2017-10-30 - 11:26
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay tezkereleri üzerindeki görüşmeler tamamlandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay tezkereleri üzerindeki görüşmelere başlandı.
Komisyon, AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı.
Bütçe ve Kesinhesap Kanunu tasarıları ile Sayıştay tezkerelerinin tümü üzerindeki görüşmelere geçilmeden önce HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, usul hakkında söz aldı.
Paylan, komisyondaki görüşmelere rağmen bütçe tasarıları üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadığını, sorularına cevap alamadıklarını, kameramanlara, bakan konuşunca çekim yapmasına izin verildiğini muhalefet milletvekillerinin konuşmalarında dışarı çıkarıldığını söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, 2018 bütçesinin, "açıkları nasıl kapatırız" bütçesi olduğunu savundu.
Karabıyık, AK Parti iktidarlarında hep faizsiz bütçe denildiğini, ancak 2018 bütçesinde faiz lobisine 71,7 milyar lira ödeneceğini söyledi.
Bütçenin eğitim yatırımlarında ihtiyaca cevap vermediğini, sağlık harcamaları için vatandaşın cebinden para çıkmamasını sağlamadığını, taşerona kadro getirmediğini, işçi ve emekçinin daha fazla borçlanmasını gerektirecek zemin hazırladığını öne süren Karabıyık, "Bu bütçe 'açıkları nasıl kapatırız' bütçesidir." dedi.
CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, bu dönemde olduğu kadar, bugünün geçmişle kıyaslanarak savunulduğunu görmediğini, sürekli 2002 kıyaslaması yapıldığını söyledi. Temizel, "Osmanlı bu borçları bıraktı deyip, neredeyse bugünün borçsuzluğuyla övünülecek. 2002 ile kıyaslamak çok kolay. 1999 ile karşılaştırdığınızda olay birden bire değişmeye başlıyor." diye konuştu.
Sosyal yardım harcama tutarını artırmakla övünüldüğünü ifade eden Temizel, bunun iyi mi yoksa kötü bir olay mı olduğunu sordu. Temizel, devletin mutlaka sosyal yardım yapacağını, ancak bu yardımların artmasıyla övünülmemesi gerektiğini belirtti. Temizel, sosyal yardımların artmasının işsizliğin yükseldiği ve gelir dağılımının bozulduğu anlamına geldiğini belirtti.
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bütçe görüşmelerinde sorduğu sorulara 1 yıl sonra yanıt veren ya da hiç yanıt vermeyen bakanların bulunduğunu belirtti.
Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç de Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan, sorulara en geç bir ay içinde yazılı cevapların verilmesini, Bakanlar Kurulunda gündeme getirmesini talep etti.
Paylan, bu bütçenin vicdansız ve adaletsiz bir bütçe olduğunu öne sürerek, Maliye Bakanı Ağbal'ın bütçe sunumunda bir kez bile işçi kelimesinin geçmediğini savundu.
Servetin yüzde 58'inin, nüfusun yüzde 1'ine geçtiğini ifade eden Paylan, vicdansız gelir kalemlerine sahip bir vergilendirme sistemi bulunduğunu ifade etti. Paylan'ın, "Parayı toplarken bu kadar vicdanız bakan.... " sözlerine Maliye Bakanı Ağbal, "Bu konudaki yaklaşımınızı daha düzgün bir şekilde, bu mekana, zemine uygun ifadelerle dile getirebilirsiniz. Vicdan tartışması açarsanız başka vicdan meselelerini ben de açarım." karşılığını verdi.
Bunun üzerine Paylan, sözlerinin Ağbal'ın şahsına yönelik olmadığını, bunları hükümete söylediğini, bütçeyi eleştirdiğini kaydetti.
Hükümetin güvenlikçi politikalara hapsolduğunu, vergi artışlarının savunma, güvenlik, savaş politikalarına gittiğini öne süren Paylan, "Barışın maliyeti yok. Savaşın maliyetini özellikle yoksullar çeker. " dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan da kamu maliyesinin alarm verdiğini, bütçe dengesinin hızla bozulma sürecine girdiğini, 2002'de kamu borçlanmasına sınır getirilen kuralların delinmek zorunda kaldığını savundu.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam ise yolun sonuna gelindiğini, ekonominin vergi affı ve yeniden yapılandırmalarla iyileştirilemeyecek noktada olduğunu ileri sürdü.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Savunma Bakanlığına, ülkenin savunma, güvenlik bütçesine ne kadar ihtiyacı varsa gerekli kaynakları sonuna kadar ayıracaklarını bildirdi.
Milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay tezkereleri üzerinde görüşlerini dile getirmeye devam ediyor.
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün komisyondaki konuşmasını internet üzerinden yayınlamak isteyen HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan'a itiraz etti.
