2009-02-10 - 07:18
TBMM GENEL KURULU..
TBMM Genel Kurulunda, Türk askerinin, Aden Körfezi, Somali karasuları ve Arap Denizinde görevlendirilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresinin görüşmelerine başlandı.
TBMM Genel Kurulunda, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deniz unsurlarının,
Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde
görevlendirilmesi için Hükümete 1 yıl süreyle yetki veren Başbakanlık
Tezkeresinin görüşmelerinde, ilk sözü Hükümet adına Milli Savunma Bakanı Gönül aldı.
Vecdi Gönül, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ile
mücavir bölgelerinde, ticari gemilere yönelik, deniz haydutluğu, silahlı soygun
eylemlerinin; gündemin ön sırasında yer alan, ciddi bir uluslararası güvenlik
sorunu haline geldiğine işaret etti.
Bu yasa dışı eylemlerin sadece can, mal güvenliğini tehdidin yanında,
uluslararası ticareti ve deniz taşımacılığını da olumsuz etkilediğini vurgulayan
Gönül, Somali ve Afrika ülkelerine yapılan insani yardımların, deniz yoluyla
ulaştırılmasını da güçleştirdiğini söyledi.
Gönül, geçen dönemde daha da artan bu eylemlerin, Türkiye'yi yakından
ilgilendirdiğini belirterek, bölgede bugüne kadar 500'e yakın korsanlık, deniz
haydutluğu ve silahlı soygun yaşandığını bildirdi. Gönül, 2008 yılı sonu
itibariyle 3'ü Türkiye bağlantılı 15 gemi ve 37'si Türk olmak üzere 300'ü aşkın
denizcinin rehin alındığını, bu 3 geminin daha sonra serbest bırakıldığını
anımsattı.
Bakan Gönül, ''Bu bölgede seyreden bazı ticaret gemilerimiz ise deniz
haydutlarının saldırısından tesadüfen kurtuldu. İleride benzer vakalarla
karşılaşılması tehlikesi hala çok yüksektir'' dedi.

-''TEK BAŞINA BU SORUNLA BAŞEDECEK İMKANA SAHİP DEĞİL''-

Bu eylemlerin görüldüğü deniz alanlarının, uluslararası deniz ticaretinin
başlıca güzergahlarından biri olduğuna dikkati çeken Gönül, Türk ticaret gemileri
ve mürettebatının, yabancı bayrakla yoğun şekilde kullanıldığını ifade etti.
Gönül, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ticari gemilerimize ve bunlarda görev yapan vatandaşlarımıza yönelik
tehdit, diğer yandan ülkemizin ticari ve ekonomik çıkarlarını olumsuz etkileyen
boyuta ulaştı.
Somali'de kamu düzeninin sağlanamaması, korsan, deniz haydutları ve
silahlı soygun yapanların çok geniş bir deniz alanında faaliyet göstermeleri,
bunların tutuklanıp, yargılanmaları konusunda karşılaşılan belirsizlikler; bu
meseleyle etkin mücadele yapılmasını engellemektedir. Bu nedenle ülkemiz, sorunun
vahameti ve karmaşıklığı karşısında, uluslararası toplumun kapsamlı bir
yaklaşımla, müşterek hareket etmesini, tekrardan kaçınan, uluslararası etkin
önlemlerin alınması, uygulanması gerektiği görüşündedir. Zira hiçbir ülke, tek
başına bu sorunla başedecek imkan ve yeteneğe sahip olmadığı anlaşılmıştır.''

