
2014-11-12 - 23:12
TBMM Adalet Komisyonu, 34 maddelik, Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 26 maddesini kabul etti. Teklifin görüşmelerine yarın de devam edecek.
TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülen teklifle, "Noterlerin, MİT ve Emniyet gibi istihbarat birimlerine istediği bilgi ve belgeleri vermesine yol açabileceği ifade edilen düzenleme" ile "idari yargıda görev yapan hakim ve savcıların hukuk fakültelerine sınavsız olarak yerleştirilmeleri" düzenlemesinden vazgeçildi; ancak 'adli yıl açılış törenlerinin kaldırılmasına" ilişkin madde, uzun süre tartışıldıktan sonra kabul edildi.
Komisyon, görüşülmesine dün başlanan; aramalarda "kuvvetli şüphe" şartını "makul şüphe"ye dönüştüren, hakim ve savcıların ücretlerinde artış düzenleyen, Yargıtay ve Danıştay'da daire ve üye sayısını artıran, Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin müzakerelerine devam etti.
Teklifin, noterlerin, MİT ve Emniyet gibi istihbarat birimlerine istediği bilgi ve belgeleri vermesine yol açabileceği ifade edilen düzenlemesi uzun süre tartışıldı. Müzakerelerin ardından bu düzenleme önergeyle tekliften çıkarıldı.
Muhalefet milletvekilleri, teklifin 7. maddesinde düzenlenen "idari yargıda 5 yıl süreyle görev yapan hakim ve savcıların hukuk fakültelerine sınavsız olarak yerleştirilmeleri" düzenlemesine de karşı çıktı.
Eleştirileri yanıt veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu maddenin, bu kadar eleştiriyi hak eden düzenleme olmadığını belirterek, "Hukuk fakültesine devam zorunlu değil. İdari yargıda görev yapan ve hukuk fakültesi mezunu olmayan idari yargı hakim sayısı 440. Danıştay'da tetkik hakimi 153 kişi, bakanlık merkezinde 4 kişi, Anayasa Mahkemesi'nde bir kişi, HSYK'da 4 kişi olmak üzere toplam 602 kişi hukuk fakültesi mezunu değil. Toplam bin 464 kişinin 602'si hukuk fakültesi mezunu değil. Bunların çoğu yaşlı olanlar; çünkü eskiden hukuk, siyasal ya da iktisat ayırımı yapılmıyordu. Yeniler arasında kota olduğu için bu sayı oldukça az. Hukuk fakültesini tercih edecek öğrencilerin hakkı da yenmeyecek bu düzenleme ile" diye konuştu.
Müzakerelerin ardından 7. madde önergeyle tekliften çıkarıldı.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, teklifle adli yıl açılış töreninin kaldırılmasına karşı çıktı.
Barolar Birliği Başkanı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan tartışmalı toplantıdan sonra bu düzenlemenin getirilmesinin yanlış olduğunu iddia eden Öztürk, "Cumhurbaşkanı'nın hırsları vardır ve bizim de onun bu engellenemeyen hırslarına katkı sağlamamız doğru değildir" dedi.
Öztürk, "Bir kanunu değiştiriyorsunuz ve buna reform diyorsunuz. Daha sonra onu gene değiştiriyorsunuz ve ona da reform diyorsunuz" diye konuştu. Öztürk, Bakan Bozdağ'a yönelik olarak, "Bazen öyle şeyler anlatıyorsunuz ki ben bile inanıyorum" diye espri yaptı.
Bakan Bozdağ, CHP'li Öztürk'ün, "AK Parti'nin yargıda kadrolaştığına" ilişkin sözlerine, "12 yıldır iktidardayız. Yargıda atamalar yapılıyor. Bugün yargıdaki fotoğraf, sizi tekzip ediyor. Bizim kadrolaşma içinde olmamız mümkün değil. Biz hukuk devletine sahip çıkıyoruz" yanıtını verdi.