Bilgiç'in, "Sizin özel kameranızdan görüntülenmek istemeyenler olabilir. Sizin göreviniz milletvekilliği, gazetecilik, kameramanlık değil." sözleri üzerine Kürkcü, "Burası özel alan değil, kamu alanı, Meclisin hizmetinde bir komisyon." dedi.
Daha sonra konuşmasına devam eden Ertuğrul Kürkcü, bütçede en yüksek payın Milli Savunma Bakanlığına ayrıldığını, giderek kabaran bir savunma bütçesiyle karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Bütçeden aslan payını Hazine'nin aldığını belirten Kürkcü, "Faizler ve güvenlik harcamalarının hemen hemen bütün enerjisini emdiği bir bütçe. Geri kalan bütçenin de neredeyse yüzde 70'i personel giderleri ve sosyal güvenlik primlerine ayrılıyor. Yani militarizme, bürokrasiye ve faizlere harcadığımızdan geri kalan ancak kamunun esenliği için harcanabiliyor." diye konuştu.
Kürkcü'nün Torba Tasarı ile büyük şirketlerin 5 milyar liralık vergi borcunun affedildiğini iddia etmesi üzerine tartışma yaşandı.
Maliye Bakanı Ağbal, bunun doğru olmadığını belirterek, "Sayın Kürkcü, kamuoyunun, bütün komisyon üyelerinin gözünün içine baka baka yalan söylüyor." diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun "Söyle de bilelim." ifadeleri üzerine Ağbal, "Niye HDP'nin savunmasını yapıyorsunuz, her defasında HDP'yi savunmak zorunda mısınız" karşılığını verdi.
Ertuğrul Kürkcü, komisyondan "yalan" ifadesinin geri alınmasını istedi. Kürkcü'nün, "Doğru bilmiyor olsam bile siz bana böyle söyleyemezsiniz." şeklindeki sözlerine Bakan Ağbal, "Yalan söylüyorsunuz, bile bile yalan söylüyorsunuz. Sizin yalanlarınıza aldıracak halimiz yok." diyerek tepki gösterdi.
Kürkcü'nün "Planınızı görüyorum, savaş planlarınızı deşifre ettiğim için." sözleri üzerine Naci Ağbal, Milli Savunma Bakanlığına, savunma, güvenlik bütçesine bu ülkenin ne kadar ihtiyacı varsa gerekli kaynakları sonuna kadar ayıracaklarını vurguladı.
Ağbal'ın savunmaya bu kadar kaynak ayrılmasından neden rahatsız olduğunu sorması üzerine Ertuğrul Kürkcü, bunun üretken yatırımların önündeki engel olduğunu öne sürdü.
Maliye Bakanı Ağbal da "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılmak istenen yatırımları engelleyen siz değil misiniz? Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde istihdamı engelleyen sizsiniz. Bu bölgelerde terörü körükleyerek o bölgede yatırımları engelleyen siz değil misiniz?" karşılığını verdi.
Kürkcü'nün sesini yükseltmesi üzerine de AK Parti'li milletvekilleri "Bağırmadan konuş." diye tepki gösterdi. Ertuğrul Kürkcü, Meclis çoğunluğuna sahip bir partinin muhalefeti susturmaya çalıştığını savundu.
Tartışmanın ardından komisyondaki görüşmeler devam etti.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, büyüme rakamlarının yarısı kadar bile istihdam yaratılamadığını iddia etti.
Durmaz, ekonomiye olan güvenin düşük olduğunu, bunun da yerli ve yabancı yatırımcıları ihtiyatlı davranmaya ittiğini, halkı harcamalarını kısmaya yönelttiğini söyledi.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, son 5 günde benzine 21 kuruş, motorine 17 kuruş zam yapıldığını belirterek, "ÖTV'yi düşürerek fiyat artışlarının vatandaşa yansımasının önüne geçebilirdiniz ancak bunu yapacak manevra alanınız bile kalmadı." dedi.
Öztrak, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde söz aldı.
CHP'li Öztrak, devlet olarak tefeci faizi ödendiğini, sonra da faizden şikayet edildiğini söyledi.
Merkez Bankasının, sene başında likitideyi yüzde 8'den verirken şimdi yüzde 12'den verdiğini ifade eden Öztrak, "Faizleri düşüreceğim dediğiniz yerde faizler aldı başını gitti. Gelecek döneme baktığımızda yüzde 5,5 büyümeleri bile tutturmanız zor olacakır." diye konuştu.
