2007-02-27 - 15:34
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'nin yapısını, dokusunu değiştirmeye yönelik yasal düzenlemelerin gündeme getirildiğini, işgal harekatının devam ettiğini'' savundu.
Baykal, ''Türkiye'de şimdi kıyamet kopmuyorsa bunu gerektiren şartlar
yaşanmıyor zannetmeyin. Sadece kıyamet kopamıyor Türkiye'de'' diyerek, kıyametin
sandıkta hep beraber koparılacağını söyledi.
Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM
gündeminde bulunan Yargıtay Yasa Tasarısına yönelik eleştirilerini yineledi.
Partisinin geçtiğimiz hafta yapılan grup toplantısında, tasarının ''kuşatma
ve işgal zihniyetiyle'' hazırlandığı görüşünü dile getirdiğini anımsatan Baykal,
kendisinin açıklamalarının ardından yargıç ve savcıların oluşturduğu bir birlik
olan YARSAV'ın da yayınladığı bildiride benzer kaygıların dile getirildiğini
söyledi.
Baykal, YARSAV'ın bildirisinden bazı bölümleri okuyarak, bildiride tasarının
hukuki bir ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, yargıya zarar vereceği ve geri çekilmesi
gerektiği görüşüne yer verildiğine dikkati çekti.
CHP Genel Başkanı Baykal, bu konunun yalnızca yargı mensuplarını değil tüm
Türkiye'yi ilgilendiren bir sorun olduğunu, bu nedenle olaya hep birlikte sahip
çıkılması gerektiğini kaydetti. Baykal, ''Bir işgal zihniyeti ortaya çıkmaya
başlamıştır. Bağımsız bir güç olan yargıyı kontrol altına alınmak, Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun nasıl, hangi siyasi hesaplarla ele geçirilmek
istendiğini mesleğin içinden birileri söylüyor, duyar varsa... Biz duyuyoruz,
hakimlerimiz ve savcılarımızla dayanışma içindeyiz'' dedi.
-''İŞGAL HAREKATI DEVAM EDİYOR''-
''Bir işgal harekatının devam ettiğini'' öne süren Baykal, Türkiye'nin
yapısını, dokusunu değiştirmeye yönelik düzenlemelerin gündeme getirildiğini
savundu.
Hazırlanan Kamu İhale Kurumu Yasa Tasarısının da bunun bir uzantısı olduğunu
ileri süren Baykal, AK Parti yerel yöneticileri aracılığıyla bir ''Ali Dibo''
düzeni sürdürüldüğünü, bunu belgeleriyle ortaya koyduğu için bir AK Parti
milletvekilinin partiden ihraç edildiğini savundu.
Baykal, şikayet üzerine inceleme başlatan Kamu İhale Kurumunun kararıyla,
''Ali Dibo'' uygulamasını resmen teyit edildiğini öne sürdü. Kurumun sadece
Hatay'da incelenen 67 ihaleden 43'ünün mevzuata aykırılığını tespit ettiğini
belirten Baykal, şöyle devam etti:
''Bunun gereğini yapmak lazım, onlar da gereğini yapıyorlar... 'Kim oluyor
bu İhale Kurumu, bu kararı nasıl alıyor? Hemen yasayı değiştirelim, bunların
haddini bildirelim' diyorlar. Getirdikleri tasarıya göre Kamu İhale Kurumu, ihale
iptali kararı alamayacak, Ali Dibo türündeki işlere bakamayacak. Kamu İhale
Kurumu, önüne getirilen iddiayla, ihbarla işlem yapamayacak. Kurumda Sayıştay ve
Danıştaydan hakim statüsünde üyeler vardı şimdi bu kaldırılıyor, hukuk mezunu
olması yeterli sayılıyor.''
-''KIYAMET KOPAMIYOR''-
Kurulun üyelerinin 10 kişiden oluştuğunu ve 8'nin görev süresinin 16
Nisan'da dolacağını vurgulayan Baykal, tasarıda, yeni cumhurbaşkanı seçilinceye
kadar görev süresi dolan üyelerin yerine yenilerinin atanmayacağı hükmüne yer
verildiğine dikkati çekti.
Baykal, ''2 üyeyle Kamu İhale Kurumu göreve devam edecek. Burada samimiyet,
vatan sevgisi, hukuk saygısı var mı? Manzara bu... Bunlardan bir tanesi bile
Türkiye'de kıyametin koparılması için yeter. Türkiye'de şimdi kıyamet kopmuyorsa
bunu gerektiren şartlar yaşanmıyor zannetmeyin. Sadece kıyamet kopamıyor
Türkiye'de '' diye konuştu.
Bir vatandaşın, ''kopacak az kaldı'' demesi üzerine Baykal, ''İnşallah
sandıkta o kıyameti hep beraber koparacağız'' dedi.