Öztürk, Bakan Bozdağ'a yönelik, "Cemaatle olan kavganızda size başarılar diliyorum, ben seyirciyim" sözlerini kullandı.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, adli yılın açılış törenlerinin kaldırılmasına karşı çıkarak, "O sesi keserseniz yargının, sistem içindeki fonksiyonunu ortadan kaldırmış olursunuz, bunu kaldırınca da o sistem, demokratik bir sistem olmaz. Komisyon bir kişinin direktifi ile bu maddeyi görüşüyor. Bunu kaleme alanların da isteyerek kaleme aldığını zannetmiyorum. Cumhurbaşkanı ve Barolar Birliği Başkanı ömür boyu bu görevlerde kalmayacak ama Türkiye ömür boyu kalacak ve bu da demokratik sistemlerle olacak. Tek adam yönetimi eğilimine kapı açacak uygulamalardan vazgeçmek gerekiyor. O yüzden bu madde çıksın" diye konuştu.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, eski Genelkurmay Başkanlarından merhum Doğan Güreş'in "tak şak paşacı" olarak anıldığını belirterek, "Dönemin Başbakanı Tansu Çiller emrediyor ve ve o da yapıyordu. Şimdi biz de Cumhurbaşkanı tak dedi diye, bunu şak diye yapacak mıyız? Cumhurbaşkanı bu yıl gitmedi törene, seneye de gitmesin. Yapmayalım, yoksa bu bize yapışır" dedi.
AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, adli yıl açılış toplantısını kaldırmadıklarını, toplantının yasal dayanağını kaldırdıklarını belirtti.
Bu toplantılarda Barolar Birliği Başkanları ile Yargıtay Başkanlarının konuştuğunu belirten Can, "Son 50 yılda bu törenlerdeki Yargıtay ve Barolar Birliği Başkanlarının konuşmalarına baktım. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan bu toplantılara davet edilmiş. Başbakan bu toplantılara, toplantıya ağırlık kazandırsın diye çağrılıyor. Tamam, demokrasi manifestosu verilmeli ama Başbakanın azarlandığı bir toplantıya dönmemeli, milli iradenin aşağılandığı alanlar olarak görülmemeli. Siyasetçiler şamar oğlanı değil. O toplantılar savunmasız Başbakanların azarlandığı toplantı platformu şeklinde geçmektedir. Bunun yasal dayanağını kaldıralım, bunu ellerinden almamız gerekiyor. Siyaset yapılacak alanlar bellidir, cüppelerini çıkarsınlar ve siyasetlerini yapsınlar" sözlerini sarfetti.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi Dursun Altınöz, adli yıl törenlerinin 1943'ten bu yana yapıldığını, 1973 yılından bu yana da yasal dayanağının olduğunu belirterek, "Bu devlet geleneğinin sürmesini istiyoruz. İçeriği ile farklı şeyler söylenebilir. Nahoş olaylar varsa bunlar ayrıca değerlendirilebilir ama bu, törenin yasal hükmünün kaldırılmasının gerekçesi olamaz" dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ, adli yıl açılış törenlerinin yasal dayanağının kaldırılmasının, bundan sonra bu törenlerin yapılmasına engel olmadığını belirterek, "Bu törenler, yasa olmadan da yapılabilir. Türkiye'nin her yerinde Barolar Birliği, Başsavcılıklar, Adalet Komisyonları bu tür etkinlikler düzenleyebilir" dedi.
Tartışmaların ardından 10. madde kabul edildi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hukuk eğitimi konusunda bilim komisyonu kurduklarını söyleyerek, "ABD, Avrupa'da hukuk eğitimini nasıl yapılıyor? Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Bu konuda yoğunlaşarak, dünyadaki hukuk eğitimi sisteminden en uygun olanını nasıl taşıyabiliriz diye bakacağız. Biz hukuk eğitiminin dünya ile uyumlu olmasını istiyoruz" diye konuştu.
Türkiye'deki hukuk fakültelerinin sayısının artmasına rağmen maalesef kalitenin düştüğüne işaret eden Bozdağ, "Avukatlığı belli bir süre yapmayan kişilerin hakim ve savcı olmasını engelleyecek adımı da atacağız. Bu sene hakim ve savcı alımında, daha fazla avukat kaynağından almak için ilan yaptık, bir kaç sene sonra bunu tamamen avukatlardan alacağız" dedi.
