
2008-02-01 - 16:50
TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülen, başörtüsünün yüksek öğretimde serbest bırakılmasını içeren Anayasa değişikliği teklifi kabul edildi.
Komisyon, AK Parti ve MHP'li milletvekillerince verilen Anayasa
değişikliği teklifi üzerindeki görüşmelerini 11 saatte tamamladı.
Komisyon, teklifi 4 ret oyuna karşılık 17 oyla kabul etti.
Teklifle, Anayasa'nın, ''Kanun önünde eşitlik'' başlıklı 10. maddesinin
son fıkrasına, ''... ve her türlü kamu hizmetlerinden
yararlanılmasında'' ibaresi ekleniyor. Bu değişiklikle madde, ''Devlet
organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu
hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorundadır'' haline geliyor.
Anayasanın ''Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi'' başlıklı 42. maddesine
ise ''Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek
öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının
sınırları kanunla belirlenir'' şeklinde yeni bir fıkra ekleniyor.
Teklif, önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulunda ele alınacak. Teklifin
görüşmeleri ve ilk tur oylaması 6 Şubat Çarşamba, ikinci tur oylaması
ise 9 Şubat Cumartesi günü yapılacak.
Çiçek, TBMM Anayasa Komisyonunda, başörtüsünün yüksek öğretimde serbest
bırakılmasını içeren Anayasa değişikliği teklifi üzerindeki görüşmelerde
CHP milletvekillerinin, laiklik konusunda Hükümete ve üyelerine
yönelttiği eleştirilere yanıt verdi.
Haksız eleştirilerde bulunulduğunu, başörtüsü sorununa çözüm bulmaya
çalıştıklarını ifade eden Çiçek, ''Birilerimiz bazı şeyleri görmüyorsa,
o ortada olmadığı anlamına gelmiyor. Bu ülkede bir sorun var. Bunu
konuşmayan siyasi parti lideri yok'' diye konuştu.
-''KAVRAM TERÖRÜNE SON VERİLMESİ GEREK''-
Başörtünün, laiklik ve rejimle bağlantısının kurulması durumunda, işin
içinden hiç kimsenin çıkamayacağını belirten Çiçek, dinin istismar
edildiği söyleminin de hoş olmadığını söyledi. Kavram terörüne son
verilmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, ''Kavram terörüne en temel
hakları kurban edip gidiyoruz'' dedi.
''İttihat ve Terakki, ötekileri vatansızlıkla suçladı. Hürriyet ve
İtilaf Partisi, İttihatçıları dinsizlikle suçladı. O coğrafya ne
ittihatçıya, ne itilafçıya kaldı'' diyen Çiçek, Türkiye'de sonra
ilerici-gerici, sağcı-solcu kavgaları, şimdi de laik-antilaik tartışması
yapıldığını söyledi.
''Böyle bir suçlama geleneğinden geliyoruz. Niye birbirimizin
samimiyetinden şüphe duyuyoruz?'' diye soran Çiçek, şöyle konuştu:
''Bir defa daha ifade ediyorum. Buna rağmen, bu suçlama devam edecekse,
o zaman mukabil suçlamada beraberinde gelir. Biz, demokratik, laik
cumhuriyette yaşamaktan memnunuz. Bunu benimsiyoruz. Bunu, Türkiye için
önemli kazanım kabul ediyoruz. Bunu kimseye onaylatmak mecburiyetinde de
değiliz. Hiç kimse, kimseye kendi inandığı değerlerin doğruluğunu
onaylatmak mecburiyetinde değil. Laiklik, bize göre iki ayağı olan
konu... Birisi, din ve vicdan özgürlüğü. İkincisi, devletin temel
nizamlarının, hukuk düzeninin dine dayanmamasıdır. Bunda bir itirazınız
var mı?''
