Komisyon Başkanı Muş, kalkınma planlarının TBMM'deki görüşme usullerinin kanunla belirlendiğini ifade ederek, Yılmaz'ın, geçen hafta Kalkınma Planı'nı Komisyona sunduğunu, ardından ara verdiklerini anımsattı.
Bugün Plan'ın birinci bölümünün, yarın ise ikinci bölümünün görüşüleceğini belirten Muş, komisyon üyelerinin önergeleri olması durumunda divana iletilmesi gerektiğini söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Kalkınma Planı'nda Türkiye ekonomisine ilişkin uzun vadeli hedeflerin yer aldığını dile getirerek, buna ilişkin dokümanların kendilerine iletilmesini talep etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 12. Kalkınma Planı'nda, uzun zamanlı bir perspektifin de ortaya konulduğunu ve bunun 2053 perspektifi olduğunu söyledi.
Bu konuda ilk defa detaylı bir yaklaşımın ortaya konulduğuna işaret eden Yılmaz, "Size dağıttığımız dokümanın dışında ayrı bir doküman söz konusu değil. Uzun vadeli perspektifler, çok detaylı dokümanlar olmaz malumunuz olduğu üzere. Daha çok geleceğe dönük yol gösterici, ışık tutucu dokümanlardır. Bunlarda daha çok dünyada küresel eğilimler dikkate alınarak bir çerçeve çizilir ve çok makro hedefler ve iddialar ortaya konulur. Bu çerçevede bir hazırlık yapılmış ve mevcut dokümana derç edilmiştir." diye konuştu.
CHP'li Türeli'nin 2053 hedeflerinin inanılırlığı açısından bunların temel varsayımlarına ve ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin bilgilendirme yapılması gerektiğini belirtmesi üzerine de Cevdet Yılmaz, bunun arkasında birtakım model çalışmaları yapıldığını ancak bir dokümana dönüşmediğini bildirdi. Yılmaz, şunları kaydetti:
"Strateji ve Bütçe Başkanlığımız, elbette birtakım varsayımlarla, büyüme tahminleriyle, dünyanın ve Türkiye'nin büyümesine ilişkin varsayımlarla, teknik analizlerle birtakım sonuçlar elde etmiş durumda. Çok uzun vadeli tahminler yapılırken, çok detaylara girmek mümkün değil. Bu rakamların arkasında, ilk dönemlerde daha hızlı bir büyüme, giderek olgunlaştıkça büyüme hızının gelişmiş ülkelere benzer bir şekilde biraz daha yavaşlaması şeklinde bir varsayım var."
Komisyonda milletvekilleri, plana ilişkin eleştirilerini ve değerlendirmelerini dile getirdi.
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Türkiye'nin makro planlamaları için çok önemli bir işlevi yerine getiren Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) gibi bir kurumun bugün olmadığını, bugünkü kurumların da DPT'nin yerini tutmasının mümkün olmadığını belirterek, DPT'nin yeniden kurulması gerektiğini söyledi.
Plan'da dünyada ilk 10 ekonomi arasına girme hedefinin bulunduğunu anlatan Türeli, "Bu sadece bize bağlı bir şey değil. Biz arabayla 100 kilometre hızla gidiyoruz, 120 kilometre hızla giden bizi geçer. Nasıl bir varsayım, ne düşünülüyor? Hangi ülkelerin yavaşlayacağı düşünülüyor? Biz nasıl hızlanacağız, nasıl geçeceğiz onları? Biz ikinci 10'dayız. İlk 10'dakilerle çok büyük fark var aramızda. İddia koymak güzel ama bunun altı nasıl dolacak? Dinamik bir çerçeve değil." diye konuştu.
AK Parti'nin çok iddialı bir şekilde 2023 hedefleri koyduğunu anımsatan Türeli, milli gelir, ihracat, enflasyon gibi önemli göstergelerin hiçbirinin gerçekleştirilemediğini belirtti.
Türeli, Plan'ın kendi içinde tutarlı olmadığını, diğer dokümanlarla çeliştiğini, gerçekçi tespitler içermediğini öne sürerek, bu durumun, Plan'ın önümüzdeki dönemde ekonomiye yön verme niteliğini ortadan kaldırdığını ifade etti.
