Meclis Başkanvekili Bozdağ, gündeme geçmeden önce üç milletvekiline gündem dışı söz verdi.
DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, "Ağrı'da yaşanan sorunlar"; CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç "Gaziantep'in sorunları" ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Asuman Cevahir Yazmacı "Şanlıurfa'da geleneksel el sanatlarından ehram dokumacılığının yaygınlaştırılması ve kadınların iş gücüne katılımları" hakkında konuştu.
DEM Parti'li Sırrı Sakık, Türkiye'nin en yoksul illerinden birinin Ağrı olduğunu, ilin sürekli göç verdiğini söyledi.
Hükümetin 22 yıldır Ağrı'da vaat ettiği hizmetleri yerine getirmediğini ileri süren Sakık, "Hastalıkta, özellikle kanser vakalarında Ağrılılar büyük sıkıntı yaşıyor. Ağrı'nın asıl ve önemli sorunlarından biri de yöneticilerdir. Halkın iradesinin yok sayılmasıdır." ifadelerini kullandı.
CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, Gaziantep'in Nizip ilçesinde 6 Şubat depreminde yıkılan bir binada 51 vatandaşın hayatını kaybettiğini anımsattı.
Depremden sonra iki farklı üniversiteden yıkılan binaya ilişkin rapor hazırlandığını aktaran Meriç, bilirkişi raporlarının birbirinden farklı olduğunu ve sorunun çözülmesi gerektiğini dile getirdi.
Meriç, Nizip ilçesindeki çayda, organize sanayi atıkları sebebiyle koku ve biyolojik sıkıntılar meydana geldiğini belirterek, laboratuvar numunelerinin durumun insan sağlığı açısından tehdit oluşturduğu sonucunu ortaya koyduğunu söyledi.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Asuman Cevahir Yazmacı da AK Parti hükümetlerinin 22 yılda kadını güçlendiren ve çalışma hayatına aktif katılımını destekleyen büyük reformlara imza attığını kaydetti.
Şanlıurfa'da kadınları ve kültürel değerleri ön planda tutan önemli bir projeyi başlattıklarını anlatan Yazmacı, "Binlerce yıllık medeniyet birikimine sahip zengin kültürel dokusu, tarihin merkezi şanlı şehrimizde unutulmaya yüz tutan ehram dokuma sanatı yıllar sonra yeniden hayat bulacak." dedi.
TBMM Genel Kurulunda siyasi partilerin grup başkanvekilleri yerlerinden söz aldı.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, bugünün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde medeniyetin ve inancın sembolü Ayasofya-ı Kebir Cami-i Şerifi'nin ibadete açılışının 4. yıl dönümü olduğunu belirterek, "Ayasofya, yalnızca bir ibadet yeri değil aynı zamanda milletimizin iradesinin, azminin ve imanının da sembolüdür. Bizler tarihimizi ve kültürümüzü koruyarak geleceğe emin adımlarla yürüyoruz. Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması sadece ülkemiz için değil tüm İslam dünyası için de büyük bir anlam taşımaktadır." diye konuştu.
Usta, AK Parti iktidarı olarak 22 yıldır her zaman sahada, sokakta, tarlada, çiftçinin, esnafın, emeklinin, gençlerin, çalışanın ve emekçinin yanında olduklarına işaret ederek, "Milletimiz bize bir görev ve sorumluluk yetkisi vermiş, verdiği bu yetki ve sorumlulukla, bu anlayışla çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Hem Türkiye Büyük Millet Meclisinde hem de sahada Türkiye'nin her bir santimetrekaresinde milletvekillerimizle beraber herkesin yanında olmaya, hiç endişe etmeden çalışmaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Günü'nü de kutlayan Usta, basının demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğunu, eksiksiz ve doğru bilgiye ulaşmada kritik bir rol oynadığını söyledi. Gazeteciliğin zor koşullar altında, bazen hayat pahasına gerçekleri ortaya koyma cesareti gerektirdiğini dile getiren Usta, Gazze'de yaşanan saldırılarda hayatını kaybeden tüm gazetecileri rahmetle andı.
