2005-12-27 - 19:00
Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda, 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2004 Mali Yılı Kesinhesap Kanunu tasarılarının tümü üzerindeki son görüşmelerde, partisinin görüşlerini dile getirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti'nin üç yıllık iktidarında,
asgari ücretin, ''azami ücret'' haline geldiğini öne sürerek,
''Üniversite mezunları bile bu ücrete razı ama yine de iş bulamıyorlar'' dedi.
Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda, 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 2004 Mali Yılı Kesinhesap Kanunu tasarılarının
tümü üzerindeki son görüşmelerde, partisinin görüşlerini dile getirdi.
Bütçe görüşmelerinin başlangıcında, gerek kendileri, gerekse diğer
muhalefet partileri tarafından ifade edilen tespit ve eleştirilerin,
hükümetin gündeminde bulunmadığını belirten Baykal, bütçe
müzakerelerinin 3 yıllık AK Parti iktidarının tüm temel yanlışlarını
ortaya koyduğunu ileri sürdü. Baykal, bu tespitin en önemli
göstergesinin, Türkiye'nin borçlarının, bu sürede özel sektör borcu
ile 125-130 milyar dolar artması olduğunu söyledi.
Dış ticaret açığının 45 milyar dolara çıktığını ve patlama
noktasına geldiğini ifade eden Baykal, ithalattaki her kademe artışın
ülkedeki işyerlerinin kapanması ve işsizliğin artması anlamına
geldiğini belirtti.
Ocak-Eylül aylarında 3 milyar 569 milyon dolarlık inci, yakut ve
mücevher gibi lüks ithalat gerçekleştiğini, cari açığın ise 24 milyar
dolara çıktığını ifade eden Baykal, ''Bakın sizi uyarıyorum; eğer bu
yolda yürümeye devam ederseniz sizi IMF de kurtaramaz'' dedi.
Türkiye'de toplam yatırımların azaldığını, sanayileşmenin hızının
düştüğünü savunan Baykal, çarpık vergi politikası ile de az kazanandan
çok, çok kazanandan az vergi alındığını ileri sürdü.
Kayıtdışı uygulamaların, AK Parti iktidarı döneminde iyice
genişletildiğini, çalışanlar ve emekliler açısından kötü sonuçlar
doğurmaya devam ettiğini söyleyen Baykal, Türkiye'nin, çalışanlarına
gelecek hazırlayamaz bir ülke haline geldiğini öne sürdü.
Baykal, iktidarın çarpık kur politikası uyguladığını, eldeki
rakamları şişirerek, köpürterek ve makyaj yaparak kendini aldattığını
iddia ederek, ''Ama şunu bilin ki bunun sonu yok'' diye konuştu.
Türkiye'nin sıcak para cenneti haline geldiğini, hükümetin elde
avuçta ne varsa sattığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Bu satışları marifet sayarak, satış rakamlarını övünç kaynağı
olarak kürsülerde dile getirmeye başladınız. Siz, ülkenin geleceği
açısından bu satışların ekonomiye bir hayır getireceğini mi
sanıyorsunuz. Özel kuruluşlar bile satılmaya başladı. Türkiye yakında
bir müstahdemler ülkesi haline gelme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Son üç yılda kapanan işyeri sayısı ile protestolu senet ve çek
sayısında patlama yaşanmaktadır. Ücretli ve emekliler, bu süreçte
gelir kaybına uğramışlardır. Bu süredeki reel kayıp, yüzde 6'ın
üzerindedir. Asgari ücret artık anlamını yitirmektedir. Başbakan, çay,
simit hesabı yaparak iktidarı geldi ama artık bu hesabı yapamıyor;
artık asgari ücret, azami ücret oldu. Üniversite mezunları bile, 'bana
iş verin, kayıt, mayıt istemiyorum; asgari ücrete bile razıyım' diyor
ama yine de iş bulamıyor.