-''ÇIKARLARIMIZIN KORUNMASI...''-

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, BM Güvenlik Konseyi'nin geçen yıl
konuyu doğrudan ele alan 5 karar kabul ettiğini, bu kararlarla, eylemlerle
mücadele için uluslararası topluma yakın işbirliği ve eşgüdüm çağrısında
bulunulduğunu vurguladı.
Türkiye'nin, geçen yıl Dünya Gıda Programı tarafından kiralanan bölgede,
insani yardım taşıyan gemilere koruma sağlamayı amaçlayan NATO Deniz Görev
Gücü'ne Gökova Firkateyni ile aktif şekilde katıldığını anımsatan Gönül, AB'nin,
bölgede 8 Aralık 2008'de bir deniz operasyonu başlatmayı kararlaştırdığını
söyledi. Gönül, bölgede ayrıca ABD, Rusya, Çin, Hindistan, Japonya, Malezya, Kore
ve Avustralya'ya ait askeri gemilerin bulunduğunu, ticari gemilere refakat edip,
deniz alanının güvenliğini sağladığını anlattı.
BM Güvenlik Konseyi'nin, deniz haydutluğu, korsanlık eylemleriyle
kolektif mücadele kapsamında, uluslararası meşruiyeti daha da kuvvetlendiren 16
Aralık 2008 tarihli kararıyla, ABD öncülüğünde 8 Ocak 2009'da birleşik görev
kuvvetinin kurulmasının kararlaştırıldığını ifade eden Gönül, şunları kaydetti:
''Deniz haydutluğu, korsanlık ve silahlı soygun ile mücadeleye,
uluslararası işbirliğinin geliştirilmesine özel bir önem atfeden ülkemiz, bu
alandaki çabaları desteklemiştir. Ülkemiz, temas grubuna kurucu üye olarak
katılmıştır.
Askeri makamlarımız ve ilgili kurumlarımızla yapılan istişare ve
değerlendirmeler sonucunda Hükümetimiz, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin
sağlanması, ulusal çıkarlarımızın korunması ve bu bağlamda uluslararası ticari
faaliyetlerimizin güvence altına alınmasına katkıda bulunmak amacıyla hava unsuru
destekli bir firkateynimizden oluşacak, deniz kuvvetleri unsurlarımızın bölgede
görevlendirilmesinin uygun olacağını değerlendirmiştir. Böyle bir görevlendirme
aynı zamanda Güvenlik Konseyi geçici üyeliğimizin yüklediği sorumluluklara da
paralel olarak, bu alanda yürütülen uluslararası gayretlere daha aktif şekilde
katkıda bulunmamızı sağlayacaktır.''


-MHP'Lİ ATILGAN:
-''BAŞKANLIK TEZKERESİ, ASLINDA DÜNYA PETROL SEVKIYATININ
GÜVENLİĞİ VE DÜNYADAKİ PETROL OYUNUNUN BİR PARÇASIDIR''
-CHP'Lİ ELEKDAĞ:
-''CHP, DÜNYA BARIŞ VE İSTİKRARINA YAPACAĞI OLUMLU KATKIYI VE
ULUSAL ÇIKARLARIMIZI DİKKATE ALARAK TEZKEREYE OLUMLU OY VERECEKTİR''

MHP Adana Milletvekili Kürşat Atılgan, Aden
Körfezi, Somali karasuları ve Arap Denizinde görevlendirilmesini içeren
Başbakanlık Tezkeresinin, dünya petrol sevkıyatının güvenliği ve dünyadaki petrol
oyununun bir parçası olduğunu iddia etti.
TBMM Genel Kurulunda görüşülen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deniz
unsurlarının, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir
bölgelerde görevlendirilmesi için Hükümete 1 yıl süreyle yetki veren Başbakanlık
Tezkeresi üzerinde MHP grubu adına söz alan Atılgan, Somali'nin, petrol sevkıyatı
yolu olması nedeniyle stratejik bir noktada olduğunu belirtti.
Korsanlar nedeniyle dünya ticaretinin ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya
olunduğunu anlatan Atılgan, bu nedenle Çin, ABD, Rusya gibi küresel güçler ile BM
ve NATO'nun bölgede etkin olmaya çalıştığını söyledi.
Atılgan, 21. Yüzyılda, savaşların, petrol ve doğal kaynaklarının sevkıyat
yollarının güvenliğinden kaynaklanacağını öne sürerek, ''Çünkü, dünyada bugün
için enerji açısından petrol ve doğalgaza bağımlılık oranı yüzde 70'tir. 2030
yılında bu oran, yüzde 73 olacaktır. Başkanlık Tezkeresi, aslında dünya petrol
sevkıyatının güvenliği ve dünyadaki petrol oyununun bir parçasıdır'' dedi.
Tezkerenin daha iyi anlaşılması için Somali'nin bugünlere nasıl
gelindiğini ve egemen güçlerin bölge ülkelerinde çıkarlarına bakılması
gerektiğine dikkati çeken Atılgan, bölge ülkelerin tümünün, birbirleriyle
sorunları bulunduğunu söyledi.
Atılgan, bölgedeki insanların Ortaçağ standartlarını yaşadığını ifade
ederek, ''Allah'ın Türk milletine yüklediği misyonu yerine getirmek için biraz
daha büyük düşünmek ve gelecekte bu bölgelere adaleti, huzuru ve refahı getirmek
geçmişte olduğu gibi gelecekte de bizlere düşen bir görev olacaktır'' diye
konuştu.
Somali'de deniz haydutluğu faaliyetlerinin son dönemde arttığını, bu
durumun deniz ticaretinin akıbeti açısından ciddi bir endişeye neden olduğunu
anlatan Atılgan, şunları kaydetti:
''Bu kapsamda Türkiye'nin 3 gemisi kaçırılmıştır. Bu gemilere karşılık
fidyeler verilmiştir. Fidye veren arkadaşlardan birisi de aramızda. Ne kadar
verdiğini de bilmiyorum. Herhalde birkaç bin dolar vermiştir. Çünkü 2008'de
korsanların fidyeden aldıkları toplam para 50 milyon dolar civarındadır. TSK işte
böyle bir bölgede deniz kontrolünü sağlamak için deniz unsurlarıyla görev
alacaktır. TSK, bu görevi başarıyla yerine getirecektir. Ayrıca bölgede karada
oluşabilecek bir takım sorunların tezkere dışında bırakılması da doğru olmuştur.
Alt yapısı ve hukuki yapısı ciddi bir şekilde hazırlanan bu görevi TSK, hakkıyla
yerine getirecektir. Bölgeye gidecek olan birliklere başarılar diliyoruz. MHP
olarak tezkereye olumlu oy vereceğiz.''

