Teklifin ilk imza sahiplerinden AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz, tarımın bir milli güvenlik meselesi olduğunu; gıda ve tarım alanında Türkiye için risk teşkil eden sorunların ortadan kaldırılması, halkın refah seviyesinin artırılması için proje ve programların eş güdüm içerisinde çalıştırılması gerektiğini anlattı.
Kanun teklifinin, ilaç etken amaçlı kenevir üretimine ilişkin bir maddeyi içerdiğini söyleyen Minsolmaz, ekilmeyen, atıl kalan tarım arazilerinin kiralanarak üretime aktarılması için de bir düzenlemenin yer aldığını bildirdi.
AK Parti Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker, kanun teklifinin ormanların korunması ve orman köylülerinin desteklenmesine yönelik ciddi düzenlemeler içerdiğini belirtti.
Orman alanlarına izinsiz dökülen hafriyatlarla ilgili ciddi ağırlaştırılmış cezalar getirileceğini dile getiren Şeker, orman köylerinde ormanlarda çalışanların sigortalı olmasına ilişkin ilave desteklerin sağlandığını ifade etti.
Geçmişte yapılan mükerrer orman kadastrosu nedeniyle Türkiye'nin birçok noktasında ciddi problemeler olduğunu vurgulayan Şeker, bu sorunların çözülmesi için düzenlemenin bilindiği bilgisini verdi.
Tarım ve Orman Bakan yardımcısı Ebubekir Gizligider, iklim değişikliği, nüfus artışı, jeopolitik riskler ve salgın hastalıkların, tarım ve gıdanın stratejik önemini ortaya koyduğunu söyledi.
2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyar, Türkiye'nin nüfusunun ise 100 milyonun üzerinde olacağını tahmin ettiklerini bildiren Gizligider, tarım ve orman sektörünü yeni bir vizyonla geleceğe hazırlamaya gayret ettiklerini ifade etti.
Çiftçileri her yönüyle güçlendirecek bir yaklaşımı ortaya koyduklarını, 2050 yılında kullanılabilir su potansiyelinin yüzde 25 azalacağın kaydeden Gizliger, "Yıllık su ihtiyacı ise yüzde 55 artacak. Ülkemiz su stresi altında bir ülke. Suyu esas alan bir üretim planlaması yapılması zorunluluk haline geldi." dedi.
Çiftçinin en büyük beklentisinin geleceği görebilmek ve planlama yapmak olduğunu ifade eden Gizligider, kanun teklifiyle bunu amaçladıklarını söyledi.
Gizligider, şöyle konuştu:
"Tarım arazilerinin verim kabiliyetiyle yağış ve sulama imkanları düzenlenerek bir ürün desenini belirleme sürecine geçmek istiyoruz. Ürün desenine uygun olmayan üretim yapılması bugüne kadar ciddi sorunlara sebep oldu. Yeraltı suları kullanılarak yapılan üretim sonucunda obrukların sayısı günden güne artmakta. Depremi yaşadığımız bu günlerde bir tehlikeye dikkat çekmek isterim. Obrukların sayısının bu kadar artması artık yerleşim yerlerini de tehlikeye sokan gündem olarak önümüze çıkıyor.
Bugün fay hatları haritasının yanı sıra kuraklık haritasını da yakından takip ediyor, bu doğrultuda yeni politikalar geliştirmeye gayret ediyoruz. Bu kapsamda planlı üretimi yaygınlaştıracağız. Sözleşmeli üretimi de geliştirmek istiyoruz. Bu kapsamda üreticilerimiz açısından pazarlama sorunu yaratmayacak, tüketicilerimiz açısında da fahiş fiyat artışlarının önüne geçmek istiyoruz. Sözleşmeli üretimin gelişmesiyle üreticilerimizin, her sene 'ürünümü acaba bu sene para edecek mi?' sorusuna artık son vermek istiyoruz."
Kenevirin ilaç etken maddesi olarak kullanılması amacıyla kenevir yetiştiriciliğinin Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından gerçekleştirileceğini belirten Gizligider, teklifle, orman köylülerinin refahını artırıcı düzenlemeler yapacaklarını kaydetti.