- "Demokrasi ve özgürlük bu Kalkınma Planı'na uğramamıştır"
HEDEP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, Devlet Planlama Teşkilatının lağvedilmesinin ardından kalkınma planlarının, hedefler açısından ciddiyetini kaybeden metinler olduğunu savundu.
AK Parti iktidarları döneminde birçok alanda "açık irtifa kaybı yaşandığını" iddia eden OIuç, "Demokrasi ve özgürlük bu Kalkınma Planı'na uğramamıştır. Bir öncekinde de böyleydi." dedi.
Demokrasi olmadan adil ve sağlıklı bir ekonomi olamayacağını dile getiren Oluç, "AK Parti iktidarı, istikrarlı bir öngörüsüzlük iktidarı haline gelmiştir. 11. Kalkınma Planı'ndaki hedeflere ulaşılamamıştır." görüşünü savundu.
Kalkınma Planı'nda, "mezarda emeklilik" söylemine uygun ifadeler bulunduğunu söyleyen Oluç, "Plan, emeklilik konusunda IMF'siz bir IMF programı uygulanmasını vadediyor." dedi.
Oluç, demokratik bir anayasanın hazırlanması gerektiğini de belirtti.
- "12 yılda Türkiye'yi 30 yıl geriye götürme başarısı gösterdiniz"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, haziran ayında TBMM'ye sunulması gereken 12. Kalkınma Planı'nın, ekim ayında Meclise geldiğini belirterek, "Bu durum, iktidarın, Cumhurbaşkanlığının bu işlere verdiği kıymeti gösteriyor." diye konuştu.
Plan'da, bazı trend kavramların yüzlerce kez yer aldığını anlatan Usta, bu kavramlardan "yeşil dönüşüm" için ne kadar kaynak ayrıldığını sordu. Usta, bu kavramlar için hiç kaynak ayrılmadığını da ileri sürdü.
Usta, 11. Kalkınma Planı'ndaki hedeflere ulaşılamamasına uluslararası gelişmelerin gerekçe gösterildiğini söyleyerek , "Türkiye'nin 10. büyük ekonomi olma hedefi 2023'teydi, şimdi 2053'e ertelediniz. 11 tane seçim aldınız, hedeflere ulaşamadınız." ifadelerini kullandı.
İktidarın, 2023'e yönelik ihracat, enflasyon ve işsizlik hedeflerinin de gerçekleşmediğini kaydeden Usta, "12 yılda Türkiye'yi 30 yıl geriye götürme başarısı gösterdiniz, sizi tebrik ediyorum." dedi.
Vatandaşın çok mutsuz, kaygılı ve geleceğiyle ilgili endişeli olduğunu savunan Usta, "Memleketimiz için iyi şeyler olsun istiyoruz. Plana ilişkin önerilerimiz olacak. Plan'daki makro dengeleri bozmadan birtakım değişiklikler yapılırsa iyi olur." değerlendirmesinde bulundu.
- "Çok fazla rakam var ama nasıl olacağını bilmiyoruz"
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Selim Temurci, Plan'da çok güzel hedefler, önemli bulgu ve tespitlerin yer aldığını, bunları okuduklarında heyecanlandıklarını söyledi.
Bu tür planların, ülkelerin meydan okuması anlamına geldiğini belirten Temurci, "Bu nedenle kalkınma planları içselleştirilmelidir. Burada yazanları uygulamak için iktidara büyük iş düşmektedir." dedi.
Planın hiçbir yerinde rasyonel olmayan ekonomi politikalarına dair öz eleştiri bulunmadığını anlatan Temurci, "İçsel bir eleştiri yapmadan başarısızlığın nedenlerini depreme, salgına, uluslararası konjonktüre bağlarsak doğru olmaz." diye konuştu.
Temurci, Plan'da 900'den fazla maddenin yer aldığını belirterek, "Maddelerin hepsinde 'hayır' diyebileceğimiz bir şey yok. Eleştiri yaparız ama 'hayır' diyemeyiz. Plan'ın problemi şu; çok fazla rakam var ama nasıl olacağına dair altlıklarını bilmiyoruz. Plan'ın performansı açısından daha fazla detay konuşmamız lazım." görüşünü dile getirdi.