Bozdağ, hakim, savcıların ve adliye personelinin maaşlarının daha da iyileştirilmesi gerektiğini belirterek, "Aldıkları ücretlerin kafi olduğunu düşünmüyorum. Ancak bunun bütçe imkanları çerçevesinde değerlendirilmesini istiyorum" ifadesini kullandı.
İnfaz koruma memurlarının durumlarının gündeme getirildiğini anımsatan Bozdağ, "İnfaz koruma memurları zor bir görev yapıyor. Genel Kurul'un gündeminde olan güvenlik hizmetleri yasalaştığı zaman onlara yıpranma payı getirilecek, tazminatlarında da iyileştirme yapıyoruz" diye konuştu.
Adalet Bakanı Bozdağ, 14 Ağustos 2014 tarihi itibariyle yeni başlayan hakim ve savcıların maaşının 3 bin 939 TL olduğunu belirterek, "Bu düzenleme ile bin 154 TL iyileştirme yapılıyor, bunun kesintisi oluyor, bin 146 TL net maaşa yansıyor; toplamda maaşı 5 bin 85 TL olacak" dedi.
Birinci sınıf hakim ve savcıların maaşının 6 bin 986 TL olduğunu, iyileştirmeden sonra maaşlarının 8 bin 132 TL olacağını kaydeden Bozdağ, 35 yıl çalışmış birinci sınıf hakim emeklisinin maaşının ise 4 bin 934 TL, birinci sıfa ayrılmış hakim emeklisinin ise 4 bin 82 TL aldığını bildirdi.
Bozdağ, hükümetleri döneminde kamu çalışanlarının maaşlarında iyileştirme yaptıklarını ifade ederek, "2002'de en düşük kamu çalışanının aldığı para 392 TL idi, 2014'te yüzde 416 artışla 2 bin 15 TL oldu. Ortalama maaş ise 2002'de 578 TL, 2014'te 2 bin 368 TL" diye konuştu.
Komisyonda, teklifin 13 maddesi kabul edildi.
Adalet Bakanı Bozdağ, şu anda HSYK 3. Dairesi'nin önünde hakim ve savcılar konusunda incelemeyi bekleyen 7 bin 659 dosya olduğunu, bunun artmış da olabileceğini çünkü sürekli ihbar ve şikayetler geldiğini ifade etti.
Hakim ve savcılara 14 Şubat 2005 tarihinden bugüne kadar verilen cezalar hakkında bilgi veren Bozdağ, "302 uyarma cezası, 92 aylıktan kesme cezası, 295 kınama cezası, 100 kademe ilerleme durdurma cezası, 27 derece yükselmeyi durdurma cezası, 144 yer değiştirme cezası, 59 meslekten çıkarma cezası var. Rüşvet ve hediye aldığı kanısı nedeniyle yer değiştirme cezası alanlar da bu af kapsamında" dedi.
Bozdağ, teklifle yurt dışında görev yapan adalet müfettişlerinin çalışmalarını yasal dayanağa kavuşturduklarını belirterek, "Burada yabancıların çalıştırılacağı yönünde eleştiri yapıldı. Türk vatandaşlığından çıkan, bulunduğu ülkenin eğitimini almış, iyi yetişmiş, o ülke ile iletişimi daha kolay olan insanlar var. Biz oradaki bu gençleri alıp istihdam edeceğiz, onlardan istifade edeceğiz" diye konuştu.
Teklifin 21. maddesinde düzenlenen yazılı sınav tartışıldı.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ile MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, ataması yapılmadığı için intihar eden hakim Didem Yaylalı?yı örnek vererek bu düzenlemeye tepki gösterdi ve "Bir kişi için mi kanun çıkarılıyor?" diye sordu.
Bakan Bozdağ, HSYK 3. Dairesi?nce, sınavı kazandıkları halde mesleğe kabulleri yapılmayanlara yeniden sınav hakkı getirildiğini söyledi. Bozdağ, ?325 kişi hakimlik stajı sonrası yazılı sınava giriyor, 324'ü sınavı geçiyor. Bir tane kadın hakim adayı sınavda kalıyor. Teklifle ona yeni bir sınav hakkı veriliyor" dedi.