-ELEKDAĞ'IN SÖZLERİ-

CHP grubu adına söz alan İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ da Somali
karasuları ve açıklarında yasadışı eylemleri yapan kişilerin, önceleri
balıkçılıkla uğraşılırken bugün klaşnikof ve roketlerle donanımlı profesyonel
korsan şebekeleri haline geldiklerini söyledi.
Asya'dan Avrupa'ya giden gemilerin, Aden Körfezi'nden geçmek zorunda
olduklarını ifade eden Elekdağ, korsanların, bu bölgedeki yasadışı eylemlerinin,
uluslararası deniz taşımacılığı ve ticaretini olumsuz etkilediğini, can ve mal
emniyeti açısından çok ciddi tehdit oluşturduğu hususunda dünyada tam bir görüş
birliğini bulunduğunu belirtti.
Elekdağ, bölgede bugüne kadar 500'e yakın korsanlık ve deniz haydutluğu
vakasının yaşanmış olmasının tehdidin kazandığı vahim boyutu açıkça ortaya
koyduğuna dikkati çekerek, bu tehdidin, Türkiye'yi de yakından ilgilendirdiğini,
Türk ticaret gemilerinin söz konusu deniz yolunu yoğun bir şekilde kullandığını
kaydetti. Elekdağ, şöyle konuştu:
''Bu nedenle Türk gemileri ve denizcileri de bu tehditten ciddi şekilde
etkilenmiş durumdalar. Tezkerede açıklandığı üzere, deniz haydutları, 2008 yılı
sonu itibariyle 3'ü Türkiye bağlantılı 15 gemi ile 37'si Türk olmak üzere 300'ü
aşkın denizciyi rehin almışlardır.
Sorunun, uluslararası camia tarafından ortak bir yaklaşım ve işbirliği
çerçevesinde ele alınması zorunluluğu, BM Güvenlik Konseyinin meseleye el
atmasına ve 2008 yılında tehditle mücadeleyi öngören 5 karar tasarısını kabul
etmesine yol açmıştır.''
AB ve NATO tarafından oluşturulan görev kuvvetlerinin, söz konusu bölgede
korsanlara karşı operasyonlar yürüttüğünü, ayrıca ABD, Rusya, Çin, Hindistan,
Japonya, Güney Kore ve Avustralya'nın da savaş gemilerini devriye ve koruma için
bölgeye gönderdiklerini anlatan Elekdağ, Türkiye'nin de Gökova Fırkateyni ile
NATO'nun operasyonlarına katıldığını belirtti. Elekdağ, ''Ancak bu önlemler,
Somali korsanlarını önlemekte yetersiz kalmıştır'' dedi.
Korsanlığın, ''uluslararası suç'' olduğunu ifade eden Elekdağ, ''CHP,
dünya barış ve istikrarına yapacağı olumlu katkıyı ve ulusal çıkarlarımızı
dikkate alarak, Hükümet tarafından TBMM'nin onayına sunulan tezkereye olumlu oy
verecektir'' diye konuştu.

