2006-04-04 - 13:40
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, son günlerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde artan terör olaylarına değindi.
Türkiye'nin, geleceği adına çok önemli bir kavşaktan geçtiğini ifade eden Erdoğan, ''Eğer istikrarımızı koruyup, Cumhuriyetimizin başından bugüne elde ettiğimiz kazanımları kalıcı hale getirebilirsek ülke olarak yıllardır hayalini kurduğumuz kalkınma hedeflerine ulaşmak da mümkün olacaktır'' dedi.
Toplumsal huzur ve güvenin korunmasının herkes için hayati önem taşıdığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çok açık ifade ediyorum ki karanlık niyetlerin, bu ülkenin geleceğine ipotek koymasına asla izin vermeyeceğiz. Bu böyle biline...
Yangın çıkararak güven ortamını ve istikrarı baltalamak isteyenlerin tezgahlarına asla gelmeyeceğiz, milletimiz de gelmeyecek. Ülkemizi huzursuz etmeye çalışanları yeniden harekete geçerin şey, bu ülkenin toplumsal barış ve kalkınma yolunda aldığı mesafedir. Çok ciddi mesafeler alındı. Ülkemizin dört bir yanında alınan bu mesafe, gerek ekonomide, gerek demokratikleşme süreci içinde kendini çok rahat gösteriyor. Demokrasi ve hukuk yolunda aldığımız büyük mesafeden geri gitmemizi umanların beklentileri ise beyhudedir ha, bunu da bilsinler.Böyle bir şey söz konusu olamaz. O hain odaklar bugün ayaklarının altındaki zeminin kaymaya başladığını, fesat planlarının yeniden kurgulanamayacak şekilde tarihe gömüldüğünü anladıkları için yeniden ortaya çıktılar. Bunu da böyle bilin...
Bu onların aslında son çırpınışları... Barışa, huzura, kardeşliğe milletimizin tam manasıyla ilerleme azmine ve değişim iradesine sadakati karşısında bunlar eriyip gidecekler. Buradan ülkeme ve dünyaya sesleniyorum:
Kendileriyle aynı şehirde yaşayan, kardeş olan, arkadaş olan, akraba olan, hemşehri olan insanları taşlayabilen, bu nefret odaklarına, bu ülkenin ortak vicdanı hayat hakkı vermeyecektir. Çocuk masumiyetinin ardına saklanan maskeli şiddet ve terör çeteleri aradıkları zemini de bulamayacaklardır. Bunu sadece güvenlik güçlerimize, asayiş tedbirlerimize güvenerek değil, bu milletin yediden yetmişe bütün insanlarına, bu ülkenin batıdan doğuya her bir karış toprağına hakim olan beraberlik ruhuna, kardeşlik hukukuna inanarak ve güvenerek söylüyorum.''
''AYIPLI VE GÖLGELİ DEMOKRASİDEN UZAKLAŞTIRABİLMEK''
Başbakan Erdoğan, herkesin, bu ülkenin değerini çok iyi bilmesi gerektiğine işaret ederek, Türkiye'nin bugün bölgesi için barış ve istikrar adası olduğunu vurguladı. Sahip olduğu değerlerle bölgedeki her problem yumağına çözüm ilhamı verebilecek bir birikime sahip olunduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin bugün ekonomik sıkıntılarını önemli ölçüde aştığını, çok daha ileri hedefleri kovalayabilecek sağlam bir zemin üzerinde yükseldiğini ifade etti.
Demokrasi ve hukuk devleti yolunda atılan somut adımların, bu ülkede insan onuruna yakışır bir hayatın tesisi için alınan mesafenin ortada olduğunu belirten Erdoğan, ''Hedefimiz, haklar ve özgürlükler bayrağını daima yükseklerde tutarak bu ülkeyi konjonktürel demokrasiden, ayıplı demokrasiden, gölgeli demokrasiden tamamen uzaklaştırabilmektir. Bunu başarmaya çalışıyoruz'' dedi.
'73 milyon insanın, yuva kuracak, iş kuracak, anne ve baba olacak evlatlarımızın, gençlerimizin sorumluluğunu yüreğinde hissederek onuşuyorum'' diyen Erdoğan, Türkiye'de yürekleri sızlatan yoksulluk manzaraları yaşandığını ve yaşanmakta olduğunu kaydetti.
Halkın, uzun yıllar ertelenmiş adalet talepleri olduğuna vurgu yapan Erdoğan, ''Bunlar, 10 yıllar boyunca bu ülkenin vaktini, enerjisini, kaynaklarını heba ve zayi eden yönetimlerin, ülkemin sırtına yüklediği ağırlıklardır'' dedi. Erdoğan, Türkiye'nin problemleri dağ gibi birikirken o yönetimlerin bu gerçeği görmeye, bu günahı itiraf etmeye asla yanaşmadıklarını, her zaman bahanelerin arkasına saklandıklarını kaydetti.
Kendi siyasetlerinin, mazeret siyaseti olmadığını belirten Erdoğan, sorumlusu olmadıkları halde dev problemlerin varlığını kabul ettiklerini, çözüm yolunda önemli gayret gösterdiklerini ve kararlı adımlar attıklarını söyledi.
