2016-06-28 - 19:00
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU...
Plan ve Bütçe Komisyonu, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere AK PARTİ Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı. Komisyonda, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 21 maddesi kabul edildi.
Plan ve Bütçe Komisyonu, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nı görüşmek üzere AK PARTİ Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tasarıya ilişkin, "Bu düzenlemede yapılan bütün hususların temelinde, toplumun refahının artırılması vardır. Toplumun refahının artırılması için daha fazla üretim, yatırım yapılması, istihdam sağlanması lazımdır." dedi.

Bakan Ağbal, komisyon toplantısında yaptığı sunumla tasarı hakkında bilgi verdi.

Tasarının, ülkede yatırımların ve istihdamın artırılması, üretimin teşvik edilmesi araştırma-geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi ve Türkiye'nin cazip bir yatırım merkezi haline getirilmesi hedefine yönelik olduğunu söyleyen Ağbal, "Tasarıda yatırım ortamına ilişkin işlem maliyetlerinin azaltılması, araştırma-geliştirmeye yönelik teşviklerin gözden geçirilerek yasal düzenlemelerden kaynaklı uygulama farklılıklarının ortadan kaldırılması, finans kurumları arasındaki farklı uygulamaların ortadan kaldırılması, faizsiz finans ürünlerinin yaygınlaştırılması, uluslararası yatırımların teşvik edilmesi, vergisel araçlarla tasarrufların özendirilmesi ve üretken alanlara yönlendirilmesi, vergilemede öngörülebilirliğin artırılması ve uyum maliyetlerinin azaltılması öngörülmüştür." diye konuştu.

Tasarıyla bu hedeflerle uyumlu olarak muhtasar beyanname ile Sosyal Güvenlik Kurumu bildirgesinin birleştirilmesi, şirket kuruluş ve şube açılış işlemlerinin maliyetlerinin ve süresinin azaltılması yönünde düzenlemeler yapıldığını aktaran Ağbal, iflas erteleme müessesiyle çeklere ilişkin de yeniliklerin tasarıda yer aldığını belirtti.

Ağbal, "Varlık barışı, geçmiş uygulama sonuçları da dikkate alınmak suretiyle yeniden ele alınmış ve yurt dışı varlıkların ekonomiye kazandırılması amacıyla daha basit, daha sade, uygulanabilir, yurt dışındaki varlıklarını Türkiye'ye getirmek isteyen vatandaşlarımız açısından daha güvenceli, daha teşvik edici bir düzenleme yapılmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Tasarının 18 kanunda değişiklik yaptığını dile getiren Ağbal, değişikliklerin bir bütünlük oluşturduğuna ve belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olduğuna da işaret etti.

Ağbal, tasarıda yer alan düzenlemelerin, AK PARTİ'nin seçim vaatleri ile 64 ve 65. hükümet programlarında yer alan konuları içerdiğini, yapısal reform niteliği taşıdığını belirterek, ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla da istişareler sonucunda hazırlandığını vurguladı.

Ağbal, şunları kaydetti:

"Bu düzenlemede yapılan bütün hususların temelinde, toplumun refahının artırılması vardır. Toplumun refahının artırılması için daha fazla üretim, yatırım yapılması, istihdam sağlanması lazımdır. Böylelikle gelirin büyütülmesi lazım, kalkınmanın hızlandırılması lazım. Biz hükümet olarak getirdiğimiz tasarıların hiçbirini 'Şu toplumsal kesime mahsus, bu toplumsal kesime mahsus' diye düşünmüyoruz. Her zaman için önceliğimiz toplumun tümü ve geneline ilişkin refahı artıracak tedbirlerdir. Bugün getirilen düzenleme yatırım ortamını iyileştiriyorsa bu yatırımcı için önemli olduğu kadar, çalışan için de önemlidir. Bazen çalışanlara olan duyarlılığımızı çalışamayanlara karşı göstermiyoruz. Çalışamayanlar var, onlara karşı da hükümetin çözüm üretmesi lazım. Bu getirdiğimiz düzenlemeler hem çalışanlar için hem de iş gücü piyasasında iş arayan insanlar için fırsat penceresi açacaktır. Asla hükümet olarak sermaye düşmanlığı yapmadık, sermaye düşmanlığı yapanlara karşı da dik durduk. Çünkü bu ülkede emeğin de ayakta durabilmesi için emek de sermaye de hep beraber, birlikte, ortak bir refah hedefi içinde hareket edecek. Emeği sermayeye, sermayeyi emeğe düşman gösteren bir anlayışı da hükümet olarak külliyen reddediyoruz."