Türkiye'de bu iktidar döneminde 10 milyar liranın altındaki
mevduatta 5 katrilyon azalma yaşanırken, 1 trilyonun üzerindeki
mevduatta ise 10 katrilyonluk artış sağlanmıştır. İktidarın izlediği
politikaların somut göstergesi, bu rakamlarla net biçimde ortaya
konulmuştur. Allah aşkına söyler misiniz; inciden, yakuttan sıfır KDV
alınmasının hangi haklı gerekçesi var. Bu ülkede mücevher kullanımı
arttıkça, geçinmek zorunda kalan insanların sorunları da
artmaktadır.''
Baykal, Türkiye'de son 3 yılda tarımın yerinde saydığını,
köylünün, çiftçinin yoksullaştığını ileri sürerek, ''Türkiye artık
tütün içmeyi bırakmış, döviz içen bir ülke haline gelmiştir'' dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın,
''özür dileyip, istifa etmesi'' gerektiğini savunarak,
''Halka saygı, demokrasiye inanç, hukuk ve ahlak varsa bu
bakan, buradan istifa edecek'' dedi.
Deniz Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda 2006 bütçesinin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada, iktidarın
uygulamalarından birinin, kadrolaşma olduğunu öne sürdü.
Baykal, iktidarın, halkın sorunlarını çözmek yerine, iktidar
olanaklarını kullanarak; devlet olanaklarını arkasına alarak,
yandaşlarıyla ülkeyi yönetmeye çalıştığını iddia etti.
Bütün milli eğitim müdürlerinin, Talim Terbiye Kurulu üyelerinin
değiştiğini ifade eden Baykal, bu kişilerin, ''vatan haini gibi
görülüp, püskürtülmeye'' çalışıldığını söyledi. Baykal, ''Sizinle
ilgili davalar varsa, beraat kararına savcılar itiraz etmiyor'' dedi.
Yolsuzluk olaylarının ''patlak'' verdiğini ifade eden Baykal, ''Ak
enerji... Altında bu kadrolaşma var. Çirkin bürokrat, çirkin
politikacı, çirkin işadamı... El ele verip, tezgah kuruyor. Kim
getiriyor bunları oraya? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda utanç
verici, milletvekili transferine kadar giden konunun altında ne
yatıyor, zihniyet ne?'' diye sordu.
Baykal, Kapıkule sınır kapısında büyük yolsuzluk tezgahı çıktığını
belirterek, ''Hükümet, bu tabloda nerede?'' sorusunu yöneltti.
Ses kayıtlarında, gümrük kaçakçısı ile bir gümrük yetkilisi
arasında geçen diyalogların yer aldığı mahkeme tutanağını da okuyan
Baykal, kadrolaşmanın, nelere yol açtığının açık şekilde ortaya
çıktığını, bunun, ''bal tutan, parmağını yalar'' yaklaşımı olduğunu
söyledi.
-''ZEKAMA SAYGISIZLIK SAYARIM''-
Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, ''Mektup yoktur, imza
sahtedir, otel buluşması yoktur'' dediğini kaydederek, buluşmanın
Ceylan Otel'de olduğunu, Edirne'den dönen Unatıkan'ın otele geldiğini,
toplantıda oğlunun da yer aldığını savundu. Baykal, şöyle konuştu:
''Ofer Genel Müdürü de geldi. Bütün bunlar konuşuldu. Başbakan,
'Buluşmadım' dedi, sonra görüştüğünü itiraf etti. Maliye Bakanı, hala
reddetmeyi sürdürüyor. Maliye Bakanı, 'O mektup yok, imza sahtedir,
toplantı olmamıştır'' iddialarını söylemeye devam edemez. Ben bunu
aklıma, zekama, ahlakıma, milletin sağduyusuna saygısızlık sayıyorum.
Millet kör, alem sersem, bunlar akıllı... Maliye Bakanı gelecek burada
itiraf edecek, özür dileyecek, istifa edecek, istifa... Halka saygı,
demokrasiye inanç, hukuk, ahlak varsa, bu bakan, buradan istifa
edecek.''
CHP milletvekilleri, bu sözler üzerine Baykal'ı ayakta alkışladı.