Erdoğan, engelleri aşmak için, zaman ve toplumun bütünüyle bir ve beraber olması gibi iki temel ihtiyaçlarının olduğunu belirterek, ''Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, yazarı-çizeri, medyası, sermaye çevreleri... Aklınıza ne gelirse... Bunun karşısında el ele vermeye mecburuz, dayanışma içerisinde olmaya mecburuz. Bu birlikteliğimiz, bu dayanışmamız inanıyorum ki terörün süratle ülkemizde yok olmasını hazırlayacaktır'' diye konuştu.
-''BU MAKASI DARALTMAMIZ LAZIM''-
Kişi başına düşen milli gelirin 5 bin 8 dolara ulaştığını ifade eden Erdoğan, hedeflerinin bunu ikiye katlayarak 2012 yılı sonunda 10 bin doları yakalamak olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Bu ortalama rakamı toplumun geneline, ülkenin her köşesine yaymadan, her vatandaşımızın vicdanına bir serinlik yansıtmadan problemleri çözdüğümüzü iddia edemeyiz. Bölgeler arası gelir uçurumunu kapatmamız, yılların açtığı bu makası daraltmamız lazım. Bunun bilincindeyiz'' dedi. Bunun yolunun, milli gelirden aldığı pay düşük olan bölgelere yeni yatırımlar yapılmasından geçtiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'
'Terör çetelerinin baltalamak istediği gelişme budur. Bunu engellemek istiyorlar. Çünkü nemalandıkları budur. Biliyor ki Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi ayağa kalkarsa, işsizlik azalırsa 'o zaman biz nereden nemalanacağız' diyorlar. Onların ekmek kapısı kapanıyor, ekmek kapısı bu. Kandan ve ölümden besleniyor bunlar, bunu böyle bilmemiz lazım.
İşte son zamanda yaşadıklarımız... Halkımızın üzerine, arabalara, esnafımıza molotof kokteylleriyle saldırmaları, marketleri, dükkanları ağmalamaları... Bunun hangi insani anlayışla bağdaşır bir yanı vardır? Duraklarda bekleyen günahsız kızlarımızın ölümüne vesile olmalarının hangi insani anlayışta tanımı var?''
Erdoğan, bir siyasi parti genel başkanının televizyonda kendisinden randevu istediğini belirterek, bu genel başkandan, ''PKK'nın bir terör örgütü olduğunu ilan etmesini, sonra gelip kendisiyle konuşmasını'' istedi.
Erdoğan'ın bu sözleri milletvekilleri ve dinleyiciler tarafından ayakta alkışlanırken, izleyiciler, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' şeklinde slogan attı.
AB ülkeleri ile dünyanın çeşitli ülkelerinin PKK'yı terör örgütü ilan ettiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu ülkede sizler, canileri koruyacak hatta 'şehidimiz' diye takdim edeceksiniz, ondan sonra da bu ülkenin başbakanından, bakanlarından özel olarak ilgi bekleyeceksiniz. Bizim kitabımızda yok böyle bir şey. Kaldı ki biz bu noktadaki demokratik yaklaşımımızı, görev geldiğimiz zaman gösterdik.
Benim başbakan yardımcım gitmiştir, Diyarbakır'da belediye başkanını makamında ziyaret etmiştir. Bakanım gitmiştir, makamında ziyaret etmiştir. Randevu talep etmiştir, randevu vermişiz. Kendisiyle görüşmüşüm. Diyarbakır Valiliği'nde kendisiyle görüşmüşüm. Tüm bunları yapmamıza rağmen, kalkıp da teröristler için bu açıklamaları yaparsanız, ondan sonra bu devletin imkanlarıyla onlara yaklaşım sergilemeye yönelirseniz kusura bakmayın, o zaman olumlu bir yaklaşım göstermemiz mümkün değildir.
Diyarbakır'a gitmişim, konuşma yapmışım, bu ülkede Kürt sorunu olduğu gerçeğini ifade etmişimdir. Bunu söylerken, bu ülkede diğer etnik grupların sorunu olmadığını asla kabul etmiyorum. Onların da sorunları var. Her bölgenin kendine has sorunları var. Ancak bu söylemin karşısında ne yazık ki oralardan herhangi bir olumlu yaklaşım, -demokratik sivil toplum kuruluşları- gelmemiştir. Gelmediği gibi bunu istismara kalkışmışlardır. Böyle bir istismar içinde ne partimiz, ne hükümetimiz hiçbir zaman olmayacaktır. Bu istikamette hızlı, kararlı bir şekilde hiçbir tereddüde fırsat vermeden devam eden bir hükümet var.''
-YATIRIM-
Başbakan Erdoğan, bölgeye yatarım yapmak isteyen yerli-yabancı işadamlarını ''bu zeminin ve tavırların'' geri püskürttüğünü belirterek, ''Biliyorlar ki güven ortamı eğer bu bölgeye yerleşirse, adalet ve huzur gelirse, kardeşlik iklimi teneffüs edilir. Yaptıkları,adaleti, huzuru, kalkınmayı sabote etmekten başka bir şey değildir'' diye konuştu.
