
2012-05-22 - 18:45
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak alt komisyona sevkedildi.
Tasarı üzerinde hükümet adına söz alan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan "Söz konusu kanun tasarısı ile İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesi, yurtiçi tasarrufların arttırılması, finansman imkânlarının çeşitlendirilmesi, finansman vadelerinin uzatılması ve girişimciliğin desteklenmesi alanlarında önemli adımlar atılmaktadır. Bu çerçevede bireysel emeklilik sistemi, sigortacılık sektörü, Hazine Müsteşarlığı tarafından kira sertifikalı ihracı ve bireysel katılım sermaye sisteminin esaslarının oluşturulması konusunda düzenlemeler yapılmaktadır" dedi.
Ülkemizde 2000 yılı başında yüzde 20 seviyelerinde bulunan yurt içi tasarruf oranının son yıllarda yüzde 14 seviyelerine kadar gerilemiş olduğunu belirten Babacan, "bu durum dış finansman gereğini arttırarak cari açığın yükselmesine sebep olmakta ve sürdürülebilir dengeli bir büyümenin önünde de engel teşkil etmektedir" şeklinde konuştu.
Tasarruf oranlarının arttırılmasının gerekliliğinin net bir şekilde ortaya çıktığını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hane halkının tasarruflarını değerlendirebilecekleri uzun vadeli ürünler sunmaktadır. Ülkemizde 2003 yılında faaliyete başlamış olan bireysel emeklilik sistemi bugün 2 milyon 700 bin katılımcıya, 16 milyar 200 milyon liralık da fon büyüklüğüne ulaşmış durumdadır" dedi.
Türkiye'de bireysel emeklilik sisteminde sisteme katılım oranı ve fon büyüklüğünün milli gelire oranının OECD ülkelerinin oldukça altında olduğuna vurgu yapan Ali Babacan "Bu kapsamda yapılan düzenleme ile bireysel emeklilik sisteminde teşvik yapısı değiştirilerek ödenen katkı paylarının vergi matrahından indirilmesinin uygulamasına son verilmesi düşünülmektedir. Bunun yerine son yıllarda giderek daha yaygın olarak kullanılmaya başlanan katılımcı katkılarına karşılık devletin doğrudan katılımcı hesabına katkıda bulunacağı bir teşvik sistemi getirilmesi öngörülmektedir" dedi.
Ali Babacan, "Katılımcılarının ödeyeceği katkı payının yüzde 25'i oranında bir devlet katkısı, katılımcının bireysel emeklilik alt hesabına ödenecektir. Yıllık olarak bir katılımcıya sağlanacak devlet katkısı yıllık ürün asgari ücretin yüzde 25 ile de sınırlı olacaktır. Devlet katkısına hak kazanılması için ise sistemde belli bir süre kalınması gerekecektir. Bu düzenleme ile birlikte kamu teşviki katılımcıların gelir durumundan bağımsız olarak bireysel emeklilik için yatırdıkları rakamla ilişkilendirilecektir. Ev hanımları gibi vergi mükellefi olmayan fakat tasarruf etmek isteyen kişilerin sisteme katılmaları da bu şekilde teşvik edilmiş olacaktır. Sağlanan teşvikin görünürlüğü ve bilinirliği de artmış olacaktır. Teşvik tüketim yerine tasarrufa yönlendirilecektir" şeklinde sistemin işleyişini özetledi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, geliri artırmadan tasarrufların artırılamayacağını belirterek, ''Geliri artıramazsak tasarrufu nasıl artıracağız- Tasarruf, gelirlerin fonksiyonudur. Geliri artırıcı önlemler üzerinde de durmamız lazım. Tasarruf açığını bu şekilde kapatamayız. Üretim ekonomisini artıracak yapısal reformlara ihtiyaç var. Daha köklü tedbirler alınmalı'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, tasarının yurtiçi tasarrufları artırmayı amaçladığını belirterek, düzenlemede geç kalındığını söyledi. Ekonomik göstergelerin Türkiye'nin sağlıklı büyümesinin mümkün olmadığını gösterdiğini savunan Ayaydın, ''Bu sağlıksız büyüme modelinin ülkemize faturası ağır olmuştur. Vatandaş gelirden fazla harcama yapar hale gelmiştir. Yüzde 30'larda olan tasarruf oranı, AKP döneminde dip yapmıştır. Eskiden sadece şirketler, işletmeler borçlu olurdu şimdi aileler de yüksek oranda borçlanıyor. Bu tablo bilinmeli ve öngörülmeliydi'' diye konuştu.