Zulme, yanlışa tanık olunuyorsa, direnilmesi gerektiğini kaydeden
Baykal, ''Eğer direnemiyorsanız, gücünüz yetmiyorsa en azından buğz
(nefret, sevmeme) edeceksiniz. Hem direnemiyorsun, hem de zalime alkış
tutuyorsun'' diye konuştu.
-''30 YIL ÖNCE NE SÖYLÜYORSAM...''-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisi için ''Şemdinli'de
başka, Ankara'da başka konuşuyor'' dediğine işaret eden Baykal, 32
yıldır siyaset yaptığını vurguladı. Baykal, ''32 yıllık geçmişimi
tanık göstererek söylüyorum; Şemdinli'de farklı, Ankara'da farklı
konuştuğumun bir tane örneğini, Sayın Başbakan veremez'' dedi.
Şemdinli'ye, 6 gazetenin Ankara temsilcisi ile gittiğini anımsatan
Baykal, bu kişilerin, ''Başbakan'ın iddiasının haklı olduğunu''
söylemesi halinde, kendisiyle ilgili gerekli kararı alacağını
belirtti.
30 yıl önce ne söylediyse aynı şeyi söylediğini dile getiren
Baykal, aynı ilke, değer, ahlakta olduğunu, ülke sorunlarında aynı
anlayış ve çizgide bulunduğunu kaydetti. Baykal, bazılarının bunu
nakise (eksiklik, kusur) olarak görebileceğini söyledi.
Baykal, Erdoğan'ın, ''Bize göre, demokrasi bir araçtır... Halk
totaliter rejim istiyorsa saygı duymalıyız... Türkiye Cumhuriyeti,
1923'ten beri gerileyiş içindedir...'' ifadelerini de içeren
mülakatını kürsüde okudu. AK Parti milletvekillerinin buna tepki
göstermesi üzerine Baykal, ''Hayretinize saygı duyuyorum, memnuniyet
verici buluyorum'' diye karşılık verdi.
-''HANGİ ERDOĞAN...''-
Erdoğan'ın, Vuslat töreninde, ''Ya olduğun gibi görün, ya
göründüğün gibi ol'' dediğini ifade eden Baykal, kendisinin de böyle
olmaya çalıştığını söyledi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hangi Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Öğrenmek hakkımız... Mevlana'nın önünde, 'Ya olduğun gibi görün, ya
göründüğü gibi ol' diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hangi
Erdoğan'dır. Okuduğum mu, burada Anayasa'nın üzerine yemin etmiş olan
mı? Hikmetyar'ın önünde diz çöken mi, Anıtkabir'de saygı duruşunda
olan Erdoğan mı? Seçimden önce çıkıp 70 milyon önünde,
'dokunulmazlıkları kaldıracağız' diyen, 3 yıl sonra 'kaldırmıyoruz'
diyen mi? Sıkışınca 'tek millet' diyen, 'gerekirse, eyalet sistemini
uygularız' diyen Erdoğan mı? 'Maaşım yetmiyor' diyen, geçim sıkıntısı
içinde olduğunu söyleyen Erdoğan mıdır, yoksa başbakanken kurduğu
şirketleri trilyonlarca liraya satan Erdoğan mıdır? Yeni Zelanda'da
bedelli askerlik için gerekli çalışmayı yapan Erdoğan mıdır, Ankara'ya
gelip, 'Bu doğrultuda hiçbir çalışma yok' diyen Erdoğan mıdır?
'Anıtkabir'in önünde sap gibi duruyorlar' diyen Erdoğan mıdır olduğu
gibi görünen ya da göründüğü gibi olan; yoksa Anıtkabir'de saygı
duruşu yapan Erdoğan mıdır?
Şiiir okumak güzeldir de okuduğun şiiri hak edebilmek lazım. O
şiirin sorumluluğunu üstlenmek gerekir.''