Öztrak, son 5 günde benzine 21 kuruş, motorine 17 kuruş zam geldiğini anımsatarak, "Sizin elinizde bir araç var; ÖTV. Siz ÖTV'yi düşürerek fiyat artışlarının vatandaşa yansımasının önüne geçebilirdiniz ancak bunu yapacak manevra alanınız bile bütçede kalmadı." ifadesini kullandı.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın bütçe sunumunun, geçen yılların sunumuyla aşağı yukarı aynı olduğunu öne sürdü.
Dünyada, küresel ekonomide neler olduğunun doğru tespit edilmesi gerektiğini dile getiren Kuşoğlu, "Okyanusta fırtına var ama buradaki anlatım ırmaktaki sıkıntı." dedi.
Kuşoğlu, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birinin borç, diğerinin istihdam olduğunu belirtti.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2018 yılı bütçesinin millete, ülkeye hizmeti esas aldığını belirterek, "Bütçe, özel sektör yatırımları başta olmak üzere yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir, hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmetli yarınları sunan bir bütçedir." dedi.
Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 208 yılına ilişkin Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının geneli üzerinde ve Sayıştay Tezkerelerinin görüşmelerinde komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Komisyonda yapılan tartışmaların temelinin dönüp dolaşıp büyümeye geldiğine dikkati çeken Ağbal, bir ülke ekonomisi büyüyebiliyor, artan nüfusuna refah üretebiliyorsa, ekonomide katma değeri artırabiliyorsa ve bunu kalkınmacı bir yaklaşım içinde yapabiliyorsa o ülkedeki bütçelerin adalet içinde yapılan "vicdan bütçeleri" olduğunu bildirdi.
Ağbal, 16 yıl boyunca hiçbir iktidara nasip olmayacak şekilde, milletin, AK Parti iktidarlarına bütçeyi yapma görev ve sorumluluğunu verdiğine işaret ederek, "Herhalde burada adaleti de vicdanı da en iyi tartacak olan aziz milletimizdir." ifadesini kullandı.
Bugüne kadar her zaman için adaleti her şeyin üstüne koyduklarını vurgulayan Ağbal, AK Parti hükümetlerinin ortalama büyüme oranının bütün Cumhuriyet tarihi boyunca sağlanan ortalama büyüme oranından daha yüksek olduğunu belirtti.
Bakan Ağbal, 1990 ile 2002 yılları arasında sağlanan ortalama büyüme oranının yüzde 3,6, AK Parti hükümetleri süresince 2002 ile 2016 yılları arasında sağlanan büyüme oranının da yaklaşık yüzde 6,7 olduğuna işaret ederek, sürdürülebilir bir büyüme performansı elde edilmiş olmasının son derece önemli olduğuna işaret etti.
Gezi Parkı olaylarından sonraki dönemde büyümenin görece olarak aşağı geldiğini belirten Ağbal, "Gezi Parkı olayları, 17 - 25 Aralık operasyonları ardından global bir takım oyunlar, bölgede yaşanan jeopolitik risklere rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 6,7 büyümüş. Bütün içeride ve dışarıda tezgahlanan oyunlara rağmen Türkiye ekonomisi hem iç hem dış şoklara karşı dayanıklılığını büyümede çok net bir şekilde gösterdi. Yakın tarihsel perspektifte ekonominin temel parametrelerine bakıldığında çok rahat bir şekilde görülecektir ki büyümede, enflasyonda, bütçe açığında, borç stokunda, ihracatta, toplam rezervlerde, birçok ekonomik göstergelerde Türkiye ekonomisi olağanüstü bir başarı kaydetmiştir." diye konuştu.
Ağbal, uluslararası karşılaştırmalarda da Türkiye'nin iyi konumda olduğuna dikkati çekerek, "Yapılan bir eleştiri var; 'Neden siz hep 2002 yılını karşılaştırıyorsunuz?'. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında da bütün ekonomik parametrelerde Türkiye son derece iyi durumda." ifadesini kullandı.
Bakan Ağbal, 1989'da Maliye Bakanlığında bürokrat olarak göreve başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"1990'lı yılların bütün sefaletini yaşadık. Bana şimdi arkadaşlar diyor ki, 'Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler şöyle olmuş, böyle olmuş...' Ben rahmetli babamı Dışkapı SSK Hastanesine götürdüğümde sabahlara kadar sıra alabilmek için bekledik. İlaç aldık dediler ki gideceksiniz kurumun eczanesinden alacaksınız saatlerde bir de orada bekledik. Siz bana neden bahsediyorsunuz, belki gençler inanır. 1990'lı yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumunun, sağlık kurumlarının krizlerini, açmazlarını, yokluklarını bilfiil yaşadık millet olarak ve o günlere Allah bir daha geri götürmesin. Rabbime şükürler olsun ki bugün sağlık, sosyal güvenlik alanında gerçekten gelinen noktada hem hizmet kalitesinde hem de hizmete erişebilirlikte oldukça iyiyiz."