Mevcut bireysel emeklilik sisteminde katılımcıların gelir ve primlerine göre ortalama yüzde 25'lik vergi avantajını hemen sağlarken, getirilen değişiklikle vatandaşın devlet katkısının tamamını almak için 30 yıl bekleyeceğini ileri süren Ayaydın, 3 yıl içinde zorunlu olarak sistemden çıkan birinin elde edeceği avantajın sıfır olacağını söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da alt gelir grupları için daha fazla teşvik olacak şekilde sistemin yeniden tasarlanması gerektiğini ifade ederek, emeklilik için 56 yaşın yükseltilmesinin adaletli olmayacağını savundu. Türkiye'nin geçmişte ''hayat sigortası faciası'' yaşadığına işaret eden Çam, geçmişte yaşanan bu olumsuz örnekle yüzleşilmeden bireysel emeklilik sisteminde değişikliğe gidilmesinin tehlikeli olacağını ileri sürdü. Çam, ''Bireysel emeklilik sistemiyle ilgili 15 şirket var. Hazine Müşteşarlığı'nca onaylanmış tek bir poliçe yok. Türkiye bu konuda tehlikeli ve yanlış istikamette. Sisteme giren katılımcılara gerçek ve doğru bilgiler verilmiyor'' görüşünü dile getirdi.
Milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Babacan, BES ile ilgili değişikliklerin sistemi daha ileriye götüreceği konusunda sektörde ciddi beklentinin olduğunu belirterek, çalışmaların sektörle birlikte ve dünya örneklerine bakılarak yapıldığını bildirdi.
Babacan, ''BES'teki vatandaşların yüzde 35'i vergi indiriminden yararlanıyor, yüzde 65'inin vergi beyanı olmadığı için bu konuda bir avantajı yok. Vergi mükellefi olsun olmasın, geliri olsun olmasın sisteme girecek herkese sağlanacak katkı olacağı için sonuçlarının daha iyi olmasını bekliyoruz. Cari açığımızı bitirecek konu tek başına bu değil. Tabii ki bu katkı verecek konulardan sadece biridir'' diye konuştu.
Tasarruf oranlarının düştüğünü ama bunun tüketici güveninin yüksek olmasına bağlı olduğunu anlatan Babacan, ''Çin'de tasarruf oranı yüzde 50. Ama orada devletin sağladığı emeklilik sitemi yok. Eğer 100 dolar kazanıyorsa bir kısmını kenara koyuyor. Geleceğe ilgili güven yüksek olunca o zaman tasarruftan çok harcamaya meyili olabiliyor'' dedi.
Babacan, BES'in emeklilikle ilgili ve özünde insanların çalışamaz duruma geldiğinde birikimlerden faydalanmasına dayalı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Sistemin güvenirliği çok önemli. Pek çok ülkede yanlış uygulamalar oldu, insanların birikimleri yok oldu gitti. Kurulan sistem hem Türkiye'deki krizlerinden alınan dersler ve dünyada kötü örnekler gözönünde bulundurularak hazırlanmıştır. Öncelikle emeklilik fonlarının nerede nasıl değerlendireceğiyle ilişkin Hazine Müsteşarlığı'nın genel kural düzenlemesi mevcuttur. Bizim sistemimizin batı sisteminden en önemli farkı, bireysel emeklilik firmalarımız var. Şu anda 15 firma var; Allah korusun günün birinde bu firmalardan biri iflas dahi etse, o firmanın kurumsal yapısı ve tüzel kişiliği ile fon birbirinden ayrı kavramlar. Vatandaşın birikimi o fonda ayrıca bir hukuki güvence altında duruyor. BES firmaları işin aracılığını yapıyor. Bankaya yatırılan para gibi değil. Kısa sürede bu kadar çok vatandaşın sisteme girmesi, güvenin belli noktada olduğunu gösteriyor. Yapılan değişikliklerle sistem daha da teşvik edilmiş olacak. Belli süre içinde de tasarruf oranlarımızın artmasına önemli katkılar sağlayacaktır. Rakam vermek zor ama bugünkünden daha iyiye gidecek bir tablo görünüyor.''
Tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanan tasarı, verilen önergenin kabul edilmesiyle alt komisyona sevkedildi.
Ülkemizde 2000 yılı başında yüzde 20 seviyelerinde bulunan yurt içi tasarruf oranının son yıllarda yüzde 14 seviyelerine kadar gerilemiş olduğunu belirten Babacan, "bu durum dış finansman gereğini arttırarak cari açığın yükselmesine sebep olmakta ve sürdürülebilir dengeli bir büyümenin önünde de engel teşkil etmektedir" şeklinde konuştu.
Tasarruf oranlarının arttırılmasının gerekliliğinin net bir şekilde ortaya çıktığını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de hane halkının tasarruflarını değerlendirebilecekleri uzun vadeli ürünler sunmaktadır. Ülkemizde 2003 yılında faaliyete başlamış olan bireysel emeklilik sistemi bugün 2 milyon 700 bin katılımcıya, 16 milyar 200 milyon liralık da fon büyüklüğüne ulaşmış durumdadır" dedi.
Türkiye'de bireysel emeklilik sisteminde sisteme katılım oranı ve fon büyüklüğünün milli gelire oranının OECD ülkelerinin oldukça altında olduğuna vurgu yapan Ali Babacan "Bu kapsamda yapılan düzenleme ile bireysel emeklilik sisteminde teşvik yapısı değiştirilerek ödenen katkı paylarının vergi matrahından indirilmesinin uygulamasına son verilmesi düşünülmektedir. Bunun yerine son yıllarda giderek daha yaygın olarak kullanılmaya başlanan katılımcı katkılarına karşılık devletin doğrudan katılımcı hesabına katkıda bulunacağı bir teşvik sistemi getirilmesi öngörülmektedir" dedi.
Ali Babacan, "Katılımcılarının ödeyeceği katkı payının yüzde 25'i oranında bir devlet katkısı, katılımcının bireysel emeklilik alt hesabına ödenecektir. Yıllık olarak bir katılımcıya sağlanacak devlet katkısı yıllık ürün asgari ücretin yüzde 25 ile de sınırlı olacaktır. Devlet katkısına hak kazanılması için ise sistemde belli bir süre kalınması gerekecektir. Bu düzenleme ile birlikte kamu teşviki katılımcıların gelir durumundan bağımsız olarak bireysel emeklilik için yatırdıkları rakamla ilişkilendirilecektir. Ev hanımları gibi vergi mükellefi olmayan fakat tasarruf etmek isteyen kişilerin sisteme katılmaları da bu şekilde teşvik edilmiş olacaktır. Sağlanan teşvikin görünürlüğü ve bilinirliği de artmış olacaktır. Teşvik tüketim yerine tasarrufa yönlendirilecektir" şeklinde sistemin işleyişini özetledi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, geliri artırmadan tasarrufların artırılamayacağını belirterek, ''Geliri artıramazsak tasarrufu nasıl artıracağız- Tasarruf, gelirlerin fonksiyonudur. Geliri artırıcı önlemler üzerinde de durmamız lazım. Tasarruf açığını bu şekilde kapatamayız. Üretim ekonomisini artıracak yapısal reformlara ihtiyaç var. Daha köklü tedbirler alınmalı'' dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, tasarının yurtiçi tasarrufları artırmayı amaçladığını belirterek, düzenlemede geç kalındığını söyledi. Ekonomik göstergelerin Türkiye'nin sağlıklı büyümesinin mümkün olmadığını gösterdiğini savunan Ayaydın, ''Bu sağlıksız büyüme modelinin ülkemize faturası ağır olmuştur. Vatandaş gelirden fazla harcama yapar hale gelmiştir. Yüzde 30'larda olan tasarruf oranı, AKP döneminde dip yapmıştır. Eskiden sadece şirketler, işletmeler borçlu olurdu şimdi aileler de yüksek oranda borçlanıyor. Bu tablo bilinmeli ve öngörülmeliydi'' diye konuştu.