Bütün iktidarların gelip geçtiğini, bu iktidarın da gideceğini
savunan Baykal, ''Abbas yolcudur, bütün işaretler bunu gösteriyor''
dedi.
asgari ücretin, ''azami ücret'' haline geldiğini öne sürerek,
''Üniversite mezunları bile bu ücrete razı ama yine de iş bulamıyorlar'' dedi.
Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda, 2006 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 2004 Mali Yılı Kesinhesap Kanunu tasarılarının
tümü üzerindeki son görüşmelerde, partisinin görüşlerini dile getirdi.
Bütçe görüşmelerinin başlangıcında, gerek kendileri, gerekse diğer
muhalefet partileri tarafından ifade edilen tespit ve eleştirilerin,
hükümetin gündeminde bulunmadığını belirten Baykal, bütçe
müzakerelerinin 3 yıllık AK Parti iktidarının tüm temel yanlışlarını
ortaya koyduğunu ileri sürdü. Baykal, bu tespitin en önemli
göstergesinin, Türkiye'nin borçlarının, bu sürede özel sektör borcu
ile 125-130 milyar dolar artması olduğunu söyledi.
Dış ticaret açığının 45 milyar dolara çıktığını ve patlama
noktasına geldiğini ifade eden Baykal, ithalattaki her kademe artışın
ülkedeki işyerlerinin kapanması ve işsizliğin artması anlamına
geldiğini belirtti.
Ocak-Eylül aylarında 3 milyar 569 milyon dolarlık inci, yakut ve
mücevher gibi lüks ithalat gerçekleştiğini, cari açığın ise 24 milyar
dolara çıktığını ifade eden Baykal, ''Bakın sizi uyarıyorum; eğer bu
yolda yürümeye devam ederseniz sizi IMF de kurtaramaz'' dedi.
Türkiye'de toplam yatırımların azaldığını, sanayileşmenin hızının
düştüğünü savunan Baykal, çarpık vergi politikası ile de az kazanandan
çok, çok kazanandan az vergi alındığını ileri sürdü.
Kayıtdışı uygulamaların, AK Parti iktidarı döneminde iyice
genişletildiğini, çalışanlar ve emekliler açısından kötü sonuçlar
doğurmaya devam ettiğini söyleyen Baykal, Türkiye'nin, çalışanlarına
gelecek hazırlayamaz bir ülke haline geldiğini öne sürdü.
Baykal, iktidarın çarpık kur politikası uyguladığını, eldeki
rakamları şişirerek, köpürterek ve makyaj yaparak kendini aldattığını
iddia ederek, ''Ama şunu bilin ki bunun sonu yok'' diye konuştu.
Türkiye'nin sıcak para cenneti haline geldiğini, hükümetin elde
avuçta ne varsa sattığını ileri süren Baykal, sözlerini şöyle
sürdürdü:
''Bu satışları marifet sayarak, satış rakamlarını övünç kaynağı
olarak kürsülerde dile getirmeye başladınız. Siz, ülkenin geleceği
açısından bu satışların ekonomiye bir hayır getireceğini mi
sanıyorsunuz. Özel kuruluşlar bile satılmaya başladı. Türkiye yakında
bir müstahdemler ülkesi haline gelme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Son üç yılda kapanan işyeri sayısı ile protestolu senet ve çek
sayısında patlama yaşanmaktadır. Ücretli ve emekliler, bu süreçte
gelir kaybına uğramışlardır. Bu süredeki reel kayıp, yüzde 6'ın
üzerindedir. Asgari ücret artık anlamını yitirmektedir. Başbakan, çay,
simit hesabı yaparak iktidarı geldi ama artık bu hesabı yapamıyor;
artık asgari ücret, azami ücret oldu. Üniversite mezunları bile, 'bana
iş verin, kayıt, mayıt istemiyorum; asgari ücrete bile razıyım' diyor
ama yine de iş bulamıyor.