-SUÇLAMALARA TEPKİ-
Hükümeti ve üyelerini, 'Laiklik düşmanı, laikliğe karşı' diye suçlamanın
haklılığının olmadığını belirten Çiçek, şöyle konuştu:
''Suçlama geleneği geçmişte yapıldı. Bunlardan ders çıkarmamız gerekmez
mi? Benim üniversite yıllarında birbirimizin gırtlağına sarıldık. Farklı
fikirlerde olabilirdik, kavga etmemize gerek yoktu. Bu teklifi
getirenlerin, laiklikle ilgili bir problemi yok. Bu teklifi, o tarafa
çekmeyin. Bu haksızlıktır. Bu, Anayasa Mahkemesine, 'Bunlar, bu iş için
getirildi' demek noktasında zemin hazırlamaktan ibarettir. Biz bu tuzağa
düşmeyiz. Bizim böyle bir yetkimiz, arzumuz yok.''
-''SİYASİ SİMGE TAKAN DA TAKMAYAN DA BELLİ OLSUN''-
Sorunun çözülmesinde fayda olduğuna işaret eden Çiçek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Ortalama bir yol bulmalıyız. Efendim bu çene altından bağlama şu
mudur, bu mudur? Emin olun, bir arayış içerisindeyiz. Varsa ortada
boşluk alan, onları da samimiyet içerisinde burada ortadan kaldıracağız.
Efendim çok kişi söyledi... Basının her defasında 'Filancalar veya
filanca kurum ne der' diye fikrine müracaat ettiği yerler de söyledi.
Denildi ki; 'Biz türbana karşıyız, türban siyasi bir simge. Yoksa
Anadolu'da benim annemin de başı örtülü, teyzemin de başı örtülü, ona
bir şey diyen var mı?' Hakikaten çözüm buysa gelin bunu yazalım. Aynen
bu annemizin örttüğü gibi örtsün, teyzemizin örttüğü gibi örtsün. Biz
illa da 'Şuradan şöyle bağlansın' demiyoruz. Madem ki türban siyasi bir
simge. Siyasi simge takan da takmayan da belli olsun. Annesi, teyzesi
gibi örtmek istiyorsa bunu engellemekle neyi çözmüş olacaksınız.''
-''DEĞERLERİ ÇATIŞTIRMADAN ÇÖZELİM''-
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, üniversiteden mezun olan başörtülü
kadınların istihdamına yönelik bir sınırlama getirilmediğini, özel
sektörde istedikleri gibi çalışabileceklerini anlattı. Vural, ''Burada
bir yoksun bırakılma yoktur. Çalışma da bir haktır aslında. Tam
istihdamı sağlamaya yönelik adımlar atılmalıdır. Bu da bir haktır''
görüşünü ifade etti.
CHP'lilerin eleştirilerine de yanıt veren Vural, ''Bunun ikinci adımı
diye bir şey yok. Eğer sizin 'İkinci adım olacak' diye bir tereddütünüz
varsa, bunun olmaması için getirin teklifinizi. Bu sorunu hep birlikte
ve değerleri çatıştırmadan çözelim. Bundan başka arayışımız yoktur. Biz
bu teklifi hazırlarken ne ikinci adım diye düşündük ne de laiklik
ekseninde gördük'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, laiklik ilkesini devre dışı
bırakan bir düzenlemenin yapıldığını ve bunun toplumda çatışmanın öncüsü
olacağını savunarak, ''MHP'nin bu aculluğu, AKP'yi anayasa taslağından
da vazgeçirecek'' ifadesini kullandı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Güldal Akşit, yapılan düzenlemenin
başörtülüler için bir lütuf olmadığını belirterek, en temel insan hakkı
olan eğitim hakkından yararlanmalarını istediklerini söyledi.
Üniversiteyi binbir meşakkatle okuduktan sonra evinde oturan ya da başka
bir iş yapan kadın ve erkeklerin olduğunu kaydeden Akşit, ''Bu bir
tercih meselesidir. Kişi mesleğini yapmak isterse bunu aşma gücüne
sahiptir'' diye konuştu.
