
2012-11-07 - 12:49
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi görüşüldü. Görüşmelerin ardından komisyonda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2013 bütçesi oylanarak, kabul edildi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2013 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'nin saman üretiminin 2011'de 28.3 milyon ton, ithal edilen saman miktarının 461 ton olduğunu belirterek, ''(Türkiye'de saman kalmadı, bitti de mecburiyetten ithal ediliyor) uygulaması yok. O gerçek değil'' dedi.
Tarım sektörünün Türkiye nüfusunun yüzde 25.5'ini istihdam ettiğini belirten Eker, bu sektörün, ülkenin geçen yılki genel ihracatının yüzde 11.3'üne karşılık gelen 15.3 milyar dolara sahip olduğunu bildirdi.
Bakan Eker, Türk tarım sektörünün son 8 yılının 7'sinde pozitif büyüme gösterdiğini belirterek, ''Son 10 yıl içinde AB'de 27 ülkenin ortalama tarımsal büyümesi 0,9, Türkiye'de tarımın aynı dönemde ortalama büyümesi yüzde 2,1'' diye konuştu.
Tarım sektöründe ithal edilen ürünlerden bazılarının çıktılarının, sanayi sektöründe görüldüğüne dikkati çeken Eker, ithal edilen ürünlerin 6.6 milyar dolarının bu tür ürünler arasında yer aldığını kaydetti. Eker, ''Bunu çıkardığımızda geriye kalanlarla değerlendirdiğimizde Türk tarım sektörünün ihracatı 317 milyon dolar fazla veriyor. Net ihracatçı durumunda Türkiye. Sadece gıda açısından bakıldığında 3.4 milyar dolar dış ticaret fazlası var'' şeklinde konuştu.
Eker, Türkiye'nin birçok ülke gibi tarım sektörünü desteklediğini ifade ederek, çiftçiye birçok kalemde bu yıl sonu itibariyle 7,7 milyar lira nakit karşılıksız destek vermiş olacağını bildirdi. Eker, son 10 yılda bu şekilde verdikleri destek miktarının 50 milyar 700 milyon liraya ulaştığını kaydetti.
Süt tozu ithalatının sona erdirilmesi için bu alanda destek verdiklerini belirten Eker, bu sayede sanayicinin yerli süt tozu kullandığını söyledi.
Türkiye'nin bitkisel ürün hasılasının 10 yıl önce 16,8 milyar dolarken, 2011 üretim değerinin 40,8 milyar dolara yükseldiğine işaret eden Eker, bunun yüzde 100 artış anlamına geldiğini vurguladı.
Eker, Türkiye'de önceki yıllarda hayvancılık desteklerine çok cüzi miktarların ayrıldığını belirterek, toplam tarım destekleri içindeki hayvancılık desteklerinin payının bu yıl yüzde 28.5'e ulaştığını söyledi.
Türkiye'de ilk hayvan sayımının 1984 yılında yapıldığını anımsatan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Baz alacaksak 1984 yılını baz almamız lazım. O yıl sığır sayısı 12 milyon 400 bin. Bunun içindeki kültür ırkı oranı yüzde 2-3 civarında. Yüzde 95'in üzerindeki kısmı yerli ırklardan veya bunların melezlerinden oluşuyor. 2002'de Türkiye'de sığır sayısı 9 milyon 800 bin. 10 yılda 12 milyon 400 bine, 1984 yılındaki rakama ulaştı. Bu sayısal artış, yanında kalite artışını da getirdi. Yüzde 26.3'lük bir artış var. Kültür ırkı yüzde 39'a çıktı. Küçükbaş hayvan sayısı Cumhuriyet tarihi boyunca kentleşmeden dolayı azalış izliyordu. Ama aldığımız tedbirler sayesinde bu trend geriye yukarıya doğru dönmeye başladı. Toplam küçükbaş sayısında şu anda 32,3 milyona çıktık ki bu, bu alandaki stratejinin doğru olduğunu, doğru bir istikamette girdiğini gösteriyor.''
Süt üretiminin 15 milyon tona, kırmızı et üretiminin ise 776 bin tona ulaştığını bildiren Eker, ''Yem bitkileri üretim alanı 1 milyon 153 bin hektar alandan, 2 milyon 226 bin hektar alana çıktı. Yüzde 93'lük bir artış var'' dedi.
Yem bitkileri üretiminin yüzde 32.6 arttığını belirten Eker, şunları kaydetti:
''Saman bu günlerde çok sık konuşuluyor. Türkiye'nin saman üretimi 2011'de 28.3 milyon ton. İthal edilen saman miktarı 461 ton. Ama Türkiye'nin üretimi 28,3 milyon ton. Bunun aslında tamamen psikolojik... 'Sınırda birileri getirebiliyorsa getirsin' manasında söylendi. Bu seneki nisan yağışlarının bazı bölgelerde yetersiz olmasından kaynaklanan bir durumdu. Yoksa (Türkiye'de saman kalmadı, bitti de mecburiyetten ithal ediliyor) uygulaması yok. O gerçek değil.''
Türkiye'deki gıda mevzuatının AB ile uyumlaştırıldığını belirten Eker, bu kapsamda 103 yeni yönetmelik çıkarıldığını anımsattı. Halk sağlığını ve tüketiciyi korumaya yönelik düzenleme yapıldığını dile getiren Eker, tağşiş yapılan ürünlerin açıklandığını da söyledi.