Ağbal konuşmasında, tasarıdaki düzenlemelerin içerikleri hakkında da bilgi verdi.

Tasarıda yer alan varlık barışı konusuna da değinen Ağbal, geçmişte üç kez daha benzer düzenlemelerin yapıldığını hatırlattı.

Ağbal, şöyle devam etti:

"Bu yapmış olduğumuz düzenleme çerçevesinde para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını 31 Aralık 2016 tarihine kadar banka ve aracı kurumlara bildiren ve bu tarihe kadar da bu varlıklarını Türkiye'ye getirenler yapmış olduğumuz yasal düzenlemeden yararlanacaklar. Yine yurt dışında alacakları, taşınmazı olanlar yine aynı tarihe kadar yurt dışındaki bu alacaklarını ve taşınmazlarını bildirmek suretiyle ve bildirim tarihinden itibaren de bir yıl içinde paraya çevirmek suretiyle Türkiye'ye getirirlerse düzenlemeden yararlanacaklar. Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını bildirenler, bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde bu varlıklarını Türkiye'ye getirecekler ama hiçbir şekilde bu süre, 31 Aralık 2016 tarihini aşamaz."

Yapılan düzenlemede, yurt dışından getirilen varlıkların işletmelerin kanuni defterlerine kaydedilebileceğinin belirtildiğini dile getiren Ağbal, söz konusu varlıkların işletmelerce sermayeye ilave edilebileceğini, özel fon hesabında tutulabileceğini, yurt dışı kaynaklı kredilerin kapatılmasında kullanılabileceğini anlattı.

Ağbal, "Varlıkların Türkiye'ye getirilmesi konusunda belli bir süre öngördük. Bir yıllık süreç içinde Türkiye'ye getirmesi lazım. Beyan ve bildirimde bulunan ancak yurda getirme şartını yerine getirmeyen mükellefler, maddenin sağladığı avantajlardan yararlanamayacaklar." dedi.

Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi yapılmaması, vergi cezası kesilmemesi yönünde önceki kanunlarda yer alan düzenlemelerin, bu tasarıda da yer aldığının altını çizen Ağbal, "Getirdiğimiz düzenlemenin öncekilerden önemli farklılıklarından biri de getirilen bu varlıklar üzerinden herhangi bir vergi tahsil etmeyeceğiz." ifadesini kullandı.

Ağbal, yapılan düzenleme ile kişilere mutlak bir hukuki korunma sağlanmadığının da altını çizerek, şunları söyledi:

"Her türlü kanun bakımından genel hükümler bu varlıkları getiren kişiler için de geçerli. Burada yapılan düzenlemede maddenin söylediği şudur; kişi parasını getirmiş başkaca hakkında soruşturma açılmasını gerektirecek hiçbir delil, bulgu, emare ve gerekçe yok. Böyle bir durumda sadece ve sadece bu paranın getirilmiş ve beyan edilmiş olması gerekçe gösterilerek bir soruşturma açılamaz. Kişi hakkında herhangi bir şekilde farklı bir kaynaktan, farklı bir nedenle yürütülen soruşturma olduğunu varsayalım, bu soruşturma nedeniyle eldeki bilgi, bulgu ve delillere göre başka bir soruşturma açılmak isteniyorsa açılacak. Bu düzenleme hiçbir şekilde kişiye, mutlak manada soruşturma koruması getirmiyor."