- "Her şartta önceliğimiz, depremin yaralarının sarılmasıdır"
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanvekili, MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, Plan'daki bazı hedefleri sıralayarak, 12. Kalkınma Planı'nı, "Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda gelecek 30 yılda dünyayı şekillendirmesi beklenen gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan kapsamlı ve uzun vadeli bir yol haritası" olarak nitelendirdi.
6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin yol açtığı hasarın onarımına yönelik harcamaların bütçeye ciddi bir yük getirdiğinin altını çizen Aksu, "Bu yılın 9 ayında merkezi yönetim bütçe açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 77,7 artarak 512 milyar 602 milyon lira olmuştur. Parti olarak her şartta önceliğimiz, depremin yaralarının sarılmasıdır. Hükümetimiz de bu kararlılıktadır. Nitekim Kalkınma Planı ve bütçenin bu anlayışla hazırlandığı görülmektedir." diye konuştu.
İstanbul başta olmak üzere deprem riski taşıyan yerleşimlerin süratle dönüştürülmesinin ertelenemez bir gereklilik olduğunu belirten Aksu, bu doğrultuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle oluşturulan Kentsel Dönüşüm Başkanlığı'nı değerli bulduklarını, kentsel dönüşüme ilişkin kanun teklifiyle dönüşüm sürecinin hızla ilerletilmesini gerekli gördüklerini söyledi.
İsmail Faruk Aksu, Plan dönemi uygulamalarının, Türk milleti ortak paydasında yaşama iradesinin güçlendirilmesine, toplumsal ahlak ve kalitenin tesisine, terörün kökünün kazınmasına, çok boyutlu milli bir dış politika ile caydırıcı bir savunma ve güvenlik politikası uygulanmasına yardımcı olmasını temenni ederek, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uygun ve sistemin tüm unsurlarıyla kökleşmesi için başta Plan'da da öngörülen katılımcı ve kapsayıcı yeni bir anayasa olmak üzere Meclis İçtüzüğü de dahil diğer uyum düzenlemelerinin yapılmasını gerekli görüyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Kalkınma Planı'nın hedefleri oldukça büyük"
AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş, İsrail-Filisin çatışmasına değinerek, İsrail'in yayılmacı politikasına artık "dur" denilmesi gerektiğini, ABD'den medet ummanın gaflete düşmek olduğunu söyledi.
Gazze'de yaşananların sadece Filistinlilerin ya da Arapların sorunu olmadığına işaret eden Güneş, "Gazze'de yaşananlar tüm Müslümanların sorunudur. Çünkü İsrail'in yaptıkları bugün Filistin'le sınırla kalmayacak. Bu nedenle İslam İşbirliği Teşkilatı burada inisiyatif almalıdır." değerlendirmesini yaptı.
Hedeflere ulaşılamadığı eleştirilerine cevap veren Güneş, "Planlarda MİT krizi, Gezi olayları, darbe girişimi yoktu. Dünyada pandemi krizi, Ukrayna-Rusya savaşı gibi bilinmezlikler yoktu, 11 ilimizi etkileyen çok büyük bir deprem ihtimali yoktu. Bunlar hedeflere ulaşmanızı engelleyebiliyor." dedi.
Güneş, 11. Kalkınma Planı'ndaki Gayri Safi Milli Hasıla beklentisinin, kişi başına milli gelirin, ihracat hedefinin, işsizlik oranlarının hemen hemen gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Plan'da yer alan hedeflerden bahseden Güneş, şöyle devam etti:
"Afetlere dirençli şehirler oluşturmak bizim hedefimiz. Adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim anlamında pek çok adımlar AK Parti iktidarında atıldı. Fırsat eşitliği alanında, seçme yaşının indirilmesi alanında reformlar yapıldı. Kadınlardaki istihdam oranı yüzde 35, üniversiteleşme oranı yüzde 49'lara çıktı. Bu nedenle Kalkınma Planı'nın hedefleri oldukça büyük. Kovid salgını ve Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle dünya ortalama yüzde 2,5, gelişmiş ülkeler 1,4 büyürken biz 4,7 büyümüşüz. Bu plan dönemindeki temel hedeflerimizden biri de 5 milyon kardeşimizi istihdam etmeyi hedefliyoruz. Yurt içi tasarruflarımızı yüzde 30'dan yüzde 32'lere çıkarmayı planlıyoruz."
CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, 12. Kalkınma Planı'nın TBMM'ye sunulduktan kısa süre sonra görüşülmeye başlandığını, birkaç günde de karara bağlanacağını belirterek ülkenin gelecek 5 yılının hedeflerini içermesi bağlamında bunun doğru olmadığını öne sürdü.
Kalkınma Planı'nda, "ülkedeki sorunların kaynağının küresel etkilerde arandığını" savunan Erdem, iktidarın, sorunların nedeni olarak kendisini görmemesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Erdem, "İktidarın, kalkınmayı, büyümeyi sağlaması pek mümkün değil. Önce sorumluluklarını ve hatalarını kabul etmeli." ifadelerini kullandı.
CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, iktidarın, devleti ve kamu kurumlarını yozlaştırdığını; iyi olan her şeyi kendine mal ederken, olumsuz gelişmelerin gerekçelerini dış kaynaklarda aradığını iddia etti.
Kontrolsüz göç nedeniyle ülkenin geleceğinin risk ve tehlike altında olduğunu söyleyen Arı, ülkesine bayramlaşmaya giden bazı Suriyelilerin Türkiye'ye döndüğünü belirtti. Arı, "Yanında eşi ve çocuğu olmayan Afgan göçmenler araçlarla sınır kapılarına bırakılıyor. Bunlar yüzünden ülkede büyük sıkıntılar olacak. İktidarın bu konuda kafası karışık. Göçmenlerin gönderilip gönderilmeyeceği net değil. Göçmen sorunu, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisidir. Ekonomi bazen kötü olabilir, gün gelir doğru yönetenler düzeltir ama göçmenler büyük risk oluşturmaya devam ediyor." ifadelerini kullandı.
- "Kredinin alınmasında sığınmacıların iş gücüne katılımı şartı mı koşuldu?"
İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban, AK Parti iktidarlarının kötü ve yanlış ekonomi politikaları sonucu Türkiye'nin büyük sorunlarla boğuştuğunu savundu.
OECD ülkeleri arasında en fazla enflasyona sahip ülkenin Türkiye olduğunu belirten Gürban, "Sorunlar ortada. 'Ben ekonomistim, ABD'de raflar boş, bizde dolu' diyenler, halktan ne kadar kopuk olduklarını gösteriyor. Sürekli değişen Merkez Bankası başkanları, Hazine ve Maliye bakanları ve TÜİK başkanları... Bu açıdan bakınca Kalkınma Planı'nda yazanların beklenti değil temenni olması ciddi bir güvensizlik oluşturuyor." diye konuştu.
Gürban, Dünya Bankasının Türkiye'ye 35 milyar dolar kredi vereceğini ifade ederek bu kredinin alınması karşılığında hangi garantilerin verildiğinin açıklanması gerektiğini dile getirdi. Plan'da, sığınmacıların iş gücüne katılımıyla ilgili bir madde bulunduğunun altını çizen Gürban, "Bu kredinin alınmasında sığınmacıların iş gücüne katılımı şartı mı koşuldu?" sorusunu yöneltti.
İYİ Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat da Türkiye'de nitelikli eğitimin giderek kötüleştiğini öne sürdü.
12. Kalkınma Planı döneminde öğretmen liselerinin yeniden açılması gerektiğini söyleyen Sunat, ücretli öğretmenliğin kaldırılacağına ilişkin bir ibarenin Plan'da yer almadığını; "kölelik sistemi" olarak nitelendirdiği bu uygulamanın ortadan kaldırılması için mücadele edeceklerini belirtti.
- "İnternet hürriyetinde 'özgür değil' kategorisindeyiz"
DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, Plan'da, Türkiye'nin ekonomisinin "vasatlıktan çıkışı" nasıl yapacağı ve kredibilitesini nasıl artıracağı konularına değinilmediğini belirterek "Hedefler konur, olursa olur olmazsa olmaz" denilemeyeceğini söyledi.
Türkiye'de yeşil ve dijital dönüşümü yapacak beyinlerin yurt dışına gittiğini öne süren Dalgın, sahadaki gerçeklerle Plan'da yazanların çeliştiğini savundu.