Denetim sayısının yılda 39 binken, 400 bine çıkarıldığını bildiren Eker, ekmekte kepek oranının artırıldığını, tuz oranının düşürüldüğünü söyledi.
Eker, yeni düzenlemeye göre kanatlı hayvan eti ile kırmızı etin karıştırılamayacağını da hatırlattı.
Okul kantinlerinin de denetlendiğini anımsatan Eker, kesimhanelerin eksikliklerinin giderilmesi için de düzenlemeye gidildiğini belirtti.
İstihdam edecekleri tarım danışmanlarının, çiftçilerin yanında her türlü danışmanlık hizmeti vereceklerini bildiren Eker, Okul Sütü Projesinin bu eğitim öğretim döneminde haftanın üç günü özel okullar da dahil olmak üzere uygulanacağını kaydetti.
Türkiye'nin 2023 yılında tarım alanındaki hedefinin dünyada ilk beşe girmek olduğunu ifade eden Eker, Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılayı da 150 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sürüyor.
Bakan Mehdi Eker'in sunumunun ardından milletvekilleri görüşlerini açıkladı.
CHP ve MHP'li milletvekilleri, hükümetin tarım politikasını eleştirirken maliyetlerin yüksekliği, tarımdaki desteğin yetersizliği üzerinde durdu.
Ak Parti iktidarında mazot, gübre ve yem fiyatlarının 2 ila 4 kat arttığını ifade eden muhalefet milletvekilleri, milli gelirden tarıma yüzde 1'in altında destek verilemeyeceği yönündeki yasal düzenlemenin yetersiz olduğunu söyledi.
Muhalefet milletvekilleri, Türkiye'nin önemli bir tarım ülkesi olmasına karşın et, tohum ve saman ithal eder hale geldiğini ifade etti.
CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, ithal hayvanların domuz sakatatından yapılan yemle beslendiği yönünde iddialar bulunduğunu belirterek, ithal canlı hayvanların sakatatlarının imha edilmesi talimatı verildiğini öne sürdü. Öğüt, ''Burada bir sorun varsa, bu hayvanların kanından tüm vücutlarına bulaşmaz mı-'' diye sordu.
CHP Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş ise bazı firmalara GDO'lu ürün ithal etme izni verildiğini savunarak, Eker'e, ''Ülkemiz insanını dört ayaklı tavuklarla tanıştıran bakan olmayın'' diye konuştu.
Hayvancılıktaki kredilerden komisyon alındığını iddia eden Gümüş, komisyonların bakanlıkta nereye kadar uzandığının incelenmesini istedi.
Bakan Eker de Gümüş'ün sözlerinin bütün bakanlığı itham ettiğini belirterek, ''Belgeniz varsa verin inceleme yaptırırım. Böyle konuşmanız doğru değil'' dedi.
AK Partili milletvekilleri ise eleştirilere tarım alanında kişi başı yıllık gelirin arttığını vurgulayarak yanıt verdi.
Bazı AK Partili milletvekilleri de seçim bölgelerindeki tarımsal faaliyetler ve hayvancılık için destek istedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tarihte Türkiye topraklarında yetişmiş üstün verimli sığır ırkları bulunmadığını, Türkiye'nin 1925 yılında ve sonraki yıllarda sığır ithalatı yaptığını belirterek, ''Benim yaptığım, başlattığım bir şey değil bu. Bir modeldir bu. Koyun ve keçiyi terk etmiş, sığırcılığa dayandırmış'' diye konuştu.
Eker, Bakanlığının 2013 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Tarım sektörüne ilişkin makro ekonomik göstergeleri sabah yaptığı sunumda paylaştığını hatırlatan Eker, Türkiye'de 3 milyon 100 bin tarım işletmesi, 24 milyon hektar tarım arazisi bulunduğunu bildirdi. Çiftlik başına 6 hektar tarım arazisi düştüğünü ancak bir işletmenin 7 parçadan oluştuğunu vurgulayan Eker, Türkiye'deki tarım arazilerinin 22 milyon parselden oluştuğuna dikkati çekti.
Bu konuda Türkiye'ye Avrupa'da en yakın ülkenin 24 hektar ile İspanya olduğuna işaret eden Eker, bir yandan bu insanların durumunu düzeltmeye, bir yandan rekabetçi yapıyı oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
''Şairin dediği gibi (Bu cennet vatan bizim)'' diyen Eker, Türkiye'nin Doğu Karadeniz dışında düşük yağış alan bir ülke olduğunu anımsattı.
Eker, Hükümetleri döneminde büyükbaş hayvan sayısının artırıldığını kaydederek, ''Bunlar kültür ırkı. Bunlara yem lazım. Onun yem tüketimi çok yüksek. Bu yemi tedarik etmeden, yeterli yağış olmazsa, yem bitkilerinin ekiliş alanını artırmazsanız aynı hızda, bir süre eğer kuraklık olursa kuraklığın olduğu bölgelerde sıkıntıyla karşılaşırsınız. Çünkü bu bizim tarihimizin bize söylediği, önerdiği bir model değil. Tarihte Türkiye'de, Türkiye'nin topraklarında yetişmiş üstün verimli sığır ırkları yok. 1925 yılında, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen 2 sene sonra Türkiye sığır ithalatı yapmış. 1935 yılında tekrar yapmış. 1960, 1970'lerde bu devam etmiş. Benim yaptığım, başlattığım bir şey değil bu. Bir modeldir bu. Koyun ve keçiyi terk etmiş, sığırcılığa dayandırmış'' diye konuştu.