-1 MART TEZKERESİNİN YILDÖNÜMÜ-
Baykal, konuşmasında, iki gün sonra 1 Mart tezkeresinin TBMM'de
reddedilmesinin 4. yıldönümü olduğunu hatırlatarak, Meclis'in ulusal yararları,
bölge barışını gözeterek şerefli, geçmişine yakışan tarihi bir karar vererek,
tezkereyi reddettiğini söyledi.
Irak'da 4 yıldan beri büyük bir savaş yaşandığını, ölü sayısının 650 bini
aştığını, bir milyon insanın göç etmek durumunda kaldığını anlatan Baykal, ''Eğer
Türkiye 1 Martta o kararı almasaydı bugün yaşananların doğrudan bir parçası,
sorumlusuydu'' dedi.
Baykal, tezkerenin reddedilmesiyle Türkiye'nin en kritik coğrafyası olan
Güneydoğu Anadolu'yu 65 bin yabancı askerin bir üs gibi kullanmasının da
önlendiğini vurgulayarak, ''Eğer 1 Mart'ta o karar alınmasaydı toprak
bütünlüğümüz, ulusal egemenliğimiz, iç barış da çok ciddi bir tehdit altına
girmiş olacaktı'' diye konuştu.
Hiçbir hesabın, bugün Irak'ta yaşananları ortaya çıkan bilançoyu haklı
kılamayacağını belirten Baykal, Irak halkının bir an önce huzura kavuşmasını, el
ele vererek kardeşçe yaşamlarını sürdürmelerini dilediğini ifade etti.
Konuşmasında, Yukarı Karabağ'da yüzlerce kadın ve çocuğun acımasızca
katledildiği Hocalı katliamının 15. yılının üç gün önce dolduğunu hatırlatan
Baykal, aradan geçen sürece rağmen 1 milyonun üzerinde insanın hala kamplarda
yaşamlarını sürdürdüklerine dikkati çekti.
Bütün bunların görmezden gelinemeyeceğini, yakın tarihte meydana gelen bu
olayları, haksızlığı ortaya koymanın boyunlarının borcu olduğunu belirten Baykal,
kardeş ülke Azerbaycan'la dostluk ve dayanışma duygularıyla el ele verilmesi
gerektiğini kaydetti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ulusal
egemenliğin, toprak bütünlüğünün müzakere konusu olmaması gerektiğini belirterek,
''Toprak bütünlüğünü, ulusal egemenliğini tartışma konusu yapmak isteyenlerle
bunu görüşmeye hazır olduğunu söylüyorsan, sen hiçbir kutsalı kalmamış bir
noktaya gelmişsin demektir'' dedi.
Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, hiçbir ülkenin
parçalanmasından mutluluk duymayacaklarını ifade etti. Irak'ta yaşananların acı
bir tablo olduğunu dile getiren Baykal, bu durumun başka ülkelere yansıması
olasılığının, sorumlu olan herkesi ilgilendirmesi gerektiğini vurguladı.
Deniz Baykal, herkese saygılarının olduğunu, Türkiye'nin güvenliğini, ulusal
bütünlüğünü sahiplenmek ve sürdürmek istediklerini belirtti.
''Irak'taki manzaranın içimize sindirilmesini sağlamak istiyorlar'' diyen
Baykal, müzakere konusu olamayacak bazı konuların bulunduğunu kaydetti.
-''BAŞINIZ DERTTEN KURTULMAZ''-
CHP lideri Baykal, terör örgütü PKK'yı, komşu ülkenin desteklemesinin
müzakere konusu yapılamayacağını dile getirerek, şöyle konuştu:
''Bunu, pazarlığı yapılabilir, konuşulabilir, uzlaşılabilir bir konu olarak
kabul ederseniz, başınız hiçbir zaman dertten kurtulmaz. Size o konu daima
pazarlık konusu olarak getirilir ve dayatılır. Böyle konuların pazarlığı olmaz.
Ulusal egemenliğiniz, toprak bütünlüğünüz müzakere konusu olmaz, olmamalıdır.
'Herşeyi konuşabiliriz' derken, senin toprak bütünlüğünü, ulusal egemenliğini
tartışma konusu yapmak isteyen birileriyle bunu görüşmeye, müzakere etmeye hazır
olduğunu söylüyorsan, sen hiçbir kutsalı kalmamış bir noktaya gelmişsin demektir.
Egemenlik, müzakere konusu olabilir mi? Yumuşak, güleryüzlü ifadeyle 'her konuyu
konuşalım, düşmanımızla da konuşalım...' Git o zaman İmralı'ya konuş.''
İsrail'in Hamas, ABD'nin de El Kaide ile niye konuşmadığını soran Baykal,
bir ülkenin kendi hesabını doğru yapması gerektiğini söyledi.
Bazılarının ''Ha Diyarbakır, ha Kerkük'' dediğini ifade eden Baykal,
bunların, AK Parti iktidarının sonuçları olduğunu savundu.
Baykal, Türkiye'nin temelleriyle oynandığını ve bunlar karşısında hiç
kimsenin ağzını açmadığını ifade etti.