Teklifin tümü üzerinde söz alan HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, komisyonun, 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki üreticinin sorunlarını görüşmek yerine kanun teklifi için toplanmasını eleştirdi.
Depremin etkilediği 11 ilde tarımsal alanın adeta darmadağın olduğunu ifade eden Turan, "Türkiye'nin gıda kriziyle karşı karşıya kalma olasılığını konuştuğumuz bu günlerde öncelik bu teklif olmamalıydı." dedi.
Orman alanlarının giderek azaldığını öne süren ve bu alanlarda maden ocakları açılması ve birtakım tesislerin inşa edilmesinin bir süre yasaklanmasını öneren Turan, "Ormanlık vasfını kaybetmiş" kavramının kabul edilemez olduğunu söyledi. Turan, kamunun, bu vasfı yerine koymaya yönelik adım atması gerektiğini belirtti.
CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, iktidarın, tarımsal destek ödemelerinin tamamını yapmadığını ve "çiftçinin parasını çaldığını" öne sürdü. MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, Aygun'a tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "CHP'nin kentsel dönüşüme karşı olduğunu" söylediğini dile getiren Aygun, Erdoğan için "Yalan söylüyor." ifadesini kullandı. Bunun üzerine AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, Aygun'a tepki gösterdi.
CHP milletvekillerinin, Yıldız'ın küfrettiğini belirtmesi üzerine tartışma yaşandı.
Komisyon Başkanı Yunus Kılıç, tutanakları talep ederek, görüşmelere ara verdi. Aranın ardından Kılıç, Aygun ile Yıldız'dan sarf ettikleri sözler için özür dilemelerini istedi.
Aygun, "Erdoğan'ın, CHP hakkında suçlamalarda bulunduğunu, doğruyu söylemediğini ifade etmek istediğini" belirterek, kastını aşan bir ifade kullandığını söyledi.
AK Parti'li Yıldız da ağır tahrik altında kaldığını ve kastını aşan bir ifade kullandığını belirterek, "Kusura bakmayın. Sözümü geri alıyorum." dedi.
Daha sonra teklifin tümü üzerinde görüşmelere devam edildi.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, yasa teklifine ilişkin etki analizinin bulunmadığını belirterek, "Orman Kanunu'nda bu denli değişiklik öngören bir yasa teklifinde orman eko sistemi analizinin bulunmaması başlıca eksiliktir." diye konuştu.
CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, depremden etkilenen 11 ilde ekim dikim sezonu başladığı halde bölgedeki üreticinin tarımsal girdilere erişemediğine dikkati çekerek, "Depremden etkilenen 11 ilde ekim dikim yapılamıyor. Önümüzdeki süreçte bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabiliriz. Arz talep dengesi bozulursa tarım ürünleri daha yüksek fiyatla tüketime sunulacak. Bölgedeki çiftçinin mutlaka desteklenmesi gerekiyor. Oradaki çiftçi şu anda çaresizlik içinde kıvranıyor." sözlerini sarf etti.
İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, geçmişte Türkiye'nin bir tarım ülkesi olmasıyla övünülürken, son yıllarda iktidarın, "gıda ve tarımın bir milli güvenlik meselesi olduğu" söylemini aktardı.
İktidarın söylemleriyle icraatlarının tutmadığını savunan Yokuş, "Tarım stratejik bir alan olarak kabul edilmiş olsa üreticiler ihya edilirdi." dedi.
İYİ Parti'li Yokuş, çitçilerin önemli kısmının tarım sigortası yaptırmadığını da ifade ederek, "Kanun teklifi, çiftçinin sorunlarının hangisini çözecek? Buna bir cevap bulamıyorsak, hiçbirimizin 'Şu kadar teşvik verdik, ihracatımız ve ithalatımız bu oldu.' sözleriyle uğraşmamamız lazım. Tarıma, üretime ve hayvancılığa değer veriyorsak bu politikaları gözden geçirmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Komisyonda teklifin maddeleri üzerinde görüşmelere geçildi.
