2016-12-20 - 16:12
Anayasa Komisyonu, AK Parti'nin anayasa değişikliği teklifini görüşmek üzere toplandı.
Anayasa Komisyonu, AK Parti'nin anayasa değişikliği teklifini görüşmek üzere toplandı.
Anayasa Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop başkanlığında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşmek için toplandı.
Görüşmelerin başında söz alan Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, terör olaylarında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diledi.
Şentop, silahlı saldırı sonucu öldürülen Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrev Karlov'un ailesine de başsağlığı diledi.
Komisyon toplantısının, diğer komisyon çalışmalarından önemi bakımından farklı olduğunu belirten Şentop, komisyona milletvekillerinin yoğun ilgi gösterdiğini kaydetti. Salonda 132 kişinin oturacağı yer olduğunu bildiren Şentop, bu büyüklükte başka bir salon bulunmadığını, Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı salonun en fazla 105 kişilik olabildiğini aktardı.
Şentop, görsel basının görüntü aldıktan sonra salon dışına çıkmasını istedi.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, yapılan düzenlemenin anayasada herhangi bir madde değişikliği olmadığını belirterek, "Biz bunu rejim tartışması olarak görüyoruz. 1923'ten bu yana ilk defa rotanın başka bir yöne evrildiğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu tartışmada çok sayıda söz söylemek isteyen milletvekilinin olduğunu ifade eden Tezcan, bazı milletvekillerinin yer bulamadığını, toplantının daha büyük bir salonda yapılmasını, grup başkanvekillerinin bir araya gelerek bu konuyu görüşmesini istedi.
Tezcan, görsel basının, en azından düzenlemenin tümü üzerinde partilerin birer temsilcisinin konuşması sırasında içeride durmasını talep etti.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye'nin rotasını yüzde yüz değiştirecek bir paketin ele alınacağını dile getirerek, HDP ve toplumun bu çalışmalardan ayrı tutulduğunu öne sürdü.
Anayasa yapım koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiğini savunan Beştaş, görsel basının sürekli salonda durmasını istedi.
Beştaş, teklifin görüşmeleri sırasında Genel Kurul ve diğer komisyon çalışmalarına ara verilmesi gerektiğini belirterek, anayasa değişikliklerinin eşit temsil ile oluşturulan komisyonlarda ele alınması gerektiğini öne sürdü. Beştaş, "Başbakan da kendisini lağveden bu teklifle ilgili burada bulunmalıydı." diye konuştu.
Komisyon Başkanı Şentop, en uygun salonda toplantının yapıldığını yineledi. Yazılı basının toplantıyı zaten takip ettiğini ifade eden Şentop, Meclis TV'nin toplantının tamamını kayda alabileceğini ve isteyenlere bu görüntüleri verebileceğini dile getirdi.
Bu sırada CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Pesriscope yasak var mı?" diye sordu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de çok önemli bir teklifin görüşüleceğini söyleyerek, sadece CHP'den 68 milletvekilinin yer bulamadığı için ayakta ya da kapının önünde olduğunu ifade etti.
Özel, Meclis'te komisyon salonu olmayan daha büyük salonların bulunduğunu, grup başkanvekillerinin bir araya gelerek buna çözüm bulabileceğini belirtti.
Komisyon Başkanı Şentop, grup toplantısı ve konferans salonlarının, komisyon çalışması yapmaya uygun olmadığını kaydederek, "Herkesin görüşlerini açıklayacağı kadar vaktimiz var, bir acelemiz yok. Geç saatlere kadar sürebilir, vakit açısından bir sınırlamamız yok." sözlerine yer verdi.
Ayakta duran CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Şentop'a yönelik, "Ben milletvekiliyim ve sizi göremiyorum. Burada anayasa değiştiriyorsunuz, gerekirse yeni salon yapacaksınız." diye seslendi.
CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, salonda oksijenin düştüğünü, sağlıklı çalışma ortamının olmadığını savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, söz alan muhalefet milletvekillerine yönelik, "Böyle bir anlayışla, bu toplantıyı nerede yaparsanız yapalım, demokratik usulle tartışma mümkün değil. Görsel basın çıkınca milletvekillerine yeterince konuşma imkanı çıkacak ve sorun olmayacak." diye konuştu.
Elitaş, danışmanların dışarı çıkmasının salonu rahatlatacağını söyledi.