Türkiye'de bu iktidar döneminde 10 milyar liranın altındaki
mevduatta 5 katrilyon azalma yaşanırken, 1 trilyonun üzerindeki
mevduatta ise 10 katrilyonluk artış sağlanmıştır. İktidarın izlediği
politikaların somut göstergesi, bu rakamlarla net biçimde ortaya
konulmuştur. Allah aşkına söyler misiniz; inciden, yakuttan sıfır KDV
alınmasının hangi haklı gerekçesi var. Bu ülkede mücevher kullanımı
arttıkça, geçinmek zorunda kalan insanların sorunları da
artmaktadır.''
Baykal, Türkiye'de son 3 yılda tarımın yerinde saydığını,
köylünün, çiftçinin yoksullaştığını ileri sürerek, ''Türkiye artık
tütün içmeyi bırakmış, döviz içen bir ülke haline gelmiştir'' dedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın,
''özür dileyip, istifa etmesi'' gerektiğini savunarak,
''Halka saygı, demokrasiye inanç, hukuk ve ahlak varsa bu
bakan, buradan istifa edecek'' dedi.
Deniz Baykal, TBMM Genel Kurulu'nda 2006 bütçesinin tümü
üzerindeki görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada, iktidarın
uygulamalarından birinin, kadrolaşma olduğunu öne sürdü.
Baykal, iktidarın, halkın sorunlarını çözmek yerine, iktidar
olanaklarını kullanarak; devlet olanaklarını arkasına alarak,
yandaşlarıyla ülkeyi yönetmeye çalıştığını iddia etti.
Bütün milli eğitim müdürlerinin, Talim Terbiye Kurulu üyelerinin
değiştiğini ifade eden Baykal, bu kişilerin, ''vatan haini gibi
görülüp, püskürtülmeye'' çalışıldığını söyledi. Baykal, ''Sizinle
ilgili davalar varsa, beraat kararına savcılar itiraz etmiyor'' dedi.
Yolsuzluk olaylarının ''patlak'' verdiğini ifade eden Baykal, ''Ak
enerji... Altında bu kadrolaşma var. Çirkin bürokrat, çirkin
politikacı, çirkin işadamı... El ele verip, tezgah kuruyor. Kim
getiriyor bunları oraya? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda utanç
verici, milletvekili transferine kadar giden konunun altında ne
yatıyor, zihniyet ne?'' diye sordu.
Baykal, Kapıkule sınır kapısında büyük yolsuzluk tezgahı çıktığını
belirterek, ''Hükümet, bu tabloda nerede?'' sorusunu yöneltti.
Ses kayıtlarında, gümrük kaçakçısı ile bir gümrük yetkilisi
arasında geçen diyalogların yer aldığı mahkeme tutanağını da okuyan
Baykal, kadrolaşmanın, nelere yol açtığının açık şekilde ortaya
çıktığını, bunun, ''bal tutan, parmağını yalar'' yaklaşımı olduğunu
söyledi.
-''ZEKAMA SAYGISIZLIK SAYARIM''-
Baykal, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, ''Mektup yoktur, imza
sahtedir, otel buluşması yoktur'' dediğini kaydederek, buluşmanın
Ceylan Otel'de olduğunu, Edirne'den dönen Unatıkan'ın otele geldiğini,
toplantıda oğlunun da yer aldığını savundu. Baykal, şöyle konuştu:
''Ofer Genel Müdürü de geldi. Bütün bunlar konuşuldu. Başbakan,
'Buluşmadım' dedi, sonra görüştüğünü itiraf etti. Maliye Bakanı, hala
reddetmeyi sürdürüyor. Maliye Bakanı, 'O mektup yok, imza sahtedir,
toplantı olmamıştır'' iddialarını söylemeye devam edemez. Ben bunu
aklıma, zekama, ahlakıma, milletin sağduyusuna saygısızlık sayıyorum.
Millet kör, alem sersem, bunlar akıllı... Maliye Bakanı gelecek burada
itiraf edecek, özür dileyecek, istifa edecek, istifa... Halka saygı,
demokrasiye inanç, hukuk, ahlak varsa, bu bakan, buradan istifa
edecek.''
CHP milletvekilleri, bu sözler üzerine Baykal'ı ayakta alkışladı.