Teklifin maddeleri üzerine görüşlerini belirten Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, kenevir ekimi için 21 ilde izin olduğunu ancak ekimlerin Samsun, Amasya ve Kastamonu'da yoğunlaştığını belirtti. Bu illerde bu yıl 7 bin dekar ekim alanı beklediklerini söyleyen Aytaç, Havza'da kurulan fabrikanın ihtiyacının 30 bin dekar olduğunu söyledi.
2019 ve 2020 yıllarında üretimin bir kısmının, sözleşmesiz yapıldığı elde kaldığını bildiren Aytaç, kenevir üretiminin sözleşmeli yapılması ve ürün desteği verilmesi gerektiğini vurguladı.
Aytaç, kenevirden elde edilen ve "cannabidiol (CBD)" olarak adlandırılan ürünün Türkiye'ye kaçak yollarla getirildiğini ve çok yüksek fiyatlara alıcı bulduğunu da ifade etti.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdür Yardımcısı Ümit Orhan, kurumun, endüstriyel kenevir üretiminde değil tıbbi üretim kısmında yer aldığını söyledi.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile tıbbi kenevir tohumu AR-GE çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Orhan, kısa sürede yerli tohum üretimini hedeflediklerini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığının izniyle Portekiz'den gelen bir uzmanla çalışma yaptıklarının bilgisini veren Orhan, Bolvadin'de tanımlı bölgede 300 kök kenevir diktiklerini, yüzde 10'un üzerinde verim elde ettiklerini söyledi.
TMO'nun dünyanın en büyük yekpare morfin hammaddesi üreticisi olduğunu da vurgulayan Orhan, "Murakabesi zaten haşhaş özelinde yapıldığı için bizim için çok zor olmayacak. Aynı şekilde endüstriyel kenevirin izin verildiği iller içerisinde, bizim murakabe edeceğimiz, belirleyeceğimiz daha sınırlı alanlarda yapmayı düşünüyoruz. İlk etapta kendi alanımızda, TÜBİTAK ile kendi kenevir tohumumuzu geliştiriyoruz." dedi.
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, Türkiye'de su kaynaklarının azaldığını, tarımsal faaliyet alanı vasfını kaybedip çölleşebilecek alanların bulunduğunu söyledi.
Sulu tarıma devam edilmesi halinde Konya Ovası'nın kaybedilebileceğini belirten Kalyoncu, tarımsal üretimde kararın üreticiye bırakılmaması, Tarım ve Orman Bakanlığının devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Kalyoncu, "İklim değişikliğiyle beraber tarıma ilişkin eski bilgilerden birçoğunu değiştirmek zorunda kalacağız. Vatandaş iklim değişikliğiyle tek başına mücadele edemez. İklim değişikliği ve su durumuna göre bir an önce tarımsal üretim planlaması yapılmalı." diye konuştu.
İYİ Parti Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, tarımda üretim planlaması yapılması gerektiğini ifade ederek, "Su kaynaklarımızı doğru kullanacak, yeraltından su çekmeyecek alternatif tarım ürünlerini ortaya koymamız lazım. Çiftçiyi teşvik etmemiz, pozitif ayrımcılık yapmamız, tarımda insanları tutmamız lazım." sözlerini sarf etti.
Yokuş, düzenlemeyle çiftçinin cezalandırılmasına yönelik mekanizma kurulduğunu savunarak, "Türk köylüsünü sopalayamazsınız. Bu cezalar tekliften çıkarılsın." dedi.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, kanun teklifiyle kurulacak sistemde, çiftçinin zarar etme ihtimalinin kalmayacağını belirtti. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de su kaynaklarının azaldığına işaret eden Gizligider, bu konuda önlem alınmasının önemli olduğunu söyledi.
Gizligider, "Teklifle kurulacak sistemde, çiftçiye, hangi koşullarda Hazine desteklerinin verileceği ortaya konuluyor. Bir cezalandırma söz konusu değil. Bu konunun bizler için milli görev olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmak zorundayız." diye konuştu.
