2005-12-06 - 16:30
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada gündemdeki çeşitli konuları değerlendirdi.
VAN'DA HAKİMLERİN ORTAYA ÇIKMASINI BEKLİYORUZ
Baykal, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü'nün, önümüzdeki günlerde yargılanacağını anımsatarak, sağlam hukuk birikiminin bir kenara bırakılıp, bu durum karşısında seyirci kalınmasının güç olduğunu kaydetti. Baykal, olayın, her türlü soğukkanlılığı zorlayacak aşamaya geldiğini söyledi. Hukukun, adaletin sorgulanma aşamasına geldiğini öne süren Baykal, adaletin, toplumun en temel dayanağı olduğuna dikkati çekti. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Adalet, küçük siyasi hesapların, intikam duygularının, ideolojik tavırların gereği olarak kullanılırsa, tahribat; sizi, sizin ölçülerinizi aşan düzeyde ortaya çıkar. Türkiye, bunun bedelini ağır öder. Hepimiz kendimizi frenliyoruz. Van'da da hakimlerin olduğunun
ortaya çıkmasını bekliyoruz. Siyasetçilere rağmen Van'da da hakimlerin olduğunun ortaya çıkmasına ihtiyaç var. (?) Hükümetin, bu konuyu çığırından çıkarabilecek yaklaşımlardan bir an önce uzak durması gerekiyor. Her türlü baskıya rağmen direnecek olan hakimlere, yargıçlara, adalete güveniyorum.''
KIBRIS-AB
Baykal, partisinin grup toplantısında, Kıbrıs konusundaki gelişmelere değinirken, Türkiye'nin bir kez daha bu konuda büyük bir hayal kırıklığına sürüklendiğini söyledi.
Türkiye'ye verilen sözlerin anlamını kaybettiğini, vaadedilenlerin gerçekleştirilmeyeceğinin artık ortaya çıkmaya başladığını savunan Baykal, AB Komisyonu'nca kabul edilen ve KKTC'ye ticaret olanağı getirecek olan tüzüğün değerlendirilmesinin ertelendiğinin de
önümüzdeki günlerde açıklanacağını ifade etti. Deniz Baykal, ''Bu, Rumların bu konudaki mücadelelerinin bir kez daha başarıya ulaştığını göstermektedir. Yani AB'ye meydan okuyan,
Annan Planı'na 'hayır' diyen Rumlar, bize vaadedilenlerin de gerçekleştirilmesini engelleyecek bir etkinliği sergileyebilmişlerdir'' dedi.
KKTC Parlamentosu gündeminde, Kıbrıs konusunda KKTC ve Türkiye'nin bugüne kadar izlediği politikada çok önemli değişikliğe yol açacak bir yasa tasarısı bulunduğuna dikkati çeken Baykal, tasarının, 1974 öncesinde Rumlardan kalan ve kimseye tahsis edilmemiş gayrimenkul ya da menkullerin doğrudan doğruya Rumlara iadesini öngördüğünü kaydetti.
Baykal, şöyle devam etti:
''KKTC'nin denetimi altında bulunup da şimdiye kadar tahsis edilmemiş olan gayrimenkul ve menkuller, KKTC'nin kendi iradesi, kararıyla teslim edilecek. Buraya ayrıca bir soru işareti koymak gerekiyor. Kimin iradesi, kimin kararıyla, kimin talimatıyla? Bunu araştıracağız, ama görünürdeki manzara, 'biz kendimiz teslim edeceğiz' diyorsunuz. Neyi teslim ediyorsunuz? Maraş'ı teslim ediyorsunuz. Maraş, Kıbrıs görüşmelerinin en temel pazarlık unsurlarından biridir. Şimdi daha müzakereler sonuçlanmadan, Kıbrıs konusunda bir anlaşma söz konusu olmadan, bugünden, tek taraflı olarak Maraş'ı teslim etmeyi öngören bir yasal düzenlemeyi KKTC Meclisi'nde değerlendiriyorsunuz.'' Kıbrıs'ta yıllardan beri izlenen politikadan vazgeçilmesiyle, olumlu bir sonuç alınamayacağını kaydeden Baykal, ''Çok büyük hatalar yapılıyor. Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmayacağının ortaya çıktığı noktada, Katma Protokol'ün TBMM'de görüşülmesinin istendiği, Türk havaalanı ve limanlarının Rum uçaklarına açılmasının beklendiği bir noktada, biz çıkıp tek taraflı bir iradeyle, 'Bunun üzerine bir de Maraş'ı versek alır mısınız?' diyoruz.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde yaşanan gelişmelerin, ülke bütünlüğünü bozma noktasına geldiğini öne sürerek, ''Türkiye AB'ye girmek isterken kendi birliği tehlikeye giriyor, bunun ne anlama geldiği ciddi biçimde düşünülmelidir'' dedi.
ETNİK KİMLİK TARTIŞMASINDAN KİM, NE KAZANACAK?