Teklifin, aramalarda "kuvvetli şüphe" şartını "makul şüphe"ye dönüştüren maddesi tartışıldı.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, "Aramalarda 'makul şüphe' 2005'te vardı, sonra 'kuvvetli şüphe' oldu; şimdi yeniden makul şüpheye dönüyorsunuz. Yasa yapmanın da bir ciddiyeti kalmadı" dedi. Öztürk, "makul" kelimesinin "belirli" hale getirilmesini istedi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, AK Parti'nin önce yolsuzluk dosyalarını, inceleyen savcıların elinden aldığını, sonra da o savcıları görevden aldığını savunarak, "Bir çok kanunda değişiklikler yapıldı. Yolsuzluk soruşturmasını yürüten yargıya karşı mücadele alanı yaratıldı. 'Paralel yapı Hükümete darbe yapmaya çalışıyor, biz de onlara karşı istiklal mücadelesi veriyoruz' denildi. İstiklal mücadelesi böyle verilmez. Verilecekse, doğuda paralel yapı var, ona karşı verilsin" diye konuştu.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, "makul şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli şüphe" gibi kavramların, hukukta anonim ve belirsiz kavramlar olduğunu, suç teorisi bakımından kanunilik ilkesi ile pek bağdaşan kavramlar olmadığını belirtti.
Bu noktada bilim, içtihatlar, mukayeseli hukuk, somut olayın özelliği ve bu normu uygulayacak hakimin bilgi birikiminin önemli olduğuna işaret eden İyimaya, "Yoksa burada tek düze bir uygulamaya varmak mümkün değil. Aynı konunun farklı şekillerde ve geçmişe dönerek yeniden düzenlenmesinin siyasal bakımdan birden fazla izahı olabilir ama burada kademelendirmede şüphe kategorilerine gidilebilir" dedi.
Müzakerelerin ardından, aramalarda "kuvvetli şüphe" şartını "makul şüphe"ye dönüştüren madde aynen kabul edildi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, teklifle; iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması, el koyma ve diğer maddelerle alakalı olarak esasta bir değişiklik yapmadıklarını söyleyerek, "Daha önceki düzenlemede kuvvetli şüphenin somut delile dayanmasına ilişkin kural getirilmişti. Bu kural hepsinde var, teknik takipte var; bunların hiç birine dokunulmayacaktır. Somut delile dayalı kuvvetli şüphe hepsinde aranacak. Ağır ceza mahkemeleri oy birliği ile verecek bu kararı. Dinlemeler konusundaki güvenceler devam etmektedir. Burada bu güvenceler varken, keyfilikler olacağı değerlendirmesine katılmıyorum. Dinlemelerde geriye dönük bir dinleme olmayacak, gelecekte suça ilişkin bir durum olursa dinleme söz konusu olacak. Dinleme de şüpheli ya da sanık hakkında yapılıyor, herkes hakkında yapılmıyor" diye konuştu.
Bozdağ, "Bingöl İl Emniyet Müdürüne düzenlenen silahlı saldırı" ile ilgili sorulara, "Bingöl'deki olayda sulh ceza hakimine müracaat ediliyor, ancak 'temel haklara aykırıdır' denilerek arama izni verilmiyor. Polislerin şehit edildiği olaydan iki gün önce araba için arama izni isteniyor ancak yine verilmiyor. Bu arabanın daha sonra teröristlerin kullandığı araba olduğu anlaşılıyor" yanıtını verdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a düzenlenen suikast girişimi ile ilgili soruyu da yanıtlayan Bozdağ, "Bu suikast girişimine ilişkin soruşturmanın bu kadar zaman içerisinde neticelenmemiş olmasından rahatsızız, bir an önce karara bağlanmasında fayda var. Halen gizlilik kararı da devam ediyor. Mutlaka bir karar verilmeli, çünkü çok ciddi iddialar. Dava henüz açılmamış" dedi.
Bakan Bozdağ, milletvekillerinin güvenlik paketi ile ilgili sorularını da yanıtladı.