- "Türkiye'de her gün 4 işçi, iş kazalarında hayatını kaybediyor"
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, emeklilerin büyük ekonomik zorluklarla mücadele ettiği bir dönemden geçtiğini belirterek, "Yaşam kalitelerini artırmak hepimizin boynunun borcudur." ifadesini kullandı.
En düşük emekli aylığının 12 bin 500 liraya yükseltilmesiyle maaş artışının sağlanamadığını vurgulayan Kaya, "Kök maaşlarını artırmadan sadece ve sadece bir asgari taban ücreti uyguluyorsunuz ki bu emekliler arasında başka bir adaletsizliğe yol açıyor. İktidara sesleniyoruz; kelime oyunlarıyla rakamlara yalan söyleterek emeklilerin bu hazin durumunu gizlemeye çalıştığınızı düşünüyor olabilirsiniz ama emin olun, bu emeklilerin feryatları arşı inletecektir." dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Mehmet Satuk Buğra Kavuncu ise demokrasinin ve ifade özgürlüğünün nimetlerine kavuşan hiçbir millet ve toplumun baskıya, sansüre, farklı seslerin susturulmasına göz yummayacağını belirterek, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramını kutladı.
Türklerin yoğun olarak yaşadığı Batı Trakya'da öğrenci yetersizliği gerekçesiyle Türk ilkokulunun kapatılacağına dikkati çeken Kavuncu, "Bu okullar kapatılırsa bir daha bunların açılmasının imkansız olduğunu hepimiz biliyoruz. Bölgedeki soydaşlarımız, Türk öğrencilerin Yunan devlet okullarına gönderilmesini amaçlayan bir adım olarak gördükleri bu haklı endişeyi bizlerle paylaşıyorlar. Batı Trakya Türklüğünün daima yanında olduğumuzu ve bu süreci de özellikle takip edeceğimizi vurgulamak istiyorum." şeklinde konuştu.
Kavuncu, bugün Lozan Anlaşması'nın 101. yıl dönümü olduğunu anımsatarak, "Böyle anlamlı bir günde elbette çok daha fazla bugüne önem verilmesi, belgesellerle yayınlarla Türk çocuklarına Lozan'ın öneminin anlatılması çok önemli. Geçmişini unutanların geleceği kurgulaması mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin iş kazalarında dünyadaki karnesinin iyi olmadığına işaret eden Kavuncu, "Her gün 4 işçi Türkiye'de iş kazalarından ölüyor yani yılda yaklaşık 1300 insanımızı biz sadece iş kazasında kaybediyoruz. Böyle bir kalkınma, böyle bir ekonomik büyüme olmaz." dedi.
- Lozan ile cephede kazandığımız zafer diplomatik bir başarıyla taçlandırılmıştır"
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da 24 Temmuz 1908'de gazetelerin ilk kez sansürsüz yayınlanmaya başladığını belirterek, "Gazetecilere sansürün kaldırılması vesilesiyle kutlanan Basın Bayramı ve aynı zamanda 1960 yılında kabul edilen Basın Ahlak Yasasının yıl dönümüdür. Çağdaş demokrasilerde her insanın doğru bilgiye ulaşma, doğruları öğrenme ve kendi fikirlerini ifade edebilme özgürlüğü en temel haktır." dedi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel belgelerinden olan Lozan Barış Anlaşması'nın da 101. yıl dönümü olduğunu anlatan Akçay, "Lozan Barış Antlaşması ile Kurtuluş Savaşı'nda cephede kazandığımız büyük zafer diplomatik bir başarıyla taçlandırılmıştır. Bu anlaşmayla egemenliğimiz uluslararası alanda tescil edilmiş, ülkemiz bugünkü sınırlarına kavuşmuş, bağımsız ve millet egemenliğine dayalı bir devlet olarak varlığımız dünyaya ilan edilmiştir." ifadelerini kullandı.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı Günü'nü kutlayarak, "Bu ülkede bugün dönüp baktığımızda yine bir sansürün hakim olduğu, yine basın özgürlüğünün üzerinde inanılmaz tahditlerin ve tehditlerin olduğunu görüyoruz. Gazetecilerin isimlerin olduğu listeler yayımlanıyor ve gazeteciler tehdit ediliyor. Neden? Hakikatin sesinin susturulması için. Tıpkı 1908'de sokaklarda insanların bağırdığı gibi, bugün de aynı şeyi bağırmaya devam etmeliyiz." ifadelerini kullandı.