Mevcut bireysel emeklilik sisteminde katılımcıların gelir ve primlerine göre ortalama yüzde 25'lik vergi avantajını hemen sağlarken, getirilen değişiklikle vatandaşın devlet katkısının tamamını almak için 30 yıl bekleyeceğini ileri süren Ayaydın, 3 yıl içinde zorunlu olarak sistemden çıkan birinin elde edeceği avantajın sıfır olacağını söyledi.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da alt gelir grupları için daha fazla teşvik olacak şekilde sistemin yeniden tasarlanması gerektiğini ifade ederek, emeklilik için 56 yaşın yükseltilmesinin adaletli olmayacağını savundu. Türkiye'nin geçmişte ''hayat sigortası faciası'' yaşadığına işaret eden Çam, geçmişte yaşanan bu olumsuz örnekle yüzleşilmeden bireysel emeklilik sisteminde değişikliğe gidilmesinin tehlikeli olacağını ileri sürdü. Çam, ''Bireysel emeklilik sistemiyle ilgili 15 şirket var. Hazine Müşteşarlığı'nca onaylanmış tek bir poliçe yok. Türkiye bu konuda tehlikeli ve yanlış istikamette. Sisteme giren katılımcılara gerçek ve doğru bilgiler verilmiyor'' görüşünü dile getirdi.
Milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlayan Babacan, BES ile ilgili değişikliklerin sistemi daha ileriye götüreceği konusunda sektörde ciddi beklentinin olduğunu belirterek, çalışmaların sektörle birlikte ve dünya örneklerine bakılarak yapıldığını bildirdi.
Babacan, ''BES'teki vatandaşların yüzde 35'i vergi indiriminden yararlanıyor, yüzde 65'inin vergi beyanı olmadığı için bu konuda bir avantajı yok. Vergi mükellefi olsun olmasın, geliri olsun olmasın sisteme girecek herkese sağlanacak katkı olacağı için sonuçlarının daha iyi olmasını bekliyoruz. Cari açığımızı bitirecek konu tek başına bu değil. Tabii ki bu katkı verecek konulardan sadece biridir'' diye konuştu.
Tasarruf oranlarının düştüğünü ama bunun tüketici güveninin yüksek olmasına bağlı olduğunu anlatan Babacan, ''Çin'de tasarruf oranı yüzde 50. Ama orada devletin sağladığı emeklilik sitemi yok. Eğer 100 dolar kazanıyorsa bir kısmını kenara koyuyor. Geleceğe ilgili güven yüksek olunca o zaman tasarruftan çok harcamaya meyili olabiliyor'' dedi.
Babacan, BES'in emeklilikle ilgili ve özünde insanların çalışamaz duruma geldiğinde birikimlerden faydalanmasına dayalı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Sistemin güvenirliği çok önemli. Pek çok ülkede yanlış uygulamalar oldu, insanların birikimleri yok oldu gitti. Kurulan sistem hem Türkiye'deki krizlerinden alınan dersler ve dünyada kötü örnekler gözönünde bulundurularak hazırlanmıştır. Öncelikle emeklilik fonlarının nerede nasıl değerlendireceğiyle ilişkin Hazine Müsteşarlığı'nın genel kural düzenlemesi mevcuttur. Bizim sistemimizin batı sisteminden en önemli farkı, bireysel emeklilik firmalarımız var. Şu anda 15 firma var; Allah korusun günün birinde bu firmalardan biri iflas dahi etse, o firmanın kurumsal yapısı ve tüzel kişiliği ile fon birbirinden ayrı kavramlar. Vatandaşın birikimi o fonda ayrıca bir hukuki güvence altında duruyor. BES firmaları işin aracılığını yapıyor. Bankaya yatırılan para gibi değil. Kısa sürede bu kadar çok vatandaşın sisteme girmesi, güvenin belli noktada olduğunu gösteriyor. Yapılan değişikliklerle sistem daha da teşvik edilmiş olacak. Belli süre içinde de tasarruf oranlarımızın artmasına önemli katkılar sağlayacaktır. Rakam vermek zor ama bugünkünden daha iyiye gidecek bir tablo görünüyor.''
Tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanan tasarı, verilen önergenin kabul edilmesiyle alt komisyona sevkedildi.