Türkiye'nin bütçe açığı ve borç yükünde son derece iyi noktalara geldiğini, faiz harcamalarının düştüğünü aktaran Ağbal, "IMF ile eskiden stand-by programları başlardı, bitmeden tekrar yenilenirdi. 2009'dan beri Türkiye, IMF programı yapmadan kendi ayaklarının üzerinde mali göstergelerini, kamu dengelerini daha da iyileştiren bir performansı da sağlamış oldu." dedi.
Naci Ağbal, vergi politikasının son derece önemli olduğunu belirterek, verginin kamu gelirlerini temin etmenin yanında sosyal adalet ve sosyal devletin var olup olmadığını gösteren önemli bir unsur olduğunu bildirdi. Ağbal, AK Parti döneminde gelir vergisinde, katma değer vergisinde oranlarda indirim yaptıklarını anımsattı.
AK Parti iktidara geldiğinde kişi başına günlük geliri 4,3 doların altında olan nüfusun yüzde 30 olduğunu, bu oranın günümüzde yüzde 1,58'e düştüğünü belirten Ağbal, "AK Parti hem fakirliği hem mutlak yoksulluğu düşürmüştür, aynı zamanda her hal ve takdirde dezavantajlı bütün gruplar sosyal devlet uygulamalarını ilk defa bu dönemde kazanmıştır. AK Parti hükümetlerinin bütçesi faiz bütçesi değil, hizmet bütçesidir, refah bütçesidir ve topluma sosyal hizmetler yoluyla da her zaman için kaynak aktarmıştır." diye konuştu.
Maliye Bakanı Ağbal, engellilere yönelik yılda toplam 6 milyar liradan fazla destek verdiklerini dile getirerek, günümüzde 320 bin engellinin eğitime erişebildiğini belirtti.
AK Parti hükümetleri döneminde istihdamın kesintisiz bir şekilde arttığının altını çizen Ağbal, son 1 yılda 1,1 milyon insana istihdam sağladıklarına işaret etti.
Ağbal, bu dönemde gelişmişlik göstergelerinde de önemli iyileşmeler sağlandığını belirterek, çocukların anaokula erişim oranlarının yükseldiğini, öğretmen, derslik sayısının, doğumda beklenen yaşam süresinin arttığını, bebek ve anne ölüm oranlarının gerilediğini vurguladı.
Vatandaşın istediği zaman istediği sağlık hizmetini istediği yerden, istediği kalitede alabildiğine dikkati çeken Ağbal, partisinin icraatlarını anlatmasının eleştirilmesi üzerine, "Bütçenin geneli üzerinde görüşme yapıyoruz. Arkadaşalar 'Bu bütçe insan odaklı bir bütçe değil, vatandaşa hizmet etmiyor, vicdansız' gibi birçok şey söylediler. Bütçenin çalışanlara dönük bir içerme taşımadığını söylediler. Halbuki 2002 yılından bu yana hem kamu çalışanları, hem emekliler hem de işçilerin her bakımdan refahları arttı." ifadesini kullandı.
Ağbal, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre 2002'de vatandaşın en düşük memur maaşı ile 386 ekmek alınabildiğini anımsatarak, şimdi söz konusu maaş ile 660 ekmek alınabildiğini söyledi. Aynı maaş tutarı ile 2002 yılında 45 kilogram dana eti alınabilirken şimdi en düşük memur maaşı ile 63 kilogram dana eti alınabildiğini belirten Ağbal, şunları kaydetti:
"2018 yılı bütçesi milletimize, ülkemize hizmeti esas alan burada söylenenin aksine, özel sektör yatırımları başta olmak üzere, yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Bu bütçe aynı zamanda sosyal bir bütçedir. Hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir, hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmetli yarınları sunan bir bütçedir. Bunu sağlamak için hem teşkilatlanma hem bu konu ile ilgili gerekli kaynakların ayrılması konusunda da özel duyarlılığımız vardır. 2018 bütçesi tarıma önemli kaynak ayıran bir bütçe olmuştur. Tarımsal destekleme bütçesi yanında tarımsal yatırım harcamaları, dolaylı sübvansiyon yoluyla sağladığımız destekler ve yaptığımız vergi indirimlerini üst üste toplarsanız 2018 bütçesi tarım sektörüne katkı veren bir bütçe olmuştur. Bugün 2018 yılı bütçesi başta olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun hem emeklilik ödemelerinin sağlanmasında hem de genel sağlık sigortası kapsamında finansmanda gerekli yeterli ödeneği bütçeden rahatlıkla verebiliyoruz."
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
Komisyon, AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplandı.
Bütçe ve Kesinhesap Kanunu tasarıları ile Sayıştay tezkerelerinin tümü üzerindeki görüşmelere geçilmeden önce HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, usul hakkında söz aldı.
