
2003-06-12 - 00:00
Sayın Valim, çok değerli Amasyalılar, sevgili konuklar, hepinizi saygı ile selamlıyorum.
Amasya Tamimi'nin 84. yıldönümü münasebetiyle Amasya'ya gelmiş olmaktan büyük bahtiyarlık duydum. TBMM Başkanı olarak beraberinde Sayın Başkanvekilimiz Nevzat Pakdil, ilimizin milletvekilleri ve çevre illerden çok değerli misafirlerle birlikteyiz.
Amasya, şehir itibariyle geçmişi çok eskiye dayalı bir yerleşim merkezimiz. Ancak Kurtuluş Savaşımızın en önemli mihenk noktalarından birisi.. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkmasını müteakip ilk olarak ziyaret ettiği il Amasya'dır. Burada, kurtuluş Savaşı'na en büyük desteği almıştır. Bugün saat 17.00'da yapılacak törenlerde bununla ilgili bilgilerimizi ortaya koyacağız. Ancak Amasya'nın kuruluşumuzda, kurtuluşumuzda, Cumhuriyet oluşumuzda, bağımsız bir devlet oluşumuzdaki katkısı herkesin bilgisindedir. Amasya'da olmak, Amasyalı olmak, böyle güzel ve hayırlı bir işe ev sahipliği yapmak çok büyük bir onurdur. Bundan dolayı Amasya'yı, Amasya'da yaşayanları saygıyla anıyorum. Sizleri tebrik ediyorum. Geçmişte rahmetli olan tüm büyüklerimize, şehitlerimizle, gazilerimizle saygılar sunuyorum, rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, müze olarak da geçmişi eskiye dayalı bir binanın açılışındayız. Sayın Müze Müdürüm bilgi verdi, tekrarlamayacağım. Ama benim de bildiğim kadarıyla çok eski döneme ait eserlerin sergilendiği çok önemli müzelerimizden birisi.. Tabii teknik olarak hepimizin söylemesi mümkün değil ama şu şu çağlara ait pek çok bilgi, doküman, belge, mumyasıyla vs eserleriyle bu müzede sergileniyor. Kültür Bakanlığımızın gayretleriyle restoresi yapılmış ve bugün de açılışını yapıyoruz. Hayırlı olmasını diliyorum.
Bir müze açılışında çok fazla bir şey söylenmez. Ama çok taze bir hatıra olduğu için, bir iki anektot hatırlatmak istiyorum. Birkaç gün önce Japonya'ya yaptığımız ziyaretten dönmüş bulunuyoruz. TBMM adına Japonya Üst Meclis Başkanı'nın davetlisi olarak bu ülkeye gitmiştim. Türkiye'den 10 bin kilometre uzaklıkta Asya'nın en doğu ülkesi.. Şüphesiz burada geçirdiğimiz 7 günde Japonları tanımak, Japon sanayi ve teknolojisinin geliştiği noktayı görmek, Türkiye ile Japonya arasındaki ilişkilerin nasıl daha güçleneceği konusunda çalışmalar yapmakla geçirdik. Çok yararlı bir ziyaret oldu. Şunu gördüm: Japonlar tarihe, kültüre, arkeolojiye, bilimsel araştırmalara çok meraklı insanlar. Türkiye'yi çok seviyorlar. Bu, geçmişe dayalı bir sevgi.. Ertuğrul Firkateyni'nin Japonya'yı ziyaret edipte dönüşte bir tayfundan batmış olmasından başlayan dostluk, belki Kore Savaşı ile, belki orada Mehmetçiğin gösterdiği başarılarla pekişmiş.. Millet olarak bu yüzü gülen insanlar, bu nazik insanlar, bizi çok seviyorlar. Ne hikmetse biz de onları seviyoruz. Yani yüzünüze bakıp da gülümsedikleri zaman esasen bir sevgi ortaya çıkıyor. Şimdi bu ülkede gördüğüm, bir kere Türkiye'yi çok iyi tanıyorlar. Türkiye dendiği zaman bizim kültür ve tarih varlıklarımızı biliyorlar. Türkiye'deki kültür ve tarih mirasını, üzülerek söylüyorum bizim açımızdan, bizden daha iyi biliyorlar.