Güvenlik paketinin Bakanlar Kurulu'nda müzakere edildiğini ve bazı konularda değişlikler yapılması talimatı verildiğini anlatan Bozdağ, "O değişiklikler tamamlandı, imzalar da tamamlandı. Bundan vazgeçilmesi söz konusu değildir. O paketin yasalaşması konusunda Hükümetimiz gereken adımları atmıştır, yasalaşması için Parlamento'ya gelecektir" diye konuştu.
**** HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKUMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****
Komisyon, görüşülmesine dün başlanan; aramalarda "kuvvetli şüphe" şartını "makul şüphe"ye dönüştüren, hakim ve savcıların ücretlerinde artış düzenleyen, Yargıtay ve Danıştay'da daire ve üye sayısını artıran, Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin müzakerelerine devam etti.
Teklifin, noterlerin, MİT ve Emniyet gibi istihbarat birimlerine istediği bilgi ve belgeleri vermesine yol açabileceği ifade edilen düzenlemesi uzun süre tartışıldı. Müzakerelerin ardından bu düzenleme önergeyle tekliften çıkarıldı.
Muhalefet milletvekilleri, teklifin 7. maddesinde düzenlenen "idari yargıda 5 yıl süreyle görev yapan hakim ve savcıların hukuk fakültelerine sınavsız olarak yerleştirilmeleri" düzenlemesine de karşı çıktı.
Eleştirileri yanıt veren Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, bu maddenin, bu kadar eleştiriyi hak eden düzenleme olmadığını belirterek, "Hukuk fakültesine devam zorunlu değil. İdari yargıda görev yapan ve hukuk fakültesi mezunu olmayan idari yargı hakim sayısı 440. Danıştay'da tetkik hakimi 153 kişi, bakanlık merkezinde 4 kişi, Anayasa Mahkemesi'nde bir kişi, HSYK'da 4 kişi olmak üzere toplam 602 kişi hukuk fakültesi mezunu değil. Toplam bin 464 kişinin 602'si hukuk fakültesi mezunu değil. Bunların çoğu yaşlı olanlar; çünkü eskiden hukuk, siyasal ya da iktisat ayırımı yapılmıyordu. Yeniler arasında kota olduğu için bu sayı oldukça az. Hukuk fakültesini tercih edecek öğrencilerin hakkı da yenmeyecek bu düzenleme ile" diye konuştu.
Müzakerelerin ardından 7. madde önergeyle tekliften çıkarıldı.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, teklifle adli yıl açılış töreninin kaldırılmasına karşı çıktı.
Barolar Birliği Başkanı ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan tartışmalı toplantıdan sonra bu düzenlemenin getirilmesinin yanlış olduğunu iddia eden Öztürk, "Cumhurbaşkanı'nın hırsları vardır ve bizim de onun bu engellenemeyen hırslarına katkı sağlamamız doğru değildir" dedi.
Öztürk, "Bir kanunu değiştiriyorsunuz ve buna reform diyorsunuz. Daha sonra onu gene değiştiriyorsunuz ve ona da reform diyorsunuz" diye konuştu. Öztürk, Bakan Bozdağ'a yönelik olarak, "Bazen öyle şeyler anlatıyorsunuz ki ben bile inanıyorum" diye espri yaptı.
Bakan Bozdağ, CHP'li Öztürk'ün, "AK Parti'nin yargıda kadrolaştığına" ilişkin sözlerine, "12 yıldır iktidardayız. Yargıda atamalar yapılıyor. Bugün yargıdaki fotoğraf, sizi tekzip ediyor. Bizim kadrolaşma içinde olmamız mümkün değil. Biz hukuk devletine sahip çıkıyoruz" yanıtını verdi.