Türkiye'nin geçmişte sütçü sığır ırkı ithal ettiğini, dişilerini damızlık, erkek yavruları da et olarak kulladığını anlatan Eker, şunları söyledi: ''Aslında süt hayvanı kullanmış. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde bu model yok. Angus diye bazen tenkit konusu, bazen alay konusu, bazen saldırı konusu yapılan meselenin esası, özü bu. Dünyanın bütün ülkeleri kendi coğrafyasına göre almış bazen tenkit konusu yapılan meselenin esası, özü budur. Dünyanın bütün ülkeleri almış bir etçi sığır ırkını, geliştirmiş, etçiliğini bunun üzerinden yapmaya çalışmış. Avrupa ile mukayese yapılıyor. Avrupalı'nın yediği kırmızı etin yüzde 45'i domuz eti. Türkiye'de böyle birşey söz konusu değil.
Bizim ithal ettiğimiz hayvanların domuz etiyle beslendiği, koktuğu, hastalık taşıdığı... Bunlar sureti katiyetle gerçek değildir. Her türlü denetime, her türlü bilimsel tetkike, incelemeye açık. Bizim ithalatına izin verdiğimiz hayvanlar bir kere sağlıklı ülkelerden gelmek zorunda, 24 ay yaşı geçmemek zorunda, bunların hepsi mera hayvanları. Avrupa'da hayvansal orijinli yemler 10 sene önce yasaklandı. Dolayısıyla dünyanın ticaret yapan hiçbir ülkesinde bunlar zaten kullanılmıyor. Biz bütün bunlara rağmen öyle bir denetim mekanizması uyguladık ki 2 ay yaştan daha yaşlı olanların ithalatına izin vermiyoruz.''
Bakan Eker, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa küçükbaş hayvancılığın destekleme kapsamına Hükümetleri döneminde alındığını belirterek, bu sayede küçükbaş hayvan sayısında son birkaç yıl içerisinde artış görüldüğünü kaydetti.
Eker, ''Hayvancılıkla ilgili işin esası, özü yemdir. Yem bitkileri ekilişini desteklemek suretiyle iki katına çıkardık. Yani yeme ve yem bitkileri ekilişine çok destek veriyorum'' diye konuştu.
Tarım sektörünün sadece bireysel veya konjonkturel konularla değerlendirmenin doğru olmadığını belirten Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İsmi söylenen kişi EBK'nın Diyarbakır kombinasında 10 sene önceden beri çalışan bir kişi. Bu, kendi akrabaları başta olmak üzere tutmuş birilerinden sahte imzayla para toplamış. Bu bir dolandırıcı. Bizim temmuz ayında haberimiz oldu. Anında bunun teftişini yaptık. Adam açığa alındı, iş akdi feshedildi. Adam bizi 'iş akdimi nasıl feshedersiniz' diye mahkemeye verdi. Bu adam şu anda tutuklu. (Bu meseleyi ortaya koydu da birisi sürüldü) bilgisi kesinlikle doğru değil. Orada iki müdür muavini kavga etti. Birisi Bingöl'e, birisi Erzurum'a sürüldü. Adam bunu ortaya çıkardı, onun için sürüldü bilgisi kesinlikle yalan. Bakanlığın ve EBK'nın hukukçuları bu konuda milletin haklarını savunacaktır. Biz kimseyi bize herhangi bir şikayette bulundu diye ne görevden aldık, ne sürdük, ne de bir ceza verdik. Asla bu doğru değil. Aksine bize imzasız gelen dilekçeleri bile ciddiye aldık, inceledik.''
Türkiye'nin buğday ihtiyacının 17-18 milyon ton civarında olduğunu vurgulayan Eker, bunun içerisinde ekmeklik, makarnalık, tohumluk ve yemlik buğdayının bulunduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin yıllık bu miktarda kaliteli buğday üretmesi durumunda, buğday ithalatı yapmasına gerek kalmayacağını ifade eden Eker, şunları kaydetti:
''Doğrudur, Türkiye ticaret yapıyor. Türkiye bunu alıyor, işliyor ve ihraç ediyor. Bunun adı Türkiye'nin mecburiyetten dolayı ithalat yapması değildir. Bu bir hammaddedir. Türkiye'nin sanayicisi bunu hammadde olarak uluslararası piyasalardan alır, bunu işler ve bunu ihraç eder.
Türkiye 2003-2012 arasında 22.8 milyon ton ithalat, 28.6 milyon ton ihracat yapmış. Dünya un ihracatında Türkiye sıralamada değildi ben göreve geldiğimde. Dünyanın 14'üncüsüydü. 2005'ten bu yana Türkiye un ihracatında ya birinci, ya ikincidir. 2011 yılında da 1 milyon 985 bin ton buğday unu ihracatıyla dünyada birinci sırada yer aldı.''
Bakanlığının AR-GE bütçesini artırdıklarını da ifade eden Eker, üniversiteler ve özel sektörün Bakanlığın araştırma enstitülerinden yararlanabildiğini vurguladı. Eker, Bakanlığının kendi AR-GE bütçesi dışında çeşitli projeler üreterek TÜBİTAK'ın AR-GE bütçesinden de yararlandığına dikkati çekti.