Dolayısıyla Türkiye, 130 milyonluk Japonya'nın her yıl dünyaya gönderdiği 17 milyon turistten daha fazla pay almalı.. Halbuki biz bu 17 milyon turistten sadece yılda yüzde 1'ini karşılayabiliyoruz. Mesela Japon İmparatoru'nu ziyaretimde, bana Kaman'da, Kale Höyük'teki kazıları sordu. Ben hazırlıklı gitmemiş olsaydım, mahçup olacaktım. Dışişleri bana mükemmel bir dosya verdi. İnanır mısınız, Kaman Kale Höyük'teki kazıları, Japon İmparatoru'nun yeğeni Prens Tomihita götürüyor ve 20 yıldan bu yana burada elde edilen eserlerden sergiler meydana getiriliyor.
Şimdi bu müzeyi açarken onlar aklıma geldi. Biraz sonra kim bilir neler göreceğiz. Türkiye, bu kadar sahip olduğu zenginlikleri sadece Japonya'ya değil, tüm dünyaya tanıtmalıdır. İyi muhafaza etmelidir. Bulmalıdır, envanterini çıkartmalıdır, araştırmalıdır. Bunlar, olması gerekenlerin milyonda biridir. Bütün medeniyetlere beşik olmuş Anadolu toprakları üzerinde burada sergileyebildiğimiz milyonda biridir ama maddi imkansızlıklarda ve maalesef bu işe karşı ilgisizliğimiz sebebiyle biz bunun ancak çok azını görebiliyoruz.
Değerli dostlar, Türkiye gerçekten medeniyetlere beşik olmuş bir önemli ülke olarak, bu tarih ve kültür varlıklarını çok iyi değerlendirmek zorundadır. Buna elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Biz TBMM olarak, Sayın Valilerimiz, devleti temsil eden kurumlar olarak, Sayın Müsteşarımız da burada, bu işe en fazla gönül vermiş insanlardan biri olarak, inanıyorum ki bu dönemde el birliği yapacağız ve ülkemizin değerlerine hep beraber sahip çıkacağız.
Müzelerimizde çeşitli imkansızlıklar var. Manisa Müzesi'nden biliyorum ki, eleman yetersizliğimiz vardır. Hatta müzemiz korunamamaktadır. Valimizin himmeti ile, polis marifetiyle müzemizi koruyabiliyoruz. Müzelerimizden kaçırılan, çalınan pek çok eserler şimdi Avrupa'nın müzelerini süslüyor. Başka yerlerde çalınmış mal ama bunları iftiharla sergileyen ülkeler görüyoruz. Önce bunlara sahip olalım. Toprağın altındakileri çıkaralım. Onların bir envanterini yapalım. Kendi nesillerimize tanıtalım, dünyaya takdim edelim ve bunun ne büyük bir zenginlik olduğunu bilelim.
Sözümü şununla noktalıyorum: Bu sene Japonya'da 'Türkiye Yılı' kutlamaları var. Bir yıl boyunca, Japonya'da çeşitli etkinliklerle Türkiye tanıtılacak. Bu çok önemli.. Bu 'Türkiye Yılının' bir ucunda Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan var. Japonya tarafında da, bu kutlamaların Onursal Başkanı Altestes Mikasa var. O kadar çok önem veriyorlar ki, ben sadece Türk Yemeklerinin tanıtıldığı Osaka'daki Kyoto'daki etkinliklere katılabildim. Ama bir yıl boyunca bu etkinlikler devam edecek. Bana İmparator'dan başlayarak Türkiye Dostluk Grubu üyelerinin ağız birliği etmişçesine sorduğu bir şey var: "Üç Medeniyetler Sergisi, ne zaman Japonya'ya gelecek? Ne zaman getireceksiniz? Oradaki eserleri biz ne zaman göreceğiz? " diye. İnanız, büyük bir sevgi ve ilgiyle bekliyorlar.
Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilelim.Türkiyemizi bütün dünyaya bu medeniyetlerle, bu kültür ve tarih varlığı ile tanıtalım. Bunun çok küçük bir örneğini yeniden düzenlenmiş, restore edilmiş ve tadilatı yapılmış Amasya Müzesi ile şimdi açacağız. Hayırlı olmasını diliyorum. Tekrar hepinize teşekkür ediyorum.