Ağbal, düzenlemenin hali hazırda devam eden vergi incelemeleri bakımından bir mahsup imkanı getirmediğini de belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ait uluslararası sistem içindeki varlıkların bankacılık sistemi üzerinden Türkiye'ye getirilmesine ilişkin düzenlemenin altında başka bir mana aramamak gerektiğine işaret eden Ağbal, "Suç ekonomisi ile mücadele, kara para aklama ile mücadele, her türlü terör örgütüyle mücadele, terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda bugüne kadar yürüttüğümüz kararlı mücadeleyi bundan sonra da yürüteceğiz. Bugün biliyoruz ki PKK, bir takım meşru görüntülü yapılar üzerinden bir şekilde teröre finans sağlamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar bu yapılarla nasıl mücadele ettiyse bundan sonra da devam edecektir" diye konuştu.

Görüşmeler, tasarının geneli üzerinde milletvekillerinin değerlendirmeleri ile devam ediyor.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Bu ülkede 2002 yılında yabancı sermayeli şirket sayısı 4 bin 997. Şu anda kaç? 48 bin 445 yabancı sermayeli şirket var. Yani 11 kat artmış. Demek ki insanlar Türkiye'ye güveniyor." dedi.

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, tasarıya ilişkin görüşlerini aktarırken, yatırım ortamının, demokrasi, hukuk ve özgürlüklerin güvence altına alındığı ülkelerde gelişebileceğini söyledi.

Çok sayıda ülkede görüşmeler yaptığını belirten Paylan, "Biz buradan Afganistan'a nasıl bakıyorsak, onlar da buraya benzer şekilde bakıyorlar. Böyle bir ortama yatırım gelir mi?" diye konuştu.

Maliye Bakanı Ağbal ise Türkiye'ye yurt dışından gelen yatırımlara işaret ederek, "Türkiye'ye 16,5 milyar dolar paralarını bağladılar. Türkiye'yi Afganistan ile karşılaştırmak doğru mu? Bu yaşadığımız topraklara haksızlık değil mi? Öyle olsa paralarını bağlarlar mıydı? Siz kimlerle görüşüyorsunuz, ben merak ediyorum." karşılığını verdi.

Paylan'ın çok çeşitli ülkelerde görüşmeler yaptığını söylemesi üzerine Ağbal, "Türkiye düşmanlarıyla görüşüyorsunuz." ifadesini kullandı. Paylan da Ağbal'ın "Türkiye düşmanları" ifadesiyle neyi kastettiğini açıklamasını istedi.

Komisyon Başkanı Bilgiç ise karşılıklı konuşmaların komisyon çalışmalarına katkı sağlamayacağını belirtti. Herkesin görüşlerini aktarmasını isteyen Bilgiç, arzu edilen bilgilerin görüşmelerin soru-cevap bölümünde verileceğini ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil de tasarının kendisinin, yatırım ortamında bir sorun olduğunun kabul edilmesi anlamına geldiğini, bu sorunun doğru teşhis edilmesi gerektiğini söyledi.

Kişi ve şirketin off-shore yatırım faaliyetlerini ortaya çıkaran Panama belgelerine işaret eden Tamaylıgil, İzlanda'da başbakanın istifasına yol açan bu belgelerin, Türkiye'de gerektiği şekilde ele alınmadığını savundu.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise yatırım ortamının iyileştirilmesi noktasında uluslararası ilişkilerin önemini vurguladı.

Uluslararası alanda kullanılan dilin, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye gelişinde etkili olduğunu belirten Çakırözer, diplomatik ilişkilerin ülke menfaatleri göz önünde bulundurularak özenli yaklaşımlarla yürütülmesi gerektiğini dile getirdi. Çakırözer, "Yatırım ortamını iyileştirmek tek başına yeterli değildir. Demokrasimizi de batılı ülkeler seviyesine taşıyacak düzenlemeleri el birliğiyle yapmamız gerekir." dedi.

Muhalefet milletvekillerinin vergi muafiyetlerine ilişkin değerlendirmeleri üzerine söz alan Ağbal, tasarıyı kamu finansmanına bir kaynak olarak görmediklerini, bunun yatırım ortamının iyileştirilmesinden yana bir düzenleme olduğunu bildirdi.