- "Lozan Anlaşması ile siyasi anlamda bir zafer elde edilmiştir"
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da 101 yıl önce Lozan Antlaşması'nın imzalandığını ve Türkiye'nin kurucu senedinin ortaya konarak gelecek nesillere armağan edildiğini söyledi.
Lozan'ın siyasi ve diplomatik bir zafer olduğunu ifade eden Başarır, "Kurucu liderimiz, ülkemizin, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve Lozan'ın mimarı İsmet İnönü'yü rahmetle, özlemle anıyorum ve bir kez daha Türkiye Cumhuriyeti, 85 milyon adına teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Bugün basında sansürün kaldırılışının da 116'ncı yıl dönümü olduğunu anımsatan Başarır, "Aslında sansür için 116 yıl önce bir mücadele verildi, sansüre karşı başkaldırıldı ve biz 24 Temmuz 1948'den beri 'Basın Bayramı' olarak bugünü kutluyoruz. Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 158'inci sıradayız." dedi.
Başarır, basın özgürlüğünün yıl dönümünde bir grup önerisi verdiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Biz, fişlenen 64 gazeteci ve siyasetçilerin de konuşulmasını istedik Basın Özgürlüğü Günü'nde. Bir partinin genel başkanının açıklamalarını yazdık ve Meclis Başkanı bu araştırma önergemizi bize iade etti. Neden iade etti? İç Tüzük 67'ye göre biz önergede kaba ve yaralayıcı bir cümle kullanmışız. Oysa asla kullanmadık, bir partinin liderinin basın toplantısındaki cümlelerini aynen yazdık. Şimdi, sansürün kaldırıldığı, basının özgür olduğu günü kutlarken Meclis bunu yapıyorsa sözün bittiği yerdeyiz. Meclis Başkanının görevi önce bu çatının, yasama organının, milletvekillerinin itibar ve haklarını korumaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında belediyelerin kamuya olan borçlarının tahsil edileceğine yönelik açıklamalarına değinen Başarır, "2024 Mart seçimlerine kadar Denizli Belediyesinin vergi ve sigorta borçlarını İller Bankasından bir defada kesti mi? Adıyaman Belediyesinin kesti mi? Afyonkarahisar Belediyesinin kesti mi? Ne oldu? 2019'a kadar İstanbul ve Ankara Belediyesinin vergi borçlarını kesti mi? Kesmedi. Kime yükledi? Yeni seçilen belediye başkanlarına. Aklına birden bu parayı tek seferde tahsil etmek geldi. Yazıklar olsun." dedi.
Genel Kurul gündemindeki kanun teklifinin ilk imzacısı AK Parti Denizli Milletvekili Nilgün Ök'ün ailesine ait şirketlere ilişkin vergi iddialarını hatırlatan Başarır, "Bir milletvekilinin durumunu burada konuşmaktan memnun değilim ama 'vergide adalet, vergi toplamayla ilgili daha etkin mücadele' gibi sözlerle ilk imzacı olarak vergi kanununu bu Meclis’te komisyona sunuyorsa ve tek kuruş vergi vermiyorsa işte bu bir ayıptır." ifadelerini kullandı.
Başarır'ın iddiaları üzerine söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, Nilgün Ök'ün bu iddialarla ilgili gerekli açıklamayı yaptığını hatırlattı. Usta "Biz yasama faaliyetini düzgün bir şekilde yapmak için yetkilendirilmiş ve görevlendirilmiş milletvekilleriyiz. O yüzden şahıslar üzerinden değil, siyasetin etiğini ve ahlakını koruyarak burada siyaset yapmanın çok daha doğru olacağını ve Genel Kurul çalışmalarının daha intizamlı yürüyeceğini hatırlatmak istiyorum." dedi.
Usta'nın "Burası milletin kürsüsü, insanlıktan ve vicdandan bahsediyorsanız çıkıp itibar suikastı yapmayın, çıkıp bu insanların onurlarıyla ve şerefleriyle oynamayın. Adam gibi siyaset yapalım, konuşalım ama itibar suikastı yapmayalım." sözlerine CHP ve DEM sıralarından tepki gelince gerginlik yaşandı.