Tarımsal üretimde sürdürülebilirlik tehlikesinin varlığına dikkati çeken Gizligider, "Ürünlerin, sağlıklı bir şekilde gelecek nesillere aktarılamaması riski söz konusu. Üreticinin, değil kar etmesi, hangi yıl hangi zararları edebileceğini hesapladığı bir döneme geldik. Bizim bulabildiğimiz en iyi çözüm bu." değerlendirmesinde bulundu.
Maddeler üzerinde söz alan Türkiye Jokey Kulübü Antrenörü İbrahim Halil Baydan, dopinge ilişkin düzenleme nedeniyle, atın sağlığı için kullandıkları ilaçlar yüzünden ağır cezalar aldıklarını anlattı. Baydan, kanun teklifinin bu alana çözüm getirdiğini belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Komisyon Başkanı Yunus Kılıç, "At yarışlarında dünyada uygulanan ilaç sınıflandırılması bizde eksikti. Bunların dizayn edilmesi gerekiyordu. 'Vurun abalıya' şeklindeki cezaları, genellikle antrenörler, seyisler alıyordu. At sahipleri yeterince cezalandırılamıyordu. Onlar hemen atı satarak, sahipliğinden kurtularak yarışlarda koşmasını sağlıyorlardı. Teklifteki 3 maddenin, bu alanı çok güzel dizayn edeceğini düşünüyorum." diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanlığı Yüksek Komiserler Kurulu Genel Koordinatörü Murat Birol Kayim, sektörle çok uzun süre yaptıkları değerlendirme neticesinde, yurt dışındaki uygulamaları da göz önünde bulundurarak düzenleme yaptıklarını söyledi.
Yasaklı maddeler ile tıbbi olarak kullanılan maddelerin ayrılmasına yönelik çalışma yapıldığını kaydeden Kayim, "Direkt doping olarak anılan maddelerin cezası eski kanuna göre bir miktar artırılmış oldu." dedi.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, at sahiplerinin atı görmediğini, ata ilişkin her türlü bakım ve sağlık hizmetlerinin antrenör ve seyisler tarafından verildiğini ifade etti.
Bir atın yarışlardan diskalifiye olmasının antrenör ve seyise bağlı olduğuna dikkati çeken Yıldız, "Ancak bu insanların yıllardır çok büyük mağduriyeti vardı. Ata sağlık amaçlı verdikleri ilaçlar, doping olarak çıkıyordu." diye konuştu.
Yıldız, teklifle yapılan düzenlemenin, bu konuda olumlu bir adım olduğunu ve sorunların çözümüne katkı sunacağını belirtti.
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda, Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 11 maddesi kabul edildi.
Kabul edilen maddelere göre, lif, tohum ve sap üretimi ile ilaç etkin maddesi elde etmeye yönelik çiçek ve yaprak üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliği, Tarım ve Orman Bakanlığının iznine tabi olacak.
İlaç etkin maddesi üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliği veya işlenmesi, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlüğünce yapılacak ya da yaptırılacak; gerektiğinde ülke arz ve talep durumuna göre Cumhurbaşkanınca belirlenen kota doğrultusunda TMO kontrolünde gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabilecek.
İlaç etkin maddesi üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliğinde, münhasıran esrar elde edilmesini engelleyecek her türlü tedbirin alınması, kenevirin hasadı, işlenmesi, ihzarı, ihracı veya satışına ilişkin usul ve esaslar, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenecek.
Tarım sektörüyle ilgili politikaların tespit edilmesi, planlanması ve koordinasyonuyla ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak uygulanmasında Tarım ve Orman Bakanlığı yetkili olacak.
Tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi, verimliliğin artırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce bakanlıktan izin alınacak. Bakanlık, arz ve talep miktarı ile yeterlilik derecesini dikkate alarak hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceği ile tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirleyecek.
Bu kapsamda ilk kez aykırı faaliyette bulunduğu tespit edilenler, hükümlerine uygun şekilde faaliyet göstermeleri için yazılı uyarılacak.
Bakanlık tarafından yazılı uyarılan ancak uyarı tarihinden itibaren 12 ay içinde uygun faaliyette bulunmayanlar, uyarı tarihinden itibaren 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacak.