Dalgın, Plan'da afetlere dirençli yaşam alanları oluşturulması hedefi de bulunduğunu anımsatarak "Çok doğru bir hedef. İstanbul ve çevresi çok ciddi bir deprem riski altında ama İstanbul'da biz kentsel dönüşüme Bağdat Caddesi'nden başlıyoruz. Türkiye'de kentsel dönüşümün başlayacağı yer Bağdat Caddesi değil." dedi.
Plan'daki "adaleti esas alan demokratik, iyi yönetişim" ile ilgili bölümü de eleştiren Dalgın, "Fakat biz demokraside ve hukukun üstünlüğünde dünyada ilk 100'e, basın özgürlüğünde de ilk 150'ye giremiyoruz. İnternet hürriyetinde 'özgür değil' kategorisindeyiz. Plan'ın temenniden ibaret kalmaması için bütün bu alanlarda icap edilen adımların atılması şart. Yoksa 5 yıl sonra 13. Kalkınma Planı'nda da aynı kavramlar tekrar eder." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 12. Kalkınma Planı görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Kalkınma planlarının, daha yüksek refah seviyesine ulaşılmasında topluma yol gösterdiğini, kısa vadeli yaklaşımların ötesine geçerek uzun vadeli temel amaç ve öncelikleri ortaya koyduğunu belirten Yılmaz, tüm kalkınma planlarının 21 yıllık eser ve hizmet siyasetlerinin birer sembolü ve ileriye dönük yeni ufukların başlangıcı olduğunu söyledi.
Yılmaz, toplumun tüm kesimlerinin Plan'da kapsanmasının yanı sıra siyasi ve idari sahiplenmenin de büyük önem taşıdığına işaret ederek, Türkiye Yüzyılı'nda çevreye duyarlı, afetlere dayanıklı, geliri adil paylaşan, istikrarlı, güçlü ve müreffeh bir Türkiye vizyonuyla ülkenin sürdürülebilir kalkınma sürecini ilerleteceklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte, hükümet dönemleriyle plan dönemlerinin örtüşür hale geldiğini dile getiren Yılmaz, "Bundan sonra da vatandaşımız kimi tercih ederse, hangi hükümete bu yetkiyi verirse o hükümet gelip Mecliste planını sunma ve hükümet ettiği dönem boyunca bir planla birlikte bunu gerçekleştirme imkanına kavuşmuş olacaktır. Bu anlamda uygulama şansının ben daha fazla olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Yılmaz, her ülkede farklı isimler altında plan yapan kurumların bulunduğunu belirterek, serbest piyasanın güçlü olduğu ekonomilerde aynı zamanda devletlerin de güçlü olduğu ve bunların birbirinin zıddı süreçler olmadığını kaydetti.
Strateji ve Bütçe Başkanlığının son derece önemli ve güçlü bir kurumsal yapı olduğu ifade eden Yılmaz, Devlet Planlama Teşkilatının en önemli mirasının uzmanlık kültürü olduğunu, bu kültürün bilgi ve tecrübeden güç alan anlayışla hareket ettiğini, Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile bu kültürün devam ettiğini anlattı.
- "Dünya konjonktürü beş yıllık bir perspektifle baktığınızda daha olumlu görünüyor"
Yılmaz, bu yıl 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program (OVP) ve bütçe sürecinin bir arada sürdürüldüğünü belirterek, "Ama bu birbirinden kopuk yürütüldüğü anlamına gelmiyor. Tam aksine üçünde de aslında mutfak Strateji ve Bütçe Başkanlığımız." dedi.
OVP ile 12. Kalkınma Planı arasında kopukluk olduğu eleştirisine yanıt veren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Birincisi dünyanın ve Türkiye'nin, önümüzdeki üç yıla ilişkin zorlu bir dönemi var. Hem ekonomik şartlar hem jeopolitik şartlardan ötürü uluslararası kuruluşların tahminlerine baktığımızda dünyaya ilişkin büyüme, ticaret tahminleri, orta vadede pek parlak görünmüyor. Ama daha uzun vadeye dört, beş yıla baktığımızda, inşallah bugünden öngöremediğimiz birtakım yeni olumsuzlukların çıkmaması halinde, 3-4 yıl sonra dünya konjonktürü ve Avrupa konjonktürü daha iyi olacak. Bizim temel ihraç pazarımız malum Avrupa. Dolayısıyla dünya konjonktürü beş yıllık bir perspektifle baktığınızda daha olumlu görünüyor. Bunun da bize olumlu yansımaları olacak. İkincisi şöyle bir varsayımımız var: Orta Vadeli Program'da toplumla paylaştığımız politikaları, özellikle de yapısal reformları, hayata geçirmemiz sürecinde asıl meyvelerini Orta Vadeli Program'dan sonra almaya başlayacağız. Malum yapısal dönüşümler bir anda sonuç veren süreçler değildir. Burada atacağımız adımların meyvelerini daha ziyade 4'üncü, 5'inci yıllarda alacağımızı varsayıyoruz."