Tartışmanın uzaması üzerine Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ birleşime ara verdi.
Aranın ardından Genel Kurulda Saadet Partisi'nin "eğitim sistemi", İYİ Parti'nin "vergi dilimleri", DEM Parti'nin "çay üreticisinin sorunları" ve CHP'nin "basın özgürlüğü" hakkındaki grup önerileri ayrı ayrı görüşüldü.
Görüşmelerin ardından yapılan oylamada CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin grup önerileri kabul edilmedi.
TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, İYİ Parti'nin grup önerisinin görüşülmesi sırasında AK Parti ve DEM Parti milletvekilleri arasında yaşanan arbede ve gerginliğe işaret ederek, milletvekillerine "temiz ve saygın dil" kullanılması çağrısında bulundu.
"Bugün TBMM'de yaşanan hadiseler hem değerli vekillerimizi hem de aziz Türk milletimizi derinden üzmüştür." ifadesini kullanan Bozdağ, şunları söyledi:
"Hem bizim İçtüzüğümüz hem sahip olduğumuz medeniyet değerleri, buranın vahametine uygun saygın bir dil kullanmayı hepimizin üzerine bir sorumluluk yüklemektedir. Ancak zaman zaman kürsüde bazı hatipler bu saygınlık sınırını aştığı zaman eminim her bir insanımız incinmektedir. Bizim örnek olmamız lazım. Herkes buraya gözünü dikiyor, kulağını kabartıyor, olup bitenleri görüyor. Milletin temsilcilerinin konuşurken güzel sözlerle konuşması çok kıymetli. Genel Kurulumuzun her bir saygın üyesi; lütfen birbirimizi saygıyla dinleyelim, saygın bir dil kullanalım; birbirini itham etmeyen, birbirine karşı ahlak, medeniyet ve kanunun suç saydığı sınırları aşmayan bir üslupla konuşmak, emin olun Meclisimizin gücüne güç katacaktır. Bundan sonra Meclisimizin saygınlığa yaraşır bir dili hep beraber kullanalım."
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta, yaşanan olaydan rahatsız olduklarının altını çizerek, özellikle Meclis kürsüsünde konuşmanın bir edebi ve usulü olduğunu vurguladı.
DEM Parti'li Ali Bozan'ın konuşması sırasında bilerek ve isteyerek yaptığı hakaretleri nedeniyle gerginliğin yaşandığına işaret eden Usta, "Bunların yaşanmasını doğru bulmuyoruz. Her grubun hatibinin kürsüye çıktığında siyaset üretmesini, sözünü hakaretle, küfürle değil, kendi ürettiği siyasetiyle ve temiz dille konuşması noktasında uyarıyoruz. Temiz dille beraber bu sorunların yaşanmayacağını çok iyi biliyoruz. Eğer ki hatip kürsüde bu hakaretleri başlatmamış olsaydı biz şu anda bunları yaşamamış ve gündemimize başlamış olabilirdik. Bu nedenle kürsüdeki hatibin sorumluluğunu hiç kimsenin unutmaması lazım." değerlendirmesinde bulundu.
DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de yaşanan arbedeyi tasvip etmediklerini dile getirerek, "Bizim de içimize sindirmediğimiz, kabul edemediğimiz sözlerin kürsüden ifade edilmesini tabi ki kabul etmiyoruz, tasvip etmiyoruz. Temiz bir dil kullanalım, siyaset üretelim, sorunlara siyasetle çözüm bulalım. Bazen sataşmaların etkisi, bazen de içinde bulunduğumuz gerilim bu türden hiçbirimizin kabul edemeyeceği yerlere bizi sürüklüyor. Meclisin hukukuna uygun davranışlarla aşılabilecek şeylerin şiddete sürüklenmesi asla kabul edilebilir değil." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu ve Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya da Meclis'te herkesin temiz bir dil kullanması gerektiğini dile getirdi.
Genel Kurulda vergi ve sosyal güvenlik alanına ilişkin düzenlemeler içeren kanun teklifinin görüşmelerine geçildi.