Amasya Tamimi'nin 84. yıldönümü münasebetiyle Amasya'ya gelmiş olmaktan büyük bahtiyarlık duydum. TBMM Başkanı olarak beraberinde Sayın Başkanvekilimiz Nevzat Pakdil, ilimizin milletvekilleri ve çevre illerden çok değerli misafirlerle birlikteyiz.
Amasya, şehir itibariyle geçmişi çok eskiye dayalı bir yerleşim merkezimiz. Ancak Kurtuluş Savaşımızın en önemli mihenk noktalarından birisi.. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkmasını müteakip ilk olarak ziyaret ettiği il Amasya'dır. Burada, kurtuluş Savaşı'na en büyük desteği almıştır. Bugün saat 17.00'da yapılacak törenlerde bununla ilgili bilgilerimizi ortaya koyacağız. Ancak Amasya'nın kuruluşumuzda, kurtuluşumuzda, Cumhuriyet oluşumuzda, bağımsız bir devlet oluşumuzdaki katkısı herkesin bilgisindedir. Amasya'da olmak, Amasyalı olmak, böyle güzel ve hayırlı bir işe ev sahipliği yapmak çok büyük bir onurdur. Bundan dolayı Amasya'yı, Amasya'da yaşayanları saygıyla anıyorum. Sizleri tebrik ediyorum. Geçmişte rahmetli olan tüm büyüklerimize, şehitlerimizle, gazilerimizle saygılar sunuyorum, rahmetle anıyorum.
Değerli arkadaşlar, müze olarak da geçmişi eskiye dayalı bir binanın açılışındayız. Sayın Müze Müdürüm bilgi verdi, tekrarlamayacağım. Ama benim de bildiğim kadarıyla çok eski döneme ait eserlerin sergilendiği çok önemli müzelerimizden birisi.. Tabii teknik olarak hepimizin söylemesi mümkün değil ama şu şu çağlara ait pek çok bilgi, doküman, belge, mumyasıyla vs eserleriyle bu müzede sergileniyor. Kültür Bakanlığımızın gayretleriyle restoresi yapılmış ve bugün de açılışını yapıyoruz. Hayırlı olmasını diliyorum.
Bir müze açılışında çok fazla bir şey söylenmez. Ama çok taze bir hatıra olduğu için, bir iki anektot hatırlatmak istiyorum. Birkaç gün önce Japonya'ya yaptığımız ziyaretten dönmüş bulunuyoruz. TBMM adına Japonya Üst Meclis Başkanı'nın davetlisi olarak bu ülkeye gitmiştim. Türkiye'den 10 bin kilometre uzaklıkta Asya'nın en doğu ülkesi.. Şüphesiz burada geçirdiğimiz 7 günde Japonları tanımak, Japon sanayi ve teknolojisinin geliştiği noktayı görmek, Türkiye ile Japonya arasındaki ilişkilerin nasıl daha güçleneceği konusunda çalışmalar yapmakla geçirdik. Çok yararlı bir ziyaret oldu. Şunu gördüm: Japonlar tarihe, kültüre, arkeolojiye, bilimsel araştırmalara çok meraklı insanlar. Türkiye'yi çok seviyorlar. Bu, geçmişe dayalı bir sevgi.. Ertuğrul Firkateyni'nin Japonya'yı ziyaret edipte dönüşte bir tayfundan batmış olmasından başlayan dostluk, belki Kore Savaşı ile, belki orada Mehmetçiğin gösterdiği başarılarla pekişmiş.. Millet olarak bu yüzü gülen insanlar, bu nazik insanlar, bizi çok seviyorlar. Ne hikmetse biz de onları seviyoruz. Yani yüzünüze bakıp da gülümsedikleri zaman esasen bir sevgi ortaya çıkıyor. Şimdi bu ülkede gördüğüm, bir kere Türkiye'yi çok iyi tanıyorlar. Türkiye dendiği zaman bizim kültür ve tarih varlıklarımızı biliyorlar. Türkiye'deki kültür ve tarih mirasını, üzülerek söylüyorum bizim açımızdan, bizden daha iyi biliyorlar.