Öztürk, Bakan Bozdağ'a yönelik, "Cemaatle olan kavganızda size başarılar diliyorum, ben seyirciyim" sözlerini kullandı.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, adli yılın açılış törenlerinin kaldırılmasına karşı çıkarak, "O sesi keserseniz yargının, sistem içindeki fonksiyonunu ortadan kaldırmış olursunuz, bunu kaldırınca da o sistem, demokratik bir sistem olmaz. Komisyon bir kişinin direktifi ile bu maddeyi görüşüyor. Bunu kaleme alanların da isteyerek kaleme aldığını zannetmiyorum. Cumhurbaşkanı ve Barolar Birliği Başkanı ömür boyu bu görevlerde kalmayacak ama Türkiye ömür boyu kalacak ve bu da demokratik sistemlerle olacak. Tek adam yönetimi eğilimine kapı açacak uygulamalardan vazgeçmek gerekiyor. O yüzden bu madde çıksın" diye konuştu.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, eski Genelkurmay Başkanlarından merhum Doğan Güreş'in "tak şak paşacı" olarak anıldığını belirterek, "Dönemin Başbakanı Tansu Çiller emrediyor ve ve o da yapıyordu. Şimdi biz de Cumhurbaşkanı tak dedi diye, bunu şak diye yapacak mıyız? Cumhurbaşkanı bu yıl gitmedi törene, seneye de gitmesin. Yapmayalım, yoksa bu bize yapışır" dedi.
AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, adli yıl açılış toplantısını kaldırmadıklarını, toplantının yasal dayanağını kaldırdıklarını belirtti.
Bu toplantılarda Barolar Birliği Başkanları ile Yargıtay Başkanlarının konuştuğunu belirten Can, "Son 50 yılda bu törenlerdeki Yargıtay ve Barolar Birliği Başkanlarının konuşmalarına baktım. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan bu toplantılara davet edilmiş. Başbakan bu toplantılara, toplantıya ağırlık kazandırsın diye çağrılıyor. Tamam, demokrasi manifestosu verilmeli ama Başbakanın azarlandığı bir toplantıya dönmemeli, milli iradenin aşağılandığı alanlar olarak görülmemeli. Siyasetçiler şamar oğlanı değil. O toplantılar savunmasız Başbakanların azarlandığı toplantı platformu şeklinde geçmektedir. Bunun yasal dayanağını kaldıralım, bunu ellerinden almamız gerekiyor. Siyaset yapılacak alanlar bellidir, cüppelerini çıkarsınlar ve siyasetlerini yapsınlar" sözlerini sarfetti.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi Dursun Altınöz, adli yıl törenlerinin 1943'ten bu yana yapıldığını, 1973 yılından bu yana da yasal dayanağının olduğunu belirterek, "Bu devlet geleneğinin sürmesini istiyoruz. İçeriği ile farklı şeyler söylenebilir. Nahoş olaylar varsa bunlar ayrıca değerlendirilebilir ama bu, törenin yasal hükmünün kaldırılmasının gerekçesi olamaz" dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ, adli yıl açılış törenlerinin yasal dayanağının kaldırılmasının, bundan sonra bu törenlerin yapılmasına engel olmadığını belirterek, "Bu törenler, yasa olmadan da yapılabilir. Türkiye'nin her yerinde Barolar Birliği, Başsavcılıklar, Adalet Komisyonları bu tür etkinlikler düzenleyebilir" dedi.
Tartışmaların ardından 10. madde kabul edildi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, hukuk eğitimi konusunda bilim komisyonu kurduklarını söyleyerek, "ABD, Avrupa'da hukuk eğitimini nasıl yapılıyor? Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Bu konuda yoğunlaşarak, dünyadaki hukuk eğitimi sisteminden en uygun olanını nasıl taşıyabiliriz diye bakacağız. Biz hukuk eğitiminin dünya ile uyumlu olmasını istiyoruz" diye konuştu.
Türkiye'deki hukuk fakültelerinin sayısının artmasına rağmen maalesef kalitenin düştüğüne işaret eden Bozdağ, "Avukatlığı belli bir süre yapmayan kişilerin hakim ve savcı olmasını engelleyecek adımı da atacağız. Bu sene hakim ve savcı alımında, daha fazla avukat kaynağından almak için ilan yaptık, bir kaç sene sonra bunu tamamen avukatlardan alacağız" dedi.
Bozdağ, hakim, savcıların ve adliye personelinin maaşlarının daha da iyileştirilmesi gerektiğini belirterek, "Aldıkları ücretlerin kafi olduğunu düşünmüyorum. Ancak bunun bütçe imkanları çerçevesinde değerlendirilmesini istiyorum" ifadesini kullandı.