Yılmaz, kalkınmanın, sadece ekonomiden ibaret olmadığını ancak kopuk da olmadığını, sosyal boyutu da içerdiğini söyledi.
Büyümenin nimetleri toplumla paylaşılmıyorsa kalkınmanın olmayacağına dikkati çeken Yılmaz, kalkınmanın, sosyal adaletle gerçekleşmesi gerektiğine işaret etti. Kalkınmanın aynı zamanda sürdürülebilir olması gerektiğini dile getiren Yılmaz, öte yandan kalkınmanın, "yönetişim" boyutunun bulunduğunu da anlattı.
Yılmaz, "Büyüyebilirsiniz, sosyal adalet sağlayabilirsiniz, tabii kaynakları koruyabilirsiniz ama ülkenizde demokrasi yoksa, hukuk devleti iyi işlemiyorsa, temel hak ve özgürlükler genişlemiyorsa, kamu verimli çalışmıyorsa, katılımcılık yoksa, bu da yaşam kalitesini mutlaka aşağı çekecektir. Tam anlamıyla bir kalkınmayı sağlayamamış olacaksınız. Yönetişim boyutu da kalkınma tanımının ayrılmaz bir parçası. Ben uluslararası alanda, dördüncü boyutun mutlaka standart tanıma eklenmesi gerektiğine inanıyorum." dedi.
Cevdet Yılmaz, demokrasi ve kalkınmanın birbiriyle ilişkili ve etkileşim içindeki kavramlar olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin son 20 yılda kalkınma ve büyümesini, demokratik reformlarıyla, hukuk devletiyle ve vesayetçi yapıları tasfiye ederek gerçekleştirdiğini söyledi.
Yılmaz, şunları kaydetti:
"Maalesef terör örgütleri, terör yapılanmaları, özellikle birtakım uluslararası güç odaklarıyla bağlantılı terör yapılanmaları, FETÖ ve PKK gibi, bunlar hem demokrasinin hem kalkınmanın düşmanıdır. Bu örgütlerin yaptıkları, demokratik hak ve özgürlüklerin yaşanmasını sınırladığı, engellediği gibi kalkınma sürecimizi de sekteye uğratmakta, zarar vermektedir. Dolayısıyla bunlarla yapılan mücadele de aynı zamanda bir demokrasi ve kalkınma mücadelesidir. Bu çerçevede sivil, demokratik bir anayasanın yapılması kalkınma sürecimizle de yakından ilgilidir. Bütün grupların katkısıyla Meclisimizin yapabileceği bir şey bu. Tek başına bir partinin de bir ittifakın da yapabileceği bir şey değil. Azami müştereklerde buluşarak, en geniş mutabakatı oluşturarak yeni bir anayasanın yapılması, kalkınma sürecimize ve 2053 perspektifimize de büyük bir destek ve güç verecektir."
- "Sadece bizi değil dünyada birçok ülkeyi etkileyen hadiseler"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "2023 hedeflerine ulaşılamamasına dış dünyanın mazeret gösterildiğini" belirterek, bu durumu eleştiren söylemlerde bulunulduğunu hatırlattı.
Ülke içinde veya dışında kontrol edilemeyen bazı hadiselerin yaşandığını söyleyen Yılmaz, İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta'nın laf atması üzerine, "Bir deprem, salgın hastalık, jeopolitik bir gelişme veya finansal ani bir çöküş... Bütün bunlar hakikaten kontrol edemediğimiz ama bizi, planlamamızı, performansımızı etkileyen; sadece bizi değil dünyada birçok ülkeyi etkileyen hadiseler." diye konuştu.