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, "Bizi burada üst üste koyarak da görüşme yapsanız, bu teklife karşı gerekirse yıllarca mücadele vereceğiz." ifadesini kullandı.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, bütün toplumu ilgilendiren teklifin görüşmelerine ilişkin öncelikle fiziki koşulların sağlanması gerektiğini, görüşmelerin Genel Kurul salonunda yapılabileceğini dile getirdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, anayasa değişiklik teklifinde "diktatörlüğü ortaya çıkaracak, tek adamlıkla ilgili hiçbir düzenleme olmadığını" belirterek, "1938 yılına kadar Atatürk hem Cumhurbaşkanı hem CHP Genel Başkanı idi. 1947 yılına kadar İnönü hem Cumhurbaşkanı hem de Genel Başkan idi." dedi.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, kameralar ve danışmanların salon dışına çıkarılmasını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Teklif 367'nin üzerinde de geçse millete suracağız" sözlerini anımsatan Tezcan, "Millete soracağımız teklifi milletin canlı izlememesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. En azından her gruptan bir kişi konuşurken kameralar içeride olmalıydı. Sadece Meclis TV kamerasının salonda kalması kararı verildi. Ancak bu ihtiyaca cevap veren bir yayın değil. Üç ajansın kameraları içeride kalsın. Ben bu teklifin anayasaya aykırı olduğunu söyleyeceğim, bunu televizyonlar çeksin istiyorum. " diye konuştu.
Tezcan, Türkiye'de rejim tartışması olduğunu, ancak iktidarın bunu kabul etmediğini söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, komisyonda ortamı geren tartışmaların teklife katkı vermeyeceğini belirtti.
Türkiye'nin terörle mücadele ettiğini anımsatan Bostancı, "Terör zayıftır. Terör, şiddet marifetiyle, masum insanları kurban seçerek, halkı tehdit ederek kendine uygun bir atmosfer kurmak ister. Bunu yaparken de güçsüzlüğünün üstünü örtmek için fay hatlarıyla oynar. Buna izin vermemek lazım." dedi.
Naci Bostancı, teklifin cumhuriyete tehdit olduğunun söylendiğini ifade ederek, "Bu konuda bizim hiçbir endişemiz yok. Cumhuriyete ilişkin bir tehdit olduğunda herkes buna karşı çıkacaktır ve çıkmıştır. 15 Temmuz'da halkın iradesine yönelik bir darbe girişimine karşı çıkılmıştır. Bundan sonra da cumhuriyet ve demokrasi bir tehditle karşı karşıya kaldığı zaman, hep beraber aynı safta yerimizi alırız." sözlerine yer verdi.
Sivil anayasa yapmak için 24. dönemde bir komisyon kurulduğunu anımsatan Bostancı, "teklifle rejimin değişeceği" görüşüne katılmadığını bildirerek, "Bir rejimin demokratik bir karakterde olup olmadığının belli referansları vardır. Eğer bir ülkede seçimler yapıyorsanız, seçimle gelmiş insanları yine seçimle geri çağırabiliyorsanız orada demokrasi var demektir." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, İstanbul ve Kayseri'deki terör olaylarında gencecik insanların şehit olduğunu, bir haftada 58 asker, polis ve vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatarak, şunları söyledi:
"Türkiye sarsılmış bir durumda. Milli seferberlik sözleri söyleniyor. 'Teröre karşı dik duralım' deniliyor. Bunlar olurken bir de dün Rusya'nın Ankara Büyükelçisi öldürüldü. Bu da Türkiye'yi dünyanın bir numaralı haber konusu yaptı. Kimse artık kalabalık yerlere gitmiyor ve terör de yavaş yavaş ağlarını örüyor. İnsanlar mutsuz, korku ve yılgınlık içinde. Çünkü ne zaman, nerede, ne patlayacağı bilinmiyor. Böyle bir ortamda toplumun birlik olması, birleşmesi gerekir. Rusya Büyükelçisini koruyamadık. Çevik kuvvet polisi vurdu, emniyetin içinde bunlardan daha fazla var mıdır acaba? Güvenlik güçleri insanları koruyacak ama onların içinde bu tip hücreler var mı? Böyle bir ortamda Anayasa değişikliği yapılamaz, bu teklifin görüşülmesi uygun değildir. Bu teklif geri çekilmeli, ötelenmeli. 'Görüşülmemelidir' demiyorum, ötelenmelidir. 15 Temmuz'da koşarak Meclise geldik, birbirimize sarıldık. Sabaha nasıl çıkacağımızı bilmeden herkes görev yaptı. Herkes birbirine saygılı idi, uyum vardı ama bu 3 ay sürdü. Sonra herkes fabrika ayarlarına döndü."
AK Parti Grup Başkanvekili Elitaş da 79 milyonu ilgilendiren bir teklifin toplumla paylaşılması gerektiğini ifade etti.
