2006-01-17 - 15:36
CHP GENEL BAŞKAN BAYKAL: ''DOĞALGAZ KONUSUNDA PARMAK HESABIYLA KAPATTIĞINIZ HESABI, YARIN PARLAMENTO ARİTMETİĞİ DEĞİŞTİKTEN SONRA YÜCE DİVAN'DA VERECEKSİNİZ''
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, ''Avrupa'da en ucuz doğalgaz kullanan ülke'' olduğunun, hükümet ve bakanlık yetkilileri tarafından yıllardır söylendiğini, ancak gerçeğin, Rusya ile Ukrayna arasında doğalgaz konusunda yaşanan tartışmadan sonra ortaya çıktığını ifade etti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin Avrupa'nın en pahalı doğalgaz kullanıcısı olduğunun, Rusya
ile Ukrayna arasında yaşanan tartışma sonucunda ortaya çıktığını belirterek, ''Doğalgaz konusunda parmak hesabıyla kapattığınız hesabı,
yarın Parlamento aritmetiği değiştikten sonra Yüce Divan'da vereceksiniz'' dedi.

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, ''Avrupa'da en ucuz doğalgaz kullanan ülke'' olduğunun,
hükümet ve bakanlık yetkilileri tarafından yıllardır söylendiğini, ancak gerçeğin, Rusya ile Ukrayna arasında doğalgaz konusunda yaşanan
tartışmadan sonra ortaya çıktığını ifade etti.

CHP'nin, hükümetin icraatlarıyla ilgili ciddi bulduğu iddiaları, büyük bir sorumluluk çerçevesinde değerlendirerek Meclis gündemine
taşıdığını; doğalgazla ilgili olarak geçen yıl, bu sorumluluk çerçevesinde gensoru verildiğini belirten Baykal, şöyle devam etti:

''Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan tartışma sonrasında, Türkiye'nin gazı 260 dolara aldığı ve bunun, Avrupa'nın en yüksek
fiyatı olduğu ortaya çıktı. Yani koca Avrupa'da doğalgazı en pahalı tüketen ülke biziz. Biz Rusya ile çok özel ilişkiler yürüttüğümüzü ve
ilişkilerin en üst düzeye çıktığını her yerde söylememize karşın, en pahalı fiyata gazı kullanıyoruz.

Bu fiyat daha ortaya çıkmadan, hükümetin doğalgazda yeni fiyat değerlendirmesi yapmasının ardından, bu konuyla ilgili gensoru
önergesi verdik. Önergemiz parmak hesabı ile reddedildi, bu görüşmeler ve sonrasında Türkiye'nin, Avrupa'nın en ucuz doğalgaz kullanan ülkesi
olduğu Enerji Bakanı ve yetkililer tarafından söylendi. Bu, ibretlik bir olaydır. Ne oldu; hani en ucuz doğalgaz bizimkiydi... Siz parmak
hesabı ile kapattığınız bu hesabı, yarın Parlamento aritmetiği değiştikten sonra Yüce Divan'da vereceksiniz.''

KUŞ GRİBİ...
Deniz Baykal, Türkiye'nin büyük bir siyaset çalkantısının içinden geçtiğini, ülkenin geleceği açısından bu çalkantının röntgeninin
çekilmesinin büyük bir fırsat olduğunu söyledi. Kuş gribi olayının da bu çerçevede değerlendirilmesi gereken çok önemli bir deneyim olduğuna
dikkati çeken Baykal, yakın geçmişte tarım sektöründe yapılmaya çalışılan tasarrufun, daha büyük kayıplar olarak geriye döndüğünü belirtti.

Sağlık, veterinerlik, aşılama, tohumculuk gibi sektörlerin ülkenin gündeminden çıkarıldığını; bu ilgisizliğin artık devlet politikası
haline getirildiğini öne süren Baykal, ''Ne oldu o tasarruf diye harcanmayan paralar... O paralar yerine harcanıp gerekli altyapı
çalışmaları yapılsaydı, bugün ekonomide yaşanan bu büyük kayıplar meydana gelmezdi'' dedi.

''SAĞLIK ŞEHİTLERİ''
Baykal, kuş gribinin ilk ortaya çıktığı Ekim 2005'de, CHP olarak konuya sahip çıktıklarını; vakanın görüldüğü bölgelere konunun uzmanı
milletvekillerini göndererek rapor hazırladıklarını belirterek, iktidarın bu raporu ve önerilerini kesinlikle dikkate almadığını
kaydetti. Grip vakasının ikinci kez ortaya çıkıp, ölüm yaşanması ve ekonominin allak bullak olmasının ardından, iktidarın o raporda yer
alan bazı önerileri uygulamaya koyduğunu ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu sorumsuz yaklaşımlar, ve gerçekler karşısında hükümet dökülüyor ve bunun bedelini Türkiye ödüyor. Türkiye yumurta yemez hale
geldi. 3 aydır bu kriz sürüyor, kimse tavuğun yüzüne bakmıyor. Entegre tesisler perişan halde. Sadece Çorum'un zararı bu krizde 500 milyarın
üstünde. Ne oldu o harcamadığınız paralar... Herkesin akıllısı sen misin bu sektöre para harcamayarak kar edeceksin. Bu hükümetin her
olaya yaklaşımı böyle. Hızlı trende de aynı yaklaşımı sergilediler. Kuş gribinden ölen 4 çocuk, hükümetin bu konuya sorumsuz yaklaşımı
nedeniyle sağlık şehidi olmuşlardır.

