlattığımız tarihi açılımın anlam ve önemini kavrayabilmek için birliğimize kasteden bu oyunları ve bugün nasıl bir meseleyi çözmeye çalıştığımızı bilmemiz gerekiyor. Özellikle son çeyrek asırda kanlı ve tahrip edici bir hale gelen, buna karşın çözümü sürekli ertelenen, ertelendikçe de daha karmaşık ve içinden çıkılamaz hal alan ciddi bir terör meselesiyle karşı karşıyayız.

Bu meselenin tanımlanması ve kaynakları konusunda ne düşünürsek düşünelim, üzerinde herkesin birleştiği, hepimizi yaralayan bir gerçek vardır. O da bu meselenin ülkemize ve insanımıza her bakımdan kaybettiren, on binlerce insanımızın canına mal olan, kaynaklarımızı ve enerjimizi tüketen yakıcı bir mesele olduğu gerçeğidir.''

-''GERÇEKLE YÜZLEŞİLMESİ''-

''Artık, bu gerçekle yüzleşilmesi ve milletimize yıllardır acı çektiren bu sorunun palyatif tedbirlerle değil, gerçek ve kalıcı müdahalelerle çözüme kavuşturulması gerekmektedir'' görüşünü dile getiren Atalay, diğer tüm kronik meselelerde olduğu gibi, terör meselesinin de cesaret, samimiyet ve kararlılıkla çözülebileceğine inandıklarını belirtti.

Bu anlayışla, yıllardır devam eden terörün sonlandırılması, temel hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi, birlik ve dirliğin pekiştirilmesi amacıyla demokratik açılım çalışmalarını başlattıklarını anlatan Bakan Atalay, şunları kaydetti:

Demokratik açılımı, devletin tüm kurumlarını ve milletin tüm kesimlerini içine alacak şekilde, bir devlet politikası olarak ve mümkün olan en geniş katılımla yürütmeye çalışıyoruz. Süreç içerisinde, ortak aklın ortaya konması ve sorunun çözümü konusunda geniş bir mutabakat sağlanabilmesi için, ilgili tüm devlet kurumlarının temsilcileriyle, siyasi partilerle, meslek odalarıyla, sivil toplum örgütleriyle, bilim adamları ve gazeteci-yazarlarla bir dizi görüşmeler ve toplantılar yaptık. Biz, demokratik açılımı başlattığımız andan itibaren, hiçbir illegal oluşumu muhatap almayacağımızı açıkça ilan ettik ve kesinlikle almadık.

Görüşmelerde bulunduğumuz kurum, kuruluş ve kişiler bu sorunun mutlaka çözülmesi, ancak, bu iş yapılırken bizim de her fırsatta üzerinde durduğumuz hassasiyetlere dikkat edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir.

Baştan beri şunu söylüyoruz. Bu ülkede aklı başında olan hiçkimse, Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez esasları olan devletin bütünlüğünü, resmi dilin Türkçe olduğunu, bayrağın ay yıldızlı bayrak olduğunu ve milli marşın İstiklal Marşı olduğunu tartışamaz.

Yüce Meclisin huzurunda bir kez daha ifade edelim ki, demokratik açılım üniter yapımızı, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak hiçbir unsur ihtiva etmemektedir, etmeyecektir. Aksine, bu bir Milli Birlik ve Kardeşlik Projesidir.''

-''AK PARTİ RAKİPSİZ''-

Atalay, AK Parti'nin, ülkenin her bölgesini ve kesimini temsil eden bir Türkiye partisi olduğunu belirterek, ''Bu konuda da maalesef rakipsizdir. AK Parti dışındaki tüm partiler, bölge partileridir'' dedi. Atalay'ın bu sözleri üzerine, CHP milletvekilleri ayağa kalkarak pankart açtılar. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, birleşime bir süre ara verdi.

Verilen aradan sonra söz alan Bakan Atalay, Mecliste tartışma çıkmasını ve polemik yaşanmasını amaçlamadığını belirterek, konuşmasına devam etti. ''İşte tam da bundan dolayı, Türkiye;nin birlik ve beraberliğinin en büyük güvencesi ve sigortası partimiz ve hükümetimizdir. İşte bunu demek istemiştim ama dinlenilmedi'' diye konuştu.

Demokratik açılımın hedeflerinden birinin, her türlü görüşün barışçıl şekilde ifade edilebildiği, çözüm önerilerinin karşılıklı hoşgörü içinde tartışılabildiği, çoğulcu ve özgürlükçü bir ortamın sağlanması olduğunu anlatan Atalay, şöyle konuştu:

''Bu hedefin büyük ölçüde gerçekleştiğini görmek bizi ziyadesiyle memnun etmektedir. Yaklaşık dört aydır, her platformda açılım tartışılmaktadır. Belki de tarihimizde ilk kez, önceden tabu olarak görülen meselelerimiz bütün yönleriyle konuşulmaktadır. Aydınlar, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, basın mensupları, siyasi partiler, vatandaşlarımız, kısacası toplumun tüm kesimleri büyük bir olgunlukla ve karşılıklı anlayışla kronikleşmiş sorunları tartışmaktadır.

Bu durum, fırtınalı günler yaşayan genç demokrasimizin geldiği aşamayı göstermesi bakımından son derece olumlu bir gelişmedir. Elbette farklı görüşler, korkular ve kaygılar olacaktır. Demokratik toplumlarda farklılıkların olması son derece normaldir. Burada önemli olan, birbirimizin hak ve hukukuna saldırmadan, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde medeni insanlar olarak meselelerimizi tartışabilmektir.

Bazı olumsuz ve yıkıcı tavırlara rağmen, milletimizin sağduyusu sayesinde bunu önemli ölçüde başardığımızı söyleyebiliriz.

Biz istiyoruz ki, Meclisimiz toplumda oluşan bu karşılıklı anlayış ve şefkat dilinin gelişmesine öncülük yapsın. Buradaki konuşmalar, topluma kin, nefret ve düşmanlık değil, birlik, kardeşlik ve şefkat duyguları yaysın. Milletimize yıkıcı, olumsuz ve karamsar mesajlar yerine, olumlu ve kucaklayıcı mesajlar verelim. Milletin, temsilcilerinden istediği kavgayı ve düşmanlığı körüklemeleri değil, sevgi ve kardeşliği teşvik etmeleridir.

Milletimizin bu isteğine uygun hareket ettiğimizde, inanın Yüce Meclis üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirmiş olacaktır. Gelin, bu milli meselede parti menfaatlerimizi ve siyasi hesaplarımızı bir kenara bırakalım. Milletimizi tüm renkleriyle kuşatan, hiçbir kişiyi ve kesimi ötekileştirmeyen, kardeşlik duygularımızı pekiştiren bir siyasi şefkat dilini hep birlikte inşa edelim. Yüce Meclis, buna öncülük etsin.''