Türkiye'nin, gerçek sorunlarını bir kenara bırakarak, Başbakan tarafından ortaya atılan ''etnik kimlik'' meselesini tartışmaya başladığını belirten Deniz Baykal, Türk devletinin bir tane milleti olduğunu ve bu siyasi topluluğun adının Türk milleti olduğunu yineledi.
''Hepimiz biriz, birbirimize muhtacız, bu birliği bozmayalım diyoruz. Bakın Irak örneği ortada, bu yaklaşımların ülkeye ne acılar yaşattığını yakın zamanda en acı örnekleriyle gördük. Biz kimlik ve millet tartışmalarına girdiğimizde bundan kim kazanacak, kimse kazanmayacak, herkes kaybedecek. Kuşaklar boyu bu tartışmalar sonunda yaşanacakların acısı çekilecek. Bakın biz bir imparatorluktuk, yaşanan etnik kimlik tartışmaları sonunda bir ulus devlet olarak ortaya çıktık. Yeniden böyle bir tartışmaya girersek ortaya ne çıkacak. Bu tartışma ulus devleti nereye götürecek. (?) Bundan yarar sağlayacaklar elbette vardır. Sevr de böyle bir yaklaşım değil miydi? Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları bu oyunu bozdu.
İMRALI'DA ÇİZİLEN BAYRAK, NEYİN BAYRAĞI?
İmralı'da cezasını çekmekte olan terör örgütü elebaşının kimlik tartışmalarıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmenin, Türkiye'nin en büyük tirajlı gazetelerinden birisinde yer aldığını ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir durum yaşanmaz. Bu tür yayınlar hiç kuşku yok iyi niyetli yaklaşımlardır. Ama Türkiye bu yaklaşımlarla çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktır.
Öcalan, (Başbakan'a hak veriyorum, ben de aynı düşüncedeyim, ve bunu ilk ben söylemiştim) diyor kimlik tartışmalarıyla ilgili olarak. Peki sormak lazım, öyleyse Türkiye bu kadar acıyı niye çekti? Niye 30 bin evladını yitirdi. Kim ne derse desin Türkiye bu konuda gelmiş geçmiş hükümetleriyle büyük aşamalar kaydetti, Anayasa değişiklikleri yaptı, büyük açılımlarda bulundu.
Peki şimdi ne isteniyor? İmralı'da çizilen o bayrak neyin bayrağı? O konfederasyon neyin konfederasyonu? Biz iki milletiz bunu kabul edelim deniyorsa bu bizi nereye götürür? Türkiye Cumhuriyeti olarak biz iki milletiz denmek isteniyorsa bu sürecin nerede duracağını kim söyleyebilir?"
Baykal siyasi kadroların sadece izleyici olduğunu ve CHP'nin meselenin üstüne gideceğini sözlerine ekledi.
Baykal, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü'nün, önümüzdeki günlerde yargılanacağını anımsatarak, sağlam hukuk birikiminin bir kenara bırakılıp, bu durum karşısında seyirci kalınmasının güç olduğunu kaydetti. Baykal, olayın, her türlü soğukkanlılığı zorlayacak aşamaya geldiğini söyledi. Hukukun, adaletin sorgulanma aşamasına geldiğini öne süren Baykal, adaletin, toplumun en temel dayanağı olduğuna dikkati çekti. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Adalet, küçük siyasi hesapların, intikam duygularının, ideolojik tavırların gereği olarak kullanılırsa, tahribat; sizi, sizin ölçülerinizi aşan düzeyde ortaya çıkar. Türkiye, bunun bedelini ağır öder. Hepimiz kendimizi frenliyoruz. Van'da da hakimlerin olduğunun
ortaya çıkmasını bekliyoruz. Siyasetçilere rağmen Van'da da hakimlerin olduğunun ortaya çıkmasına ihtiyaç var. (?) Hükümetin, bu konuyu çığırından çıkarabilecek yaklaşımlardan bir an önce uzak durması gerekiyor. Her türlü baskıya rağmen direnecek olan hakimlere, yargıçlara, adalete güveniyorum.''
KIBRIS-AB
Baykal, partisinin grup toplantısında, Kıbrıs konusundaki gelişmelere değinirken, Türkiye'nin bir kez daha bu konuda büyük bir hayal kırıklığına sürüklendiğini söyledi.
Türkiye'ye verilen sözlerin anlamını kaybettiğini, vaadedilenlerin gerçekleştirilmeyeceğinin artık ortaya çıkmaya başladığını savunan Baykal, AB Komisyonu'nca kabul edilen ve KKTC'ye ticaret olanağı getirecek olan tüzüğün değerlendirilmesinin ertelendiğinin de
önümüzdeki günlerde açıklanacağını ifade etti. Deniz Baykal, ''Bu, Rumların bu konudaki mücadelelerinin bir kez daha başarıya ulaştığını göstermektedir. Yani AB'ye meydan okuyan,
Annan Planı'na 'hayır' diyen Rumlar, bize vaadedilenlerin de gerçekleştirilmesini engelleyecek bir etkinliği sergileyebilmişlerdir'' dedi.