Türkiye'nin yağış rejimi nedeniyle yem konusunda dezavantajlı olduğunu ifade eden Eker, şöyle devam etti:
''Saman ithalatı deniliyor. Saman miktarı 400-500 ton bugüne kadar gelen. Türkiye'nin yemde kullandığı saman miktarı 10 milyon ton. Samanı bütün uzmanlar bilir. Samanın besleyici değeri sıfırdır. Biz sadece sınır bölgelerinde, Trakya'da veya Doğu Anadolu bölgelerinde üreticiler bulabiliyorsa bunu getirebilsin, istedik. Ama onunla ilgili de çok kurallar konuldu. Saman bu manada üretilen, üretimden desteği kesilmiş, kesildiği için artık üretilmiyor, bundan dolayı saman miktarı azalmış değil. Böyle bir şey yok. Türkiye'de buğday ve arpa üretiminde de bir miktar azalma oldu.''
Bakan Eker, daha önce 7 bin 500 tarım danışmanı istihdam ettiklerini, gelecek yıl 2 bin 500 danışman daha alacaklarını belirterek, ''Süreç başladı. ÖSYM çok yakın tarihte ilana çıkacak ve prosedür tamamlanarak 2013 Ocak ayına kadar bunlar en geç çalışmaya başlamış olacak'' dedi.
Eker, gelecek yıl teknik, sağlık ve diğer alanlarda bin kişinin istihdam edileceğini bildirdi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2003 yılından bu yana 3 milyon hektar araziyi toplulaştırdıklarını, 2 milyon hektarlık alanla ilgili çalışmanın devam ettiğini belirterek, toplam 14 milyon hektar araziyi toplulaştıracaklarını söyledi.
Eker, bakanlığının 2013 bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.
Bakanlığı devraldığında Türkiye'nin tarımsal üretim hasılasının dünyada 11. sıradayken bugün 7. sıraya yükseldiğini vurgulayan Eker, bu verinin uluslararası kuruluşlara ait olduğunu ifade etti.
Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin bu yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlandığını anlatan Eker, önümüzdeki yıl organize hayvancılık ve tarıma dayalı organize sanayi bölgelerini Türkiye'nin ihtiyaçlarını dikkate alarak, belirli bölgelerde kuracaklarını söyledi.
Türkiye'de arazi toplulaştırmanın 1961 yılında başladığına dikkati çeken Eker, 2002 yılına kadar 450 bin hektar arazinin toplulaştırıldığını kaydetti. Eker, 2003 yılından sonra 3 milyon hektar toplulaştırmayı tamamladıklarını, 2 milyon hektarlık alanın toplulaştırma çalışmasının devam ettiğini belirtti. Mehdi Eker, toplam 14 milyon hektar araziyi toplulaştıracaklarını bildirdi.
Bakanlığın toplulaştırma ücreti almadığının altını çizen Eker, intikal harçlarının başka bir konu olduğunu ifade etti.
Prim ücretlerinin geç ödendiği eleştirisini de yanıtlayan Eker, ücretlerin yüzde 80'ini yılın ilk 6 ayında ödediklerini vurguladı.
Tarım ve hayvancılık alanında dernek, birlik, kooperatif gibi çeşitli adlar altında örgüt kirliliği olduğuna işaret eden Eker, ''Biz bunların yeniden düzenlenmesiyle ilgili çalışma yapıyoruz. Bizim de amacımız, bu örgüt kirliliğini ortadan kaldırmak'' dedi.
Mehdi Eker, Türkiye'de 650 bin hektarda organik tarım yapıldığını, üretimin de 1 milyon tonu aştığını kaydetti.
Gıda denetimlerinin özel sektöre yaptırılmadığını da belirten Eker, denetimlerin tümüyle 4 bin civarındaki bakanlık personeli tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Türkiye'de GDO'lu ürün üretiminin yasak olduğunun ve GDO'lu ürün üretilmediğinin altını çizen Eker, soya ve mısırın bilimsel komite ve biyogüvenlik kurulunun 4 açıdan risksiz görmesi halinde sadece yem hammaddesi olarak kullanılabildiğini anlattı. Eker, ''Doğrudan insan tüketimine yönelik gıda içine konulması yasaktır. Bununla ilgili denetimler yapılıyor. Yakalandığında teşhir de dahil olmak üzere en ağır cezalar uygulanıyor'' diye konuştu.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun kapatılmasıyla ilgili tasarı taslağının Bakanlar Kurulu'nda imzalandığını anımsatan Eker, kurumun görev alanına giren konuların çoğunun zaten bakanlığın yetkisinde olduğunu dile getirdi.
Eker, kurul üyelerinin görev süreleri dolduğu için yeniden görevlendirme yapılmasına ilişkin kararname çıkarıldığını, kurum lağvedilene kadar bu kişilerin görevlerinin başında olması gerektiğini ifade etti.
Mehdi Eker zeytine prim desteğini değerlendireceklerini de söyledi.
Kendi bakanlığı döneminde, bilgisayar sisteminde her 2 bin 500 metrekarelik tarım alanına toplam 528 milyon veri girdiklerini anlatan Bakan Eker, ''Türkiye'nin 30 havzanın her birinde hangi ürün hangi verimlilikte yetiştirilebilir, artık bunu biliyorum'' diye konuştu. Eker, ürün toprak ilişkisini kurarak, verimlilik esasına göre model oluşturma ve daha fazla destek verme çabası içinde olduklarını kaydetti.