''Huzur onları huzursuz ediyor, kardeşlik iklimi onların yaşama alanını ortadan kaldırıyor'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yatırımlar yapılıp, işletmeler açılırsa bölgeye canlılık gelecek, ekonomi ayağa kalkacak, işsizlere iş imkanı verilecek. Devlet okullarını süratle yapıyor, hastanelerini yapıyor. Yollar yapılıyor. Bunlar olmamış şeyler. Biz görev geldiğimizde hep Van'ın Bahçesaray'ı anlatılırdı. Geçenlerde belediye başkanları toplantısında anlattı. Televizyonlar gider, özel programlar yapardı. Çok iyi bir belediye başkanımız vardı. O da derdi ki '11 ay dünyaya kapalı, Allah'a açığız.' Yol kapalı... O 42 kilometrelik yol, hükümetimiz döneminde açıldı. Ve o belediye başkanına sordum, yolun bir gün bile kapanmadığını söyledi. Biz Van'ın Bahçesarayı'nda kim yaşıyor diye sormadık ki, Türk mü yaşıyor Kürt mü yaşıyor? Bizim öyle bir problemimiz yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes bizim için aynıdır. Ve o Bahçesaray, teröre çok kurban verdi. Orada hızla YİBO inşaatı başlattık ve bitirdik. Orası ayrıca bir hareketlilik kazandı.
Aynı şekilde Şemdinli, Yüksekova, Hakkari... Buralarda da çalışmalarımız devam ediyor. Okullarımız, hastanelerimiz bir taraftan yapılıyor.
Hakkari bir deprem geçirdi, anında konutlar sahiplerini buldu. Acil duruma müdahale eden bu kadar hızlı bir iktidar iş başında. Bingöl'de deprem oldu. Soran oldu mu? Anında gittik. Sadece ben 3 kez gittim. Orada 7 bin konut bitirildi ve sahiplerine teslim edildi. Tüm bunları yapan bir iktidar, insanına olan duyarlılığı sergiliyor. Burada etnik unsur ayrımını asla düşünmüyoruz. Çünkü biz öyle bir medeniyetten geliyoruz ki, bu medeniyette yaradılanı yaradandan ötürü sevmek vardır.''
-''BATAKLIKTA HAYAT BULUYORLAR''-
Başbakan Erdoğan, terörle, öfkeyle, kin ve nefretle beslenen şer çetelerinin bu ülkede söyleyecek sözü kalmayacağını vurgulayarak, ''Bölgenin istikrarını bozarak, zemin kazanmak istiyorlar. Esnafa saldıranların, komşusuna taş attıranların, çocuğunun rızkını, nafakasını kazanan bir insanın dükkanını yağmalayanların başka ne hesabı olabilir?'' diye konuştu. ''Onlar, bu bölge ilelebet yoksulluğa mahkum olsun, işsizlerin işi, aşsızların aşı olmasın, adalet ufukta hiç görünmesin istiyorlar''diyen Erdoğan, onların, bataklıkta hayat bulduklarını kaydetti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ama yağma yok. Türkiye bugün bütün vatandaşlarını aynı sıcaklıkla, aynı sevgi ve saygıyla, ilgi ve şefkatle sarmalayacak güce ve kudrete sahip bir hükümetle iç içedir, el eledir, omuz omuzadır. Onlar, kin ve nefretten medet umdukça, biz gönüllerimizde hep bir olacağız. Bir hastane, bir okul daha bir iş kapısı daha açacağız.
Onlar, kardeşi kardeşe düşürmeye çalıştıkça, biz birbirimize her zamankinden daha sıkı kenetleneceğiz. Demokrasi, hukuk ve özgürlükler yolundan geri adım atmayacağız. Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla refah isteyeceğiz. Bu çeteler, çocuk masumiyetinin arkasına saklanan çeteler şunu iyi bilmelidir ki; bu milletin istiklal iradesi çok sağlamdır. Doğulusuyla Batılısıyla Güneylisiyle Kuzeylisiyle, çocuğuyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle her zamankinden daha bir daha bütün olacağız, Hükümet olarak, devlet olarak, toplum olarak zaafa düşmeyeceğiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da bütün hileleri, tuzakları hep birlikte bertaraf edeceğiz.
Elbette bütün güvenlik önlemlerini alıyoruz, alacağız. Polisimizle, jandarmamızla ve askerimizle devletin vatandaşına karşı şefkatini zaaf annedenler, yanıldıklarını da anlayacaklardır.
Devletle çatışma kültürünü üretenler, devleti teslim alabileceklerini zannediyorlarsa, büyük bir yanılgı içindedirler. Bu ülkenin onurlu insanlarının, bu kin tuzağının kurbanı olmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, ortaya koyduğu medeniyet hedeflerinin tamamına, hiçbir insanı, hiçbir şehri geride bırakmadan ulaşacaktır. Bu yüce çatının altında, bu onur kürsüsünden sesleniyorum; Her şey Türkiye için.''
Erdoğan, kimsenin endişeye kapılmasına gerektirecek bir durum olmadığını ifade ederek, devletin nice problemleri bertaraf ettiğini söyledi. Erdoğan, 100 yıl önce milletin işgalcilere karşı birlikte mücadele verdiğini hatırlatarak, ''Bugün bu ülkenin çocuklarını sokaklara salarak, şiddete davet ederek, kimse devletin, milletin gücünü sınamaya kalkmasın'' dedi.