Tarım ve Orman Bakanlığınca, tarım sektöründe sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli düzenlemeler yapılacak. Sözleşmeli üretimi özendirmek için üreticilere, desteklerin verilmesinde öncelik tanınacak.
Sözleşmeli üretimde irade serbestisi esas olacak ancak salgın hastalıklar, tarım ürünleri ticaretinde yaşanan gelişmeler karşısında arz güvenliğinin sağlanması, tarımsal üretimin iç veya dış talebe uygun ayarlanması veya bitki ve hayvan sağlığının korunması amacıyla ihtiyaç halinde bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün grupları, sözleşmeli olarak üretilecek.
Bakanlık, sözleşmeli üretimin geliştirilmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesi için sözleşmenin taraflarını ve kapsamını içeren kayıt sistemleri oluşturacak ve sözleşmeler bu kayıt sistemleri kullanılarak da düzenlenebilecek.
Tarımsal üretim sözleşmesine tabi ürünlere veya üretim varlıklarına sigorta yaptırılması zorunlu olacak.
Tarımsal üretim sözleşmelerinde belirtilen mücbir sebepler haricinde sözleşme kapsamında üretilen ürünün alımından veya satımından vazgeçen üretici ya da alıcılar için ceza koşulu belirlenecek. Ceza koşulu, alımından ya da satımından kaçınılan ürün miktarının sözleşmedeki bedelinin yüzde 20'sinden az ve yüzde 50'sinden fazla olamayacak. Et ve Süt Kurumunun taraf olduğu sözleşmelerde üretici için ceza koşulu alt sınırdan daha az belirlenebilecek veya ceza koşuluna yer verilmeyebilecek.
Tarımsal üretim sözleşmesinden doğan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olacak. Bu hüküm, 1 Eylül 2023'ten sonra açılacak davalarda uygulanacak.
Entegre idare ve kontrol sistemi oluşturuluncaya kadar üreticilere yapılacak destekleme ödemelerinde Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenen kayıt sistemleri esas alınacak.
Takvim yılında yapılacak mahalli olmayan yarışlarda koşacak atların nitelik ve şartlarını belirlemeye Tarım ve Orman Bakanlığı yetkili olacak.
Mülkiyetindeki veya ortaklığındaki atları yarışlarda koşturan at sahipleri ile bunların vekilleri, antrenör, antrenör yardımcısı, at sahibi antrenör ve atın jokey, jokey yamağı, centilmen binici, seyisbaşı, seyis ile sair hizmetliler gibi ilgilileri; koşularda ve yarışlarda görevlendirilenlerden yarış usul ve nizamlarına, yarış dürüstlüğüne aykırı hareket eden, yarışların, yarış yerlerinin ve yarışlarla ilgili yer ve tesislerin düzen ve disiplinini bozanlar hakkında disiplin cezaları uygulanacak.
Yarış atlarına, doping kapsamında yasaklı maddeler listesinde yer alan ve performans artırmak amacı ile kullanılan maddelerin uygulanması durumunda verilecek cezalar artırılarak fiilin niteliğine göre ağırlık derecesi belirlenecek.
At Yarışları Hakkında Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen fiiller nedeniyle verilen disiplin cezası ve hak mahrumiyeti cezaları bir defaya mahsus olmak üzere bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılacak ancak bu durum, ilgililere daha önce verilen ve uygulanan cezalardan dolayı atın ikramiye, kupa ve sair mükafatları ile herhangi bir parasal talep için hak doğurmayacak.
Devlet ormanlarına nakil vasıtaları ile yıkıntı veya inşaat atığı atmak ya da hafriyat veya çöp dökmek suretiyle ormanlara, doğal hayata ve çevreye verilen zarar "orman suçu" sayılacak.
Devlet ormanları içinde maden aranması ve işletilmesi ile madencilik faaliyeti için zorunlu tesis, yol, enerji, su, haberleşme ve altyapı tesislerine, fon bedelleri dışında bedeli alınarak Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilebilecek.