-DTP GRUP BAŞKANVEKİLİ DEMİRTAŞ:
-''MEDENİ TOPLUMLAR OLARAK 'SOMALİ'YE HADDİNİ BİLDİRMEK GEREKİR'
ANLAYIŞI YÜZEYSEL VE BASİTTİR. ORADAKİ TOPLUMA, ACI TARİHE,
TRAJEDİYE HAKARETTİR''
-AK PARTİ'Lİ ERDEM: ''TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, BU GÖREVİ, BAŞARIYLA
YERİNE GETİRECEKTİR''
DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş,
medeni toplumlar olarak ''Somali'ye haddini bildirmek gerekir'' anlayışının,
yüzeysel ve basit olduğunu ifade ederek, ''Oradaki topluma, acı tarihe, trajediye
hakarettir'' dedi.
Demirtaş, TBMM Genel Kurulunda, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Aden
Körfezi, Somali karasuları ve Arap Denizi'nde görevlendirilmesi için Hükümete 1
yıl süreyle yetki veren tezkerenin görüşmelerinde, DTP grubunun görüşlerini dile
getirdi.
Somali, Ruanda, Nijerya, Etiyopya'daki yoksulluğun ve açlığın neden
kaynaklandığı tespit edilmeden, korsanlığı, soygunları anlamanın mümkün
olmadığını ifade eden Demirtaş, Türkiye'nin, burada, Somali'de korsanlığın sektör
haline gelmesine neden olan ülkelerle görev yapacağını savundu.
Afrika'nın zenginliğinin yüzyıllardır başta Avrupa ülkeleri olmak üzere
sömürüldüğünü, bugün ABD ve Avrupa'nın, zenginliğinin önemli kısmını sömürgeci
politikalar sonucu elde ettiğini belirten Demirtaş, buradaki yoksunluğun temel
nedeninin, ''emperyal politikalar'' olduğunu ifade etti.
Demirtaş, medeni toplumlar olarak ''Somali'ye haddini bildirmek gerekir''
anlayışının yüzeysel ve basit olduğunu ileri sürerek, ''Oradaki topluma, acı
tarihe, trajediye hakarettir'' diye konuştu.

-''MUAMMA''-

Ruanda'da 100 gün içinde 800 kişinin öldürüldüğüne işaret eden Demirtaş,
BM'nin bu konuda ''Uluslararası toplum olarak katliamı durduralım'' kararı
doğrultusunda TBMM'ye bir tezkere gelmediğini söyledi. Demirtaş, BM'nin, Bosna'da
katliam yaşanırken bu kadar duyarlı davranmadığını, Filistin'de yaşananların
BM'nin bilgisi dahilinde olduğunu anlattı.
Demirtaş, tezkereye göre, yetkilerin sadece denizle sınırlı olduğunu
anımsatarak, korsanların saldırıp kaçması, kendi toprağına ulaşması halinde
hiçbir şey yapılamayacağını ileri sürdü.
ABD ve Avrupa'nın, insan hakları anlayışının, kendi ulusal sınırları
içinde geçerli olduğunu kaydeden Demirtaş, yakalanan korsanların nasıl
yargılanacağı, nasıl cezalandırılacağının ise ''muamma'' olduğunu söyledi.
Demirtaş, Türkiye'nin, bu oyunun içinde yer almasını doğru bulmadığını
dile getirerek, sözlerini, ''Türkiye uluslararası alanda etkili güç olmak
istiyorsa, ezilenlerin, sömürülen halkların yanında tavır koymalı, emperyalist
güçlere karşı tavır almalı. Tezkereye hayır oyu vereceğiz'' diye tamamladı.

-''TSK GÖREVİNİ BAŞARIYLA YERİNE GETİRECEK''-

AK Parti grubu adına söz alan Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdem de Aden
Körfezi'ndeki korsanlık olaylarının, son dönemlerde uluslararası mesele haline
geldiğini söyledi. Bu eylemlerin uluslararası ticareti ve deniz taşımacılığını
etkileyecek boyutlara ulaştığını dile getiren Erdem, bölgede 500'e yakın
korsanlık ve silahlı soygunun eyleminin yapıldığını kaydetti.
Küresel ticaretin yüzde 20'sinin bu bölgeden yapıldığını, Aden
Körfezi'nden yılda 25 bin civarında ticaret gemisinin geçtiğini anlatan Erdem,
Başbakanlık Tezkeresinin, kapsamlı ve detaylı bir şekilde hazırlandığını, Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin icra edeceği görevlerin de net bir şekilde belirtildiğini
söyledi.
Erdem, küreselleşen bu tehdide karşı işbirliğinin önemli olduğunu,
Türkiye'nin bu işbirliğinin dışında kalamayacağını belirterek, ''Türk Silahlı
Kuvvetleri, bu görevi, başarıyla yerine getirecektir. Zaiyatın olacağını
zannetmiyorum. Bunlar savaş gemisi, ticaret gemisi değil. Modern teçhizatla
donatılmıştır. Korsanların teknelerinin savaş gemilerine zarar vermesi söz konusu
olamaz'' diye konuştu.