Anayasal değişiklikler toplumsal sözleşme olduğu için, her halükarda milletin hakemliğine gideceğini belirten Elitaş, "Bu ülkenin gerçek sahibinin, dağındaki çobanı ile üniversitesindeki profesörünün eşit olduğu 15 Temmuz'da tescillenmiştir." diye konuştu.
Elitaş, 10 aralıkta Beşiktaş'ın oynadığı maçtan sonraki terör olayında 44 yiğidin şehit olduğunu ifade ederek, olayın ertesi günü AK Parti, CHP ve MHP grup başkanvekillerinin bir araya gelerek terör olaylarını kınayan bildiri yayınladıklarını söyledi. Elitaş, daha sonra Kayseri'deki terör saldırısında 14 askerin şehit olduğunu anımsattı.
"Şimdi milli birlik ve bütünlüğe ihtiyaç var. Eğer biz bunu gerçekleştirebilirsek terör yandaşlarının ellerindeki kozları alırız" dediklerini anlatan Elitaş, bütün terör saldırılarından sonra birlik içinde olunması gerektiğini vurguladı.
Mustafa Elitaş, 1961 Anayasası'ndan itibaren Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hep sorun olduğunu, genelkurmay başkanları veya bir askerin cumhurbaşkanı olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"Turgut Özal olmasaydı, 'Ben cumhurbaşkanı adayıyım' demeseydi, birileri yine, 'Apoletli birisini cumhurbaşkanı seçelim' diyecekti. Rahmetli Özal, sivil bir siyasetçinin cumhurbaşkanı olabileceğini ispatlayan birisidir. Ondan sonra da 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar böyle devam etti. Ancak o zaman 367 gibi bir garabet yaşandı. O zaman cumhurbaşkanı seçilememesi, bu sorunun giderilmesi gerektiğini ortaya koydu."
Bu komisyonun terör heveslilerine verilebilecek en büyük cevap olduğuna işaret eden Elitaş, teklifin görüşülmesine devam edilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Teröristin başını ezerek, inine girerek terörle mücadele verilir. Meclisin sonuna kadar çalışıp, vatandaşların sorunlarına çözüm bulmamız temel görevimizdir. Bu anayasa teklifi bölünme değildir, karpuz gibi bölünme değildir, milletin hakemliğine saygı duymaktır. Bu teklifte, diktatörlüğü ortaya çıkaracak, tek adamlıkla ilgili hiçbir düzenleme yok. 1938 yılına kadar Atatürk hem Cumhurbaşkanı hem CHP Genel Başkanı idi. 1947 yılına kadar İnönü hem Cumhurbaşkanı hem de Genel Başkan idi. 1962 Anayasası'na kadar, cumhurbaşkanının partisinden ayrılması ile ilgili bir hüküm yoktu. Hem Atatürk'ün hem de İnönü'nün yaptıkları görevi, bugün arkadaşlarımızın kabul etmesi gerekir diye düşünüyorum. CHP'nin hiç yabancı olmaması gereken bir anayasa değişikliğine, 'Rejim değişikliği' demesini yadırgıyorum."
Elitaş'ın bu sözlerine CHP milletvekilleri tepki gösterdi. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, "Atalarımız padişahtı, padişahlık sistemi getirelim o zaman, çok ayıp" ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, milletin gündeminin bu teklif olmadığını belirterek, "İki yılda 30'a yakın patlamanın olduğu bir ülkede yapılması gereken ilk iş bu mudur? 30, bir sayı değildir, ölen insanlardan bahsediyorum." ifadesini kullandı.
"15 Temmuz sonrasında iki yol vardı, demokrasi ve diktatörlük. Siz diktatörlüğü tercih ettiniz. Böyle yaptığınız için de Rus Büyükelçisi vuruldu." diyen Kerestecioğlu, emniyet teşkilatında FETÖ'nün yerine başka bir örgütlenmenin bulunmadığından emin olmak gerektiğini söyledi.
Kerestecioğlu, AK Parti'ye yönelik, "Suriye haline gelmek istemiyorsak, hepimizin yapması gerekenler var. 14 yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, biz yönetmiyoruz ama defalarca bize suçlamada bulundunuz. Milletvekillerimiz içeride, parti binalarımız yakıldı. Eğer ülkeyi biz yönetiyor olsaydık 30. patlamada değil, ikinci patlamada istifa ederdik. Siyasi sorumluluk bunu gerektirir. Kim patlama yapıyorsa, önlemek zorundasınız. Bunun sorumluluğunu kalkıp başka partilere atarak bu sorumluluktan kurtulamazsınız." ifadesini kullandı.