Eker'in konuşmasının ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2013 bütçesi oylanarak, kabul edildi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'nin saman üretiminin 2011'de 28.3 milyon ton, ithal edilen saman miktarının 461 ton olduğunu belirterek, ''(Türkiye'de saman kalmadı, bitti de mecburiyetten ithal ediliyor) uygulaması yok. O gerçek değil'' dedi.
Tarım sektörünün Türkiye nüfusunun yüzde 25.5'ini istihdam ettiğini belirten Eker, bu sektörün, ülkenin geçen yılki genel ihracatının yüzde 11.3'üne karşılık gelen 15.3 milyar dolara sahip olduğunu bildirdi.
Bakan Eker, Türk tarım sektörünün son 8 yılının 7'sinde pozitif büyüme gösterdiğini belirterek, ''Son 10 yıl içinde AB'de 27 ülkenin ortalama tarımsal büyümesi 0,9, Türkiye'de tarımın aynı dönemde ortalama büyümesi yüzde 2,1'' diye konuştu.
Tarım sektöründe ithal edilen ürünlerden bazılarının çıktılarının, sanayi sektöründe görüldüğüne dikkati çeken Eker, ithal edilen ürünlerin 6.6 milyar dolarının bu tür ürünler arasında yer aldığını kaydetti. Eker, ''Bunu çıkardığımızda geriye kalanlarla değerlendirdiğimizde Türk tarım sektörünün ihracatı 317 milyon dolar fazla veriyor. Net ihracatçı durumunda Türkiye. Sadece gıda açısından bakıldığında 3.4 milyar dolar dış ticaret fazlası var'' şeklinde konuştu.
Eker, Türkiye'nin birçok ülke gibi tarım sektörünü desteklediğini ifade ederek, çiftçiye birçok kalemde bu yıl sonu itibariyle 7,7 milyar lira nakit karşılıksız destek vermiş olacağını bildirdi. Eker, son 10 yılda bu şekilde verdikleri destek miktarının 50 milyar 700 milyon liraya ulaştığını kaydetti.
Süt tozu ithalatının sona erdirilmesi için bu alanda destek verdiklerini belirten Eker, bu sayede sanayicinin yerli süt tozu kullandığını söyledi.
Türkiye'nin bitkisel ürün hasılasının 10 yıl önce 16,8 milyar dolarken, 2011 üretim değerinin 40,8 milyar dolara yükseldiğine işaret eden Eker, bunun yüzde 100 artış anlamına geldiğini vurguladı.
Eker, Türkiye'de önceki yıllarda hayvancılık desteklerine çok cüzi miktarların ayrıldığını belirterek, toplam tarım destekleri içindeki hayvancılık desteklerinin payının bu yıl yüzde 28.5'e ulaştığını söyledi.
Türkiye'de ilk hayvan sayımının 1984 yılında yapıldığını anımsatan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Baz alacaksak 1984 yılını baz almamız lazım. O yıl sığır sayısı 12 milyon 400 bin. Bunun içindeki kültür ırkı oranı yüzde 2-3 civarında. Yüzde 95'in üzerindeki kısmı yerli ırklardan veya bunların melezlerinden oluşuyor. 2002'de Türkiye'de sığır sayısı 9 milyon 800 bin. 10 yılda 12 milyon 400 bine, 1984 yılındaki rakama ulaştı. Bu sayısal artış, yanında kalite artışını da getirdi. Yüzde 26.3'lük bir artış var. Kültür ırkı yüzde 39'a çıktı. Küçükbaş hayvan sayısı Cumhuriyet tarihi boyunca kentleşmeden dolayı azalış izliyordu. Ama aldığımız tedbirler sayesinde bu trend geriye yukarıya doğru dönmeye başladı. Toplam küçükbaş sayısında şu anda 32,3 milyona çıktık ki bu, bu alandaki stratejinin doğru olduğunu, doğru bir istikamette girdiğini gösteriyor.''
Süt üretiminin 15 milyon tona, kırmızı et üretiminin ise 776 bin tona ulaştığını bildiren Eker, ''Yem bitkileri üretim alanı 1 milyon 153 bin hektar alandan, 2 milyon 226 bin hektar alana çıktı. Yüzde 93'lük bir artış var'' dedi.
Yem bitkileri üretiminin yüzde 32.6 arttığını belirten Eker, şunları kaydetti:
''Saman bu günlerde çok sık konuşuluyor. Türkiye'nin saman üretimi 2011'de 28.3 milyon ton. İthal edilen saman miktarı 461 ton. Ama Türkiye'nin üretimi 28,3 milyon ton. Bunun aslında tamamen psikolojik... 'Sınırda birileri getirebiliyorsa getirsin' manasında söylendi. Bu seneki nisan yağışlarının bazı bölgelerde yetersiz olmasından kaynaklanan bir durumdu. Yoksa (Türkiye'de saman kalmadı, bitti de mecburiyetten ithal ediliyor) uygulaması yok. O gerçek değil.''
Türkiye'deki gıda mevzuatının AB ile uyumlaştırıldığını belirten Eker, bu kapsamda 103 yeni yönetmelik çıkarıldığını anımsattı. Halk sağlığını ve tüketiciyi korumaya yönelik düzenleme yapıldığını dile getiren Eker, tağşiş yapılan ürünlerin açıklandığını da söyledi.
Denetim sayısının yılda 39 binken, 400 bine çıkarıldığını bildiren Eker, ekmekte kepek oranının artırıldığını, tuz oranının düşürüldüğünü söyledi.