Çocukların ölümünün ardından Sağlık Bakanı, 'Zatürree' diye açıklama yaptı. Görevinin başında olması gereken Sağlık Genel Müdürü,
'Dini görevimi yerine getiriyorum' diyerek kaçtı. Senin asıl dini görevin, o çocuklara sahip çıkmaktı; kaçmak değil... Sonra da 'İstifa
ettim' diye, çocuk kandıracak senaryolar yazdılar. Bu örnekler, Türkiye'nin ne kadar yanlış yönetildiğini ve kuşatıldığını ortaya koymaktadır.''

Baykal, Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesine ve 19-20 Ocak'ta yapılacak Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel
Kurulu'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Baykal, ''Ağca sadece Türkiye'de işlediği suçtan dolayı mahkum olsaydı, ortaya iki ihtimal çıkardı. Ya mahkumiyetinden önce olduğu
gibi kaçar giderdi ya da hukuk sistemimizde 10 yıl içinde, çıkarılan aflarla tahliyesi sağlanırdı'' dedi.

İtalya ve Türkiye'deki kanunların aynı olduğuna işaret eden Baykal, Ağca'nın, Üsküdar Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16 Aralık'ta aldığı
karar ve yapılan hesaplamalar sonucunda tahliye edildiğini anımsattı.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, bu hesaplamalara itiraz yetkisini kullanacağını açıkladığını belirten Baykal, ''Karar 16 Aralık'ta
alınmış, 17 Ocak'ta uygulanacak. Eğer bu tahliyeyi tartışmalı buluyorsa, Adalet Bakanı'nın hemen başvurması geremez miydi?'' diye sordu.

Baykal, ''Buradan asıl çıkarmamız gereken sonuç, Türkiye'nin, birbiri ardına çıkarılan aflarla adalet sisteminin allak bullak
edilmiş olmasıdır. Af uygulamasının, adalete yönelik en büyük tehdit oluşturduğu, bir kez daha bu olay vesilesiyle ortaya çıktı'' diye konuştu.

''SİYASET, ADALETTEN ELİNİ ÇEKMELİ''
Adaletin, İtalya'da da Türkiye'de de işleyebilmesi, adaletin güvenilir ve net olması gerektiğini vurgulayan Baykal, adaletin ciddi
bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu belirtti. Baykal, şöyle konuştu:

''Siyaset, adaletin üzerinden elini çekmelidir. Siyaset; adalete tasallut, tecavüz etmektedir. Tacizi artık geçmiştir, buna son vermek
lazım. Tasallut ve tecavüzün en somut örneği, af çıkarmadır. Af dışında daha ince yöntemlerle, siyasetin adalete tasallut ettiğini görüyoruz.

Türkiye, kapsamlı bir adalet reformunu hızla gündemine almalıdır. Hukuk ve adalet işlemelidir. Bunun birinci gereği, milletvekili
dokunulmazlığının kaldırılmasıdır. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değiştirilmelidir.''

Baykal, Yargıtay'ın Ağca için ''yanlış tahliye edilmiştir'' demesi halinde ne olacağını sorarak, ''Adalet Bakanı, adaletin yerine
getirileceğinin garantisini verebilecek mi? Koca ülkenin adaleti bu hale düşürülür mü?'' dedi.

''AKP'NİN EĞİTİM AŞKI...''
Futbol Federasyonu Olağanüstü Genel Kurulu öncesi yaşanan gelişmelere de değinen Baykal, federasyon başkanını değiştirmeye
yönelik yasal düzenlemeler yapılarak, şahsa yönelik engeller yaratıldığını öne sürdü.

Baykal, federasyon başkanlığı için yüksekokul mezunu olma şartı getirildiğini belirterek, ''AK Parti'nin bu eğitim aşkını takdirle
karşılıyorum'' dedi. Baykal, ''Futbol Federasyonu Başkanı'nın yüksekokul mezunu olması gerekirken, başbakanın, bakanların ve
milletvekillerinin de yüksekokul mezunu olması gerekmez mi? Başbakanlık, Futbol Federasyonu Başkanlığı'ndan daha mı az önemli?'' diye sordu.

Çekirdekten yetişmiş futbol adamları bulunduğuna işaret eden Baykal, ''AKP, siyasi istila anlayışını her alanda sergiliyor. Siz
iktidara geldiğinizde Türk futbolu dünyada 3. sıradaydı. Şimdi nerede?'' dedi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hakkında soruşturma var' Senin başbakanın hakkında da soruşturma vardı, hesabını vermeden Başbakanlık'a geldi. Milletvekilleri hakkında
yolsuzluk dosyaları var. Maliye Bakanı, kendisi hakkında 4 kez af çıkardı. Soruşturmayı engelliyorlar ama affı engellemiyorlar. Bunlar
maskaralık. 'Futbol Federasyonu'nu kaybedersek, eyvah gideriz' Gideceksin, kurtuluşu yok.

Baskılarla, sindirmelerle, iktidar gücünü kullanarak tehdit ve şantajla bir seçimi ayarlamaya çalışıyorlar. Seçilecek olan, özerk
kuruluş Futbol Federasyonu. Futbol ne oluyor? 'Boş ver futbolu' Hakkında yurtdışına çıkış yasağı olan bir federasyon başkan adayını sen oraya seçtirdin. AKP'nin kayıtlı üyesi o, olur.''