Adaleti Bakanı Bekir Bozdağ, Adalet Komisyonu'nda görüşülen AK Parti'nin Anayasa değişiklik teklifi üzerinde yaptığı konuşmada, terör saldırılarında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a düzenlenen saldırıyı lanetlediğini belirten Bozdağ, büyükelçinin ailesine, Rusya halkına ve Rusya Federasyonuna bir kez daha taziye dileklerini ifade etmek istediğini söyledi.
Bozdağ, Karlov'a dönük saldırıya ilişkin adli ve idari tahkikatın devam ettiğine işaret ederek, "Eminim ki bu tahkikat sonucunda saldırganın bütün bağlantıları bütün boyutlarıyla ortaya çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmasın." ifadesini kullandı.
"Bu kurşun Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilere atılmış bir kurşundur. Bölgemizdeki normalleşmeye atılmış bir kurşundur. Büyük bir provokasyondur." diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin ve Rusya'nın kadim devlet geleneği ve basireti, bu tür provokasyonların hepsini boşa çıkaracak güçte ve kudrettedir. Böylesi provokasyonlarla iki güçlü ülkeye yol ve rota tayin etmek mümkün değildir.
Bu olay nedeniyle Türk polisinin sanki bu suikasti gerçekleştirmiş gibi takdim edilmesi, büyük bir saygısızlık ve iftiradır. Her grubun içerisinde yanlış yapan birisi olabilir. Bu kişi görevi itibariyle polis olabilir ama Türk polis teşkilatı, Türkiye devleti adına bu işi yapmadığı gün gibi ortadadır. Bu, bir terör saldırısıdır, bu çok nettir. Bunun arkasındaki bağlantılar da ortaya çıkacaktır. Polis kıyafeti giymiş olması, polis ünvanı taşımış olması bu saldırının niteliğini, bu saldırının arkasındaki kirli ve karanlık bağlantıları asla örtmez. Buradan haraketle, Türkiye'yi ve polis teşkilatının içerisinde vazifelerini büyük bir özveriyle yapan polisleri suçlamayı haksızlık olarak görüyoruz ve bunu tamamen reddediyoruz. Bunun arkası da önü de mutlaka aydınlatılacak ve Türkiye kamuoyu da bunu bilecektir."
Bozdağ, terör sadırılarının ana hedefinin birliği bozmak, kardeşlik hukukuna zarar vermek olduğunu belirterek, "Her terör saldırısı karşısında birbirimize ve kardeşlik hukukumuza daha fazla sahip çıkacağımıza, teröre en büyük cevabı bu dayanışmayla vereceğimize yürekten inanıyorum." ifadesini kullandı.
Güvenlik güçlerinin, devletin ilgili birimlerinin imkan ve kabiliyetleriyle terörle etkin ve kararlı mücadelesini sürdüreceğini vurgulayan Bozdağ, "Yapılan terör saldırıları Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığını asla zaafa uğratmayacaktır. Kararlı, etkin ve netice odaklı mücadele terör minimize edilene ve kökü kazılana kadar devam edecektir. Türkiye toprakları üzerinde bugüne kadar başarılı olmuş hiçbir terör faaliyeti yoktur. 40 yıl, 50 yıl, hiç farketmez, ne kadar sürerse sürsün, terör eninde sonunda kaybedecektir ve yok edilecektir. Devletimizin gücü, milletimizin sağduyusu, basireti ve dayanışması bunu temin edecektir. Buna yürekten inanıyoruz." diye konuştu.
Bakan Bozdağ, Türkiye'de terör varken, bu olaylar olurken böylesi bir gündemle görüşme ve müzakere yapmanın doğru olmadığı değerlendirmelerine katılmadıklarını bildirdi.
Bozdağ, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin ilk anayasası, 1921 Anayasası Kurtuluş Savaşı yıllarında yürürlüğe konmuş anayasadır. 'Kurtuluş Savaşı veriyoruz şimdi sırası değil, bunu bir kenara koyalım' denmemiştir. 1924 Anayasası yine Kurtuluş Savaşı'nın hemen arkasından Türkiye darda ve zorda olduğu dönemde yapılmıştır. Türkiye'nin bugünkü şartları he zamankinden daha iyi bir noktadadır. O nedenle bunları görüşmek bizim vazifemizdir. Eğer biz terör olaylarına göre devletin faaliyetlerini askıya alır, Meclisimizin çalışmalarını durdurursak, teröre göre kendimizi ayarlamış oluruz ki bu terörün ekmeğine yağ sürmektir.
Terörle mücadele edecek güvenlik güçlerimiz var, devletimizin ilgili birimleri var. Devletin diğer organları da vazifelerini yapacaktır. Terör, Türkiye'nin rutinini ortadan kaldıramayacaktır. Türkiye, Meclisiyle, yürütmesiyle, yargısıyla, devletin bütün organlarıyla çalışmalarını sürdürecektir."