-ÇAĞRI-
Terör ve şiddetin bir hak arama yöntemi olamayacağına dikkati çeken Erdoğan, siyasetle şiddetin de bağdaşmadığı uyarısında bulundu. Erdoğan, Türkiye'de hak arama kapılarının sonuna kadar açık olduğunu vurgulayarak, ''Siyasi bir aktör olarak öne çıkanları ve tüm sivil toplum örgütlerini, PKK terör örgütüne karşı ortak tavır almaya ve bu terör örgütünü kınamaya davet ediyorum'' dedi. Erdoğan, masum çocukları işyerlerine ve komşularına saldırtanların, eyleme gönderenlerin ebediyen utanç içinde kalmaya mahkum olacaklarını söyledi.
Erdoğan, ülkenin bölünmez bütünlüğü için mücadele eden bütün güvenlik güçlerine teşekkür ettiği konuşmasında, tüm milleti metin olmaya ve sağduyulu davranmaya çağırdı
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, zorunlu tasarruf ödemelerinin Haziran ayında sona ereceğini belirterek, ''iktidara gelirken kucaklarında buldukları 14.5 katrilyon lira tutarındaki ödemenin tamamının yapılmış olacağını'' kaydetti. Bu rakamın büyüklüğüne işaret eden Erdoğan, bunun yılların sorunu olduğunu, ana muhalefet ve muhalefetin bu sorunda taksiratları bulunduğunu vurguladı.
''Yeni bir şey daha var. Çalışanların mağdur edildiği başka bir sorun....'' diyen Erdoğan, gündemde olmamasına rağmen kendilerinin bunu gündeme getirdiklerini, çalışanlardan zorla kesilen ve nereye gittiği bile belli olmayan Konut Edindirme Yardımı (KEY) kesintilerini de Hükümet olarak hak sahiplerine ödemeyi kararlaştırdıklarını bildirdi.
19 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracaklarını kaydeden Erdoğan, KEY kesintilerinin, ev sahibi olmayan çalışanları adına işverenleri tarafından ücretlerine ek olarak 1987 yılından 1995'e kadar Emlak Bankası'na yatırılan paranın bir kısmının da belli olmadığını söyledi.
Erdoğan, hazırlanan yasa taslağının en kısa sürede Bakanlar Kurulu'nca onaylanarak TBMM'ye sevk edileceğini söyledi. Yapılan çalışmanın, 1987-1995 arasında adlarına KEY yatırılmış yaklaşık 6 milyon çalışanı kapsadığına işaret eden Erdoğan, ''Taaa, 1987'den itibaren iktidarda olanlar, bunun hesabını verecekler. Bundan sonra gelenler, bunun hesabını bu millete vermelidirler'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, ekonomideki gelişmelere değindi. Türkiye ekonomisinin AK Parti hükümetiyle girmiş olduğu büyüme sürecini hız kesmeden, ivme kaybetmeden, heyecanını yitirmeden sürdürdüğünü belirten Erdoğan, geçen hafta 2005 yılı son çeyrek büyüme oranlarının açıklandığını; böylece 2005 yılının tamamına ilişkin büyüme rakamlarının öğrenilmiş olduğunu bildirdi.
''ÖZEL SEKTÖR, BÜYÜMENİN LOKOMOTİFİ OLMUŞTUR''-
Makine-teçhizat yatırımlarının, 2005 yılı son çeyreğinde yüzde 43.5 oranında ve yıl genelinde 21.4 oranında artarak, özel sektör yatırımlarını sürüklediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
''Özel sektör yatırımları, 2002 sonuna göre, reel olarak yüzde 115 oranında önemli bir artış göstermiştir. Bunun, rakamsal olarak ulaştığı nokta, 74.5 milyar YTL'dir. Bu, şu ana kadar görülmemiş bir rakamdır. Türkiye ekonomisi, özel sektör, yatırım, üretim odaklı olarak sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde büyümektedir. Bizim, ekonomik büyüme modelimiz tam budur. Biz, özel sektörün önünü açacağız, önündeki engelleri kaldıracağız, engelleri tek tek temizleyeceğiz. Yeter ki özel sektör, bu açılan kulvarda hızla yürüsün. Özel sektörümüzü küresel rekabet konusunda teşvik ediyoruz, edeceğiz, destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Nitekim, 3.5 yıl boyunca bunun mücadelesini verdik. Enflasyonda, faizlerde, bütçede, ihracatta, özelleştirme ve turizmde, Türkiye'yi tarihinde daha önce hiç görülmemiş kulvara çektik. Bununla yetinmedik; vergi indirimleri yaptık, bölgesel ve sektörel teşvikler sağladık, yapısal reformlarla ekonominin kırılganlığını azalttık; para politikası ve bütçe disiplininde tam bir kararlılık ve samimiyet sergiledik.''
-''İNSAF...''-
Erdoğan, 2005 yılında toplam 438 bin 597 otomobil satıldığını belirterek, ''Bazıları zaman zaman, 'Hayret, Türkiye büyüyor mu?' diyor. Bu insanlara, ancak bu rakamları açıklayarak cevap verebilirim.Hep derler ya, 'Halep ordaysa arşın burada.' Ben şu anda arşınlıyorum. Arşınlarken de söylüyorum'' dedi.