Eker, yeni düzenlemeye göre kanatlı hayvan eti ile kırmızı etin karıştırılamayacağını da hatırlattı.
Okul kantinlerinin de denetlendiğini anımsatan Eker, kesimhanelerin eksikliklerinin giderilmesi için de düzenlemeye gidildiğini belirtti.
İstihdam edecekleri tarım danışmanlarının, çiftçilerin yanında her türlü danışmanlık hizmeti vereceklerini bildiren Eker, Okul Sütü Projesinin bu eğitim öğretim döneminde haftanın üç günü özel okullar da dahil olmak üzere uygulanacağını kaydetti.
Türkiye'nin 2023 yılında tarım alanındaki hedefinin dünyada ilk beşe girmek olduğunu ifade eden Eker, Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılayı da 150 milyar dolara yükseltmeyi hedeflediklerini söyledi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2013 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sürüyor.
Bakan Mehdi Eker'in sunumunun ardından milletvekilleri görüşlerini açıkladı.
CHP ve MHP'li milletvekilleri, hükümetin tarım politikasını eleştirirken maliyetlerin yüksekliği, tarımdaki desteğin yetersizliği üzerinde durdu.
Ak Parti iktidarında mazot, gübre ve yem fiyatlarının 2 ila 4 kat arttığını ifade eden muhalefet milletvekilleri, milli gelirden tarıma yüzde 1'in altında destek verilemeyeceği yönündeki yasal düzenlemenin yetersiz olduğunu söyledi.
Muhalefet milletvekilleri, Türkiye'nin önemli bir tarım ülkesi olmasına karşın et, tohum ve saman ithal eder hale geldiğini ifade etti.
CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, ithal hayvanların domuz sakatatından yapılan yemle beslendiği yönünde iddialar bulunduğunu belirterek, ithal canlı hayvanların sakatatlarının imha edilmesi talimatı verildiğini öne sürdü. Öğüt, ''Burada bir sorun varsa, bu hayvanların kanından tüm vücutlarına bulaşmaz mı-'' diye sordu.
CHP Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş ise bazı firmalara GDO'lu ürün ithal etme izni verildiğini savunarak, Eker'e, ''Ülkemiz insanını dört ayaklı tavuklarla tanıştıran bakan olmayın'' diye konuştu.
Hayvancılıktaki kredilerden komisyon alındığını iddia eden Gümüş, komisyonların bakanlıkta nereye kadar uzandığının incelenmesini istedi.
Bakan Eker de Gümüş'ün sözlerinin bütün bakanlığı itham ettiğini belirterek, ''Belgeniz varsa verin inceleme yaptırırım. Böyle konuşmanız doğru değil'' dedi.
AK Partili milletvekilleri ise eleştirilere tarım alanında kişi başı yıllık gelirin arttığını vurgulayarak yanıt verdi.
Bazı AK Partili milletvekilleri de seçim bölgelerindeki tarımsal faaliyetler ve hayvancılık için destek istedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, tarihte Türkiye topraklarında yetişmiş üstün verimli sığır ırkları bulunmadığını, Türkiye'nin 1925 yılında ve sonraki yıllarda sığır ithalatı yaptığını belirterek, ''Benim yaptığım, başlattığım bir şey değil bu. Bir modeldir bu. Koyun ve keçiyi terk etmiş, sığırcılığa dayandırmış'' diye konuştu.
Eker, Bakanlığının 2013 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Tarım sektörüne ilişkin makro ekonomik göstergeleri sabah yaptığı sunumda paylaştığını hatırlatan Eker, Türkiye'de 3 milyon 100 bin tarım işletmesi, 24 milyon hektar tarım arazisi bulunduğunu bildirdi. Çiftlik başına 6 hektar tarım arazisi düştüğünü ancak bir işletmenin 7 parçadan oluştuğunu vurgulayan Eker, Türkiye'deki tarım arazilerinin 22 milyon parselden oluştuğuna dikkati çekti.
Bu konuda Türkiye'ye Avrupa'da en yakın ülkenin 24 hektar ile İspanya olduğuna işaret eden Eker, bir yandan bu insanların durumunu düzeltmeye, bir yandan rekabetçi yapıyı oluşturmaya çalıştıklarını söyledi.
''Şairin dediği gibi (Bu cennet vatan bizim)'' diyen Eker, Türkiye'nin Doğu Karadeniz dışında düşük yağış alan bir ülke olduğunu anımsattı.
Eker, Hükümetleri döneminde büyükbaş hayvan sayısının artırıldığını kaydederek, ''Bunlar kültür ırkı. Bunlara yem lazım. Onun yem tüketimi çok yüksek. Bu yemi tedarik etmeden, yeterli yağış olmazsa, yem bitkilerinin ekiliş alanını artırmazsanız aynı hızda, bir süre eğer kuraklık olursa kuraklığın olduğu bölgelerde sıkıntıyla karşılaşırsınız. Çünkü bu bizim tarihimizin bize söylediği, önerdiği bir model değil. Tarihte Türkiye'de, Türkiye'nin topraklarında yetişmiş üstün verimli sığır ırkları yok. 1925 yılında, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen 2 sene sonra Türkiye sığır ithalatı yapmış. 1935 yılında tekrar yapmış. 1960, 1970'lerde bu devam etmiş. Benim yaptığım, başlattığım bir şey değil bu. Bir modeldir bu. Koyun ve keçiyi terk etmiş, sığırcılığa dayandırmış'' diye konuştu.