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
Anayasa Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop başkanlığında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini görüşmek için toplandı.
Görüşmelerin başında söz alan Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, terör olaylarında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diledi.
Şentop, silahlı saldırı sonucu öldürülen Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrev Karlov'un ailesine de başsağlığı diledi.
Komisyon toplantısının, diğer komisyon çalışmalarından önemi bakımından farklı olduğunu belirten Şentop, komisyona milletvekillerinin yoğun ilgi gösterdiğini kaydetti. Salonda 132 kişinin oturacağı yer olduğunu bildiren Şentop, bu büyüklükte başka bir salon bulunmadığını, Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı salonun en fazla 105 kişilik olabildiğini aktardı.
Şentop, görsel basının görüntü aldıktan sonra salon dışına çıkmasını istedi.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, yapılan düzenlemenin anayasada herhangi bir madde değişikliği olmadığını belirterek, "Biz bunu rejim tartışması olarak görüyoruz. 1923'ten bu yana ilk defa rotanın başka bir yöne evrildiğini görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu tartışmada çok sayıda söz söylemek isteyen milletvekilinin olduğunu ifade eden Tezcan, bazı milletvekillerinin yer bulamadığını, toplantının daha büyük bir salonda yapılmasını, grup başkanvekillerinin bir araya gelerek bu konuyu görüşmesini istedi.
Tezcan, görsel basının, en azından düzenlemenin tümü üzerinde partilerin birer temsilcisinin konuşması sırasında içeride durmasını talep etti.
HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Türkiye'nin rotasını yüzde yüz değiştirecek bir paketin ele alınacağını dile getirerek, HDP ve toplumun bu çalışmalardan ayrı tutulduğunu öne sürdü.
Anayasa yapım koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiğini savunan Beştaş, görsel basının sürekli salonda durmasını istedi.
Beştaş, teklifin görüşmeleri sırasında Genel Kurul ve diğer komisyon çalışmalarına ara verilmesi gerektiğini belirterek, anayasa değişikliklerinin eşit temsil ile oluşturulan komisyonlarda ele alınması gerektiğini öne sürdü. Beştaş, "Başbakan da kendisini lağveden bu teklifle ilgili burada bulunmalıydı." diye konuştu.
Komisyon Başkanı Şentop, en uygun salonda toplantının yapıldığını yineledi. Yazılı basının toplantıyı zaten takip ettiğini ifade eden Şentop, Meclis TV'nin toplantının tamamını kayda alabileceğini ve isteyenlere bu görüntüleri verebileceğini dile getirdi.
Bu sırada CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Pesriscope yasak var mı?" diye sordu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de çok önemli bir teklifin görüşüleceğini söyleyerek, sadece CHP'den 68 milletvekilinin yer bulamadığı için ayakta ya da kapının önünde olduğunu ifade etti.
Özel, Meclis'te komisyon salonu olmayan daha büyük salonların bulunduğunu, grup başkanvekillerinin bir araya gelerek buna çözüm bulabileceğini belirtti.
Komisyon Başkanı Şentop, grup toplantısı ve konferans salonlarının, komisyon çalışması yapmaya uygun olmadığını kaydederek, "Herkesin görüşlerini açıklayacağı kadar vaktimiz var, bir acelemiz yok. Geç saatlere kadar sürebilir, vakit açısından bir sınırlamamız yok." sözlerine yer verdi.
Ayakta duran CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Şentop'a yönelik, "Ben milletvekiliyim ve sizi göremiyorum. Burada anayasa değiştiriyorsunuz, gerekirse yeni salon yapacaksınız." diye seslendi.
CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, salonda oksijenin düştüğünü, sağlıklı çalışma ortamının olmadığını savundu.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, söz alan muhalefet milletvekillerine yönelik, "Böyle bir anlayışla, bu toplantıyı nerede yaparsanız yapalım, demokratik usulle tartışma mümkün değil. Görsel basın çıkınca milletvekillerine yeterince konuşma imkanı çıkacak ve sorun olmayacak." diye konuştu.
Elitaş, danışmanların dışarı çıkmasının salonu rahatlatacağını söyledi.
CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, "Bizi burada üst üste koyarak da görüşme yapsanız, bu teklife karşı gerekirse yıllarca mücadele vereceğiz." ifadesini kullandı.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, bütün toplumu ilgilendiren teklifin görüşmelerine ilişkin öncelikle fiziki koşulların sağlanması gerektiğini, görüşmelerin Genel Kurul salonunda yapılabileceğini dile getirdi.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, anayasa değişiklik teklifinde "diktatörlüğü ortaya çıkaracak, tek adamlıkla ilgili hiçbir düzenleme olmadığını" belirterek, "1938 yılına kadar Atatürk hem Cumhurbaşkanı hem CHP Genel Başkanı idi. 1947 yılına kadar İnönü hem Cumhurbaşkanı hem de Genel Başkan idi." dedi.
CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, kameralar ve danışmanların salon dışına çıkarılmasını eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Teklif 367'nin üzerinde de geçse millete suracağız" sözlerini anımsatan Tezcan, "Millete soracağımız teklifi milletin canlı izlememesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz. En azından her gruptan bir kişi konuşurken kameralar içeride olmalıydı. Sadece Meclis TV kamerasının salonda kalması kararı verildi. Ancak bu ihtiyaca cevap veren bir yayın değil. Üç ajansın kameraları içeride kalsın. Ben bu teklifin anayasaya aykırı olduğunu söyleyeceğim, bunu televizyonlar çeksin istiyorum. " diye konuştu.
Tezcan, Türkiye'de rejim tartışması olduğunu, ancak iktidarın bunu kabul etmediğini söyledi.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, komisyonda ortamı geren tartışmaların teklife katkı vermeyeceğini belirtti.
Türkiye'nin terörle mücadele ettiğini anımsatan Bostancı, "Terör zayıftır. Terör, şiddet marifetiyle, masum insanları kurban seçerek, halkı tehdit ederek kendine uygun bir atmosfer kurmak ister. Bunu yaparken de güçsüzlüğünün üstünü örtmek için fay hatlarıyla oynar. Buna izin vermemek lazım." dedi.
Naci Bostancı, teklifin cumhuriyete tehdit olduğunun söylendiğini ifade ederek, "Bu konuda bizim hiçbir endişemiz yok. Cumhuriyete ilişkin bir tehdit olduğunda herkes buna karşı çıkacaktır ve çıkmıştır. 15 Temmuz'da halkın iradesine yönelik bir darbe girişimine karşı çıkılmıştır. Bundan sonra da cumhuriyet ve demokrasi bir tehditle karşı karşıya kaldığı zaman, hep beraber aynı safta yerimizi alırız." sözlerine yer verdi.
Sivil anayasa yapmak için 24. dönemde bir komisyon kurulduğunu anımsatan Bostancı, "teklifle rejimin değişeceği" görüşüne katılmadığını bildirerek, "Bir rejimin demokratik bir karakterde olup olmadığının belli referansları vardır. Eğer bir ülkede seçimler yapıyorsanız, seçimle gelmiş insanları yine seçimle geri çağırabiliyorsanız orada demokrasi var demektir." değerlendirmesinde bulundu.
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, İstanbul ve Kayseri'deki terör olaylarında gencecik insanların şehit olduğunu, bir haftada 58 asker, polis ve vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsatarak, şunları söyledi:
"Türkiye sarsılmış bir durumda. Milli seferberlik sözleri söyleniyor. 'Teröre karşı dik duralım' deniliyor. Bunlar olurken bir de dün Rusya'nın Ankara Büyükelçisi öldürüldü. Bu da Türkiye'yi dünyanın bir numaralı haber konusu yaptı. Kimse artık kalabalık yerlere gitmiyor ve terör de yavaş yavaş ağlarını örüyor. İnsanlar mutsuz, korku ve yılgınlık içinde. Çünkü ne zaman, nerede, ne patlayacağı bilinmiyor. Böyle bir ortamda toplumun birlik olması, birleşmesi gerekir. Rusya Büyükelçisini koruyamadık. Çevik kuvvet polisi vurdu, emniyetin içinde bunlardan daha fazla var mıdır acaba? Güvenlik güçleri insanları koruyacak ama onların içinde bu tip hücreler var mı? Böyle bir ortamda Anayasa değişikliği yapılamaz, bu teklifin görüşülmesi uygun değildir. Bu teklif geri çekilmeli, ötelenmeli. 'Görüşülmemelidir' demiyorum, ötelenmelidir. 15 Temmuz'da koşarak Meclise geldik, birbirimize sarıldık. Sabaha nasıl çıkacağımızı bilmeden herkes görev yaptı. Herkes birbirine saygılı idi, uyum vardı ama bu 3 ay sürdü. Sonra herkes fabrika ayarlarına döndü."
AK Parti Grup Başkanvekili Elitaş da 79 milyonu ilgilendiren bir teklifin toplumla paylaşılması gerektiğini ifade etti.
Anayasal değişiklikler toplumsal sözleşme olduğu için, her halükarda milletin hakemliğine gideceğini belirten Elitaş, "Bu ülkenin gerçek sahibinin, dağındaki çobanı ile üniversitesindeki profesörünün eşit olduğu 15 Temmuz'da tescillenmiştir." diye konuştu.