''İŞSİZLİKTE KISMI BAŞARI...''-
Göçün en önemli nedenlerinden birinin işsizlik olduğunu belirten Erdoğan, bunun bilincinde olarak işsizliği, yoksulluğu, gelir dağılımındaki bozukluğu gidermeye dönük bazı uygulamalar yaptıklarını;bunun çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
Türkiye'nin, geleceği adına çok önemli bir kavşaktan geçtiğini ifade eden Erdoğan, ''Eğer istikrarımızı koruyup, Cumhuriyetimizin başından bugüne elde ettiğimiz kazanımları kalıcı hale getirebilirsek ülke olarak yıllardır hayalini kurduğumuz kalkınma hedeflerine ulaşmak da mümkün olacaktır'' dedi.
Toplumsal huzur ve güvenin korunmasının herkes için hayati önem taşıdığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
''Çok açık ifade ediyorum ki karanlık niyetlerin, bu ülkenin geleceğine ipotek koymasına asla izin vermeyeceğiz. Bu böyle biline...
Yangın çıkararak güven ortamını ve istikrarı baltalamak isteyenlerin tezgahlarına asla gelmeyeceğiz, milletimiz de gelmeyecek. Ülkemizi huzursuz etmeye çalışanları yeniden harekete geçerin şey, bu ülkenin toplumsal barış ve kalkınma yolunda aldığı mesafedir. Çok ciddi mesafeler alındı. Ülkemizin dört bir yanında alınan bu mesafe, gerek ekonomide, gerek demokratikleşme süreci içinde kendini çok rahat gösteriyor. Demokrasi ve hukuk yolunda aldığımız büyük mesafeden geri gitmemizi umanların beklentileri ise beyhudedir ha, bunu da bilsinler.Böyle bir şey söz konusu olamaz. O hain odaklar bugün ayaklarının altındaki zeminin kaymaya başladığını, fesat planlarının yeniden kurgulanamayacak şekilde tarihe gömüldüğünü anladıkları için yeniden ortaya çıktılar. Bunu da böyle bilin...
Bu onların aslında son çırpınışları... Barışa, huzura, kardeşliğe milletimizin tam manasıyla ilerleme azmine ve değişim iradesine sadakati karşısında bunlar eriyip gidecekler. Buradan ülkeme ve dünyaya sesleniyorum:
Kendileriyle aynı şehirde yaşayan, kardeş olan, arkadaş olan, akraba olan, hemşehri olan insanları taşlayabilen, bu nefret odaklarına, bu ülkenin ortak vicdanı hayat hakkı vermeyecektir. Çocuk masumiyetinin ardına saklanan maskeli şiddet ve terör çeteleri aradıkları zemini de bulamayacaklardır. Bunu sadece güvenlik güçlerimize, asayiş tedbirlerimize güvenerek değil, bu milletin yediden yetmişe bütün insanlarına, bu ülkenin batıdan doğuya her bir karış toprağına hakim olan beraberlik ruhuna, kardeşlik hukukuna inanarak ve güvenerek söylüyorum.''
''AYIPLI VE GÖLGELİ DEMOKRASİDEN UZAKLAŞTIRABİLMEK''
Başbakan Erdoğan, herkesin, bu ülkenin değerini çok iyi bilmesi gerektiğine işaret ederek, Türkiye'nin bugün bölgesi için barış ve istikrar adası olduğunu vurguladı. Sahip olduğu değerlerle bölgedeki her problem yumağına çözüm ilhamı verebilecek bir birikime sahip olunduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin bugün ekonomik sıkıntılarını önemli ölçüde aştığını, çok daha ileri hedefleri kovalayabilecek sağlam bir zemin üzerinde yükseldiğini ifade etti.
Demokrasi ve hukuk devleti yolunda atılan somut adımların, bu ülkede insan onuruna yakışır bir hayatın tesisi için alınan mesafenin ortada olduğunu belirten Erdoğan, ''Hedefimiz, haklar ve özgürlükler bayrağını daima yükseklerde tutarak bu ülkeyi konjonktürel demokrasiden, ayıplı demokrasiden, gölgeli demokrasiden tamamen uzaklaştırabilmektir. Bunu başarmaya çalışıyoruz'' dedi.
'73 milyon insanın, yuva kuracak, iş kuracak, anne ve baba olacak evlatlarımızın, gençlerimizin sorumluluğunu yüreğinde hissederek onuşuyorum'' diyen Erdoğan, Türkiye'de yürekleri sızlatan yoksulluk manzaraları yaşandığını ve yaşanmakta olduğunu kaydetti.
Halkın, uzun yıllar ertelenmiş adalet talepleri olduğuna vurgu yapan Erdoğan, ''Bunlar, 10 yıllar boyunca bu ülkenin vaktini, enerjisini, kaynaklarını heba ve zayi eden yönetimlerin, ülkemin sırtına yüklediği ağırlıklardır'' dedi. Erdoğan, Türkiye'nin problemleri dağ gibi birikirken o yönetimlerin bu gerçeği görmeye, bu günahı itiraf etmeye asla yanaşmadıklarını, her zaman bahanelerin arkasına saklandıklarını kaydetti.
Kendi siyasetlerinin, mazeret siyaseti olmadığını belirten Erdoğan, sorumlusu olmadıkları halde dev problemlerin varlığını kabul ettiklerini, çözüm yolunda önemli gayret gösterdiklerini ve kararlı adımlar attıklarını söyledi.