Paylan, komisyondaki görüşmelere rağmen bütçe tasarıları üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadığını, sorularına cevap alamadıklarını, kameramanlara, bakan konuşunca çekim yapmasına izin verildiğini muhalefet milletvekillerinin konuşmalarında dışarı çıkarıldığını söyledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, 2018 bütçesinin, "açıkları nasıl kapatırız" bütçesi olduğunu savundu.
Karabıyık, AK Parti iktidarlarında hep faizsiz bütçe denildiğini, ancak 2018 bütçesinde faiz lobisine 71,7 milyar lira ödeneceğini söyledi.
Bütçenin eğitim yatırımlarında ihtiyaca cevap vermediğini, sağlık harcamaları için vatandaşın cebinden para çıkmamasını sağlamadığını, taşerona kadro getirmediğini, işçi ve emekçinin daha fazla borçlanmasını gerektirecek zemin hazırladığını öne süren Karabıyık, "Bu bütçe 'açıkları nasıl kapatırız' bütçesidir." dedi.
CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, bu dönemde olduğu kadar, bugünün geçmişle kıyaslanarak savunulduğunu görmediğini, sürekli 2002 kıyaslaması yapıldığını söyledi. Temizel, "Osmanlı bu borçları bıraktı deyip, neredeyse bugünün borçsuzluğuyla övünülecek. 2002 ile kıyaslamak çok kolay. 1999 ile karşılaştırdığınızda olay birden bire değişmeye başlıyor." diye konuştu.
Sosyal yardım harcama tutarını artırmakla övünüldüğünü ifade eden Temizel, bunun iyi mi yoksa kötü bir olay mı olduğunu sordu. Temizel, devletin mutlaka sosyal yardım yapacağını, ancak bu yardımların artmasıyla övünülmemesi gerektiğini belirtti. Temizel, sosyal yardımların artmasının işsizliğin yükseldiği ve gelir dağılımının bozulduğu anlamına geldiğini belirtti.
HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, bütçe görüşmelerinde sorduğu sorulara 1 yıl sonra yanıt veren ya da hiç yanıt vermeyen bakanların bulunduğunu belirtti.
Komisyon Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç de Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan, sorulara en geç bir ay içinde yazılı cevapların verilmesini, Bakanlar Kurulunda gündeme getirmesini talep etti.
Paylan, bu bütçenin vicdansız ve adaletsiz bir bütçe olduğunu öne sürerek, Maliye Bakanı Ağbal'ın bütçe sunumunda bir kez bile işçi kelimesinin geçmediğini savundu.
Servetin yüzde 58'inin, nüfusun yüzde 1'ine geçtiğini ifade eden Paylan, vicdansız gelir kalemlerine sahip bir vergilendirme sistemi bulunduğunu ifade etti. Paylan'ın, "Parayı toplarken bu kadar vicdanız bakan.... " sözlerine Maliye Bakanı Ağbal, "Bu konudaki yaklaşımınızı daha düzgün bir şekilde, bu mekana, zemine uygun ifadelerle dile getirebilirsiniz. Vicdan tartışması açarsanız başka vicdan meselelerini ben de açarım." karşılığını verdi.
Bunun üzerine Paylan, sözlerinin Ağbal'ın şahsına yönelik olmadığını, bunları hükümete söylediğini, bütçeyi eleştirdiğini kaydetti.
Hükümetin güvenlikçi politikalara hapsolduğunu, vergi artışlarının savunma, güvenlik, savaş politikalarına gittiğini öne süren Paylan, "Barışın maliyeti yok. Savaşın maliyetini özellikle yoksullar çeker. " dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan da kamu maliyesinin alarm verdiğini, bütçe dengesinin hızla bozulma sürecine girdiğini, 2002'de kamu borçlanmasına sınır getirilen kuralların delinmek zorunda kaldığını savundu.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam ise yolun sonuna gelindiğini, ekonominin vergi affı ve yeniden yapılandırmalarla iyileştirilemeyecek noktada olduğunu ileri sürdü.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Savunma Bakanlığına, ülkenin savunma, güvenlik bütçesine ne kadar ihtiyacı varsa gerekli kaynakları sonuna kadar ayıracaklarını bildirdi.
Milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın geneli ile Sayıştay tezkereleri üzerinde görüşlerini dile getirmeye devam ediyor.
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün komisyondaki konuşmasını internet üzerinden yayınlamak isteyen HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan'a itiraz etti.
Bilgiç'in, "Sizin özel kameranızdan görüntülenmek istemeyenler olabilir. Sizin göreviniz milletvekilliği, gazetecilik, kameramanlık değil." sözleri üzerine Kürkcü, "Burası özel alan değil, kamu alanı, Meclisin hizmetinde bir komisyon." dedi.