Ağbal, "Burada, mevcut istisnaları koruyacak şekilde bir düzenleme yapıyoruz. Onun için bunun etki analizinde, ilave bir vergi kaybı öngörmüyoruz. Gelir İdaresi Başkanlığımız her bir maddeyle ilgili etki analizine dönük, eldeki verileri, hesaplanabilme imkanlarını değerlendirerek, bir çalışma yaptı. Tamamen teknik bir çalışmadır. Damga vergisinde yaklaşık 5 milyon liranın üzerinde bir vergiden vazgeçiyoruz. Hesaplamalarımıza göre bu paketin (tasarının) toplam etkisi, 718 milyon lira." diye konuştu.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Ağbal, çalışmaya görüşleriyle katkı sunan herkese teşekkür etti.

Tasarının, yatırım ortamı sorunlu olduğundan değil, bugünü daha iyiye götürmek için hazırlandığını vurgulayan Ağbal, ekonomik düzenlemelerin yanı sıra AK PARTİ olarak son 14 yılda demokrasinin kökleşmesi için çok önemli çalışmalara imza attıklarını kaydetti.

Ağbal, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu ülkede 2002 yılında yabancı sermayeli şirket sayısı 4 bin 997. Şu anda kaç? 48 bin 445 tane yabancı sermayeli şirket var. Yani 11 kat artmış. Demek ki insanlar Türkiye'ye güveniyor. Türkiye'deki demokrasiye, hukuk devletinin inşasına güveniyor. Türkiye'nin fırsatlarına, insanlarına, yetişmiş insan kaynağına güveniyor. Türkiye artık bölgesinde yatırım, üretim, cazibe merkezi haline geldi. Sivil toplum örgütleri olsun, uluslararası örgütler olsun biz de onlarla görüşüyoruz. Bakıyoruz onlar da Türkiye'nin ilerisine dönük son derece olumlu beklentiler içinde. Bunu hep beraber istemeliyiz."

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Vergi İdaresi'nin daha verimli, sonuç alan, kayıt dışı ekonomiyle mücadele edecek gerçek alanlarda yoğunlaşması ve mesaisini buraya sevk etmesi lazım." dedi.

AK PARTİ Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 21 maddesi kabul edildi.

CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, tasarının maddelerinin görüşmeleri sırasında söz alarak Türkiye'de iflas ertelemenin doğru kullanılmadığını, hatta bu yolla usulsüzlükler gerçekleştirildiğini söyledi.

Bankalar ile şirketler arasındaki ilişkilerde de yeni düzenlenmesi gereken unsurlar olduğuna işaret eden Pekşen, iflas erteleme isteyen şirketlerin büyük çoğunluğunun yeniden ayağa kalkamadığını ve battıklarını belirtti.

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı da iflas ertelemenin esnafta tedirginlik yaratan bir durum olduğunu, söylentisinin bile olumsuzluklara yol açtığını vurguladı.

İflas ertelemeye ilişkin düzenleme yapılmasını yararlı gördüklerini aktaran Kalaycı, bu konuda devam eden davalara ilişkin de düzenleme yapılabileceğini dile getirdi.

"İyi borçlu, kötü borçlu birbirine karışmış durumda. Hangi şirketin gerçekten zor durumda kaldığı için iflas ertelemesi istediğini, hangi şirketin kötü niyetli olarak uygulamayı kullandığını ayırmak artık çok zor hale geldi." diyen Kalaycı, düzenlemelerin bu ayrıntılar dikkate alınarak yapılmasını istedi.

CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ise iflas erteleme talibinde bulunan şirketlerin sayısının artmasının sıkıntılı bir durum olduğunu ortaya koyduğunu savundu.

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan da iflas erteleme isteyen şirketlerin çalışanlarının da durumdan olumsuz etkilendiğini belirterek, çalışanların iflas erteleme kararı verilen işyerlerinden geçmişe dönük alacaklarına tahsil edemediklerini ve bunlara haciz işlemi de uygulanmadığına dikkati çekti.

AK PARTİ Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu ise iflas ertelemenin kötü amaçlarla kullanılmasının önüne geçilmesi atanan kayyımların da ehil kişilerden seçilmesi gerektiğini söyledi.