-''YENİDEN BARIŞ ORTAMI''-
CHP Genel Başkanı Baykal, gelecek dönemde bir iktidar değişikliğinin olması;
Türkiye'nin 80 yıllık birikimine, ulusal bütünlüğüne ve kazanımlarına sahip
çıkmaları gerektiğini belirtti.
Baykal, Türkiye'de yeniden bir kaynaşma, barış ve dostluk ortamı
yaratacaklarını, ülkenin en çok buna ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Deniz Baykal, partisinin iktidarında eğitimin işe ve üretime yönelik
olacağını, gençlerin üniversite kapılarından döndüğü çarpık eğitim sistemine son
vereceklerini, bütün çocuklara yurt ve burs imkanı sağlayacaklarını, eğitim
politikalarını, iş dünyası ve KOBİ'ler ile oluşturacaklarını anlattı.
-''ANANIZIN AK SÜTÜ GİBİ HELALDİR...''-
Devletin, Anayasa'da yazdığı gibi sosyal devlet olacağını belirten Baykal,
Erzurum'da AK Parti'li bir belediye meclis üyesinin vatandaşa yardım etmesinden
sonra yaşanan olaylara işaret etti. ''Belediye meclis üyesinin, torba ile
vatandaşa yiyecek taşımasının anlamı ne?'' diye soran Baykal, Başbakan'ın, ''Bunu
sen götüreceksin'' şeklinde talimatı olduğunu savundu.
CHP lideri Baykal, yardımların devletin ve milletin cebinden olduğunu ancak
AK Parti'li belediye meclisi üyesi tarafından götürüldüğünü söyledi.
Yardımların, lütuf, sadaka verir gibi değil, devletin kurumları tarafından
yapılması gerektiğini dile getiren Baykal, aile yardımlarının nasıl yapılacağı
konusunda bir çalışmalarının bulunduğunu belirtti.
Baykal, vatandaşlara, ''Kömür, poşetle yiyecek veriyorlarsa hiç tereddüt
etmeden alın. O sizin ananızın ak sütü gibi helaldir. 'Yanlış iş yapmış olur
muyum' diye düşünmeyin. O sizin vatandaş olarak hakkınızdır. Onu verdiler diye de
sakın ha oyunuzu vermeyin. Oy sizin namusunuz, şerefiniz, onurunuz, ırzınızdır,
koruyun onu. Gönlünüz kime yatarsa ona oy verin. Ama 'yardım verdiler, poşet
getirdiler' diye bunlara oy vermeyin. Vicdanınızı, aklınızı, mantığınızı
dinleyin'' diye seslendi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti'nin
getirdiği değişimin, Türkiye'yi çağdaş uygarlıktan, Ortadoğu-Arap uygarlığına
doğru döndürme değişimi olduğunu öne sürdü.
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidarın
ekonomi politikalarını eleştirdi.Hükümetin çok yüksek reel faizle borçlandığını
öne süren Baykal, 2003 yılının başında dışardan 1000 dolar getiren ve bunu Türk
lirasına çeviren bir kişinin; hiçbir şey yapmadan yastık altında tuttuğu bu
parayı bugün dolara çevirmesi durumunda, bunun 1214 dolar olacağı kaydetti.
İşlerin yoluna girmediğini ve ülkede yapay bir şişkinlik olduğunu öne süren
Baykal, çiftçi, esnaf ve sanayicinin kan ağladığını, gençlerinin işsiz olduğunu
söyledi. Baykal, ''Ama birileri çıkıp anlatıyor. Anlatılan, Türkiye'nin
penceresinden görülen manzara değildir, yabancı sermayenin penceresinden görülen
Türkiye'dir. Anadolu'nun, halkın penceresi farklı'' dedi.
Uygulanan ekonomi politikaları sonucu, Türkiye'nin en pahalı benzinin ve
elektriğin kullanıldığı, en yüksek faizi ödendiği, en ağır vergilerin toplandığı,
cari açığın patladığı, tarımın perişan olduğu, esnafın komaya girdiği bir ülke
haline geldiğini ifade eden Baykal, kayıtdışı ekonominin başını alıp gittiğini,
zenginin daha zengin hale geldiği bir manzaranın bulunduğunu savundu.
-TEMEL ANLAYIŞ DEĞİŞİKLİĞİ-
CHP iktidarında çok temel anlayış değişikliği içine gireceklerini bildiren
Baykal, şöyle konuştu:
''Türkiye ekonomisi, bir rant, bir haksız kazanç, bir faiz ekonomisi
olmaktan çıkarılacaktır. Bir üretim ekonomisi haline getirilecektir. Türkiye'yi
kurtuluşa götürecek olan budur. Daha ucuz, daha çok, daha kaliteli üretim.