KKTC Parlamentosu gündeminde, Kıbrıs konusunda KKTC ve Türkiye'nin bugüne kadar izlediği politikada çok önemli değişikliğe yol açacak bir yasa tasarısı bulunduğuna dikkati çeken Baykal, tasarının, 1974 öncesinde Rumlardan kalan ve kimseye tahsis edilmemiş gayrimenkul ya da menkullerin doğrudan doğruya Rumlara iadesini öngördüğünü kaydetti.
Baykal, şöyle devam etti:
''KKTC'nin denetimi altında bulunup da şimdiye kadar tahsis edilmemiş olan gayrimenkul ve menkuller, KKTC'nin kendi iradesi, kararıyla teslim edilecek. Buraya ayrıca bir soru işareti koymak gerekiyor. Kimin iradesi, kimin kararıyla, kimin talimatıyla? Bunu araştıracağız, ama görünürdeki manzara, 'biz kendimiz teslim edeceğiz' diyorsunuz. Neyi teslim ediyorsunuz? Maraş'ı teslim ediyorsunuz. Maraş, Kıbrıs görüşmelerinin en temel pazarlık unsurlarından biridir. Şimdi daha müzakereler sonuçlanmadan, Kıbrıs konusunda bir anlaşma söz konusu olmadan, bugünden, tek taraflı olarak Maraş'ı teslim etmeyi öngören bir yasal düzenlemeyi KKTC Meclisi'nde değerlendiriyorsunuz.'' Kıbrıs'ta yıllardan beri izlenen politikadan vazgeçilmesiyle, olumlu bir sonuç alınamayacağını kaydeden Baykal, ''Çok büyük hatalar yapılıyor. Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmayacağının ortaya çıktığı noktada, Katma Protokol'ün TBMM'de görüşülmesinin istendiği, Türk havaalanı ve limanlarının Rum uçaklarına açılmasının beklendiği bir noktada, biz çıkıp tek taraflı bir iradeyle, 'Bunun üzerine bir de Maraş'ı versek alır mısınız?' diyoruz.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde yaşanan gelişmelerin, ülke bütünlüğünü bozma noktasına geldiğini öne sürerek, ''Türkiye AB'ye girmek isterken kendi birliği tehlikeye giriyor, bunun ne anlama geldiği ciddi biçimde düşünülmelidir'' dedi.
ETNİK KİMLİK TARTIŞMASINDAN KİM, NE KAZANACAK?
Türkiye'nin, gerçek sorunlarını bir kenara bırakarak, Başbakan tarafından ortaya atılan ''etnik kimlik'' meselesini tartışmaya başladığını belirten Deniz Baykal, Türk devletinin bir tane milleti olduğunu ve bu siyasi topluluğun adının Türk milleti olduğunu yineledi.
''Hepimiz biriz, birbirimize muhtacız, bu birliği bozmayalım diyoruz. Bakın Irak örneği ortada, bu yaklaşımların ülkeye ne acılar yaşattığını yakın zamanda en acı örnekleriyle gördük. Biz kimlik ve millet tartışmalarına girdiğimizde bundan kim kazanacak, kimse kazanmayacak, herkes kaybedecek. Kuşaklar boyu bu tartışmalar sonunda yaşanacakların acısı çekilecek. Bakın biz bir imparatorluktuk, yaşanan etnik kimlik tartışmaları sonunda bir ulus devlet olarak ortaya çıktık. Yeniden böyle bir tartışmaya girersek ortaya ne çıkacak. Bu tartışma ulus devleti nereye götürecek. (?) Bundan yarar sağlayacaklar elbette vardır. Sevr de böyle bir yaklaşım değil miydi? Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları bu oyunu bozdu.
İMRALI'DA ÇİZİLEN BAYRAK, NEYİN BAYRAĞI?
İmralı'da cezasını çekmekte olan terör örgütü elebaşının kimlik tartışmalarıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmenin, Türkiye'nin en büyük tirajlı gazetelerinden birisinde yer aldığını ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir durum yaşanmaz. Bu tür yayınlar hiç kuşku yok iyi niyetli yaklaşımlardır. Ama Türkiye bu yaklaşımlarla çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalacaktır.
Öcalan, (Başbakan'a hak veriyorum, ben de aynı düşüncedeyim, ve bunu ilk ben söylemiştim) diyor kimlik tartışmalarıyla ilgili olarak. Peki sormak lazım, öyleyse Türkiye bu kadar acıyı niye çekti? Niye 30 bin evladını yitirdi. Kim ne derse desin Türkiye bu konuda gelmiş geçmiş hükümetleriyle büyük aşamalar kaydetti, Anayasa değişiklikleri yaptı, büyük açılımlarda bulundu.
Peki şimdi ne isteniyor? İmralı'da çizilen o bayrak neyin bayrağı? O konfederasyon neyin konfederasyonu? Biz iki milletiz bunu kabul edelim deniyorsa bu bizi nereye götürür? Türkiye Cumhuriyeti olarak biz iki milletiz denmek isteniyorsa bu sürecin nerede duracağını kim söyleyebilir?"
Baykal siyasi kadroların sadece izleyici olduğunu ve CHP'nin meselenin üstüne gideceğini sözlerine ekledi.