İnfaz koruma memurlarının durumlarının gündeme getirildiğini anımsatan Bozdağ, "İnfaz koruma memurları zor bir görev yapıyor. Genel Kurul'un gündeminde olan güvenlik hizmetleri yasalaştığı zaman onlara yıpranma payı getirilecek, tazminatlarında da iyileştirme yapıyoruz" diye konuştu.
Adalet Bakanı Bozdağ, 14 Ağustos 2014 tarihi itibariyle yeni başlayan hakim ve savcıların maaşının 3 bin 939 TL olduğunu belirterek, "Bu düzenleme ile bin 154 TL iyileştirme yapılıyor, bunun kesintisi oluyor, bin 146 TL net maaşa yansıyor; toplamda maaşı 5 bin 85 TL olacak" dedi.
Birinci sınıf hakim ve savcıların maaşının 6 bin 986 TL olduğunu, iyileştirmeden sonra maaşlarının 8 bin 132 TL olacağını kaydeden Bozdağ, 35 yıl çalışmış birinci sınıf hakim emeklisinin maaşının ise 4 bin 934 TL, birinci sıfa ayrılmış hakim emeklisinin ise 4 bin 82 TL aldığını bildirdi.
Bozdağ, hükümetleri döneminde kamu çalışanlarının maaşlarında iyileştirme yaptıklarını ifade ederek, "2002'de en düşük kamu çalışanının aldığı para 392 TL idi, 2014'te yüzde 416 artışla 2 bin 15 TL oldu. Ortalama maaş ise 2002'de 578 TL, 2014'te 2 bin 368 TL" diye konuştu.
Komisyonda, teklifin 13 maddesi kabul edildi.
Adalet Bakanı Bozdağ, şu anda HSYK 3. Dairesi'nin önünde hakim ve savcılar konusunda incelemeyi bekleyen 7 bin 659 dosya olduğunu, bunun artmış da olabileceğini çünkü sürekli ihbar ve şikayetler geldiğini ifade etti.
Hakim ve savcılara 14 Şubat 2005 tarihinden bugüne kadar verilen cezalar hakkında bilgi veren Bozdağ, "302 uyarma cezası, 92 aylıktan kesme cezası, 295 kınama cezası, 100 kademe ilerleme durdurma cezası, 27 derece yükselmeyi durdurma cezası, 144 yer değiştirme cezası, 59 meslekten çıkarma cezası var. Rüşvet ve hediye aldığı kanısı nedeniyle yer değiştirme cezası alanlar da bu af kapsamında" dedi.
Bozdağ, teklifle yurt dışında görev yapan adalet müfettişlerinin çalışmalarını yasal dayanağa kavuşturduklarını belirterek, "Burada yabancıların çalıştırılacağı yönünde eleştiri yapıldı. Türk vatandaşlığından çıkan, bulunduğu ülkenin eğitimini almış, iyi yetişmiş, o ülke ile iletişimi daha kolay olan insanlar var. Biz oradaki bu gençleri alıp istihdam edeceğiz, onlardan istifade edeceğiz" diye konuştu.
Teklifin 21. maddesinde düzenlenen yazılı sınav tartışıldı.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ile MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, ataması yapılmadığı için intihar eden hakim Didem Yaylalı?yı örnek vererek bu düzenlemeye tepki gösterdi ve "Bir kişi için mi kanun çıkarılıyor?" diye sordu.
Bakan Bozdağ, HSYK 3. Dairesi?nce, sınavı kazandıkları halde mesleğe kabulleri yapılmayanlara yeniden sınav hakkı getirildiğini söyledi. Bozdağ, ?325 kişi hakimlik stajı sonrası yazılı sınava giriyor, 324'ü sınavı geçiyor. Bir tane kadın hakim adayı sınavda kalıyor. Teklifle ona yeni bir sınav hakkı veriliyor" dedi.
Teklifin, aramalarda "kuvvetli şüphe" şartını "makul şüphe"ye dönüştüren maddesi tartışıldı.
CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, "Aramalarda 'makul şüphe' 2005'te vardı, sonra 'kuvvetli şüphe' oldu; şimdi yeniden makul şüpheye dönüyorsunuz. Yasa yapmanın da bir ciddiyeti kalmadı" dedi. Öztürk, "makul" kelimesinin "belirli" hale getirilmesini istedi.