Daha sonra konuşmasına devam eden Ertuğrul Kürkcü, bütçede en yüksek payın Milli Savunma Bakanlığına ayrıldığını, giderek kabaran bir savunma bütçesiyle karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Bütçeden aslan payını Hazine'nin aldığını belirten Kürkcü, "Faizler ve güvenlik harcamalarının hemen hemen bütün enerjisini emdiği bir bütçe. Geri kalan bütçenin de neredeyse yüzde 70'i personel giderleri ve sosyal güvenlik primlerine ayrılıyor. Yani militarizme, bürokrasiye ve faizlere harcadığımızdan geri kalan ancak kamunun esenliği için harcanabiliyor." diye konuştu.
Kürkcü'nün Torba Tasarı ile büyük şirketlerin 5 milyar liralık vergi borcunun affedildiğini iddia etmesi üzerine tartışma yaşandı.
Maliye Bakanı Ağbal, bunun doğru olmadığını belirterek, "Sayın Kürkcü, kamuoyunun, bütün komisyon üyelerinin gözünün içine baka baka yalan söylüyor." diye konuştu.
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun "Söyle de bilelim." ifadeleri üzerine Ağbal, "Niye HDP'nin savunmasını yapıyorsunuz, her defasında HDP'yi savunmak zorunda mısınız" karşılığını verdi.
Ertuğrul Kürkcü, komisyondan "yalan" ifadesinin geri alınmasını istedi. Kürkcü'nün, "Doğru bilmiyor olsam bile siz bana böyle söyleyemezsiniz." şeklindeki sözlerine Bakan Ağbal, "Yalan söylüyorsunuz, bile bile yalan söylüyorsunuz. Sizin yalanlarınıza aldıracak halimiz yok." diyerek tepki gösterdi.
Kürkcü'nün "Planınızı görüyorum, savaş planlarınızı deşifre ettiğim için." sözleri üzerine Naci Ağbal, Milli Savunma Bakanlığına, savunma, güvenlik bütçesine bu ülkenin ne kadar ihtiyacı varsa gerekli kaynakları sonuna kadar ayıracaklarını vurguladı.
Ağbal'ın savunmaya bu kadar kaynak ayrılmasından neden rahatsız olduğunu sorması üzerine Ertuğrul Kürkcü, bunun üretken yatırımların önündeki engel olduğunu öne sürdü.
Maliye Bakanı Ağbal da "Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılmak istenen yatırımları engelleyen siz değil misiniz? Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde istihdamı engelleyen sizsiniz. Bu bölgelerde terörü körükleyerek o bölgede yatırımları engelleyen siz değil misiniz?" karşılığını verdi.
Kürkcü'nün sesini yükseltmesi üzerine de AK Parti'li milletvekilleri "Bağırmadan konuş." diye tepki gösterdi. Ertuğrul Kürkcü, Meclis çoğunluğuna sahip bir partinin muhalefeti susturmaya çalıştığını savundu.
Tartışmanın ardından komisyondaki görüşmeler devam etti.
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, büyüme rakamlarının yarısı kadar bile istihdam yaratılamadığını iddia etti.
Durmaz, ekonomiye olan güvenin düşük olduğunu, bunun da yerli ve yabancı yatırımcıları ihtiyatlı davranmaya ittiğini, halkı harcamalarını kısmaya yönelttiğini söyledi.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, son 5 günde benzine 21 kuruş, motorine 17 kuruş zam yapıldığını belirterek, "ÖTV'yi düşürerek fiyat artışlarının vatandaşa yansımasının önüne geçebilirdiniz ancak bunu yapacak manevra alanınız bile kalmadı." dedi.
Öztrak, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerinde söz aldı.
CHP'li Öztrak, devlet olarak tefeci faizi ödendiğini, sonra da faizden şikayet edildiğini söyledi.
Merkez Bankasının, sene başında likitideyi yüzde 8'den verirken şimdi yüzde 12'den verdiğini ifade eden Öztrak, "Faizleri düşüreceğim dediğiniz yerde faizler aldı başını gitti. Gelecek döneme baktığımızda yüzde 5,5 büyümeleri bile tutturmanız zor olacakır." diye konuştu.
Öztrak, son 5 günde benzine 21 kuruş, motorine 17 kuruş zam geldiğini anımsatarak, "Sizin elinizde bir araç var; ÖTV. Siz ÖTV'yi düşürerek fiyat artışlarının vatandaşa yansımasının önüne geçebilirdiniz ancak bunu yapacak manevra alanınız bile bütçede kalmadı." ifadesini kullandı.
CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın bütçe sunumunun, geçen yılların sunumuyla aşağı yukarı aynı olduğunu öne sürdü.