Türkiye'nin geçmişte sütçü sığır ırkı ithal ettiğini, dişilerini damızlık, erkek yavruları da et olarak kulladığını anlatan Eker, şunları söyledi: ''Aslında süt hayvanı kullanmış. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde bu model yok. Angus diye bazen tenkit konusu, bazen alay konusu, bazen saldırı konusu yapılan meselenin esası, özü bu. Dünyanın bütün ülkeleri kendi coğrafyasına göre almış bazen tenkit konusu yapılan meselenin esası, özü budur. Dünyanın bütün ülkeleri almış bir etçi sığır ırkını, geliştirmiş, etçiliğini bunun üzerinden yapmaya çalışmış. Avrupa ile mukayese yapılıyor. Avrupalı'nın yediği kırmızı etin yüzde 45'i domuz eti. Türkiye'de böyle birşey söz konusu değil.
Bizim ithal ettiğimiz hayvanların domuz etiyle beslendiği, koktuğu, hastalık taşıdığı... Bunlar sureti katiyetle gerçek değildir. Her türlü denetime, her türlü bilimsel tetkike, incelemeye açık. Bizim ithalatına izin verdiğimiz hayvanlar bir kere sağlıklı ülkelerden gelmek zorunda, 24 ay yaşı geçmemek zorunda, bunların hepsi mera hayvanları. Avrupa'da hayvansal orijinli yemler 10 sene önce yasaklandı. Dolayısıyla dünyanın ticaret yapan hiçbir ülkesinde bunlar zaten kullanılmıyor. Biz bütün bunlara rağmen öyle bir denetim mekanizması uyguladık ki 2 ay yaştan daha yaşlı olanların ithalatına izin vermiyoruz.''
Bakan Eker, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa küçükbaş hayvancılığın destekleme kapsamına Hükümetleri döneminde alındığını belirterek, bu sayede küçükbaş hayvan sayısında son birkaç yıl içerisinde artış görüldüğünü kaydetti.
Eker, ''Hayvancılıkla ilgili işin esası, özü yemdir. Yem bitkileri ekilişini desteklemek suretiyle iki katına çıkardık. Yani yeme ve yem bitkileri ekilişine çok destek veriyorum'' diye konuştu.
Tarım sektörünün sadece bireysel veya konjonkturel konularla değerlendirmenin doğru olmadığını belirten Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İsmi söylenen kişi EBK'nın Diyarbakır kombinasında 10 sene önceden beri çalışan bir kişi. Bu, kendi akrabaları başta olmak üzere tutmuş birilerinden sahte imzayla para toplamış. Bu bir dolandırıcı. Bizim temmuz ayında haberimiz oldu. Anında bunun teftişini yaptık. Adam açığa alındı, iş akdi feshedildi. Adam bizi 'iş akdimi nasıl feshedersiniz' diye mahkemeye verdi. Bu adam şu anda tutuklu. (Bu meseleyi ortaya koydu da birisi sürüldü) bilgisi kesinlikle doğru değil. Orada iki müdür muavini kavga etti. Birisi Bingöl'e, birisi Erzurum'a sürüldü. Adam bunu ortaya çıkardı, onun için sürüldü bilgisi kesinlikle yalan. Bakanlığın ve EBK'nın hukukçuları bu konuda milletin haklarını savunacaktır. Biz kimseyi bize herhangi bir şikayette bulundu diye ne görevden aldık, ne sürdük, ne de bir ceza verdik. Asla bu doğru değil. Aksine bize imzasız gelen dilekçeleri bile ciddiye aldık, inceledik.''
Türkiye'nin buğday ihtiyacının 17-18 milyon ton civarında olduğunu vurgulayan Eker, bunun içerisinde ekmeklik, makarnalık, tohumluk ve yemlik buğdayının bulunduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin yıllık bu miktarda kaliteli buğday üretmesi durumunda, buğday ithalatı yapmasına gerek kalmayacağını ifade eden Eker, şunları kaydetti:
''Doğrudur, Türkiye ticaret yapıyor. Türkiye bunu alıyor, işliyor ve ihraç ediyor. Bunun adı Türkiye'nin mecburiyetten dolayı ithalat yapması değildir. Bu bir hammaddedir. Türkiye'nin sanayicisi bunu hammadde olarak uluslararası piyasalardan alır, bunu işler ve bunu ihraç eder.
Türkiye 2003-2012 arasında 22.8 milyon ton ithalat, 28.6 milyon ton ihracat yapmış. Dünya un ihracatında Türkiye sıralamada değildi ben göreve geldiğimde. Dünyanın 14'üncüsüydü. 2005'ten bu yana Türkiye un ihracatında ya birinci, ya ikincidir. 2011 yılında da 1 milyon 985 bin ton buğday unu ihracatıyla dünyada birinci sırada yer aldı.''
Bakanlığının AR-GE bütçesini artırdıklarını da ifade eden Eker, üniversiteler ve özel sektörün Bakanlığın araştırma enstitülerinden yararlanabildiğini vurguladı. Eker, Bakanlığının kendi AR-GE bütçesi dışında çeşitli projeler üreterek TÜBİTAK'ın AR-GE bütçesinden de yararlandığına dikkati çekti.