-SABAHKİ GERGİNLİĞİN YERİNİ ESPRİ ALDI-
11 saat süren ve zaman zaman gergin geçen görüşmelerde, CHP ile AK
Parti'li milletvekilleri arasında tartışma yaşandı. Komisyon üyesi
olmayan çok sayıda CHP'li milletvekilinin yanı sıra, Tunceli Bağımsız
Milletvekili Kamer Genç de sık sık söz istedi.
Komisyonun, akşam yemeğinden sonra başlayan oturumunda, tartışma ve
gerginliklerin yerini, espriler aldı.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, seçim bölgesinde kadınların
başlarını bağlama şekillerini anlatırken, bu giysilerin üst kısmının,
YÖK Yasasında yapılan değişiklikte belirtildiği gibi ''Çene altından''
bağlama olduğunu ifade etti. Komisyon Başkanı Burhan Kuzu'nun ''Alt
kısmı nasıl?'' diye sorması, salondakileri güldürdü.
Teklifle, türbanın dini ve siyasi bir simge olduğunun kabul edildiğini
öne süren Dibek, Kuzu'ya yönelik olarak ''Sayın Bakanım'' diye hitap
edince, Kuzu, ''Allah söyletiyor'' diye espri yaptı.
Dibek, bir gazetede çıkan ve ''Sağlık sektöründe türbanlı olarak çalışan
kadınları'' gösteren haber ve fotoğrafları gösterdi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü de diğer bazı CHP'li üyeler gibi
Başbakan Yardımcısı Çiçek'in konuşmasının, komisyondaki havayı
yumuşattığını söyledi.
Mengü'nün, ''10. maddede yapılan değişiklik, Anayasa'nın ilk 3
maddesinin açıkça arkasından dolaşma olduğu kanaatindeyim'' demesi
üzerine Burhan Kuzu, ''Açıkça lafı iyi olmadı. Açıkça yapamayız çünkü''
şeklinde konuşması da gülüşmelere neden oldu.
Mengü'nün kendisinin de ünlü bir hukukçu olduğunu ifade etmesi üzerine
de Kuzu, ''Burada en ünlü ikimiz varız. Ben ve sen Sayın Mengü...'' diye
espri yaptı.
değişikliği teklifi üzerindeki görüşmelerini 11 saatte tamamladı.
Komisyon, teklifi 4 ret oyuna karşılık 17 oyla kabul etti.
Teklifle, Anayasa'nın, ''Kanun önünde eşitlik'' başlıklı 10. maddesinin
son fıkrasına, ''... ve her türlü kamu hizmetlerinden
yararlanılmasında'' ibaresi ekleniyor. Bu değişiklikle madde, ''Devlet
organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu
hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun
olarak hareket etmek zorundadır'' haline geliyor.
Anayasanın ''Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi'' başlıklı 42. maddesine
ise ''Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek
öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının
sınırları kanunla belirlenir'' şeklinde yeni bir fıkra ekleniyor.
Teklif, önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulunda ele alınacak. Teklifin
görüşmeleri ve ilk tur oylaması 6 Şubat Çarşamba, ikinci tur oylaması
ise 9 Şubat Cumartesi günü yapılacak.
Çiçek, TBMM Anayasa Komisyonunda, başörtüsünün yüksek öğretimde serbest
bırakılmasını içeren Anayasa değişikliği teklifi üzerindeki görüşmelerde
CHP milletvekillerinin, laiklik konusunda Hükümete ve üyelerine
yönelttiği eleştirilere yanıt verdi.
Haksız eleştirilerde bulunulduğunu, başörtüsü sorununa çözüm bulmaya
çalıştıklarını ifade eden Çiçek, ''Birilerimiz bazı şeyleri görmüyorsa,
o ortada olmadığı anlamına gelmiyor. Bu ülkede bir sorun var. Bunu
konuşmayan siyasi parti lideri yok'' diye konuştu.