Zulme, yanlışa tanık olunuyorsa, direnilmesi gerektiğini kaydeden
Baykal, ''Eğer direnemiyorsanız, gücünüz yetmiyorsa en azından buğz
(nefret, sevmeme) edeceksiniz. Hem direnemiyorsun, hem de zalime alkış
tutuyorsun'' diye konuştu.
-''30 YIL ÖNCE NE SÖYLÜYORSAM...''-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, kendisi için ''Şemdinli'de
başka, Ankara'da başka konuşuyor'' dediğine işaret eden Baykal, 32
yıldır siyaset yaptığını vurguladı. Baykal, ''32 yıllık geçmişimi
tanık göstererek söylüyorum; Şemdinli'de farklı, Ankara'da farklı
konuştuğumun bir tane örneğini, Sayın Başbakan veremez'' dedi.
Şemdinli'ye, 6 gazetenin Ankara temsilcisi ile gittiğini anımsatan
Baykal, bu kişilerin, ''Başbakan'ın iddiasının haklı olduğunu''
söylemesi halinde, kendisiyle ilgili gerekli kararı alacağını
belirtti.
30 yıl önce ne söylediyse aynı şeyi söylediğini dile getiren
Baykal, aynı ilke, değer, ahlakta olduğunu, ülke sorunlarında aynı
anlayış ve çizgide bulunduğunu kaydetti. Baykal, bazılarının bunu
nakise (eksiklik, kusur) olarak görebileceğini söyledi.
Baykal, Erdoğan'ın, ''Bize göre, demokrasi bir araçtır... Halk
totaliter rejim istiyorsa saygı duymalıyız... Türkiye Cumhuriyeti,
1923'ten beri gerileyiş içindedir...'' ifadelerini de içeren
mülakatını kürsüde okudu. AK Parti milletvekillerinin buna tepki
göstermesi üzerine Baykal, ''Hayretinize saygı duyuyorum, memnuniyet
verici buluyorum'' diye karşılık verdi.
-''HANGİ ERDOĞAN...''-
Erdoğan'ın, Vuslat töreninde, ''Ya olduğun gibi görün, ya
göründüğün gibi ol'' dediğini ifade eden Baykal, kendisinin de böyle
olmaya çalıştığını söyledi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hangi Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Öğrenmek hakkımız... Mevlana'nın önünde, 'Ya olduğun gibi görün, ya
göründüğü gibi ol' diyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, hangi
Erdoğan'dır. Okuduğum mu, burada Anayasa'nın üzerine yemin etmiş olan
mı? Hikmetyar'ın önünde diz çöken mi, Anıtkabir'de saygı duruşunda
olan Erdoğan mı? Seçimden önce çıkıp 70 milyon önünde,
'dokunulmazlıkları kaldıracağız' diyen, 3 yıl sonra 'kaldırmıyoruz'
diyen mi? Sıkışınca 'tek millet' diyen, 'gerekirse, eyalet sistemini
uygularız' diyen Erdoğan mı? 'Maaşım yetmiyor' diyen, geçim sıkıntısı
içinde olduğunu söyleyen Erdoğan mıdır, yoksa başbakanken kurduğu
şirketleri trilyonlarca liraya satan Erdoğan mıdır? Yeni Zelanda'da
bedelli askerlik için gerekli çalışmayı yapan Erdoğan mıdır, Ankara'ya
gelip, 'Bu doğrultuda hiçbir çalışma yok' diyen Erdoğan mıdır?
'Anıtkabir'in önünde sap gibi duruyorlar' diyen Erdoğan mıdır olduğu
gibi görünen ya da göründüğü gibi olan; yoksa Anıtkabir'de saygı
duruşu yapan Erdoğan mıdır?
Şiiir okumak güzeldir de okuduğun şiiri hak edebilmek lazım. O
şiirin sorumluluğunu üstlenmek gerekir.''
Bütün iktidarların gelip geçtiğini, bu iktidarın da gideceğini
savunan Baykal, ''Abbas yolcudur, bütün işaretler bunu gösteriyor''
dedi.