Dolayısıyla Türkiye, 130 milyonluk Japonya'nın her yıl dünyaya gönderdiği 17 milyon turistten daha fazla pay almalı.. Halbuki biz bu 17 milyon turistten sadece yılda yüzde 1'ini karşılayabiliyoruz. Mesela Japon İmparatoru'nu ziyaretimde, bana Kaman'da, Kale Höyük'teki kazıları sordu. Ben hazırlıklı gitmemiş olsaydım, mahçup olacaktım. Dışişleri bana mükemmel bir dosya verdi. İnanır mısınız, Kaman Kale Höyük'teki kazıları, Japon İmparatoru'nun yeğeni Prens Tomihita götürüyor ve 20 yıldan bu yana burada elde edilen eserlerden sergiler meydana getiriliyor.
Şimdi bu müzeyi açarken onlar aklıma geldi. Biraz sonra kim bilir neler göreceğiz. Türkiye, bu kadar sahip olduğu zenginlikleri sadece Japonya'ya değil, tüm dünyaya tanıtmalıdır. İyi muhafaza etmelidir. Bulmalıdır, envanterini çıkartmalıdır, araştırmalıdır. Bunlar, olması gerekenlerin milyonda biridir. Bütün medeniyetlere beşik olmuş Anadolu toprakları üzerinde burada sergileyebildiğimiz milyonda biridir ama maddi imkansızlıklarda ve maalesef bu işe karşı ilgisizliğimiz sebebiyle biz bunun ancak çok azını görebiliyoruz.
Değerli dostlar, Türkiye gerçekten medeniyetlere beşik olmuş bir önemli ülke olarak, bu tarih ve kültür varlıklarını çok iyi değerlendirmek zorundadır. Buna elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Biz TBMM olarak, Sayın Valilerimiz, devleti temsil eden kurumlar olarak, Sayın Müsteşarımız da burada, bu işe en fazla gönül vermiş insanlardan biri olarak, inanıyorum ki bu dönemde el birliği yapacağız ve ülkemizin değerlerine hep beraber sahip çıkacağız.
Müzelerimizde çeşitli imkansızlıklar var. Manisa Müzesi'nden biliyorum ki, eleman yetersizliğimiz vardır. Hatta müzemiz korunamamaktadır. Valimizin himmeti ile, polis marifetiyle müzemizi koruyabiliyoruz. Müzelerimizden kaçırılan, çalınan pek çok eserler şimdi Avrupa'nın müzelerini süslüyor. Başka yerlerde çalınmış mal ama bunları iftiharla sergileyen ülkeler görüyoruz. Önce bunlara sahip olalım. Toprağın altındakileri çıkaralım. Onların bir envanterini yapalım. Kendi nesillerimize tanıtalım, dünyaya takdim edelim ve bunun ne büyük bir zenginlik olduğunu bilelim.
Sözümü şununla noktalıyorum: Bu sene Japonya'da 'Türkiye Yılı' kutlamaları var. Bir yıl boyunca, Japonya'da çeşitli etkinliklerle Türkiye tanıtılacak. Bu çok önemli.. Bu 'Türkiye Yılının' bir ucunda Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan var. Japonya tarafında da, bu kutlamaların Onursal Başkanı Altestes Mikasa var. O kadar çok önem veriyorlar ki, ben sadece Türk Yemeklerinin tanıtıldığı Osaka'daki Kyoto'daki etkinliklere katılabildim. Ama bir yıl boyunca bu etkinlikler devam edecek. Bana İmparator'dan başlayarak Türkiye Dostluk Grubu üyelerinin ağız birliği etmişçesine sorduğu bir şey var: "Üç Medeniyetler Sergisi, ne zaman Japonya'ya gelecek? Ne zaman getireceksiniz? Oradaki eserleri biz ne zaman göreceğiz? " diye. İnanız, büyük bir sevgi ve ilgiyle bekliyorlar.
Sahip olduğumuz değerlerin kıymetini bilelim.Türkiyemizi bütün dünyaya bu medeniyetlerle, bu kültür ve tarih varlığı ile tanıtalım. Bunun çok küçük bir örneğini yeniden düzenlenmiş, restore edilmiş ve tadilatı yapılmış Amasya Müzesi ile şimdi açacağız. Hayırlı olmasını diliyorum. Tekrar hepinize teşekkür ediyorum.