Elitaş, 10 aralıkta Beşiktaş'ın oynadığı maçtan sonraki terör olayında 44 yiğidin şehit olduğunu ifade ederek, olayın ertesi günü AK Parti, CHP ve MHP grup başkanvekillerinin bir araya gelerek terör olaylarını kınayan bildiri yayınladıklarını söyledi. Elitaş, daha sonra Kayseri'deki terör saldırısında 14 askerin şehit olduğunu anımsattı.
"Şimdi milli birlik ve bütünlüğe ihtiyaç var. Eğer biz bunu gerçekleştirebilirsek terör yandaşlarının ellerindeki kozları alırız" dediklerini anlatan Elitaş, bütün terör saldırılarından sonra birlik içinde olunması gerektiğini vurguladı.
Mustafa Elitaş, 1961 Anayasası'ndan itibaren Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hep sorun olduğunu, genelkurmay başkanları veya bir askerin cumhurbaşkanı olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"Turgut Özal olmasaydı, 'Ben cumhurbaşkanı adayıyım' demeseydi, birileri yine, 'Apoletli birisini cumhurbaşkanı seçelim' diyecekti. Rahmetli Özal, sivil bir siyasetçinin cumhurbaşkanı olabileceğini ispatlayan birisidir. Ondan sonra da 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar böyle devam etti. Ancak o zaman 367 gibi bir garabet yaşandı. O zaman cumhurbaşkanı seçilememesi, bu sorunun giderilmesi gerektiğini ortaya koydu."
Bu komisyonun terör heveslilerine verilebilecek en büyük cevap olduğuna işaret eden Elitaş, teklifin görüşülmesine devam edilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Teröristin başını ezerek, inine girerek terörle mücadele verilir. Meclisin sonuna kadar çalışıp, vatandaşların sorunlarına çözüm bulmamız temel görevimizdir. Bu anayasa teklifi bölünme değildir, karpuz gibi bölünme değildir, milletin hakemliğine saygı duymaktır. Bu teklifte, diktatörlüğü ortaya çıkaracak, tek adamlıkla ilgili hiçbir düzenleme yok. 1938 yılına kadar Atatürk hem Cumhurbaşkanı hem CHP Genel Başkanı idi. 1947 yılına kadar İnönü hem Cumhurbaşkanı hem de Genel Başkan idi. 1962 Anayasası'na kadar, cumhurbaşkanının partisinden ayrılması ile ilgili bir hüküm yoktu. Hem Atatürk'ün hem de İnönü'nün yaptıkları görevi, bugün arkadaşlarımızın kabul etmesi gerekir diye düşünüyorum. CHP'nin hiç yabancı olmaması gereken bir anayasa değişikliğine, 'Rejim değişikliği' demesini yadırgıyorum."
Elitaş'ın bu sözlerine CHP milletvekilleri tepki gösterdi. CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, "Atalarımız padişahtı, padişahlık sistemi getirelim o zaman, çok ayıp" ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, milletin gündeminin bu teklif olmadığını belirterek, "İki yılda 30'a yakın patlamanın olduğu bir ülkede yapılması gereken ilk iş bu mudur? 30, bir sayı değildir, ölen insanlardan bahsediyorum." ifadesini kullandı.
"15 Temmuz sonrasında iki yol vardı, demokrasi ve diktatörlük. Siz diktatörlüğü tercih ettiniz. Böyle yaptığınız için de Rus Büyükelçisi vuruldu." diyen Kerestecioğlu, emniyet teşkilatında FETÖ'nün yerine başka bir örgütlenmenin bulunmadığından emin olmak gerektiğini söyledi.
Kerestecioğlu, AK Parti'ye yönelik, "Suriye haline gelmek istemiyorsak, hepimizin yapması gerekenler var. 14 yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, biz yönetmiyoruz ama defalarca bize suçlamada bulundunuz. Milletvekillerimiz içeride, parti binalarımız yakıldı. Eğer ülkeyi biz yönetiyor olsaydık 30. patlamada değil, ikinci patlamada istifa ederdik. Siyasi sorumluluk bunu gerektirir. Kim patlama yapıyorsa, önlemek zorundasınız. Bunun sorumluluğunu kalkıp başka partilere atarak bu sorumluluktan kurtulamazsınız." ifadesini kullandı.
Adaleti Bakanı Bekir Bozdağ, Adalet Komisyonu'nda görüşülen AK Parti'nin Anayasa değişiklik teklifi üzerinde yaptığı konuşmada, terör saldırılarında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a düzenlenen saldırıyı lanetlediğini belirten Bozdağ, büyükelçinin ailesine, Rusya halkına ve Rusya Federasyonuna bir kez daha taziye dileklerini ifade etmek istediğini söyledi.