Türkiye için üretim, dünya için üretim... Türkiye'nin amacı, dünyanın ürettiğini
tüketmek değil; ürettiğini dünyaya tükettirebilmektir. Bu zihniyet değişimi
sağlanabilmelidir''
-DEĞİŞİM TARTIŞMASI-
AK Parti Grup toplantılarında ''erken bayram'' kutlamaları yapıldığını ileri
süren Baykal, işsiz sayısını ve çiftçilerin durumunu hatırlatarak, neyin
bayramının yapıldığını sordu.
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Biz değişimi, onlar statükoyu
temsil ediyor'' dediğini ifade ederek, Türkiye'nin dünya çapında çok köklü bir
değişim yaşadığını, çağdaş hukukun egemen olduğunu, devletin milletin devleti
haline dönüştüğünü, kadın-erkek eşitliğinin gerçekleştirildiğini, imparatorluk
düzeninden ulus devlete geçildiğini söyledi.
-''DEĞİŞİM, ONLARA RAĞMEN OLMUŞTUR''-
Türkiye'yi, dünyanın en borçlu değil, ayakları üzerinde sağlam duran, refah
düzeyi artmış bir ülkesi haline dönüştürmek gerektiğini ifade eden Baykal, şöyle
konuştu:
''Bunların getirdiği değişim, tek kuruş borcu olmayan Türkiye'yi, borçlu
ülke haline getirme değişimidir. Bunların getirdiği değişim, Türkiye'yi çağdaş
uygarlıktan, Ortadoğu-Arap uygarlığına doğru döndürme değişimidir. Bunlardan,
Türkiye'nin ders almaya ihtiyacı yoktur. Bunlara hakettiği dersi milletimiz
verecektir. Bunlar, Türkiye'de o büyük değişimler yaşanırken, o değişimlere
direnenlerin, o değişimleri engellemeye çalışanların rüyasını görmeye devam eden
insanlardır. Bugün Türkiye bu köklü dönüşümü yaşadıysa, bu değişim onlara rağmen
olmuştur.''
Baykal, AK Parti'nin iktidara gelmesinden 4 yıl sonra AB defterinin
kapandığını, sıfır terörle teslim edilen Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne açıktan
meydan okunduğu ifade ederek, ''Değişim buysa, eksik olsun o değişim. O
değişimleri de alsınlar ve çekip gitsinler. Bunların getirdiği değişim, 150
milyar dolar ek borç yapılan bir ekonomik politikasının değişimdir.
Yolsuzlukların, Oferleriyle, Ali Dibolarıyla bütün ülkeye yayıldığı bir
değişimdir'' diye konuştu.
-VATANA İHANET TARTIŞMASI-
Deniz Baykal, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Türkiye'nin
Güneydoğu sınırındaki PKK varlığıyla ilgili görüntülü sunum yapılacağına ilişkin
haber hakkında Başbakan Erdoğan'ın ''vatana ihanet'' suçlamasında bulunduğunu
hatırlatarak, ''Bunun ifade edilmesinin, hangi mantıkla, hangi duyguyla vatana
ihanet suçu oluşturabileceğini anlamak, benim için mümkün değildir'' dedi.
Baykal, şunları kaydetti.
''Bu, hangi anlayış, hangi vatan tarifi içinde, hangi vatanseverlik duygusu
içinde bir vatan ihaneti olabilir. Türkiye'nin güneyinde PKK yuvalanması olduğu
gerçek değil mi? Bu, MGK'ya katılan resmi yetkililerinin kamuoyunda ilan ettiği
gerçek değil mi? Bir MGK toplantısında bunun konuşulması, dünyanın en doğal işi
değil mi? Bu konuşmaya, bilgi, resim ve filmin katılacağının söylenmesi olayı
nasıl etkiliyor, nasıl çarpıtıyor, nasıl bir ihanet oluşturuyor, bunu anlamak
mümkün değildir.
Güney sınırımızda bir PKK yuvalanması olduğunun ifade edilmesi, Başbakanı
niye rahatsız ediyor, niye bundan tedirgin? Bu gerçek dışıysa, gerçek dışı
olduğunu söyleyin. Varolduğunu iyi ki Türkiye'de tespit eden bazı yetkililer de
var. Sen bunun söylenmesinden bile rahatsızsın. Birileri tespit etmiş, kamuoyu
önünde söylemiş, orada da herhalde söyleyecek. Bırak söylesin. 'Hayır, söylemesin
mi?' diyorsun. Var olanı görmeyelim mi? Bu, niye vatana ihanet suçu oluyor?''
Baykal, saygın bir gazetecinin, mesleğinin gereğini yaptığını ve verdiği
bilgiyle kamuoyunu ferahlattığını ifade etti.
-''KOLAY TELAFFUZ EDİLMEMELİ''-
Deniz Baykal, vatana ihanet sözünün bu kadar kolay telaffuz edilmemesi
gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Hele bu söz, herkesin ağzına da tam yakışmaz. Herkes çok kolayca
söyleyemez. Hele bazılarının bu sözü hatırlatması çok tahrik edici oluyor, Yani
çok yanlış yaptı Başbakan. Kimmiş vatana ihanet eden? Fikret Bila... Hadi canım
sende. Sen kendine bak, kendine...''
yaşanmıyor zannetmeyin. Sadece kıyamet kopamıyor Türkiye'de'' diyerek, kıyametin
sandıkta hep beraber koparılacağını söyledi.
Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, TBMM
gündeminde bulunan Yargıtay Yasa Tasarısına yönelik eleştirilerini yineledi.
Partisinin geçtiğimiz hafta yapılan grup toplantısında, tasarının ''kuşatma
ve işgal zihniyetiyle'' hazırlandığı görüşünü dile getirdiğini anımsatan Baykal,
kendisinin açıklamalarının ardından yargıç ve savcıların oluşturduğu bir birlik
olan YARSAV'ın da yayınladığı bildiride benzer kaygıların dile getirildiğini
söyledi.
Baykal, YARSAV'ın bildirisinden bazı bölümleri okuyarak, bildiride tasarının
hukuki bir ihtiyaçtan kaynaklanmadığı, yargıya zarar vereceği ve geri çekilmesi
gerektiği görüşüne yer verildiğine dikkati çekti.
CHP Genel Başkanı Baykal, bu konunun yalnızca yargı mensuplarını değil tüm
Türkiye'yi ilgilendiren bir sorun olduğunu, bu nedenle olaya hep birlikte sahip
çıkılması gerektiğini kaydetti. Baykal, ''Bir işgal zihniyeti ortaya çıkmaya
başlamıştır. Bağımsız bir güç olan yargıyı kontrol altına alınmak, Hakimler ve
Savcılar Yüksek Kurulunun nasıl, hangi siyasi hesaplarla ele geçirilmek
istendiğini mesleğin içinden birileri söylüyor, duyar varsa... Biz duyuyoruz,
hakimlerimiz ve savcılarımızla dayanışma içindeyiz'' dedi.
-''İŞGAL HAREKATI DEVAM EDİYOR''-
''Bir işgal harekatının devam ettiğini'' öne süren Baykal, Türkiye'nin
yapısını, dokusunu değiştirmeye yönelik düzenlemelerin gündeme getirildiğini
savundu.
Hazırlanan Kamu İhale Kurumu Yasa Tasarısının da bunun bir uzantısı olduğunu
ileri süren Baykal, AK Parti yerel yöneticileri aracılığıyla bir ''Ali Dibo''
düzeni sürdürüldüğünü, bunu belgeleriyle ortaya koyduğu için bir AK Parti
milletvekilinin partiden ihraç edildiğini savundu.
Baykal, şikayet üzerine inceleme başlatan Kamu İhale Kurumunun kararıyla,
''Ali Dibo'' uygulamasını resmen teyit edildiğini öne sürdü. Kurumun sadece
Hatay'da incelenen 67 ihaleden 43'ünün mevzuata aykırılığını tespit ettiğini
belirten Baykal, şöyle devam etti:
''Bunun gereğini yapmak lazım, onlar da gereğini yapıyorlar... 'Kim oluyor
bu İhale Kurumu, bu kararı nasıl alıyor? Hemen yasayı değiştirelim, bunların
haddini bildirelim' diyorlar. Getirdikleri tasarıya göre Kamu İhale Kurumu, ihale
iptali kararı alamayacak, Ali Dibo türündeki işlere bakamayacak. Kamu İhale
Kurumu, önüne getirilen iddiayla, ihbarla işlem yapamayacak. Kurumda Sayıştay ve
Danıştaydan hakim statüsünde üyeler vardı şimdi bu kaldırılıyor, hukuk mezunu
olması yeterli sayılıyor.''
-''KIYAMET KOPAMIYOR''-
Kurulun üyelerinin 10 kişiden oluştuğunu ve 8'nin görev süresinin 16
Nisan'da dolacağını vurgulayan Baykal, tasarıda, yeni cumhurbaşkanı seçilinceye
kadar görev süresi dolan üyelerin yerine yenilerinin atanmayacağı hükmüne yer
verildiğine dikkati çekti.
Baykal, ''2 üyeyle Kamu İhale Kurumu göreve devam edecek. Burada samimiyet,
vatan sevgisi, hukuk saygısı var mı? Manzara bu... Bunlardan bir tanesi bile
Türkiye'de kıyametin koparılması için yeter. Türkiye'de şimdi kıyamet kopmuyorsa
bunu gerektiren şartlar yaşanmıyor zannetmeyin. Sadece kıyamet kopamıyor
Türkiye'de '' diye konuştu.
Bir vatandaşın, ''kopacak az kaldı'' demesi üzerine Baykal, ''İnşallah
sandıkta o kıyameti hep beraber koparacağız'' dedi.
-1 MART TEZKERESİNİN YILDÖNÜMÜ-
Baykal, konuşmasında, iki gün sonra 1 Mart tezkeresinin TBMM'de
reddedilmesinin 4. yıldönümü olduğunu hatırlatarak, Meclis'in ulusal yararları,
bölge barışını gözeterek şerefli, geçmişine yakışan tarihi bir karar vererek,
tezkereyi reddettiğini söyledi.