Erdoğan, engelleri aşmak için, zaman ve toplumun bütünüyle bir ve beraber olması gibi iki temel ihtiyaçlarının olduğunu belirterek, ''Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, yazarı-çizeri, medyası, sermaye çevreleri... Aklınıza ne gelirse... Bunun karşısında el ele vermeye mecburuz, dayanışma içerisinde olmaya mecburuz. Bu birlikteliğimiz, bu dayanışmamız inanıyorum ki terörün süratle ülkemizde yok olmasını hazırlayacaktır'' diye konuştu.
-''BU MAKASI DARALTMAMIZ LAZIM''-
Kişi başına düşen milli gelirin 5 bin 8 dolara ulaştığını ifade eden Erdoğan, hedeflerinin bunu ikiye katlayarak 2012 yılı sonunda 10 bin doları yakalamak olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Bu ortalama rakamı toplumun geneline, ülkenin her köşesine yaymadan, her vatandaşımızın vicdanına bir serinlik yansıtmadan problemleri çözdüğümüzü iddia edemeyiz. Bölgeler arası gelir uçurumunu kapatmamız, yılların açtığı bu makası daraltmamız lazım. Bunun bilincindeyiz'' dedi. Bunun yolunun, milli gelirden aldığı pay düşük olan bölgelere yeni yatırımlar yapılmasından geçtiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'
'Terör çetelerinin baltalamak istediği gelişme budur. Bunu engellemek istiyorlar. Çünkü nemalandıkları budur. Biliyor ki Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi ayağa kalkarsa, işsizlik azalırsa 'o zaman biz nereden nemalanacağız' diyorlar. Onların ekmek kapısı kapanıyor, ekmek kapısı bu. Kandan ve ölümden besleniyor bunlar, bunu böyle bilmemiz lazım.
İşte son zamanda yaşadıklarımız... Halkımızın üzerine, arabalara, esnafımıza molotof kokteylleriyle saldırmaları, marketleri, dükkanları ağmalamaları... Bunun hangi insani anlayışla bağdaşır bir yanı vardır? Duraklarda bekleyen günahsız kızlarımızın ölümüne vesile olmalarının hangi insani anlayışta tanımı var?''
Erdoğan, bir siyasi parti genel başkanının televizyonda kendisinden randevu istediğini belirterek, bu genel başkandan, ''PKK'nın bir terör örgütü olduğunu ilan etmesini, sonra gelip kendisiyle konuşmasını'' istedi.
Erdoğan'ın bu sözleri milletvekilleri ve dinleyiciler tarafından ayakta alkışlanırken, izleyiciler, ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' şeklinde slogan attı.
AB ülkeleri ile dünyanın çeşitli ülkelerinin PKK'yı terör örgütü ilan ettiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu ülkede sizler, canileri koruyacak hatta 'şehidimiz' diye takdim edeceksiniz, ondan sonra da bu ülkenin başbakanından, bakanlarından özel olarak ilgi bekleyeceksiniz. Bizim kitabımızda yok böyle bir şey. Kaldı ki biz bu noktadaki demokratik yaklaşımımızı, görev geldiğimiz zaman gösterdik.
Benim başbakan yardımcım gitmiştir, Diyarbakır'da belediye başkanını makamında ziyaret etmiştir. Bakanım gitmiştir, makamında ziyaret etmiştir. Randevu talep etmiştir, randevu vermişiz. Kendisiyle görüşmüşüm. Diyarbakır Valiliği'nde kendisiyle görüşmüşüm. Tüm bunları yapmamıza rağmen, kalkıp da teröristler için bu açıklamaları yaparsanız, ondan sonra bu devletin imkanlarıyla onlara yaklaşım sergilemeye yönelirseniz kusura bakmayın, o zaman olumlu bir yaklaşım göstermemiz mümkün değildir.
Diyarbakır'a gitmişim, konuşma yapmışım, bu ülkede Kürt sorunu olduğu gerçeğini ifade etmişimdir. Bunu söylerken, bu ülkede diğer etnik grupların sorunu olmadığını asla kabul etmiyorum. Onların da sorunları var. Her bölgenin kendine has sorunları var. Ancak bu söylemin karşısında ne yazık ki oralardan herhangi bir olumlu yaklaşım, -demokratik sivil toplum kuruluşları- gelmemiştir. Gelmediği gibi bunu istismara kalkışmışlardır. Böyle bir istismar içinde ne partimiz, ne hükümetimiz hiçbir zaman olmayacaktır. Bu istikamette hızlı, kararlı bir şekilde hiçbir tereddüde fırsat vermeden devam eden bir hükümet var.''
-YATIRIM-
Başbakan Erdoğan, bölgeye yatarım yapmak isteyen yerli-yabancı işadamlarını ''bu zeminin ve tavırların'' geri püskürttüğünü belirterek, ''Biliyorlar ki güven ortamı eğer bu bölgeye yerleşirse, adalet ve huzur gelirse, kardeşlik iklimi teneffüs edilir. Yaptıkları,adaleti, huzuru, kalkınmayı sabote etmekten başka bir şey değildir'' diye konuştu.