Cevdet Yılmaz, Türkiye'de konulan hedeflerin yüzde 100 gerçekleştirilmesi beklentisi bulunduğunu ifade ederek, "Dünyanın hiçbir yerinde koyduğu hedefi yüzde 100 gerçekleştiren bir ülke hatırlamıyorum. Böyle bir şey söz konusu değil." dedi.
Döviz kuruna yönelik yorumları hatırlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Hedefimiz ve tahminimiz yok. Bizim serbest kur rejimimiz var, kurun değerini piyasada arz ve talep şartları belirliyor. Gelişmelere göre, gündelik veya dönemsel olarak çeşitli hareketlilikler yaşanıyor. Arkadaşlarımız, planlarda, programlarda ister istemez birtakım varsayımlar yapmak durumunda kalıyor. Bunlar ne bir tahmindir ne de bir hedeftir. Bunlar çalışırken ister istemez çıkan sonuçlardır. Bunları çok fazla anlam atfederek değerlendirmemiz doğru olmaz. Ancak son dönemlerde önemli düzeltme yaptı, önemli bir hareketlilik oldu. Önümüzdeki dönemde böyle bir hareketlilik beklemiyoruz doğrusu. Bu ölçüde yüksek bir hareketlilik beklemiyoruz. Gündelik gelişmelere, arz talep şartlarına göre kurda mutlaka belli bir salınım olacaktır. Ama son dönemlerde yaşadığımıza benzer bir hareketliliği teknik olarak da siyasi olarak da beklemiyoruz."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) özelleştirilmesiyle ilgili herhangi bir çalışma olmadığını söyledi.
Çayın, Doğu Karadeniz bölgesi için stratejik bir ürün ve halkın geçim kaynağı olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "ÇAYKUR, üretici ile özel sektör arasında bir denge unsuru. Bölgede de çaydan başka ürün yok. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Türkiye Varlık Fonu tarafından hiçbir şekilde özelleştirmeyle ilgili bir çalışma olmamıştır. ÇAYKUR, özerk bütçesiyle bir iktisadi devlet teşebbüsü olarak çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca 2023'te yeni yapılan iki fabrikasıyla kapasitesini arttırarak özelleştirmeden uzak yatırımlarına devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
- "(KKM'den çıkış) Bir anda gerçekleşecek durum değil"
KKM konusundaki soruları da yanıtlayan Yılmaz, KKM için 2022 yılında Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından 92,5 milyar lira, Merkez Bankası tarafından da 72,8 milyar lira ödeme yapıldığını; 2023 yılında da Bakanlık tarafından 59,5 milyar lira ödendiğini söyledi.
KKM'nin, yapılan kanuni değişiklikle bütçeden Merkez Bankasına transfer edildiğini, belli bir bütünlük içinde Merkez Bankasının bunu yönettiğini belirten Yılmaz, "Son dönemde atılan adımlarla KKM'den belli bir çıkış süreci başlamış durumda ama bu bir anda gerçekleşecek durum değil. Oldukça önemli bir hacme ulaşmış durumda. Finans piyasalarımızda istikrarsızlığa yol açmadan, rezerv birikimimizle, finansal piyasalardaki olumlu yönde gelişmelerle birlikte belli bir seyir içinde KKM'den çıkış süreci devam edecektir. Burada da bu sürecin başladığını görüyoruz. Özellikle yapılan regülasyonlarla bankacılık sistemi, KKM'den çözülen kaynağı büyük oranda TL cinsi finansal enstrümanlara yönlendirmektedir. Bu süreç önümüzdeki dönemde devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Düzensiz göçle mücadele etmek boynumuzun borcu"
Cevdet Yılmaz, düzensiz göçle mücadele etmeleri gerektiğini ancak düzenli göçün de hep birlikte başarılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Türkiye belli bir eşiğe geldi. Düzenli göçe de ihtiyacı var. Elbette hangi mesleklerde, hangi ülkelerden olacağını planlayarak... Ama bir taraftan da düzensiz göçle mücadele etmek zorundayız. Burada sorunu kaynağında çözüm yaklaşımımız var. Etkili sınır güvenlik tedbirlerimiz var. Ülke içerisinde etkin bir şekilde bu işin üstüne gitmek, sağlıklı ve seri işleyen sınır dışı mekanizmaları tesis şeklinde dört başlıktan oluşan bir stratejimiz var. Bu sayede 2023 yılında doğu ve güney sınırlarımızda 176 bin 102 düzensiz göçmenin ülkemize girişi önlenmiştir. Geçici koruma altında olanlar düzensiz göçmen sayılmıyor. Hiçbir hukuki statüye sahip olmadan ülkeye gelen kayıt dışı, büyük oranda insan ticaretiyle yürüyen süreçler. Bununla da mücadele etmek boynumuzun borcu."