Türkiye'nin yağış rejimi nedeniyle yem konusunda dezavantajlı olduğunu ifade eden Eker, şöyle devam etti:
''Saman ithalatı deniliyor. Saman miktarı 400-500 ton bugüne kadar gelen. Türkiye'nin yemde kullandığı saman miktarı 10 milyon ton. Samanı bütün uzmanlar bilir. Samanın besleyici değeri sıfırdır. Biz sadece sınır bölgelerinde, Trakya'da veya Doğu Anadolu bölgelerinde üreticiler bulabiliyorsa bunu getirebilsin, istedik. Ama onunla ilgili de çok kurallar konuldu. Saman bu manada üretilen, üretimden desteği kesilmiş, kesildiği için artık üretilmiyor, bundan dolayı saman miktarı azalmış değil. Böyle bir şey yok. Türkiye'de buğday ve arpa üretiminde de bir miktar azalma oldu.''
Bakan Eker, daha önce 7 bin 500 tarım danışmanı istihdam ettiklerini, gelecek yıl 2 bin 500 danışman daha alacaklarını belirterek, ''Süreç başladı. ÖSYM çok yakın tarihte ilana çıkacak ve prosedür tamamlanarak 2013 Ocak ayına kadar bunlar en geç çalışmaya başlamış olacak'' dedi.
Eker, gelecek yıl teknik, sağlık ve diğer alanlarda bin kişinin istihdam edileceğini bildirdi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2003 yılından bu yana 3 milyon hektar araziyi toplulaştırdıklarını, 2 milyon hektarlık alanla ilgili çalışmanın devam ettiğini belirterek, toplam 14 milyon hektar araziyi toplulaştıracaklarını söyledi.
Eker, bakanlığının 2013 bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin eleştiri ve sorularını yanıtladı.
Bakanlığı devraldığında Türkiye'nin tarımsal üretim hasılasının dünyada 11. sıradayken bugün 7. sıraya yükseldiğini vurgulayan Eker, bu verinin uluslararası kuruluşlara ait olduğunu ifade etti.
Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin bu yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na bağlandığını anlatan Eker, önümüzdeki yıl organize hayvancılık ve tarıma dayalı organize sanayi bölgelerini Türkiye'nin ihtiyaçlarını dikkate alarak, belirli bölgelerde kuracaklarını söyledi.
Türkiye'de arazi toplulaştırmanın 1961 yılında başladığına dikkati çeken Eker, 2002 yılına kadar 450 bin hektar arazinin toplulaştırıldığını kaydetti. Eker, 2003 yılından sonra 3 milyon hektar toplulaştırmayı tamamladıklarını, 2 milyon hektarlık alanın toplulaştırma çalışmasının devam ettiğini belirtti. Mehdi Eker, toplam 14 milyon hektar araziyi toplulaştıracaklarını bildirdi.
Bakanlığın toplulaştırma ücreti almadığının altını çizen Eker, intikal harçlarının başka bir konu olduğunu ifade etti.
Prim ücretlerinin geç ödendiği eleştirisini de yanıtlayan Eker, ücretlerin yüzde 80'ini yılın ilk 6 ayında ödediklerini vurguladı.
Tarım ve hayvancılık alanında dernek, birlik, kooperatif gibi çeşitli adlar altında örgüt kirliliği olduğuna işaret eden Eker, ''Biz bunların yeniden düzenlenmesiyle ilgili çalışma yapıyoruz. Bizim de amacımız, bu örgüt kirliliğini ortadan kaldırmak'' dedi.
Mehdi Eker, Türkiye'de 650 bin hektarda organik tarım yapıldığını, üretimin de 1 milyon tonu aştığını kaydetti.
Gıda denetimlerinin özel sektöre yaptırılmadığını da belirten Eker, denetimlerin tümüyle 4 bin civarındaki bakanlık personeli tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Türkiye'de GDO'lu ürün üretiminin yasak olduğunun ve GDO'lu ürün üretilmediğinin altını çizen Eker, soya ve mısırın bilimsel komite ve biyogüvenlik kurulunun 4 açıdan risksiz görmesi halinde sadece yem hammaddesi olarak kullanılabildiğini anlattı. Eker, ''Doğrudan insan tüketimine yönelik gıda içine konulması yasaktır. Bununla ilgili denetimler yapılıyor. Yakalandığında teşhir de dahil olmak üzere en ağır cezalar uygulanıyor'' diye konuştu.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun kapatılmasıyla ilgili tasarı taslağının Bakanlar Kurulu'nda imzalandığını anımsatan Eker, kurumun görev alanına giren konuların çoğunun zaten bakanlığın yetkisinde olduğunu dile getirdi.
Eker, kurul üyelerinin görev süreleri dolduğu için yeniden görevlendirme yapılmasına ilişkin kararname çıkarıldığını, kurum lağvedilene kadar bu kişilerin görevlerinin başında olması gerektiğini ifade etti.
Mehdi Eker zeytine prim desteğini değerlendireceklerini de söyledi.
Kendi bakanlığı döneminde, bilgisayar sisteminde her 2 bin 500 metrekarelik tarım alanına toplam 528 milyon veri girdiklerini anlatan Bakan Eker, ''Türkiye'nin 30 havzanın her birinde hangi ürün hangi verimlilikte yetiştirilebilir, artık bunu biliyorum'' diye konuştu. Eker, ürün toprak ilişkisini kurarak, verimlilik esasına göre model oluşturma ve daha fazla destek verme çabası içinde olduklarını kaydetti.
Eker'in konuşmasının ardından Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2013 bütçesi oylanarak, kabul edildi.