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, AK Parti'nin önce yolsuzluk dosyalarını, inceleyen savcıların elinden aldığını, sonra da o savcıları görevden aldığını savunarak, "Bir çok kanunda değişiklikler yapıldı. Yolsuzluk soruşturmasını yürüten yargıya karşı mücadele alanı yaratıldı. 'Paralel yapı Hükümete darbe yapmaya çalışıyor, biz de onlara karşı istiklal mücadelesi veriyoruz' denildi. İstiklal mücadelesi böyle verilmez. Verilecekse, doğuda paralel yapı var, ona karşı verilsin" diye konuştu.
Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, "makul şüphe, yeterli şüphe, kuvvetli şüphe" gibi kavramların, hukukta anonim ve belirsiz kavramlar olduğunu, suç teorisi bakımından kanunilik ilkesi ile pek bağdaşan kavramlar olmadığını belirtti.
Bu noktada bilim, içtihatlar, mukayeseli hukuk, somut olayın özelliği ve bu normu uygulayacak hakimin bilgi birikiminin önemli olduğuna işaret eden İyimaya, "Yoksa burada tek düze bir uygulamaya varmak mümkün değil. Aynı konunun farklı şekillerde ve geçmişe dönerek yeniden düzenlenmesinin siyasal bakımdan birden fazla izahı olabilir ama burada kademelendirmede şüphe kategorilerine gidilebilir" dedi.
Müzakerelerin ardından, aramalarda "kuvvetli şüphe" şartını "makul şüphe"ye dönüştüren madde aynen kabul edildi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, teklifle; iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması, el koyma ve diğer maddelerle alakalı olarak esasta bir değişiklik yapmadıklarını söyleyerek, "Daha önceki düzenlemede kuvvetli şüphenin somut delile dayanmasına ilişkin kural getirilmişti. Bu kural hepsinde var, teknik takipte var; bunların hiç birine dokunulmayacaktır. Somut delile dayalı kuvvetli şüphe hepsinde aranacak. Ağır ceza mahkemeleri oy birliği ile verecek bu kararı. Dinlemeler konusundaki güvenceler devam etmektedir. Burada bu güvenceler varken, keyfilikler olacağı değerlendirmesine katılmıyorum. Dinlemelerde geriye dönük bir dinleme olmayacak, gelecekte suça ilişkin bir durum olursa dinleme söz konusu olacak. Dinleme de şüpheli ya da sanık hakkında yapılıyor, herkes hakkında yapılmıyor" diye konuştu.
Bozdağ, "Bingöl İl Emniyet Müdürüne düzenlenen silahlı saldırı" ile ilgili sorulara, "Bingöl'deki olayda sulh ceza hakimine müracaat ediliyor, ancak 'temel haklara aykırıdır' denilerek arama izni verilmiyor. Polislerin şehit edildiği olaydan iki gün önce araba için arama izni isteniyor ancak yine verilmiyor. Bu arabanın daha sonra teröristlerin kullandığı araba olduğu anlaşılıyor" yanıtını verdi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a düzenlenen suikast girişimi ile ilgili soruyu da yanıtlayan Bozdağ, "Bu suikast girişimine ilişkin soruşturmanın bu kadar zaman içerisinde neticelenmemiş olmasından rahatsızız, bir an önce karara bağlanmasında fayda var. Halen gizlilik kararı da devam ediyor. Mutlaka bir karar verilmeli, çünkü çok ciddi iddialar. Dava henüz açılmamış" dedi.
Bakan Bozdağ, milletvekillerinin güvenlik paketi ile ilgili sorularını da yanıtladı.
Güvenlik paketinin Bakanlar Kurulu'nda müzakere edildiğini ve bazı konularda değişlikler yapılması talimatı verildiğini anlatan Bozdağ, "O değişiklikler tamamlandı, imzalar da tamamlandı. Bundan vazgeçilmesi söz konusu değildir. O paketin yasalaşması konusunda Hükümetimiz gereken adımları atmıştır, yasalaşması için Parlamento'ya gelecektir" diye konuştu.
**** HABERİN DEVAMINI "İLGİLİ DOKUMANLAR" BÖLÜMÜNDE BULABİLİRSİNİZ.****