AK PARTİ Trabzon Milletvekili Salih Cora, tasarıda yer alan, belli miktar ihracat yapanlara iki yıl süre ile hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin düzenlemeye değinerek, avukatlar, özellikle de baro yöneticilerine de bu sınıftan pasaport verilmesine yönelik düzenleme yapılabileceğini ifade etti.

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ise vakıf üniversitelerinin öğretim üyelerine hususi damgalı pasaport verilmesi yönünde düzenleme yapılmasını istedi.

AK PARTİ Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer ise hususi damgalı pasaportun uzun zamandır gündemde olan bir talep olduğunu ancak kimlere verilebileceğine ilişkin kriterlerin doğru belirlenmesi gerektiğini söyledi. Koçer, özellikle kentlerin temsili noktasında oda ve borsa başkanlarının önemine işaret ederek, düzenlemenin kapsamının geliştirilebileceğini dile getirdi.

Maliye Bakanı Naci Ağbal söz alarak, hususi damgalı pasaport taleplerinin bir çoğunun haklı olabileceğini ancak görüşülen tasarının kapsamı içinde hareket edildiğini vurguladı. Ağbal, "Bu paketin doğası gereği sadece yatırımcılara yönelik bir düzenleme getiriyoruz. Burada ihracatın bayrağını taşıyan en öndeki az sayıdaki firmadan başlayarak bu uygulamayı yapmamız gerekiyor. Maksadını aşan bir genişleme yaparsak yeşil pasaportla ilgili yurt dışındaki algıyı değiştiriz" diye konuştu.

CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel Türkiye'nin kişilere yeşil pasaport vermesinin ziyaret edilen ülkedeki karşılığının ne olduğu ile değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Temizel, "Biz burada bir şey vermiyoruz ki. İsterseniz biz burada 'Bundan sonra bütün pasaportlarımız yeşil' diyelim. Karşı tarafla bu işlerin yürütülmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Tasarının Vergi Usul Kanunu'nda pişmanlık müessesiyle ilgili izaha davet başlığı hakkında milletvekillerinin değerlendirmeleri üzerine düzenlemeye ilişkin açıklama yapan Bakan Ağbal, maddeyle amaçlananın mükellef ile idare arasında vergi incelemesinden kaynaklı iş yükünü azaltmak, mükelleflere harici kaynaklardan elde edilen vergi incelemesini gerektiren konularda, kendini ifade etme imkanı vermek olduğunu söyledi. Ağbal, idarenin, hileli vergi suçlarından kaynaklı bir hususu tespit etmesi halinde izaha davette bulunamayacağının altını çizdi.

Ağbal, "Her bulduğunuz bilgi her zaman o sonucu doğurmuyor. Bazen vergi incelemesi yapıyorsunuz, mükellef farklı bir izahatta bulunarak aslında iki bilginin birbirini doğrulamadığını söylüyor. Böyle bir izah mekanizmasını getirmekle aslında incelemelerin bir kısmınında, başlamadan incelemeden mükellefi kurtarmış oluyoruz. Biz burada gönüllü uyumu bir noktada destekleyen bir düzenleme yapıyoruz." diye konuştu.

Düzenlemenin vergi denetiminde yeni bir bakış açısını getirdiğini ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:

"İyi niyetle getirdik. Vergi idaresi ile mükellef arasındaki uzlaşmazlıkları asgariye indirmek, vergiyi biran önce tahsil etmek, mükellefi gönüllü uyuma sevk etme noktasında bir irademiz var. Düzenlemenin esas amacı o. Vergi İdaresi'nin daha verimli, sonuç alan, kayıt dışı ekonomiyle mücadele edecek gerçek alanlarda yoğunlaşması ve mesaisini buraya sevk etmesi lazım. Bu müessese gerçekten modern vergi sistemlerinde olması gereken bir müessese."

Öte yandan Komisyon Başkanı Bilgiç, Atatürk Havalimanı'nda meydana gelen patlamada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı yaralılara da acil şifa dileyerek, komisyon adına terör olaylarını lanetlediklerini bildirdi.