Yılmaz, kolluk birimlerinin düzensiz göçmen ve organizatörlerin tespit ve deşifresine yönelik uygulamalarının da arttırıldığını; gerçekleştirilen çalışmalar sonucu yurt içinde 126 bin 403 düzensiz göçmenin yakalandığını, yılbaşından bu yana 86 bin 791 düzensiz göçmenin sınır dışı edildiğini bildirdi.
Depreme hazırlık konusunda kentsel dönüşüm çalışmalarından da bahseden Yılmaz, 2028 yılına kadar 2 milyon riskli yapının dönüşümünün sağlanması ve 500 bin sosyal konutun üretilmesinin hedeflendiğini belirtti.
Yılmaz, tarımın modası geçmeyecek stratejik bir sektör ve kalkınma planları içerisinde önemli bir alan olduğunu ifade ederek, "Biz bu dönemde sanayinin payının artacağını, tarımın ve hizmetlerin milli gelirden payının bir miktar düşeceğini öngörüyoruz. Üçünü aynı anda arttırmamız zaten matematiksel olarak da mümkün değil. Ama biz tarımda daha planlı ve etkili bir üretim için birçok tedbir öngörüyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ile ilgili yapılan çalışmalara da değindi.
Yapılan mevzuat çalışmaları doğrultusunda, Türkiye'nin, 40 tavsiyenin 39'unda büyük ölçüde veya tamamen uyumlu bulunduğunu ifade eden Yılmaz, "Bu husus 20 Temmuz 2023 tarihinde FATF'ın yayınladığı ülkemizin üçüncü takip raporuyla ilan edilmiştir. Sonuç olarak ülkemiz mevzuat uyumu konusunda FATF üyeleri arasında şu an en başarılı ülke konumuna gelmiştir. Adalet, İçişleri, Hazine ve Maliye bakanlıklarımızın koordineli çalışmaları devam etmektedir. Ülkemizin bu konuda daha farklı bir statüye kavuşması için gayret sarf etmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
- "Siyaset, nezaket sanatıdır"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'ın soruları yanıtlaması sırasında İYİ Parti'li Usta ve bazı CHP milletvekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında tartışma yaşandı.
Komisyon Başkanı, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş, Komisyon olarak 4 aydır çalıştıklarını, bugünkü gibi bir durumun daha önce hiç yaşanmadığını söyledi.
Komisyondaki milletvekillerinin birbirlerini imtihana sokamayacağını belirten Muş, her milletvekilinin farklı kanaatleri, farklı alanda uzmanlığı olduğunu söyledi.
İYİ Parti'li Usta'nın "O zaman haddini bilecek." ifadesini kullanması üzerine Muş, Usta'yı, üslubu konusunda uyardı.
Her milletvekilinin yaptıklarıyla anılacağını dile getiren Muş, siyasetin bir nezaket sanatı olduğunu kaydetti. Muş, "Yarın öbür gün birbirimizin yüzüne bakamayacak durumda olmamamız lazım." diye konuştu.
Milletvekillerinin birbirlerine saygı ve tahammül göstermesi gerektiğini de ifade eden Muş, "İyi olan arkadaşları mutlaka tarih de yazacaktır millet de görecektir. İyi olmayanları da zaten değiştirecektir. Bunda tereddüt olmamalı. Bu bizden önce de böyle oldu. Bizden sonra da başkaları da olacaktır. Hiçbir milletvekilini kırmaya hakkımız yok." ifadelerini kullandı.
Mehmet Muş, Cevdet Yılmaz'ın soruları yanıtlamasının ardından, yarın 12. Kalkınma Planı'nın görüşmeleri devam etmek üzere toplantıyı bitirdi.