''Huzur onları huzursuz ediyor, kardeşlik iklimi onların yaşama alanını ortadan kaldırıyor'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Yatırımlar yapılıp, işletmeler açılırsa bölgeye canlılık gelecek, ekonomi ayağa kalkacak, işsizlere iş imkanı verilecek. Devlet okullarını süratle yapıyor, hastanelerini yapıyor. Yollar yapılıyor. Bunlar olmamış şeyler. Biz görev geldiğimizde hep Van'ın Bahçesaray'ı anlatılırdı. Geçenlerde belediye başkanları toplantısında anlattı. Televizyonlar gider, özel programlar yapardı. Çok iyi bir belediye başkanımız vardı. O da derdi ki '11 ay dünyaya kapalı, Allah'a açığız.' Yol kapalı... O 42 kilometrelik yol, hükümetimiz döneminde açıldı. Ve o belediye başkanına sordum, yolun bir gün bile kapanmadığını söyledi. Biz Van'ın Bahçesarayı'nda kim yaşıyor diye sormadık ki, Türk mü yaşıyor Kürt mü yaşıyor? Bizim öyle bir problemimiz yok. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes bizim için aynıdır. Ve o Bahçesaray, teröre çok kurban verdi. Orada hızla YİBO inşaatı başlattık ve bitirdik. Orası ayrıca bir hareketlilik kazandı.
Aynı şekilde Şemdinli, Yüksekova, Hakkari... Buralarda da çalışmalarımız devam ediyor. Okullarımız, hastanelerimiz bir taraftan yapılıyor.
Hakkari bir deprem geçirdi, anında konutlar sahiplerini buldu. Acil duruma müdahale eden bu kadar hızlı bir iktidar iş başında. Bingöl'de deprem oldu. Soran oldu mu? Anında gittik. Sadece ben 3 kez gittim. Orada 7 bin konut bitirildi ve sahiplerine teslim edildi. Tüm bunları yapan bir iktidar, insanına olan duyarlılığı sergiliyor. Burada etnik unsur ayrımını asla düşünmüyoruz. Çünkü biz öyle bir medeniyetten geliyoruz ki, bu medeniyette yaradılanı yaradandan ötürü sevmek vardır.''
-''BATAKLIKTA HAYAT BULUYORLAR''-
Başbakan Erdoğan, terörle, öfkeyle, kin ve nefretle beslenen şer çetelerinin bu ülkede söyleyecek sözü kalmayacağını vurgulayarak, ''Bölgenin istikrarını bozarak, zemin kazanmak istiyorlar. Esnafa saldıranların, komşusuna taş attıranların, çocuğunun rızkını, nafakasını kazanan bir insanın dükkanını yağmalayanların başka ne hesabı olabilir?'' diye konuştu. ''Onlar, bu bölge ilelebet yoksulluğa mahkum olsun, işsizlerin işi, aşsızların aşı olmasın, adalet ufukta hiç görünmesin istiyorlar''diyen Erdoğan, onların, bataklıkta hayat bulduklarını kaydetti. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Ama yağma yok. Türkiye bugün bütün vatandaşlarını aynı sıcaklıkla, aynı sevgi ve saygıyla, ilgi ve şefkatle sarmalayacak güce ve kudrete sahip bir hükümetle iç içedir, el eledir, omuz omuzadır. Onlar, kin ve nefretten medet umdukça, biz gönüllerimizde hep bir olacağız. Bir hastane, bir okul daha bir iş kapısı daha açacağız.
Onlar, kardeşi kardeşe düşürmeye çalıştıkça, biz birbirimize her zamankinden daha sıkı kenetleneceğiz. Demokrasi, hukuk ve özgürlükler yolundan geri adım atmayacağız. Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla refah isteyeceğiz. Bu çeteler, çocuk masumiyetinin arkasına saklanan çeteler şunu iyi bilmelidir ki; bu milletin istiklal iradesi çok sağlamdır. Doğulusuyla Batılısıyla Güneylisiyle Kuzeylisiyle, çocuğuyla genciyle, kadınıyla erkeğiyle her zamankinden daha bir daha bütün olacağız, Hükümet olarak, devlet olarak, toplum olarak zaafa düşmeyeceğiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da bütün hileleri, tuzakları hep birlikte bertaraf edeceğiz.
Elbette bütün güvenlik önlemlerini alıyoruz, alacağız. Polisimizle, jandarmamızla ve askerimizle devletin vatandaşına karşı şefkatini zaaf annedenler, yanıldıklarını da anlayacaklardır.
Devletle çatışma kültürünü üretenler, devleti teslim alabileceklerini zannediyorlarsa, büyük bir yanılgı içindedirler. Bu ülkenin onurlu insanlarının, bu kin tuzağının kurbanı olmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, ortaya koyduğu medeniyet hedeflerinin tamamına, hiçbir insanı, hiçbir şehri geride bırakmadan ulaşacaktır. Bu yüce çatının altında, bu onur kürsüsünden sesleniyorum; Her şey Türkiye için.''
Erdoğan, kimsenin endişeye kapılmasına gerektirecek bir durum olmadığını ifade ederek, devletin nice problemleri bertaraf ettiğini söyledi. Erdoğan, 100 yıl önce milletin işgalcilere karşı birlikte mücadele verdiğini hatırlatarak, ''Bugün bu ülkenin çocuklarını sokaklara salarak, şiddete davet ederek, kimse devletin, milletin gücünü sınamaya kalkmasın'' dedi.