Irak'da 4 yıldan beri büyük bir savaş yaşandığını, ölü sayısının 650 bini
aştığını, bir milyon insanın göç etmek durumunda kaldığını anlatan Baykal, ''Eğer
Türkiye 1 Martta o kararı almasaydı bugün yaşananların doğrudan bir parçası,
sorumlusuydu'' dedi.
Baykal, tezkerenin reddedilmesiyle Türkiye'nin en kritik coğrafyası olan
Güneydoğu Anadolu'yu 65 bin yabancı askerin bir üs gibi kullanmasının da
önlendiğini vurgulayarak, ''Eğer 1 Mart'ta o karar alınmasaydı toprak
bütünlüğümüz, ulusal egemenliğimiz, iç barış da çok ciddi bir tehdit altına
girmiş olacaktı'' diye konuştu.
Hiçbir hesabın, bugün Irak'ta yaşananları ortaya çıkan bilançoyu haklı
kılamayacağını belirten Baykal, Irak halkının bir an önce huzura kavuşmasını, el
ele vererek kardeşçe yaşamlarını sürdürmelerini dilediğini ifade etti.
Konuşmasında, Yukarı Karabağ'da yüzlerce kadın ve çocuğun acımasızca
katledildiği Hocalı katliamının 15. yılının üç gün önce dolduğunu hatırlatan
Baykal, aradan geçen sürece rağmen 1 milyonun üzerinde insanın hala kamplarda
yaşamlarını sürdürdüklerine dikkati çekti.
Bütün bunların görmezden gelinemeyeceğini, yakın tarihte meydana gelen bu
olayları, haksızlığı ortaya koymanın boyunlarının borcu olduğunu belirten Baykal,
kardeş ülke Azerbaycan'la dostluk ve dayanışma duygularıyla el ele verilmesi
gerektiğini kaydetti.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ulusal
egemenliğin, toprak bütünlüğünün müzakere konusu olmaması gerektiğini belirterek,
''Toprak bütünlüğünü, ulusal egemenliğini tartışma konusu yapmak isteyenlerle
bunu görüşmeye hazır olduğunu söylüyorsan, sen hiçbir kutsalı kalmamış bir
noktaya gelmişsin demektir'' dedi.
Baykal, partisinin TBMM grubunda yaptığı konuşmada, hiçbir ülkenin
parçalanmasından mutluluk duymayacaklarını ifade etti. Irak'ta yaşananların acı
bir tablo olduğunu dile getiren Baykal, bu durumun başka ülkelere yansıması
olasılığının, sorumlu olan herkesi ilgilendirmesi gerektiğini vurguladı.
Deniz Baykal, herkese saygılarının olduğunu, Türkiye'nin güvenliğini, ulusal
bütünlüğünü sahiplenmek ve sürdürmek istediklerini belirtti.
''Irak'taki manzaranın içimize sindirilmesini sağlamak istiyorlar'' diyen
Baykal, müzakere konusu olamayacak bazı konuların bulunduğunu kaydetti.
-''BAŞINIZ DERTTEN KURTULMAZ''-
CHP lideri Baykal, terör örgütü PKK'yı, komşu ülkenin desteklemesinin
müzakere konusu yapılamayacağını dile getirerek, şöyle konuştu:
''Bunu, pazarlığı yapılabilir, konuşulabilir, uzlaşılabilir bir konu olarak
kabul ederseniz, başınız hiçbir zaman dertten kurtulmaz. Size o konu daima
pazarlık konusu olarak getirilir ve dayatılır. Böyle konuların pazarlığı olmaz.
Ulusal egemenliğiniz, toprak bütünlüğünüz müzakere konusu olmaz, olmamalıdır.
'Herşeyi konuşabiliriz' derken, senin toprak bütünlüğünü, ulusal egemenliğini
tartışma konusu yapmak isteyen birileriyle bunu görüşmeye, müzakere etmeye hazır
olduğunu söylüyorsan, sen hiçbir kutsalı kalmamış bir noktaya gelmişsin demektir.
Egemenlik, müzakere konusu olabilir mi? Yumuşak, güleryüzlü ifadeyle 'her konuyu
konuşalım, düşmanımızla da konuşalım...' Git o zaman İmralı'ya konuş.''
İsrail'in Hamas, ABD'nin de El Kaide ile niye konuşmadığını soran Baykal,
bir ülkenin kendi hesabını doğru yapması gerektiğini söyledi.
Bazılarının ''Ha Diyarbakır, ha Kerkük'' dediğini ifade eden Baykal,
bunların, AK Parti iktidarının sonuçları olduğunu savundu.
Baykal, Türkiye'nin temelleriyle oynandığını ve bunlar karşısında hiç
kimsenin ağzını açmadığını ifade etti.