Bozdağ, Karlov'a dönük saldırıya ilişkin adli ve idari tahkikatın devam ettiğine işaret ederek, "Eminim ki bu tahkikat sonucunda saldırganın bütün bağlantıları bütün boyutlarıyla ortaya çıkacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi, endişesi olmasın." ifadesini kullandı.
"Bu kurşun Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilere atılmış bir kurşundur. Bölgemizdeki normalleşmeye atılmış bir kurşundur. Büyük bir provokasyondur." diyen Bozdağ, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin ve Rusya'nın kadim devlet geleneği ve basireti, bu tür provokasyonların hepsini boşa çıkaracak güçte ve kudrettedir. Böylesi provokasyonlarla iki güçlü ülkeye yol ve rota tayin etmek mümkün değildir.
Bu olay nedeniyle Türk polisinin sanki bu suikasti gerçekleştirmiş gibi takdim edilmesi, büyük bir saygısızlık ve iftiradır. Her grubun içerisinde yanlış yapan birisi olabilir. Bu kişi görevi itibariyle polis olabilir ama Türk polis teşkilatı, Türkiye devleti adına bu işi yapmadığı gün gibi ortadadır. Bu, bir terör saldırısıdır, bu çok nettir. Bunun arkasındaki bağlantılar da ortaya çıkacaktır. Polis kıyafeti giymiş olması, polis ünvanı taşımış olması bu saldırının niteliğini, bu saldırının arkasındaki kirli ve karanlık bağlantıları asla örtmez. Buradan haraketle, Türkiye'yi ve polis teşkilatının içerisinde vazifelerini büyük bir özveriyle yapan polisleri suçlamayı haksızlık olarak görüyoruz ve bunu tamamen reddediyoruz. Bunun arkası da önü de mutlaka aydınlatılacak ve Türkiye kamuoyu da bunu bilecektir."
Bozdağ, terör sadırılarının ana hedefinin birliği bozmak, kardeşlik hukukuna zarar vermek olduğunu belirterek, "Her terör saldırısı karşısında birbirimize ve kardeşlik hukukumuza daha fazla sahip çıkacağımıza, teröre en büyük cevabı bu dayanışmayla vereceğimize yürekten inanıyorum." ifadesini kullandı.
Güvenlik güçlerinin, devletin ilgili birimlerinin imkan ve kabiliyetleriyle terörle etkin ve kararlı mücadelesini sürdüreceğini vurgulayan Bozdağ, "Yapılan terör saldırıları Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığını asla zaafa uğratmayacaktır. Kararlı, etkin ve netice odaklı mücadele terör minimize edilene ve kökü kazılana kadar devam edecektir. Türkiye toprakları üzerinde bugüne kadar başarılı olmuş hiçbir terör faaliyeti yoktur. 40 yıl, 50 yıl, hiç farketmez, ne kadar sürerse sürsün, terör eninde sonunda kaybedecektir ve yok edilecektir. Devletimizin gücü, milletimizin sağduyusu, basireti ve dayanışması bunu temin edecektir. Buna yürekten inanıyoruz." diye konuştu.
Bakan Bozdağ, Türkiye'de terör varken, bu olaylar olurken böylesi bir gündemle görüşme ve müzakere yapmanın doğru olmadığı değerlendirmelerine katılmadıklarını bildirdi.
Bozdağ, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin ilk anayasası, 1921 Anayasası Kurtuluş Savaşı yıllarında yürürlüğe konmuş anayasadır. 'Kurtuluş Savaşı veriyoruz şimdi sırası değil, bunu bir kenara koyalım' denmemiştir. 1924 Anayasası yine Kurtuluş Savaşı'nın hemen arkasından Türkiye darda ve zorda olduğu dönemde yapılmıştır. Türkiye'nin bugünkü şartları he zamankinden daha iyi bir noktadadır. O nedenle bunları görüşmek bizim vazifemizdir. Eğer biz terör olaylarına göre devletin faaliyetlerini askıya alır, Meclisimizin çalışmalarını durdurursak, teröre göre kendimizi ayarlamış oluruz ki bu terörün ekmeğine yağ sürmektir.
Terörle mücadele edecek güvenlik güçlerimiz var, devletimizin ilgili birimleri var. Devletin diğer organları da vazifelerini yapacaktır. Terör, Türkiye'nin rutinini ortadan kaldıramayacaktır. Türkiye, Meclisiyle, yürütmesiyle, yargısıyla, devletin bütün organlarıyla çalışmalarını sürdürecektir."
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