-ÇAĞRI-
Terör ve şiddetin bir hak arama yöntemi olamayacağına dikkati çeken Erdoğan, siyasetle şiddetin de bağdaşmadığı uyarısında bulundu. Erdoğan, Türkiye'de hak arama kapılarının sonuna kadar açık olduğunu vurgulayarak, ''Siyasi bir aktör olarak öne çıkanları ve tüm sivil toplum örgütlerini, PKK terör örgütüne karşı ortak tavır almaya ve bu terör örgütünü kınamaya davet ediyorum'' dedi. Erdoğan, masum çocukları işyerlerine ve komşularına saldırtanların, eyleme gönderenlerin ebediyen utanç içinde kalmaya mahkum olacaklarını söyledi.
Erdoğan, ülkenin bölünmez bütünlüğü için mücadele eden bütün güvenlik güçlerine teşekkür ettiği konuşmasında, tüm milleti metin olmaya ve sağduyulu davranmaya çağırdı
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, zorunlu tasarruf ödemelerinin Haziran ayında sona ereceğini belirterek, ''iktidara gelirken kucaklarında buldukları 14.5 katrilyon lira tutarındaki ödemenin tamamının yapılmış olacağını'' kaydetti. Bu rakamın büyüklüğüne işaret eden Erdoğan, bunun yılların sorunu olduğunu, ana muhalefet ve muhalefetin bu sorunda taksiratları bulunduğunu vurguladı.
''Yeni bir şey daha var. Çalışanların mağdur edildiği başka bir sorun....'' diyen Erdoğan, gündemde olmamasına rağmen kendilerinin bunu gündeme getirdiklerini, çalışanlardan zorla kesilen ve nereye gittiği bile belli olmayan Konut Edindirme Yardımı (KEY) kesintilerini de Hükümet olarak hak sahiplerine ödemeyi kararlaştırdıklarını bildirdi.
19 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracaklarını kaydeden Erdoğan, KEY kesintilerinin, ev sahibi olmayan çalışanları adına işverenleri tarafından ücretlerine ek olarak 1987 yılından 1995'e kadar Emlak Bankası'na yatırılan paranın bir kısmının da belli olmadığını söyledi.
Erdoğan, hazırlanan yasa taslağının en kısa sürede Bakanlar Kurulu'nca onaylanarak TBMM'ye sevk edileceğini söyledi. Yapılan çalışmanın, 1987-1995 arasında adlarına KEY yatırılmış yaklaşık 6 milyon çalışanı kapsadığına işaret eden Erdoğan, ''Taaa, 1987'den itibaren iktidarda olanlar, bunun hesabını verecekler. Bundan sonra gelenler, bunun hesabını bu millete vermelidirler'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, ekonomideki gelişmelere değindi. Türkiye ekonomisinin AK Parti hükümetiyle girmiş olduğu büyüme sürecini hız kesmeden, ivme kaybetmeden, heyecanını yitirmeden sürdürdüğünü belirten Erdoğan, geçen hafta 2005 yılı son çeyrek büyüme oranlarının açıklandığını; böylece 2005 yılının tamamına ilişkin büyüme rakamlarının öğrenilmiş olduğunu bildirdi.
''ÖZEL SEKTÖR, BÜYÜMENİN LOKOMOTİFİ OLMUŞTUR''-
Makine-teçhizat yatırımlarının, 2005 yılı son çeyreğinde yüzde 43.5 oranında ve yıl genelinde 21.4 oranında artarak, özel sektör yatırımlarını sürüklediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
''Özel sektör yatırımları, 2002 sonuna göre, reel olarak yüzde 115 oranında önemli bir artış göstermiştir. Bunun, rakamsal olarak ulaştığı nokta, 74.5 milyar YTL'dir. Bu, şu ana kadar görülmemiş bir rakamdır. Türkiye ekonomisi, özel sektör, yatırım, üretim odaklı olarak sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde büyümektedir. Bizim, ekonomik büyüme modelimiz tam budur. Biz, özel sektörün önünü açacağız, önündeki engelleri kaldıracağız, engelleri tek tek temizleyeceğiz. Yeter ki özel sektör, bu açılan kulvarda hızla yürüsün. Özel sektörümüzü küresel rekabet konusunda teşvik ediyoruz, edeceğiz, destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Nitekim, 3.5 yıl boyunca bunun mücadelesini verdik. Enflasyonda, faizlerde, bütçede, ihracatta, özelleştirme ve turizmde, Türkiye'yi tarihinde daha önce hiç görülmemiş kulvara çektik. Bununla yetinmedik; vergi indirimleri yaptık, bölgesel ve sektörel teşvikler sağladık, yapısal reformlarla ekonominin kırılganlığını azalttık; para politikası ve bütçe disiplininde tam bir kararlılık ve samimiyet sergiledik.''
-''İNSAF...''-
Erdoğan, 2005 yılında toplam 438 bin 597 otomobil satıldığını belirterek, ''Bazıları zaman zaman, 'Hayret, Türkiye büyüyor mu?' diyor. Bu insanlara, ancak bu rakamları açıklayarak cevap verebilirim.Hep derler ya, 'Halep ordaysa arşın burada.' Ben şu anda arşınlıyorum. Arşınlarken de söylüyorum'' dedi.
''İŞSİZLİKTE KISMI BAŞARI...''-
Göçün en önemli nedenlerinden birinin işsizlik olduğunu belirten Erdoğan, bunun bilincinde olarak işsizliği, yoksulluğu, gelir dağılımındaki bozukluğu gidermeye dönük bazı uygulamalar yaptıklarını;bunun çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