-''KAVRAM TERÖRÜNE SON VERİLMESİ GEREK''-
Başörtünün, laiklik ve rejimle bağlantısının kurulması durumunda, işin
içinden hiç kimsenin çıkamayacağını belirten Çiçek, dinin istismar
edildiği söyleminin de hoş olmadığını söyledi. Kavram terörüne son
verilmesi gerektiğini ifade eden Çiçek, ''Kavram terörüne en temel
hakları kurban edip gidiyoruz'' dedi.
''İttihat ve Terakki, ötekileri vatansızlıkla suçladı. Hürriyet ve
İtilaf Partisi, İttihatçıları dinsizlikle suçladı. O coğrafya ne
ittihatçıya, ne itilafçıya kaldı'' diyen Çiçek, Türkiye'de sonra
ilerici-gerici, sağcı-solcu kavgaları, şimdi de laik-antilaik tartışması
yapıldığını söyledi.
''Böyle bir suçlama geleneğinden geliyoruz. Niye birbirimizin
samimiyetinden şüphe duyuyoruz?'' diye soran Çiçek, şöyle konuştu:
''Bir defa daha ifade ediyorum. Buna rağmen, bu suçlama devam edecekse,
o zaman mukabil suçlamada beraberinde gelir. Biz, demokratik, laik
cumhuriyette yaşamaktan memnunuz. Bunu benimsiyoruz. Bunu, Türkiye için
önemli kazanım kabul ediyoruz. Bunu kimseye onaylatmak mecburiyetinde de
değiliz. Hiç kimse, kimseye kendi inandığı değerlerin doğruluğunu
onaylatmak mecburiyetinde değil. Laiklik, bize göre iki ayağı olan
konu... Birisi, din ve vicdan özgürlüğü. İkincisi, devletin temel
nizamlarının, hukuk düzeninin dine dayanmamasıdır. Bunda bir itirazınız
var mı?''
-SUÇLAMALARA TEPKİ-
Hükümeti ve üyelerini, 'Laiklik düşmanı, laikliğe karşı' diye suçlamanın
haklılığının olmadığını belirten Çiçek, şöyle konuştu:
''Suçlama geleneği geçmişte yapıldı. Bunlardan ders çıkarmamız gerekmez
mi? Benim üniversite yıllarında birbirimizin gırtlağına sarıldık. Farklı
fikirlerde olabilirdik, kavga etmemize gerek yoktu. Bu teklifi
getirenlerin, laiklikle ilgili bir problemi yok. Bu teklifi, o tarafa
çekmeyin. Bu haksızlıktır. Bu, Anayasa Mahkemesine, 'Bunlar, bu iş için
getirildi' demek noktasında zemin hazırlamaktan ibarettir. Biz bu tuzağa
düşmeyiz. Bizim böyle bir yetkimiz, arzumuz yok.''
-''SİYASİ SİMGE TAKAN DA TAKMAYAN DA BELLİ OLSUN''-
Sorunun çözülmesinde fayda olduğuna işaret eden Çiçek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Ortalama bir yol bulmalıyız. Efendim bu çene altından bağlama şu
mudur, bu mudur? Emin olun, bir arayış içerisindeyiz. Varsa ortada
boşluk alan, onları da samimiyet içerisinde burada ortadan kaldıracağız.
Efendim çok kişi söyledi... Basının her defasında 'Filancalar veya
filanca kurum ne der' diye fikrine müracaat ettiği yerler de söyledi.
Denildi ki; 'Biz türbana karşıyız, türban siyasi bir simge. Yoksa
Anadolu'da benim annemin de başı örtülü, teyzemin de başı örtülü, ona
bir şey diyen var mı?' Hakikaten çözüm buysa gelin bunu yazalım. Aynen
bu annemizin örttüğü gibi örtsün, teyzemizin örttüğü gibi örtsün. Biz
illa da 'Şuradan şöyle bağlansın' demiyoruz. Madem ki türban siyasi bir
simge. Siyasi simge takan da takmayan da belli olsun. Annesi, teyzesi
gibi örtmek istiyorsa bunu engellemekle neyi çözmüş olacaksınız.''