Dünyada, küresel ekonomide neler olduğunun doğru tespit edilmesi gerektiğini dile getiren Kuşoğlu, "Okyanusta fırtına var ama buradaki anlatım ırmaktaki sıkıntı." dedi.
Kuşoğlu, Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birinin borç, diğerinin istihdam olduğunu belirtti.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2018 yılı bütçesinin millete, ülkeye hizmeti esas aldığını belirterek, "Bütçe, özel sektör yatırımları başta olmak üzere yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir, hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmetli yarınları sunan bir bütçedir." dedi.
Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda 208 yılına ilişkin Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının geneli üzerinde ve Sayıştay Tezkerelerinin görüşmelerinde komisyon üyesi milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Komisyonda yapılan tartışmaların temelinin dönüp dolaşıp büyümeye geldiğine dikkati çeken Ağbal, bir ülke ekonomisi büyüyebiliyor, artan nüfusuna refah üretebiliyorsa, ekonomide katma değeri artırabiliyorsa ve bunu kalkınmacı bir yaklaşım içinde yapabiliyorsa o ülkedeki bütçelerin adalet içinde yapılan "vicdan bütçeleri" olduğunu bildirdi.
Ağbal, 16 yıl boyunca hiçbir iktidara nasip olmayacak şekilde, milletin, AK Parti iktidarlarına bütçeyi yapma görev ve sorumluluğunu verdiğine işaret ederek, "Herhalde burada adaleti de vicdanı da en iyi tartacak olan aziz milletimizdir." ifadesini kullandı.
Bugüne kadar her zaman için adaleti her şeyin üstüne koyduklarını vurgulayan Ağbal, AK Parti hükümetlerinin ortalama büyüme oranının bütün Cumhuriyet tarihi boyunca sağlanan ortalama büyüme oranından daha yüksek olduğunu belirtti.
Bakan Ağbal, 1990 ile 2002 yılları arasında sağlanan ortalama büyüme oranının yüzde 3,6, AK Parti hükümetleri süresince 2002 ile 2016 yılları arasında sağlanan büyüme oranının da yaklaşık yüzde 6,7 olduğuna işaret ederek, sürdürülebilir bir büyüme performansı elde edilmiş olmasının son derece önemli olduğuna işaret etti.
Gezi Parkı olaylarından sonraki dönemde büyümenin görece olarak aşağı geldiğini belirten Ağbal, "Gezi Parkı olayları, 17 - 25 Aralık operasyonları ardından global bir takım oyunlar, bölgede yaşanan jeopolitik risklere rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 6,7 büyümüş. Bütün içeride ve dışarıda tezgahlanan oyunlara rağmen Türkiye ekonomisi hem iç hem dış şoklara karşı dayanıklılığını büyümede çok net bir şekilde gösterdi. Yakın tarihsel perspektifte ekonominin temel parametrelerine bakıldığında çok rahat bir şekilde görülecektir ki büyümede, enflasyonda, bütçe açığında, borç stokunda, ihracatta, toplam rezervlerde, birçok ekonomik göstergelerde Türkiye ekonomisi olağanüstü bir başarı kaydetmiştir." diye konuştu.
Ağbal, uluslararası karşılaştırmalarda da Türkiye'nin iyi konumda olduğuna dikkati çekerek, "Yapılan bir eleştiri var; 'Neden siz hep 2002 yılını karşılaştırıyorsunuz?'. 2010 yılı ile karşılaştırıldığında da bütün ekonomik parametrelerde Türkiye son derece iyi durumda." ifadesini kullandı.
Bakan Ağbal, 1989'da Maliye Bakanlığında bürokrat olarak göreve başladığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"1990'lı yılların bütün sefaletini yaşadık. Bana şimdi arkadaşlar diyor ki, 'Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler şöyle olmuş, böyle olmuş...' Ben rahmetli babamı Dışkapı SSK Hastanesine götürdüğümde sabahlara kadar sıra alabilmek için bekledik. İlaç aldık dediler ki gideceksiniz kurumun eczanesinden alacaksınız saatlerde bir de orada bekledik. Siz bana neden bahsediyorsunuz, belki gençler inanır. 1990'lı yıllarda Sosyal Güvenlik Kurumunun, sağlık kurumlarının krizlerini, açmazlarını, yokluklarını bilfiil yaşadık millet olarak ve o günlere Allah bir daha geri götürmesin. Rabbime şükürler olsun ki bugün sağlık, sosyal güvenlik alanında gerçekten gelinen noktada hem hizmet kalitesinde hem de hizmete erişebilirlikte oldukça iyiyiz."