Ancak temditler dahil ruhsat süresince müktesep haklar korunmak kaydıyla devlet ormanları sınırları içindeki tohum meşcereleri, gen koruma alanları, muhafaza ormanları, verimli orman alanları, orman parkları, endemik ve korunması gereken nadir eko sistemlerin bulunduğu alanlarda maden aranması ve işletilmesi, Tarım ve Orman Bakanlığının muvafakatine bağlı olacak.
Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin; baraj, gölet, liman ve yol gibi yapılarda dolgu amaçlı kullanacağı her türlü yapı hammaddesi üretimi için yapacağı madencilik faaliyetleri ile zorunlu tesislerinden bedel alınmayacak.
Madencilik faaliyetlerinin ve faaliyetlerle ilgili her türlü yer, yol, bina ile tesislerin hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda veya özel ormanlarda yapılmak istenmesi halinde Tarım ve Orman Bakanlığınca izin verilebilecek. Bu takdirde kullanım bedeli, kullanım süresi, yapılan bina ve tesislerin devri gibi konular genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilecek.
Madencilik faaliyetlerinin sona ermesi sonucunda idareye teslim edilen veya terk edilen doğal yapısı bozulmuş orman alanları rehabilite edilecek. Rehabilite maksadıyla bu alanların orman yetiştirilmek üzere inşaat, yıkıntı ve hafriyat atıkları ile doldurularak ağaçlandırmaya hazır hale getirilmesi için büyükşehir mücavir alanlarında büyükşehir belediyelerine, diğer yerlerde ise il ve ilçe belediyelerine bedeli karşılığında izin verilebilecek veya bakanlıkça uygun görülmesi halinde ihale mevzuatına göre gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabilecek.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya hangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerler ile buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamayacak. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulacak.
Devlet ormanlarında el konulan bütün yapı ve tesisler, inşa aşamasında olanlar da dahil olmak üzere, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, Orman Genel Müdürlüğünce derhal yıkılacak veya ihtiyaç görüldüğü takdirde ormancılık hizmetlerinde kullanılabilecek. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilecek.
Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, milletvekillerinin eleştirilerine yanıt verdi.
Deprem bölgesinde "hayvanların ucuza satıldığı" iddialarını anımsatan Gizligider, TİGEM'in barınma sorunu yaşayan hayanlar için çalıştığını, Konya'da belirledikleri bölgeye hayvanları naklettiklerini söyledi.
Gizligider, deprem bölgelerine 28 Şubat'a kadar 178 bin 350 ton gübreyi sevk ettiklerini bildirdi.
"Yüzlerce ton ilacın deprem bölgesinde enkazla doğaya atıldığı"na yönelik eleştirilere de yanıt veren Gizligider, bu noktada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı ekiplerinin bir tespit yaptığını, gerek su kaynakları gerek tarımsal arazi mahiyetinde olmayacak yerlerin belirlendiğini, güvenlik tedbiri alınarak kontrollü şekilde çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Deprem bölgelerine yönelik hayvan çadırı desteği konusuna da değinen Gizligider, bugün itibarıyla 6 bin 332 hayvan çadırını bölgeye gönderdiklerinin bilgisini verdi. Çadırları konteyner ve kapalı alana çevirmeye çalıştıklarını söyleyen Gizligider, bölgeye 16 bin ton hayvan yemi gönderildiğini kaydetti.
Deprem bölgesinde hayvanlarını kaybeden vatandaşlar bulunduğunu anımsatan Gizligider, "Deprem bölgesinde kim ne kadar hayvanını kaybettiyse ayni olarak sağlayacağız." dedi.
Gizligider, kanun teklifinin yürürlüğe girmesiyle kenevir üretiminde hem niceliği hem niteliği artıracaklarını kaydetti.
Komisyon Başkanı Yunus Kılıç da deprem bölgesinde hiçbir şey yapılmadığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, bölgedeki tarım alanında incelemelerde bulunduğunu anlattı.
Tespitlerini 14 madde halinde sıraladığını ifade eden Kılıç, bunları komisyon üyeleriyle paylaşacağını söyledi.
Komisyon Başkanı Kılıç, 11. maddenin kabul edilmesinin ardından çalışmalara bugün devam etmek üzere toplantıyı bitirdi.