-''DEĞERLERİ ÇATIŞTIRMADAN ÇÖZELİM''-
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, üniversiteden mezun olan başörtülü
kadınların istihdamına yönelik bir sınırlama getirilmediğini, özel
sektörde istedikleri gibi çalışabileceklerini anlattı. Vural, ''Burada
bir yoksun bırakılma yoktur. Çalışma da bir haktır aslında. Tam
istihdamı sağlamaya yönelik adımlar atılmalıdır. Bu da bir haktır''
görüşünü ifade etti.
CHP'lilerin eleştirilerine de yanıt veren Vural, ''Bunun ikinci adımı
diye bir şey yok. Eğer sizin 'İkinci adım olacak' diye bir tereddütünüz
varsa, bunun olmaması için getirin teklifinizi. Bu sorunu hep birlikte
ve değerleri çatıştırmadan çözelim. Bundan başka arayışımız yoktur. Biz
bu teklifi hazırlarken ne ikinci adım diye düşündük ne de laiklik
ekseninde gördük'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, laiklik ilkesini devre dışı
bırakan bir düzenlemenin yapıldığını ve bunun toplumda çatışmanın öncüsü
olacağını savunarak, ''MHP'nin bu aculluğu, AKP'yi anayasa taslağından
da vazgeçirecek'' ifadesini kullandı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Güldal Akşit, yapılan düzenlemenin
başörtülüler için bir lütuf olmadığını belirterek, en temel insan hakkı
olan eğitim hakkından yararlanmalarını istediklerini söyledi.
Üniversiteyi binbir meşakkatle okuduktan sonra evinde oturan ya da başka
bir iş yapan kadın ve erkeklerin olduğunu kaydeden Akşit, ''Bu bir
tercih meselesidir. Kişi mesleğini yapmak isterse bunu aşma gücüne
sahiptir'' diye konuştu.
-SABAHKİ GERGİNLİĞİN YERİNİ ESPRİ ALDI-
11 saat süren ve zaman zaman gergin geçen görüşmelerde, CHP ile AK
Parti'li milletvekilleri arasında tartışma yaşandı. Komisyon üyesi
olmayan çok sayıda CHP'li milletvekilinin yanı sıra, Tunceli Bağımsız
Milletvekili Kamer Genç de sık sık söz istedi.
Komisyonun, akşam yemeğinden sonra başlayan oturumunda, tartışma ve
gerginliklerin yerini, espriler aldı.
CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek'in, seçim bölgesinde kadınların
başlarını bağlama şekillerini anlatırken, bu giysilerin üst kısmının,
YÖK Yasasında yapılan değişiklikte belirtildiği gibi ''Çene altından''
bağlama olduğunu ifade etti. Komisyon Başkanı Burhan Kuzu'nun ''Alt
kısmı nasıl?'' diye sorması, salondakileri güldürdü.
Teklifle, türbanın dini ve siyasi bir simge olduğunun kabul edildiğini
öne süren Dibek, Kuzu'ya yönelik olarak ''Sayın Bakanım'' diye hitap
edince, Kuzu, ''Allah söyletiyor'' diye espri yaptı.
Dibek, bir gazetede çıkan ve ''Sağlık sektöründe türbanlı olarak çalışan
kadınları'' gösteren haber ve fotoğrafları gösterdi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü de diğer bazı CHP'li üyeler gibi
Başbakan Yardımcısı Çiçek'in konuşmasının, komisyondaki havayı
yumuşattığını söyledi.
Mengü'nün, ''10. maddede yapılan değişiklik, Anayasa'nın ilk 3
maddesinin açıkça arkasından dolaşma olduğu kanaatindeyim'' demesi
üzerine Burhan Kuzu, ''Açıkça lafı iyi olmadı. Açıkça yapamayız çünkü''
şeklinde konuşması da gülüşmelere neden oldu.
Mengü'nün kendisinin de ünlü bir hukukçu olduğunu ifade etmesi üzerine
de Kuzu, ''Burada en ünlü ikimiz varız. Ben ve sen Sayın Mengü...'' diye
espri yaptı.