Türkiye'nin bütçe açığı ve borç yükünde son derece iyi noktalara geldiğini, faiz harcamalarının düştüğünü aktaran Ağbal, "IMF ile eskiden stand-by programları başlardı, bitmeden tekrar yenilenirdi. 2009'dan beri Türkiye, IMF programı yapmadan kendi ayaklarının üzerinde mali göstergelerini, kamu dengelerini daha da iyileştiren bir performansı da sağlamış oldu." dedi.
Naci Ağbal, vergi politikasının son derece önemli olduğunu belirterek, verginin kamu gelirlerini temin etmenin yanında sosyal adalet ve sosyal devletin var olup olmadığını gösteren önemli bir unsur olduğunu bildirdi. Ağbal, AK Parti döneminde gelir vergisinde, katma değer vergisinde oranlarda indirim yaptıklarını anımsattı.
AK Parti iktidara geldiğinde kişi başına günlük geliri 4,3 doların altında olan nüfusun yüzde 30 olduğunu, bu oranın günümüzde yüzde 1,58'e düştüğünü belirten Ağbal, "AK Parti hem fakirliği hem mutlak yoksulluğu düşürmüştür, aynı zamanda her hal ve takdirde dezavantajlı bütün gruplar sosyal devlet uygulamalarını ilk defa bu dönemde kazanmıştır. AK Parti hükümetlerinin bütçesi faiz bütçesi değil, hizmet bütçesidir, refah bütçesidir ve topluma sosyal hizmetler yoluyla da her zaman için kaynak aktarmıştır." diye konuştu.
Maliye Bakanı Ağbal, engellilere yönelik yılda toplam 6 milyar liradan fazla destek verdiklerini dile getirerek, günümüzde 320 bin engellinin eğitime erişebildiğini belirtti.
AK Parti hükümetleri döneminde istihdamın kesintisiz bir şekilde arttığının altını çizen Ağbal, son 1 yılda 1,1 milyon insana istihdam sağladıklarına işaret etti.
Ağbal, bu dönemde gelişmişlik göstergelerinde de önemli iyileşmeler sağlandığını belirterek, çocukların anaokula erişim oranlarının yükseldiğini, öğretmen, derslik sayısının, doğumda beklenen yaşam süresinin arttığını, bebek ve anne ölüm oranlarının gerilediğini vurguladı.
Vatandaşın istediği zaman istediği sağlık hizmetini istediği yerden, istediği kalitede alabildiğine dikkati çeken Ağbal, partisinin icraatlarını anlatmasının eleştirilmesi üzerine, "Bütçenin geneli üzerinde görüşme yapıyoruz. Arkadaşalar 'Bu bütçe insan odaklı bir bütçe değil, vatandaşa hizmet etmiyor, vicdansız' gibi birçok şey söylediler. Bütçenin çalışanlara dönük bir içerme taşımadığını söylediler. Halbuki 2002 yılından bu yana hem kamu çalışanları, hem emekliler hem de işçilerin her bakımdan refahları arttı." ifadesini kullandı.
Ağbal, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre 2002'de vatandaşın en düşük memur maaşı ile 386 ekmek alınabildiğini anımsatarak, şimdi söz konusu maaş ile 660 ekmek alınabildiğini söyledi. Aynı maaş tutarı ile 2002 yılında 45 kilogram dana eti alınabilirken şimdi en düşük memur maaşı ile 63 kilogram dana eti alınabildiğini belirten Ağbal, şunları kaydetti:
"2018 yılı bütçesi milletimize, ülkemize hizmeti esas alan burada söylenenin aksine, özel sektör yatırımları başta olmak üzere, yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı her bakımdan destekleyen bir bütçedir. Bu bütçe aynı zamanda sosyal bir bütçedir. Hem fakirlikle mücadele eden bir bütçedir, hem de dezavantajlı gruplar kim olursa olsun onların ihtiyacı olan sosyal hizmetli yarınları sunan bir bütçedir. Bunu sağlamak için hem teşkilatlanma hem bu konu ile ilgili gerekli kaynakların ayrılması konusunda da özel duyarlılığımız vardır. 2018 bütçesi tarıma önemli kaynak ayıran bir bütçe olmuştur. Tarımsal destekleme bütçesi yanında tarımsal yatırım harcamaları, dolaylı sübvansiyon yoluyla sağladığımız destekler ve yaptığımız vergi indirimlerini üst üste toplarsanız 2018 bütçesi tarım sektörüne katkı veren bir bütçe olmuştur. Bugün 2018 yılı bütçesi başta olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumunun hem emeklilik ödemelerinin sağlanmasında hem de genel sağlık sigortası kapsamında finansmanda gerekli yeterli ödeneği bütçeden rahatlıkla verebiliyoruz."
***HABERİN DEVAMINA İLGİLİ DOKÜMANLAR KISMINDAN ULAŞABİLİRSİNİZ***