-''YENİDEN BARIŞ ORTAMI''-
CHP Genel Başkanı Baykal, gelecek dönemde bir iktidar değişikliğinin olması;
Türkiye'nin 80 yıllık birikimine, ulusal bütünlüğüne ve kazanımlarına sahip
çıkmaları gerektiğini belirtti.
Baykal, Türkiye'de yeniden bir kaynaşma, barış ve dostluk ortamı
yaratacaklarını, ülkenin en çok buna ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Deniz Baykal, partisinin iktidarında eğitimin işe ve üretime yönelik
olacağını, gençlerin üniversite kapılarından döndüğü çarpık eğitim sistemine son
vereceklerini, bütün çocuklara yurt ve burs imkanı sağlayacaklarını, eğitim
politikalarını, iş dünyası ve KOBİ'ler ile oluşturacaklarını anlattı.
-''ANANIZIN AK SÜTÜ GİBİ HELALDİR...''-
Devletin, Anayasa'da yazdığı gibi sosyal devlet olacağını belirten Baykal,
Erzurum'da AK Parti'li bir belediye meclis üyesinin vatandaşa yardım etmesinden
sonra yaşanan olaylara işaret etti. ''Belediye meclis üyesinin, torba ile
vatandaşa yiyecek taşımasının anlamı ne?'' diye soran Baykal, Başbakan'ın, ''Bunu
sen götüreceksin'' şeklinde talimatı olduğunu savundu.
CHP lideri Baykal, yardımların devletin ve milletin cebinden olduğunu ancak
AK Parti'li belediye meclisi üyesi tarafından götürüldüğünü söyledi.
Yardımların, lütuf, sadaka verir gibi değil, devletin kurumları tarafından
yapılması gerektiğini dile getiren Baykal, aile yardımlarının nasıl yapılacağı
konusunda bir çalışmalarının bulunduğunu belirtti.
Baykal, vatandaşlara, ''Kömür, poşetle yiyecek veriyorlarsa hiç tereddüt
etmeden alın. O sizin ananızın ak sütü gibi helaldir. 'Yanlış iş yapmış olur
muyum' diye düşünmeyin. O sizin vatandaş olarak hakkınızdır. Onu verdiler diye de
sakın ha oyunuzu vermeyin. Oy sizin namusunuz, şerefiniz, onurunuz, ırzınızdır,
koruyun onu. Gönlünüz kime yatarsa ona oy verin. Ama 'yardım verdiler, poşet
getirdiler' diye bunlara oy vermeyin. Vicdanınızı, aklınızı, mantığınızı
dinleyin'' diye seslendi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti'nin
getirdiği değişimin, Türkiye'yi çağdaş uygarlıktan, Ortadoğu-Arap uygarlığına
doğru döndürme değişimi olduğunu öne sürdü.
Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, iktidarın
ekonomi politikalarını eleştirdi.Hükümetin çok yüksek reel faizle borçlandığını
öne süren Baykal, 2003 yılının başında dışardan 1000 dolar getiren ve bunu Türk
lirasına çeviren bir kişinin; hiçbir şey yapmadan yastık altında tuttuğu bu
parayı bugün dolara çevirmesi durumunda, bunun 1214 dolar olacağı kaydetti.
İşlerin yoluna girmediğini ve ülkede yapay bir şişkinlik olduğunu öne süren
Baykal, çiftçi, esnaf ve sanayicinin kan ağladığını, gençlerinin işsiz olduğunu
söyledi. Baykal, ''Ama birileri çıkıp anlatıyor. Anlatılan, Türkiye'nin
penceresinden görülen manzara değildir, yabancı sermayenin penceresinden görülen
Türkiye'dir. Anadolu'nun, halkın penceresi farklı'' dedi.
Uygulanan ekonomi politikaları sonucu, Türkiye'nin en pahalı benzinin ve
elektriğin kullanıldığı, en yüksek faizi ödendiği, en ağır vergilerin toplandığı,
cari açığın patladığı, tarımın perişan olduğu, esnafın komaya girdiği bir ülke
haline geldiğini ifade eden Baykal, kayıtdışı ekonominin başını alıp gittiğini,
zenginin daha zengin hale geldiği bir manzaranın bulunduğunu savundu.
-TEMEL ANLAYIŞ DEĞİŞİKLİĞİ-
CHP iktidarında çok temel anlayış değişikliği içine gireceklerini bildiren
Baykal, şöyle konuştu:
''Türkiye ekonomisi, bir rant, bir haksız kazanç, bir faiz ekonomisi
olmaktan çıkarılacaktır. Bir üretim ekonomisi haline getirilecektir. Türkiye'yi
kurtuluşa götürecek olan budur. Daha ucuz, daha çok, daha kaliteli üretim.
Türkiye için üretim, dünya için üretim... Türkiye'nin amacı, dünyanın ürettiğini
tüketmek değil; ürettiğini dünyaya tükettirebilmektir. Bu zihniyet değişimi
sağlanabilmelidir''
-DEĞİŞİM TARTIŞMASI-
AK Parti Grup toplantılarında ''erken bayram'' kutlamaları yapıldığını ileri
süren Baykal, işsiz sayısını ve çiftçilerin durumunu hatırlatarak, neyin
bayramının yapıldığını sordu.
Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Biz değişimi, onlar statükoyu
temsil ediyor'' dediğini ifade ederek, Türkiye'nin dünya çapında çok köklü bir
değişim yaşadığını, çağdaş hukukun egemen olduğunu, devletin milletin devleti
haline dönüştüğünü, kadın-erkek eşitliğinin gerçekleştirildiğini, imparatorluk
düzeninden ulus devlete geçildiğini söyledi.
-''DEĞİŞİM, ONLARA RAĞMEN OLMUŞTUR''-
Türkiye'yi, dünyanın en borçlu değil, ayakları üzerinde sağlam duran, refah
düzeyi artmış bir ülkesi haline dönüştürmek gerektiğini ifade eden Baykal, şöyle
konuştu:
''Bunların getirdiği değişim, tek kuruş borcu olmayan Türkiye'yi, borçlu
ülke haline getirme değişimidir. Bunların getirdiği değişim, Türkiye'yi çağdaş
uygarlıktan, Ortadoğu-Arap uygarlığına doğru döndürme değişimidir. Bunlardan,
Türkiye'nin ders almaya ihtiyacı yoktur. Bunlara hakettiği dersi milletimiz
verecektir. Bunlar, Türkiye'de o büyük değişimler yaşanırken, o değişimlere
direnenlerin, o değişimleri engellemeye çalışanların rüyasını görmeye devam eden
insanlardır. Bugün Türkiye bu köklü dönüşümü yaşadıysa, bu değişim onlara rağmen
olmuştur.''
Baykal, AK Parti'nin iktidara gelmesinden 4 yıl sonra AB defterinin
kapandığını, sıfır terörle teslim edilen Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne açıktan
meydan okunduğu ifade ederek, ''Değişim buysa, eksik olsun o değişim. O
değişimleri de alsınlar ve çekip gitsinler. Bunların getirdiği değişim, 150
milyar dolar ek borç yapılan bir ekonomik politikasının değişimdir.
Yolsuzlukların, Oferleriyle, Ali Dibolarıyla bütün ülkeye yayıldığı bir
değişimdir'' diye konuştu.
-VATANA İHANET TARTIŞMASI-
Deniz Baykal, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Türkiye'nin
Güneydoğu sınırındaki PKK varlığıyla ilgili görüntülü sunum yapılacağına ilişkin
haber hakkında Başbakan Erdoğan'ın ''vatana ihanet'' suçlamasında bulunduğunu
hatırlatarak, ''Bunun ifade edilmesinin, hangi mantıkla, hangi duyguyla vatana
ihanet suçu oluşturabileceğini anlamak, benim için mümkün değildir'' dedi.
Baykal, şunları kaydetti.
''Bu, hangi anlayış, hangi vatan tarifi içinde, hangi vatanseverlik duygusu
içinde bir vatan ihaneti olabilir. Türkiye'nin güneyinde PKK yuvalanması olduğu
gerçek değil mi? Bu, MGK'ya katılan resmi yetkililerinin kamuoyunda ilan ettiği
gerçek değil mi? Bir MGK toplantısında bunun konuşulması, dünyanın en doğal işi
değil mi? Bu konuşmaya, bilgi, resim ve filmin katılacağının söylenmesi olayı
nasıl etkiliyor, nasıl çarpıtıyor, nasıl bir ihanet oluşturuyor, bunu anlamak
mümkün değildir.
Güney sınırımızda bir PKK yuvalanması olduğunun ifade edilmesi, Başbakanı
niye rahatsız ediyor, niye bundan tedirgin? Bu gerçek dışıysa, gerçek dışı
olduğunu söyleyin. Varolduğunu iyi ki Türkiye'de tespit eden bazı yetkililer de
var. Sen bunun söylenmesinden bile rahatsızsın. Birileri tespit etmiş, kamuoyu
önünde söylemiş, orada da herhalde söyleyecek. Bırak söylesin. 'Hayır, söylemesin
mi?' diyorsun. Var olanı görmeyelim mi? Bu, niye vatana ihanet suçu oluyor?''
Baykal, saygın bir gazetecinin, mesleğinin gereğini yaptığını ve verdiği
bilgiyle kamuoyunu ferahlattığını ifade etti.
-''KOLAY TELAFFUZ EDİLMEMELİ''-
Deniz Baykal, vatana ihanet sözünün bu kadar kolay telaffuz edilmemesi
gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Hele bu söz, herkesin ağzına da tam yakışmaz. Herkes çok kolayca
söyleyemez. Hele bazılarının bu sözü hatırlatması çok tahrik edici oluyor, Yani
çok yanlış yaptı Başbakan. Kimmiş vatana ihanet eden? Fikret Bila... Hadi canım
sende. Sen kendine bak, kendine...''
